Homofobi

Homofobi ...



Homofobi






Homofobi, eşcinsellere ya da eşcinselliğe karşı duyulan irrasyonel nefret, korku, hoşnutsuzluk ya da ayrımcılığa verilen addır. Geniş manası ile başka cinsel yönelimlere haiz olan LGBTT kişileri de ihtiva eder. Ödat olarak "homofobik" şeklinde kullanılır.
Homofobi yalnız psikiyatrik bir kavram değildir. Her 48 saatte bir, eşcinsel bir kişinin, homofobiyle bağlantılı şiddete maruz kalmış olarak öldürülmüş olduğu tahmin edilmektedir. Internasyonal Af Örgütü'ne gore ortalama 70 ülkede eşcinsellere zulmedilmektedir ve sekiz ülkede eşcinsellere idam cezası verilmektedir.

Kökenbilim
Homofobi sözcüğü ilk kez 1969'da bir Time dergisi makalesinde kullanılmıştır. Yunanca "homos" (aynı) kökünden gelen "eşcinsel" ile "phobos" (korku) sözcüklerinin birleşiminden türetilmiştir. Yunanca "homo-" (aynı) öneki ara sıra Latince "Homo" (insan) sözcüğü ile karıştırılır.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde "homofobi" kelimesi bulunmamaktadır, ama Dil Derneği sözlüğünde "eşcinsellik korkusu" olarak tanımlanır.

Homofobinin sebepleri
Homofobinin sebepleri toplumsal, dini, ideolojik ya da ruhsal olabilir. Eşcinsel ilişki bir sürü dinde ya da mezhepte lanetlenmiş, dini metinlerde Sodom ve Gomora örneğinde olduğu şeklinde homoseksüelliğin kabul görmüş olduğu toplumların tanrı tarafınca cezalandırıldığı öne sürülmüştür. Minik yaştan itibaren kendini dinsel öğretinin içinde bulan kişi, okudukları ve duyduklarının ışığında minik yaşta homofobik yaklaşımlar içine girebilir.
Homofobinin kökenleri ruhsal olabilir. Mesela kendisinin eşcinsel olduğundan şüphelenen ve bu durumdan endişelenen kişi, bu korkusunu homofobi olarak dışa vurabilir.

Dilde homofobi
Homofobi internasyonal bir kavramdır ve bir sürü dilde homofobik argo sözcükler ve hakaretler mevcuttur. Türkçe'de çoğunlukla homofobik şekilde kullanılan "*bne" sözcüğü, TDK sözlüğüne gore "edilgin eşcinsel adam" anlamına gelir ve kökeni "kız çocuk" anlamına gelen Arapça ابنة (ubne) kelimesidir. Gündelik kullanımda "*bne" kelimesi, eşcinsel olmasa dahi birisini aşağılamak için sıkça kullanılmaktadır. Türkçe'de bir takım başka homofobik sözcükler top, oğlancı ve kulampara'dır.

Bir takım devletlerde homofobik hakaretler nefret suçu kapsamına girer ve cezai yaptırımla karşılaşılabilir.






Türkçeye eşcinsel korkusu olarak çevrilebilecek homofobi, en genel anlamıyla eşcinselliğe ve eşcinsellere karşı duyulan korku ve nefret olarak tanımlanıyor. Bu tavrı geliştirenlere homofob, davranış şekline ise homofobik deniyor. “Homofobi†terimi ilk kez 1972 senesinde G. Weinberg tarafınca “homoseksüel bireylerin mantıksız ve sertlik, ayrımcılık ve mahrumiyet yaratacak şekilde suçlanmasıdır†anlamında kullanılmıştır. Bazıları için bu kavram insanların cinsel kimlikleri sebebi ile yaşamış olduğu baskının genişliğini anlatmaya yetmemektedir. Psikolojide fobi genel anlamda mantıklı temeli olmayan bir korkuyu anlatır. Homofobi ise mantıksız bir korku olmaktan öte sertlik ve suistimale neden olan bir önyargıdır.
Seçenek kelimeler olarak gay ve/ya da lezbiyen nefreti, cinsel oryantalizm (ırkçılık ve seksizm) ve heteroseksizm kullanılabilir. Blumenfeld 1992'de "heteroseksizm"i şöyleki tanımlamıştır;
“hem heteroseksüelliğin tek kabul edilebilir cinsel yönelim olduğu inancı, hem de kendi cinsine sevgi ve cinsel istek duyan kişilerden korkma ve nefret etmeâ€




olarak tanımlanmıştır. Heteroseksizm önyargı, ayrımcılık, rahatsız etme ve şiddete neden olur. Korku ve nefret ile beslenir. Heteroseksizm hem kültürel olarak heteroseksüelliğin öne çıkarılmasını hem de homofobi olarak nitelendiren korkuları ihtiva eder. Homofobi tanımının daha sık kullanılması medya ve gruplarca büyük seviyede benimsenmiş olmasıdır.

