Bel Fıtığı

Bel Fıtığı Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, tabip uyarısı ya da uzman önerisi değildir. Bel ağrıl...

Bel Fıtığı

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, tabip uyarısı ya da uzman önerisi değildir.




Bel ağrıları-sancıları son aşama yaygın sıhhat problemlerinden biridir. Kafa ağrılarından sonrasında en fazla görülen ağrılar-sancılar içinde yer edinen bel ağrıları-sancıları insanların %85'inde yaşamlarının bir döneminde ortaya çıkar. Bel ağrıları-sancıları, bel fıtığının yanısıra, karın iç organlarındaki rahatsızlıklar, jinekolojik problemler, bir takım enfeksiyon hastalıkları, romatizmal hastalıklar şeklinde sebeplerin yanında omurganın bel bölgesindeki bir takım problemlerinden da ortaya çıkabilir.


Acıbadem Carousel Hastanesi Beynimiz Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Halil Toplamaoğlu, en mühim bel ağrısı-sancısı sebebi olan bel fıtığını tanımlamak için ilk olarak omurganın yapısının ve görevlerinin bilinmesi icap ettiğini belirtiyor. Baştan kalçaya kadar uzanan omurgaların, omur denen kemikler ve bu tarz şeyleri birbirine bağlayan disklerden oluştuğunu belirten Op. Dr. Halil Toplamaoğlu, şu şekilde konuşuyor; “Diskler esnek bir yapıya haiz kıkırdak dokudan oluşur. Omurga insan vücudunu ayakta tutarak vücudun yükünü taşır. Gövdenin her yöne hareketini sağlar. İçindeki kanal yapısıyla omuriliği korur. Omurganın bel kısmı beş tane omur ve diskten oluşur. Vücut ağırlığını en fazla taşıyan burasıdır. Bu sebeple buradaki diskler daha kolay yıpranır. Disk ortada çekirdek ve bu konuyu sakınan kapsülden oluşur. Herhangi bir zorlamayla koruyucu kısım yırtılıp, çekirdek arkaya kanala doğru fıtıklaşırsa buradan bacaklara giden sinirlere basarak bu sinirlerin çalışmasını engeller ve sonuçta şehir ve bacakta ağrı-sancı, uyuşukluk, kuvvetsizlik oluşabilir; işte buna bel fıtığı denir.â€



Çok fazla Kilo ve Gebelik Bel Fıtığı Niçini

Sıhhatli yetişkinlerin %20-30'unda bel fıtığı görülebiliyor. Fakat her bel fıtığı ağrıya niçin olmuyor. Bel fıtığının görülme sıklığı açısından hanım ve erkekler içinde bir farklılık gözlenmiyor.


Diskin fıtıklaşmasına niçin olacak etkenlerin başlangıcında, buraya binen yükün miktarının geldiğini belirten Op. Dr. Halil Toplamaoğlu, şu şekilde konuşuyor; “Aşırı kilo, gebelik şeklinde vücut ağırlığının arttığı durumlarda diskler dengeli bir biçimde bu ağırlığı bacaklara naklederler. Birdenbire bir hareketle bu dengede bozulma olursa, diskin bir bölümüne yük fazla binecektir ve orada fıtıklaşma olacaktır. Yüksekten düşme, trafik kazası şeklinde nedenlerle de disk fıtıklaşabilir. Bununla birlikte irin, romatizma şeklinde nedenlerle de diskin koruyucu kısmını gevşeterek fıtıklaşmaya niçin olur.â€



Bel Fıtığının Emareleri

Bacak ağrısı-sancısı, beldeki sinirin bası altında bulunduğunun ve fıtığın en sık görülen bulgusudur. Bası alt kısmındaki sinirin dağıldığı alanda uyuşukluk görüldüğünü belirten Op. Dr. Halil Toplamaoğlu, “Bacakta sinirin çalıştırdığı adalede çalışmamaya bağlı incelme görülebilir. Bunun yanısıra idrar ve büyük tuvaleti yapmayı elde eden sinirler bası altında kalmışsa idrar ve büyük tuvaleti yapamama ve hissetmeme şeklinde samimi emareler de ortaya çıkabilir.†Diye konuşuyor.


Tanının esas olarak muayene sonucu konulduğunu belirten Op. Dr. Toplamaoğlu muayene ile ilgili şu bilgiyi veriyor: “Bası altında bulunan sinire yönelik muayene yapılır. Sırt üstü yatan bir hastada bacak düz olarak yukarı kaldırıldığında bası alt kısmındaki sinir gerilmeye bağlı olarak bacaktaki ağrı-sancı şiddetlenir. Sinirlerin dağıldığı alandaki duyu ve karşı taraf aynı alan duyusu karşılaştırılarak uyuşukluk olup olmadığına bakılır. Mesela 5. sinir kökü ayağın bilekten geriye doğru hareketini sağlar. Bu sinir bası altındaysa bu harekette zayıflık olur. Muayene sonucu sinirin bel bölgesinde bası altında kalmış olduğu sonucuna varılırsa direkt grafi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, myelografi şeklinde görüntüleme yöntemleriyle tanı konulur.â€



Hastaların Pek çok Ameliyatsız Tedavi Ediliyor

Bel fıtığı tanısı konmuş hastaların %80'i ameliyat yapılmadan iyileşiyor. Tedavide ilk olarak yatak istirahati öneriliyor. Yatak istirahatında amacın, vücut ağırlığını disk üstünden kaldırmak bu şekilde diskin çekirdeğinin yine kendi yerine dönmesini sağlamak bulunduğunu belirten Op. Dr. Halil Toplamaoğlu, tedaviyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor; “İstirahat süresi 15 gündür. Hasta rahat edeceği bir yatakda yatar. Yatma şekli ve sağa-sola dönme hareketleri mühim değildir. Fakat hasta yalnızca wc ihtiyacı için ayağa kalkmalıdır. Hasta yatarken ağrı-sancı duyuyorsa, ağrı-sancı kesici ve kas gevşetici ilaçlar verilir. İstirahat bitiminden sonrasında hasta rahatsa, bel ve karın adalelerini güçlendirecek egzersiz programına alınır.â€





Ne Süre Ameliyat Öneriliyor?

Günümüzde gelişmiş ameliyat teknikleri ve mikroskoplar yardımıyla bel fıtığı ameliyatları başarıyla yapılıyor. Bacakta kuvvet kaybı, idrar ve büyük tuvaletini yapamama ve hissetmeme şeklinde durumlarda istirahat denenmeden ameliyata karar verildiğini belirten Op. Dr. Toplamaoğlu, “Yatak istirahatından yarar görmeyen, 3 ay daha uzun sürede ağrısı-sancısı geçmeyen, yılda 4 defadan fazla şikayetleri tekrarlayan hastalarda da ameliyata karar verilir.†Diye ekliyor.


Bel fıtığı ameliyatları ameliyathane şartlarında genel anestezi ile gerçekleştiriliyor. Mevzusunda uzman bir doktor tarafınca gerçekleştirildiğinde bel fıtığı ameliyatlarındaki risk son aşama düşüktür. Meydana getirilen ameliyat tekniğine gore, yüzde 1 oranında tekrarlama olasılığı vardır. Bu durumlarda yine ameliyat gerekebilir.

Peki, bel fıtığı ameliyat edilmezse ne olur?

Op. Dr. Halil Toplamaoğlu, bu probleminin yanıtını şu şekilde veriyor; “Bel fıtığı tedavi edilmediği takdirde bası altında kalan sinirler süre içinde görevlerini yapması imkansız hale gelir. Sinir kökünün seviyesine gore bacakta hissizlik, nüzul, idrar ve büyük abdest yapmada problemler ortaya çıkar. Ameliyat yapılsa da bir düzelme görülmez. Bundan dolayı ilerleyici his kaybı, kuvvetsizlik şeklinde şikayetler tespit edildiğinde süratli bir biçimde ameliyat sonucu verilmelidir.â€







  • Bel fıtığı ağrısına hangi bitkiler iyi gelir?


