Ankara Ekolü

ANKARA EKOLü Ankara ekolü 1939 yılı sonlarında Ankara üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde oluşmaya süregelen ve Ame...



ANKARA EKOLü

Ankara ekolü 1939 yılı sonlarında Ankara üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde oluşmaya süregelen ve Amerikan Sosyolojisini devletimizde temsil etmeyi amaçlayan bir sosyoloji anlayışına haiz olan Niyazi Berkes, Behice Boran ve Mediha Berkes tarafınca meydana getirilmiştir. Ankara ekolü, batılılaşma ile evrenselliği özdeş kabul etmektedir.




Ekol ulusal ilim anlayışına karşı çıkarak evrensel ilim anlayışını savunur. Bilimin ama garp ile temaslarının başladığı tarihten sonrasında oluşmaya başladığını öne sürer. Garp ilim anlayışına lık eden hümanizmayı ele alır. Hümanist olabilmemiz için Yunan ve Latin kültürünü, tarihini öğrenmemiz icap ettiğini ve batıyı sevmeyenin hiçbir şeyi sevmeyeceği savunulur.

Ekole gore hümanizma, tutumsal yapının ve ticaretin çok diri bir biçimde işlediği İtalya'da, farklılık gösteren toplumsal şartların bir ürünü olarak doğmuştur. Ekol, ilim anlayışlarındaki evrensel çerçeveyi, sanat ve edebiyat sosyolojisine de uygulamışlardır. sanatçılar yansız olarak değerlendirilmelidir. Sanatçılar içinde yaşadıkları toplumsal tabakalardan herhangi birine mensup oldukları için o toplumsal tabakanın bütünü içindeki yerlerini vurgulamaya çalışırlar. Ekole gore sanatçı yaşamış olduğu toplumdan etkilenirken, toplumu da etkilemeli ve onunu batılılaşmasına öncülük eden bir rol oynamalıdır.

Ankara Ekolünün laiklik anlayışı; laiklik din ile devlet işlerinin birbirlerinden ayrımı değildir. ‘Laiklikle toplumsal yaşamın bir sürü alanları ile din arasındaki birlikteliğin çözülmesi kastedilir. Yalnız siyasal ve dini otoritelerin ayrılması değildir, ailenin, ekonomik yaşamın, hukukun, giyim vesairesin dini ölçülerden ve kaidelerden ayrılması anlamına gelir.'

Ankara ekolü, Amerikan sosyolojisiyle Kara Avrupası sosyolojisini iki ayrı dünya olarak değerlendirir. Ankara Ekolüne Amerikan Sosyolojisinde mühim bir yeri olan ırkçılık kuramlarını eleştiri. devletimizde ırkçılar etkinliklerini hızla arttırırlar. Onlara karşı mücadeleyi Ankara Ekolü verir. Ekole gore ırkçılık bizim kültürümüze tamamiyle yabancıdır. Dış lıdır. Türk halkı içinde ırkçılık görüşleri yaşanmamıştır. Ankara Ekolünün kati kanısı; ‘Dünya medeniyetini hiçbir ırk tek başına yaratmamıştır. Uygarlık tüm insanlığın kurduğu ortaklaşa bir eserdir.'

Ekol, faşizmi, kapitalizmin çöküş döneminde ortaya çıktığını ve büyük ana para sahiplerinin menfaatlerini yığın hareketleri yaratarak korumasına vasıtalık eden tutucu bir rejim olarak tanımlar. Darvinizmin ileri fikirlerinin zayıflamasına burjuvazinin niçin bulunduğunu söyler.

Ekol, devletimizde sosyoloji araştırmalarının yapılamayışını iki nedene bağlar;

- Bizdeki sosyoloji okullarının dogmatik doktrinler ileri sürerek, siyasete karışarak ideoloji yapmaktan ileri gidememişlerdir.

- Sosyoloji ders programlarının hazır formüller halinde öğrencilere verilmesi, vakalar arasındaki ilişkilerin tahlili ve eleştiri etmek suretiyle tartışılmaması.

