Atıcılık: Bir silâh vesilesiyle belirgin bir hedefe ateş etme sporu. Atıcılık çok eski bir spor dalı olmasına ve 1896 yılındaki Atina Olim...
Atıcılık: Bir silâh vesilesiyle belirgin bir hedefe ateş etme sporu.
Atıcılık çok eski bir spor dalı olmasına ve 1896 yılındaki Atina Olimpiyat Oyunları’mn programında dahi yer almasına karşın geniş halk kitlelerinin malı olamamıştır. Hakikaten de silâh ve mermilerin fiyatı, atıcılığı pahalı bir spor haline getirir. Atıcılıkta, kullanılan silâhın türüne ve atış koşullarına bağlı olarak kati kurallar konulmuştur.
Atıcılıkta
Bu spor branşında başlıca iki yöntem vardır: özgür silâhlarla hedefe atış ve av silâhlarıyla hareketli hedefe atış yöntemi.
Kurallar her silâha nazaran değişiyor
Özgür silâhla atışta silâhın ağırlığı 8 kilo’ı, kalibresi de 8 mm’yi geçmemelidir. Merkez noktası 5 sm kadar olan hedef, kısaca nişan tahtası atıcıdan 300 m uzakta vardır. Atıcı, herhangi bir şeye, yere ya da diğer koluna dayanma hakkına haiz değildir. 6,5 saat içinde 120 mermi atabilir. Karabina (filinta) ile atış yapılıyorsa, 50 m uzağa yerleştirilen nişan tahtası 2,5 x 3 metre boyutlarında olur. Atış şeklini seçme hakkı atıcıya tanınmıştır: yatarak, diz çökerek ya da ayakta atış yapabilir. Büyük kalibreli tabancalar ya da altıpatlarla (revolver) atışta hedef 25 m uzağa yerleştirilir.
Hareketli hedefler
Av silâhlarıyla atışta ya birer birer salman diri güvercinlere ya da herhangi bir fırlatma aracıyla havaya fırlatılan toprak güvercinlere ateş edilir. Atıcının son aşama usta ve eliçabuk olması gerekir, çünkü güvercinin hangi yönden uçurulacağım, bundan ötürü atış. açısını hiçbir süre bilmesi imkansız. Baltrap, bu yarışmanın amatörler için düzenlenmiş hususi bir uygulamasıdır. İsveçliler koşan geyiğe atış yaparlar: tabii büyüklükte bir geyik, dört saniye süresince görüş alanı içinde kalır ve 23 m koşar. 100 metre uzaklıkta bulunan atıcı, tek atışlı ya da otomatik bir silâhla bu geyiği vurmak zorundadır. Mermi hedefin başına ya da ayaklarına isabet ederse atıcıya puan verilmez.
Okçuluk
Atıcılığın bir dalı olan okçuluk eskiden bir cenk yöntemiydi, bugün ise bir spor uğraşıdır. Eski okçular 2 metreden yüksek yaylar ve 75 sm uzunluğunda oklarla yarışırlar, birbirlerinden 10 sm aralıklı iç içe bir çok daireden oluşan saman bir hedefe nişan alırlardı. Bu hedef yerden 1,22 m yükseklikte bir sehpaya yerleştirilmiştir ve çoğu zaman atıcıdan 50 m uzaklıktadır. Bir ok çoğu zaman 800 metre yol alabilir. Eski okçular mesafe yarışması da yaparlardı. Fatih İstanbul’u alınca Okmeydanı’nı yaptırmıştı. Bu alan büyük yarışçıların şov yeriydi. Okçular burada yetiştirilirdi. Meşhur okçulardan Tozkoparan’ın 786,93 metrelik atışı bir dünya rekoruydu. Sonrasında, padişah Selim III 886,76 metrelik atışıyla bu rekoru kırdı (1798). Bir süre büsbütün ortadan kalkan okçuluk 1950’de Okçuluk Federasyonu kurulunca tekrardan canlandı. 1962’de Paris’te meydana getirilen Avrupa Gençler Şampiyonasında Yücel Cavkaytar birinci oldu (14 yaşındaydı).
YORUMLAR