YENİLİK a. 1. Daha ilkin görülmemiş, duyulmamış ya da kısa sürede ortaya çıkan, yeni bir şeyin özelliği; güncellik, özgünlük: Bir bu...
YENİLİK a.
1. Daha ilkin görülmemiş, duyulmamış ya da kısa sürede ortaya çıkan, yeni bir şeyin özelliği; güncellik, özgünlük: Bir buluşun, bir görüşün, bir öğretinin yeniliği.
2. Geleneklerle, geçmişle ilgili mühim, kökten bir değişim yaratan siyasal, toplumsal,dinsel uygulama; yeni olan şey: Tüm yeniliklere karşı olmak. Yenilikleri sevmek
3. Herhangi bir alanda eski, yetersiz ya da zararı dokunan şeyleri yeni, kafi ya da yararlı olanlarıyla değişiklik yapma; yenileme: Yenilik çabası, (öğretimde yeniliklere yönelmek.)
4. Yenilik yapmak, değişim yapmak.
—Huk. Yenilik doğuran dava, bir hukuksal durumun değiştirilmesi, kaldırılması ya da yeni bir hukuksal durumun yaratılmasına ilişkin dava. || Yenilik doğuran hak, tek taraflı irade açıklamasıyla bir hukuksal durumu değişiklik yapma, kaldırma ya da yeni bir hukuksal durum yaratma yetkisi veren hak.
—ikt. Bir malın üretim ve / ya da satış sürecine yeni bir donanımın ya da yöntemin sokulması. Modern iktisatçılara gore, yeni bir düşüncenin (ya da araştırmanın) doğuşundan, gerçekleşmesine (ya da bir malın piyasaya sürülmesine) -piyasa incelemesi, prototipin geliştirilmesi ve üretimin ilk aşamaları yolundan geçerek- kadar gerçekleşen sürecin tümü. (Bk. ansikl. böl.) || Yenilik finansmanlar şirketi, sermayesinin bir bölümüyle yenilik etkinliklerine yatınm yapmak amacıyla kurulmuş şirket.
—Topruhbil. Toplumsal değişmeye neden olan ve mevcut toplumsal normların reddedilip yeni toplumsal normların önerilme si sonucunu veren tesir süreci. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. ikt. tutumsal çözümlemede "yenilik" terimini ilk kez J. A. Schumpe- ter, Theorie der vvirtschaftlichen Entwick- lung (tutumsal evrim kuramı) [1912] adlı yapıtında kullandı. Schumpeter'e gore, yedilik, yalnızca öykünmek etmekle yetinen kolay "işletmeci''nin aksine olarak, gerçek “dinamik girişimci"nin (öncü) hususi durumunu oluşturur. tutumsal alanda yenilik, girişimciye tam rekabetin etkisinden sıyrılmak ve asla eğer olmazsa bir süre için bir tekel oluşturmak olanağı elde eden yeni bir ürünün piyasaya sürülmesidir. Schumpeter'e gore girişimci bunu, yeni bir malı üreterek, yeni bir üre tim yöntemine başvurarak, kendisine yeni bir ticari mahreç bularak, yeni ham ya da yarı işlenmiş madde ları ele ge çirerek yapar. Yenilik, bununla birlikte, bir işletmenin büyümesinde belirleyici bir rol oynar. Hakikaten de, bir firmanın doğması, gelişmesi ve varlığını sürdürmesi sadece kafi bir yaratış potansiyeline haiz olmasıyla, kendini tazeleyebilmesine ve devamlı bir evrim içinde olan bir uygarlığın yeni gereksinimlerini karşılamaya elverişli ürünleri geliştirebilmesiyle olanaklıdır. Buna karşılık, yenilik bir tür yaratıcı yok edişle beraber gider şundan dolayı bazı donanımları -hâlâ üretici olmalarına rağmen- artık kullanılamaz duruma getirir (manevi eskime).
Yenilik, ona yakın kavramlar olan ' 'yaratıcılıkâ€, "keşifâ€, "buluş" kavramlarıyla karıştırılmamalıdır. Bunlar, sadece ticarileşti- rilebildikleri takdirde bir yenilik doğurabilirler.
Teknik ve tutumsal etkenlerden birinin ağır basmasına gore üç tip yenilik ayırt edebiliriz.
1. Salt tutumsal yenilik: bir teknik ya da bir ürün için yeni bir uygulanış alanı keşfedilmesi bu tip bir yenilik oluşturur.
