Caminin iç bölümleri nelerdir?

Caminin iç bölümlerini anlatır mısınız Cami Alm. Moschee (f), Fr. Mosquee, İng. Mosque. Müslümanların yakarma yeri. İbadet yapmak ...








Caminin iç bölümlerini anlatır mısınız

Cami Alm. Moschee (f), Fr. Mosquee, İng. Mosque. Müslümanların yakarma yeri. İbadet yapmak için toplanılan bölgelere "mabed" ya da "ibadethane" denir. Müslümanların mabedine "mescit" ve "cami"; Yahûdilerinkine "sinagog" ve "havra"; Hıristiyanların mabedine de "kilise" denir. Lügatta cami; toplayan, toplayıcı anlamına gelir. Müslümanların yakarma yapmak için toplandıkları yer camilerdir. Camiler, İslamiyetin icaplarını, buyruk ve yasaklarını öğretmek ve bunlara uyulmasını sağlamak için kullanılır. Camide beraberce meydana getirilen yakarma, yalnız başına yapılandan daha kıymetli ve daha sevaptır..Sultan Ahmed Camii







Türkiye'de görülen camiler çoğu zaman büyük bir alanda yapılmışlardır. Osmanlılar zamanında meydana getirilen camiler üç ana bölümden meydana gelmiştir. Bu üç ana bölüm; 1) Dış avlu, 2) İç avlu, 3) Caminin içi, namaz kılınan kısmı (kubbe altı ya da sahın)dır.

1. Dış avlu: İç avlu ve sahını çevreler. Etrafı pencereler açılmış taş duvarlarla çevrilmiş ve pencerelerine demir parmaklıklar takılmıştır. Bu avluya girişi sağlamak için çeşitli yerlerine kapılar açılmıştır. Bu dış avlular Selatin Camilerinde, şu demek oluyor ki padişahların yaptırdığı camilerde çok büyük olup, zemini topraktır ve üstünde kaldırım döşeli ince yollar vardır. Hem gölge yapmak hem de binaya güzellik kazandırmak için bazı yerlerine ağaçlar dikilmiştir. Dış avluda türbelerin, mezarların bulunmuş olduğu yer vardır ki, buraya "hazire" denilir.

2. İç avlu: Cami binasına bitişik ve kıblenin ters yönüne gelen tabanı mermer döşeli ve etrafı pencereli yüksek duvarlarla çevrili kısımdır. Bu avlunun iç tarafında sütunlu revaklar vardır. Revakın iki sütun içinde kalan her bölümünde demir parmaklık takılmış, çoğu zaman ahşap kapakları bulunan pencereler açılmıştır. Revakın bulunmuş olduğu kısım, iç avluyu dört tarafınca çepeçevre dolaşır ve yüksekçe bir seki şeklinde olup zeminden yüksektir. Cami ile birleşen taraftaki kısmına ise, son cemaat yeri denir. İç avlunun ortasında cemaatin abdest alması için yapılmış bir şadırvan bulunur.


İç avlunun ekseni ile, cami içinin ekseni aynı istikamette olur. Mihraptan geçen bu eksenin iç avlu duvarında bir kapı bulunur. Bu kapıya "cümle kapısı" denir. Bundan başka iç avlunun sağ ve sol yanlarında esas mekana yakın kısımlarında da birer kapı vardır. Bunlara da "koltuk kapı" denir.


Revakın, cami binasına bitişik olan kısmının ortasında büyük bir kapı bulunur. Bu kapıdan caminin içine girilir. Bu kapının bulunmuş olduğu cami duvarının iç avluya bakan yüzünde, kapının sağında ve solunda birer mihrap vardır ki, son cemaat yerinde namaz kılanların kullanımı için düşünülmüştür. Gene bu duvar üstünde dışarıya taşkın balkon şeklinde mahfiller vardır. Bunlara "Mükebbire" denir.