Homofobi ve Sertlik
Ulusal Eşcinsel Vazife Gücünün (National Gay Task Force) 1984 çalışmasına gore adam eşcinsellerin %90'ı, hanım eşcinsellerin %75'i cinsel yönelimleri sebebi ile sözel tacize maruz kaldılar. Toplamda %50'si de fizyolojik tacize maruz kaldı. Sertlik Karşıtı Cemiyete (Community Against Volence) gore eşcinsel ve lezbiyenlere karşı işlenen nefret suçları 1991 ve 1995 içinde %35 arttı. Cullen, Wright ve Alessandri homofobiyi etkileyen bir takım değişkenleri ortaya koyuyor: ferdin geleneksel cinsiyet rollerine olan bağlılığı, dine olan bağlılığı, dini, eşcinsel hanım ve erkeklerle arkadaşlık kurup kurmadığı ve empati derecesi. Geleneksel cinsiyet rollerine bağlılık duyanlar -imkansız olmasa da- bu gibi cinsel kimliklere tolere etmeyi çok zor bulabilirler.
Araştırmalara gore heteroseksüel adamların eşcinsellere karşı olan saldırganlığı heteroseksüel kadınlardan daha yüksektir (Herek, 1988). Herek'e gore bunun sebebi hanımlarla adamların değişik tecrübeelri olmasıdır. “Farklı†olan erkekelri redderek erkekler kendi maskülenliklerini onaylamaktadır. Heteroseksüel hanımlar ise lezbiyen ve geylerin varlığını kendi cinsel kimlikleri için bir tehdit olarak görmemektedir. Eşcinsellere karşı daha az saldırgan oldukları için hanımlar eşcinsellerle şahsi olarak daha çok ilişki içinde olur. İlişki içinde olmak ve kişise tanıma homofobi seviyesini fazlası ile azaltmaktadır. Eşcinsellerle şahsi ilişki kuranlardaki homofobi oranı kurmayanlara gore çok düşüktür çünkü bu kişiler eşcinseller ilgili sterotiplerin doğru olmadığını birinci elde görmüştür. İletişim bununla birlikte eşcinsellerin tanınmasında ve anlaşılmasında, dolayısı ile farklılıklardan doğan endişenin azalmasına niçin olur.
Homofobi iki seviyede topluma zarar verir: azınlık gruplarına negatif duyguları arttırarak dışlanma, hukuki hakların haricinde tutma ve fizyolojik şiddete dönüşür. Devamlı bunlara maruz kalan bireyler başka insanların negatif duygularını içselleştirir. Böylelikle bu bireylerin duygusal gelişimi de engellenir ve psikolojileri hasar görür. Blumenfeld homofobiyi dört değişik seviyede anlatır:

  • Şahsi homofobi cinsel azınlıkların ya acınması (çünkü durumları hakkında birşey yapamamaktadırlar) ya da nefret edilmesi (çünkü ruhsal ya da genetik olarak bozukturlar, tabiatın karşısındadırlar, ahlak dışıdırlar, günahkardırlar ya da iğrendiricidirler) kişiler olarak algılanmasıdır.
  • Kişilerarası homofobi bireyler arasındaki birlikteliğin önyargı ile yönlendirilmesidir. Bu da ayrımcılığa neden olur. Yaftalamak, şakalar yapmak, şiddete dönüşen sözel ya da fizyolojik tacizler buna örneklerdir. Ayrımcılık cinsel kimliğe bağlı olarak aile, dostlar ve iş ortamında olabilir.
  • Kurumsal homofobi devlet, iş, eğitim ve dini kurumlarda yaşanmış olan ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık çoğu zaman hukuk ile hayata geçer. Mesela bir takım kiliseler etken olarak eşcinselleri cemaatlerinden çıkarır ve eşcinsellik karşıtı emekler yapar.
  • Kültürel homofobi toplumun toplumsal normalarının ayrımcılık ve baskı yaratmasıdır. Cinsel azınlıklar toplumsal kültür içinde mümkün olduğu kadar görünmez kılınmaya çalışılır. Tarihteki cinsel azınlıklar kayıta alınmaz ya da tarihteki ünlü kişilerin cinsel kimliklerine atıfta bulunulmaz. Cinsel azınlıklar toplumsal denetim için mümkün olduğunda sterotipleştirilir ve yaftalanır.

