Ağız Kanseri Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir. Ağız ...
Ağız Kanseri
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.
Ağız kanseri, ağzın herhangi bir bölgesinde, ufak, beyaz, kırmızı bir nokta veya yara şeklinde başlayabilir. Sigara ve alkol kullanımı ağız kanseri riskini artırmaktadır. Buna rağmen ağız kanseri olan insanların dörtte biri bu bilinen risk faktörlerinden bağımsız olarak ağız kanserine yakalanmışlardır.
Ağız içi mukozasının, ağız tabanının, damağın, dilin ve baş, boyun bölgesindeki lenf nodüllerinin muayenesi, ağız kanserinin tanımlanmasında çok büyük önem taşımaktadır.
Amerikan Kanser Derneği'nin bilgileri doğrultusunda, Amerika'da bu yıl ağız kanserine yakalanacak olan hastaların sayısı 28.000 olarak tespit edilmiş ve bu vakalardan yaklaşık 7.400'ünün ölümle sonlanacağı belirtilmiştir.
Ağız kanserinde erken tanı, teşhis ve tedavi uzun ve sağlıklı yaşamın çok kritik bir noktasıdır. Diş hekimi aşağıdaki tanı tekniklerini kullanarak var olan veya gelecekte ortaya çıkabilecek bir kanserin teşhisini koyabilir.
* Fırça Biyopsisi (Brush Biopsy) : Küçük bir fırça yardımıyla doku örneği alınır. Örnekte, pre-kanseröz veya kanser hücrelerinin varlığı araştırılır.
* Toluidin Mavisi : Hasta ağzını prekanseröz veya kanserli dokuları maviye boyayan çeşitli solüsyonlarla çalkalar. Pozitif test sonucu daha ileri bir araştırmayı gerektirir.
* Doku Biyopsisi : Şüpheli bölgeden küçük bir cerrahi müdahaleyle alınan doku, hücresel olarak incelenmelidir.
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.
Ağız kanseri, ağzın herhangi bir bölgesinde, ufak, beyaz, kırmızı bir nokta veya yara şeklinde başlayabilir. Sigara ve alkol kullanımı ağız kanseri riskini artırmaktadır. Buna rağmen ağız kanseri olan insanların dörtte biri bu bilinen risk faktörlerinden bağımsız olarak ağız kanserine yakalanmışlardır.
Ağız içi mukozasının, ağız tabanının, damağın, dilin ve baş, boyun bölgesindeki lenf nodüllerinin muayenesi, ağız kanserinin tanımlanmasında çok büyük önem taşımaktadır.
Amerikan Kanser Derneği'nin bilgileri doğrultusunda, Amerika'da bu yıl ağız kanserine yakalanacak olan hastaların sayısı 28.000 olarak tespit edilmiş ve bu vakalardan yaklaşık 7.400'ünün ölümle sonlanacağı belirtilmiştir.
Ağız kanserinde erken tanı, teşhis ve tedavi uzun ve sağlıklı yaşamın çok kritik bir noktasıdır. Diş hekimi aşağıdaki tanı tekniklerini kullanarak var olan veya gelecekte ortaya çıkabilecek bir kanserin teşhisini koyabilir.
* Fırça Biyopsisi (Brush Biopsy) : Küçük bir fırça yardımıyla doku örneği alınır. Örnekte, pre-kanseröz veya kanser hücrelerinin varlığı araştırılır.
* Toluidin Mavisi : Hasta ağzını prekanseröz veya kanserli dokuları maviye boyayan çeşitli solüsyonlarla çalkalar. Pozitif test sonucu daha ileri bir araştırmayı gerektirir.
* Doku Biyopsisi : Şüpheli bölgeden küçük bir cerrahi müdahaleyle alınan doku, hücresel olarak incelenmelidir.
Gırtlak Kanseri (Larenks Kanseri)
Ağız Kokusu, Nedenleri ve Ağız Kokusunu Giderme Yolları
Ağız Nedir?
Ağız Kanseri
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.
Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.
Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.
Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir?
Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. Genetik yatkınlık ta ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.
Ağız kanserlerinin muhtemel belirtileri;
Ağız içinde veya etrafında beyaz ve kırmızı alanlar.
Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması.
Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar.
Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi.
Çiğneme ve yutma güçlüğü.
