Alternatif Tıp

Alternatif Tıp İnsanların tedavilerini kendi kendilerine yapması doğal tıp felsefesinin ana noktasıdır. Artık insanlar tedavi olu...

Alternatif Tıp

ayurveda





İnsanların tedavilerini kendi kendilerine yapması doğal tıp felsefesinin ana noktasıdır. Artık insanlar tedavi olurken daha dikkatliler. Gelişen teknoloji insan sağlığını olumsuz bir şekilde etkiliyor. Bir kaç yıl öncesine kadar da kişiler sadece modern tıptan faydalanıyorlardı. Bugün ise insanlar vücutlarının çok fazla deforme edilmesini istemiyorlar ve bu nedenle alternatif tıp tercihleri arasında yer alıyor. Gün boyunca sürekli stres halinde olan insanlar günün bitiminde rahatlamak için doğal yollara başvurmanın yararlarını kavramış bulunuyorlar.
Doğanın tedavi etmeye hazır olan bir tarafı vardır ve bu doğal tıbbın temel taşıdır. Doğal tıp vücudun kontrolünü sağlayarak sistemin kendi kendine yetmesini amaç edinir. Kullanımında hiç bir yan etki olmaması da güven vericidir.






  • Tıp Nedir? Tıp Bilimi Hakkında


  • Alternatif Akım


  • Tıp sekreterliği nedir, nasıl tıp sekreteri olunur?




Hepimizde kendimize ait bir kişisel enerji bulunmaktadır. Bu enerji gölgeli bir yerde güneşin parlaması gibi etrafımızda parlıyor. Enerjimizin en fazla olduğu dönemlerde olumlu karakterimiz ortaya çıkıyor. O zaman uyumlu ve başarılı oluyoruz. Meditasyon insanı kuşkularından arındırıp, içindeki enerjinin dışarı çıkmasına yardımcı oluyor. Bu alanda araştırma yapan kişilere göre “karmaâ€mız yani iç enerjimiz düşüncelerimizden etkileniyor. Iyi bir “karma†yakalamak için günlerce meditasyon yapıp, içimizdeki mistik düşünceleri uyandırmak gerekmiyor tabii ki. Olumlu düşünmek, içimizdeki kuruntulardan kurtulmak için yeterli. Rahatlamak ve huzura kavuşmak için size beş yöntem öneriyoruz, bu şeklide kişisel enerjinizi mutlu olma yönünde kullanmanıza yardımcı olacağız.




1. Zayıf Noktalara Basınç
Akupunktur insanı çok rahatlatan bir yöntem. Insan vücudunda tıpkı nehirler gibi akan 12 enerji akım yolu olduğu bu konu da araştırma yapan insanlar tarafından söylenmekte. Bu enerji akımı beyin ve vücııt sağlığını koruyor. Bazı zamanlar bu enerji akım yolları tıkanıyor. Bu nokta da akupunkturun yardımı gerekiyor. Akupunktur uzmanları tıkanıklığı lokalize edip o yere iğneler yardımıyla basınç uyguluyor ve enerji dolaşımının yeniden yapılmasını sağlıyor. Stres ve üzüntüden kurtulmak istiyorsanız şu basit tekniği uygulayabilirsiniz. Sağ elinizi yumruk yapıp, sol avucunuzun içine bastırın. Bir kaç saniye sonra gevşetin. Birkaç kere tekrarladıktan sonra ellerinizi silkeleyin. Enerji akımını sağlamak için yüzünüzdeki ve ayaklarınızdaki bazı noktalara basınç uygulamanız gerekir.

2.Renk Bağlantılarını Kurun
Yeni jenerasyon “renk terapistleriâ€ne göre insan vücudunda 7 ayrı enerji noktası var ve buna “chakra†deniyor. Bu enerji depoları beyin ve vücut sağlığımızı etkiliyor. Her “chakraâ€ya özgü bir renk var, ama bu renk herkes tarfından fark edilemiyor. Belki inandırıcı gelmeyebilir, ama bu rengi sadece titreşim enerjisini kaydeden özel cihazlar algılayabiliyor. Mesela göğsünüzde olan “chakra†enerjisinin rengi pembe ve yeşildir ve aşk hayatınızı etkiler. Demek ki kendinizi pembe bir ışığa verirseniz bu “chakra†nın enerjisini daha da arttırıp, duygusal sorunlarımıza daha kolay bir şekilde çözüm bulmanızı sağlar. “Chakraâ€larınızı çalıştırarak, ruhunuza giden yolu bulabilirsiniz. Yedi renk terapisini kullanarak beyin fonksiyonlarınızın düzenli çalışmasına yardım edebilirsiniz.

3.Mucizeyle Tanışın
Kendinize yardım etmek istiyor musunuz? Başarısız olduğunuz düşündüğünüz konularda başarıyı yakalamak için yapmanız gereken şey, varolan tek bir güce inanmak. Eğer yolunuzda daha fazla ilerleyemiyorsanız bir süre için geri dönmek ve beklemek çok daha iyi olabilir. Ama önünüze fırsat çıktıysa bunu mutlaka değerlendirmelisiniz.

4. Hayallerinizi Beyninizde Canlandırın
İşinizde yükselmek veya tropik bir plajda tatil yapmak mı istiyorsunuz? O halde kendinizi o şekilde hayal edin. Hayalinizi yaşayın, bu şekilde kendinizi çok daha iyi hissedebilirsiniz. Kendinizi iyi bir şekilde görerek daha olumlu bir ruh hali yakalayabilirsiniz. Kendinizi ideal bir pozisyonda görüp, güzel hayalleri güzel bir gerçeğe dönüştüren yolda ilk adımı atmış olursunuz. Çünkü biliçaltındaki o hayallere göre davranmaya başlar ve bir süre sonra da hayallerinizi gerçekleştirirsiniz.
Istediğiniz şeyin ne olduğuna kendinizi ne zaman ve nerede görmek istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Bu fotoğrafı beyninizde iyi bir yere saklayıp fazla çalıştığınız zamanlarda düşündüğünüzde onu gözünüzün önüne getirmeli ve böylece iyi yolda olduğunuzu kendinize söylemelisiniz. Mesela kendinizi altın sarısı bir kumsalda, masmavi bir denizin kıyısında , kuş cıvıltıları ve dalga sesleri arasında güneşlenirken hayal edin.sadece bir kaç dakika sonra, içinizdeki kaosun dindiğini ve yüzünüzde bir gülümseme belirdiğini göreceksiniz.

5. Pozitif Enerji ve Eviniz
“Feng Shuiâ€, iç dünyanızı organize eden bir teknik. Bu tekniğin temelindeki inanç, evrende bir pozitif enerji olduğu ve bu enerjinin sürekli üstümüze aktığıdır. Bu pozitif enerjiden daha fazla yararlanmanız için ev dekorasyonunuzu değiştirmeniz öneriliyor. Çünkü evimizin her köşesinin bir anlamı var; iş. aşk, kariyer.
“Feng Shui†tekniğinin özü dağınıklıktan uzak durup, hayatınızın romantik yönünü tekrar keşfetmeniz. Yatak odanıza aradığınız sevgilinin özelliklerini taşıyan bir çiçek koyun. Mesela kendinden emin, özgür bir partner istiyorsanız seçeceğiniz çiçek dayanıklı, fazla su ve ilgi istemeyen türde bir çiçek olmalıdır. Yaratıcı, dışa dönük bir erkek istiyorsanız cıvıl cıvıl çiçek açan bir bitki seçmelisiniz. Yapacağınız bir diğer değişiklik ise, yatak odanıza birkaç kırmızı eşya yerleştirmek.Başka önemli ayrıntı da yatağınızla ilgili. Yatağa her iki taraftan girelebilmesi gerekiyor. Yatağınızı duvara dayamayın.


