Şuur Seviyeleri (Topografik Zihin Modeli) Şuur Seviyeleri ve Buzdağı Benzetmesi Gösterim: 830 Boyut: 29.4 KB" style=...
Şuur Seviyeleri (Topografik Zihin Modeli)
Şuur Seviyeleri ve Buzdağı Benzetmesi
Freud'un bilincin türlü katmanlarından bahsetmiş olduğu kuramı "topografik zihin modeli" olarak da adlandırılıyor. Topografinin sözcük olarak yer betimi anlamına geldiğini göz önünde bulunduracak olursak buzdağı ve şuur arasındaki benzeşimi oluşturmak o kadar da zor olmuyor. Çünkü Freud, bilinci bir buzdağına benzeterek değişik şuur aşamalarını bu buzdağının suyun altında ve üstünde kalan kısımlarıyla, yerlerini su seviyesine nazaran betimleyerek bağdaştırıyor. Bu sebeple su seviyesini şuur eşiği olarak düşünürsek, bu eşiğin altında bilincin en büyük alanını oluşturan bilinçaltının yattığına inanıyor. Şuur ve bilinçaltı içinde bulunan ön şuur aşamasında ise o anda bilincinde olmadığımız fakat her an bilince taşıyabileceğimiz hatıralarımız ve dünya detayları yer ediniyor.
Şuur Aşaması (Buzdağının su yüzeyinden görünen kısmı)
Bilincinde olduğumuz her türlü fikir ve algılar şuur aşamasını oluşturuyor. Bu fikir ve algılar farkındalık eşiğinin üstünde kaldıklarından kendilerini açıkça belirgin ediyorlar.
Ön Şuur Aşaması (Buzdağında su seviyesinin derhal altı)
O anda bilincinde olmasak da derhal bilince aşıyabileceğimiz anılar ve dünya bilgilerini kapsıyor. Bu aşama, bilinçle bilinçaltı içinde bir tür geçiş aşaması görevi üstüne alıyor.
Bilinçaltı (Buzdağının suyun alt kısmındaki geri kalan kısmı)
Bilinçaltında bilincinde olmadığımız korkular, kabul göremez cinsel arzular, mantık dışı istekler, vahşet yönelimleri, utanç verici deneyimler, bencilce istekler ve ahlak dışı dürtüler bulunmakta. Buzdağı benzetmesinde, buzdağının en büyük alanını oluşturuyor. Freud, insanoğlunun tabiatı gereği sertlik ve cinselliğe yönelik utanç verici dürtüler barındırdığını iddia ederek, bilinçaltımızda bu düşünce ve dürtülerin koğuşlandığını belirtiyor.
Freud bir tıpçı olarak duyusal eşikler hakkında geniş bilgi sahibi bir ilim insanıydı. Öyleki ki, ilim ilerledikçe öne sürdüğü ruhsal kuramların biyolojik ve sinirsel araştırmalarla da destekleneceğine inanıyordu. Bilince dair öne sürdüğü bu topografik modelse insan aklını duyusal eşiklerle açıklamaya dayalıydı. Bahsetmiş olduğu aşamaları irdeleyecek olursak her bir aşamadan birbirine geçiş için belli başlı bir şuur eşiği icap ettiğini görüyoruz. Yukarıdaki şemada her ne kadar büyük bölümü korku ve dürtülerimizin farkına varamadığımıza parmak basılsa da, Freud'a nazaran bilinçaltındaki büyük bölümü fikir aslına bakarsak bir zamanlar şuur eşiğinin üstündeydi. Fakat kaygı seviyemizi arttırıp bizleri rahatsız ettiklerinden, bilinçaltının dehlizlerine bastırıldı ve davranışlarımızı bizler bilincinde olmadan izleyeceği yolu göstermeye başladı. Bundan dolayı ki büyük bölümü akıl hastalıklarının temelinde bilinçaltına atılmış bu korku ve arzular yatıyor. Bu noktaysa bizleri psikalanalist terapinin amacına götürüyor. Freud'a nazaran ruhsal hastalıkları tedavi etmenin en iyi yolu bilinçaltına bastırılmış ne var ise şuur yüzeyine çıkarmaktı. Böyle hasta çocukluğundaki travmatik deneyimleri hakkında bir iç görü kazanıp onları bastırma sebeplerini bulacak, bu keşifse hâlihazırda yaşamış olduğu ruhsal sorunlarını ortadan kaldıracaktı. Daha açık bir deyişle, ilk 6 yaşta yaşanılan fena deneyimler, kişinin geri kalan hayatına da negatif yansıyarak akıl hastalıklarına niçin oluyordu. Tedavi olma süreciyse bu bastırılmışlıkların farkına varmaktan geçiyordu.
ünlüler ve IQ Seviyeleri
Akıcı mozaik zar modeli ve birim zar modeli arasındaki farklılıklar nedir?
Zihin ve Gövde, Zihin Eylemleri ve Zihinsel Bozukluk
Kaynak:msxlabs.org
YORUMLAR