DENİZ'DEN 


BİR ANI


Bir gece,oldukça ileri bir saatte, sanırım gece


yarısını oldukça geçmişti,yatağımdan sarsılarak


uyandırıldım.Deniz'in ,önemli bir konuyu benimle 


konuşmak istediğini söylediler.Akşam sayımı


çoktan yapılmış ve koğuşların kapıları kapatılmıştı.


Kaldığımız yerler arasında,cezaevi ölçüleri içinde


uzak sayılacak bir mesefa bulunuyordu.Gece 


vakti bunca kapıyı aşıp ,oraya nasıl gideceğim diye


düşünmeye başladım.Uyandıran arkadaşın yüzüne 


umutsuzca ve biraz tembellikle baktım .Deniz'in 


gardiyanlarla konuştuğunu ve sorun çıkmayacağını 


söyledi.Alelacele giyinip kapıyı açtırdım.Bunca 


hazırlık yapıldığına göre önemli bir konu olmalıydı.


Bulunduğu bölüme ulaştım. Koridordan Deniz'e


seslendim.Hücrenin birinden kafasını uzattı ve


“Burdayım” dedi, Girdiğim hücrede ,o yıllarda


ODTÜ öğrencisi olan ve Deniz'le aynı davadan


yargılanan Semih Orcan'ı gördüm.Kollarını


karnına kavuşturmuş,sırtını duvara dayamış acı


içinde kıvranıyordu.



Beni,hala gecenin bu saatinde Deniz'in beni


neden çağırdığını merak ediyordum.Önce Semih'i 


sordum. Neden kıvranıyordu? Böbrek sancıları


tutmuş. Deniz yanıma gelip, “Otur hele,biraz


konuşuruz” dedi. Sonra söze başladı,gayet ciddi


şekilde şunları söyledi: “Oral'cığım Semih'in 


ağrılarını ne yaptıysak durduramıyoruz.


Sen Maocu'sun, belki akupunkturla acıyı


kesebilirsin.” dedi.


Deniz,öylesine sevimli ve masum bakıyor ki,


gülmekten kendimi alamadım.


Hep birlikte makaraları koyverdik.


Acılar içindeki Semih bile gülüyordu.


Maksat yeşillik olsun/OT