Yetersizlik -ği isim Yetersiz olma durumu, kifayetsizlik: "Bazı işlerde konuşmanın yasak edilmesi, dilin toptan yetersizliğin...
Yetersizlik -ği
isim
Yetersiz olma durumu, kifayetsizlik:
"Bazı işlerde konuşmanın yasak edilmesi, dilin toptan yetersizliğini belgelemez."- N. Uygur.
Birleşik Sözler
mitral yetersizlik
beslenme yetersizliği
beslenme yetersizliği
protein yetersizliği
isim
"Bazı işlerde konuşmanın yasak edilmesi, dilin toptan yetersizliğini belgelemez."- N. Uygur.
Birleşik Sözler
mitral yetersizlik
beslenme yetersizliği
beslenme yetersizliği
protein yetersizliği
YETERSİZLİK a.
1. Yetersiz olan bir şeyin durumu, özelliği: Sanayide üretim yetersizliği.
2. Bir kimsede herhangi bir şeyi yapmak için ihtiyaç duyulan niteliklerin, yeteneklerin, güç ya da olanakların bulunmayışı: Zihinsel çalışmada yetersizlik. İşi eyleme dökmek sözkonusu olunca, yetersizliği derhal ortaya çıktı.
3. Patol. işlevlerini yeterince yapamayan doku ya da organın durumu: Kalp yetersizliği. (Bk. an- sikl. böl.)
—Psik. Düşünsel yetersizlik, bir öznenin kendi yaşam çevresinin gereklerine uygun bir şekilde cevap verebilmesini engellemiş olan ve akıl yetersizliğinin klasik görünümlerinden birini oluşturan düşünsel güç eksikliği. Zihinsel yetersizlik, düşünsel üretkenliğin yetersizliğiyle belirginleşmekle beraber, klinik görünümü düşünsel yetersizliğe indirgenemeyen emare. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Patol. Bir dokunun ya da organın yetersizliği çoğu zaman ya anatomik bir lezyona ya da bir anomaliye bağlıdır. Bununla birlikte bazı öyleki yetersizlikler vardır ki, bunlarda herhangi bir lezyon görülemez: bunlara işlevsel yetersizlik denir. Temel organlarda ortaya çıkan yetersizlikler büyük ehemmiyet taşır. Örnek olarak şunlar verilebilir: kalp yetersizlikleri, bilhassa kapakçık yetersizlikleri (bunlar kalpteki deliklerin kapakçıklar tarafınca uygun şekilde kapatılmamasından ileri gelir ve fizyolojik olarak, kanın ayrılmış olduğu boşluğa geri dönmesine niçin olurlar); aort* yetersizlikleri; akciğer alveollarına havanın uygun şekilde gelmesini engellemiş olan ve kanın oksijen almasını azaltan solunum yetersizliği; safra ve glikojen yapıcı ve zehir önleyici işlevleri engellemiş olan karaciğer yetersizliği; kanda azotun aşırı artmasına yol açan böbrek" yetersizliği. Bazı bezlerdeki yetersizlikler belirgin bozukluklara niçin olurlar: tiroit yetersizliği miksödem, böbreküstü yetersizliği Addison hastalığı vb. yapar.
—Psik. Zihinsel yetersizlikleri belirlemek için, uzun süre düşünsel yetersizliğin derinliğiyle yetinilmişti. Buna nazaran, salt betimsel açıdan şu derinlik ayrımları yapılabilir: 1) çok derin yetersizlikler (özneler bu durumda, J. Piaget tarafınca betimlenen duyusal-devinimsel evreden öteye geçemez, doğrusu tek başına beslenemez, sfink- ter denetimini yapması imkansız, nerede ise konuşamazlar; bu tür yetersizliklere, eskiden idiyosi denirdi); 2) derin yetersizlikler (özneler bu durumda, günlük işlerini kendi başlarına görebilirler ve konuşmaları, oldukça sınırı olan olmasına karşın, haberleşme-iletişim kurabilmelerini sağlamakla beraber okulda düzgüsel olarak okuyamaz ve yazılı dili hiçbir vakit öğrenemezler; yetişkinlik dönemlerinde akıl yaşları 6'nın altında kalır; bu tür yetersizlikler, eskiden embesillik olarak adlandırılırdı); 3) orta ve hafifçe yetersizlikler; tam anlamıyla debillik* anlamına gelir.