Pozitif Düşünce Ve Beyin Gücü

Kardeşim sen düşünceden ibaretsin
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünürsün gülüstan olursun
Diken düşünürsün dikenlik olursun
MEVLANA

Doğu felsefesinin ana kaynağı olan "pozitif düşünce" günümüzde batı tıbbında benimsediği sihirli iki kelimedir. Doğada , evrende her şey karşılıklı etkileşim halindedir. Zihinle beden arasında da böyle bir etkileşim vardır. Zihindeki olumlu düşünceler bedende bir takım olumlu sonuçlar yaratır.
Pozitif düşünce, olumsuzluklara razı olmayan, her koşulda yapabilecek iyi bir şeyin olduğuna inanan, insan hayatını olumlu yönde etkileyen bir düşünce tarzıdır. Bu gün artık iş , spor ve sanat dünyasında bile pozitif düşünce ve beyin gücü verim arttırıcı bir faktör olarak kabul edilmektedir. Bu gün artık başarının yolu pozitif düşünmekten geçiyor. Bu iki kelimeyi hayat felsefesi olarak benimseyen insanlar umudunu, güvenini, iyimserliğini kaybetmeden kendine güvenen, cesur ve inisiyatif sahibi bireyler olduklarını çevrelerine hissettiriyorlar.
Pozitif düşünen kişiler, pozitif enerji veren insanlarla arkadaşlık ediyorlar, pozitif enerji veren yiyeceklerle besleniyorlar, pozitif enerji yüklemek için spor ve meditasyon yapıyorlar. Sizi daha güçlü kılacak şu yaşam felsefesine kulak verin:
·Mizah duygunuzu yitirmeyin
·Cesur olun
·İdealist olun
Deepek Chopra yaratıcı güç ile ilgili şöyle dersizin için en önemli gerçek, gücünüzü aldığınız tır. Yaratıcı güç aklımızı ve bedenimizi şekillendirir, evrimin gücüde budur. Yaratıcı gücünüzle ilişki kurun. Yaşamın tümünü kaplayan üç temel güç vardır bunlar:
·Yaratma
·Koruma
·Yok etme
Yaratıcılık gücünü egemen kılan kişiler başarılı olmuşlardır. Kendi güçlerinin kaynağının yine kendileri olduğunu bilirler ve aşağıdaki ortak özelliklere sahiptirler:
·Sezsizliğin tadını çıkarmayı bilirler
·Doğayı hisseder, ondan zevk alırlar
·Kendi duygularına güvenirler
·Kargaşa içindede işlerine odaklanırlar
·Çocuklar gibi onlarda hayal kurmaktan hoşlanırlar
·Kendi bilinçlerine güvenirler
·Herhangi bir görüşe katı bir şekilde bağlı değildirler.
Affetmek, bir başka insana veya kendinize karşı içinizde duyduğunuz öfkenin yerine sevgiyi koymaktır.
İşte size affetmenin birkaç yolu
Â·İşe enerjinizi arttıracak bir şey yaparak başlayın
·Sanki kalbinizden konuşuyormuşsunuz ve içinizden yükselen affetme sözcüklerini dile getiriyormuşsunuz gibi yapın
·Ellerinizi kalbinizin üzerine yerleştirin, içinizden taşan duyguları hissedin
Son olarak geçmişi ve geleceği bir tarafa bırakıp sadece bugünü iyi değerlendirmeğe inanarak sözlerimi Ömer Hayyam'ın bir dörtluğu ile bitiriyorum.

Gönlüm aranıp dünleri feryat etme
Kam almak için yarınlar icat etme
Dünler düş olup gitti, yarınlarsa hayal
Cahilce şu gerçek günü berbat etme

Psikolog Dr. DAVUT İBRAHİMOĞLU


BACH" - Çiçek Terapisi

Bach Çiçek Terapisi, hastalıklarımızın çoğunun fiziksel değil, zihinsel ve duygusal lı olduğu tezine dayanır. Korku, umutsuzluk, kaygı, irrasyonellik ve yorgunluk gibi duygusal problemlerimiz, birçok hastalığa davet niteliğini taşır. Yabani bitkiler, çiçekler ve ağaçlar bu duygusal problemlerin tedavisine destek olur. Bitkilerin pozitif gücü bedenimize nüfuz ederek, bize pozitif bakış açısı kazandırır. Böylece psikolojik ve zihinsel güç kazanırız ve bedenimize hastalıkları davet etmeyiz. Kendimizi olumlu, sağlıklı ve canlı hissederiz.
Çiçek sularından hazırlanan karışımın dahili veya harici kullanılması önerilir.

Bach Çiçek Terapisi, aşağıdakiler de dahil pek çok durumda yardımcı olabilir:

· Stres

· Depresyon

· Aşırı üzüntü, şok

· Yorgunluk

· Regl öncesi gerginlik

· Saman nezlesi vb.

Çiçek Terapisi'nin prensipleri nelerdir?

Dr. Edward Bach 1930'lu yıllarda bu metodu homeopatiden esinlenerek yaratmıştır. İnsan bedeninin iyileşme mekanizmasını harekete geçirmek için bitkilerin minimal dozda su ile seyreltilerek kullanılması metoduna dayanır. Yani kişinin fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlığı için doğru bitki minimum dozda kullanılırsa bedenin iyileşme süreci başlar.
Çiçeklerin yapısı incelendiğinde insanların duygusal özellikleri ile çok örtüşen noktalar bulunur. O halde bu çiçek özleride minimal dozda kullanılırsa kişiye pozitif duygular bedenin iyileşme mekanizması ile sağlanabilir.
45 dakika süren Çiçek terapisi tek başına ya da daha etkili olduğu için diğer doğal terapilerle de uygulanılabilir.


Aküpresür
Aküpresür tedavisi akupunktura benzemektedir. Özellikle meridyenler yöntemi ve vücudu noktalara ayırma sistemi benzer şekilde uygulanmakta. Aküpresürün akupunkturdan en büyük farkı iğne yerine el ya da ayaklar yardımıyla hastanın belirlenen bölgelerine basınç uygulanıyor olması. Bu şekilde kaslar gevşetiliyor, kan dolaşımı hızlandırılıyor ve vücut kuvvet kazanıyor.
Aküpresür yönteminiü akupunkturdan daha eski bir tarihi bulunmaktadır. Bu yöntem ilk olarak Çinliler tarafından uygulanmaya başlamış. Daha önceden tespit edilen bölgelere hafif basınç uygulamanın, o bölgede bulunan ağrıları azalttığı ve vücudun diğer bölümlerini de olumlu şekilde etkilediği tespit edilmiştir. Çinliler aküpresür yerine bir süre sonra geliştirdikleri akupunkturu kullanmaya başlamışlar
Aküpresürün tedavi edici etkisinden çok ağrıları giderici bir analjezik gibi görülmesi gerekmektedir. Aküpresürün amacı kan dolaşımını hızlandırmak, kişinin ağrılarını en alt düzeylere indirmek ve kişiyi rahatlatmaktır.

Aküpresür yapabilmek için ağrının geldiği yer belirlenmeli bu alana hafif bir basınç uygulanmalıdır. Aküpresürün en ince noktası da ağrının geldiği alanı iyi tespit etmek ve basıncı gerekli ölçüde yapabilmektir. Uygulama sırasında kişi asla acı duymamalıdır aksi taktirde işlem yanlış yapılıyor demektir.
Aküpresür oldukça kısa sürede öğrenilebilen bir yöntemdir. Fakat bazı kişiler üzerinde uygulama yapılması doğru değildir. Özellikle hamilelerde, madde bağımlılarında, yeni yemek yemiş olan kişilerde, kullanılmamalıdır.
Uzman olmayan fakat aküpresür yapmak isteyen kişilerin yanında mutlaka uzman biri olmalıdır. Böylece hata yapılmasını önlenmiş olur. Aküpresür yatarken ya da otururken uygulanmalıdır.