  • Türkiye'deki bel fıtığı ameliyatları meydana getiren en iyi beynimiz cerrahı kimdir?


  • Bel fıtığı tedavisi gördüm, ama iyileşme yok, ne yapabilirim?




Bel fıtığı ve Korunmanın Yolları:



Önsöz





Asla kuşku yok ki, "İnsanın hayırlısı insanlara faydası dokunandır" düsturunu bizzat hayata geçirerek mesleki yaşantılarını devam ettiren şahısların başlangıcında doktorlar gelmektedir. Fakat doktorlar, bilhassa de cerrahlar yoğun ameliyat temposu ve günlük mesleki ergonomik esnasında çok sık yazı yazma fırsatı bulamamaktadırlar.


Senelerdir hastalarımın bana sıkça yönelttikleri sorulara yanıt teşkil edecek tarzda bir kitatapçık yazmak icin zaman kolladım durdum, fakat bir türlü bulamadım. Nihayet anladım ki süre hızla akıp gidiyor ve bu iş zaman kollamakla olmayacak, hastalarımdan ve aile yaşantımdan arta kalan ufak süre dilimlerinde kalemi elime aldım, mesleki hayatımdan elde ettiğim kolay fakat insanlara yararlı olacağını düşündüğüm tecrübeleri kâğıda döktüm. Ortaya bu ufak kitapçık çıktı. Burada amaç ilk olarak halkımızın yararlanacağı ergonomik detayları kendilerine sunmak olduğundan katı bir bilimsel niteliği olan takdim ve Latince kelimeler yerine mütevazı ve şekillerle desteklenen, anlaşılması kolay bir üslubu tercih ettik.


Harvard Tıp Okulu'nun duvarında bulunan mermer levha üstünde de belirtildiği şeklinde "Omür kısa, ilim-sanat uzundur." Gercekten de hem ilim ve hem de bir sanat olan Tıbbın içinde etken olarak vazife meydana getiren bir şahıs olarak, insanlık ve ilim tarilıi ile kıyaslan dığında çok kısa kalan hayatımızda iyi şeyler ortaya koymamız gerektiğine inanıyorum.


Bu vesileyle yetişmemde alın teri döken her insana, bilhassa de asistanlık yıllarımda iIk cerrahi nosyonumu kendisinden aldığım kıymetli hocam Prof. Dr. Aydın PAŞAOĞLU'na ve sonraki yıllarda cerrahi anlayışıma mühim katkılarda bulunan Harvard Tıp Okulu'nun profesörlerinden N.T.ZERVAS, R.G. OJEMANN, C.SOGILVY ve L.F.BORGES'e teşekkür etmek isterim.


Hacmi ufak fakat insanlara faydasının muhtemelen büyük olacağını tahmin ettiğim bu kitabımı mesleki yaşantımda içsel desteğini sürekli arkamda hissettiğim kıymetli eşim Zeynep Gökyüzü Hanım ile çocuklanm Saliha Elif, Fatma Esra, Abdullah Komut ve Fatih Selim'e hediye ediyorum.


Doç. Dr. Ahmet YILDIZHAN, Nöroşirürji Uzmanı, 17.09.1997


Giriş


Sıhhat bir insanoğlunun haiz olabileceği en mühim ikinci nimettir. Bel sağlığının ise genel sıhhat terimi içersinde hususi bir konumu vardır. Günlük hekimlik pratiğimiz esnasında bel fıtığına yakalanmış binlerce hasta ile karşılaşmaktayız. Bunların bir kısmında ağrı-sancı şehir iken başka bir kısmında bacak ağrısı-sancısı ön plana çıkmaktadır. Bu hastalar kimi zaman haftalar hatta aylarca yatağa bağlı kalmakta, iş hayatları altüst olmakta, aile ve toplumsal yaşantıları da bu vakadan samimi şekilde etkilenebilmektedir.


ABD Birleşik Devletleri'nde bu mevzu da meydana getirilen samimi araştırmalar, bel rahatsızlığı sebebiyle iş günü ve iş gücü kayıplarının ülke ekonomisine getirmiş olduğu yükün devasa yükseklikte oranda bulunduğunu göstermektedir. Türkiye'de de bel rahatsızlığının faturası ülke bazında ne olursa olsun büyük olmaktadır.


Bel fıtığı kimi zaman çok ağrılı seyredebilmektedir. Bir takım hastalarda ağrı-sancı o denli şiddetli olmaktadır ki, karşımıza vardığında "N'olur tabip bey şu bacağımı kes de bu ağrıdan kurtulayım" diyen hastalar vardır.


Diğer yandan insanlarımız hastalıkları mevzusunda çoğu zaman bilinçsiz davranmaktadırlar. Mevzunun uzmanı doktorlara müracaat etmek yerine kulaktan dolma bilgilere da yanan rastgele bazı yöntemlere başvurmakta, hatta kendine zarar dahi verebilmektedirler. Karşımıza vardığında belini bazı maddelerle tamamen yaktırmış ya da tenini samimi şekilde kestirmiş insanoğlu görmekteyiz.


Rahat bir tedavi ile iyileşmesi mümkün iken, şuursuzca meydana getirilen uygulamalar sonucu ameliyatlık hale gelmiş hatta daha da kötüsü ameliyata dahi yetişemeden nüzul kalmış hastalar vardır.


Tüm bunlara karşılık günümüzde tıp dev adımlarla ilerlemekte, teşhis ve tedavi metodları hızla gelişmektedir. Bize gecikmeden ulaşan hastaların büyük bir kısımı konservatif tedavi ismi verilen cerrahi dışı metodlarla iyileşebilmektedir. Az bir kısmın da ise ameliyat gerekmektedir. Bu hastalara zamanında meydana getirilen, uygun ve kafi bir cerrahi müdahale hastayı yaşam boyu rahat ettirebilmektedir.


Tüm bu imkanlara karşın doğal ki en iyisi hastalığa asla yakalanmamaktır. Bundan dolayı şahıs sağlığının kıymetini evvelde algı etmeli, lüzumlu tedbirler hastalığa yakalanmadan ilkin alınmalıdır. Koruyucu hekimlik üstünde önemle durulmalı, hatta bu bir devlet politikası haline getirilmelidir.


Bizim uzmanlık ve ilgi alanımız olması bakımından bel sağlığı mevzusunda uzun yılları kapsayan tecrübelerimizi özet halinde insanımıza sunmak suretiyle bu kitapçığı hazırladık. Bu esnada kolay ve halkımızın kolayca kavrayabileceği mütevazı bir dil ve ifade seçimi kullanmaya çaba ettik. Her birisi altın değerin de olan bu öğütleri alt tarafta sıraladık. Çünkü konusunda bel fıtığı ya da başka bir nedene bağlı bel rahatsızlığı bulunan bir hasta operasyon geçirmiş ya da geçirmemiş olsun, günlük hayatında yapılması ve yapılmaması ihtiyaç duyulan hareketleri bilmek zorundadır. Bu öğütlerimizi hepimiz bizzat öğrenmeli ve günlük yaşam pratiğinde harfiyen riayet etmelidir.


Bel fıtığı nedir?


Belimizde 5 tane omur kemiği vardır. Bu kemikler içinde da disk ismi verilen kıkırdaklar bulunmaktadır. Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri içinde bulunan ve sanki bir amortisör şeklinde vazife meydana getiren bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Fıtıklaşan doğrusu içerden dışarıya doğru taşan disk omurilik kanalı içinden ya da kendisinin arka-yan tarafınca geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belirgin eder.


