"KÂİNAT ÂDETULLAH'LA YÖNETİLİR VE BURADA HİÇBİR ŞAŞMA OLMAZ, HİÇBİR TARTIŞMA GÖTÜRÜR YA DA ŞÜPHEYE YER BIRAKAN ŞEY YOKTUR." BÖ...
"KÂİNAT ÂDETULLAH'LA YÖNETİLİR VE BURADA HİÇBİR ŞAŞMA OLMAZ, HİÇBİR TARTIŞMA GÖTÜRÜR YA DA ŞÜPHEYE YER BIRAKAN ŞEY YOKTUR."
BÖYLE DÜŞÜNÜP BENİMSEYENLER BİR MÜSLÜMAN GİBİ DEĞİL, BİR YAHUDİ GİBİ ANLAYAN İNSANLARDIR.
Allah'tan emin olan anlayış -bugün buna modern anlayış da diyebilirsiniz- temelde Yahudi anlayışıdır. Ne demek Allah'tan emin olmak?.. "Ben nasıl olsa şu, şu, şu şeyleri yerine getirdiğime göre cennete girerim." demek. Albert Einstein'ın ifadesiyle; "Tanrı zar atmaz." Yani benim ne olduğum -fizikî olarak da metafizik olarak da- kendince kavranılabilir ve bu kavrayış esastır, bu kavrayışa Tanrı da uymak zorundadır. İşte bu, Allah'tan emin olmaktır, Tanrı zar atmaz yani. Ya da birçok dangalak Müslümanın da benimsediği gibi "Kâinat âdetullahla yönetilir ve burada hiçbir şaşma olmaz, hiçbir tartışma götürür ya da şüpheye yer bırakan şey yoktur." Böyle düşünüp benimseyenler bir Müslüman gibi değil, bir Yahudi gibi anlayan insanlardır. Yani "Tabiat kuralları esastır, tabiat kurallarının yanı başına toplum kurallarını da koyabiliriz. Dolayısıyla her ne oluyorsa kendi kuralına göre oluyordur. Benim yapacağım tek iş kuralın ne olduğunu anlamaktan ibarettir. Ve kuralın ne olduğunu anladıktan sonra da kurala göre hareket ederim." Mutaassıp bir Yahudi için bunun içine şeriat da girer. Yani "Tamamen Yahudi şeriatına uygun hareket edersem, TANRI DA BENİM BU HAREKETİMİN HAKKINI VERMEK ZORUNDADIR." Böyle bir şey yoktur. Albert Einstein'ın bu beyanının karşısında Niels Bohr, Albert Einstein'a diyor ki: "İki parmağı arasında tuttuğu zarları ne yapacağını Tanrı'ya söyleme!"
| İsmet ÖZEL
YORUMLAR