Oluşan baskı baskıcıların kendilerini ya da kıymet sistemlerini korumak, baskı gören grubun haiz olmadığı önceliklere haiz olmak şeklinde suni avantajlar yaratsa da baskıcılar da ortadaki baskıdan zarar görür.
Blumenfeld homofobinin tüm insanlara olan zararlarını listeler. Homofobi yalnız çok kalıplaşmış cinsiyet rollerini kabul eder. Bu rollere uymayan kişiler (heteroseksüel olsalar dahi) yaratıcılıkları ve kendilerini ifade şekilleri için cezalandırılır. Yaşamın zenginliği ve insan cinselliğinin fazlalığı göz önüne alındığında sınırı olan cinsiyet rolleri bu fazlalığı yansıtmamaktır.
Homofobik davranışlar insanları başka insanlardan nefret etmeye, onları reddetmeye ve yargılamaya, netice olarak da zarar vermeye iter. Bu kişilerin inanç ve yaşam filozofilerine karşı ise ferdin içinde ruhsal ve ruhsal çelişkiler yaratabilir ve ferdin ruhsal ve ruhsal bütünlüğü bozar.
Homofobi bireylerin kendi cinsiyetinden bireylerle olan ilişkilerinde sınırlamalar ve rahatsızlıklar yaratmaktadır. Bu bireylerin şahsi hayatlarını ve toplumsal yardım sistelerini zayıflatır. Bekar kişiler bundan etkilenebilecekleri şeklinde evli olan ama evlilikte aramış olduğu sıcaklığı ve desteği bulamayanlar da etkilenir, başka kaynağa yönelemedikleri için yalıtım ve yalnızlığa itilir. İyi evliliklerde dahi çiftler izole olabilir.
Homofobi toplumsal iletişimi sınırlar. Blumenfeld'e gore “İnançları ne olursa olsun aileler lezbiyen, gey, bisexuel ve transcinsiyet çocuklar doğurmaya devam edecek. Politik sağ eşcinselliğin geleneksel çekirdek aileye zarar verdiğini iddia etmektedir. Gerçekte homofobi ailelerin ve aile bireylerinin arasındaki ilişkiyi zayıflatmakta ve bozmaktadır.†Bir çocuğun ailesi tarafınca reddedilmek korkusu ile eşcinsel bulunduğunu gizlemek zorunda kalmasının aileye bir faydası olması imkansız. Bu tür şeyler homofobinin sonuçlarıdır.
Homofobi yalnız cinsel kimliği değişik olanı damgalanmaya, sessizliğe ve hedef gösterme itmekle kalmaz. Değişik olana karşı pozitif davranış gösterme taraftarı olanları da dışlar. Kişiselerde homofobi geleneksel değerlere yardım vermeyenlere karşı avlara dönüşmüştür.
Feministlerin söylediği şeklinde iyi mi ki seksizm insanlık nüfusunun yarısının insanlığa katkısını yok ediyorsa, homofobi de cinsel azınlığa ait bir çok yetenekli ve yaratıcı insanoğlunun insanlığa katkısını reddetmektedir.
Homofobi çeşitliliğe hoşgörü göstermez. Blumenfeld'e gore:
“Homofobi tüm çeşitlilik anlayışını reddeder, doğrusu dominant kültür akımının haricinde kalan herkesi eninde sonunda hedef tahtasına alır. Bundan dolayı birimiz bir özelliğimizden dolayı aşağılandığında aslen çoğumuz aşağılanırız.â€

Homofobi negatif davranış, negatif tavır ve nefret anlamına gelir. Negatifliğe çok fazla enerji akar. Bu enerji daha iyi bölgelere harcanabilir.