Bu yetersizliklerde bilişsel işlemler, yalnız gelişimlerinin ağırlık ya da yetersizliğiyle belirginleşmekle kalmaz, ek olarak gelişmenin kedigözlülüğü (bazı kesimler ötekilerden daha geride kalır, en çok da fazla uzaysal-zamansal örgütlenme ziyan olmuş benzer biçimde görünür), sertlik ve durgunluğu ve bilhassa, her şeyden çok sözsel alanda ortaya çıkan kavramlaştırma güçlükleriyle de belirginlik kazanır.
Klasik olarak, eksojen yetersizlikler denilen ve organik bir beyin zedelenmesine bağlanan yetersizlikler ile endojen yetersizlikler denilen ve bu şekilde bir zedelenmeye bağlanmaları olanaksız olan yetersizlikler içinde bir fark yapılır. Bir yetersizliğin kökenindeki beyinsel zedelenmeler çeşitlidir ve rahimsi, arkasından rahimdı- şı yaşamın çeşitli uğraklannda ortaya çıkabilir. Nitekim doğumöncesi zedelenmeler genetik bir hastalıktan (plenilketonuri, fako- matoz vb.), kromozom sapmalarından (trizomi, gonat oluşmamaları) ya da çeşitli embriyopati ve dölüt hastalıklarından ve kimi zaman de doğuştan miksödemlerden lanabilir Bununla beraber, organik bir bozukluğa bağlı yetersizliklerden çoğunun kaynağını doğum ya da doğumöncesi zedelenmeler (erkendoğum, doğum kazala- n, nükleer sanlık) ile doğum sırası zedelenmeler (menenjitler, ansefalitler, bazı kafa travmalan, kasılmak ansefalopatiler, yozlaşma hastalıkları [lökoansefalit ya da lökodi- strofiller]), kan şekerinin azalması ve şiddetli su kayıpları oluşturur.
Görünür organik sebebi olmayan zihin yetersizlikleri, hafifçe ya da orta debillik olaylarının büyük çoğunluğunu kapsamına alır. Organcı bir görüşü benimseyen bazı bilginler, bu vakaları ortaya konamayacak kadar belirsiz "çok ufak beyin lezyonla- rfnın etkisiyle açıklar. Aynı görüşü benimseyen ve bir ana kütle içindeki düşünsel bölümlerin bir Gauss eğrisi çizdiğini ileri devam eden diğeri bilginlerse, zekânın birçok genle belirlenen kalıtsal bir bilhassa bulunduğunu ileri sürerler. Bu dağılımın alt düzeyleri, onlara nazaran bu kalıtsal bulaşmanın düzgüsel etkisiyle açıklanır ve "üstün zekâlılar" olduğu benzer biçimde, "debiller" de vardır.
Yalnız biyolojik etkenleri göz önünde bulundurmak, toplumsal ve bağıntılı etkenlerle ruhsal yaşamdaki ana boyut ulan İsteği göz ardı etmek anlamına gelir, diğeri çocuklar benzer biçimde zihinoe yetersiz çocuk da, kendini bl^rlojlk ve ruhblllmeeı etkenlere dayanarak oluşturur. Zihinsel yetersizlik ala nında, nedenler (nörolojik zedelenme) ve bu nedenlere bağlanan sonuçlar içinde bir koşutluk eksikliği vardır ve buna "organoklinik sapma" adı verilir. R Mi- sâs'in söylediği benzer biçimde, "filanca mongoliyen bir idiyosl durumunda saplanıp kalırken, bir başka mongoliyen okula girmeyi başarır.''