Son cemaat yeri: Sahın ile iç avlu içinde olan ve caminin sahın kısmından bir duvarla ayrılmış bulunan üstü tonoz ya da ufak kubbelerle örtülü, caminin eninde revaklı uzun yerdir ki, cami dolduğu zaman sonradan gelenler ya da namaz vaktine geç kalanlar burada saflar teşkil ederek namaz kılarlar. Son cemaat yeri zeminden yüksekçe olur. Bazan caminin içinde de son cemaat yeri olabilir.

Şadırvan: üstü çadır şeklinde bir dam ya da bir ahşap kubbe ile örtülü yüksek mermer bir havuz olup, içinde bir fıskiyeden ya da lüleden akan sular toplanarak dış tarafında sıra ile takılmış musluklardan akar. Caminin iç avlusunda cemaatin abdest alması için yapılmıştır. Caminin mimari üslûbuna uygun olarak yapılmışlardır. Şadırvanların damları direkler ya da sütunlar üstüne tutturulmuş olup ileriye taşkın saçakları olur. Musluklarının önünde sıralanmış tahtadan durağan(durgun) oturacak sıralar ve ayak koyacak taşlar yer alır. Musluktan akan suyun, sıçramaması için derin olarak yapılmış yalakları bulunur. Bazı şadırvanlarda kuşların suyu kirletmemesi için hazne denilen yüksek havuzun üstü tel kafesle örtülmüştür. Şadırvanlar çoğu zaman yuvarlak ya da çok köşeli olduğu şeklinde kare ya da dikdörtgen şeklinde olanları da vardır.

Mükebbire: (Me'zene) Ezan okunacak ya da tekbir getirilecek yer manasına gelir. Caminin son cemaat yerinde namaz kılanlara, içerideki imamın tekbirlerini yine ederek cemaatin beraber namaz kılabilmesini sağlamak için yüksekçe bir pencere içine ve dışarıya taşkın olarak inşa edilmiş balkon şeklinde çıkmadır ki, son cemaat müezzini imamın tekbirlerini buradan yine ederek dışardaki duymayan cemaate bildirir.

3. Caminin içi, kubbe altı ya da sahın: Camiler, bina olarak Mekke'ye, şu demek oluyor ki Kabe istikametine yöneltilmiştir. üstü büyük kubbe ile örtülü olan mekana "kubbe altı" ya da "merkez sahın" denir. Merkez sahının köşesinde, Kur'an-ı kerim okumak için birazcık yüksekçe olarak yapılmış bölgelere ise "sofa" adı verilir. Büyük kubbe, mimari duruma ve ebatlarına bağlı olarak paye ve sütunlar üstüne oturur. Sahınların zemini mermer döşelidir. Buralarda namaz kılınacağı için üstüne halı serilir. Bazı yan sahınların yanlarında kapılar vardır. Cemaat dış avludan caminin içine bu kapılardan direk olarak girebilir. Bazı büyük camilerde yaz sahınları üstünde fevkaniye ve katman diye tabir edilen ikinci bir kat daha bulunur. Bu tabakaların padişahlara ayrılmış ve dışarıdan ayrı bir kapı ve merdivenle çıkılan kısımlarına "hünkar mahfili" denir. İlk Osmanlı camilerinde merkezi sahının ortasında çoğu zaman bir havuz bulunur, ya bu havuzun üstünde ya da merkez sahının herhangi bir yerinde yüksekçe bir mahfil yer alır. Bu mahfil müezzinlerin kullanmaları içindir. Bu sebepten dolayı "müezzin mahfili" denilir.


Merkezi sahının kıble yönündeki duvarının tam ortasında hücre şeklinde bir kısım bulunur. Bu hücre imamın namaz kıldırırken bulunacağı yerdir ki, buna mihrap denir. Mihrabın sağ tarafınca merdivenlerle çıkılan, taştan ya da ahşaptan yapılmış yüksek yere ise minber adı verilir. Bundan başka caminin içinde vaizlerin vaz verirken üstüne oturmaları için yapılmış yüksek kısımlara da kürsü denir. Tüm bu kısımlar esas vazifelerin haricinde, üst kısımları çok güzel şekilde süslenmiştir. üst kat pencereleri çoğu zaman mütevazı ise de, vitray denilen renkli camlardan yapılmış pencereler de vardır.