Homofobi ve Heterofobi
Homofobi terimini ilk ortaya atan Weinberg'dir. Fobi, bir şeye karşı duyulan korkunun, ferdin gündelik yaşamını negatif yönde etkilemesi halidir, mantık dışı bir korkudur. Homofobi, son yıllarda eşcinsel lobinin faaliyetleri sonucunda eşcinsellikle ilgili her türlü negatif tepkiyi açıklamada kullanılan teknik bir terim halinde kullanılmaya başladı. Hatta Morin (1977) homofobinin tanımını, heteroseksüelliği, homoseksüelli­ğe gore daha üstün ya da daha tabii olarak kıymet atfeden her türlü inanç sistemi olarak genişletti. Bu durumda ebeveynlere, büyüdüğünde evlatlarının eşcinsel olmasını isteyip istemediklerini sorulduğunda, nere­deyse tamamına yakınının homofobik olduğu ortaya çıkacaktır. Eşcinsellik, dini, ahlaki ve politik nedenlerle toplumlarda çoğu zaman negatif karşılanmış ve bu tavır kimi zaman homofobi olarak da adlandırılmıştır. Bu görüşe gore, tüm insanoğlu eşcinselleri sevmek, onaylamak, yardım olmak ve hatta rahatsız olmamak durumundadır, herhangi bir biçimde hastalık duyulduğunda, “eşcinsellerden hastalık duyan da gizli saklı eşcinseldir†etiketi yapıştırılacaktır. Bundan dolayı teknik bir terim olan homofobinin bundan sonra daraltılma zamanı gelmiştir. Çünkü geniş bir homofobi tanımı eşcinsellere üstü kapalı da olsa büyük zararlar vermektedir.
Görüş açısı homofobinin tanımını ve içeriğini belirlemektedir. Eşcinselliği bir hastalık olarak görme durumunda homofbinin tanımı ayrı yapılabilirken, eşcinselliği bir cinsel tercih olarak tabii ve düzgüsel bir vaziyet olarak görme durumunda tanımı ayrı yapılacaktır. Bu durumda bir referans noktasına gereksinim vardır. Bundan dolayı CİSED hofobiyi; eşcinsellere ve eşcinselliğe karşı mantık dışı kin, nefret ve aşağılama şeklindeki haksız yargılarınberaberinde getirmiş olduğu, eşcinsellere sertlik uygulanmasını müdafa ya da sertlik eylemlerinde bulunmayı içeren davranış ve tutumlar olarak tanımlamaktadır.Kısaca referans noktası eşcinsellere hücum ve sertlik uygulanması, şiddetin savunulmasıdır. Bu referans noktasından sapıldığında, eşcinselliğin doğaya aykırı bulunduğunu müdafa ya da eşcinselliği bir yaşam şekli değildir de cinsel ilişkiler toplamı olarak görme çok yanlış bir biçimde homofobi olarak değerlendirilebilir. Bu durumda eşcinsellik eleştirilemeyen ya da tartışılamayan bir tabu haline gelmektedir. Bilinmiş olduğu suretiyle, tüm tabular insan yaşamını zorlaştırmaktadır. devletimizde cinsellik hala bir tabudur, binlerce insan bundan dolayı cinsel işlev bozukluğu yaşamaktadır; din bir tabudur, bundan dolayı gerçek dinin sevgi, hoşgörü ve kardeşlik bulunduğunun üstü kapatılmaktadır; laiklik bir tabudur, bundan dolayı dinsizlik olarak algılanmaktadır. Eşcinselliğin de bir tabu haline getirilmemesi gerekir. Geniş homofobi tanımı eşcinselliği tabulaştırmaktadır. Oysa çağdaş bütün ülkelerde her mevzu, her fikir eleştirilebilmelidir, insan zihnine engelleme konulmamalıdır. Bu yapılmadığında “eşcinsellik hastalık değildir, fakat homofobi tedavi edilebilir bir hastalıktır†şeklindeki yaklaşımlar da heterofobi olarak değerlendirilecektir. Heterofobi; LGBTT'lere (Lezbiyen, Gay, Bisexuel, Travesti ve Transeksüel) eşit haklar tanınması amacıyla meydana getirilen çalışmaların heteroseksüellere yönelik bir ayrımcılık faaliyeti olduğu anlamına gelir. LGBTT tartışmalarında heterofobi, homofobinin tersi olarak da kullanılmaktadır. Eşcinsellere karşı ön yargıları olanlar da, eşcinsel lobi de, kendi korkularını (fobilerini) kabullenmeli, tartışmalı ve bilgilenerek bu korkularını yenmelidir.
“Daraltılmış homofobi tanımı ve eşcinselliğin eleştirilmesi ya da bir hastalık olarak değerlendirilmesi, eşcinsellere yönelik hücum ve sertlik eylemlerini arttırır†mantığı da çok yanlıştır. Çünkü daima fikir ve ilim özgür olmalıdır. Atom üstüne emekler icra eden ilim adamları Japonya'da binlerce insanoğlunun ölmesini istememişlerdir, sosyalizmin fikir babası Karl Marx, gene binlerce insanoğlunun öldüğü soğuk savaşı istemiştir. Görüldüğü şeklinde her fikir ya da bilimsel gelişme insanlık için iyi yönde de kullanılabilir, fena yönde de kullanılabilir. Mühim olan niyettir. Niyeti fena ve az gelişmiş insanoğlu her devirde vardı, olacaklardır da, onlardan korkarak ilim, teknoloji, özgür fikir ve tartışmaktan vazgeçmemiz gerekiyor.
Homofobinin sebepleri toplumsal, dini, ideolojik ya da ruhsal olabilir. Eşcinsel ilişki bir sürü dinde ya da mezhepte lanetlenmiş, dini metinlerde eşcinselliğin kabul görmüş olduğu toplumların Tanrı tarafınca cezalandırıldığı öne sürülmüştür. Bundan dolayı çocukluktan itibaren kendini katı dini ve ahlaki öğretinin içinde bulan bir şahıs, okudukları ve duyduklarının ışığında minik yaşta homofobik yaklaşımlar içine girebilir. Bununla birlikte kendisinin eşcinsel olduğundan şüphelenen ve bu durumdan endişelenen bir şahıs bu korkusunu homofobi olarak dışa vurabilir. Kısaca gerçekte çok fazla homofobik kişiler Freud'a gore gizli saklı eşcinsellerdir.