zekânın özerk bir işlev olmadığını ve dürtüse! yaşamın değişikliklerine bağlı ol dudunu ortaya koyan 9, Ereud ve M. Klein' ı İzleyen J. Bovvlby ve R. Spltz, anne ilgisinden yoksun ufak evlatları Inceleye rek, uzayan ilgi yokluğunun flzyolopk «lan da öldüğü kadar düşünsel alanda da; bı lişsel işlevlerin yetersiz blf libido yatırımı kanalıyla kimi zaman gerldöndtirıllernez bozukluklara yol açabileceğini gösterdiler Bir yarıda anababalann «osyokülluıei çevresi ile öte yanda çdcuklaun düşünsel üretkenliği (l a İle ölçülür) ve okuldaki ba şansı arasındaki sıkı bağlılaşım, bilhassa C Cbiland tarafınca ortaya kondu (/'En fent de six ans el son evedir (Altı yaşındaki çocuk ve geleceği), tart) Bunagö re çocuklar, sosyokültürel ve tutumsal alanda ne kadar elverişli bir çevrede yetişmişse, i Q o denli yüksektir. Çevre, sağlamış oldu ya da sağlamadığı uyarımlar kanalıyla at ılı oluyor benzer biçimde görünmektedir. Zihinsel ye temizlikleri sosyokültürel bir engelle açıklanabilen evlatların durumu, uzun 9üre "sözde debllllk†ya da "yalancı debilllk†terimiyle adlandırıldı Bununla beraber, Zl hlnsel yetersizlik teriminin gerçek ya da varsayılan bir organik zedelenmeye ıpso lacto (kaçınılmaz olarak) bağlı olmadığı kabul edilmiş olduğu seviyede bu fark yararlı ol maktan çıkar.
Erken bir bağıntılı dengasizliğa bağlı şiddetli duygulanım bozuklukları, bilişsel gelişim üstünde büyük etkisinde bırakır yapar ve bu bozuklukların upuygun bir tedavisine zamanında girişilirse, bilişsel gelişimde İyileşme görülür. Günümüzde evrimsel uyumsuzluk terimiyle adlandırılmak İstenen yetersizlik tipi de işte budur. yetersizlik emaresinin ortaya çıkmış olduğu patolojik zihinsel yapıya nazaran, üç ayrı patolojik zihinsel yapı tipi vardır. Bunların birincisi, gerçek psikotik süreçlerdeki benzer biçimde kişiliğin tam bir çözülmesine yol açmamakla beraber, zihinsel yaşamın bazen birincil süreçler tarafınca istilasıyla belirginleşen psi- kozlu tip; İkincisi, nevrozlu müdafa mekanizmalarının (bastırım, yerdeğiştirme vb.) fikir içine sızdığı nevrozlu tip ve üçüncüsü de bilhassa tutukluk, astemi ve başarısızlık tutumlarıyla ortaya çıkan çö- kûntülü tiptir. Eğer erken ve çokboyutlu bir tedaviye girişilmezse, zihinsel yetersizlik dışındaki emareler silinip gitmeye yüz tutacak ve gitgide daha da hareketsizleşen bilişsel yapıların toptan bir sınırlanmasından başka hiçbir şey ortaya çıkamayacaktır.
M. Mannoni'ye nazaran, çocuktaki debilli- ğin nedenini her şeyden ilkin annede aramak gerekir. Ona nazaran hatta, "organik bir etken sözkonusu olduğu vakit, bir çocuğun yalnız doğuştan gelen bir güçlüğe karşı koymak zorunda kalmadığı, ek olarak annenin, sonunda her ikisinin de ortak varlığı durumuna gelen (antazmalı bir dünyada, bu eksiklikten yararlanma tarzına da karşı koymak zorunda kalmış olduğu bir durumda" bile, bu böyledir. Bundan dolayı Mannoni, öznenin karşılaşmış olduğu kendi yetersizliği içinde yalnız kalma ve sadomazoşist tipte bağıntılar içinde birçok ihtimamın nesnesi olarak donup kalma tehlikesini sınırlandırmak amacıyla, hatta organik düzeyde en fazlaca ziyan olan çocuklar için bile erken bir psikoterapik müdahale önerir.
