Sosyal Demokrasi Nedir?

Devamlı münakaşa mevzusu olmuş bir mevzu olan Toplumsal Demokrasi nedir ve ne anlama gelir? Toplumsal demokrasi teriminin tarihini de kapsay...

Devamlı münakaşa mevzusu olmuş bir mevzu olan Toplumsal Demokrasi nedir ve ne anlama gelir? Toplumsal demokrasi teriminin tarihini de kapsayan ve genel bilgiler veren yazımız.

SOSYAL DEMOKRASİ, 19. yüzyıl sonlarında ortaya çıkarak siyasal demokrasi içinde, ekonomik yaşamda liberalizmi ve toplumsal alanda toplumsal adaleti amaçlayan öğreti. İlk kez 1914’te Fransa’da ortaya çıktı. 1920’de komünistlerin ayrılmasından ilkin, toplumsal demokrat öğreti, nerede ise tüm işçi hareketini kapsadı. Nitekim 1917 Ekim Devrimi’ne kadar Rusya’da ki komünistler de kendilerini toplumsal demokrat olarak adlandırdılar.

Toplumsal demokratlarla komünistler arasındaki ayrımın kati olarak ortaya çıkışı, 20. yüzyıl başlarına rastlar. Sol fikir içinde ilk bölünmeler, 1914’te meydana getirilen İkinci Enternasyonal’de ortaya çıktı. Bundan sonrasında, gerek 1922, gerekse 1939’da meydana getirilen toplantılarda bölünmeler sürdü. 1959’da Alman toplumsal demokratlarınca açıklanan Godesberg Programı ile 1891 Erfurt ve 1925 Heidelberg programlarının ortadan kaldırılması sonunda, toplumsal demokrasi Marksist temellerden tümüyle uzaklaştı.

Toplumsal demokrat öğreti, karşılıklı olarak hem devletin hem de yurttaşların ödevlerini arttırır, devlete var olması ihtiyaç duyulan özgürlükler ortamını hazırlama görevini yükler. Toplumsal demokrasinin temel savaşım alanı, servetin ve ulusal gelirin adil bölüşümünü sağlamak, bireyler arasındaki fırsat eşitsizliklerine ve işsizlik sorununa cevap getirmektir. Buna bakılırsa toplumsal demokrasi, temelde demokrasiyi, özgürlükçü bir ekonomik görüş etrafında planlı bir ekonomik yaşamı sağlamayı maksatlar.

Günümüzde, başta İskandinav ülkeleri olmak suretiyle bir sürü Avrupa ülkesinde bu ismi taşıyan partiler vardır. Fakat bu partilerin izledikleri politikaların türdeşliği ve toplumsal demokrasinin genel ilkeleriyle ne kadar bağdaştığı, kavramın belirsizliği dikkate alındığında, mühim bir politik münakaşa konusunu oluşturur.