Uygulaması
Aküpresür için bir takım hazırlıklar yapmalısınız. Terapişler sırasında giyecekleriniz oldukça rahat olmalı. Böylelikle fiziksel hareketlerinizde zorlanmazsınız. Terapiyi hiç kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan gerçekleştirebilirsiniz. Terapiye başlamadan once aküpresür noktalarını tanımanız gerekmektedir. Bedeninizi ellerinizle tek tek dokunarak inceleyin.ve vücudunuzu yeniden keşfedin. Dokunuşlarınızda teninizin içinde hafif bir basınç hissettiğinizde ana bölgenin burasıdır. Bu bazen derinin altında az şiddette bir ağrı şeklinde de olabilir.
Aküpresürü yardım almadan gerçekleştirebilirsiniz. Fakat bu şekilde aküpresür sadece tek bir bölgede uygulanacaktır. Özellikle krampları olanlar ve baş ağrısı çekenler kendi kendilerine tedavi olabilirler.
Chi'nin bedendeki akışını süratlendirmek için belirlediğiniz bir bölgeye basınç yapabilirsiniz. Belirlenen bölüme parmak ucunuzla bir iki dakika bastırmalısınız. Parmağınızı dikey olarak değil yatay olarak kullanmalısınız.Basınç çok şiddetli olmamakla birlikte hissedilebilir derecede olmalıdır. Belirlediğiniz bölgenin çevresinde parmağınızla basınç uygulayarak, bir iki dakika daireler oluşturun. Chi'nin rahatlamasını sağlamak için avuç içinizi bu bölgeye yerleştirin ve bu sırada parmaklarınızla basınç uygulamaya devam edin.
Bütün bunları yaparken chi'nin vücudunuzda hareket haline geçtiğini hayal etmeye başlamalısınız. Aküpresür bölgeniz rahatlamaya başladığında parmaklarınızdaki gücün azaldığını hissedersiniz. Bu durumda basınç şiddetini artırmalısınız.
Aküpresür de meridyen tedavisinden faydalanmak istediğinizde bir uzmandan yardım almanız gerekmektedir. Uzman kişi bedeninizdeki enerji dağılımında meydana gelen dengesizliği saptayacak ve buna göre uygulamaya başlayacaktır.


Aromaterapi
Aromalı bitki özlerinin kullanılması, masajınıza tümüyle yeni bir boyut kazandırır. Çeşitli bitki ve ağaçlardan elde edilen bir konsantre özler, esanslar olarak biliniyorlar. Aromaterapi; uykusuzluk ve stresten akneye, deri sarkmasından depresyon ve sinirsel gerginliğe kadar uzanan birçok problemin çözümünde bu yağların sağaltım amaçlı kullanılması anlamına geliyor.

Tarihçe
'Sağlığın yolu, her gün aromalı bitki özleriyle banyo almak ve kokulu masaj yapmaktır' diye yazmıştı Hipokrat, M.Ö. 400 yılında. Tarih boyunca, aromalı yağların kullanımına ilişkin sayısız göndermeler vardır.
Aromaterapi terimi, ilk olarak Fransız kimyager Gattefosse tarafından 1920'li yıllarda kullanıldı. Bundan birkaç yıl önce Gattefosse esansların sağaltım gücünü, laboratuvarında çalışırken elini kötü bir şekilde yaktıktan sonra fark etmişti. Yanmış elini dalgın dalgın en yakınındaki sıvıya, bir kase dolusu lavanta yağına daldırdıktan sonra hayretle acının azaldığını ve yanığın da, hem tahmininden daha hızlı bir şekilde hem de hiçbir iz bırakmadan iyileştiğini görmüştü. Bu olaydan sonra 1914 - 18 savaşı sırasında yaralı askerlerle çalışırken yağların iyileşme sürecini hızlandırdığını gözlemlemişti. O zamandan beri de, aromaterapi giderek yaygınlaşmaya başladı.




Aromaterapi Nedir?
Aromaterapi, bitkilerin kök, çiçek, yaprak gibi bölümlerinden elde edilem yağlarla uygulanan terapi uygulama yöntemidir. Aromaterapi uygulamasını Hind ve Çin Uygarlıklarında başlayıp Yunanistan'a geçtiğini ve oradan da tüm dünyada kullanılmaya başlandığını görmek mümkün.
Eski zamanlarda aromaterapi bir koruyucu hekimlik sistemi olarak kullanılırken, ilaç sanayinin doğması ve hazır ilaç elde edilmesiyle, zahmetli olan bu işlemden zamanla vazgeçilmiş ve aromaterapi gündemden kaybolmuştur.
20. yüzyılın başlarında Fransız Kimyager Doktor Gattefosse, laboratuvarında yaptığı bir deney esnasında kaza ile elini yakmış ve o sırada elinde bulunan şişeden dökülen lavanta yağının elini süratle iyileştirdiğini farketmiştir. Daha sonra yaptığı araştırmalar sonucunda yağların, güçlü antiseptik, mikrop öldürücü, iyileştirici, hızlı hücre yenileyici etkilerinin olduğunu saptamıştır. Zaman içinde aromaterapi araştırmaları yoğunluk kazanıp daha sık kullanılır hale gelmiştir.
Yağlar
Bitkilerde doğal olarak oluşan yağların, bitkinin özü olduğu ve de hiçbirinin diğerine eşit olmadığı düşünülmektedir. Bitki metabolizmasının artıkları da olabilecek bu ürünlerin, tam olarak ne ise bilinmemektedir. Bunlar bitkinin değişik bölümlerinde oluşur ve dolaşırlar. Bir bitkinin özel bir yerinden elde edilen bir esansın kimyasal ve tıbbi özellikleri, bitkinin ait olduğu kısmına göre farklılıklar gösterebilir.

Uçucu Yağlar (Essential Oils)
Yağözleri bitkilerin hormonu sayılır ve insan vücudundaki hormonlara eş değerde canlandırıcı, ateşleyici ve aracı olarak bir görev üstlenir. Bu uçucu yağ özleri bitkinin içinde dolaşarak ve hormonlarını şekerli ortamda birbirine bağlayarak, bitkinin bütün yaşamı boyunca, çok az miktarda üretilirler.

Uçucu yağ özleri, elde edildikleri bitkilerin yapısına göre insan vücudunda iyileştirici etki yaratır. Bu etkinin doğru elde edilmesi için uygun miktar ve yöntemle uygulanması gerekir. Terapide kullanılan uçucu yağlar, kan dolaşımı yolu ile istenilen bölgeye ulaşır. Uçucu yağlar doğal ürünlerdir ve yan etkileri çok azdır. Doğru kullanılırsa farmakolojik ilaçlardan faydalıdır.

Temel Yağlar

Çoğu bitkisel özlü yağlar aromaterapi tedavilerinde taşıyıcı yağ olarak kullanılabilir, seçilecek yağın yapısı ve tedaviye uygunluğu alınacak sonucu güçlendirir. Örneğin; yüz bölgesinde kullanılacak yağ hafif yapıda ve vitaminli olması tedavinin etkisini güçlendirirken, yayoba yağı, çayırnergisi yağı ciltte genel yatıştırıcı ve iyileştirici etki yaratır. Binbirdelikotu yağı sinirsel gerginlik, depresyon gibi terapillerde çift etki sağlar. Burada önemli olan, bakım esnasında seçilecek yağın kişinin terapi amacına uygun olması, terapinin etkisine uyum sağlamasıdır.



Ana Zararsız Aroma Yağlar
*
Clary Sage - Adaçayı
* Lavander - Lavanta
* Ylang Ylang - Kananga
* Chamomile - Papatya
* Peppermint - İngiliz Nanesi
* Rose - Gül
* Rosemary - Bberiye
* Sandalwood - Santal


Yüzde ve Vücutta Kullanılan Temel Yağlar

*
Susam Yağı - Yayoba Yağı (Tüm ciltlere uygundur)
* Havuç Yağı - Hawaii Cevizi Yağı (Hücre yenileyicidir)
* Sarısabır Yağı - Çayırnergisi (Hassas yapılı ciltlere uygundur)
* Buğday Özü Yağı - Zerdali Çekirdeği Yağı (Olgun ciltlere uygundur)


Aromaterapi Uygulanmaması Gereken Durumlar

1.
Ateşli hastalıklar ve ateş.
2. Deri ve eklem iltihapları
3. Nedeni bilinmeyen kaşıntı ve kızarıklıklar
4. Ödem ve şişmeler
5. Açık yaralar
6. Spor yaralanmaları, akut durumları
7. Adele yırtılmaları ve bağdokusu zedelenmeleri
8. Kırık kemikler
9. Açık yaraya neden olan yanıklar
10. Varisler (üzerine direkt masaj baskısı uygulanmaz)
11. Yeni ameliyat ve yaralanmalar