Caminin içinin aydınlatılması için duvarlarına ve çeşitli yerlerine sıralar halinde pencereler açılmıştır. Alt kat pencerelerde ahşap kapaklar bulunur. Bu kapakların üst kısımları çok güzel şekilde süslenmiştir. üst kat pencerelerin mütevazı olanları bulunmakla beraber, vitray denilen renkli camlardan yapılmış olanları da vardır.

Mihrap: Cami, mescit ve namazgahlarda kıble istikametini gösteren ve imamın cemaat önünde durarak namaz kıldırdığı yere denir. Mihraplar umûmiyetle oyuk bir hücre şeklinde yapılırlar. Namazgahlarda bu mihrap yeri dikili bir taşla gösterilir. Çoğu zaman mermerden yapılmalarına karşın çok azca sayıda ahşap mihrap da vardır. Ek olarak çini levhalarla kaplanmış mihraplara da bir çok camilerde rastlamak mümkündür. Mihraplar, caminin mimari durumuna uygun olarak mütevazı ya da süslü olarak yapılırlar.

Minber: Camilerde üstüne hatibin çıkıp hutbe okunmasına mahsus merdivenli yüksek kürsü.


Peygamber efendimiz Medine'deki mescitte Eshabına hitab ettikleri vakit uzun müddet ayakta dururdu. Bunu gören Eshab-ı kiram, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) dayanması için bir hurma ağacı dikmişlerdir. Sonradan ılgın ağacından her kademesi birer fasılalı ve iki karış kadar enli üç kademeli bir minber yapılmış ve Peygamber efendimiz hutbelerini bu yüksekçe mevkide öğrenim görmüştür. Bu minber üç ya da dört ayaklı olup arkasında dayanmak için üç sütunu olduğu ve Peygamberimizin üçüncü kademede oturup ayaklarını ikinci kademeye dayadıkları rivayet edilir. O vakitten beri camilerde hutbe için daha çok kademeli taştan ya da ahşaptan minberler yapılmıştır. Önde perde ile örtülü bir kapısı ya da külah ile örtülü düz bir sahanlığı olan bu minberler, mihrabın sağına inşa edilmişlerdir. Oldukça güzel oymalar ve şebekeli parmaklıklarla süslenmiş olan bu minberler, caminin en mühim kısmını teşkil eder.

Kürsü: Camilerde, vaiz ve ders vereceklerin oturmasına mahsus, üzerine birkaç basamaklı bir merdivenle çıkılan gezici ya da durağan(durgun) sedir. Bunların üstü oymalarla süslü, ağaçtan taht şeklinde yapılmış olan yerlerine bir minder konulur. Önlerinde kitap koymaya mahsus rahleler vardır. Bunlar çoğu zaman tahtadan oymalı ve sedefli olarak oldukça süslü yapılırlar. Bazı camilerde mermerden yapılmış olanları da vardır. Camilerin başlıca eşyasından birini meydana getirir ve her camide bir iki tane bulunur. Camilerde bulunan bu kürsülere vaz kürsüsü denir.

Minare: Caminin bitişiğinde, ezan okumak ve ezanı civara duyurmak için ince bir kule şeklinde bir ya da birkaç şerefesi bulunan yüksek yapı. Yeni minareler çoğu zaman taştan yapıldıkları şeklinde tuğladan ve ahşaptan yapılanları da vardır.


Ezan okumak ve uzaklara kadar duyurabilmek için camiye ilk minareyi Eshab-ı kiramdan Mesleme bin Mahled yaptırmıştır. Mesleme'nin (radıyallahü anh) kardeşi Şerahbil bin Amr tarafınca da minarede ilk ezan okunmuştur. O zamana kadar ezan, mescitlerde yüksekçe bir yerden okunurdu.


