Yakın Nedir?

Yakın ödat 1 . Azca bir ara ile ayrılmış olan (vakit ya da yer), uzak karşıtı. 2 . Minik, önemsiz değişimlerle birbirinden ayrı...

Yakın

ödat





1 . Azca bir ara ile ayrılmış olan (vakit ya da yer), uzak karşıtı.

2 .
Minik, önemsiz değişimlerle birbirinden ayrılan:

"İklim ile toprağın bereketi ve insanoğlunun faaliyeti içinde yakın bir münasebet vardır."- C. Meriç.

3 . Aralarında sıkı ilgi bulunan:

"Her birinin muhakkak bir yakın arkadaşı vardır."- E. Şafak.

4 . Benzeyen, çağrıştıran, yaklaşan:

"Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı."- Ö. Seyfettin.

5 . Erişmesi, olması vakit bakımından yaklaşmış olan:

"Elli yaşlarında adam, ellisine yakın hanım..."- S. F. Abasıyanık.

6 . isim Uzak olmayan yer:

"Yakınımızda otururlar."- .

7 . isim Aralarında sıkı ilişki olan dost, dost ya da akraba:

"Türkçe konuşmuş olduğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı garson yanımıza geldi."- Y. K. Karaosmanoğlu.
Birleşik Sözler

  • yakın akraba
  • yakın anlamlı
  • yakın benzeşme
  • yakın benzeşmezlik
  • Yakın Çağ
  • Yakın Doğu
  • yakın dost
  • yakın göçüşme
  • yakın koruma
  • yakın sesli
  • Yakın Doğu
  • yakın takip
  • akla yakın
  • cana yakın
  • fırtınaya yakın rüzgâr









  • Yakın koruma olma koşulları nedir?


  • Yakın çevre nedir, bilgi verir misiniz?


  • Selin yıkıcı olmasında insanların su yataklarına yakın yerleşmelerinin tesiri nedir?




yakınmak ( I )
TDK




(nsz)
Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak:
"Kına yakınmak."- .






yakınmak (II)
TDK

(nsz)
Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek:
"Kaç kez yakındım ona, yüzünü öyleki bir yas kapladı ki yakındığıma da yakınacağıma da bin pişman oldum."-
Halikarnas Balıkçısı.


YAKIN sıf. 1. Uzak'a karşıt olarak, mühim bir uzaklıkta olmadığı kabul edilen bir şey için kullanılır: Yakın bir yerde buluşalım Yakın bir mesafe. Yakın bir şehir

2. Bir şeye,, bir yere yakın, bilhassa o noktaya varmak için lüzumlu olan vakit, fiil ya da öznel bir bakış açısından, uzamda belli bir noktanın uzağında olmayan başka bir nokta için kullanılır: Evleri bizlere çok yakın, işine yakın bir yerde oturmak.

3. Vakit içinde, çok ileride ya da çok geride olmayan bir şey için kullanılır: Bu vaka, yakın bir zamanda oldu Yılbaşı çok yakın. Yakın bir gelecekle yolculuğa çıkacak. Yakın geçmiş. 4. Bir başka şeyle ortak yönleri çok olan, onu çağrıştıran, ona benzeyen ya da sıkı bir ilişki içinde olan bir şey için kullanılır: Görüşlerimiz birbirine çok yakın. Yakın ilişkiler.

5. Bir başka kimselerle sıkı ve sıcak ilişkiler içinde bulunan kimse, onun tutumu için kullanılır: O bana daima çok yakındı. Yakın dost.