Aromaterapide Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar

*
Aroma yağların kullanımında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır, kullanım ve satış için henüz bir regulasyon oluşmadığından bu tür yağlar Avrupa ve Amerika'da rahatlıkla satılmaktadır, çoğu eczane ve parfümerilerde satılan yağların konsantre oranları düşük olmasına rağmen, terapi amacı için hazırlanmış profesyonel firmaların yağları farklıdır, uzman aromaterapist müşterisini yönlendirmek mecburiyetindedir.
* Ucucu yağlar doğal ürünlerdir ve yan etkileri çok azdır, doğru kullanılırsa farmakolojik ilaçlar kadar faydalıdır, insan sistemi üzerinde yumuşak etki yaratır.
* Aromaterapi alternatif koruyucu hekimlik sistemine dayanan bir tedavi yöntemidir, bu nedenle aromaterapistler kendi başına teşhis ve tedavi önermemelidir. Doktor kontrolü ile rahatsızlıkların giderilmesinde yardımcı tedavi olarak uygulanmalıdır. Örneğin; yüksek tansiyonu olan bir kişiye tek başına aromaterapi önermek sakıncalıdır. Aromaterapi diğer alternatif tedavi yöntemleri ile birlikte tamamlayıcı etki yaratır.
* Kullanacak kişi aynı anda reçeteli bir ilaç kullanmakta ise aromaterapi tedavisi uygulanmaz, zira belirli yağlar ilaçların etkisini nötürleştirebilir veya yan etki yaratabilir.
* Aromaterapi tedavileri diğer alternatif tedavilerle birlikte tamamlayıcı ve tedavinin etkisini güçlendiricidir, örneğin homopati, natrupoati gibi.
* Önerilen dozun üzerinde doz kullanilmamasina özen göstermelidir, % 2 - 3 Uçucu yağa % 98 Temel yağı, her 5 ml temel yağa 1 damla uçucu yağ yeterilidir.
* Aynı yağ ve karışım uzun süre kullanılmamalıdır. Uçucu yağları değiştirmekle vücudun belirli yağa alışkanlık kazanma etkisi oluşmaz aynı anda aşirı toksik birikimi engellenir.
* Sakıncalı listede belirtilen yağları ancak uzman aromaterapistlerin önerisi ile kullanılabilir.
* Bebek ve çocuklarda yetişkinlerden farklı bir doz gerekirken, bazı yağlar ise asla kullanılmamalıdır. Yağları her zaman kapalı ve çocuklardan uzak tutmanız gerekmektedir.
* Hassas ciltlerde aromaterapi yağlarını kullanmadan önce test etmak gerekir.
* 0 - 4 yaş bebeklerde sadece lavanta ve papatya kullanılabilir, doz ise düşük olmalıdır.
* 4 - 7 yaş gruplarında lavanta - papatya - madalina -gül - palmarosa yağları düşük dozlarda kullanılır.
* 7 -12 yaş gruplarında tüm yağlar kullanılabilir, yetişkinlere uygun dozun yarısı olarak.
* Güneşte ve solaryumla birlikte bergamot, greyfurt, limon, ağaçkavunu, portakal, turunç ve melek otu kullanılamamlıdır. Cilt hasasiyeti artar, güneşlenme veya solaryum için en az 4 saat beklenmelidir.
* Yüksek tansiyonu olan kişilerde biberiye kullanılmaz.
* Sara / Epilepsi rahatsızlığı olan kişilere; rezene, ökaliptus ve kekik kullanılmaz, biberiye ise az dozda kullanılır.
* Şeker hastalığı ve diyabet söz konusu ise ökaliptus, itir ve limon kullanılmaz.
* Hamileliğin ilk 4 ayında aromaterapi yağları kullanılmamalı, 4'üncü aydan sonra da, papatya, günlük hindistan, lavanta, ağaçkavunu, turunç, palmarosa, portakal, hint defnesi ve fas turuncu ancak hafifletilmiş dozlarda kullanılabilir.
* Kas spazmına ve düşüğe neden olabiliceği için hamilelikte; karanfil, fesleğen, marçan kök, yalancı mirha, ardıç, biberiye, adaçayı, anason, yasemin, hardal ve gerçek melisa kullanılmamalıdır.
* Bergamot, zencefil, greyfurt, limon, hint limonu, ağaç kavunu, portakal, hintdefnesi ve turunç cilte iritasyon yaratabilir.
* Saf kullanımı sakıncalı yağlar arasında; anason, hint limonu, havuç tohumu, tarçın, karanfil ve kekik yeralır.
* Alerjik etki yaratabileceği için tarçın ve karanfil önce kulak arkasında denendikten sonra yüz bölgesine kullanılabilir.
* Tüm asitli yağlar, hassas ciltlerdiçin sakıncalıdır. Fesleğen, rezene, hint limonu, biberiye, lemon verbena...

Aromaterapi Uzmanı: Aynur Gedik


Ayurveda
"Ayur"un türkçe karşılığı yaşam,"veda"nın ise bilgi demektir. Ayurveda Yaşam Bilgisi anlamına gelir. İnsanın zihnini ve bedenini bir bütün olarak ele alır ve insanın kusursuz bedene kavuşmasını sağlamaya çalışır.
Alternatif tıp kategorileri içinde bulunan ayurveda ilk olarak Hindistan'da uygulanmaya başlanmıştır. Zaman içinde batılılarca yenilenmiş ve günümüzde en yeni şekliyle kullanılmaya başlanmıştır. Uzun bir süreçten geçmiş olması Ayurveda'nın bir çok farklı dallarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Modern tıp uzmanlarınca onaylanan ve tavsiye edilen Ayurveda yöntemi ise Maharishi Mahesh Yogi öncülüğünde uygulamaya koyulmuştur.
İnsan sağlığına bakışı zihin ve beden üzerindendir. Hastalığı vücuda girdikten sonra yok etmek yerine insanın hasta olmamasını sağlayarak uzun yıllar yaşamasını amaç edinmiştir.
Ayurveda uygulamalarında insanlar genç yaşta incelenmeye başlanır. 50 yaşında yaşanılacak bir hastalık yirmili yaşlarda vücutta kendini göstermeye başlar. Ayurveda insanların vücut yapılarını inceleyerek hangi hastalıklara yakalanabileceğini açıklayarak insanlara vücut yapılarına göre yaşamlarını devam ettirmesini öğretir.
Ayurveda'dan yararlanmak isteyen kişilerin ilk olarak Doşha'ları tespit edilir. Doşha her insanda farklı olan vücut yapısını belirler. Ayurveda inanışlarına göre insanların 3 farklı Doşha'sı olabilir. Doşha'lar ile kişi sadece kendine ait olan özelliklere sahip olur. Her insanda farklı Doşha'ların olmasıyla insanların karakterleri ve biyolojileri de birbirinden farklı olur. Doşha'larda meydana gelebilecek uyumsuzluk, hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.
Sağlıklı bir vücuda kavuşmak için insanlar Doşha'larını bilmelidir. Kimi insanlar için oldukça yararlı olan bir besin kimilerine zarar verebilir. Kimileri çok yediği halde kilo almazken kimileri su içse kilo alır. Bu nedenle insanların Doşha'larının tespit edilmesi önemlidir. Hastalandıktan sonra vücuda iyi bakmak yerine vücudunuza uygun bir şekilde beslenir ve hareket ederseniz hastalıkları vücuda girmeden önlemiş olursunuz.
Doşha'lar belirli olarak üç gruba ayrılırlar ve beş elementten meydana gelirler. Elementler boşluk, hava, su, ateş ve topraktır.
1. Doşha Vata: Vata, boşluk ve havadan meydana gelmektedir. 3 Doşha'nın da lideri konumdadır. Soğuk, sert, kuru, küçük, hafif ve değişkendir. Soluk alıp vermek, duyu ve hareket organları, bağırsak ve idrar yolu hareketleri ile konuşma Vata'nın önderliğindedir. Vata'nın bedende çoğalması için uykusuzluk, kaygı, heyecan, uyumsuzluk, yetersiz beslenme, mevsim değişikliği, sonbahar dönemi, sahah ve öğleden sonraları ve de 60 yaş üstü olmak gerekir. Bedenin enerjik, hareketli olmasını sağlar ve sinir sisteminin çalışmasında yardımcı olur.Vata vücutta denge sağlayamadığında stres, kaygı, dikkatsizlik, üşüme, kuruluk, kabızlık, uykusuzluk, kas gerilmesine neden olur.