1. Yetersiz olan bir şeyin durumu, özelliği: Sanayide üretim yetersizliği.
2. Bir kimsede herhangi bir şeyi yapmak için ihtiyaç duyulan niteliklerin, yeteneklerin, güç ya da olanakların bulunmayışı: Zihinsel çalışmada yetersizlik. İşi eyleme dökmek sözkonusu olunca, yetersizliği derhal ortaya çıktı.
3. Patol. işlevlerini yeterince yapamayan doku ya da organın durumu: Kalp yetersizliği. (Bk. an- sikl. böl.)
—Psik. Düşünsel yetersizlik, bir öznenin kendi yaşam çevresinin gereklerine uygun bir şekilde cevap verebilmesini engellemiş olan ve akıl yetersizliğinin klasik görünümlerinden birini oluşturan düşünsel güç eksikliği. Zihinsel yetersizlik, düşünsel üretkenliğin yetersizliğiyle belirginleşmekle beraber, klinik görünümü düşünsel yetersizliğe indirgenemeyen emare. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Patol. Bir dokunun ya da organın yetersizliği çoğu zaman ya anatomik bir lezyona ya da bir anomaliye bağlıdır. Bununla birlikte bazı öyleki yetersizlikler vardır ki, bunlarda herhangi bir lezyon görülemez: bunlara işlevsel yetersizlik denir. Temel organlarda ortaya çıkan yetersizlikler büyük ehemmiyet taşır. Örnek olarak şunlar verilebilir: kalp yetersizlikleri, bilhassa kapakçık yetersizlikleri (bunlar kalpteki deliklerin kapakçıklar tarafınca uygun şekilde kapatılmamasından ileri gelir ve fizyolojik olarak, kanın ayrılmış olduğu boşluğa geri dönmesine niçin olurlar); aort* yetersizlikleri; akciğer alveollarına havanın uygun şekilde gelmesini engellemiş olan ve kanın oksijen almasını azaltan solunum yetersizliği; safra ve glikojen yapıcı ve zehir önleyici işlevleri engellemiş olan karaciğer yetersizliği; kanda azotun aşırı artmasına yol açan böbrek" yetersizliği. Bazı bezlerdeki yetersizlikler belirgin bozukluklara niçin olurlar: tiroit yetersizliği miksödem, böbreküstü yetersizliği Addison hastalığı vb. yapar.
—Psik. Zihinsel yetersizlikleri belirlemek için, uzun süre düşünsel yetersizliğin derinliğiyle yetinilmişti. Buna nazaran, salt betimsel açıdan şu derinlik ayrımları yapılabilir: 1) çok derin yetersizlikler (özneler bu durumda, J. Piaget tarafınca betimlenen duyusal-devinimsel evreden öteye geçemez, doğrusu tek başına beslenemez, sfink- ter denetimini yapması imkansız, nerede ise konuşamazlar; bu tür yetersizliklere, eskiden idiyosi denirdi); 2) derin yetersizlikler (özneler bu durumda, günlük işlerini kendi başlarına görebilirler ve konuşmaları, oldukça sınırı olan olmasına karşın, haberleşme-iletişim kurabilmelerini sağlamakla beraber okulda düzgüsel olarak okuyamaz ve yazılı dili hiçbir vakit öğrenemezler; yetişkinlik dönemlerinde akıl yaşları 6'nın altında kalır; bu tür yetersizlikler, eskiden embesillik olarak adlandırılırdı); 3) orta ve hafifçe yetersizlikler; tam anlamıyla debillik* anlamına gelir.
