Alan Nedir?

alan isim 1 . Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. 2 . Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. 3 . Yüz ölçümü. 4 . ...

alan
isim

1 .
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha.




2 . Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran.
Ad: dikdortgenin-alani.jpg



3 . Yüz ölçümü.

4 .
Eski Roma'da açık hava gösterisi meydana getirilen geniş yer.

5 .
mecaz Bir emek harcama çevresi:
"Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri hepimiz için, tüm cemiyet için yaratılır."- N. Ataç.

6 .
fizik İçinde bazı kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunmuş olduğu varsayılan uzay parçası:
"Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı."- .

7 .
beyazperde, TV
Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü.

8 .
spor Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha.


ifada eder.

Alan bir arazi yada bölgenin sınırlarını çizme anlamında,

Alan her hangibi bir nesnenin yada tesir edebileceği etki edebileceği mesafe sınırı

aşağıda kullanıcam tabirdende anlıyacağınız suretiyle her alanda kullanırız.

İnsanların ilgi alanları çok farklıdır.

kısacana alan terimi matematikten tutun kişisel beceri kapasitesinin tabirine kadar kullanım alanı çok çeşitlemeye açıktır.





  • Mahalli alan (LAN) ve geniş alan (WAN) ağı nedir?


  • Mücavir Alan Nedir?


  • üçgende alan nedir?



ALAN a.

1. Düz, açıklık, geniş yer: Park olarak düzenlenen alanlar.

2. Bir yerleşim biriminde, çevresi binalarla çevrili açıklık, her insana açık yer; meydan: Köyün minik alanı. Halk töreni seyretmek için alanda toplandı.




3. Bir bilimi, tekniği vb. kapsayan dal: Toplumsal bilimler alanında gelişmeler. Hükümet, tutumsal ve toplumsal alanlarda yeni önlemler alacak.

4. Bir kuruluşun, bir kimsenin ilgilenilmiş olduğu ya da yetkin olduğu, elinde bulundurmak istediği dal, mevzu vb .Bu dava barış mahkemeleri alanına girmez. Bu mevzuyu ona problem, onun alanıdır, ilgi alanı. Emek harcama alanı.

5. Belli etkinlikler için düzenlenmiş yer, saha: Spor alanı. Kamp alanı.

6. Alan talan etmek, altını üzerine getirmek, yağmalamak.

7. Alan talan olmak, altı üzerine getirilmek, yağmalanmak.


Büyük L.




—Bilş. Hususi bir bilgi türüne karşılık gelen bir sözcüğün bölgesi. (Bir komutun adres alanları, komutun işlenenlerinin adreslerini belirtir.)


—Bine. Alan çerçevesi, koşu alanını çevreleyen engel parmaklığı.


—Bot. Kalburlu alan, kalburlu borularda yer yer bazı kısımlar delikli olduğu vakit bu şeklinde enlemesine çeper yüzeylerine verilen ad. || Yayılma alanı, bitkiler âleminden bir türün, bir cinsin ya da bir familyanın özgül coğrafi alanı. (Bk. ansikl. böl.)


—Ceb. Tansör alanı, bir vektör uzayının, bu vektör uzayı üstünde verilen türden tansör kümesi üstüne tanımlı uygulaması. || Vektör alanı, bir afin uzayın (ya da bu uzayın bir parçasının), bu afin uzaya birlikte rol alan vektör uzayı üstüne tanımlı uygulaması. (Vektör alanının grafı bir bağlı vektör kümesidir.)


—Cerr. Ameliyat alanı, vücudun ameliyat edilen bölgesi. (Bu bölge, sıkı dokunmuş steril bezlerle sınırlandırılır ve bezlerle örtülü bölge de "ameliyat alanı" sayılır. Bu iş için beyaz bez yerine daha kolay seçilebilen mavi ya da yeşil renkli bezler kullanılır.)


—Denizbil. Soluğan oluşum alanı, güç ve yön bakımından azca çok değişmeden kalan rüzgârların etkilediği deniz yüzeyi. Soluğanların oluştuğu bu alana "rüzgâr denizi" de denir. (Başlıca soluğan oluşum alanları, devamlı batı rüzgârlarının estiği alanlardır.)