2. Pitta: Pitta, ateş ve nemden meydana gelir. Bağırsakların hızlı çalışmasında etkendir. Sıcak, kokulu, acı, sert, asidik, hafif sıvıdır. Zihnin sürekli aktif olması, uzun süre konuşma, sert güneş ışınları, sıcak hava, ekşi-tuzlu besinler, asitli içecekler, öğlen ve gece yarısından sonraki saatler Pitta'nın vücutta çoğalmasına neden olur. Pitta vücutta uyum sağlayamazsa terlemeye, kokuya, agresifliğe, sürekli yeme hissine, susuzluğa, ülsere, yüzde kızarıklığa ve görme problemlerine neden olur.

3. Kapha:. Su ve topraktan meydana gelir. Ağır, sağlam, soğuk, yumuşak, tatlı ve yağlıdır. Bedenin dinç kalmasını sağlar, cesaret verir, bağışlama ve iyileşme etkisi gösterir. Uzun süreli uyku, zihin ve beden hareketsizliği, yağmurlu soğuk hava, fazla yeme, yağlı-soğuk-ekşi-tatlı-tuzlu yemekler Kapha'nin vücutta artış göstermesini sağlar. Kapha vücutta denge sağlayamazsa sürekli halsizliğe, tembelliğe, aşırı yemeye, alerjiye ve kaşıntıya neden olur.

Bazı insanlarda birkaç tip Doşha görülebilir. Bu kişiler bulundukları ortama göre Doşha'larına bürünürler. İnsanlar Doşha'larını öğrendikleri taktirde bedenlerine nasıl bakmaları gerektiğini de öğrenirler ve böylece Doşha'larının artmasına izin vermeden oluşabilecek hastalıkları önlerler. Sağlıklı bir şekilde uzun yaşamanın sırrı Doşha'lara göre hareket etmekte yatmaktadır.



Uygulaması
Ayurveda'nın temelini düzenli yaşam oluşturmaktadır. Sabahları olduğunca erken kalkıp, geceleri en geç 11.00'de yatmak gerekir. Sabah kalkar kalkmaz bir bardak ılık su içmeli ve ardından bağırsaklar boşaltılmalıdır. Dişleri fırçalarken dil de temizlenmelidir. Vücudunuzun tümüne özellikle ayak tabanlarına yağ masajı yaparak ardından rahatlatıcı banyo yapılmalıdır. Kahvaltı menüsü oldukça hafif yiyeceklerden oluşmalıdır.
Bulunduğunuz mevsime göre öğle yemeğinizi hazırlamalısınız. Öğle yemeği asıl öğün olarak kabul edilmeli ve ardından kısa süre dinlenerek etkinliklere devam etmelidir.
Akşam menüsü asla ağır olmamalı. Akşam yemeğinin ardından kısa süreli yürüyüşler yapmak oldukça faydalıdır. Yemekler oturarak yenmeli ve yemek saatleri belirli bir düzen içerisinde olmalıdır.
Bir Ayurveda uzmanına danışarak hangi Doşha tipine sahip olduğunuzu öğrenmeli ve yaşam tarzınızı bu şekilde devam ettirmelisiniz.



M. Ayurveda Hakkında Bilmek İstediğiniz Herşey
Ne demektir ne amacı vardır?
Şu an yeni bir tıp dalı olarak bilinen ayurveda aslında bilinen en eski tıp sistemlerinden biridir. Ancak başta Amerikalılar olmak üzere batılılarca tekrar gözden geçirilmiş ve modernize edilmiştir.

Kelime anlamı olarak yaşam (Ayur) ve bilgi (Veda), yani yaşam bilgisi demektir. Amaçları; hayatı uzatmak, mükemmel sağlığı yaratmak ve hastalıkları, bozuklukları vücuttan uzaklaştırmaktır. Ayurveda'nın esas önemli noktalarından biri de insanı beden ve zihinle bir bütün olarak görmesidir ve onun bütün unsurlarını birarada uyum ve dengede tutmaya çalışmasıdır. Nasıl oluyorda zihin ve beden birbiriyle ikili oluyor? Geçen yıllarda fizikte büyük bir başarı olarak kabul edilen Quantum teorisine göre moleküller ve atomdan öte bir maddenin quantum düzeyi vardır. Buradaki bir quanta, bilinen en küçük atomdan 10-100 milyon kez daha küçüktür. Bu düzeyde enerji ve madde birbirine dönüşebilir. Bir halde durmaktadırlar. Bu quantalar gözle görülmeyecek titreşimlerden oluşurlar ve adeta bir fizik biçim şekillemeyi beklerler. İnsanda da aynı olay geçerlidir ve önce görülmeyen titreşimler quantum dalgalanmalarına, o da enerji uyarılarına ve o da maddeciklere, dönüşünceye, DNA'ya ağrıya, dokulara, hücreye, herşeye dönüşür. İşte Ayurveda bu düzeyden, zihin ve beden düzeyinden sağlığa bakar.
Bu sistemin en önemli noktalarından biride, sağlığı korumanın, tedavi etmekten daha önemli olduğudur. Yapılan patalojik araştırmalar göstermiştir ki, örneğin 40 yaşındaki erkek bir kişide oluşan kalp enfarktüsü, koroner damarda tıkanma gibi semptomlarla kendini belli edip, doktora gidince ortaya çıkmaktadırlar. Oysa daha 20 yaşında bu kişinin damarlarında ileride kalp enfarktüsüne dönüşebilecek ve damar tıkanmasına yol açacak yağ taslakları patolojik olarak saptanmıştır. İşte bu düzeyde olaya müdahale edilirse, herşey çok daha basit ve kolay olur. Çünkü hangi doşha tipindeki kimsede ne tür hastalıklara eğilim olduğu bellidir.
Nedir bu Duşhalar?

Ayurveda'da çok önemli bir nokta, bireysel psiko-biokimyasal özellikler grubu ve kişiye özgü beden tipleridir. Her insanda egemen olan bir, bazen iki, hatta ender olarak üç doşha vardır. Bu doşhalar kişiye bütün önemli özelliklerini verirler, böylece hiçkimse bir diğerinin aynı olmaz. Eğer bu doşhalar dengeden çıkarlarsa, artarlarsa, azalırlarsa hastalıkların yolu açılmış olur. Mükemmel bir sağlık için kişinin kendi beden tipini, yani duşha tipini bilmesi çok önemlidir.

Nedeni de bir beden tipi için iyi olabilecek bir yiyecek bir başkası için etkisiz olabilr. İşte bu yüzden bazılarımız yazı sever bazılarımız sevmez, kımimize dondurma zevkli gelir, kimimize ise dokunur. Bazen canınız çorba isterken, bazen de tost isteriz. Nasıl oluyor bu olay? Bir bardak sütte kim içerse içsin 120 cal.vardır, ama bazılarınız onu içerse yağ depolanır, bazılarımız enerjiye dönüştürür. Bazıları ise kemiklere Ca++ depolar, bazısı idrarla dışarı atar, bazıları ise böbrek taşına dönüştürür, üstelik aynı kalsiyumu. Dosha tipinizi bilmek, kendimizi anlamak, aynı maddelere neden farklı cevaplar verildiğini kavramak için önemlidir. Ayrıca modern tıpta hastalık oluştuktan sonra çoğu zaman belirtiler ortaya çıkmaktadır. Ve o zaman kişi sağlığına dikkat etmektedir. Oysa kendi tipimize göre uygun beslenme ve davranışlarda bulunmak temelde bir korunma ve hastalık semptomları oluşmadan kolay bir tedavi olanağı sağlamaktadır. Oysa tüm semptomlar oluştuktan sonra tedavi olanakları çok kısıtlı kalabilir. Bir diğer noktada, bir beden tipi her hastalığa yatkın değildir. Bazı hastalıklar kolay kolay oluşmaktadır, bir üçüncü nokta da, tedavide beden tipini bilmenin önemli oluşudur. Çoğumuz biliriz ki aspirin herkesin ağrısını kesmez veya midesi ağrıyan her kişiye antiasit verilirse bir gruba iyi gelirken diğerine pek yararı olmaz. Başlıca üç grup dosha vardır; Vata, Pitta, Kapha. Bu doshalar temel olarak beş elementten boşluk, hava, su, ateş ve topraktan oluşurlar.