2. Teknik yenilik: mevcud bir üründe meydana getirilen iyileştirmeden oluşan bu tip yenilikte, ürünün yanıt verdiği temel gereksinim aynı kalmakla beraber, meydana gelen yenilik yardımıyla bu gereksinim daha iyi ve daha ucuz olarak karşılanır. Gerçekte, bir yeniliğin salt teknik ya da salt tutumsal olması istisnai bir durumdur: bir ürünün ya da bir tekniğin yeni bir gereksinime uygulanması, daima yeni bir uyarlamayı, bazı teknik değişimleri kendiliğinden lüzumlu kılar. Öte taraftan, her iyileştirme de piyasa üstünde, tüketicilerin tatmini üstünde etkili olur.
3. Hemen hemen açıkça ortaya çıkmamış ya da dile getirilmemiş gizli saklı bir gereksinim için yeni doyum yolları kombinezonu yaratan yenilik.
Sanayinin zamanı, yeniliğin uzun bir süreç bulunduğunu göstermektedir. Bir düşüncenin filizlendiği anla, onun ticari bir "ürün" durumuna geldiği an içinde ortalama 5-20 senelik uzun bir süre geçer. Bununla beraber, yüzyılımızın başından bu yana, buluş-yenilik süreci giderek kısaldı. Nitekim, bu süre fotoğraf için 102 yılken, telefon için 56 yıl, triyot lamba için 35 yıl oldu, nötronun keşfiyle ilk atom pili içinde 10, çok kısa dalgalarla radar içinde 8, atomun füzyonuyla ilk A bombasının yapımı içinde da 5 senelik bir süre geçti.
—Topruhbil. Yenilik "yukardanâ€, doğrusu yandaşlarına yeni davranışları kabul ettirebilecek güce haiz kişilerden gelebilir. Sadece "aşağıdan", doğrusu toplumsal konumları ya da yetkileri bakımından ayrıcalıklı bir statüsü olmayan bir fert ya da azınlıktaki bir gruptan da gelebilir. Bu fert ya da bu grup, daha ilkin sadece bir tek doğru görüşün olduğu yerde bir yanıt seçeneği önererek, bir çatışma başlatır. Bu çatışmayla beraber, devamlı bir toplumsal baskıya yol açmış olduğu süre kanıtları, grubun konformist üyelerinin kanıtlarından daha çok ilgi çekmiş olduğu için, grubun çekim merkezi durumuna gelir. Grubun diğeri özneleri bu çatışmayı, sadece azınlıktaki gruba uyarak ve böylece yenilik yaparak çözebilir.
1. Daha ilkin görülmemiş, duyulmamış ya da kısa sürede ortaya çıkan, yeni bir şeyin özelliği; güncellik, özgünlük: Bir buluşun, bir görüşün, bir öğretinin yeniliği.
2. Geleneklerle, geçmişle ilgili mühim, kökten bir değişim yaratan siyasal, toplumsal,dinsel uygulama; yeni olan şey: Tüm yeniliklere karşı olmak. Yenilikleri sevmek
3. Herhangi bir alanda eski, yetersiz ya da zararı dokunan şeyleri yeni, kafi ya da yararlı olanlarıyla değişiklik yapma; yenileme: Yenilik çabası, (öğretimde yeniliklere yönelmek.)
4. Yenilik yapmak, değişim yapmak.
—Huk. Yenilik doğuran dava, bir hukuksal durumun değiştirilmesi, kaldırılması ya da yeni bir hukuksal durumun yaratılmasına ilişkin dava. || Yenilik doğuran hak, tek taraflı irade açıklamasıyla bir hukuksal durumu değişiklik yapma, kaldırma ya da yeni bir hukuksal durum yaratma yetkisi veren hak.
—ikt. Bir malın üretim ve / ya da satış sürecine yeni bir donanımın ya da yöntemin sokulması. Modern iktisatçılara gore, yeni bir düşüncenin (ya da araştırmanın) doğuşundan, gerçekleşmesine (ya da bir malın piyasaya sürülmesine) -piyasa incelemesi, prototipin geliştirilmesi ve üretimin ilk aşamaları yolundan geçerek- kadar gerçekleşen sürecin tümü. (Bk. ansikl. böl.) || Yenilik finansmanlar şirketi, sermayesinin bir bölümüyle yenilik etkinliklerine yatınm yapmak amacıyla kurulmuş şirket.