—Denize. Açık alan, gros tonaj hesabında göz önüne alınmayan vapur üstyapılarının ve tekne hacimlerinin her biri. (Açık alanlar, motora ya da herhangi bir aygıta ayrılmış hacimlerdir; mutfak ve aydınlık olarak kullanılır.) || Kapalı alan, bir geminin gros tonaj hesabında göz önüne alınan hacimlerden her biri. (Kapalı alanları, köprülerin, çatıların, oynak ya da durağan(durgun) sızdırmaz bölmelerle geminin teknesinin sınırladığı hacimler oluşturur. Çoğu zaman yük ve mürettebat yeri olarak kullanılır.)


—Dilbil. Yapısal ilişkilerle birbirlerine bağlı lügat birimleri kümesi. (Bk. ansikl. böl.) || Dilbilimsel alan, bir dile özgü dilbilimsel bir olgunun ya da olgular öbeğinin coğrafi alanı.


—Elekt. Elektrik alanı, Coulomb;Lorentz kuvvetinin bileşenini belirleyen E vektörel büyüklüğü; bu bileşen, yük taşıyıcının q hızından bağımsızdır. (Elektrik alanının internasyonal sistem'de birimi volt/metre' dir: V.rrv1.) || Elektromanyetik alan, maddi bir ortamın ya da boşluğun durumunu elektriksel ve manyetik açıdan niteleyen dört vektörün belirlediği fizyolojik alan. (Bu dört vektör şunlardır: E elektrik alanı; D elektriksel indükleme; H manyetik alan; B manyetik indüklemesi.) || Manyetik alan, dönergesi toplam akım yoğunluğuna eşit olan H vektörel büyüklüğü. (Boşlukta, H nin tüm noktalardaki kıymeti, B manyetik indüklemesinin M0 manyetik geçirgenliğine kısmına eşittir; H = B/A0.) [Manyetik alanın uluslararası sistem'de birimi amper/metre'dir: A. rrv1] (ELEKTRİK.)


—Elektron. Alan tesiri, yarıiletken bir çubukta, bir elektrik alanının etkisiyle bir akımın değişmesi. (Bu tesir, alan etkili tranzistörde kullanılır.)


—Elektrotekn. Döner alan, bir düzlemde muntazam devinimle dönen doğrultulu ve değişmez modüllü manyetik alan. (Döner alan, almaşık akım kullanan döner elektrik makinelerinin çoğunun çekirdek aralığında bulunur ve iki şekilde gerçekleştirilir; bu amaçla ya muntazam hızla dönen bir doğru akım sargısı ya da çokfazlı, si- nüzoidal ve dengeli akım verilen değişmez bir çokfazlı sargı kullanılır.)


—Embriyol. Gelişim alanı ya da şeridi, yumurtada blastoderm keseciğinin, embriyon taslağını oluşturduğu nokta. (Böceklerde bölütlenme sona erdiğinde blastoderm iki bölgeden oluşur; bunlardan biri [gelişim şeridi] embriyonun ilk uzama halidir.)


—Fels. Kant'ta, bir bilme yetisinin etkinlik gösterdiği yer. (Bk. ansikl. böl.)


—Fiz. Her noktada her an tanımlanan ve uzayla dönemin bir fonksiyonuyla gösterilen fizyolojik büyüklük. (Kimi büyüklükler tek fonksiyonla gösterilir [sıcaklık, basınç, özgül kütle]: bunlar işaret değişikliğira rağmen değişmeyen skaler alanlar'd '. Diğer büyüklükler üç fonksiyonla gösterilir; bu fonksiyonları bileşen olarak [hız, kuvvet alanı, elektrik alanı, vb.] alan tir vektör, bileşke fonksiyona bağlanır. Bileşenlere ise vektör alanları denir ve işaret değiştiğinde vektörler şeklinde dönüşürler. Kimi büyüklüklerin tanımı daha çok sayıda fonksiyon gerektirir. Mesela, gerilmeye uğramış bir katının gösterdiği şekil değişikliklerinde dokuz bileşen vardır ve tansör alanları adını alır.) [Bk. ansikl. böl ]