Bundan sonrasında meydana getirilen camilere minimum bir minare ilave etmek tane oldu. Bu sebepten minare, İslam mimarisinde ehemmiyet kazanmıştır. Bu sebeple her millet kendi mimari üslûbuna uygun çeşitli şekillerde minareler inşa etmişlerdir. Minare, en gelişmiş ve en uygun şekline Osmanlı devrinde ulaştı ve bunda Mimar Sinan'ın büyük görevi oldu. Aslına bakarsanız Sinan'la Osmanlı'nın 16. yüzyılda mimari sanatı en yüksek dereceye varmıştır.


Minare en alt kısmından adım atmak suretiyle şu kısımlardan meydana gelir: Kürsü, ayakkabı, beden, şerefe, petek, külah ve evren. Minarenin içindeki merdivenle şerefeye çıkılır.






  • Caminin bölümleri nedir?


  • Türkiye'nin başlıca bölümleri ve bölgeleri nedir?


  • Hastanelerin bölümleri ve işlevleri nedir?




Bu bildiri 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
Cami Alm. Moschee (f), Fr. Mosquee, İng. Mosque. Müslümanların yakarma yeri. İbadet yapmak için toplanılan bölgelere "mabed" ya da "ibadethane" denir. Müslümanların mabedine "mescit" ve "cami"; Yahûdilerinkine "sinagog" ve "havra"; Hıristiyanların mabedine de "kilise" denir. Lügatta cami; toplayan, toplayıcı anlamına gelir. Müslümanların yakarma yapmak için toplandıkları yer camilerdir. Camiler, İslamiyetin icaplarını, buyruk ve yasaklarını öğretmek ve bunlara uyulmasını sağlamak için kullanılır. Camide beraberce meydana getirilen yakarma, yalnız başına yapılandan daha kıymetli ve daha sevaptır..Sultan Ahmed Camii







Türkiye'de görülen camiler çoğu zaman büyük bir alanda yapılmışlardır. Osmanlılar zamanında meydana getirilen camiler üç ana bölümden meydana gelmiştir. Bu üç ana bölüm; 1) Dış avlu, 2) İç avlu, 3) Caminin içi, namaz kılınan kısmı (kubbe altı ya da sahın)dır.

1. Dış avlu: İç avlu ve sahını çevreler. Etrafı pencereler açılmış taş duvarlarla çevrilmiş ve pencerelerine demir parmaklıklar takılmıştır. Bu avluya girişi sağlamak için çeşitli yerlerine kapılar açılmıştır. Bu dış avlular Selatin Camilerinde, şu demek oluyor ki padişahların yaptırdığı camilerde çok büyük olup, zemini topraktır ve üstünde kaldırım döşeli ince yollar vardır. Hem gölge yapmak hem de binaya güzellik kazandırmak için bazı yerlerine ağaçlar dikilmiştir. Dış avluda türbelerin, mezarların bulunmuş olduğu yer vardır ki, buraya "hazire" denilir.

2. İç avlu: Cami binasına bitişik ve kıblenin ters yönüne gelen tabanı mermer döşeli ve etrafı pencereli yüksek duvarlarla çevrili kısımdır. Bu avlunun iç tarafında sütunlu revaklar vardır. Revakın iki sütun içinde kalan her bölümünde demir parmaklık takılmış, çoğu zaman ahşap kapakları bulunan pencereler açılmıştır. Revakın bulunmuş olduğu kısım, iç avluyu dört tarafınca çepeçevre dolaşır ve yüksekçe bir seki şeklinde olup zeminden yüksektir. Cami ile birleşen taraftaki kısmına ise, son cemaat yeri denir. İç avlunun ortasında cemaatin abdest alması için yapılmış bir şadırvan bulunur.


İç avlunun ekseni ile, cami içinin ekseni aynı istikamette olur. Mihraptan geçen bu eksenin iç avlu duvarında bir kapı bulunur. Bu kapıya "cümle kapısı" denir. Bundan başka iç avlunun sağ ve sol yanlarında esas mekana yakın kısımlarında da birer kapı vardır. Bunlara da "koltuk kapı" denir.