—Topruhbil. Toplumsal değişmeye neden olan ve mevcut toplumsal normların reddedilip yeni toplumsal normların önerilme si sonucunu veren tesir süreci. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. ikt. tutumsal çözümlemede "yenilik" terimini ilk kez J. A. Schumpe- ter, Theorie der vvirtschaftlichen Entwick- lung (tutumsal evrim kuramı) [1912] adlı yapıtında kullandı. Schumpeter'e gore, yedilik, yalnızca öykünmek etmekle yetinen kolay "işletmeci''nin aksine olarak, gerçek “dinamik girişimci"nin (öncü) hususi durumunu oluşturur. tutumsal alanda yenilik, girişimciye tam rekabetin etkisinden sıyrılmak ve asla eğer olmazsa bir süre için bir tekel oluşturmak olanağı elde eden yeni bir ürünün piyasaya sürülmesidir. Schumpeter'e gore girişimci bunu, yeni bir malı üreterek, yeni bir üre tim yöntemine başvurarak, kendisine yeni bir ticari mahreç bularak, yeni ham ya da yarı işlenmiş madde ları ele ge çirerek yapar. Yenilik, bununla birlikte, bir işletmenin büyümesinde belirleyici bir rol oynar. Hakikaten de, bir firmanın doğması, gelişmesi ve varlığını sürdürmesi sadece kafi bir yaratış potansiyeline haiz olmasıyla, kendini tazeleyebilmesine ve devamlı bir evrim içinde olan bir uygarlığın yeni gereksinimlerini karşılamaya elverişli ürünleri geliştirebilmesiyle olanaklıdır. Buna karşılık, yenilik bir tür yaratıcı yok edişle beraber gider şundan dolayı bazı donanımları -hâlâ üretici olmalarına rağmen- artık kullanılamaz duruma getirir (manevi eskime).
Yenilik, ona yakın kavramlar olan ' 'yaratıcılıkâ€, "keşifâ€, "buluş" kavramlarıyla karıştırılmamalıdır. Bunlar, sadece ticarileşti- rilebildikleri takdirde bir yenilik doğurabilirler.
Teknik ve tutumsal etkenlerden birinin ağır basmasına gore üç tip yenilik ayırt edebiliriz.
1. Salt tutumsal yenilik: bir teknik ya da bir ürün için yeni bir uygulanış alanı keşfedilmesi bu tip bir yenilik oluşturur.
2. Teknik yenilik: mevcud bir üründe meydana getirilen iyileştirmeden oluşan bu tip yenilikte, ürünün yanıt verdiği temel gereksinim aynı kalmakla beraber, meydana gelen yenilik yardımıyla bu gereksinim daha iyi ve daha ucuz olarak karşılanır. Gerçekte, bir yeniliğin salt teknik ya da salt tutumsal olması istisnai bir durumdur: bir ürünün ya da bir tekniğin yeni bir gereksinime uygulanması, daima yeni bir uyarlamayı, bazı teknik değişimleri kendiliğinden lüzumlu kılar. Öte taraftan, her iyileştirme de piyasa üstünde, tüketicilerin tatmini üstünde etkili olur.
3. Hemen hemen açıkça ortaya çıkmamış ya da dile getirilmemiş gizli saklı bir gereksinim için yeni doyum yolları kombinezonu yaratan yenilik.
Sanayinin zamanı, yeniliğin uzun bir süreç bulunduğunu göstermektedir. Bir düşüncenin filizlendiği anla, onun ticari bir "ürün" durumuna geldiği an içinde ortalama 5-20 senelik uzun bir süre geçer. Bununla beraber, yüzyılımızın başından bu yana, buluş-yenilik süreci giderek kısaldı. Nitekim, bu süre fotoğraf için 102 yılken, telefon için 56 yıl, triyot lamba için 35 yıl oldu, nötronun keşfiyle ilk atom pili içinde 10, çok kısa dalgalarla radar içinde 8, atomun füzyonuyla ilk A bombasının yapımı içinde da 5 senelik bir süre geçti.