—Fizs. mekan. Alanlar yasası, merkez kuvvetleri alanında yer değiştiren maddesel bir noktanın devinim yasası; bu yasaya gore sözkonusu devinim, kuvvet merkezini içeren bir düzlemde, maddesel noktayı kuvvet merkeziyle birleştiren ışın vektörü, eşit zamanlarda eşit alanlar tarayacak şekilde gerçekleşir. (Bu yasa, merkez kuvvetleri alanında devinen noktanın açısal momentini korumasından çıkarılır ve gezegenlerin Güneş çevresindeki devinimini açıklayan ikinci Kepler yasasıdır [1609].)

—Geom. Karelenir bir yüzeyin ölçüsünü belirten sayı. (Eşanl. YüZÖLÇüMü.)


—Havc. iniş-kalkış alanı, uçakların inip kalktıkları, büyük boyutlu, düz ve engelsiz arazi yüzeyi. || Manevra alanı, havaalanında pistler, taksirutlar ve park alanları şeklinde uçakların manevra yapabilecekleri bölgelerin tümü. |j Park alanı, havaalanında uçakların kalkıştan ilkin ya da inişten sonrasında park yaptıkları yer.


—Huk. Komşu alan ya da mücavir atan, belediye sınırları haricinde kalmakla beraber kentin gelişmesi bakımından lüzumlu görülen alan. (Bü alanlar bayındır mevzuatı açısından belediyelerin denetim ve sorumluluğu altındadır. Komşu alanın ilgili belediye sınırına bitişik olması mecburi değildir. Komşu alan sınırları, belediye mec lisi ve il yönetim kurulu sonucuna dayanarak il yönetimince Bayındırlık ve iskân bakanlığına gönderilir. Bakanlık bu sınırları olduğu şeklinde ya da değiştirerek onamaya ya da değiştirilmek suretiyle geri gönder meye yetkilidir. Bakanlık, lüzumlu görmüş olduğu durumlarda bir yeri komşu alan sınırı içine almaya ya da çıkarmaya direkt doğruya da karar verebilir [imar k. md. 45].) |j Koruma alanı, içinde taşınmaz kültür ve doğa varlıklarının bulunması sebebiyle korunması ihtiyaç duyulan alan. || Sit alanı, SİT. || Gezim alanı, gezim bölgeleri içinde ilk olarak geliştirilmesi öngörülen, yeri ve sınırları Kültür ve gezim bakanlığı'nın önerisi ve Bakanlar kurulu'nun sonucu ile saptanıp duyuru edilen, naturel ya da sosyo kültürel değerlerin yoğun olduğu alan.|| Yerleşme alanı ya da iskân alanı, şehir planlamasında yapı yapılmasına izin verilen alan, (bayındır k.'na gore yerleşme alanı bayındır planı sınırı içindeki yerleşik alanları ve gelişme alanlarını kapsar.) || Yerleşme dışı alan ya da iskân dışı alan, şehir planlamasında yapı yapılmasına izin verilmemiş alan. (Bu alanlarda, eğlence yerlerine, yazlık evlere, gezinsel vb. amaçla ya pılan yapılara izin verilebilir.)


—inş. Bir yapının, bir evin alanı, duvarları içinde kalan boşluk.


—istat. Alan örneklemesi (ing. sampling), bazı anormalliklerin saptandığı bir sayımdan sonraki denetleme yöntemi. Azımsa- namayacak kadar çok sayıda birimin, seçim koşullarına uymadığını ortaya çıkarmaya olanak verir.


—Mant. Bir nicelendiricinin alanı, sözkonusu nicelendiricinin uygulanmış olduğu tüm değişkenleri ve önermeleri kapsayan küme. (KAPLAM da denir.) |j Niceleme alanı, nicelenmiş bir formülün bağlı değişkenlerinin kapsadığı nesneler kümesi.