Bel fıtığı iyi mi oluşur?


Ağır bir yükü kaldırmak ya da ters bir hareket yapmak şeklinde bir çok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de bel fıtığının oluşmasında mühim rol oynarlar. Çünkü o şekilde insan vardır ki 120 kilo kaldırır, asla birşey olmaz; öylesi de vardır ki 5 kilo kaldırır, bel fıtığı olur.


Kişiye ait faktörlerin başlangıcında ise omur kemikleri içinde bulunan ve disk ismi verilen kıkırdaklardaki yozlaşma gelir. Bu disklerin ihtiva etmiş olduğu su oranı çocukluk yaşlarından itibaren yavaş yavaş azalmaya başlar. Buna disklerdeki beslenme bozukluğu ve mikro seviyedeki değişimler ile kimyasal değişimler de birlikte rol alır. Disk zaman içinde elastikiyetini yitirir, bundan böyle kuvvet aktarma ve kuvveti çevre dokularda dengeli bir biçimde yayma görevini yapması imkansız olur. Mikro düzey de bulunan çatlaklar üstüne çok fazla yük binince ya da şahıs yanlış bir hareket yaptığında diskin içindeki yumuşak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarıya doğru çıkar ve bel fıtığı oluşur. Şu demek oluyor ki zemin hazır olduktan sonrasında bardağı taşıran son bir damla gerekmektedir ki bu hafifçe bir cismi kaldırmak ve ya bir tek öksürmek de olabilir.


Bir takım ailelerin tüm fertlerinde kıkırdak yapıdaki yozlaşma nisbeten daha erken yaşlarda olmakta, bu sebeple daha sık ve kolay bel fıtığına yakalanmaktadırlar. Oyle aileler vardır ki dedesini, babasını ve türlü yakın akrabalarını bel fıtığından ameliyat etmişizdir. Şu demek oluyor ki kıkırdak yapıdaki dejenerasyonun genetik bir yönünün olduğu da söylenebilir.


Bel fıtığının emareleri nedir?


Bel ve bacak ağrısı-sancısı en belirgin şikayettir. Fakat kimi zaman bel ya da bacak ağrısından bir tek birisi de bulunabilir. Ağrıyla beraber bacaklar da uyuşma ve hastalık ilerledikçe kuvvet kaybı da görülebilir. Kimi zaman orta hattan omurilik kanalına doğru uzanarak sinirleri sıkıştıran büyük bel fıtıklarında idrar ve büyük abdestini tutamama ya da yapamama şeklinde bozukluklar ile bacaklarda felce doğru gidiş ortaya çıkabilir. Hastalığın bu derecede ilerlemesine müsaade edilmemeli, zamanında müdahale ile uygun bir tedavi gerçekleştirilmelidir. Bel fıtığında, bel ve bacak ağrısı-sancısı yürümekle, iş yapmakla ve ayakta kalmakla, öksürmekle artarken sert yatakta yatmakla azalabilir.


Hastalığa yanlış yaklaşımlar nedir?


Ulkemiz geneli akla geldiğinde maalesef insanlarımızın büyük bir bölümü hastalıkları mevzusunda çok bilinçsiz. Ağrı-sancı içinde kıvranırken doktora gitmeyi tercih etmiyor da hiçbir bilimsel temele dayanmayan bazı yöntemlere başvuruyorlar. Beline bal, incir, balık bağlatan hastalardan tutun da, tenini samimi şekilde kestiren, yaktıran, sülük koyan ya da şuursuzca çektiren hastalara kadar yüzlerce ilim dışı uygulamaya tanık olmaktayız. Oysa bel fıtığı bir tür değildir ve hastalığın değişik safhalarında değişik tedavi metodlarını uygulamak gerekmektedir. Neticede kolay bir tedavi ile iyileşmesi mümkün iken, şuursuzca meydana getirilen uygulamalar sonucu ameliyatlık hale gelmiş hastalarla sık sık karşılaşmaktayız.


Bu mevzu ülkemiz insanı için mühim bir problemdir. Fakat bu problemin çözümünde başta bizler doktorlar olmak suretiyle her insana mühim görevler düşmektedir. Devletin eğitim kurumları ve medyanın halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi noktasında daha etken bir tavır ortaya koymaları gerekir.


Bel f ıtığından iyi mi korunulabilir?


Başka hastalıklarda olduğu şeklinde bel fıtığına da yakalanmamak en iyisidir. Şu demek oluyor ki tedbirler hastalığa yakalanmadan ilkin alınmalıdır. Şahıs hiçbir süre çok ağır bir yükü kaldırmamalı, bir yük kaldıracaksa mutlak surette dizlerini kırarak o cismi yerden almalı ve o şekilde kaldırrnalıdır. Şu demek oluyor ki belden eğilerek kaldırmamalıdır. Hiçbir cismi uzanarak almamalıdır. Örneğin raftan kitap alırken uzanmamalıdır. Telefon dahi çalsa, uzanarak almamalıdır. Daima cisimlere yaklaşarak, ara da mesafe bırakmaksızın almalıdır. Sıhhatli iken bel ve karın adalelerini güçlendirici egzersizler yapmak yararlıdır. Bu mevzuya alt tarafta 50 tavsiye kısmına daha açık bir biçimde değineceğiz.


Teşhis iyi mi konur?


Bel ve bacak ağrısı-sancısı ile seyreden hastalıklar çok türlüdür. Şu demek oluyor ki bel ve bacak ağrısı-sancısı bulunan her hastaya "ne olursa olsun bel fıtığıdır" peşin hükmü ile yaklaşmamak gerekir. Bel fıtığını öykünmek eden daha pekçok hastalık vardır. Rahat bir spor yaralanmasından romatizmaya, enfeksiyon hastalıklarından kansere kadar pek çok hastalık bel ve/ya da bacak ağrısıyla seyredebilir. Bundan dolayı ilk olarak teşhisin ne olduğu net olarak ortaya konmalıdır. Çünkü tedavide hedefinize giden yol herşeyden ilkin doğru teşhisten geçer. Bundan dolayı de ilgili uzman hekime müracaat etmek gerekir. Doktor hastanın şikayetlerini dinleyecek, muayenesini meydana getirecek ve hastalığıyla ilgili tüm incelem ve tahlilleri yaptıracaktır.


Düz röntgen filmleri bugün de kıymetini korumakta olup, dikkatsizlik edilmemelidir. Fakat belden iğne yapılıp içeriye kontrast madde verildikten sonrasında film çekilmesi tekniği (Myelografi) giderek daha az kullanılmaktadır. Çünkü günümüzde görüntüleme teknik leri çok ilerlemiş ve bundan böyle hastanın belinden iğne yapılmasına gerek kalmayacak seviyeye gelmiştir. Aslen son yirmi yıl içinde kullanım alanına giren noniyonik kontrast maddeler iğne tekniğinin yan etkilerini oldukça azaltmıştır. Fakat buna karşın bizzat iğne tekniğinin kendi yan tesirleri olabildiğinden dolayı myelografiden mümkün mertebe uzak durmakta yarar vardır. Bunun yeri ne kuvvetli manyetik rezonans cihazları tercih edilmelidir.


Bel fıtığının teşhis ve ayırıcı teşhisisinde EMG dediğimiz incelem yöntemi de yararlıdır. Çünkü bu yöntem ile hastada bulunan bozuklukların sinir dokusuna mı, yoksa kas dokusuna mı ait olduğu ortaya konabilmekte, başka hastalıkların bel fıtığından ayırımı yapılabilmektedir. Kimi zaman de bu teknik, cerrahın ameliyat kararını dahi etkileyebilmektedir.


Bel ve/ya da bacak ağrısı-sancısı bulunan bir hastada çoğu zaman bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans şeklinde ileri incelem yöntemlerine başvurulur.