Revakın, cami binasına bitişik olan kısmının ortasında büyük bir kapı bulunur. Bu kapıdan caminin içine girilir. Bu kapının bulunmuş olduğu cami duvarının iç avluya bakan yüzünde, kapının sağında ve solunda birer mihrap vardır ki, son cemaat yerinde namaz kılanların kullanımı için düşünülmüştür. Gene bu duvar üstünde dışarıya taşkın balkon şeklinde mahfiller vardır. Bunlara "Mükebbire" denir.

Son cemaat yeri: Sahın ile iç avlu içinde olan ve caminin sahın kısmından bir duvarla ayrılmış bulunan üstü tonoz ya da ufak kubbelerle örtülü, caminin eninde revaklı uzun yerdir ki, cami dolduğu zaman sonradan gelenler ya da namaz vaktine geç kalanlar burada saflar teşkil ederek namaz kılarlar. Son cemaat yeri zeminden yüksekçe olur. Bazan caminin içinde de son cemaat yeri olabilir.

Şadırvan: üstü çadır şeklinde bir dam ya da bir ahşap kubbe ile örtülü yüksek mermer bir havuz olup, içinde bir fıskiyeden ya da lüleden akan sular toplanarak dış tarafında sıra ile takılmış musluklardan akar. Caminin iç avlusunda cemaatin abdest alması için yapılmıştır. Caminin mimari üslûbuna uygun olarak yapılmışlardır. Şadırvanların damları direkler ya da sütunlar üstüne tutturulmuş olup ileriye taşkın saçakları olur. Musluklarının önünde sıralanmış tahtadan durağan(durgun) oturacak sıralar ve ayak koyacak taşlar yer alır. Musluktan akan suyun, sıçramaması için derin olarak yapılmış yalakları bulunur. Bazı şadırvanlarda kuşların suyu kirletmemesi için hazne denilen yüksek havuzun üstü tel kafesle örtülmüştür. Şadırvanlar çoğu zaman yuvarlak ya da çok köşeli olduğu şeklinde kare ya da dikdörtgen şeklinde olanları da vardır.

Mükebbire: (Me'zene) Ezan okunacak ya da tekbir getirilecek yer manasına gelir. Caminin son cemaat yerinde namaz kılanlara, içerideki imamın tekbirlerini yine ederek cemaatin beraber namaz kılabilmesini sağlamak için yüksekçe bir pencere içine ve dışarıya taşkın olarak inşa edilmiş balkon şeklinde çıkmadır ki, son cemaat müezzini imamın tekbirlerini buradan yine ederek dışardaki duymayan cemaate bildirir.

3. Caminin içi, kubbe altı ya da sahın: Camiler, bina olarak Mekke'ye, şu demek oluyor ki Kabe istikametine yöneltilmiştir. üstü büyük kubbe ile örtülü olan mekana "kubbe altı" ya da "merkez sahın" denir. Merkez sahının köşesinde, Kur'an-ı kerim okumak için birazcık yüksekçe olarak yapılmış bölgelere ise "sofa" adı verilir. Büyük kubbe, mimari duruma ve ebatlarına bağlı olarak paye ve sütunlar üstüne oturur. Sahınların zemini mermer döşelidir. Buralarda namaz kılınacağı için üstüne halı serilir. Bazı yan sahınların yanlarında kapılar vardır. Cemaat dış avludan caminin içine bu kapılardan direk olarak girebilir. Bazı büyük camilerde yaz sahınları üstünde fevkaniye ve katman diye tabir edilen ikinci bir kat daha bulunur. Bu tabakaların padişahlara ayrılmış ve dışarıdan ayrı bir kapı ve merdivenle çıkılan kısımlarına "hünkar mahfili" denir. İlk Osmanlı camilerinde merkezi sahının ortasında çoğu zaman bir havuz bulunur, ya bu havuzun üstünde ya da merkez sahının herhangi bir yerinde yüksekçe bir mahfil yer alır. Bu mahfil müezzinlerin kullanmaları içindir. Bu sebepten dolayı "müezzin mahfili" denilir.


