YABAN a. (fars. yabSn'dan). 1. insan eli değmemiş, üstünde insan yaşamayan tenha yer. 2. Bir yerin, bir bölgenin halkından olma...
YABAN a. (fars. yabSn'dan).
1. insan eli değmemiş, üstünde insan yaşamayan tenha yer.
2. Bir yerin, bir bölgenin halkından olmayan, oranın yabancısı olan kimse; yabancı el.
3. Tamlayan olarak, evcil bir hayvan türünün evcil olmayan bir akrabasını ya da insanoğlu tarafınca ekilebilen bir bitkinin doğada kendiliğinden yetişen bir cinsini belirtir; bu anlamda birleşik ad yapar; yabani: Yabankedisi. Ya- banördeği. Yabanketeni. Yabannanesi.
4. Bir şeyi, bir kimseyi yabana atmak, önemsememek, önemsiz görmek: Yoo, bu sözümü yabana atmayın, görün neler olacak. || Yabana gitmek, bir şeyden söz ederken, tanınmayan, bilinmeyen bir hiç kimseye verilmek ya da satılmak: Gel bunu sen al, yabana gitmesini istemiyorum. || Yabana söylemek, uygun düşmeyen saçma sapan sözler söylemek. || Sözüm yabana
♦ sıf. insan eli, değmemiş, değiştirilmemiş, bir yer için kullanılır; yabani yırtıcı: Yaban ormanlar.
—Geom. Bir simit üstüne çizilebilen, koşutlardan ve boylam çemberlerinden değişik bir çember için kullanılır.
1. insan eli değmemiş, üstünde insan yaşamayan tenha yer.
2. Bir yerin, bir bölgenin halkından olmayan, oranın yabancısı olan kimse; yabancı el.
3. Tamlayan olarak, evcil bir hayvan türünün evcil olmayan bir akrabasını ya da insanoğlu tarafınca ekilebilen bir bitkinin doğada kendiliğinden yetişen bir cinsini belirtir; bu anlamda birleşik ad yapar; yabani: Yabankedisi. Ya- banördeği. Yabanketeni. Yabannanesi.
4. Bir şeyi, bir kimseyi yabana atmak, önemsememek, önemsiz görmek: Yoo, bu sözümü yabana atmayın, görün neler olacak. || Yabana gitmek, bir şeyden söz ederken, tanınmayan, bilinmeyen bir hiç kimseye verilmek ya da satılmak: Gel bunu sen al, yabana gitmesini istemiyorum. || Yabana söylemek, uygun düşmeyen saçma sapan sözler söylemek. || Sözüm yabana
♦ sıf. insan eli, değmemiş, değiştirilmemiş, bir yer için kullanılır; yabani yırtıcı: Yaban ormanlar.
—Geom. Bir simit üstüne çizilebilen, koşutlardan ve boylam çemberlerinden değişik bir çember için kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
Yaban Arısı (Apocrita)
Yaban Eşekleri
Yaban Asması Yetiştiriciliği
YABAN İNCİRİ a.
1. Bileşik çiçeği (çiçek kurulu) erdişi çiçeklerden oluşan incir ağacı. (Çiçeklerinin dişi olanlarında çoğu zaman ilek sineğinin larvası asalak olarak yaşar. Bundan dolayı yaban incirinin meyvesi bahçe incirlerini ileklemekte kullanılır.) [Buna erkekincir de denir.]
2. Bu ağacın meyvesi.
1. Bileşik çiçeği (çiçek kurulu) erdişi çiçeklerden oluşan incir ağacı. (Çiçeklerinin dişi olanlarında çoğu zaman ilek sineğinin larvası asalak olarak yaşar. Bundan dolayı yaban incirinin meyvesi bahçe incirlerini ileklemekte kullanılır.) [Buna erkekincir de denir.]
2. Bu ağacın meyvesi.
Kaynak: Büyük Larousse
YABAN NANESİ a. Anadolu'da çayır- larda ve su kenarlarında kendiliğinden yetişen su nanesi. (Mentha aquatıca), tüylü nane (M. longifolia) ve yarpuz (M. pulegi- um) benzer biçimde nane türlerinin ortak adı. Yaban ördeği (Vildanden), Henrik ib- sen'in düzyazı biçimindeki 5 perdelik dramı (1884). Oyunun kahramanı Greger her ne pahasına olursa olsun doğruluğu ve gerçeği istediğinden fena yoldaki rahat bir çiftin durumunu ahlaksal yönden düzeltmek isterken başarısızlığa uğrar ve oyunun tek saf ve dürüst kişisi olan ufak Hedvlg'i İntihara götürür. Manevi yönden düşmüş insanoğlunun utancını simgeleyen ambarda beslenen yaralı ördek benzer biçimde, insan da "çamurda kalmaya" mahkûmdur; bundan dolayı imkânsız bir ülküyü gerçekleştirmeye kalkıştığında yıkıma uğrar ibsen isteyerek, bulanık bir konumda yer alır; yapıtının temel sorununu, kısaca Brandâ€ın "ya hep ya asla" temasını kuvvetli bir şekilde, sadece bir çözüme bağlamadan ortaya koyar.
Kaynak: Büyük Larousse
YABANARISIGİLLER a. Toplu yaşayan zarkanatlılar familyası. (Bil. a. Vespidae) [Eşanl. EŞEKARISIGİLLER.]