Ozellikle manyetik rezonans görüntüleme metodu teşhiste ve ayırıcı teşhiste büyük kolaylıklar sağlar. Bununla birlikte hastanın X-ışını almaması ve türlü planlarda mevcut olan üstün görüntüleme kabiliyeti manyetik rezonansı son yıllarda giderek daha da öne çıkarmaktadır.


Neticede; meydana getirilen muayene, incelem ve tahliller sonucunda hastanın bel fıtığı olup olmadığı, bel fıtığı ise hangi safhada olduğu net olarak ortaya konacaktır. Şu demek oluyor ki bel fıtığı teşhisinin konmuş olması kafi değildir. Hastalığın hangi safhada bulunduğunu da tesbit etmek gerekir. Çünkü tedavinin şekli buna gore değişecektir.


Tedavi


Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir hastada hastalığın hangi safhada olduğu iyi bir muayene ve ileri incelem metodları ile net olarak tesbit edildikten sonrasında tedavi safhasına geçilir. Bundan sonrasında, ergonomik olması açısından, hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler. Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi ismi verilen cerrahi-dışı tedavi metodları uygulanır. Bu safhada, hastaya tüm bütün ülkelerde ağrı-sancı kesici, kas gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi cihetine gidilebilir. Gene ciltten bazı girişimlerde bulunulabilir.


Bel fıtığının tedavisini bir ekip işi olarak görmekte yarar vardır. Nöroşirürji (Beynimiz Omurilik-Sinir Cerrahisi), Nöroloji, Anestezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doktorlar ile Diyetisyen, Psikolog ve Fizyoterapistler bu ekibin içinde yer al malıdır. Gerektiğinde başka bir takım branşlardaki uzman doktorların görüşlerine de müracaat edilmelidir. Bu ekibin elinde bir Fizik Tedavi Unitesi ve bu ünitede Lazer, İnfraruj, Ultrason, Kısa dalga diatermi, TENS, NMES, Diadinamik akım, Mikrodalga, Vakum interferans, Traksiyon (Programlanabilir hafızalı otomatik aygıt ile bel çekme) ve rehabilitasyon araç-gereçleri de hazır bulun malıdır.


Tüm bu prensipler ışığında çağıl imkanlar kullanılarak hastaların büyük bir bölümü ameliyat harici metodlarla tedavi edilebilir. Ilke olarak cerrahi müdahale son çare olarak düşünülmelidir. Fakat hastalık ilerlemiş ve meydana getirilen muayenede bir takım şartlar teşekkül etmiş ise [ki bu şartlar internasyonal Nöroşirürji topluluğu nezdinde genel kabul görmüş ve klasik kitaplara kadar geçmiş kriterlerdir; o süre ameliyat sonucu verilir. Bu sonucu verirken cerraha bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans görüntüleme metodu büyük oranda destek sunar.


Hamilelikte bel fıtığı


Bel fıtığının tedavisi tüm bütün ülkelerde bağzı özellikler arzeder. Hamilelik ise bu mevzuda bazı zorlukları bununla beraber getiren ve tamamen hususi bir durumdur.


Hamile bir bayanda ilerleyen aylarda karın içinde büyüyen cenin normalde bele ilave bir yük oluşturur ve belin biyomekaniğini negatif yönde etkisinde bırakır. Fakat cenin yavaş büyüdüğünden dolayı bel ve sırt adaleleri ile yardım dokular bu gelişmeye uyum gösterirler ve ön bölümde yer edinen ağırlığı dengelerler. Bu sebeple gebeliğin ilk aylarında yapılacak risksiz ve hafifçe egzersizler ilerideki aylar da anne adayına büyük avantajlar sağlar. Fakat hamilelikle beraber bel fıtığı da mevcutsa tabip ve hastanın işi epey zor olsa gerek. Çünkü güçlük daha teşhis döneminde başlamaktadır. Net bir teşhis için lüzumlu olan röntgen filmi çekimleri ve bilgisayarlı tomografi tetkiki bebeğe zararı olan olabilecek x-ışınları ne deniyle yaptırılamamaktadır. [Mutlak surette lüzumlu ise manyetik re zonans ile görüntüleme ]. Bilhassa ilk üç ayda hastaya ilaç da verilememektedir. Bu şekilde bir dönemde şiddetli bel ve bacak ağrısı-sancısı bulunan bir hastayla karşı karşıya kalan tabip hakkaten büyük sorun çekmektedir. Fakat bu durumda dahi yapılabilecek bazı şeyler vardır.


Bel fıtığı bulunan ağrılı bir hamile hasta ilk olarak mutlak sert yatak istirahatine alınmalıdır. İlk üç aydan sonrasında evde hastanın beline meydana getirilen ısı uygulamaları ve hafifçe masajlar kısmen de olsa rahatlık sağlayabilmektedir. Bununla birlikte tabip kontrolünde karın kaslarına yönelik egzersiz programı da uygulanabilir. Mümkün mertebe hasta rahatlatılarak ve fıtığın daha çok ilerlemesine engel olacak tarzda tedbirler alınarak bu eleştiri dokuz ayın atlatılması temin edilmelidir.


Doğum esnasında, Nöroşirürji Uzmanı tabip ile hastayı takip eden Hanım Hastalıkları ve Doğum Uzmanı son şartları bir kez daha beraberce değerlendirerek, düzgüsel doğum ile sezaryen içinde bir karara varırlar. Doğumdan sonrasında ise hasta tekrardan ele alınarak düzgüsel şartlarda teşhis ve tedavi metodları uygulanır ve kati netice de o süre elde edilir.


Doğum ne şekilde olursa olsun (Sezaryen ya da düzgüsel doğum) doğumdan sonrasında karın kasları gevşemiş halde olacağından, lohusalık döneminde hasta karın adalelerini güçlendirici egzersiz programlarına ne olursa olsun alınmalıdır.


Bel fıtığı nüks edebilir mi?


Bel fıtığı hastalarında nüks vakasına bazen rastlanır. Fakat nüks oranı, ameliyat olan ve olmayan hastalarda oldukça farklıdır. Ameliyat gerekmeyen ve konservatif tedavi ile iyileşen hastalarda bel fıtığı kolayca nüksedebilir. Kesinlikle ağır bir yük kaldırmak da gerekmez. Kimi zaman öksürmekle dahi hastalık nüksedebilir.


Ameliyat olan hastalarda ise bel fıtığının aynı yerden nüksetmesi türlü cerrahi merkezler içinde değişik oranda olsa da genel anlamda çok nadirdir. Fakat beldeki başka bir mesafe de bulunan ve dejenere olan diskin nüksetmesi daima söz mevzusu olabilir. Çünkü şehir bulunan fıtıklaşmış bir disk boşaltıldığı süre geride daha dört tane sağlam disk kalmakta ve görevlerini sürdürmektedirler.


Bunların da zaman içinde dejenere olması ve bir bel fıtığının ortaya çıkması klinikte rastlanabilecek bayağı olaylardandır. Fakat şahıs sıhhatli iken egzersizler yapar ve alt tarafta belirteceğimiz öğütlerimize harfiyen riayet ederse, bel fıtığına yakalanma bu hastalığın nüksetmesi riski en üye indilmiş olur.




Bel fıtığı ve korunma yolları
Doktora müracaat sebebi olarak bel ağrısı-sancısı soğuk algınlığından sonrasında ikinci sırada içeriyor. İnsanların ortalama % 80'i hayatları süresince minimum bir kez bel ağrısı-sancısı çekiyor.


Prof. Dr. Ahmet Akgündüz
Güncelleme: 20:43 ET 28 Mayıs 2005 Cumartesi

28 Ekim 2004 — - Bel fıtığı ya da başka sebebe bağlı bel rahatsızlığı geçiren her insanın günlük yaşamında yapması ve yapmaması gerekenleri bilmesi gerekir.