1. Dosha Vatadır (boşluk ve havadan oluşur). Özellikleri, değişken, kuru, hafif, soğuk, küçük, hareketli, sert ve diğer doshalara liderlik etmesidir. Vücutta enerji ve hareketi sağlar, sinir sistemini çalıştırır. Konuşma, duyu organları ve hareket organları, nefes alıp vermek, bağırsak ve idrar yolu hareketleri hep bu dosha tarafından yönetilir. Anormal çalıştığında, arttığında, sinirlilik, gerginlik, uykusuzluk, dinlenememe, kuruluk, kabızlık, ağrı, endişe, gaz, üşüme, kasların seyirmesi gibi durumlar olur. Örneğin, soğuk ve rüzgarlı hava gaz.
2. Dosha Pitta'dır. (Ateş ve nemlilikten oluşur). Özellikleri: Sıcak, keskin, hafif yağlı, hafif sıvı, asidik, acı, ekşi, kokulu, bağırsakları boşaltıcı etkisi vardır. İştah, susuzluk hissi, ısı dengesi, görme, cilt rengi ve yapısı keyif verir. Dengede olmazsa aşırı sıcaklık hissi, yanma hissi, cilt problemleri, ülser, görme problemleri, kötü koku, kızgınlık, aşırı acıkma, susama, yüzde kızarıklık, terleme oluşur.
3. Dosha Kapha'dır. (Su ve Topraktan oluşur). Özellikleri: yağlı, soğuk, ağır, yumuşak, parlak, sağlam, tatlılıktır. Vücuda kuvvet ve destek verir, cesaret verir, bağışlama, iyileşme gücü verir. Anormal fonksiyonlarda ağırlık, şişmanlık, aşırı yavaşlık, donukluk, depresyon, alerji, kaşıntı, aşırı uyku verir.



Hafif, acı, buruk, tatsız yiyecekler, aşırı kilo kaybı, mevsimlerin değişme dönemleri, sabah erken ve öğleden sonra saatleri, 60 yaş döneminde olmak, kuru, soğuk, rüzgarlı hava.
Pitta Dosha'yı Arttıran Faktörler: Aşırı konuşma, düşünce ve faaliyet, aşırı güneş ışını-sıcak, asitli yiyecekler ve içecekler, kızgınlık, kıskançlık, acı, keskin, ekşi ve tuzlu sıcak yiyecekler, öğlen ve gece yarısı saatleri ve sıcak hava.
Kapha Dosha'yı Arttıran Faktörler: Aşırı dinlenme ve uyku, gündüz uykusu, yetersiz günlük faaliyet, yetersiz fiziksel ve zihinsel çalışma, aşırı yemek, ağır-yağlı, soğuk-ekşi, tatlı-tuzlu yiyecekler, çocukluk çağı, sabah-gece saatleri, soğuk-yağışlı hava. Dengede olmazsa astım, alerji, romatizma, şişmanlık gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Kişilerde sadece bir dosha tipi olabileceği gibi, iki, hatta üçlü de olabilirler. Böylece çift özellikli bireyler oluşur. Örneğin VP olan bir kimsede kışın rüzgarlı soğuk bir havada, buruk-soğuk yiyecekleri yediği zaman, seyahatte veta özellikleri artırıp uykusuzluk, heyecan, kas seğirmesi, sinirlilik olabilir veya aynı kişide yazın öğlen ciltte kızarıklık, sivilceler, mide yanması gibi durumlar olabilir. Veya Kapha bir kimsede ilkbaharda astım-alerji görülebilir.
İşte kişi kendi beden tipini bilirse ve hangi doshası arttığında ne gibi hastalıklara zemin hazırladığını bilirse, doshasını dinleyerek, artmış doshayı pasifize ederek, daha ilgili hastalıklar ortaya çıkmadan sağlığını koruyabilir veya bir hastalık ortaya çıkmadan onu daha köklü bir şekilde onarabilir.
Yiyecek-içecekler: Ayurveda'da yiyecek ve içecekler ve onların tadı çok önemlidir. Çünkü vücudumuzun dışarıyla alış-verişi ençok yiyecek ve içeceklerle oluyor. Vücudumuza dışarıdan ençok giren maddeler besinler olduğuna göre, onların etkisi tartışılmaz. Peki bu durum nasıl oluyor? Her insanın atomlarının %98'i bir yıl içinde değişiyor. Yani şu an burada duran ben, geçen seneki bana göre %98'i tamamen farklı bir insan, şuan konuşurken bile atomların bir bölümü değişmekte. Bir kişinin çoğu atomları değiştiğine göre bu değişimin atomları çoğunlukla vücuda besinlerle girdiğine göre sağlığınızı korumakta veya bozmakta besinler çok önemli. Hatta bu etki bazen ilaçlardan bile daha fazla görülebilir.
Günlük Rutin:
1.
Düzenli yatak ve uyku. Saat 11:00'de yatmak ideal. Uykunuz yoksa, uyuyamayacağız diye endişelenmeden gözleri kapayıp, dinlenmek.
2. Sabah erken kalkmak, bir bardak ılık su içmek. Mesane ve bağırsakların boşaltımı. Diş fırçalamak, dili temizlemek. Başa, vücuda, ayak tabanlarına yağ masajı. Duş Banyo. Transandantal meditasyon, mevsime uygun rahat giyim, hafif kahvaltı, iş veya aktivite.
3. Öğlen: Öğlen yemeği esas öğün bu beden tipine mevsimine göre olmalı, yemekten sonra hafif oturarak dinlenme, iş, aktivite.
4. Gece: Akşam yemeği tercihen hafif olmalı. 10/15 dakika yürüyüş, mutluluk veren faaliyetler, erkence yatmak.
5. Bazı püf noktaları: Günde bir iki kez temiz havayı derince ciğerlerimize çekmek, yemek araları en az üç saat olmalı. Aç değilse yenmemelidir. Akşam yemeği geç yenmelidir. Her gün tercihen aynı saatlerde yemek yenmeli. Yemek güzel ortamda ve oturarak yenmeli.
6. Egzersiz vatalar için hafif (yürüyüş), pittalar için orta egzersiz yaparken kapasitemizin %50'si kadar yapıyoruz. Terlemeye başlayınca durdurmak daha iyi. Tedaviler basamak basamak ama mutlaka doğal yolla yapılmalıdır. Gıda destekleyicileri kullanıyorlar. Bunlar sanki bir bilgisayar disketi gibi belirli hedef sisteme etkiyip, bir dizi zincirleme reaksiyonlara yol açıyorlar, doshaları dengeliyorlar. Allopetik ilaçlarla beraber istenirse kullanılabiliyorlar. Yapılan fare deneyleri ve labaratuar araştırmaları çok olumlu. Özellikle hamile kusmaları, hamilelik, astım, romatoid artrit, gut, çocuklarda kolit, böbrek taşlarından korunma, kanser, aids, empotans, düşükler, uyku bozuklukları, kısırlık, hazımsızlık, kabızlık, hipertansiyon, başağrısı, migren, yorgunluk, şeker hastalığının hafif formlarında başarılı sonuçlar alınıyor. Artık batıda doğallığa dönülüyor. Transdantal meditasyon zihin-beden bütünlüğünü sağlıyor ve streslerden arıtıyor. Derin dinlenmeyi sağlıyor.

