Büyük L. AĞIZLAMAK g f. 1. Bir şeyi ağızlamak, herhangi bir parçayı yuvasına oturtmak için ayarlamak. 2. Yörs. Bir işi ağızlamak, ...
Büyük L.
AĞIZLAMAK g f. 1. Bir şeyi ağızlamak, herhangi bir parçayı yuvasına oturtmak için ayarlamak. 2. Yörs. Bir işi ağızlamak, o işe adım atmak: Hele ekinleri ağızlayalım , arkası kolay gelir. 3. Yörs. Bir kimseyi, hayvan topluluğunu.ağızlamak, yolcu etmek, yola çıkmak: Onu dün akşam ağızladık. Sürüyü ağızlamak. 4. Yörs. Yemeği ağızlamak, üstünden yiyecek.
Denize. Bir yeri ağızlamak, bir limana, bir kanala, bir geçite girecek vapur için liman ya da geçit ağzını ortalamak, || Bir çubuğu destemorasına, bir direği ıskaçasına geçirmek.
Halk müz. Nefesli sazları çalmak suretiyle ağızlığı dudaklara dayamak.
¦ ağızlamak gçz. f ağızlanmak dönşl. f. Yörs. Sözkonusu nebat ise, yeşermeye adım atmak; yeşermek, büyümek: Ekinin ağızlamış mı? Artık ağızlandılar.
¦ ağızlaşmak ışt, f. Yörs. Anlaşmak, ağızbirliği etmek: Ağızlaşmışlar, hepsi de beni suçluyorlar.
¦ ağızlatmak ettirg. f. Yörs. Bir şeyi ağızlamak, kesici bir aletin körleşen ağzını keskinleştirmek; bilemek.
ağızlamak
(-i durum ekiyle kullanılan eylem), halk ağzında
1 . Bir işi kolaylamak.
2 . teknoloji, teknik Bir parçayı yuvasına geçirmek için ilkin yuvanın ağzını ayarlamak.
3 . denizcilik Bir boğazın ya da bir limanın ağzını ortalamak.
(-i durum ekiyle kullanılan eylem), halk ağzında
1 . Bir işi kolaylamak.
2 . teknoloji, teknik Bir parçayı yuvasına geçirmek için ilkin yuvanın ağzını ayarlamak.
3 . denizcilik Bir boğazın ya da bir limanın ağzını ortalamak.
YORUMLAR