BEL FITIĞI
Belimizde 5 tane omur kemiği var. Bu kemikler içinde da disk ismi verilen kıkırdaklar bulunmaktadır. Disk hususi bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına; omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir biçimde dağılmasına hizmet eder.
Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri içinde bulunan ve sanki bir amortisör şeklinde vazife meydana getiren bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.
Disklerin iç kısmın da nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun haricinde da anulus fibrozus ismi verilen daha sert bir fibröz katman vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir.
Fıtıklaşan doğrusu dışarıya doğru taşan disk omurilik kanalı içinden ya da kendisinin arka-yan tarafınca geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belirgin eder. Bununla birlikte fıtıklaşmış diskten ortama salınan bir takım kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya niçin olurlar.

RİSKLİ POZİSYONLAR
Günlük aktivitelerimiz esnasında vücudumuzun dikey ya da yatay konumda almış olduğu türlü pozisyonlar ve bununla beraber ortaya konan faaliyetin şekli bel fıtığına yakalanma riskini mühim oranda artırır ya da azaltır. İnsanın dikey pozisyonda bulunması omuriliğin alt kısımlarını mühim oranda tazyik altında bırakır. Çünkü bu kısmın yukarısında yer edinen tüm vücut ağırlığı santimetre karelik dar bir omur parçası üstüne biner ve bu ufak kısım tarafınca göç eder.
Buna karşılık vücudun dik değildir de desteksiz bir tarzda eğik pozisyona gelmesi, doğrusu düşey olarak orta hattan sapması beldeki omurlar üstüne binen yükü, doğrusu basıncı belirgin şekilde daha da artırır. Meydana getirilen bilimsel araştırmalarda beldeki diskin içine tazyik ölçebilen bir cihazla girilmiş ve türlü vücut pozisyonlarının diskteki basıncı ne şekilde etkilediği araştırılmıştır. Görülmüştür ki, burada bele minimum yükün binmiş olduğu pozisyon, kişinin sırtüstü yatmış olduğu ve bacaklarının altını bir cisimle destekleyerek hafifçe yükselttiği pozisyondur.
Bununla birlikte sandalyede desteksiz otururken bele binen yük, ayakta dik olarak dururken bele binen yükten daha fazladır. Oysa insanoğlu bunun tam tersinin doğru bulunduğunu zannederler. Neticede ayakta dik pozisyonda dururken bele binen yükün gerçekte daha az, otururken daha çok olduğu bilinmelidir. Bu pozisyondan daha kötüsü, doğrusu şehir bulunan disklerdeki basıncı daha da artıran vaziyet, sandalyede otururken öne doğru eğilerek yerden bir cismi almaktır. En kötüsü ise ayakta dururken öne doğru eğilerek dizler düz konumda yerdeki bir ağırlığı kaldırmaktır. Bu durumda kaldırılan ağırlığın miktarı arttıkça bel fıtığına yakalanma riski de giderek artacaktır.
Oturur pozisyonda iken şahıs arkasına bir yardım koyarsa ya da oturmuş olduğu sandalyenin arka kısmını geriye doğru tedrici olarak yatırmaya başlarsa, bele binen yük de giderek azalacak ve bel bu durumda daha rahatlamış olacaktır. Öksürmek, gerinmek ya da kahkaha ile gülmek ise şehir yer edinen disklerdeki basıncı belirgin şekilde artırır. Şikayetleri bir öksürmeyi takiben başlamış olan pekçok hasta ile karşilaşmaktayiz. Sıhhatli bir bele haiz olmak için günlük yaşantımızda riskli pozisyonlardan daima uzak durmalıyız.

KİMLERDE GÖRüLüR
Toplumun türlü kesimlerinde bel rahatsızlığı o denli sık görülür ki, pek çok ülkede meydana getirilen istatistiklere gore doktora müracaat sebebi olarak bel ağrısı-sancısı soğuk algınlığından sonrasında ikinci sırayı yer alır. İnsanların ortalama % 80'i hayatları süresince minimum bir kez bel ağrısı-sancısı çeker.
Bel rahatsızlığına her yaş grubunda rastlamak mümkündür fakat bel fıtığı orta yaşlarda daha sık görülür. Hareketsiz bir iş ve yaşam seçimi, daha çok oturarak çalışıyor olmak, şişmanlık, ağır şeyler kaldırmak, savaşım sporları, bilinçsiz spor yapmak, yanlış oturuş ve duruş alışkanlığı, huzursuz bir ortamda ve stres içinde yaşama, sigara ve alkol kullanma, uzun süre otomobil kullanma, bedensel faaliyetlere ısınmadan adım atmak birer risk faktörüdür.
Bu risk faktörleri bir insanoğlunun günlük yaşantısında ne kadar çoksa o kişinin bel fıtığına yakalanma ihtimali de o denli yüksek olur. Hele bir de genetik olarak yatkınlık var ise bel fıtığıyla tanışmak sürpriz sayılmaz. Uygun olmayan sandalyelerin üstünde hergün saatlerce devam eden bir ofis hayatına mahkum insanoğlu bel fıtığının müstakbel adaylarıdır.

BEL İÇİN EGZERSİZLER
Genel sıhhat açısından olduğu şeklinde bel sağlığı için de sporun ve sıhhatli iken yapılacak egzersizlerin önemi büyüktür. Bel, sırt ve karın adalelerini güçlendirmek için lüzumlu spor ve hareketlere yaşam boyu devam edilmelidir. Fakat bel fıtığı gelişmesine zemin hazırlayabilecek ya da bizzat niçin olabilecek savaşım sporları yerine, yüzme, adım atma ve bisiklete binme şeklinde sporlar tercih edilmelidir.
Yüzlerce egzersiz hareketi içinden de rastgele hepsini yapmak yerine belli başlı hareketlere öncelik tanınması icap ettiğini düşündüğümüzden, bele fazla yük bindirmeyen ve gelişmekte olan bir bel fıtığını ilerletmeyecek en emniyetli dokuz hareketi sizler için seçtik. Konusunda bir süre önce geçirilmiş bir bel rahatsızlığı bulunan ya da bel fıtığına muhtemelen aday olan kimselerin bu hareketleri yapmaları faydalıdır. Fakat egzersizler yapilirken dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan bağzı hususlar vardır:
Egzersizler havası temiz bir ortamda (Hava müsaitse evde pencereler açılabilir) altında sunta ya da tahta bulunan halı ya da battaniye şeklinde sert bir zeminde yapılmalıdır. Yumuşak ya da deformasyona uğramış olabilen yataklar üstünde egzersiz ve spor yapılmamalıdır.
Bel fıtığı rahatsızlığına yakalananlar hastalıgın akut ağrılı döneminde bu hareketlere başlamamalı, istirahati tercih etmelidirler. Şikayetler geçtikten sonrasında doktora danışılmalı ve egzersizlere ondan sonrasında başlanmalıdır.
Egzersizlere başlanınca ilk günden itibaren çok acele bir iyileşme beklenmemeli, sabırla hareketlere devam edilmelidir. Hareketlerin sayısı ve gidişat her geçen gün yavaş yavaş artırılmalıdır. Ilk başlarda aşırılığa kaçarak daha fena bir duruma düşülmemelidir.
Mevzunun uzmanı olan tabip başka şekilde tavsiye etmemiş ise ilk bir ay her hareket günde beş kez yapılmalıdır. Bir süre sonra her ay hareketler beşer beşer artırılarak egzersizlere devam edilmelidir.
Birdenbire ve zorlayıcı hareketlerden uzak durulmalıdır. Sizin için seçtiğimiz alt taraftaki dokuz tür egzersiz risksiz olup daha çok bu tür şeyler tercih edilmelidir.
Hareketler esnasında ya da sonrasında normalde mevcut ağrının artmaması gerekir. Bu nedenle egzersiz sonrası şiddetli ve 15 dakikadan fazla devam eden bir hastalık ortaya çıkarsa doktora danışılmalıdır.
Hastalık bir saatten fazla sürüyorsa o hareket egzersiz programından çıkartılmalıdır.
Bel fıtığı ameliyatı olanlar operasyonun üstünden üç hafta geçmeden egzersizlere başlamamalı, bir süre sonra başlayarak her hareketin sayısını yavaş yavaş artırmalıdırlar.
Bu bilgiler haricinde hastanın kafasında herhangi bir sual oluşursa, uzman tabip asla tereddüt etmeden derhal aranmalı ve yanlış bir iş yapmaktansa mevzunun doğrusu uzma