—Mat. ve Fizs. mekan. M noktasının alan tarama hızı. Öfö ışın-vektörünün [f0, f] zaayrı ayrı görme alanı, iki gözün beraber görme alanından büyüktür, şu sebeple beraber gören iki gözün görme alanı, her bir gözün görme alanının çakıştığı bölgeyi aşamaz.)


—Opt. Optik alette (dürbün, mikroskop) görünen tüm noktaları içine alan uzay parçası. (Bk. ansikl. böl.) || Alan açısı, bir objektifin asal görüntü noktasını tepe alan ve alet sonsuza ayarlandığında, bu noktayı duyarlı yüzey köşegeninin uçlarıyla birleştiren doğruları kenarları olarak kabul eden açı. || Işık alanı, ışıklı yüzey; ışık noktası'nın karşıtıdır.


—Oto. Dönüş alanı, maksimum dönüş deneyi esnasında bir taşıtın en dış noktasının çizdiği çemberin yarıçapı. (Bu yarıçapa [ve geniş anlamda, onu karşılayan çapa] "kaldırımlararası dönüş yarıçapı†da denir.)


—Petr. san. Petrol alanı, hidrokarbon üretimine olanak veren dönem. (Bir alanda, her biri yapısal ve katmansal bir birim oluşturan birçok yatak bulunabilir. Bu kavram ek olarak işletilen kuyularla yüzeydeki üretim donatımlarının tümünü ihtiva eder.)


—Ruhbil. Idrak alanı, uyarımların algılanabildiği bölge. || Idrak alanına bağımlılık, bağımsızlık, H. Witkin'e gore belli bir algısal görevin yapılmasında, algısal bildirimlerin işlenmesine ilişkin bilişsel tutum. (Bağımlı özneler, bildirimi, dış dayanak noktalarından yola çıkarak işlerler; bağımsız özneler ise, dıştan gelen bilgilere (bir başka duyu düzeyine dayanan bağlam ya da bildirim) dayanmadan işlerler. || Şuur alanı, bilincin belli bir andaki içinde ne olduğu. || Tesir alanı, bir tüm ile parçaları arasındaki ilişkilerin dinamik tesiri. Bilhassa, bir şeklin algılanmasında kendini gösterir. (Tesir alanı, J. Piaget'nin bilhassa incelemiş olduğu bir mevzudur.) || içerik alanı, aynı alana ya da aynı kesime ilişkin ve düşünülebilir olan değişkenlerin tümü.


—Savunm. Etkililik alanı, bir nükleer patlamada, sıfır noktasından uzaklık; burada hedef öğelerinden birinin beklenen hasara uğrama şansı yarı yarıyadır.


—Sil. Tesir alanı, belli bir alev ateş silahın herhangi bir hedefe tesir yapabileceği uzam parçası. (Uçaksavar topçuluğunda, bir silahın sınır karakteristikleri, belli bir hedef için tesir alanının biçimini belirler. Bu sınırlar, ya namludan ya da ateşe hazırlama ve nişan alma aletlerinden lanabilir.) || Ölü alan, menzil içinde olmakla beraber ateş altında kalmayan bölge.


—Sine., Foto, ve TV. Yayla ya da sahnenin, çerçeveleme sınırları içinde kalan kısmı. || Alan dışı, ekranda görünmeyen bir kimsenin sesine denir.


—Siyas. bil. Siyasal alan, siyasal yaşamı oluşturan güç ve değerlerin değişimini incelemeye yarayan, coğrafi, tarihsel, toplumbilimsel ve kurumsal verilerden hareket ederek tasarlanan tasarı alan.


—Spor. Alan çizgisi, topun, dışına çıkmaması ihtiyaç duyulan alanı belirleyen çizgi. (Top bu çizgiyi aşınca, oyun dışı sayılır.) || Alan savunması, basketbolde, bir takımın her oyuncusunun, karşı takımın hücumu esnasında, kendi alanında, o anda ihtiyaç duyulan karşı ekip oyuncusunu tutarak sayı yapmasını önleme amacı güden müdafa sistemi.


—Su işler. Su membaı koruma alanı, su sağlamak için ayrılmış bir ya da birçok toplama yapısını içeren bölge; bölge içindeki her tür etkinlik anlık ya da gelecekte doğabilecek kirlenmeleri önlemek suretiyle düzenlenir.