"Coming out" Nedir?
Gerçek eşcinsellik terminolojisinde kullanılan "coming out" terimi, Türkçe'de kendini bulma, açılma, kendini ifşa etmek ya da eşcin­sel bulunduğunu izah etmek olarak kullanılır.
Dolap, eşcinsel kimliğin sak­lanmasının metaforudur. Dolaptan çıkma ise eşcinsel kimliğini izah etmek anlamına gelir.

İçselleştirilmiş Homofobi
Eşcinselliğin cemiyet tarafınca algılanışı, gerçek eşcinsellerin kendi kimliklerini kabul edebilmelerini negatif yönde etkilemektedir. Heteroseksüalizm, eşcinselliği ve heteroseksüel olmayan her türlü davranış, yönelim, kimlik ve ilişkiyi reddeden, fena gören ve damgalayan bir sistemdir. Homofobi; eşcinsellere ve eşcinselliğe karşı mantık dışı kin, nefret ve aşağılama şeklindeki haksız yargıların bununla beraber getirmiş olduğu, eşcinsellere sertlik uygulanmasını müdafa ya da sertlik eylemlerinde bulunmayı içeren davranış ve tutumlarolarak tanımlanabilir. Kısaca referans noktası eşcinsellere hücum ve sertlik uygulanması, şiddetin savunulmasıdır. Eşcinsel bir kişinin ruhsal ve bedensel gelişimi esnasında toplumun eşcinsellik hakkında negatif nazar açısını içe alması ve benliğini bu inanç ve duygularla değersizleştirmesi sonucunda içselleştirilmiş homofobi ismini verdiğimiz bir vaziyet meydana gelebilir. İçselleştirilmiş homofobi bir takım kişilerde yoğun bunaltı, iç sıkıntısı, iç daralması, depresyon, suçluluk hissetme, günahkarlık, utanç duyma, inkar etme, öfkelenme, kendini kabullenememe, AIDS'e bağlı damgalama korkusu, kendiyle barışmama ve hatta intihara dahi yol açabilir.