Dil ve çene hareketlerinde zorlama.
Dil ve ağzın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk.
Dil Kanseri
Dil Kanseri Nedir?
Dil: Dil kaslardan yapılmış bir organdır. Ağız içindeki hareketli kısmına “corpus lingua“, sabit olan kısmına ise dil kökü denir. Dilin üst kısmına dil sırtı (dorsum lingua) denir. Dilde bulunan ve papilla adı verilen bazı yapılar tat duyusu ile ilgilidir. Bu yapılar ayÂrıca gıdaların parçalanmasında mekanik etÂki sağlarlar. Dilin iç ve dış kasları vardır. İçÂte olanlar; dil ucunu yukarıya kaldırır, dil ucunu aşağıya indirir, dili kalınlaştırır ve diÂli yassılaştırır. Dışta olanlar ise dil yukarı arÂkaya çeker, dili yukarıya çeker, dili dışarıya kaçmasını engeller ve dili arÂkaya aşağıya çeker.
Dil kanseri ise Dilde gelişen kötü huylu tümörÂdür.
Yaş: Genellikle ileri yaşlarda görülür.
Cinsiyet: Erkeklerde kadınlara göre iki kat daha sık izlenir.
Risk faktörleri: En önemli risk faktörü siÂgaradır. Sigara içenlerde içmeyenlere göre 6 kat daha fazla görülür. İçilen sigaranın miktarı ve süresi ile İlişkilidir. Gençlerde görülme sıklığı belirgin derecede artmaktaÂdır. Sigara dışında en önemli risk faktörü alÂkol kullanımıdır. Ayrıca demir eksikliği, baÂzı vitamin eksiklikleri ve virüslerin dil kanÂserinin gelişiminde rol oynadığı düşünülÂmektedir. Bunların yanında uygunsuz diş protezleri de neden olabilir.
:
En sık belirtisi dil üzeÂrinde ağrısız krater tarzında yaradır. Bazen yara açılmadan dil İçinde sertlik veya ağrısız kitle şeklinde görülebilir. Dil üzerinde beyaz veya kırmızı renkli kabarıkÂlıklar zaman içinde kansere dönüşebilir. Boyunda şişlik önemli belirtilerdendir. HasÂtalık ilerledikçe ağrı, kanama, kulak ağrısı, yutma ve konuşma bozukluğu ortaya çıkar.
Tanı:
Kulak-burun-boğaz muayenesi yapıÂlır. Dil üzerindeki yaradan veya kitleden biÂyopsi alınarak kanser tanısı konur. Bu işÂlem lokal veya genel anestezi altında yapıÂlabilir. Özellikle GöÂrüntüleme tekniği tümörün büyüklüğü ve yaygınlığı hakkında bilgi vericidir. BilgisaÂyarlı Tomografi de uygulanabilir. Kan testÂleri tanı koydurucu değildir. tanısı konduktan sonra kanserin evrelemesi yani tümörün büyüklüğü ve nekadar yayıldığı ortaya konur. Evrelendirme en iyi tedavi şeklinin belirlenmesi ve hastaÂlığın tedavi sonrası seyir ve sağ kalım açıÂsından bilgi edinilmesi yönünden son dereÂce önemlidir. Evrelendirmede tümörün büÂyüklüğü, boyundaki lenf düğümlerine ve vücudun diğer organlarına yayılımına (metastaz) bakıÂlır.
Evre 1,2, 3, ve 4 olarak adlandırılır. EvÂre 1 en erken, evre 4 ise en ileri safhadır.