Her zaman için doğal ve bitkisel tedavilere de mutlaka konunun uzmanı bir doktorun yapması ve klasik hekimlik düzeyinde yapılması gereken uygulamaların da yapıldığını kontrol etmek gerekir. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgiyi Milliyet Yayınları'nın Ayurveda kitabından bulabilir ve daha sağlıklı bir yaşam için kişisel görüşme için Hay Sağlık Merkezi'ne başvurabilirsiniz.
Dr. Ender Saraç

Dr. Ethem Kavukçu


Biofeedback

Zihnin beden üzerinde gösterdiği etki olarak tanımlanır. Normal şartlarda fiziksel işlevlerin tümü beyin ve sinir sistemi tarafından gerçekleştirilir. Bedende gerilemeye yol açan ve stresin ortaya çıkmasına neden olan bazı durumlarda zihin direk tepki gösterir. Biofeedback'in amacı ise bu gibi durumlarda vücudun fiziksel görevlerinin düzenli kalması konusunda kişiyi eğitmektir.
Kan basıncı, beyin dalgaları, kas gerilmesi, kalp atışı gibi dışardan ölçülebiecek olan fiziksel işlevleri etkileyebilmektedir. Vücut işlevlerini ölçmek için bir takım biofeedback aletleri bulunmaktadır. Sinir ve beyin dalgalarını ölçmek için EEG, kaslarda oluşan gerilimi ölçmek için EMG, derinin elektrik kondaktivitesini ölçen GMR biofeedback de kullanılan aletlerdir.
Makinelerin kullanımı oldukça kolaydır. Vücudunuzdaki oluşumlardan sizi haberdar etmek için sinyaller verir. Biofeedback aletlerinden alınan cevaplar doğrultusunda meditasyon, rahatlama teknikleri kullanılır. Örneğin aletlerden oldukça sinirli ve stresli olduğunuz gözlemleniyorsa kendinizi dinlendirmek ve rahatlatmak için hayal kurmaya başlayabilir hatta bu sırada meditasyon yapabilirsiniz. Böylece tedavinizi kendi kendinize yapmış olursunuz.
Sinirsel rahatsızlıklar, kaslarda oluşan problemler için biofeedback'in yararları göz ardı edilemez. Kendini tanıma ve kişisel gelişim içinde biofeedback'den yardım alınabilir. Uykusuzluk, depresyon, diş gıcırtdatma gibi sorunların tedavisinde de kullanılır. Biofeddback'in kapsamına giren rahatsızlıklar bu kadar da değil, beyinde sorunlara neden olan geçici felç, felç, kaslardan lanan fiziksel aktivite bozuklukları, dengesiz kalp atışları, yüksek tansiyon, migren, astım, ülser, kolit ve ishal gibi rahatsızlıkların tedavisinde de kullanılabilmektedir.
Biofeedback aynı zamanda hastaya vücudunu tanıma şansı verir ve bu şekilde hastalığını daha rahat takip eder. Hemen hemen her hastanede biofeedback alanı bulunmaktadır. Biofeedback doktorları psikologlardır. Psikoloğunuz sizi kendinizi bedensel ve ruhsal açıdan tanımanızda yardımcı olacaktır.
Tedaviye başlamadan önce biofeedback hakkında doktorunuzdan detaylı bilgi alın. Tedavinin ne gibi etkileri olduğunu doktorunuza sorun.Tedavi için kullanılan aletler hakkında geniş bilgi alın. Biofeedback'in asıl amacının ruhunuzu rahatlatmak olduğunu unutmayın.
Seansların süresi 30 dakika ile 90 dakika arasında değişmektedir. Seansların aralıkları kişinin durumuna bağlı olarak günlük ya da haftalık olarak değişmektedir. Seansların en azı 6 hafta devam etmektedir.
Aletler olmadan da nasıl rahatlayacağınızı biofeedback uygulamalarında öğrenmeli ve bunu normal hayatınıza aktarmalısınız.


Biomeridyen
Türkiye'de uygulanmaya yeni başlayan biomeridyen yöntemi, 20 yıl önce Amerika'da yaşayan Alman bir doktor tarafından yaratıldı. Bilgisayarla çalışan bu yöntem; acısız, ağrısız ve yan etkisiz bir teşhis yöntemi olup doğru tedavi için adeta bir check - up niteliğindedir.
Aynı zamanda akupunktur noktaları da olan ve başlangıç noktaları el ve ayak parmak uçları olan biomeridyenlerin (enerji kanalları) her biri organ ve sistemlerden geçer veya bağlantılıdır. Uygulamanın yapıldığı biomeriyen aletinin parmak uçlarındaki biomeridyenlere dokunmasıyla vücutta varolan enerji kaybının nerede ve neden olduğu bulunur.
Geleneksel Çin tıbbındaki Akupunktur noktalarından özek detökteri ile tüm organ doku sistemlerin enerji düşüklüğü veya fazlalığını tespit ederek vücutta hastalığın, neden olduğunu ortaya çıkarararak hastalıkların iyileşmesi için enerji dengelenmesini sağlar. Bunun yanısıra vücudun hangi ilaçlara ve maddelere ihtiyacı olduğunu saptayıp gerekli tedavinin doğru yönlendirilmesine yardımcı olur.
Özellikle tam teşhis konamamamış ve tedavisi yapılamamış, kronikleşmiş hastalıklarda enerji düşüklüğü ve fazlalıklarında, streste, alerjilerde bedendeki bazı madde, vitaminiyon ve minerallerin düşüklüğünü veya fazlalığını saptamakta metobolizma bozukluklarında tedavide kullanılan ilaçların vücutla uyumlu olup olmadıklarını da ortaya çıkarmaktadır.
Biomerdiyen Uygulayıcısı: Sevgi Saraç


EFT; “Duygusal Özgürlük Teknikleri"


EFT, Stanford'lu bir mühendis, Gary Craig tarafından geliştirilmiş bir enerji tekniğidir ve adını “Duygusal Özgürlük Teknikleri “ anlamına gelen “Emotional Freedom Technique†in baş harflerinden alır. Aslında enerji teknikleri pek de yeni bir konu sayılmaz: Çinliler 5000 yıldır enerji sistemini, meridyenleri ve bunun sağlık üzerine etkisini zaten biliyor ve başarıyla kullanıyorlar… Şimdi doğunun bilgi birikimi batının analitik yaklaşımıyla sentezlenerek sadeleştirildi ve herkesin kısa sürede öğrenerek kendi başına rahatlıkla uygulayabileceği pratik teknikler haline getirildi..
EFT Çin tıbbındaki enerji meridyenleri ile kinesyoloji ilminin çok başarılı bir sentezi...
EFT'nin, anksiyete, korkular, fobiler, travmalar, yas, kızgınlık, suçluluk gibi duygusal bozukluklardan, performans geliştirme(iş dünyası, kariyer, satış, spor…) ve ilişkilerin iyileştirilmesine varan oldukça geniş bir yelpazede uygulama alanı var..

Nasıl uygulanır?
EFT yüzde ve bedendeki belli noktalara parmak uçları ile vurulmak suretiyle yapılır ve :

· Öğrenmesi çok kolaydır

· Kendi kendine uygulanabilir

· Her yaştaki birey öğrenebilir ve uygulayabilir (çocuklar bile)


Bir teknik nasıl oluyor da bu kadar çok alana uygulanabiliyor?

Çünkü: “İster duygusal ister fiziksel olsun birçok rahatsızlığın altında enerji sistemindeki tıkanıklıklar yatar.â€

EFT ile yapılan ise bu tıkanıkılıkların (blokajlar) ortadan kaldırılmasıdır.


Öğrenmesi çok kolay olan ve uygulaması da sadece birkaç dakika süren bu teknik bireyin profesyonel ve kişisel gelişiminde gerçek bir devrim yaratıyor.


Tarihçe
1980 yılında Amerikalı bir klinik psikolog olan Roger Callahan çok yoğun su fobisi olan bir hasta ile ilgilenmektedir. Hasta su korkusu yüzünden şiddetli baş ağrıları çekmekte, sık sık korkunç kabuslar görmektedir.Yıllardır terapi görüyor olmasına rağmen pek bir aşama kaydedilememiştir.Callahan da hastayı diğer terapistler gibi 1,5 yıl boyunca klasik yollarla tedavi etmeye çalışır.Fakat o da pek bir aşama kaydedemez.

O sıralarda bedendeki enerji sistemi üzerine çalışmakta olan Callahan, hastası midesindeki ağrıdan bahsettiği sırada tamamen içgüdüsel olarak, mide meridyenin uç noktası olan göz altındaki noktalara parmak uçlarıyla birkaç kez vurur.
Bunun üzerine, hasta Callahan'ın şaşkın bakışları altında, büyük bir heyecanla su fobisinin kalmadığını söyleyerek en yakındaki yüzme havuzuna koşar ve yüzüne su serper. Ne baş ağrısı kalmıştır, ne kabuslar ne de su korkusu.
Callahan çok etkilenir bu durumdan ve yapıtğı araştırmalar sonucunda başka etkili noktaları da keşfederek yeni bir enerji tekniği geliştirir ve bu tekniğe TFT (Thought Field Therapy) adını verir.
Stanford'lu bir mühendis olan Gary Craig de başlangıçta birçok insan gibi olanlara inanmakta güçlük çeker ama alınan sonuçlar ortadadır ve çok çarpıcıdır.
Bu konu üzerinde çalışırken TFT'de bazı eksiklikler farkeden Craig, mühendis olmanın getirdiği analtik bakışla TFT üzerinde bir takım değişiklikler yaparak daha rafine hale getirir. Böylece hem herkes tarafından daha kolay uygulanabilmekte hem de daha kısa sürede sonuç alınmaktadır. Graig TFT'nin bu modifiye edilmiş versiyonuna EFT yani “Emotional Freedom Technique†adını vererek öğretmeye başlar.

