ZEKÂT a. (ar. zekât), isi. Varlıklı* müslümanların mal ve paralarından her yıl yoksullara vermekle yükümlü bulundukları kırkta bir...
ZEKÂT a. (ar. zekât), isi. Varlıklı* müslümanların mal ve paralarından her yıl yoksullara vermekle yükümlü bulundukları kırkta birlik hisse.
—ANSİKL. Zekât, “islamın şartlan" denilen 5 temel görevden birisi olarak Hz. Muhammet'in Medine'ye göçmesinden 2 yıl sonrasında farz kılındı. Zekâtın farz olması Ku- ran'ın buyruğu kadar, Peygamberin de emir ve uygulamalarına dayalıdır. Bununla birlikte, tüm müslümanlar bir süre sonra da zekâtın farz olduğu mevzusunda tam bir görüş ve uygulama birliği içinde bulundular.
Zekâtın farz olmasının başlıca koşulları:
1. müslüman olmak (müslüman olmayanlar ilk olarak bu dine girmekle yükümlü olduklarından, kendilerine zekât farz değildir. Zekât verseler dahi bu davranışları yakarma yerine geçmez);
2. özgür olmak (köleler ve herhangi bir nedenle mallarını kullanma kısıtlılığı [hacir] altında bulunanların zekât vermeleri farz değildir);
3. akıllı ve ergin olmak (İslam hukukunda akıl ve erginlik tüm yükümlülüklerin koşulu olduğundan, bu nitelikleri tam anlamıyla taşımayan çocuklar ve akıl hastaları zekât vermekle yükümlü değildirler);
4. nisap* ölçüsüne ulaşmak (mal ya da paranın zekât yükümlülüğüne mevzu olabilmesi için nisap ölçüsüne erişmesi koşulu aranır: gümüşte nisap 200 dirhem [640 g], altında 20 miskal [96 g], devede 5 tane, sığırda 30 tane, koyun ve keçide 40 tane. Para ve diğeri malların nisabı altın ya da gümüşün değerine bakılırsa hesaplanır. Bir malın nisabının saptanmasında temel gereksinimler [havaic-i asliye] hesap dışı tutulur. Bununla birlikte, yalnız gelir getiren mallar göz önüne alınır);
5. havelan-ı havi (bir müslü- manın zekât vermekle yükümlü tutulabilmesi için nisap ölçüsünde mala haiz olmasından başlayarak aradan 1 yıl geçmesi gerekliliği vardı, yıl içindeki azalma ve artmalar göz önüne alınmaz; ama, ziraat ürünleri zekâtı için 1 yıl geçme koşulu aranmaz)
Kuran'ın Tevbe suresi'nde (IX, 60) kendilerine zekât verilebilecek olanlar şu şekilde sıralanır:
1. yoksullar]fukara) [nisap ölçüsünde malı bulunmayanlar];
2. miskinler (mesakin) [temel gereksinimlerini bile karşılayamaz durumda olanlar];
3. zekât tahsildarları (amiller) [ bunların topladıkları zekât, gerekli yerlere harcanmak üzere hâzineye aktarılır];
4. mûellefe-i kulub (yeni müslüman olup gönülleri İslamlığa ısındırılmak istenenler);
5. köleler (mükâtep) [özgürlüklerini satın almak için efendileriyle anlaşmış bulunanlar];
6. borçlular (borçlarını ödeyecek durumda olmayanlar ya da borçlarını ödediklerinde mal ve para varlıkları nisap ölçüsünün altında kalanlar);
7. yolcular (vatanlarında mallan bulunsa dahi yolda gereksinim içinde bulunan kişiler).
Öte taraftan, bir müslümanın "usul†(baba, dede vb.) ve “füru†(çocuklar, torunlar vb.) denen yakın akrabalarıyla eşine zekât vermesi caiz değildir. Zekâta kıymet görülen akrabalar, kardeşler başta olmak suretiyle yukarıda belirtilenler haricinde kalanlardır. Bununla birlikte, yakın ve uzak komşuların daha dindar ve erdemli olanları da yeğlenebilir. Zekât verirken niyet etmek gerekliyse de bu konuyu alan kişiye verilenin zekât bulunduğunu izah etmek gerekmez. Zekât (nisap ölçüsünü aşmamak koşuluyla), bir kişiye verilebileceği şeklinde, türlü kişiler içinde da bölüştürülebilir.
Zekâtlık mallar 7 öbeğe ayrılır:
1. Altın, gümüş, ziynet eşyası ve nakit paraların zekâtı. Minimum 20 miskal altını, 200 dirhem gümüşü ve bunların birinin değerinde ziynet eşyası ya da nakit parası bulunan müslüman varlıklı şahıs sayıldığından, bu mallarının nisap oranı olan kırkta birisini zekât vermesi farzdır.