Ankara Ekolü, batıya, sosyolojisine bakmış olduğu benzer biçimde bakmaz. Garp ile bütünleşme özlemle vurgulanır. Cemiyet olarak yapılması ihtiyaç duyulan şey garp medeniyetini en kısa zamanda benimsemektir. Kısmi etkilenmeler kafi olmamaktadır.

Ankara ekolü kendisini yeni bir dünya görüşünün temsilcisi olarak tanıtmak ister. Bu yeni dünya görüşü üretime ehemmiyet verdiği için bir takım mevzular daha ay8ıcalık kazanır. Iktisat üretimin temelidir. Şehirler, sanayi toplumunun özelliklerini taşırken, köylerde üretimin en ufak birimi olarak karşımıza çıkar. Ankara ekolünün gözde mevzuları iktisat, kent, sanayi ve köy sosyolojisi olmuştur.

Ekolün kent sosyolojisi mevzusundaki görüşleri bununla birlikte ekolün Batılılaşma ve toplumsal değişme mevzusundaki görüşlerini de yansıtır. Ekole gore, değişmenin, ilerlemenin yolu şark toplumundan garp toplumuna ‘köyden şehre' tarımdan sanayiye doğru bir değişimdir. Garp uygarlığı şehirli medeniyetidir. Garp medeniyetinin memleketimize girmesinde ve yaygınlaşmasında şehirlerimiz öncü rol oynar. Köy kalkınması da şehirleşmenin genişlemesidir.

Köylerle şehirler arasındaki zıtlık, ziraat, tecim ve endüstri arasındaki ayrılıktan lanır. Farklılıkların Sebebi:
- Tarımın yeri ufak yerleşimler, tecim ve sanayinin yeri büyük nüfuzların yaşamış olduğu şehirlerdir.
- Toprağa haiz şahıs hem sermayenin sahibi hem işletici ve idarecisi hem de bilfiil çalışan kimsedir. Ziraat amelesiyle aralarında ihtisaslaşma yoktur.

Köylerin tutumsal yapısı akrabalık ve komşuluk temeline dayalı ve örf ve adetlere gore tanzim olur. Zirai kalkınmayı sağlamak için çağıl tekniği, makineyi ziraate sokmak, ufak köylü işletmeleri makinelerin iş görebileceği büyüklüğü getirmek gerekir. Bundan dolayı;

- Devletin elindeki toprakları topraksız köylüye dağıtmalı
- Köylerdeki toprak sahiplerini teşkilatlandırmalı
- Devlet orta ve ufak köylü üreticileri, ağalara ve esnafa karşı korumalı
- Mevcut devlet ziraat işletmelerini en ileri teknik ve teşkilatla geliştirmeli.

İSTANBUL EKOLü

Bu ekol içinde Hilmi Ziya ülken, Fahri Fındıkoğlu ve Nurettin Sazi Kösemihal mevcuttur. Fransız lı ve felsefi ağırlıklı olan bu ekol geleneksel sosyolojiyi devam ettirir. Toplumsal çıkarları, ülke gerçekleri ve ergonomik sorunların sosyolojik boyutu anları fazla ilgilendirmez. Tüm vakaları batılı bir anlayışa gore değerlendirirler. İşledikleri mevzular ve aktardıkları teorilerin toplumla bağlantısı yoktur. Ekol, Ziya Gökalp'in tesiri altındadır. Fransız sosyolojisinden beslenir. Bununla birlikte bu ekolde Alman sosyolojisinin tesiri de hissedilir. Bu ekolün temsilcileri aynı sosyoloji anlayışına haizdir.

Hilmi Ziya ülken eklektik eğilimler taşırken, Marksizmi hatırlatmadan geçemez.

Fındıkoğlu da eklektik, fakat Alman sosyolojisinden lanan ‘toplumsal politika' anlayışını ülkemize aşımak ister.