Bu yetersizliklerde bilişsel işlemler, yalnız gelişimlerinin ağırlık ya da yetersizliğiyle belirginleşmekle kalmaz, ek olarak gelişmenin kedigözlülüğü (bazı kesimler ötekilerden daha geride kalır, en çok da fazla uzaysal-zamansal örgütlenme ziyan olmuş benzer biçimde görünür), sertlik ve durgunluğu ve bilhassa, her şeyden çok sözsel alanda ortaya çıkan kavramlaştırma güçlükleriyle de belirginlik kazanır.
Klasik olarak, eksojen yetersizlikler denilen ve organik bir beyin zedelenmesine bağlanan yetersizlikler ile endojen yetersizlikler denilen ve bu şekilde bir zedelenmeye bağlanmaları olanaksız olan yetersizlikler içinde bir fark yapılır. Bir yetersizliğin kökenindeki beyinsel zedelenmeler çeşitlidir ve rahimsi, arkasından rahimdı- şı yaşamın çeşitli uğraklannda ortaya çıkabilir. Nitekim doğumöncesi zedelenmeler genetik bir hastalıktan (plenilketonuri, fako- matoz vb.), kromozom sapmalarından (trizomi, gonat oluşmamaları) ya da çeşitli embriyopati ve dölüt hastalıklarından ve kimi zaman de doğuştan miksödemlerden lanabilir Bununla beraber, organik bir bozukluğa bağlı yetersizliklerden çoğunun kaynağını doğum ya da doğumöncesi zedelenmeler (erkendoğum, doğum kazala- n, nükleer sanlık) ile doğum sırası zedelenmeler (menenjitler, ansefalitler, bazı kafa travmalan, kasılmak ansefalopatiler, yozlaşma hastalıkları [lökoansefalit ya da lökodi- strofiller]), kan şekerinin azalması ve şiddetli su kayıpları oluşturur.
Görünür organik sebebi olmayan zihin yetersizlikleri, hafifçe ya da orta debillik olaylarının büyük çoğunluğunu kapsamına alır. Organcı bir görüşü benimseyen bazı bilginler, bu vakaları ortaya konamayacak kadar belirsiz "çok ufak beyin lezyonla- rfnın etkisiyle açıklar. Aynı görüşü benimseyen ve bir ana kütle içindeki düşünsel bölümlerin bir Gauss eğrisi çizdiğini ileri devam eden diğeri bilginlerse, zekânın birçok genle belirlenen kalıtsal bir bilhassa bulunduğunu ileri sürerler. Bu dağılımın alt düzeyleri, onlara nazaran bu kalıtsal bulaşmanın düzgüsel etkisiyle açıklanır ve "üstün zekâlılar" olduğu benzer biçimde, "debiller" de vardır.
Yalnız biyolojik etkenleri göz önünde bulundurmak, toplumsal ve bağıntılı etkenlerle ruhsal yaşamdaki ana boyut ulan İsteği göz ardı etmek anlamına gelir, diğeri çocuklar benzer biçimde zihinoe yetersiz çocuk da, kendini bl^rlojlk ve ruhblllmeeı etkenlere dayanarak oluşturur. Zihinsel yetersizlik ala nında, nedenler (nörolojik zedelenme) ve bu nedenlere bağlanan sonuçlar içinde bir koşutluk eksikliği vardır ve buna "organoklinik sapma" adı verilir. R Mi- sâs'in söylediği benzer biçimde, "filanca mongoliyen bir idiyosl durumunda saplanıp kalırken, bir başka mongoliyen okula girmeyi başarır.''