İçselleştirilmiş Homofobinin Yansımaları
Bir sürü eşcinsel mutlu ve rahat olabilmek için eşcinselliği kabul ettiğine dair kendi kendini ikna etmeye çalışır ama kimi zaman de çok kuvvetli bir şekilde, içlerinde barındırdıkları derin homofobik bir parçayı korumayı sürdürerek eşcinselliği ret ederler. İşin ironik tarafı ise bu eşcinsel arkadaşlarımızın büyük bir bölümü bu his, tutum ve davranışlarının homofobik sebeplerinin bilincinde değillerdir. Çünkü içselleştirilmiş homofobi kendi çok türlü biçimlerde izah edebilir:

1. Gizlenme
Adam egemen bir toplumda eşcinsellik toplumdan dışlanma nedenidir. Çünkü toplumda var olmak, saygınlığın devam etmesi ve geçim için işe muhtaç olma toplumdan dışlanmayı göze alamamak için kafi bahanelerdir. Bununla birlikte bir sürü eşcinsel arkadaşımız çok yanlış bir biçimde bilinçdışı ve otomatikman kendi var oluşlarının sevgiyi, saygıyı ve onaylanmayı hak etmediğine kanaat getirirler. Kendilerine güvenleri yoktur, devamlı bir kuşku içindedirler ve şüphelerini doğrulayacak kişilerden de uzak durmaya çalışırlar. Bundan dolayı de şahsi ile sosyal-ailesel bedelleri ödememek için gizlenirler ve damgalanan, utanç verici bir şey olarak algıladıkları eşcinsel yaşam sırlarının ortaya çıkmasından çok korkarlar. Bununla birlikte eşcinselliklerinden dolayı ailenin ve toplumun onlara daha az saygı gösterecekleri endişeleri sosyalleşmelerinde de zarar verir, daha az cemiyet içine girerler, daha çok kendilerine hususi mekânlarda ya da internette zaman geçirmeyi tercih ederler. Bu da yaşadıkları iç sıkıntısını, depresyonu ve başka negatif duyguları arttırır. Bu durumda gerçek eşcinseller için kendini saygı duyulan bir biçimde topluma kabul ettirme mecburi bir hal alırken; başka eşcinseller ise yaşadıklarından pişmanlarsa ve değişmek istiyorlarsa tedavi arayışına girmeyi araştırırlar. Gerçek eşcinsel olmayan eşcinsel arkadaşlarımızın daima 2. bir şansları vardır.

2. Utanma
Bir takım eşcinseller başka eşcinsellerin yaptıkları ya da yaptıklarına inandıkları ya da hayata geçirmeye kendilerini zorladıkları düzgüsel şekilde davranmayı başaramazlar. Wright'a gore “kendi eksikliğini saklamak isteyen şahıs, diğerlerinde cinsel tercihlerini ortaya koyan stereotip davranışları anlayacaktır, bununla birlikte, eksikliği her insana gösteren bu şekilde davranışlar için hiddet hissetmesi olağandır, çünkü kendi eksikliğini gizleme isteğiyle diğerlerinin de aynı şeyi yapmasını istek ederâ€. Kendilerini kısmen ya da tamamen saklamaya çalışan ve utanma duygusunun ön planda olduğu bu kişiler eşcinsel kimliklerini açık etmiş başka eşcinselleri gördüklerinde rahatsız olurlar, öfkelenirler ve suçluluk duygularıyla çok eleştirel olabilirler.

3. Hiddet
Toplumun baskısı sonucu meydana gelendamgalanma ve utanma karşısında bir takım eşcinsellerde derin bir hiddet meydana çıkar.İçselleştirilmiş homofobi sonucunda şahıs kendi kendini yiyip bitiren bir sürece girebilir. Bu süreçte meydana gelen hiddet en fazla eşcinselliğin karikatürleştirilmesine ve teşhir edilmesine yönelir. Bu vaziyet doğrusu karikatürleştirmeye karşı eşcinsellerin duyduğu nefret eşcinsel kimliğin kararsızlığına kati bir kanıttır.

4. Kendini toplumdan dışlama
Eşcinsel kimliğin toplumsal alana sokulması kolay bir vaziyet değildir ve bu yüzden eşcinsellerin bir bölümü eşcinselliği yalnız hususi hayatlarında yaşarlar, dışarıdan anlaşılabilecek davranış ve tutumlardan uzak durular. Bu aslen çok yanlış bir vaziyet değildir, ama abartıldığında, değersizlik duygularını depreştirdiğinde ve özgüveni zedelemeye başladığında mesele teşkil edebilir. Zaman içinde eşcinselliğe mecburi ev hapsi uygulaması eşcinsel kişinin kendini toplumdan dışlamasına ve iç ruhsal çatışmasının artmasına yol açabilir. Gerçekte eşcinsel olsun ya da olmasın, her kişi yaşamış olduğu toplumun kıymet yargılarına saygı duymalıdır, hususi yaşamın mahremiyetini zedelememelidir.