Nerelerde Kullanılır?

Fiziksel rahatsızlıklar:

· Migren

· Fibromiyalji

· Sırt ağrıları

· Boyun ağrıları..ve dahası

Olumsuz alışkanlıklar:

· Kilo problemleri

· Yiyecek zaafiyetleri

· Sigara alışkanlığı

· Tırnak yeme… Ve dahası

Duygusal rahatsızlıklar :

· Stres, evham, takıntılar

· Değersizlik duygusu

· Keder

· Kaza sonrası travması

· Uykusuzluk….. Ve dahası

İlişkiler :

· Eleştirilerden aşırı etkilenme

· Utangaçlık ve kendini ifade edememe

· Öfke ve kızgınlık

· Çekingenlik

Eğitim:

· Sınav stresi ve korkusu

· Öğrenmeye ya da okula yönelik olumsuz duygular

· Hiperaktivite

· Konsantrasyon ve motivasyon sorunları

Fobiler:

· Hayvan fobileri (Yılan,fare, köpek vb…)

· Yükseklik, uçuş korkusu

· Toplum önünde konuşma korkusu

· Agorafobi …vb…

İş dünyası :

· Stres

· Başarısızlık korkusu

· Motivasyon ve konsantrasyon sorunları …

· Çekingenlik, düşük özgüven

· Yöneticilerle ya da iş arkadaşlarıyla geçinememe

Sanat

· Yazma blokajı

· Yaratma blokajı

· Çalınan müzik enstrümanında performans düşüklüğü

Uygulamalar


EFT uygulamaları bireysel seanslar, spesifik konulu grup uygulamaları (para kazanma, kilo, ilişkiler gibi…) ya da genel EFT eğitimi şeklinde yapılmaktadır.


Neden kilo veremiyorsunuz ?
Aşağıdakiler size tanıdık geliyor mu?

* Benim metabolizmam yavaş.

* Ailemdeki herkes kilolu, ben de öyle: bu aileden gelen bir şey.

* Kilo versem de nasıl olsa bir süre sonra yeniden alıyorum. Bıktım kilo vermeye çalışmaktan artık.

* Ne yesem yarıyor.

* Ben böyleyim. Ne yapsam da kilo veremem.

* Sadece yemek yediğimde mutlu oluyorum.

* Hayatımdaki tek keyif veren şey yemek yemek. O da olmazsa ne olacak?

* Vücudum güzel olursa eşim beni kıskanır ve ilişkim zarar görür.

* Stresim çok fazla. Başka türlü üstesinden gelemiyorum.

* Aniden bazen gecenin bir yarısı bir şeyler yeme ihtiyacı hissediyorum.Nedenini de bilmiyorum.

* Bir türlü doymuyorum. Sabah kahvaltısında öğlen yemeğini, öğle yemeğini yerken akşam yemeğinde ne yiyeceğimi düşünüyorum. Bunun önüne geçemiyorum.




Yoksa kendinizi yiyeceklerle mi uyuşturuyorsunuz?
Bazı insanlar yiyeceği, alkol ya da uyuşturucu maddeleri kullananlarla aynı nedenle kullanır. Duyguları bastırmak ya da uyuşturmak için.

Kendinize sorun:

* En son istediğiniz kiloya indiğinizde hayatınızda ne oldu da yeniden aşırı yemeye ve kilo almaya başladınız?

* Günün daha çok hangi saatlerinde atıştırıyorsunuz?

* Aniden bişeyler yeme ihtiyacı bastırdığı sırada ne hissediyorsunuz? Bir başka deyişle daha çok hangi duyguya kapıldığınızda yiyeceklere yöneliyorsunuz?

* Yalnızlık

* Öfke ve kızgınlık

* Gelecek kaygısı

* Stres

* Can sıkıntısı

* Başka ne yapacağını bilememe vb……

Kendinize bir de şunları sorun:

Ben bedenimi mi besliyorum yoksa duygularımı mı?

Ben şu anda hangi duygumu besliyorum?




Diyetler neden işe yaramıyor?

Diyetler işe yaramıyor çünkü siz eğer yemek yemeyi belli bir duygunuzu yatıştırmak ya da bastırmak için kullanıyorsanız bu duygunuzu çözmeden yemek yemeyi bırakırsanız bir ihtiyacınızı tatmin etmemiş olursunuz. Bu da sizde daha fena bir huzursuzluk ve tatminsizlik yaratır. Uzun süre de bu huzursuzlukla yaşayamayacağınız için en nihayetinde yine yiyeceklere saldırırken bulursunuz kendinizi.

Eğer kaygı, stres, can sıkıntısı, gelecek kaygısı gibi baş edemediğiniz bazı duygularınızı yatıştırmak için çikolata, şeker, börek vb. gibi yiyeceklere saldırıyorsanız dünyanın hiçbir diyeti sorununuzu kalıcı olarak çözemez.
Belki bu diyetlerle kilo verirsiniz ama bir süre sonra yeniden alırsınız.
Ya da bir süre diyeti başarılı bir şekilde uygularsınız ama sonra bir olay olur ve yine kendinizi sabote edersiniz. Oysa hedef geçici olarak kilo vermek değil sağlıklı bir beslenme alışkanlığının edinilmesi ve sürdürülmesi olmalı.
İşin en kötü tarafı da defalarca böyle kilo alıp verdikten sonra bu durumun sizde “ben diyet yapmayı başaramıyorum†ya da “â€nasıl olsa versem de alıyorum†gibi birtakım kısıtlayıcı inançların oluşmasına sebep olması.
Daha da kötüsü kilo vermeyi isteyip de bir türlü verememe zamanla özgüven sorununa da yol açar.
Oysa siz kapıyı yanlış anahtarla açmaya çalışmışsınızdır. Doğru anahtarı bulduğunuzda sorun çözülecektir.
Öncelikle sizin teselliyi yemeklerde aramanıza yol açan derindeki sorununuzu çözmeniz gerekir.

EFT neden farklı ?
EFT ile ve üzerinde çalışılır. Bazı rejimlere sıkı sıkıya uyup kendinizi strese sokmanıza gerek kalmaz.
EFT ile öncelikle en başta kilo almaya yol açan ya da kilo vermeye engel olan bilinçaltı faktörler, yeme ihtiyacını tetikleyen duygular gün ışığını çıkarılır bunların üzerinde çalışılarak temizlenir.
Çünkü aslında sorun kilo değildir. Kilo semptomdur: daha derinlerde yatan bir sorunun dışarıdan görünen belirtisi.
Sorunun kaynağını kökünden çözmek, kişinin iç dünyasındaki çelişkileri de ortadan kaldırdığı için rahatlama ve iç huzurunu da beraberinde getirir. Yani bir taşla iki kuş vurulmuş olur: Hem kilo verilir hem de bu vesileyle kilo almaya yol açan sorun (yani asıl sorun) çözülür.
Bazı insanlar da kilo verseler bile vücutlarından nefret ederler. Bu tip insanlarda da önce beden imajı üzerinde çalışmak gerekir. EFT ile bedenle ilişkilendirilmiş negatif duygu yükü ortadan kaldırılarak pozitif bir beden imajı geliştirilir.
Siz de kilo probleminden şikayetçiyseniz, yaşadığınız bu kısır döngüden sıkıldıysanız ve alternatif bir yöntem arıyorsanız EFT aradığınız yanıt olabilir.


Mürüvvet Murat



Sebep: ...







  • Tıp Nedir? Tıp Bilimi Hakkında


  • Alternatif Akım


  • Tıp sekreterliği nedir, nasıl tıp sekreteri olunur?


Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Alternatif Tıp
Alternatif Tıp
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/ayurveda.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/alternatif-tp.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/alternatif-tp.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content