Cerrahi tedavi


Nöroşirürji uzmanı olan tabip kati olarak ameliyata karar vermiş ise, bundan böyle amelitı geciktirmemek gerekir. Çünkü gecikme neticesinde kimi zaman felce kadar giden telafisi olanaksız bazı problemler ortaya çıkabilmektedir. Buna karşılık zamanında meydana getirilen, uygun ve kafi bir cerrahi müdahale hasta yaşam boyu rahat ettirebilmektedir.


Mutlak surette ameliyat ihtiyaç duyulan hastalar operasyonun hiçbir safhasında dokulara çıplak gözle müdahale etmeyip, ciltten itibaren görüntüyü büyüten mikroteknik ile ile çalışmakta yarar vardır. Çünkü binlerce yıl ilkin söylenmiş bir tedavi prensibi olan "Ilk olarak hastaya zarar vermeyiniz" sözü bugün geçerlidir. Bel fıtığı operasyonlarında dar derin bir sahada, üstelik de sinir kökleri şeklinde çok kırılgan yapıların çevresinde cerrahi girişim sürdürüldüğü için görüntüyü büyüterek çalışmanın yanında sahanın iyi aydınlatılması da ehemmiyet arzeder. Bundan dolayı de ekibin lideri olan operatör evvelde tüm tedbirleri almalıdır. Bu şekilde olunca sinir elemanları ve çevre dokular görüntü alanına büyütülmüş ve muhteşem bir biçimde aydınlatılmış olarak gelmekte, ciltten itibaren kontrollü gidildiği için gereksiz kanamalar olmamakta, daha emniyetli, temiz ve güzel duyu, hatta ameliyat sonrası dönemde dikiş aldırmaya dahi gerek kalmayan, hasta için kolaylıklar arzeden bir cerrahi ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde bir cerrahi girişim sonrasında hastaların günlük nornıal aktivitelerine kavuşmaları da daha kısa sürede olmaktadır.


Tedavinin hedefi


Yukarıda sözünü ettiğimiz iyi yetişmiş tecrübeli personel ve lüzumlu olan ekipmanlar hazır edildikten sonrasında hizmetin standardını dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine yükseltmek hedef alınmalıdır. Bir hasta ister konservatif tedavi ismi verilen ameliyat dışı yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılsın, isterse de son çare olarak ameliyat gereksin bu hedeften hiç bir zaman ödün verilmemelidir.


Tedavide dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine erişebilmek için kaliteli bir fiziki ortamda iyi bir araç-gereç donanımı ile beraber hizmet vermek gereklidir, fakat kafi değildir. Bundan dolayı iyi yetişmiş kaliteli personelin bilgi ve deneyim ile beraber spesifik hale getirilmeleri de hizmetin standardını artıran mühim bir faktördür. Çünkü uzman doktorlardan fizyoterapistlere hatta sekreterlere kadar bir tek bel fıtığı hastalarının tedavisi ile meşgul olan kadrolarda zaman içinde çok önemli bir bilgi birikimi ve deneyim meydana gelmektedir. Bir tek bel fıtığı için değildir, başka branşlarda da uzman doktorların mümkünse bir tek hastalık üstünde yoğunlaşarak spesifik hale gelmeleri ve spesifik tedavi merkezleri kurmaları hizmetin standardını artıracaktır.


Sert yatak istirahati


Ameliyat gerekmeyen hastalara uzman tabip tarafınca sert yatak istirahati uygun görülmüş ise bunun averaj süresi üç haftadır. Uzman tabip hastanın tedaviye vereceği cevaba gore bu süreyi artırabilir ya da azaltabilir. Yatılan yer, altında sunta ya da tahta bulunan 3-4 kat battaniye ya da ince bir yatak olmalıdır. Bu yatak yaylanmamalır ve deformasyona uğramış olmamalıdır.

İstirahat süresince mümkün mertebe yataktan çıkmamalı, yiyecek dahi yatakta yenmeli, hatta namazlar dahi yatakta sağ yan tarafa yatarak kılınmalıdır. Hasta daha çok sırt üstü yatmalı, ayaklarını toplamalı ve sırt üstü pozisyonda yorulunca da yan tarafa dönerek istirahat etmelidir. Hiçbir süre yüzüstü yatmamalıdır. Sert yatak istirahati süresince doktorunun kendisine verdiği ilaçları da kullanmalıdır.


Tarihcesi
Omurilik ve omurgayı ilgilendiren rahatsızlıklara binlerce yıl önceki Hint ve Mısır yazılı larında dahi rastlamamıza karşın, bel fıtığı hakkında bilgilerimizin gelişimi çok yavaş seyretmiş ve söz mevzusu hastalık ama yirminci yüzyılın ikinci çeyreği içinde şimdiki mealde tanımlanarak tedavi edilmeye başlanmıştır.


İlk çağlarda bacağa doğru ansızın vuran şiddetli ağrıların izahı bazı gizli saklı güçlerle yapılmaya çalışıldı. Türlü toplumlarda mevsimlere bağlı hava değişimleri, çok fazla egzersiz, ata binmek, cinsel aktivite şeklinde sebeplerin bu mevzuda etkili olabileceği düşünüldü.
Antik çağda Hipokrat, Galen, Oribasius, Aegina'lı Paulus; orta çağda İbn-i Sina, Ebu'l-Kasım, Şerefeddin Sabuncuoğlu şeklinde kıymetli ilim adamları bel ağrısı-sancısı ve türlü spinal rahatsızlıklar mevzusunda emek harcamalar yaptılar.
Nihayet, Rönesansla beraber insan anatomisi üstünde araştırmalar başladı ve onaltıncı yüzyılda omur kemikleri arasındaki diskin anatomik tanımlanması yapılmış oldu. Bilimsel gelişmeler devam etti ve onsekizinci yüzyılda bacak ağrısının türlü şekilleri bildirildi. Ondokuzuncu yüzyılda bel ve bacak ağrısı-sancısı arasındaki ilişki net olarak ortaya konuldu ve hastanın bacağı düz şekilde havaya kaldırıldığında siyatik siniri oluşturan kökleri geren ve bu şekilde bacakta ağrı-sancı ortaya çıkartan kontrol geliştirildi


Hastalığı idrak etmek yönünde tüm bu gelişmeler devam ederken tedavide maalesef geri kalındı ve bele hacamat yapmak, şişe çekmek, yakarak kabarcıklar oluşturmak şeklinde ilkel yöntemler yirminci yüzyıla kadar varlığını sürdürdü. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde Röntgen ışınlarının teşhiste yaygın olarak kullanılması ve omurilik kanalının içine hava ve kontrast maddeler verilmesi ile büyük ilerlemeler kaydedildi. Fakat ayrıca bel çektirme ve maniplasyon (el ile bele müdahale) neticesi nüzul kalan vakalar gösterildi. Istırap tecrübeler yaşandı. Ayrıca cerrahlar omurilik kanalı içinden geçen sinir elemanlarına bası meydana getiren kıkırdak parçalarını ameliyatla boşalttıkları süre hastaya yararlı olabildiklerini gördüler, ama bu lezyonları uzun bir süre tümör olarak tanımladılar. Hastalığın travmaya ya da tümöre bağlı gelişebileceği görüşleri tartışıldı.