—Topruhbil. Yenilik "yukardanâ€, doğrusu yandaşlarına yeni davranışları kabul ettirebilecek güce haiz kişilerden gelebilir. Sadece "aşağıdan", doğrusu toplumsal konumları ya da yetkileri bakımından ayrıcalıklı bir statüsü olmayan bir fert ya da azınlıktaki bir gruptan da gelebilir. Bu fert ya da bu grup, daha ilkin sadece bir tek doğru görüşün olduğu yerde bir yanıt seçeneği önererek, bir çatışma başlatır. Bu çatışmayla beraber, devamlı bir toplumsal baskıya yol açmış olduğu süre kanıtları, grubun konformist üyelerinin kanıtlarından daha çok ilgi çekmiş olduğu için, grubun çekim merkezi durumuna gelir. Grubun diğeri özneleri bu çatışmayı, sadece azınlıktaki gruba uyarak ve böylece yenilik yaparak çözebilir.
Kaynak: Büyük Larousse
Osmanlı Devleti'nde 18. ve 19. yüzyıllarda hangi padişahlar yenilik yapmıştır?
Teknolojik yenilik ve gelişmeler nedir?
Osmanlı Devleti'ndeki yenilik hareketleri nedir?
YENİLİKÇİ sıf. ve a. ştiren, yenileştirme, yenilik yanlısı olan kimse için kullanılır: O tarihin görmüş olduğu en kesin yenilikçilerden biriydi.
♦ sıf. Yenilik getiren, yenileştiren bir şey, bir kimse için kullanılır: Yenilikçi bir program. Yenilikçi bir padişah. Yeni lisan, Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının Genç kalemlerde (Selanik, 1911) başlatmış olduğu türkçecilik hareketi. İstanbul türkçesini temel alıyor; türkçe karşılığı bulunan arapça, farsça sözcüklerin, edatların, arap ve fars kurallarına gore tamlamaların bırakılmasını öngörüyordu. Cenap Şahabettin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Fuat Köprülü benzer biçimde yazarların bu görüşlere karşı çıkması uzun tartışmalara yol açtı. Yeni lisan anlayışı Ulusal* edebiyat akımının dil mevzusundaki görüşüne temel oldu ve savunduğu ilkeler hızla gerçekleşti.
♦ sıf. Yenilik getiren, yenileştiren bir şey, bir kimse için kullanılır: Yenilikçi bir program. Yenilikçi bir padişah. Yeni lisan, Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının Genç kalemlerde (Selanik, 1911) başlatmış olduğu türkçecilik hareketi. İstanbul türkçesini temel alıyor; türkçe karşılığı bulunan arapça, farsça sözcüklerin, edatların, arap ve fars kurallarına gore tamlamaların bırakılmasını öngörüyordu. Cenap Şahabettin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Fuat Köprülü benzer biçimde yazarların bu görüşlere karşı çıkması uzun tartışmalara yol açtı. Yeni lisan anlayışı Ulusal* edebiyat akımının dil mevzusundaki görüşüne temel oldu ve savunduğu ilkeler hızla gerçekleşti.
Kaynak: Büyük Larousse
yenilik
isim
1 . Yeni olma durumu ya da yeni olan bir şeyin özelliği:
"İstanbul'da arabacı, dülger, demirci olmuş, köye her yeniliği o getirmiştir."- H. E. Adıvar.
2 . Eskimiş, zararı dokunan ya da yetersiz sayılan şeyleri yeni, yararlı ve kafi olanlarıyla değişiklik yapma, teceddüt.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yenilik yapmak
Birleşik Sözler
yenilik korkusu
isim
1 . Yeni olma durumu ya da yeni olan bir şeyin özelliği:
"İstanbul'da arabacı, dülger, demirci olmuş, köye her yeniliği o getirmiştir."- H. E. Adıvar.
2 . Eskimiş, zararı dokunan ya da yetersiz sayılan şeyleri yeni, yararlı ve kafi olanlarıyla değişiklik yapma, teceddüt.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yenilik yapmak
Birleşik Sözler
yenilik korkusu
yenilik ingilizcesi
1. newness.
2. recentness, recency.
3. renewal; innovation.
4. inexperience, greenness.
- korkusu psych. neophobia.
- yapmak to make a change.
1. newness.
2. recentness, recency.
3. renewal; innovation.
4. inexperience, greenness.
- korkusu psych. neophobia.
- yapmak to make a change.
yenilikçi ingilizcesi
1. (person) who favors change.
2. advocate of change.
1. (person) who favors change.
2. advocate of change.
Osmanlı Devleti'nde 18. ve 19. yüzyıllarda hangi padişahlar yenilik yapmıştır?
Teknolojik yenilik ve gelişmeler nedir?
Osmanlı Devleti'ndeki yenilik hareketleri nedir?
YORUMLAR