Kösemihal, Le Play devamcılarınca geliştirilen tecrübi sosyoloji anlayışının üniversitedeki temsilcisidir.

Bu üç temsilci sosyologtan çok felsefi ağırlıklı düşünceler ileriye devam eden felsefeci tipli ilim adamlarıdır. İstanbul ekolü bilimi tek yol, ilmihal, dogma, inanç vs. olarak hiç bir zaman kabul etmez. Hilmi Ziya ülken bu anlayışın felsefi boyutlarını ‘Sevgi Ahlakı' ismini verdiği kavramla açıklar. Sevgi Ahlakı ile doğa ötesi boyuttan rasyonel zihniyete ulaşmak ister.

İstanbul ekolü ile Ankara ekolü ilim anlayışı farklıdır. İstanbul ekolünün ilim anlayışı Ankara Ekolünden daha kuramsal ve felsefi içeriğe haizdir. İstanbul ekolü demokratik yönetimde ilericiliğin ve gericiliğin belirleyicilerini de saptar. Buna gore çağıl demokrasi içtimai meseleye birinci dereceden ehemmiyet vermeli, toprak ve işçi meselelerini halletmelidir. Bu meseleye karşı çare oluşturan görüşlere ve partilere ileri, bu meseleyi hiçe sayan içtimai görüşlere ve partilere gerici demişlerdir. Ekole gore demokratik cemiyetlerdeki hürlüğün gerçekleşebilmesi için toplumunu o siyasal partilere haiz bir parlâmento tarafınca yönetim edilmesi gerekir. Bu partiler toplumsal problemler karşısındaki görüşlerini açıklamalıdır.

Ekole gore Tanzimat, kendisinden önceki nizamı beğenmeyen ve kurduğu nizamı görmek isteyen toplumsal yaşamın her sahasında yeni bir tanzim etme girişiminde bulunan bir dünya görüşüdür. Ekole gore Tanzimatla beraber müslümanların hristiyanlara üstün olduğu görüşü de yok oluyor. Ekole gore aile hayatımızdan tutumsal yaşamımıza kadar tüm toplumu sarsan; toplumsal katman ve zümrelerin nizamlarını yitirmelerine neden olan Tanzimat iç şartlar kadar dış şartların diretmesiyle olmuştur.

Tanzimatla birlikte fen ağırlıklı ilim dallarının yanında toplumsal ağırlıklı bilimlerde devletimizde ağırlığını hissettirmiştir. Gazeteler yayımlanmaya başlamış ve Türk düşünce adamları bu gazeteler yardımıyla fikirlerini yayarak, görüşlerini halk kesimlerine kadar ulaştırmışlardır. Ekole gore aslolan siyasal felsefe Genç Türklerin hareketi, Ziya Gökalp'in içtimaiyat cereyanı ve Prens Sabahattin'in ‘mesleki içtima' sı vasıtasıyla ülke problemlerine eğilen toplumsal felsefe halini almıştır.

İstanbul ekolünü, Ankara ekolünden farklı kılan en mühim özelliğinden bir tanesi köy sosyolojisine ehemmiyet vermemiş olmasıdır. üç hocanın beraber kaleme aldıkları tek yazı; Karataş Köyü monografisi, yüzeysel bir incelemedir. Ama buna rağmen köy sosyolojisinin geçmişi ile alakalı en mühim makaleyi İstanbul ekolü yayımlamıştır. 1940'larda ve daha sonraları Ankara ekolüne karşı besledikleri sempati kaybolmaya adım atmıştır. Buna gore Ankara Ekolü alt yapının süt yapıyı belirlediğini öne sürmektedir.

Garp mevzusu da iki ekolünde görüşleri paralellik gösterir. Garp ile evrensellik özdeştir. Bütün ülkelerde geçerli olan tek uygarlık Garp medeniyetidir ve bizimde en kısa zamanda bu medeniyete katılmamız gerekir. Fransız Devrimi, evrimci bir gelişmenin ürünü sayan ekol, bizdeki Batılılaşmanın da evrimci bir yol izlemesi icap ettiğini savunur.