5. Eşcinsel gettolaşma ve kendi kendini soyutlama etme
Eşcinsel arkadaşlarımızın büyük bir bölümü heteroseksüellik üstüne kurulu olan topluma karşı bir yabancılık çekerler, damgalanmamak için gizlenirler ve kendilerini oldukları şeklinde kabul eden arkadaşlarının beraber bulundukları mekânlara sığınırlar. Bir nevi gettolar yaratırlar, kendilerini soyutlama ederler. Bu aslaında toplumun değildir eşcinsellerin kendilerini damgalamasıdır. Bilincinde olmadan topluma; “biz farklıyız, bizi bizlerden başka kimse anlayamaz, bizler bizle yaşayabiliriz, siz bizi anlamazsınız, bizler sizin yüzünüzden buradayız, bizler düzgüsel olmayan bir yaşam yaşıyoruz, bizler sizin toplumsal normlarınızdan saptık, vb.†mesajlar verirler. Bu üstü kapalı mesajlar toplumun ötekileştirmesini arttırmaktan öteye geçmez. Bununla birlikte gerçek olmayan eşcinseller, bu gettolarda eşcinsel kimlikle daha çok bütünleşerek ve davranışçı öğrenmelerle daha çok eşcinsel özdeşimler yaparak kendi iç huzurlarını daha derinden bozarlar, suçluluk, günahkârlık ve pişmanlıkla dolu bir yaşam yaşamaya mahkûm olurlar.

6. Dayanışmanın yokluğu ya da yetersizliği
Eşcinsellik karşıtı toplumsal baskı sebebiyle eşcinseller içinde birlik, dayanışma ve destekleme yetersizdir.

7. Edilgen kalma
Bir takım eşcinseller kendilerinin ya da başka arkadaşlarının maruz kalmış olduğu baskıya ya da şiddete tepki vermezler ve bilinçdışı olarak kendilerini ezen toplumsal yargının haklı bir gerekçesinin olduğuna inanırlar. Bu durumda iç sıkıntısı, daralma, korku, kaygı, kaygı, yoğun güvensizlik, acizlik, incinme, başkalarına karşı güvensizlik, günahkarlık ve suçluluk duyguları meydana gelir ve şahıs kendini toplumdan izole edebilir. Netice olarak eşcinsellerin baskı ve sertlik karşısında 3 yolu vardır. Bu tür şeyler; yansız kalma, “hayır†deme (simgesel olarak kimliğini açıklamaya eşdeğerdir) ve alt statüyü kabullenmek (kendini aşağı olarak algılamayı onaylamak anlamına gelir) şeklinde sıralanabilir.

8.Günübirlik ilişki yaşama
Bir sürü eşcinsel yakın duygusal ilişkiler kurmada zorlanır, kısa süreli, sevgiden, ciddiyetten ve ruhsal tatminden uzak ilişkiler yaşama eğiliminde olur. Çünkü eşcinseller çocukluklarından bu zamana kadar yaşadıkları toplumun kıymet yargıları sebebiyle devamlı olarak eşcinselliği aşağılayıcı cümlelere maruz bırakılırlar ve homofobiyi içselleştirirler. Bilinçdışı olarak eşcinsel ilişkilerin yanlış bulunduğunu, eşcinsel çiftler içinde derin bir sevginin ya da aşkın olamayacağını, eşcinsellerin hayatlarının mutsuzluğa, yalnızlığa, dışlanmaya, aşağılanmaya ve yoksunluğa mahkûm bulunduğunu öğrenirler. Bu nedenlerden dolayı da eşcinsel kişiler içten içe kendilerine sevgiyi yasaklarlar, birlikte yaşama tercihinden kaçınırlar, eşcinsel aşkları meşru kabul etmezler, yokmuş şeklinde davranırlar ya da aşkı yalnız cinsel birleşmeye indirgerler. Fakat gerçek eşcinseller için sevgi ilişkileri ve sevgi bağının kurulması içselleştirilmiş homofobinin aşılmasında ve cinsel kimliğin netleşmesinde çok mühim bir yer meblağ. Çünkü gerçek eşcinseller için sevgi ve sevgi bağı; tek eşliliği, birlikte yaşamayı, özgüveni, huzuru ve mutluluğu getirebilir.