—Şehirc. Bir yerleşmede, .üstü açık, yapılarla çevrili kamu mekânı. (Eşanl. MEYDAN.) (Bk. ansikl. böl.] || Yeşil alan, bir yerleşme biriminde park ve bahçe olarak ayrılmış saha.


—Ziraat. Kullanılan ziraat alanı, ziraat işletmelerinde ağaçlıkların ve ekilmeyen yerlerin haricinde kalan alan, şu demek oluyor ki ekim alanı.


—Tic. Yararlı ticari alan, bir tecim merkezinde, işletmecinin, mal sahibinden kiraladığı ya da satın almış olduğu ortak kısımlar(girişler, ticari servis bölgeleri, vb.) dışındaki alan.

Büyük L.


—Tiyat. Oyun alanı, modern tiyatroda oyunun oynandığı her yer. || Tiyatro alanı, temsilin verildiği yer.


—Uluslarar. huk. vetar. Tesir alanı, büyük bir devletin, öteki büyük devletlerce de kabul edilen (açıkça ya da örtülü bir şekilde) hususi müdahale haklarının bulunmuş olduğu, dünyanın bir bölgesi.


—Bir devletin öbürlerinden ayrı olarak hususi siyasal tesirinin hukuken ya da fiilen kabul edilmiş olduğu devletler ya da topraklar.


—Uz. havc. Atış alanı, FIRLATMA üSSü'nün eşanlamlısı. || Fırlatma alanı, bir uzay aracının son hazırlığı ve çıkışı için lüzumlu donanımların bulunmuş olduğu platform. (Fırlatma alanında ya bir rampayla bir rampa barınağı, ya bir fırlatma tablasıyla bir hareket direği ve bir montaj kulesi ya da bir fırlatma kulesi vardır.)


—Yerbil. Kıtasal alan, yerkabuğunun, jeolojik zamanlar süresince jeosenklinallerin oluşumu esnasında kararlılığını ve sertliğini korumuş olan kısmı.


—ANSİKL. Atç. Hangi çeşit yarış için yapılmış olursa olsun (engelsiz, engelli, süratli yarış) bir yarış alanı başlıca şu bölümlerden oluşur; atların koştuğu pistler, izleyici tribünleri (tartılma bölgeleri, pavyon, davet), duyuru tabloları, ortaklaşa bahis gişeleri, jokeyleri tartmak suretiyle tartıların bulunmuş olduğu ve komiserlerin tartıştığı bölüm, yularından tutularak gezdirilen atların gezdiği yuvarlak alan; ahırlar, sakatlanan atların bakım yeri, varış noktasının karşısında hakemlerle fotoğrafçılara ayrılan tribün. Türkiye'de at yarışları, Adana (Yeşiloba hipodromu), Bursa (Osmangazi hipodromu), İstanbul (Veliefendi hipodromu) ve İzmir'de (Şirinyer hipodromu) bulunan yarış alanlarında düzenlenmektedir. Ankara'daki eski hipodrom at yarışlarına kapatılmış olduğu için Şincan'da yeni yarış alanı yapılmaktadır.


—Balis. ve Ask. Toplarda sadece XV. yy.'da düşey ateş alanı'ndan yararlanmaya başlandı; şu sebeple topun kundak üstündeki eğimini değişiklik yapma olanağı sadece bu zamanda bulunmuş oldu. Yatay ateş alanı'na kavuşan ilk top ise, XIX. yy. sonunda meydana getirilen 155'lik Baquet oldu; bu alan 1897 model 75 mm'lik toplarda 100 milyeme, ondan sonra açılır ayaklı (1918'de 155'lik GPF) ve çokayaklı kundaklar kullanılarak (75'lik CA 32, 88'lik PAK 43) 60°'ye ulaştırıldı.
*Ateş alanları. Hafifçe silahlarla eğitim atışı, atış poligonlarında ya da minik boyutlu ateş alanlarında yapılır; bu alanlar mermi yolunun tarama niteliğinden en iyi şekilde yararlanmayı elde eden açık arazi bölgeleridir. Bununla beraber tanklar ve toplarla eğitim yapma ve bu silahları tecrübe etme zorunluluğu, askeri eğitim merkezlerinde harbe benzer koşullarda ateş etmeye olanak veren oldukça geniş arazilerin düzenlenmesini gerektirdi. Poligon da denilen bu ateş alanları sıkı bir güvenlik talimatıyla korunur; komutanlığın çıkarttığı bu direktifle tehlikeli ateş bölgesinde bulunan evlerin boşaltılması ve eğitim esnasında bölgeye giriş-çıkışın yasaklanması şeklinde önlemler alınır. Atışlar esnasında alınacak tüm önlemler bir ateş alanının düzenimi oluşturur.


