zapt isim Arapça øabµ 1 . Zor kullanarak ele geçirme. 2 . Tutma, egemen olma: "İşte o zaman ben, zaptı imkânsız bir yırtı...
zapt
isim Arapça øabµ
isim Arapça øabµ
2 . Tutma, egemen olma:
"İşte o zaman ben, zaptı imkânsız bir yırtıcı kedi hâline girmişim."- Y. K. Karaosmanoğlu.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
zapt etmek zapt olunmak
Birleşik Sözler
zapturapt
Zapt Nedir ?
Dini Kavramlar Sözlüğü
Sözlükte "korumak" anlamına gelen zabt, bir hadis terimi olarak, râvînin gaflet içinde olmayıp uyanık ve dikkatli olması; hadisi ezbere rivâyet ediyorsa, istediği anda okuyabilecek ve hatasız aktarabilecek şekilde ezberlemesi; kitabından rivâyet ediyorsa, hadisi almış olduğu andan itibaren başkasına aktarana kadar değişikliğe uğratmadan koruyabilmesi; mana ile rivâyet ediyorsa, manayı bozacak durumları bilmesi anlamına gelir. Özetlemek gerekirse râvînin, hadisi başkasına rivâyet edinceye kadar almış olduğu benzer biçimde koruması zabttır. Gaflet sahibi olan kimsenin, vehim ve hatası çok olan kimsenin zabtı yok olacağından rivâyeti kabul edilmez. Koruma yöntemine gore zabt iki çeşittir: Zabt-ı sadr: Tarifde verildiği benzer biçimde, râvînin, ezbere rivâyet etmesi halinde, istediği süre hatırlayabilecek ve hatasız olarak aktarabilecek şekilde ezberlemesidir. Zabt-ı kitab: Râvînin, kitabından rivâyet etmesi halinde, hadisi almış olduğu andan itibaren, başkasına aktarma anına kadar değişikliğe uğratmadan koruyabilmesidir. Mertebesine gore de zabt iki çeşittir: Zabt-ı tam: Hadisi, hiçbir kusur olmayacak şekilde korumaktır. Sahih li-zâtihi hadiste bulunması lüzumlu zabt, bu türdendir. Zabt-ı gayr-ı tam: Muhteşem derecede olmayan, hadise zarar vermeyecek oranda minik kusurları bulunan zabttır. Ara sıra minik hatalar meydana getiren kimsenin zabtı böyledir. Zabtı bu şekilde olan râvînin hadisi, sahih li-gayrihi ya da hasen olur.
Dini Kavramlar Sözlüğü
Sözlükte "korumak" anlamına gelen zabt, bir hadis terimi olarak, râvînin gaflet içinde olmayıp uyanık ve dikkatli olması; hadisi ezbere rivâyet ediyorsa, istediği anda okuyabilecek ve hatasız aktarabilecek şekilde ezberlemesi; kitabından rivâyet ediyorsa, hadisi almış olduğu andan itibaren başkasına aktarana kadar değişikliğe uğratmadan koruyabilmesi; mana ile rivâyet ediyorsa, manayı bozacak durumları bilmesi anlamına gelir. Özetlemek gerekirse râvînin, hadisi başkasına rivâyet edinceye kadar almış olduğu benzer biçimde koruması zabttır. Gaflet sahibi olan kimsenin, vehim ve hatası çok olan kimsenin zabtı yok olacağından rivâyeti kabul edilmez. Koruma yöntemine gore zabt iki çeşittir: Zabt-ı sadr: Tarifde verildiği benzer biçimde, râvînin, ezbere rivâyet etmesi halinde, istediği süre hatırlayabilecek ve hatasız olarak aktarabilecek şekilde ezberlemesidir. Zabt-ı kitab: Râvînin, kitabından rivâyet etmesi halinde, hadisi almış olduğu andan itibaren, başkasına aktarma anına kadar değişikliğe uğratmadan koruyabilmesidir. Mertebesine gore de zabt iki çeşittir: Zabt-ı tam: Hadisi, hiçbir kusur olmayacak şekilde korumaktır. Sahih li-zâtihi hadiste bulunması lüzumlu zabt, bu türdendir. Zabt-ı gayr-ı tam: Muhteşem derecede olmayan, hadise zarar vermeyecek oranda minik kusurları bulunan zabttır. Ara sıra minik hatalar meydana getiren kimsenin zabtı böyledir. Zabtı bu şekilde olan râvînin hadisi, sahih li-gayrihi ya da hasen olur.