İstanbul Ekolü sosyalizm ile komünizmi kati olarak ayırır:

- Sosyalizm, sanayileşmeye bağlı tutumsal fikir tarzıdır.

- Günümüzde Garp ülkelerinin sosyalizm anlayışı ile komünizm anlayışları kati olarak ayrılmıştır.

- Komünzm, çalışanların tüm haklarını ve özgürlüklerini elinden ile birlikte onu köle benzer biçimde çalıştırırken; sosyalizm ‘mülkiyette orta yol' anlayışı getirmiştir.

- devletimizde işçi sendikalarının kurulması gerekir, sendikaların gelişebilmesi için işçilerin, dış tesirlere kulak asmamaları, ulusal çıkarları korumaları, politika yapmamaları, kendi çıkarlarını savunmaları gerekir.

İSTANBUL EKOLüNüN SOSYOLOJİ ANLAYIŞI

Ekol, ele almış olduğu mevzunun zamanı gelişim seyrini, ele almış olduğu mevzu ile beraber aktarmasıdır. Toplumsal vakalar iki yoldan incelenebilir.

a) Direkt doğruya gözleyebileceğimiz ve tekrarlanan değişmeler
b) Ayrıntılı gözlemle kavradığımız ve yine edilemeyen değişmeler.

Ekole gore en geniş içtimai zümre sınıftır ve en büyük içtimai münasebetler, derslik münasebetleri ve derslik tezatlarıdır. Sosyologlar toplumsal ilişkiler sahasını oluş esnasında kavrayacak ve diri vakaları tespit ederek toplumun yapısına nüfuz edecektir. Bir süre sonra bu izlenimlerini istatistik, tarih benzer biçimde bilimler yardımıyla açıklayacaktır. İnsan varlığı toplumsal bilimlerin ortak mevzusu olarak ele alınır. Sosyolojinin iki mühim mevzusu hukuk ve ekonomi sosyolojisiyle meşgul olmuşlardır. Bu mevzuda makaleler kaleme almışlardır.

Gerek İstanbul ekolü gerekse Ankara ekolü sanat ve edebiyat sosyolojisiyle yakından ilgilenmişlerdir. İstanbul ekolüne gore roman vasıtasıyla toplumların ve sınıfların hakim değerlerini saptamak mümkündür.

İstanbul ekolüne gore bütün ülkelerde tek bir uygarlık vardı. O da garp medeniyetidir. Bu manada garplılaşmak demek kapalı medeniyetten açık medeniyete geçmek anlamına gelir. Rasyonel fikir, ilik ve felsefe bu medeniyetin eseridir. Ekol, herşeyimizle Batılı olmamız gereğini savunur.

İstanbul ekolünün yakından takip etmiş olduğu konulardan birisi de din sosyolojisidir. Ekol, tek tanrılı dinlerin, eski dinlerin izlerini taşımış olduğu ve idin bir tekamül çizgisi izleyerek gittikçe mükemmelleştiği fikrindedir. Ekol, İslamiyet'te eski dinlerin izlerini arar.

Ekol, daha çok gelişebilmemiz ve daha acele Batılılaşmamız için liberalizm yerine tutumsal devletçiliğin yararlı olacağını ve bundan dolayı T.C'nin devletçiliği benimsediği görüşündedir.

GENEL DEĞERLENDİRME

1940'ların sosyolojisi aslen dergiler çevresinde şekillenir. Mesela Fındıklıoğlu'nun çıkardığı İş Dergisi Alman ağırlıklı fikirleri tanıtırken, idealizm eğilimleri taşıyan Mehmet İzzet'e geniş yer verir; Gökalp'i tanıtır. Alman toplumsal bilimcilerin yazıları da yer alır. Toplumsal Politika mevzularını ele ile birlikte işler.