6. Gerçekleşme olasılığı çok olan şey için kullanılır: Başarmamız çok yakın bir olasılık.

7. Yakın akraba, birinci dereceden ilişkisi bulunan akraba.


—Ask. Yakın destek, muharebe esnasında destek sağlamakla görevli birliğin, desteklenen kuvvetlere çok yakın bulunan düşman hedeflerine karşı giriştiği yardım harekâtı. || Yakın destek ateşi, destek elde eden birliklerin, desteklenen birlik için tehdit yaratan yakın düşman kuvvetlerini susturucu, tahrip edici amaç taşıyan ateşi. || Yakın destek görevi, dost birliklere giriştikleri harekât esnasında yakın destek sağlamak, onların savaştıkları düşman birliklerine yitik verdirmek amacıyla destek birliklerince yerine getirilen harekât. || Yakın güvenlik, bir taktik harekât esnasında, aslolan birliği düşmanın saldırı ve baskınlarına karşı korumak amacıyla alınan tedbir. || Yakın hava desteği, düşmanla muharebe temasına girmiş bulunan kara kuvvetlerinin tabanca menzili haricinde kalan düşman hedeflerine karşı ya da düşmana yöneltilen kara ateşlerini güçlendirmek amacıyla karacıların isteğiyle meydana getirilen hava taarruzu. || Yakın bulgu, üstünde harekât yapılmasına karar verilen bölgede düşman ve arazi hakkında meydana getirilen bilgi toplama işi. (Yakın keşfin muharebe süresince aralıksız sürdürülmesi gerekir.) || Yakın müdafa ateşi, taarruza geçerek ilerleyen düşmana karşı, taarruzun bütünlüğünü bozmak amacıyla oluşturulan, evvelinde planlanmış ateş || Yakın muharebe, düşmanla hafifçe yakıcı tabanca, süngü vb. kullanılarak girişilen çarpışma. || Yakından izle me, düşman kuvvetlerinin düzenini, hareketlerini rapor etmek amacıyla meydana getirilen bulgu ve gözetleme etkinliği.


—Dilbil. Süre açısından yakınlığı belirten bir eylem biçimi için kullanılır (örn. fransızca- da kullanılan yakın geçmiş vakit, yakın gelecek vakit).


—Fels. Yakın cins Aristoteles'te, göz önüne alınan türlere oranla kaplamı en dar olan cins.


—Fiz. Yakın kızılaltı, dalga boyu 0,7tım ile 2,5 tim içinde değişen kızılaltı ışıma. || Yakın morötesi, dalga boyu 0,4 um ile 0,3 (im içinde değişen morötesi ışıma.)


♦ be.

1. Uzamda uzak olmadığı kabul edilen bir yeri belirtir: Masaya yakın oturdu.

2. ilgi, sıkı ilişki belirtir: Onu kendime yakın bulmuyorum. Ben de bu mevzuda, ona yakın düşünüyorum.


♦ ilg.

1. Bir şeye (saat, vakit, nicelik) yakın, nerede ise ona ulaşmak suretiyle olunduğunu gösterir: Eve öğleye yakın geldi. Bir milyon liraya yakın bir para harcadı. Beş kiloya yakın elma almış.

2. Bir şeye yakın, onu çağrıştıran, ona benzeyen: Kırmızıya yakın bir pembe. Buna yakın bir söz söylemiş oldu.


♦ a.

1. Bir şeye, bir yere bir hiç kimseye yakın yer: Yakında oturuyoruz. Yakına gel- yıl, konuşmalara sen de katıl. Yakınımıza taşındılar.

2. Yakın akraba, samimi dost: Benim yakınımdır ona güvenebilirsin.

3. Yakında, kısa bir süre sonrasında, çok geçmeden: Yakında gene görüşece ğiz; son günlerde: Yakında görüştük, işleri iyiymiş. || Yakından, yakın olarak: Yakından bakınca eskiliği daha iyi görülüyor. || Yakından bilmek, tanımak, bir kimseyi ya da bir şeyi belirleyici özellikleriyle tanımak: Yakından tanımadığım için bir şey söyleyemem.


♦ yakınlar çoğl. a.

1. Çevre, yöre: İstanbul civarlarında ufak bir köy evi.

2. Bir kimsenin ailesi ve eşi dostu; çevre: Yakınlarına çıkar sağlamak.

3. Yakınlarda, çevrede, yakın yerlerde: Yakınlarda otel var mı?; (bu sıfatıyla) son zamanlarda: Bu yakınlarda onu asla görmedim.
Kaynak: Büyük Larousse


YAKINLAŞMA a.

1. Yakınlaşmak eylemi.

2. iyi ilişki, yakınlık: iki grup içinde bir yakınlaşma sağlanamadı.


—Dilbil. iki dilde aynı anda ortaya çıkan dilsel olgu. || iki dilin aşamalı olarak kaynaşma süreci (örn. Kanada'da konuşulan İngilizce, britanya İngilizcesinden uzaklaşarak amerikan İngilizcesine yaklaşma eğilimindedir).