Bel Fıtığı
Nihayet, 1934 yılına gelindiğinde Harvard Tıp Okulu'nun araştırma ve uygulama hastahanesi olan Massachusetts General Hospital'da vazife meydana getiren iki nöroşirürji uzmanı (W. J. Mixter ve J. S. Barr) tüm bu tartışmalara son noktayı koydular. Bu iki operatör, tümör teşhisi konmuş 30 vakayı yine araştırdılar, patoloji kayıtlarını tekrardan gözden geçirdiler ve bunların çoğunda hastalığın diskin fıtıklaşmasına bağlı bulunduğunu gördüler. Bulgularını New England Journal of Medicine dergisinde yayınladılar ve bel fıtığı mevzusunda bugün de kabul gören klasik tanımlama ortaya çıktı.


Bu çabalama yayınlandığında büyük ilgi topladı. Küçücük bir kıkırdak parçasının omurilik kanalına doğru uzanarak böylesine şiddetli bir bacak ağrısı-sancısı yapabilmesi, hatta felce kadar giden komplikasyonlara yol açabilmesi bir takım kişilere garip ve inanılmaz geldi. Bu iki kıymetli ilim adamı kendilerine hayretlerini bildiren meslektaşlarına "Buna bizler kendimiz de zor inandık, ama gerçek bu şekilde!" mealinde sözler söylediler.


Zaman içinde teşhis vasıtaları da gelişti. Omurilik kanalına verilen kontrast maddeler noniyonik hale getirildiler ve komplikasyonlar azaldı, ama gene de hastanın belinden iğne yapılıyor olması bir dezavantajdı.

Bel Fıtığı
Biçim 1: Düz bacak kaldırma testi
1970'li yıllarda bilgisayarlı tomografi tekniğinin yaygınlaşması teşhiste büyük kolaylıklar sağladıysa da aslolan ilerleme 1980'li yıllardan itibaren manyetik rezonans görüntüleme metodunun kullanım alanına girmesiyle oldu. Böylece, hastalar zararı olan ışın almadan bel fıtığı teşhisi konabilmekte ve başka hastalıklardan ayırıcı teşhis daha rahat yapılabilmektedir. Bununla birlikte bel fıtığının türü ve safhası net olarak tesbit edilebilmekte ve hastaya en uygun tedavi şekli kolayca seçilebilmektedir. Bu da tedavinin başarısına mühim katkıda mevcuttur.


Bir taraftan teşhis vasıtaları gelişirken başka taraftan tedavide de büyük ilerlemeler kaydedildi. İlk zamanlar fıtıklaşan disk, arkadaki kemik kısım tamamen çıkartılarak ve dura denen zar açılarak boşaltılıyordu. Zaman içinde kemikten az bir bölüm alınarak ve duranın dış kısmından ilerlenerek fıtık boşaltılmaya başlandı. Seçilmiş bir takım vakalarda ciltten bazı girişimler ve lazer ile de tedaviler geliştirildi. Günümüzde ameliyat mikroskobu ya da lup kullanılarak uygulanan mikroteknik yardımıyla en zor vakalarda dahi hastaya zarar vermeden, sinir elemanlarında ilave hasar oluşturmadan güzel duyu ve emniyetli operasyonlar gerçekleştirilebilmektedir. Bununla birlikte mikroendoskopik diskektomi tekniği de giderek yaygınlaşmaktadır.


Tıptaki gelişmeler hızla devam etmekte ve bu da ilk olarak hastalara pozitif olarak yansımaktadır. Yetmiş yıl önceki hastalar bir kenara, yirmi yıl, hatta on yıl önceki hastalara gore dahi şimdiki hastalar ne kadar şanslıdırlar diye düşünüyorum.

Kaynak:belfıgı.com









Bir tarafa yatarak uyuma durumunda, yatılan yöne bağlı olarak burun deliklerimizin birisinin tıkanırken, ötekinin açıldığı ve solunumun açık olan burun deliğinden yapıldığı araştırmalarla belirlenmiştir.



Bununla birlikte nefes alınan burun deliği ile beynin yarımküreleri ve sempatik-parasempatik sinir sistemleri içinde da bir münasebet olduğu, çalışmalarla gösterilmiştir.


Sağ tarafa yatılması durumunda, sağ burun deliği tıkanmakta, sol burun deliği açılmaktadır. Sol burundan meydana getirilen nefes alma ile sağ beynimiz yarımküresinin aktivitesi artar.



Sağ beynimiz yarımküresinin uyarılması, parasempatik sinir sistemimizin faaliyetlerini artırmasına, kalp hizimizin yavaşlamasına, tansiyonumuzun düşmesine ve mide-bağırsak etkinliklerimizin yavaşlamasına niçin olur... Bu sebeple kalbimiz daha az yorulur, uykuya dalmamız daha kolaylaşır, bu da istirahatimizin daha iyi olmasına imkân sağlar.

Başka taraftan sol tarafa yatılırsa ne olur?



Sol burun deliğinin tıkanması ile beraber sağ burun deliğinden nefes alınması, sempatik sinir sisteminin faaliyetlerinde artışa neden olur; bu durumda şahıs heyecanlanmış şeklinde olur ve kalp atışlarındaki hızlanma ile kalp daha da yorulur. Bu nedenle uykuya dalma zorlaşır.


Çünkü kalp atım hızının, tansiyonun, coşku ve dikkatin artması uykuya engel olabilir. Sol tarafımız üstüne uyumada ise vücudumuz daha çok yıpranacaktır.


Sırtüstü ya da yüzüstü yatınca vaziyet ne olacaktır?

Yüzüstü yatmak aslına bakarsanız uzun süre mümkün olmadığı şeklinde, kalp, akciğerler ve mide bu durumda baskı altında olduğundan, ciğerlerimiz ve midemiz sıkışıp hastalık verebilir.Sırtüstü yatıldığında ise bu rahatsızlıklar olmayabilir. Fakat uykuya dalmada gecikme olabilir. Bu vaziyet da vücudun tam dinlendirici bir uykuya geçmesine ve dinlenmesine engel olabilir. Çünkü bu durumda gündüz olduğu şeklinde iki burun açık olacak ve parasempatik sistem uyarılamayacaktır. Bununla birlikte sırtüstü yatılması durumunda mide ve bağırsakların fonksiyonlarını gerçeklestirmesi küçük oranda daha zorlaşacaktır.


En yararlı ve kim bilir minimum zarar görebileceğimiz yatış pozisyonun:

"Sağ yana yatarak ve ayakları vücuda doğru çekerek uyuma" şeklinde olduğu, meydana getirilen araştırmalarla ama bugün doğrulanabilmektedir.


Bu yatış seklinde hem mide ve bağırsaklar korunmakta,hem de sindirimin daha kolayca tamamlanması mümkün kılınmaktadır


Erişkinlerin %80'i hayatlarının bir döneminde minimum bir kez bel bölgesindeki ağrıdan yakınmaktadır.