Hilmi Ziya ülken, İnsan Dergisi'ni yayımlar. Derginin gayesi memleketi tanıma meselesine birinci dereceden önem vermek ve Durkheim sosyolojisinden ziyade Sabahattin'inin ileri sürdükleri tecrübi sosyoloji yönünün tutulmasıdır.

İstanbul ekolü, ders notları ile daha kuramsal sosyoloji mevzularını Sosyoloji Dergisi'nde yayımlar.

Fındıklıoğlu, milliyetçilik duygularına hitap eden yazılarına Çığır Dergisi'nde yer verirken, ideal'de de yazar. Bununla birlikte İstanbul üniversitesi İktisat Fakültesi Dergisi ile İstanbul üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi'nde de gösterim hayatına devam eder.

Ankara ekolüne ulaşınca, A.ü.D.T.C.F. Dergisi ve Yurt ve Dünya Dergisi ekolün görüşlerini açıklamakta kullandığı dergilerdir. Toplumda tek mevzuyu ele ile birlikte vaziyet tespitinde bulunmuş ve vakaları irdeleme yolunu seçmiştir. Bu konların başlangıcında toplumsal değişme, Batılılaşma, iktisat sosyolojisi, köy problemi, gençlik, ırkçılık, aile sosyolojisi mevzularını sayabiliriz. Ama ekol, toplumsal değişme ve toplumsal değişmeyle Batılılaşmak mevzusunda yoğunlaşmışlardır.

Ankara ekolüne gore günlük hayatta ne kadar çok teknik araç kullanılırsa o denli süratli değişme meydana gelir. Değişmeyi hızlandıracak güç de devlettir. Tüm değişme çabalarının varacağı son nokta Garp uygarlığına herşeyimizle katılabilmektir. Taklitçi bir batıcılık yarar sağlamaz. Dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan nokta Türkiye'nin bağımsızlığını koruyarak Garbın yerinde yer almaktır. Bağımsızlığını yitirmiş Türkiye Garbın ama sömürgesi olabilir.

Ankara ekolü yeni disiplinleri; köy sosyolojisi, kent ve sanayi sosyolojisi, ekonomik sosyolojini sistematik bir biçimde işlemiştir. Bu özellikler Ankara ekolünü İstanbul ekolünden ayırır. Köyün disiplinli bir biçimde üniversiteye girmesi Ankara ekolüyle olmuştur. Köy mevzusunda gaye Batılılaşma yanında kırsal kesimin hızını tespit edip, uygulanabilecek teorilere ulaşmaktır.

Ankara Ekolünün Türk Sosyolojisine getirmiş olduğu konuların başlangıcında kent ve sanayi sosyolojileri vardır. Ekol, şehirleşme hızının batılılaşmaktaki tesirini araştırır. Köylerden göç eden kitlelerin toplumsal değişimde görevi iki yönlüdür; sanayileşme ve şehirleşme.

Sanayileşen Türkiye'de köylüler işçi sınıfına dönüşür. Ankara ekolünü İstanbul'dan farklı kılan bir başka özelliği iktisat sosyolojisine verdiği önemdir. Ankara ekolüne gore toplumdaki değişimin ekonomik yapı ile direkt bağıntısı vardır. Eğer geri kalmışsak, gelenekçi bir yaşam seçimi benimsiyorsak sebebi ekonomik yapımızdan lanmaktadır. Ufak el sanatları ve aile işletmeleri gericiliğin temelidir. Şehirleşerek büyük sanayiye ulaşmamız gerekir. Böylelikle etken yenilikçi bir cemiyet doğacaktır. Toplumdaki her kurumun, her olayın her geleneğin bir görevi vardır.

İstanbul ekolü gelenekçi sosyoloji ekolünün devamıdır. Ele almış olduğu konalar Türk Sosyolojisiyle aynıdır. Yeni bir iddiası yoktur. Ankara ekolü benzer biçimde büyük umutlar taşımaz. Oysa Ankara ekolü yeni bir sosyoloji anlayışıyla ortaya çıkmıştır. Amerikan sosyolojisi, ele almış olduğu mevzular sistematik bir amaca hizmet eder: Toplumun ilerlemesi için uygun formüller hazırlamak, bu şekilde hem geri kalmışlıktan kurtulunacak ve Batıyla tamamen bütünleşilecektir.