—Bot. Yayılma alanı. Biyocoğrafyacılar, bitkilerin yayılma alanını, evrendeş (kozmopolit), kuşaksal, yerleşik, ikincil parçalı ,ve ayrık alanlar diye sınıflandırırlar. Evrendeş alanlar, bilhassa üst düzeyde sınıflandırma birimlerini (takımlar, familyalar) kapsar; bununla beraber bazı su bitkileri (kamış) ile insan yaşamına azca çok bağlı fena otlar da bu alana girebilir. Kuşaksal alanlar, yerküre üstünde, belirli enlem kuşaklarıyla sınırı olan alanlardır (mesela Şimal kutup kuşağı alanı [bazı saparna türleri ve böğürtlen], ılıman dönem alanı [kavaklıklar], tropikal dönem alanı [palmiyeler]). Yerleşik alanlar, yüzeyi büyük bir adadan (Avustralya, Madagaskar) birkaç metrekarelik bir alana kadar değişik olabilen,azca ya da çok geniş alanlardır; bir türün, naturel ayıklanma sonucunda kalabildiği tek alan bu şeklinde alanlardır. Yerleşik alanlar, iklime ya da yaşama ilişkin etmenlere bağlı olarak yavaş yavaş küçülen eski yerleşik alanlar ve bunun tersine gelişmekte ve yayılmakta olan türleri kapsayan yeni yerleşik alanlar olarak ikiye ayrılır. İkincil alanlar'da, birbirine komşu bölgelerde yaşayan iki ya da daha çok yakın türler yer alır. Detaylı bir şekilde ele alınan bu alanlar seyrek olarak tam anlamıyla bir süreklilik gösterir. Bu durumda parçalı alanlar sözkonusudur. Parçalı alanlar birbirlerinden çok uzaktaysalar bunlara da ayrık alanlar ya da süreksiz alanlar denir. Bu şekilde ayrık alanların membaı çoğu zaman eski bir devamlı alandır.


—Dilbil. Alan terimi, anlamın, bir dildeki lügat birimlerinin yapılanmasına dayanarak kurulmasını öneren dilbilimciler (bilhassa de sözlükbilimciler) tarafınca kullanılır. Bu problem iki açıdan ele alınabilir. Ya, bir sözcüğün anlamsal alanı, şu demek oluyor ki o sözcüğü karşılayan anlamların tümü (çokanlamlılık) incelenir: mesela, kâğıt sözcüğü, çevresindeki iskambil kâğıdı, kafa kâğıdı, izin kâğıdı ile beraber ele alınır Ya da, aralarındaki ilişkileri belirtmek suretiyle bir sözcük kümesinin anlamsal alanı (sözcük alanı) üstünde durulur. Bu kümeleri belirlemek için çeşitli ölçütler vardır. Bu ölçütlerin kimi sezgiseldir. Ortak bir anlamsal öğesi olan terimleri bir araya getirmek istersek (kavramsal alan) yalnızca sezgisel ölçütlerle yetinebiliriz; mesela, akrabalık terimleri (ana, baba, amca, hala vb.) için durum budur; aynı şekilde, insan deneyimiyle sınırı olan bir dış gerçeklikle, mesela evcil hayvanlarla, sebzelerle vb. ilgili terimleri saptamak da (bu araştırmalar dilbilimsel alandan çok insanbilim alanına girer) sezgisel ölçütlere dayanır.