2. Madenlerin zekâtı. Fıkıh kitaplarında tabii yeraltı zenginlikleri olarak tanımlanan madenler başlıca
3 bölümde incelenir: a) altın, gümüş, bakır, kalay, nikel, demir şeklinde izabeye (ateşle yumuşatılıp eritilmeye) elverişli madenler. Bu şekilde madenlerin beşte birisi zekât oranı olarak devlete verilir; b) kireç, taş, alçı, yakut, elmas şeklinde izabeye elverişli olmayan madenlerden zekât oranı ayrılması gerekmez. Bunların tümü toprak sahibine ya da bu tarz şeyleri bulup işletene aittir; c) su, petrol, zift şeklinde sıvı durumdaki madenlerden de zekât vermek gerekmez. Fakat, cıva madeni, sıvı olmasına rağmen birinci türdeki madenler arasına girer. Eski fıkıh bilginlerinin ekonomik kıymeti yüksek olan cıva hakkındakı bu görüşlerini göz önünde tutan bir takım uygar müslüman ilim adamları, bugün çok önemlj ekonomik kıymet kazanan petrol, likit gaz vb. şeklinde sıvı madenlerden de devletin zekât oranı alması icap ettiğini savunmaya başladılar.
4. Koyun ve keçilerin zekâtı. 40'a kadar zekâttan muaf olan bu küçükbaş hayvanların 40-120'si için 1 koyun ya da keçi; 121-200'ü için 2 koyun ya da keçi; bundan sonraki her 100'û için de fazladan bir koyun ya da keçi zekât verilir. Zekât verilecek hayvanın 1 yaşını dol
durmuş olması gerekir.
5. Sığır ve mandaların zekâtı. Büyükbaş hayvanların zekât nisabı otuzdur. 30-39 sığır ya da manda için 2 yaşına girmiş bir dana; 40-50'si için 3 yaşına girmiş bir sığır ya da manda; 60'ta 2 yaşına girmiş iki dana; bundan sonraki her 30 sığır ya da manda için bir dana ve her 40 sığır ya da manda için de bunlara bir sığır eklendikten sonra zekât verilir. Sığır ve mandanın adam ya da dişisi zekât verilebileceği şeklinde, bunların karşılığı para ya da başka bir kıymetli malla da ödenebilir.
6. Tecim mallarının zekâtı. Tecim amacıyla üretilen ya da alım satımı meydana getirilen malların (tekstil, gıda maddeleri, endüstri hammaddeleri vb.) nisap ölçüsü, bu maddelerin 20 miskal (96 g) altın tutarındaki değerleridir ve bu tür durumlar için değerlerinin kırkta birisi oranında zekât verilir.
7. larım ürünlerinin zekâtı. Tüm toprak ürünlerinin onda birisi zekât olarak verilir.
—ANSİKL. Zekât, “islamın şartlan" denilen 5 temel görevden birisi olarak Hz. Muhammet'in Medine'ye göçmesinden 2 yıl sonrasında farz kılındı. Zekâtın farz olması Ku- ran'ın buyruğu kadar, Peygamberin de emir ve uygulamalarına dayalıdır. Bununla birlikte, tüm müslümanlar bir süre sonra da zekâtın farz olduğu mevzusunda tam bir görüş ve uygulama birliği içinde bulundular.
Zekâtın farz olmasının başlıca koşulları:
1. müslüman olmak (müslüman olmayanlar ilk olarak bu dine girmekle yükümlü olduklarından, kendilerine zekât farz değildir. Zekât verseler dahi bu davranışları yakarma yerine geçmez);
2. özgür olmak (köleler ve herhangi bir nedenle mallarını kullanma kısıtlılığı [hacir] altında bulunanların zekât vermeleri farz değildir);
3. akıllı ve ergin olmak (İslam hukukunda akıl ve erginlik tüm yükümlülüklerin koşulu olduğundan, bu nitelikleri tam anlamıyla taşımayan çocuklar ve akıl hastaları zekât vermekle yükümlü değildirler);
4. nisap* ölçüsüne ulaşmak (mal ya da paranın zekât yükümlülüğüne mevzu olabilmesi için nisap ölçüsüne erişmesi koşulu aranır: gümüşte nisap 200 dirhem [640 g], altında 20 miskal [96 g], devede 5 tane, sığırda 30 tane, koyun ve keçide 40 tane. Para ve diğeri malların nisabı altın ya da gümüşün değerine bakılırsa hesaplanır. Bir malın nisabının saptanmasında temel gereksinimler [havaic-i asliye] hesap dışı tutulur. Bununla birlikte, yalnız gelir getiren mallar göz önüne alınır);
5. havelan-ı havi (bir müslü- manın zekât vermekle yükümlü tutulabilmesi için nisap ölçüsünde mala haiz olmasından başlayarak aradan 1 yıl geçmesi gerekliliği vardı, yıl içindeki azalma ve artmalar göz önüne alınmaz; ama, ziraat ürünleri zekâtı için 1 yıl geçme koşulu aranmaz)
Kuran'ın Tevbe suresi'nde (IX, 60) kendilerine zekât verilebilecek olanlar şu şekilde sıralanır:
1. yoksullar]fukara) [nisap ölçüsünde malı bulunmayanlar];
2. miskinler (mesakin) [temel gereksinimlerini bile karşılayamaz durumda olanlar];
3. zekât tahsildarları (amiller) [ bunların topladıkları zekât, gerekli yerlere harcanmak üzere hâzineye aktarılır];
4. mûellefe-i kulub (yeni müslüman olup gönülleri İslamlığa ısındırılmak istenenler);
5. köleler (mükâtep) [özgürlüklerini satın almak için efendileriyle anlaşmış bulunanlar];
6. borçlular (borçlarını ödeyecek durumda olmayanlar ya da borçlarını ödediklerinde mal ve para varlıkları nisap ölçüsünün altında kalanlar);
7. yolcular (vatanlarında mallan bulunsa dahi yolda gereksinim içinde bulunan kişiler).