İstanbul ekolü maddeci ve determinist ilim anlayışının yanında milliyetçilik duygularına da yer verir. Geleneksel sosyolojimiz içersinde bilhassa felsefi mevzulara, Türk fikir evveliyatına, hukuk sosyolojisine ve daha pekçok mevzuya yer verir. Bunların yanında İslam Felsefesi, Din sosyolojisi, Ekonomik fikir zamanı, Aile sosyolojisi, İşçi sorunları ve sendikacılık, ırkçılık, Halk edebiyatı benzer biçimde mevzularda yazılar yazmışlardır.

İKİ EKOLüN BENZERLİKLERİ:

- İki ekolde Batılılaşmayı mecburi olarak görürler.

- İki ekolde demokrasiye inanırlar.

- Ankara ekolünün Türk fikir evveliyatına bakışı eleştirisel bir yaklaşım ihtiva eder. Mevzunun derinlemesine gidilmez. Düşünürler hakkında averaj bilgiler verilir. İstanbul ekolünün yaklaşımı daha kapsamlıdır. Türk fikir tarihindeki bir takım akımların devamını sağlamayı maksatlar.

- Ortak olarak sergilenen ama zıt olan başka mevzu iki ekolün ilim anlayışıdır; Ankara ekolü, ‘bilimin cemiyet çıkarları ışığında kullanılmasını savunur'. İstanbul ekolü ise soyut ve gündelik çıkarların üstünde bir ilim anlayışına haizdir.

- Sanat ve edebiyat mevzusunda da aynı yaklaşımlar sergilenir. Ankara ekolüne gore sanat, derslik çıkarlarının bir ürünüdür.

ÇALIŞMADAN ÇIKARABİLECEĞİMİZ SONUÇLAR

- Türk Sosyolojisi 1940'lardan sonrasında Fransız membaı tek olmak hususi durumunu yitirmiştir. Bu alanı Amerikan ve Alman larıyla birlikte paylaşmıştır.

- 1940'lara kadar tekelci ve monist tesirini sürdüren Fransız sosyolojisi doğrusu İstanbul ekolünün sosyolojiye haiz olma ayrıcalığı Ankara ekolünün oluşması ile bitirilmiştir.

- Ankara ekolü, Amerikan sosyolojisinin tesiri ile yeni alanlara doğru sistematik bir araştırma faaliyetine girişmiştir. Köy ve kent sosyolojisi ehemmiyet kazanmıştır. Köyden şehre ve şehirden batılılaşmaya doğru bir evrim çizgisini vurgulayarak deneysel sosyolojiye yönelmiştir.

- Elde edilmiş tüm bilgiler Batılılaşma ve çağdaşlaşma hızını belirlemeyi amaçlıyordu.
- 1940 öncesinde olduğu benzer biçimde Türk sosyolojisi yalnızca resmi ideoloji sınırları içinde, rejimi savunmakla kalmıyor. Problemler oluştukça cevap yolları arıyor.
- İstanbul ekolü, bir takım açıklamalarını tarihe dayandırmış ve Türk tarihini daha bağımsız olarak değerlendirmiştir. Ankara ekolü, ilim dünyamıza devrimci katkılarından dolayı sosyoloji bilimini somuta indirgeyerek cemiyet çıkarları ile özdeşliği gösterilmeye çalışılmıştır. Doğrusu sosyoloji toplumun yaşamış olduğu dünyadaki çıkarlarından bağımsız ve dogma bir ilim de değildir.







  • Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi - Ankara


  • Ankara - Çankaya - Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi


  • 75. Yıl Ankara Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi - Ankara



 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Ankara Ekolü
Ankara Ekolü
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/ankara-ekolu.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/ankara-ekolu.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content