Bazı nesnel ölçütler bulma kaygısı, dilbilimcileri, şu ya da bu terimin yer almış olduğu biçimsel yapıları incelemeye yöneltmiştir. Mesela, bazı sözcüklerin anlamları, türevlerine bakarak ayırt edilebilir: mesela,iki kırmak fiili vardır, birinden kırgın, birinden de kırılgan türetilir. Bunu kafi bulmayan, daha kati bir sonuca varmak isteyen dilbilimciler ise, lügat birimlerini, bulundukları değişik ortamlarla bağıntıları bakımından ele aldılar. Mesela bildirmek, işaret etmek, izah etmek vb. şeklinde, anlamında "bilgi aktarması†teriminin bulunmuş olduğu fiillerin, bir canlı özne, biri cansız öbürü canlı iki tümleç ile kuruldukları sonucuna vardılar. Bu da sözdizimsel alan teriminin oluşmasını sağlamış oldu.

Sözcüğün anlamına eksenlenen tüm bu araştırmalardan, cümleyi anlambilim açısından inceleyen dilbilim kuramlarında yararlanılmıştır.


—Fels. Kant'a gore iki alan vardır: tabiat kavramlarının alanı (kuramsal felsefe) ve özgürlük kavramlarının alanı (ergonomik felsefe). Kant şu şekilde yazar: "Kavramlar, nesnelere ilişkin oldukları seviyede ve bu nesnelerin bilgisinin olanaklı olup olmadığı göz önüne alınmaksızın, kendilerine ilişik bir alana sahiptirler ve bu alan, kavramların nesnelerinin, çoğu zaman bilme yetimize bağıntısı bakımından belirlenir yalnızca. Bizim için bilginin olanaklı olduğu bu kesimin kısmı, bu kavramlar ve bu bilginin edinilmesi için lüzumlu bilgi yetisinin bir kesimidir. Bunların yasa koyucu olduğu bu kesim, bu kavramlara ve bilme yetilerine denk düşen alandır. (Tehlikeli sonuç der Urteitskraft [Yargıgücünün eleştirilmesi], "Einlei- tung".)


—Fiz. Alan terimi, XIX. yy.'da devamlı maddesel ortamların incelenmesi sonucunda dünyaya gelmiştir: muntazam olmayan şekilde ısıtılmış bir katının sıcaklığı, devinen bir akışkanın akış hızı, noktadan noktaya ve andan ana değişen büyüklüklerdir; dolayısıyla bu büyüklükler, alanı tanımlayan uzayın ve dönemin bir fonksiyonuyla gösterilir. Bununla beraber, alan terimi en kuvvetli anlamını sadece dalga kavramıyla birleştiğinde ve yayılma düşüncesiyle bütünleştiğinde kazanır; uzay ve vakit fonksiyonu olarak bir ses dalgasının basıncı, dalgalı bir sıvı yüzeyindeki dikey yer değiştirmeler tipik birer alan örneğidir. (‘‘Dalga" sözcüğü sık sık "alan" sözcüğünün eşanlamlısı olarak kullanılır.)

Başlangıçta, alan düşüncesi, belli bir ortamın, yanı alanın yayılma ortamının fizyolojik halını, daha doğrusu hal değişimlerim betimlemeye dayanıyordu: akustik tazyik alanı için hava, hidrodinamik yer değişiklik yapma alanı için su vb. Elektromanyetiktik kuramında Maxwell ışığın dalga niteliğim ve daha genel olarak elektromanyetik dalgaların varlığını kanıtlayınca, elektromanyetik alanın hususi bir ortamda, şu demek oluyor ki esirde yayılmış olduğu kabul edildi. Sadece esirde, bu görevi üstüne almak için muhteşem özelliklerin bulunması zorunluydu; bu zorunluluğa, Einsteın'ın bu şekilde bir ortamın gereksizliğini kanıtlaması da eklenince esirden vazgeçildi. Böylece gizli saklı bir ortamın değişimlerim belirten elektromanyetik alan düşüncesinin yerim su götürmez şekilde fizyolojik varlık olan alan terimi aldı; alan, eski fiziğin Evren'de bulunan tek fizyolojik nesne biçiminde ele almış olduğu tanecikler kadar gerçek ve maddeseldi.