Merkezi sahının kıble yönündeki duvarının tam ortasında hücre şeklinde bir kısım bulunur. Bu hücre imamın namaz kıldırırken bulunacağı yerdir ki, buna mihrap denir. Mihrabın sağ tarafınca merdivenlerle çıkılan, taştan ya da ahşaptan yapılmış yüksek yere ise minber adı verilir. Bundan başka caminin içinde vaizlerin vaz verirken üstüne oturmaları için yapılmış yüksek kısımlara da kürsü denir. Tüm bu kısımlar esas vazifelerin haricinde, üst kısımları çok güzel şekilde süslenmiştir. üst kat pencereleri çoğu zaman mütevazı ise de, vitray denilen renkli camlardan yapılmış pencereler de vardır.


Caminin içinin aydınlatılması için duvarlarına ve çeşitli yerlerine sıralar halinde pencereler açılmıştır. Alt kat pencerelerde ahşap kapaklar bulunur. Bu kapakların üst kısımları çok güzel şekilde süslenmiştir. üst kat pencerelerin mütevazı olanları bulunmakla beraber, vitray denilen renkli camlardan yapılmış olanları da vardır.

Mihrap: Cami, mescit ve namazgahlarda kıble istikametini gösteren ve imamın cemaat önünde durarak namaz kıldırdığı yere denir. Mihraplar umûmiyetle oyuk bir hücre şeklinde yapılırlar. Namazgahlarda bu mihrap yeri dikili bir taşla gösterilir. Çoğu zaman mermerden yapılmalarına karşın çok azca sayıda ahşap mihrap da vardır. Ek olarak çini levhalarla kaplanmış mihraplara da bir çok camilerde rastlamak mümkündür. Mihraplar, caminin mimari durumuna uygun olarak mütevazı ya da süslü olarak yapılırlar.

Minber: Camilerde üstüne hatibin çıkıp hutbe okunmasına mahsus merdivenli yüksek kürsü.


Peygamber efendimiz Medine'deki mescitte Eshabına hitab ettikleri vakit uzun müddet ayakta dururdu. Bunu gören Eshab-ı kiram, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) dayanması için bir hurma ağacı dikmişlerdir. Sonradan ılgın ağacından her kademesi birer fasılalı ve iki karış kadar enli üç kademeli bir minber yapılmış ve Peygamber efendimiz hutbelerini bu yüksekçe mevkide öğrenim görmüştür. Bu minber üç ya da dört ayaklı olup arkasında dayanmak için üç sütunu olduğu ve Peygamberimizin üçüncü kademede oturup ayaklarını ikinci kademeye dayadıkları rivayet edilir. O vakitten beri camilerde hutbe için daha çok kademeli taştan ya da ahşaptan minberler yapılmıştır. Önde perde ile örtülü bir kapısı ya da külah ile örtülü düz bir sahanlığı olan bu minberler, mihrabın sağına inşa edilmişlerdir. Oldukça güzel oymalar ve şebekeli parmaklıklarla süslenmiş olan bu minberler, caminin en mühim kısmını teşkil eder.

Kürsü: Camilerde, vaiz ve ders vereceklerin oturmasına mahsus, üzerine birkaç basamaklı bir merdivenle çıkılan gezici ya da durağan(durgun) sedir. Bunların üstü oymalarla süslü, ağaçtan taht şeklinde yapılmış olan yerlerine bir minder konulur. Önlerinde kitap koymaya mahsus rahleler vardır. Bunlar çoğu zaman tahtadan oymalı ve sedefli olarak oldukça süslü yapılırlar. Bazı camilerde mermerden yapılmış olanları da vardır. Camilerin başlıca eşyasından birini meydana getirir ve her camide bir iki tane bulunur. Camilerde bulunan bu kürsülere vaz kürsüsü denir.

Minare: Caminin bitişiğinde, ezan okumak ve ezanı civara duyurmak için ince bir kule şeklinde bir ya da birkaç şerefesi bulunan yüksek yapı. Yeni minareler çoğu zaman taştan yapıldıkları şeklinde tuğladan ve ahşaptan yapılanları da vardır.