9. Terk edilme korkusu
Bir takım eşcinseller partnerlerinin kendi bağımsızlıklarını, bireysel var oluşlarını ya da kısa dönemler için dahi olsa ayrılma gereksinimlerini, terk edilme korkuları yüzünden, hatalı bir biçimde sevgi ve sevgi eksikliği olarak yorumlama eğiliminde olurlar. Bunun ardında terk edilme korkuları kadar içselleştirilmiş homofobiye bağlı kişinin kendine karşı nefret ve utanç duyguları beslemesi de yatabilir. Suçluluk duygusu, kendinden utanma ve nefret etme ilişkilerde itimat oluşumunu imkânsız kılabilir ve şahıs kendi partnerine bilinçdışı olarak içindeki nefreti yansıtabilir. Bu durumdaeşcinsel arkadaşlarımızsağlıklı ve uzun soluklu bir duygusal ilişki kurma şanslarını da zora sokarlar ya da partnerlerinden sevgi dilenirler, çok fazla derecede ilgi talep ederler ve partnerlerini bunaltabilirler. Çünkü hiçbir partner uzun vadeli olarak böylesine ağır bir duygusal yükümlülüğü kaldıramaz, boğulur ve kaçar. Bundan dolayı partnerin kaçma emareleri göstermesi ilişkide şüphecilik, kıskançlık, saplantı, hiddet patlamaları ve itimat eksikliği şeklinde yansımalarını bulur.

10. Umutsuzluk
İçselleştirilmiş homofobisi olan eşcinseller gizliliğe ya da direkt doğruya toplumsal izolasyona meyillidirler, gelecekle ilgi güzel hayalleri yoktur, günübirlik ilişkiler yaşama eğilimindedirler, türlü bahanelerle ilişkiyi bitirme taraftarıdırlar, eşcinsel ilişkilerin geçici ve kırılgan bulunduğunu ve kolayca bittiğini iddia ederler ama en önemlisi eşcinsel sevgi oluşumunu sınırlandırdıkları için gelecek için umutsuzdurlar.

İçselleştirilmiş Homofobi Ölçeği Maddeleri
Herek ve arkadaşlarının 1997senesinde yaptıkları araştırmaya gore içselleştirilmişh omofobi ölçeği maddeleri, hanım ve adam için şu şekilde sıralanmıştır:

Hanımlar için


  • Başka lezbiyen/bisexuel hanımlarla şahsi ya da toplumsal ilişkilerden kaçınmanın en iyisi olduğuna inanıyorum.
  • Genel olarak kadınlardan etkilenmekten vazgeçmeye çalıştım.
  • Eğer biri bana tamamen heteroseksüel olabileceğimi söyleseydi, bu konuyu kabul ederdim.
  • Keşke lezbiyen/bisexuel olmasaydım.
  • Lezbiyen/bisexuel olduğum için kendime yabancılaşmış hissediyorum.
  • Erkekler hakkında daha çok erotik duygularım olmasını arzu ederdim.
  • Lezbiyen/bisexuel olmamın bana ait şahsi bir kusurum bulunduğunu düşünüyorum.
  • Cinsel yönelimimi lezbiyen/biseksüelden heteroseksüele değiştirebilmek için ustalaşmış yardım almayı isterim.
  • Erkeklerden cinsel olarak etkilenebilmeyi denedim.

Erkekler için

  • Başka gay /bisexuel erkeklerle şahsi ya da toplumsal ilişkilerden kaçınmanın en iyisi olduğuna inanıyorum.
  • Genel olarak erkeklerden etkilenmekten vazgeçmeye çalıştım.
  • Eğer biri bana tamamen heteroseksüel olabileceğimi söyleseydi, bu konuyu kabul ederdim.
  • Keşke gay/bisexuel olmasaydım.
  • Gay /bisexuel olduğum için kendime yabancılaşmış hissediyorum.
  • Hanımlar hakkında daha çok erotik duygularım olmasını arzu ederdim.
  • Gay/bisexuel olmamın bana ait şahsi bir kusurum bulunduğunu düşünüyorum.
  • Cinsel yönelimimi gay/biseksüelden heteroseksüele değiştirebilmek için ustalaşmış yardım almayı isterim.
  • Kadınlardan cinsel olarak etkilenebilmeyi denedim.









Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Homofobi
Homofobi
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/homofobi.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/homofobi.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content