YüRüTME a. 1. Yürütmek eylemi. 2. Yasaları uygulama işi; icra. 3. Merkezi ve mahalli yönetim kurumlarının tümü. 4. Yürütme kurulu, b...
YüRüTME a.
1. Yürütmek eylemi.
2. Yasaları uygulama işi; icra.
3. Merkezi ve mahalli yönetim kurumlarının tümü.
4. Yürütme kurulu, bir kuruluşu yasa, tüzük ve yönetmeliklerin hükümlerine bakılırsa yönetmekle görevli kurul.
—Anayas. huk. Devlet örgütünde Cumhurbaşkanı, hükümet ve yönetim tarafınca yerine getirilen yönetim işlevi. || Yürütme gücü, hükümet vasıtasıyla kullanılan devlet gücü, icra kuvveti. || Yürütme organı, hükümet ya da Bakanlar kurulu. || Yürütme yetkisi, devlet işlerinin görülmesiyle ilgili olarak hükümet tarafınca kullanılan yetki, icra salahiyeti.
—Müz. ve Tiyatr. Göstericinin sahnede olmasıyla birlikte sahne arkasında de tertipli bir halde ilerlemesini elde eden sahne amirinin görevi. || Yürütme projektörü, bir oyuncuyu sahnede yer değiştirirken izleyen projektör.
—ANSİKL. Anayas huk. Yürütme, devletin üç temel işlevinden biridir (ötekiler yasama ve yargı). Anayasa'ya bakılırsa yürütme işlevi Bakanlar kurulu'na (hükümete) aittir. Bakanlar kurulu bu işlevinden dolayı yasama organına karşı mesuldür. Klasik parlamenter rejimlerde yürütme ile yasama içinde kati bir işbölümü vardır. Cumhurbaşkanı yürütme içinde sayılsa da bu işlevinden dolayı mesuliyet, gene Başbakan ve ilgili bakana aittir. Bundan dolayı yürütme ya da yürütme organı denildiği süre aslolan kastedilen hükümet ve Bakanlar kurulu'dur. Yürütme ve yönetim içinde da bir ayırım yapılır, yönetim yürütme organının teknik nitelikteki işlerini kapsar, idarenin işlevi kamu hizmetlerinin yerine getirilmesidir, idarenin işlevi kamu hizmetlerinin yerine getirilmesidir. Yürütme deyimi daha çok siyasal nitelikteki hükümet işleri için kullanılır. Hükümet (yürütme) ve yönetim ayırımı işlevsel bir ayırımdır. Organik olarak yönetim organları yürütmenin içindedir.
1. Yürütmek eylemi.
2. Yasaları uygulama işi; icra.
3. Merkezi ve mahalli yönetim kurumlarının tümü.
4. Yürütme kurulu, bir kuruluşu yasa, tüzük ve yönetmeliklerin hükümlerine bakılırsa yönetmekle görevli kurul.
—Anayas. huk. Devlet örgütünde Cumhurbaşkanı, hükümet ve yönetim tarafınca yerine getirilen yönetim işlevi. || Yürütme gücü, hükümet vasıtasıyla kullanılan devlet gücü, icra kuvveti. || Yürütme organı, hükümet ya da Bakanlar kurulu. || Yürütme yetkisi, devlet işlerinin görülmesiyle ilgili olarak hükümet tarafınca kullanılan yetki, icra salahiyeti.
—ida. huk. Yürütmenin durdurulması DURDURULMA.
—ANSİKL. Anayas huk. Yürütme, devletin üç temel işlevinden biridir (ötekiler yasama ve yargı). Anayasa'ya bakılırsa yürütme işlevi Bakanlar kurulu'na (hükümete) aittir. Bakanlar kurulu bu işlevinden dolayı yasama organına karşı mesuldür. Klasik parlamenter rejimlerde yürütme ile yasama içinde kati bir işbölümü vardır. Cumhurbaşkanı yürütme içinde sayılsa da bu işlevinden dolayı mesuliyet, gene Başbakan ve ilgili bakana aittir. Bundan dolayı yürütme ya da yürütme organı denildiği süre aslolan kastedilen hükümet ve Bakanlar kurulu'dur. Yürütme ve yönetim içinde da bir ayırım yapılır, yönetim yürütme organının teknik nitelikteki işlerini kapsar, idarenin işlevi kamu hizmetlerinin yerine getirilmesidir, idarenin işlevi kamu hizmetlerinin yerine getirilmesidir. Yürütme deyimi daha çok siyasal nitelikteki hükümet işleri için kullanılır. Hükümet (yürütme) ve yönetim ayırımı işlevsel bir ayırımdır. Organik olarak yönetim organları yürütmenin içindedir.