:
Erken evre kanserlerde cerrahi veÂya radyoterapi (ışın tedavisi) tedavi seçeÂnekleri vardır. Literatürde iki tedavi şekliÂnin de eşit derecede kontrol sağladığı bildiÂrilmektedir. Ancak radyoterapi ağız İçinde ağız kuruluğu ve tat kaybı gibi kalıcı yan etÂkiler yaratır. Buna karşın erken evre tümörÂlerin cerrahisinde belirgin fonksiyon kaybı ve kozmetik sorun oluşmaz. Bu nedenle dil kanserinde en sık uygulanan tedavi cerraÂhidir. Büyük ve İlerlemiş kanserlerde cerraÂhi tedaviye ek olarak hastalığın kontrolü radyoterapi de tedaviye eklenir. Kemoterapinin (ilaç tedavisi) dil kanserinde etkinliği henüz bilinmemektedir, halen araştırma safhasındadır. Bazı ileri olgularda cerrahi ve radyoterapiye ek olarak uygulanÂmaktadır. Cerrahi tedavide tümör etrafında geniş emniyet sınırı bırakılarak çıkarılır. Beraberinde boyundaki lenf düğümlerinin kontrolü için boyun diseksiyonu yapılır. Boyun diseksiyonu dil kanserinin yayılmaÂsında ilk durak olan boyundaki lenf düÂğümlerinin de alınmasıdır. İlerlemiş duÂrumlarda çene kemiği açılarak tümör çıkaÂrılması söz konusu olabildiği gibi çene keÂmiğine hastalık yayıldığı takdirde çene keÂmiğinin de kısmen alınması gerekir. Bu şeÂkilde tedavide kozmetik ve fonksiyonel soÂrunlar gelişebilir. Dil konuşma, çiğneme, yutma ve tat alma duyusundan sorumlu bir organdır. Erken safha kanserde bu fonksiÂyonlar belirgin derecede etkilenmediği halÂde, ilerlemiş hastalıkta cerrahinin genişliğiÂne bağlı olarak tedavisi sonrası kısmi veya tam fonksiyon kayıpları ortaya çıkar. AyrıÂca ameliyatta boyundan nefes borusuna deÂlik açılabilir (trakeotomi). Bu geçicidir, bir süre sonra bu kapatılır. Benzer şekilde cerÂrahi sonrasında hastanın bir süre burundan beslenme tüpü ile beslenmesi gerekebilir.
Seyir:
Erken evre dil kanserinde %70-80 sağ kalım sağlanırken, ilerlemiş evrelerde sağ kalım %40'lara düşmektedir. Ayrıca boÂyundaki lenf düğümlerine yayılan hastalıkÂlarda sağ kalım % 15-30 daha da azalmaktaÂdır. Uzak organlardan en sık yayıldığı bölge akciğerlerdir.
Dil Kanseri Nedir?
Dil: Dil kaslardan yapılmış bir organdır. Ağız içindeki hareketli kısmına “corpus lingua“, sabit olan kısmına ise dil kökü denir. Dilin üst kısmına dil sırtı (dorsum lingua) denir. Dilde bulunan ve papilla adı verilen bazı yapılar tat duyusu ile ilgilidir. Bu yapılar ayÂrıca gıdaların parçalanmasında mekanik etÂki sağlarlar. Dilin iç ve dış kasları vardır. İçÂte olanlar; dil ucunu yukarıya kaldırır, dil ucunu aşağıya indirir, dili kalınlaştırır ve diÂli yassılaştırır. Dışta olanlar ise dil yukarı arÂkaya çeker, dili yukarıya çeker, dili dışarıya kaçmasını engeller ve dili arÂkaya aşağıya çeker.
Dil kanseri ise Dilde gelişen kötü huylu tümörÂdür.
Yaş: Genellikle ileri yaşlarda görülür.
Cinsiyet: Erkeklerde kadınlara göre iki kat daha sık izlenir.
Risk faktörleri: En önemli risk faktörü siÂgaradır. Sigara içenlerde içmeyenlere göre 6 kat daha fazla görülür. İçilen sigaranın miktarı ve süresi ile İlişkilidir. Gençlerde görülme sıklığı belirgin derecede artmaktaÂdır. Sigara dışında en önemli risk faktörü alÂkol kullanımıdır. Ayrıca demir eksikliği, baÂzı vitamin eksiklikleri ve virüslerin dil kanÂserinin gelişiminde rol oynadığı düşünülÂmektedir. Bunların yanında uygunsuz diş protezleri de neden olabilir.
:
En sık belirtisi dil üzeÂrinde ağrısız krater tarzında yaradır. Bazen yara açılmadan dil İçinde sertlik veya ağrısız kitle şeklinde görülebilir. Dil üzerinde beyaz veya kırmızı renkli kabarıkÂlıklar zaman içinde kansere dönüşebilir. Boyunda şişlik önemli belirtilerdendir. HasÂtalık ilerledikçe ağrı, kanama, kulak ağrısı, yutma ve konuşma bozukluğu ortaya çıkar.