ZAPT a. (ar. zabl). 1. Zapt etmek eylemi.
2. Bir yeri, bir şeyi zapt etmek, onu zorla ele geçirmek, almak: Bir kaleyi zapt etmek.
3. Bir kimseyi, bir hayvanı zapt etmek, güç kullanarak onları engellemeye, durdurmaya, onlara egemen olmaya çalışmak: Atın gemini çekiyor arya onu güçlükle zapt ediyordu.
4. Bir şeyi (soyut) zapt etmek, tutmak, önlemek: Öfkesini zapt etmek için dişlerini sıkıyordu.
5. Bir şeyi (söz) zapt etmek, yazıya geçirmek, yazıyla saptamak: Söylenenleri olduğu benzer biçimde zapt etmek.
6. Bir şeyi (bilgi) zapt etmek, hatırda tutmak (esk.)
—Ask. Zapt ve müsadere
—Deniz huk. Geminin zapt ve müsaderesi, cenk hukuku kurallarına gore yabancı gemilere elkonarak meydana gelen iyelik edinme biçimi. (10 temmuz 1940 tarih ve 3894 sayılı Denizde zapt ve müsadere yasası'na gore zapt olunan vapur ve malın müsaderesi mahkeme kararıyla olur. Kararın kesinleşmesiyle, zapt edilen vapur ve mal Türk devletinin malı olur.)
—Huk. Zapta karşı güvence, satın alınan bir mal üstünde üçüncü kişilerin hak iddia ederek yapacakları müdahalelere karşı alıcının haiz olduğu güvence. (Satılan şey üçüncü şahıs tarafınca alıcının elinden alınırsa satıcı bundan dolayı alıcıya tazminat ödemek zorundadır [Borçlar k. md. 189].)
2. Bir yeri, bir şeyi zapt etmek, onu zorla ele geçirmek, almak: Bir kaleyi zapt etmek.
3. Bir kimseyi, bir hayvanı zapt etmek, güç kullanarak onları engellemeye, durdurmaya, onlara egemen olmaya çalışmak: Atın gemini çekiyor arya onu güçlükle zapt ediyordu.
4. Bir şeyi (soyut) zapt etmek, tutmak, önlemek: Öfkesini zapt etmek için dişlerini sıkıyordu.
5. Bir şeyi (söz) zapt etmek, yazıya geçirmek, yazıyla saptamak: Söylenenleri olduğu benzer biçimde zapt etmek.
6. Bir şeyi (bilgi) zapt etmek, hatırda tutmak (esk.)
—Ask. Zapt ve müsadere
—Deniz huk. Geminin zapt ve müsaderesi, cenk hukuku kurallarına gore yabancı gemilere elkonarak meydana gelen iyelik edinme biçimi. (10 temmuz 1940 tarih ve 3894 sayılı Denizde zapt ve müsadere yasası'na gore zapt olunan vapur ve malın müsaderesi mahkeme kararıyla olur. Kararın kesinleşmesiyle, zapt edilen vapur ve mal Türk devletinin malı olur.)
—Huk. Zapta karşı güvence, satın alınan bir mal üstünde üçüncü kişilerin hak iddia ederek yapacakları müdahalelere karşı alıcının haiz olduğu güvence. (Satılan şey üçüncü şahıs tarafınca alıcının elinden alınırsa satıcı bundan dolayı alıcıya tazminat ödemek zorundadır [Borçlar k. md. 189].)
zapt ingilizcesi
1. bringing (someone, something) under control; restraining: Kendini zapta çalýþtý. He tried to control himself. 2
. gaining control of, capturing (a place) (by force).
3. law confiscation, impoundment, seizure, or distraint (of something) (by a public authority).
4. wrongful seizure (of property).
5. taking (something) down, recording (something) (in writing).
6. fixing, implanting, or keeping (something) in one´s mind.
7. grasping, understanding.
- etmek /ý/ see zaptetmek
1. bringing (someone, something) under control; restraining: Kendini zapta çalýþtý. He tried to control himself. 2
. gaining control of, capturing (a place) (by force).
3. law confiscation, impoundment, seizure, or distraint (of something) (by a public authority).
4. wrongful seizure (of property).
5. taking (something) down, recording (something) (in writing).
6. fixing, implanting, or keeping (something) in one´s mind.
7. grasping, understanding.
- etmek /ý/ see zaptetmek
YORUMLAR