Öte taraftan, bir müslümanın "usul†(baba, dede vb.) ve “füru†(çocuklar, torunlar vb.) denen yakın akrabalarıyla eşine zekât vermesi caiz değildir. Zekâta kıymet görülen akrabalar, kardeşler başta olmak suretiyle yukarıda belirtilenler haricinde kalanlardır. Bununla birlikte, yakın ve uzak komşuların daha dindar ve erdemli olanları da yeğlenebilir. Zekât verirken niyet etmek gerekliyse de bu konuyu alan kişiye verilenin zekât bulunduğunu izah etmek gerekmez. Zekât (nisap ölçüsünü aşmamak koşuluyla), bir kişiye verilebileceği şeklinde, türlü kişiler içinde da bölüştürülebilir.
Zekâtlık mallar 7 öbeğe ayrılır:
1. Altın, gümüş, ziynet eşyası ve nakit paraların zekâtı. Minimum 20 miskal altını, 200 dirhem gümüşü ve bunların birinin değerinde ziynet eşyası ya da nakit parası bulunan müslüman varlıklı şahıs sayıldığından, bu mallarının nisap oranı olan kırkta birisini zekât vermesi farzdır.
2. Madenlerin zekâtı. Fıkıh kitaplarında tabii yeraltı zenginlikleri olarak tanımlanan madenler başlıca
3 bölümde incelenir: a) altın, gümüş, bakır, kalay, nikel, demir şeklinde izabeye (ateşle yumuşatılıp eritilmeye) elverişli madenler. Bu şekilde madenlerin beşte birisi zekât oranı olarak devlete verilir; b) kireç, taş, alçı, yakut, elmas şeklinde izabeye elverişli olmayan madenlerden zekât oranı ayrılması gerekmez. Bunların tümü toprak sahibine ya da bu tarz şeyleri bulup işletene aittir; c) su, petrol, zift şeklinde sıvı durumdaki madenlerden de zekât vermek gerekmez. Fakat, cıva madeni, sıvı olmasına rağmen birinci türdeki madenler arasına girer. Eski fıkıh bilginlerinin ekonomik kıymeti yüksek olan cıva hakkındakı bu görüşlerini göz önünde tutan bir takım uygar müslüman ilim adamları, bugün çok önemlj ekonomik kıymet kazanan petrol, likit gaz vb. şeklinde sıvı madenlerden de devletin zekât oranı alması icap ettiğini savunmaya başladılar.
4. Koyun ve keçilerin zekâtı. 40'a kadar zekâttan muaf olan bu küçükbaş hayvanların 40-120'si için 1 koyun ya da keçi; 121-200'ü için 2 koyun ya da keçi; bundan sonraki her 100'û için de fazladan bir koyun ya da keçi zekât verilir. Zekât verilecek hayvanın 1 yaşını dol
durmuş olması gerekir.
5. Sığır ve mandaların zekâtı. Büyükbaş hayvanların zekât nisabı otuzdur. 30-39 sığır ya da manda için 2 yaşına girmiş bir dana; 40-50'si için 3 yaşına girmiş bir sığır ya da manda; 60'ta 2 yaşına girmiş iki dana; bundan sonraki her 30 sığır ya da manda için bir dana ve her 40 sığır ya da manda için de bunlara bir sığır eklendikten sonra zekât verilir. Sığır ve mandanın adam ya da dişisi zekât verilebileceği şeklinde, bunların karşılığı para ya da başka bir kıymetli malla da ödenebilir.
6. Tecim mallarının zekâtı. Tecim amacıyla üretilen ya da alım satımı meydana getirilen malların (tekstil, gıda maddeleri, endüstri hammaddeleri vb.) nisap ölçüsü, bu maddelerin 20 miskal (96 g) altın tutarındaki değerleridir ve bu tür durumlar için değerlerinin kırkta birisi oranında zekât verilir.
7. larım ürünlerinin zekâtı. Tüm toprak ürünlerinin onda birisi zekât olarak verilir.
Kaynak: Büyük Larousse
Zekat nedir, kimlere zekat verilir?
Zekat ile ilgili hadisler nedir?
Zekat nasıl verilir?
zekât ingilizcesi
- obligatory alms
YORUMLAR