Kuvantum fiziği haricinde (ya da kuvantum kuramına başvurmanın lüzumlu olmadığı durumlarda) fizyolojik bir sistemi, alanların ve parçacıkların (ya da taneciklerin) bileşimi biçiminde göz önüne almak gerekir; bu ıkı kavram, yanı alan ve parçacık, devamlı/süreksiz bir çiftin kutupları şeklinde birbirine karşıttır. Mesela alan tüm uzayı kaplarken, parçacık uzayın yalnızca bir noktasını doldurur; ek olarak alan alın biçiminde yayılırken, parçacık bir yörüfge izler. Alanlar taneciklerden doğar, yayılır ve taneciklere tesir yapar (kuvvet uygular). Etkiyi uzaktan ilettikleri ya da iletimde aracı oldukları söylenir. Elektromanyetikten doğan alan terimi çekim alanına kadar genişler. Öte taraftan elektromanyetik ve çekim, klasik fizik kuramının ilk örneklerini oluşturur.

Kuvantum kuramı alan/tanecik (ya da dalga/parçacık) ikilemini ortadan kaldırdı ve bu iki kuramsal nesne yerine tek bir kuvanton düşüncesini koydu. Kuvantonların yaygın olma ve mahalli olmama niteliği, kuvantum kuramının birçok hususi durumunu klasik alan kuramından almasına niçin oldu. Sözkonusu benzeşımler, bilhassa görecı kuvantum kuramlarında ileri ölçülere ulaşır. Bu biçimsel nedenle bunlara, çoğunlukla "alan kuvantum kuramları"

(ya da kuvantum alanı kuramları) adı verilir.


—Opt. Bir optik alet, mesela bir gökdür- bününü göz önüne alalım; objektifin, uzayın bir A noktasının A' görüntüsünü odak düzleminde verdiğini varsayalım. A noktasından çıkan tüm ışınlar objektiften geçtikten sonrasında, objektifi taban ve A' noktasını tepe alan koni içinde kalır. A' nün ötesinde bu ışınlar koninin ikinci yaygısında yer alır. Bu yaygının tümü gözmerce- ği üstüne düşüyorsa, alete giren tüm ışınlar görüntü yapmaya katılır Yaygı gözmerceğıni dışarıda bırakıyorsa A noktası alan haricinde kalır; yaygının yalnızca bir parçası gözmerceğine ulaşırsa, A noktası alan içindedir, fakat A' görüntüsü zayıf bir ışıklılık düzeyi gösterir Birinci duruma tam ışık alanı, daha geniş ikinci duruma toplam alan denir ve bu alanın haricinde nesneler kesinlikle görülmez.

Objektifin odak düzlemine bir diyafram doldurularak alan, tam ışık alanıyla sınırlanabilir. Ek olarak gözlemcinin gözünün iyi bir konumda olması için gözbebeği açıklığıyla aletin gözmerceğı halkasının (objektifin gözmerceğince verilen gerçek görüntü) çakışması gerekir. Uygulamada gözün konumunu saptamak için, yapımcı, gözmerceğınin önüne, boyutça ve konumca gözmerceğı dairesini karşılayan ve ortasında birkaç milimetrelik bir delik bulunan saydamsız bir gözyuvası yerleştirir.


Büyük L.


alan ingilizcesi


1. open place, open field.

2. glade, forest meadow.

3. field (of knowledge or activity).

4. area.

5. (electric, magnetic, static, gravitational, optical) field.

6. arena; parade ground.

- araþtýrmasý field work, research on the field.

- hýzý the area per unit time swept by the ray uniting a moving point and a fixed point.

- topu tennis ball.

- ürküsü/korkusu agoraphobia





  • Mahalli alan (LAN) ve geniş alan (WAN) ağı nedir?


  • Mücavir Alan Nedir?


  • üçgende alan nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Alan Nedir?
Alan Nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/47866d1461279641-alan-nedir-dikdortgenin-alani.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/alan-nedir.html
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/alan-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content