zekânın özerk bir işlev olmadığını ve dürtüse! yaşamın değişikliklerine bağlı ol dudunu ortaya koyan 9, Ereud ve M. Klein' ı İzleyen J. Bovvlby ve R. Spltz, anne ilgisinden yoksun ufak evlatları Inceleye rek, uzayan ilgi yokluğunun flzyolopk «lan da öldüğü kadar düşünsel alanda da; bı lişsel işlevlerin yetersiz blf libido yatırımı kanalıyla kimi zaman gerldöndtirıllernez bozukluklara yol açabileceğini gösterdiler Bir yarıda anababalann «osyokülluıei çevresi ile öte yanda çdcuklaun düşünsel üretkenliği (l a İle ölçülür) ve okuldaki ba şansı arasındaki sıkı bağlılaşım, bilhassa C Cbiland tarafınca ortaya kondu (/'En fent de six ans el son evedir (Altı yaşındaki çocuk ve geleceği), tart) Bunagö re çocuklar, sosyokültürel ve tutumsal alanda ne kadar elverişli bir çevrede yetişmişse, i Q o denli yüksektir. Çevre, sağlamış oldu ya da sağlamadığı uyarımlar kanalıyla at ılı oluyor benzer biçimde görünmektedir. Zihinsel ye temizlikleri sosyokültürel bir engelle açıklanabilen evlatların durumu, uzun 9üre "sözde debllllk†ya da "yalancı debilllk†terimiyle adlandırıldı Bununla beraber, Zl hlnsel yetersizlik teriminin gerçek ya da varsayılan bir organik zedelenmeye ıpso lacto (kaçınılmaz olarak) bağlı olmadığı kabul edilmiş olduğu seviyede bu fark yararlı ol maktan çıkar.
Erken bir bağıntılı dengasizliğa bağlı şiddetli duygulanım bozuklukları, bilişsel gelişim üstünde büyük etkisinde bırakır yapar ve bu bozuklukların upuygun bir tedavisine zamanında girişilirse, bilişsel gelişimde İyileşme görülür. Günümüzde evrimsel uyumsuzluk terimiyle adlandırılmak İstenen yetersizlik tipi de işte budur. yetersizlik emaresinin ortaya çıkmış olduğu patolojik zihinsel yapıya nazaran, üç ayrı patolojik zihinsel yapı tipi vardır. Bunların birincisi, gerçek psikotik süreçlerdeki benzer biçimde kişiliğin tam bir çözülmesine yol açmamakla beraber, zihinsel yaşamın bazen birincil süreçler tarafınca istilasıyla belirginleşen psi- kozlu tip; İkincisi, nevrozlu müdafa mekanizmalarının (bastırım, yerdeğiştirme vb.) fikir içine sızdığı nevrozlu tip ve üçüncüsü de bilhassa tutukluk, astemi ve başarısızlık tutumlarıyla ortaya çıkan çö- kûntülü tiptir. Eğer erken ve çokboyutlu bir tedaviye girişilmezse, zihinsel yetersizlik dışındaki emareler silinip gitmeye yüz tutacak ve gitgide daha da hareketsizleşen bilişsel yapıların toptan bir sınırlanmasından başka hiçbir şey ortaya çıkamayacaktır.
M. Mannoni'ye nazaran, çocuktaki debilli- ğin nedenini her şeyden ilkin annede aramak gerekir. Ona nazaran hatta, "organik bir etken sözkonusu olduğu vakit, bir çocuğun yalnız doğuştan gelen bir güçlüğe karşı koymak zorunda kalmadığı, ek olarak annenin, sonunda her ikisinin de ortak varlığı durumuna gelen (antazmalı bir dünyada, bu eksiklikten yararlanma tarzına da karşı koymak zorunda kalmış olduğu bir durumda" bile, bu böyledir. Bundan dolayı Mannoni, öznenin karşılaşmış olduğu kendi yetersizliği içinde yalnız kalma ve sadomazoşist tipte bağıntılar içinde birçok ihtimamın nesnesi olarak donup kalma tehlikesini sınırlandırmak amacıyla, hatta organik düzeyde en fazlaca ziyan olan çocuklar için bile erken bir psikoterapik müdahale önerir.
Kaynak: Büyük Larousse
yetersizlik ingilizcesi
1. lack of sufficient qualifications (for a job).
2. insufficiency, inadequacy.
- duygusu psych. feeling of inadequacy.
1. lack of sufficient qualifications (for a job).
2. insufficiency, inadequacy.
- duygusu psych. feeling of inadequacy.
YORUMLAR