Kaynak: Büyük Larousse
Devletin Temel Organları: Yasama-Yürütme-Yargı
Yürütme organı nedir?
Yasama, yargı ve yürütme nedir?
AKIL YüRüTME, 1. Aklın, düşüncenin etkinliği, emek vermesi; akıl yürütme yetisi : Akıl yürütme yerine sezgi ile kavramak.
2. Bilhassa mantıksal ilkelere bakılırsa birbirine bağlanmış ve bir sonuca ulaşmak suretiyle düzenlenmiş kanıtlar, önermeler dizisi; tanıtlama: Akıl yürütme şekilleri
2. Bilhassa mantıksal ilkelere bakılırsa birbirine bağlanmış ve bir sonuca ulaşmak suretiyle düzenlenmiş kanıtlar, önermeler dizisi; tanıtlama: Akıl yürütme şekilleri
Kaynak: Büyük Larousse
AKIL YüRüTMEK, f. 1. Aklı, düşünceyi, düşünme kabiliyetini kullanmak: Bu şekilde durumlarda akılyürütmeyi bırakıyor ve her şeyi yapabilecek duruma geliyor. Tehlikenin ortasında soğukkanlılıkla akıl yürütmek.
2. Yeni bir önermeye, bir sonuca varmak suretiyle önermeleri mantıksal olarak birbirine bağlamak: Felsefe, matematik bizlere akılyürütmeyi öğretirler. Saçma sapan akıl yürütmek.
2. Yeni bir önermeye, bir sonuca varmak suretiyle önermeleri mantıksal olarak birbirine bağlamak: Felsefe, matematik bizlere akılyürütmeyi öğretirler. Saçma sapan akıl yürütmek.
Kaynak: Büyük Larousse
yürütme
isim
1 . Yürütmek işi.
2 . Kanunları uygulama işi, icra:
"Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafindan, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır."- Anayasa.
3 . Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kurumlarının hepsi.
Birleşik Sözler
yürütme gücü
yürütme kurulu
yürütmeyi durdurma
isim
1 . Yürütmek işi.
2 . Kanunları uygulama işi, icra:
"Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafindan, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır."- Anayasa.
3 . Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kurumlarının hepsi.
Birleşik Sözler
yürütme gücü
yürütme kurulu
yürütmeyi durdurma
Yürütme
- Dar anlamıyla, siyasal iktidarı elinde tutan devlet başkanı, başbakan ve hükümet üyelerinden oluşan geniş anlamıyla, teknik nitelikli yönetim ekibini da kapsayan, yasaları ve yönetmenlikleri tatbik eden devlet organı.
yürütme ingilizcesi
- making sb walk; execution, carrying out; executive
yürütmek
(-i durum ekiyle kullanılan eylem, -e durum ekiyle kullanılan eylem)
1 . Yürümek işini yaptırmak, yürümesini sağlamak.
2 . Gerektiği şeklinde yapmak, uygulamak.
3 . Kabul edilmesi ya da tartışılması için bildirmek, izah etmek, öne sürmek.
4 . mecaz, teklifsiz konuşmada İşinden ya da bulunmuş olduğu yerden çıkarmak:
"Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından iyi mi yürüttülerdi."- H. Taner.
5 . argo söz Habersiz almak, çalmak.
(-i durum ekiyle kullanılan eylem, -e durum ekiyle kullanılan eylem)
1 . Yürümek işini yaptırmak, yürümesini sağlamak.
2 . Gerektiği şeklinde yapmak, uygulamak.
3 . Kabul edilmesi ya da tartışılması için bildirmek, izah etmek, öne sürmek.
4 . mecaz, teklifsiz konuşmada İşinden ya da bulunmuş olduğu yerden çıkarmak:
"Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından iyi mi yürüttülerdi."- H. Taner.
5 . argo söz Habersiz almak, çalmak.
yürütmek ingilizcesi
1. to have (someone) walk.
2. to carry out, perform, carry on, do, or make a go of (a job).
3. to administer, apply, carry out (a law or decision); to put (a law) into force.
4. to get (something) accepted.
5. to put forward (a thought, a proposal).
6. to remove (someone) (from his job); to fire (someone).
7. colloq. to steal, lift, pinch, Brit. nick. 8. slang to kill, bump (someone) off
1. to have (someone) walk.
2. to carry out, perform, carry on, do, or make a go of (a job).
3. to administer, apply, carry out (a law or decision); to put (a law) into force.
4. to get (something) accepted.
5. to put forward (a thought, a proposal).
6. to remove (someone) (from his job); to fire (someone).
7. colloq. to steal, lift, pinch, Brit. nick. 8. slang to kill, bump (someone) off
Devletin Temel Organları: Yasama-Yürütme-Yargı
Yürütme organı nedir?
Yasama, yargı ve yürütme nedir?
YORUMLAR