Ezan okumak ve uzaklara kadar duyurabilmek için camiye ilk minareyi Eshab-ı kiramdan Mesleme bin Mahled yaptırmıştır. Mesleme'nin (radıyallahü anh) kardeşi Şerahbil bin Amr tarafınca da minarede ilk ezan okunmuştur. O zamana kadar ezan, mescitlerde yüksekçe bir yerden okunurdu.


Bundan sonrasında meydana getirilen camilere minimum bir minare ilave etmek tane oldu. Bu sebepten minare, İslam mimarisinde ehemmiyet kazanmıştır. Bu sebeple her millet kendi mimari üslûbuna uygun çeşitli şekillerde minareler inşa etmişlerdir. Minare, en gelişmiş ve en uygun şekline Osmanlı devrinde ulaştı ve bunda Mimar Sinan'ın büyük görevi oldu. Aslına bakarsanız Sinan'la Osmanlı'nın 16. yüzyılda mimari sanatı en yüksek dereceye varmıştır.


Minare en alt kısmından adım atmak suretiyle şu kısımlardan meydana gelir: Kürsü, ayakkabı, beden, şerefe, petek, külah ve evren. Minarenin içindeki merdivenle şerefeye çıkılır.










Müslümanların yakarma yeri. İbadet yapmak için toplanılan bölgelere mabed ya da ibadethane denir. Müslümanların mabedine mescit ve cami; Yahûdilerinkine sinagog ve havra; Hıristiyanların mabedine de kilise denir. Lügatta cami; toplayan, toplayıcı anlamına gelir. Müslümanların yakarma yapmak için toplandıkları yer camilerdir. Camiler, İslamiyetin icaplarını, buyruk ve yasaklarını öğretmek ve bunlara uyulmasını sağlamak için kullanılır.





SONSUZ SEVGİLERİMLE...


Câminin Bölümleri:
Camilerde çoğu zaman şu bölümler bulunur:

2u9s7cp

Mihrab: Câmilerde kıble yönünde bulunan ve imamın namaz kıldırırken durduğu girintili bölümdür.

2nbghoo

Minber: Câmilerde imamın cuma ve bayram hutbelerini okumuş olduğu yüksekçe merdivenli yerdir.



Kürsü: Câmelirde vaaz verilen yüksekçe oturma yeridir.

2h7e3px

Minare: Câmilerin bitişiğinde ezan okumak için meydana getirilen kule şeklinde yüksek yapıya denir.

x41atg

Şerefe: Minarelerde çepeçevre ve çıkıntılı olarak meydana getirilen ezan okuma yeridir. Buraya minarenin içindeki basamaklarla çıkılır. Minarelerde çoğu zaman bir şerefe bulunur. Birden fazla şerefeli minareler de vardır.

Evren: Minarenin tepesine yerleştirilen hilâl (ay) şeklindeki tepeliğe denir.

10mrnv9


Mahfil Cami içindeki sütunluvirgulll yüksekçe mekandır. Müezzin mahfili ya da hünkar mahfili şeklindedir. Etrafı tahta ya da taş parmaklıkla çevrilidir. Müezzin mahfilinde müezzinler ezanvirgulll kaametvirgulll tespihat sesleri verirler; kimi zaman imamın tekbirlerini tekrarlarlar. Bunların yüksekliği 3 metreye kadar çıkarvirgulll mermer ya da ahşap ayaklarla desteklenir. Bazıları basamaklıdırvirgulll bazıları dayama merdivenlidir. Tavanları süsleme sanatıyla döşelidir. Çoğu zaman sahının sağ-orta kısmında (Sultanahmet Camii) yer alır.

2d14rhx


Şadırvan

Çoğu zaman cami avlularında ortada bulunanvirgulll çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan üstü kubbeli abdest yeri.

Şadırvanın ortasındaki havuzuvirgulll güzel duyu bir kubbe örtüsü kaplar ve sütunlarla çevrilidir. Altıgen ya da sekizgen yapıyı çevreleyen saçakların altında musluklar ve oturaklar taş ya da ahşaptır. Büyük camilerde şadırvanın yanında bir büyük servi bulunur. Şadırvan da Osmanlı cami mimarisinin temel öğelerindendir ve oymacılıkvirgulll hatvirgulll mermer işçiliği şeklinde sanatlarla bütünleşmiştir.