—ANSİKL. Yabanarısıgiller tüm dünyaya yayılmış, soktukları sırada akıttıkları zehir tehlikeli olan arılardır. Sarıca arının (Polistes gallicus) yuvası yalındır; küçük yaban- arısının (Vespa germanica) yeraltı yuvası karmaşıktır; eşekarısı (Vespa crabro) çok iridir, halanlarına saldırır ve sokması en fazla acı veren arıdır.
—ANSİKL. Yabanarısıgiller tüm dünyaya yayılmış, soktukları sırada akıttıkları zehir tehlikeli olan arılardır. Sarıca arının (Polistes gallicus) yuvası yalındır; küçük yaban- arısının (Vespa germanica) yeraltı yuvası karmaşıktır; eşekarısı (Vespa crabro) çok iridir, halanlarına saldırır ve sokması en fazla acı veren arıdır.
Kaynak: Büyük Larousse
YABAN YASEMİNİ a. Mor çiçekli, sarılgan çokyıllık nebat. (Bil. a. Solanum dulca- mara; patlıcangiller familyası.)
—ANSİKL. Yabanyasemini gölgelik, sulak yerlerde ve çit kenarlarında yetişen ağaçsı bir bitkidir Anadolu'da yaygın olmakla beraber daha çok Şimal Anadolu bölgesinde bulunur. Kurutulmuş dallan idrar artırıcı, hafifçe uyutucu, ağrı kesici, terletici, balgam söktürücü ve hafifçe müshil tesir gösterir. Halk içinde bölgesel olarak kır yasemini, sofur, tilki üzümü, yaban asması da denir.
—ANSİKL. Yabanyasemini gölgelik, sulak yerlerde ve çit kenarlarında yetişen ağaçsı bir bitkidir Anadolu'da yaygın olmakla beraber daha çok Şimal Anadolu bölgesinde bulunur. Kurutulmuş dallan idrar artırıcı, hafifçe uyutucu, ağrı kesici, terletici, balgam söktürücü ve hafifçe müshil tesir gösterir. Halk içinde bölgesel olarak kır yasemini, sofur, tilki üzümü, yaban asması da denir.
Kaynak: Büyük Larousse
yaban
isim Farsça
1 . İnsan yaşamayan tenha yer:
"Yabanda bitmez, sabanda biter."- Atasözü.
2 . Bu şekilde yerde yaşayan ya da yetişen canlıları belirtmek için isim tamlamalarında tamlayan olarak kullanılır ya da bu anlamda birleşik isim yapar.
3 . (bazı bölgelerde) Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse:
"Yerliler bizlere yaban derler ve aramıza katılmazlardı."- F. R. Atay.
4 . ödat Yaban olan, yabana özgü olan:
"Yalnız yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehirin ilâcını bilirler."- F. R. Atay.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yabana atmak
yabana gitmek
yabana söylemek
Birleşik Sözler
yaban arısı
yaban armudu
yaban asması
yaban baklası
yaban çileği
yaban defnesi
yaban domuzu
yaban enginarı
yaban eriği
yaban eşeği
yaban fesleğeni
yaban gülü
yaban havucu
yaban inciri
yaban kazı
yaban keçisi
yaban kedisi
yaban kekliği
yaban keteni
yaban koyunu
yaban maydanozu
yaban mersini
yaban nanesi
yaban ördeği
yaban pancarı
yaban pazısı
yaban sümbülü
yaban tavşanı
yaban teresi
yaban turpu
yaban yasemini
isim Farsça
1 . İnsan yaşamayan tenha yer:
"Yabanda bitmez, sabanda biter."- Atasözü.
2 . Bu şekilde yerde yaşayan ya da yetişen canlıları belirtmek için isim tamlamalarında tamlayan olarak kullanılır ya da bu anlamda birleşik isim yapar.
3 . (bazı bölgelerde) Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse:
"Yerliler bizlere yaban derler ve aramıza katılmazlardı."- F. R. Atay.
4 . ödat Yaban olan, yabana özgü olan:
"Yalnız yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehirin ilâcını bilirler."- F. R. Atay.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yabana atmak
yabana gitmek
yabana söylemek
Birleşik Sözler
yaban arısı
yaban armudu
yaban asması
yaban baklası
yaban çileği
yaban defnesi
yaban domuzu
yaban enginarı
yaban eriği
yaban eşeği
yaban fesleğeni
yaban gülü
yaban havucu
yaban inciri
yaban kazı
yaban keçisi
yaban kedisi
yaban kekliği
yaban keteni
yaban koyunu
yaban maydanozu
yaban mersini
yaban nanesi
yaban ördeği
yaban pancarı
yaban pazısı
yaban sümbülü
yaban tavşanı
yaban teresi
yaban turpu
yaban yasemini
yaban ingilizcesi
1. wild, wilderness.
2. wild, uninhabited and uncultivated.
3. prov. stranger.
- adamý savage.
-a atmak /ý/ to disregard; to attach no importance to; to brush aside, shrug off.
-a söylemek to talk nonsense, talk rot.
1. wild, wilderness.
2. wild, uninhabited and uncultivated.
3. prov. stranger.
- adamý savage.
-a atmak /ý/ to disregard; to attach no importance to; to brush aside, shrug off.
-a söylemek to talk nonsense, talk rot.
Yaban Arısı (Apocrita)
Yaban Eşekleri
Yaban Asması Yetiştiriciliği
YORUMLAR