Tanı:
Kulak-burun-boğaz muayenesi yapıÂlır. Dil üzerindeki yaradan veya kitleden biÂyopsi alınarak kanser tanısı konur. Bu işÂlem lokal veya genel anestezi altında yapıÂlabilir. Özellikle GöÂrüntüleme tekniği tümörün büyüklüğü ve yaygınlığı hakkında bilgi vericidir. BilgisaÂyarlı Tomografi de uygulanabilir. Kan testÂleri tanı koydurucu değildir. tanısı konduktan sonra kanserin evrelemesi yani tümörün büyüklüğü ve nekadar yayıldığı ortaya konur. Evrelendirme en iyi tedavi şeklinin belirlenmesi ve hastaÂlığın tedavi sonrası seyir ve sağ kalım açıÂsından bilgi edinilmesi yönünden son dereÂce önemlidir. Evrelendirmede tümörün büÂyüklüğü, boyundaki lenf düğümlerine ve vücudun diğer organlarına yayılımına (metastaz) bakıÂlır.
Evre 1,2, 3, ve 4 olarak adlandırılır. EvÂre 1 en erken, evre 4 ise en ileri safhadır.
:
Erken evre kanserlerde cerrahi veÂya radyoterapi (ışın tedavisi) tedavi seçeÂnekleri vardır. Literatürde iki tedavi şekliÂnin de eşit derecede kontrol sağladığı bildiÂrilmektedir. Ancak radyoterapi ağız İçinde ağız kuruluğu ve tat kaybı gibi kalıcı yan etÂkiler yaratır. Buna karşın erken evre tümörÂlerin cerrahisinde belirgin fonksiyon kaybı ve kozmetik sorun oluşmaz. Bu nedenle dil kanserinde en sık uygulanan tedavi cerraÂhidir. Büyük ve İlerlemiş kanserlerde cerraÂhi tedaviye ek olarak hastalığın kontrolü radyoterapi de tedaviye eklenir. Kemoterapinin (ilaç tedavisi) dil kanserinde etkinliği henüz bilinmemektedir, halen araştırma safhasındadır. Bazı ileri olgularda cerrahi ve radyoterapiye ek olarak uygulanÂmaktadır. Cerrahi tedavide tümör etrafında geniş emniyet sınırı bırakılarak çıkarılır. Beraberinde boyundaki lenf düğümlerinin kontrolü için boyun diseksiyonu yapılır. Boyun diseksiyonu dil kanserinin yayılmaÂsında ilk durak olan boyundaki lenf düÂğümlerinin de alınmasıdır. İlerlemiş duÂrumlarda çene kemiği açılarak tümör çıkaÂrılması söz konusu olabildiği gibi çene keÂmiğine hastalık yayıldığı takdirde çene keÂmiğinin de kısmen alınması gerekir. Bu şeÂkilde tedavide kozmetik ve fonksiyonel soÂrunlar gelişebilir. Dil konuşma, çiğneme, yutma ve tat alma duyusundan sorumlu bir organdır. Erken safha kanserde bu fonksiÂyonlar belirgin derecede etkilenmediği halÂde, ilerlemiş hastalıkta cerrahinin genişliğiÂne bağlı olarak tedavisi sonrası kısmi veya tam fonksiyon kayıpları ortaya çıkar. AyrıÂca ameliyatta boyundan nefes borusuna deÂlik açılabilir (trakeotomi). Bu geçicidir, bir süre sonra bu kapatılır. Benzer şekilde cerÂrahi sonrasında hastanın bir süre burundan beslenme tüpü ile beslenmesi gerekebilir.
Seyir:
Erken evre dil kanserinde %70-80 sağ kalım sağlanırken, ilerlemiş evrelerde sağ kalım %40'lara düşmektedir. Ayrıca boÂyundaki lenf düğümlerine yayılan hastalıkÂlarda sağ kalım % 15-30 daha da azalmaktaÂdır. Uzak organlardan en sık yayıldığı bölge akciğerlerdir.
Gırtlak Kanseri (Larenks Kanseri)
Ağız Kokusu, Nedenleri ve Ağız Kokusunu Giderme Yolları
Ağız Nedir?
Kaynak:msxlabs.org
YORUMLAR