—iklimbil. Atmosferde hava akım çizgilerinin (ya da havanın anlık hareket çizgileri) yatay düzlemde yakınsaması.

Kaynak: Büyük Larousse


YAKINLAŞMAK gçz. f.

1. Daha yakın duruma gelmek ya da yakın olduğu izlenimi vermek.
2. Bir kimselerle, bir toplulukla yakınlaşmak, birbiriyle daha yakın, daha kalıcı, daha dostça ilişkiler oluşturmak: Bu vakadan sonrasında iki dost daha da yakınlaştılar. iki ülke giderek yakınlaşıyor.

♦ yakınlaştırmak ettirg. f.

1. Daha yakın duruma ya da yakın izlenimi verir duruma getirmek:
Uzak ülkeleri yakınlaştıran uygar taşıtlar.
2. Daha yakın ilişkiler kurmaya, uzlaşmaya itmek: Fena yazgıları onları yakınlaştırdı, iki ülkeyi yakınlaştıran gelişmeler.

3.
Mesafeleri yakınlaştırmak, bir taşıt aracından söz ederken, süratli oluşu sebebiyle, bir yerden bir yere gitmeyi, haberleşmeleri kolaylaştırmak.


Kaynak: Büyük Larousse


YAKINMA a. Bir şeyden, bir kimseden, bir durumdan duyulan hoşnutsuzluğu belirtmek eylemi; bu hoşnutsuzluğu dile getiren sözler; şikâyet: Artık senin yakınmalarını dinlemek istemiyorum.


—Din. İsa'ya yakınma, İsa'nın mukaddes yağ sürme taşının ya da annesinin dizleri üstündeki cesedi karşısında Meryem Ana, azize Meryem ve aziz Yuhanna'nın kendilerini acıya kaptırdıkları Çile sahnesi. (Bk. ansikl. böl. Ikonogr.)


—ANSİKL. ikonogr. Nerezi'deki (Makedonya) XII. yy,'dan kalma bir freskte yer edinen bu sahne, hemen sonra Giotto (Arena di Pa- dova), A. Lorenzetti (Siena), Rohanlı Usta (B. N., Paris), Fra Angelico (S. Marco, Floransa), Botticelli (Floransa, Münih), Giovanni Bellini (Toledo, Stuttgart), Signorelli (Cortona), Fra Bartolomeo (Floransa) ve Andrea Del Sarto (Floransa) tarafınca da ele alındı. Meryem Ana'nın acısı Rosso (Louvre), Veronese (Leningrad), Guido Reni (Bologna), Rubens (Viyana), Poussin (Münih, Dublin) ve Delacroix'nın (St. Denis-du-Saint-Sacrement, Paris) resimlerinde daha acıklı bir görünüm kazanır. (-* PİETÂ ve YATIRMA.)


YAKINMA
a. Bedenin bir yerine kına, yakı vb. uygulamak eylemi.
Kaynak: Büyük Larousse


YAKINMAK gçz. f.

1. Durumundan hoşnut olmamak, devamlı olarak hoşnutsuzluğundan söz etmek; sızlanmak, söylenmek: Onunla beraber olmak islemiyorum, devamlı yakınıyor. Yakınmayın, daha kötüsü de olabilirdi.

2. Bir şeyden, bir kimseden yakınmak, onlarla ilgili bir hoşnutsuzluğunu dile getirmek; bir hiç kimseye umar, avunç vb. arayarak duyulan acıyı, rahatsızlığı anlatmak; şikâyet etmek, şikâyetçi olmak: Hayal pahalılığından yakınmak. Evlatlarından yakınmak. Başağrılarından yakınmak.
Kaynak: Büyük Larousse


yakin

isim, eskimiş (yaki:n, k kalınca okunması mümkün) Arapça


1 . Sağlam, kati bilgi.

2 . Bir şeyi iyice, kesinlikle bilme.


yakın ingilizcesi
  • near, close, neearby; akin (to), analogous (to/with); intimate; impending, imminent; nearby place, neighbourhood; friend, relation; recent time, near future






  • Yakın koruma olma koşulları nedir?


  • Yakın çevre nedir, bilgi verir misiniz?


  • Selin yıkıcı olmasında insanların su yataklarına yakın yerleşmelerinin tesiri nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Yakın Nedir?
Yakın Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yakn-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/yakn-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content