Msn HappyMsn Happy









Harim:


Sanat zamanı teknolojisinde, camilerde namaz kılmaya tahsis edilen mekana denmektedir.

Harim, Tanrı'la O'nun kulu olan insan içinde bir nevi bağ kurma yerel olması sebebiyle mukaddes sayılır. Namaz haricinde eğitim ve öğretim şeklinde bazı faaliyetlerin uygulanmasında da açık olmakla beraber saygılı bir tutumla belli kurallar dairesinde hareket edilmesi ihtiyaç duyulan bir mahaldir.

Mihrab:


Kelime olarak "Harabe" kökünden gelir.

Terimde camilerin kıbbe duvarında, yarım daire şeklinde ve öne doğru eğik olan yere mihrab denir. Gene mihrab, cami harimlerinde, müslümanların namaz kılacakları kıble yönünü belirleyen, kıble duvarına açılmış, cemaatle namazlarda imamın en önde durduğu yerdir.

Minber:


Arapça'da "nebera" (yüksek olmak) ukökünden gelmekte ve yüksek yer, ikemle semeri, sedye manaları ifade etmektedir.Terimde, Cuma ve bayram namazı kılınan yerlerde hatiplerin hutbelerini okumak için çıktıkları basamaklı bölgelere minber denmektedir.Mihrabın sağ tarafında ve kıble duvarına dik olarak durur.


Vaaz Kürsüsü:


Kürsü kelime olarak; iskemle, taht ve divan manasına gelmektedir. Hem de, camilerde vaizlerin cemaata vaaz vermek için üstüne çıktıkları yüksekçe bir yere de kürsü denmektedir.


Hünkar Mahfili:


Sultanların inşa ettikleri camilerde zeminden yüksek ve kafesle bölünmüş yere denmektedir.


Müezzin Mahfili:


Müezzinlerin, camilerde, birarada oturmaları için ayrılmış yüksekçe yerdir.

Şartlarına uygun kişilerin (Müslüman, aklı başlangıcında vb. günde 5 kere müezzin tarafınca camiye gelmeleri için meydana getirilen çağrıya uyarak camiye gelenler bir topluluk oluşturur. Burada yapmaları ihtiyaç duyulan ibadeti yaparlar.Budan sonrasında birbirlerinin hatırlarını merak ederler, sıkıntıda olanlara yardım ederler. Hasta olanları öğrenir, ziyaret ederler.Sevgiye, saygıya dayanan bir cemiyet oluşmasına yardım ederler. Ek olarak bilhassa Cuma günleri ve bayramlarda kürsü ve hutbede meydana getirilen vaazlarla dini bilgilerini geliştirirler, birbirleriyle olan ilişkilerinde nelere dikkat etmeleri icap ettiğini öğrenmiş olurlar.


Son Cemaat Yeri:


Cemaate yetişemeyenlerin sonradan namazlarını kılabilmeleri için ayrılmış yernokta


Minare:


Aslı "menare" olan bu kelime dilimize "minare" olarak geçmiştir. Nur yeri (ışık yeri) manasına gelip, camilerde ezan okumak maksadıyla inşa olan yüksek yere minare denmektedir.

Şadırvan:


Namazdan ilkin abdest almak için, çoğu zaman avlu ortasında bulunan ve çevresinde muslukların sıralandığı su haznesidir.


Avlu:


Cami harimlerine bitişik, çoğu zaman şadırvan ya da revaleyi kapsayan üstü açık bölgelere denir.


Kaynak: Camilerin içinde neler bulunur





  • Caminin bölümleri nedir?


  • Türkiye'nin başlıca bölümleri ve bölgeleri nedir?


  • Hastanelerin bölümleri ve işlevleri nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Caminin iç bölümleri nelerdir?
Caminin iç bölümleri nelerdir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/2u9s7cp.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/caminin-ic-bolumleri-nelerdir.html
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/caminin-ic-bolumleri-nelerdir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content