Bel fıtığı, genel anlamda 30- 60 yaş arasındaki erişkin grupta sık görülmesine karşın, derhal her yaşta ortaya çıkabilir. Bel fıtığının bilhassa görüldüğü bir gruptan ziyade, bel fıtığına yol açabilecek risk faktörlerinden söz edilmelidir. Bel ağrılarının ama %3'ü ameliyat edilmesi ihtiyaç duyulan bel fıtıklarından lanır. Bundan dolayı doktor muayenesi ve yapılacak araştırmaların sonuçlarına gore, ilk tavsiye edilen yatak istirahatı, ağrı-sancı kesici ve kas gevşetici ilaçların kullanılmasıdır. Alınan bu önlemlere rağmen ağrı-sancı, bacaklarda uyuşukluk ve kas güçsüzlükleri geçmezse cevap ameliyattır.
Risk grubundaki meslekler:

" Ağır fizyolojik aktivite ve ağır kaldırma gerektiren meslekler (İnşaatlarda çalışanlar vs.)

" Sürekli öne eğilme, eğilerek dönme gerektiren meslekler

" Otomobil, otobüs, kamyon kullanma şeklinde vücudu devamlı vibrasyona maruz bırakan meslekler

" Uzun süre ayakta durma ya da oturma gerektiren meslekler,

Futbol, halter, kürek ve güreş sporlarıyla uğraşan kişilerde bel ağrısı-sancısı ve bel fıtığı sıklığı çoğalmaktadır.
Bel fıtığının sebepleri nedir?

Çok fazla şişmanlık bel fıtığının en sık nedenidir. Vücudumuzun ağırlığını omurgamız taşır. Omurganın esnekliğini elde eden ve bir tür yardım yastığı olarak vazife meydana getiren disklerin çok fazla baskıya maruz kalması, deformasyona ve şeklin bozulmasına niçin olur. Düzgüsel şeklini kaybederek dışarıya doğru kabaran, fıtıklaşan disk, baskı yapmış olduğu sinirin fonksiyonlarını etkileyerek değişik emare ve bulgulara niçin olur.


" Vücudumuzun yükünü taşıyan bir tek omurgamız değildir. Omurga süresince uzanan tüm boyun, sırt ve bel kasları, karın kaslarının da fonksiyonu çok önemlidir. Hareketsiz yaşam, tertipli egzersiz yapmama şeklinde durumlarda kaslar yeterince kuvvetli olmadığından, kasların taşıması ihtiyaç duyulan vücut ağırlığı da omurganın üstüne ek yük getirir. Bu yük, disklerin üstüne binerek fıtıklaşmalarına niçin olur. Günlük yaşantımızda bilincinde olmadan yük kaldırma, nesneleri itme, çekme şeklinde yaptığımız bir takım harekette, omurga fizyolojisine uygun davranılmalıdır. Yerden bir yük kaldırılırken ne olursa olsun dizler kırılarak çömelmeli, yük sonrasında kaldırılmalıdır. Omuz üzerine yük kaldırılırken ( Çamaşır asma, dolap yerleştirme şeklinde) dikkat edilmeli, var ise bir merdiven, iskemle şeklinde bir yükseklik üstünden bu işler yapılmalı, yukarı doğru uzanılmamalıdır. Günlük çabalama esnasında bilhassa masa başlangıcında, tam dik pozisyonda oturmalı ve iskemle bel girintisini destekleyecek şekilde seçilmelidir. Sandalyenin uygun olmadığı durumlarda, bel girintisini destekleyecek ilave bir yastık aynı işi görecektir. Yataktan kalkarken ansızın bele yük bindirerek doğrulmaktan kaçınılmalıdır. Ilkin yan dönmeli, sonrasında ayakları yatak kenarından aşağı sarkıtıp dirseklerden yardım alınarak doğrulanmalıdır.
Bel fıtığının emareleri nedir?


Tek ya da her iki bacağa vuran ağrılar-sancılar, ayaklarda uyuşmalar, hareket kısıtlılıkları, adım atma ve oturmada güçlük bel fıtığının belirtileridir. Bel fıtığı ilerlerse iktidarsızlık, acele yorulma, idrarını tutamama, yürüyememe şeklinde emareler de eklenebilir.
Bel fıtığının tedavisi nedir?

Bel fıtığı başlangıç aşamasındaysa…Bel fıtığın tedavisi fıtıklaşmanın, doğrusu disk dediğimiz esnek maddenin bacağa giden sinirlere yapmış olduğu basının derecesine bağlıdır. Eğer bir tek bel ve bacak ağrısı-sancısı mevcut, herhangi bir uyuşukluk, güç kaybı, hareket kısıtlılığı yoksa bel fıtığı başlangıç safhasında anlamına gelir. Hal böyle olunca hastaya kas gevşetici ilaçların verilmesi, yatak istirahatı ve belini zorlayacak hareketlerden kaçınması önerilir. Bununla birlikte; kesinlikle iki kiloyu aşan ağırlıkları kaldırmamaları, eğer yerden bir şey alınacaksa çömelerek alması söylenir, otururken belinin arkasına bel boşluğunu yok edecek şekilde bir yastık koymaları ve yirmi dakikadan fazla oturmamaları (Eğer mesleği gereği uzun süre oturması gerekiyorsa her yirmi dakikada bir adım atması), stresten kaçınmaları önerilir.

Çok sert zeminler sanıldığının aksine yararlı değildir zararlıdır. Kaliteli bir yaylı yatakta ve hastanın kendince en rahat edebildiği pozisyonda yatması daha uygundur.

Bel fıtığı ilerlediyse…Eğer yukarıdaki önerilere, istirahata ve kas gevşetici ilaçlara karşın hastanın şikayetleri devam ediyorsa fizik tedavi uygulanabilir. Fizik tedavi ne olursa olsun bir uzmanın denetiminde olmalıdır. Fizik tedavi esnasında ilk bir kaç gün ağrılarda artma olabilir, ama hasta fizik tedavi uzmanının önerilmiş olduğu sürece tedaviye devam etmelidir.

Eğer meydana getirilen tüm tedavilere karşın hastanın ağrıları-sancıları geçmemiş ise nükleoplasti metodu uygulanabilir. Nükleoplasti ileri dereceye ulaşmamış bel fıtıklarında, fıtıklaşmış diske röntgen altında bir iğne ile girilerek radyofrekans dalgalarıyla diskin ısıtılması, diskin içindeki sinirlerin harap edilmesi ve diskin içinde boşluklar açarak fıtığın çökmesi esasına dayanır. Nükleoplasti, tek seans olarak, lokal anestezi altında hasta uyumadan ameliyathane şartlarında yapılır ve hastanede yatma gerektirmeden uygulanan bir metottur. Fıtığı tamamen yok etmesinin garantisi yoktur ve başarı yüzdesi devasa yükseklikte değildir (%60-80).

Ameliyat gerekirse…Fizik tedaviye karşın hastanın ağrıları-sancıları devam ediyorsa ya da geriletilmeyen bir güç kaybı, bacakta incelme, idrar tutamama, dayanılmaz ağrılar-sancılar mevcutsa ya da MR filmlerinde diskten bir parça koptuğu tespit edilirse cevap cerrahi müdahaledir (Mikrodiskektomi). Ameliyatla omurilikten çıkan sinirlere olan mekanik bası giderilmelidir. Eğer cerrahi müdahale yapılmaz ve sinire bası devam ederse hastada idrarını tutamama, seksüel gücün kaybı, ayaklarda kuvvetsizlik şeklinde problemler gelişebilir. Mikrodiskektomi ya da Mikrocerrahi tedavi yönteminde başarı şansı %95-97'dir

İstirahatta tabu haline gelen bir tavsiye sert yatak önerisidir. "Sert yatak " olarak kastedilen, üstüne yatmakla şekli bozulmayan, vücudun şeklini alabilen yatakların kullanılmasıdır. Günümüzde ticari piyasada üretilen pek çok yatak markası bu ihtiyacı karşılamaktadır. Bundan dolayı bilhassa sert bir yerin istirahat amacıyla yaratılması lüzumlu değildir. Hastanın rahat etmiş olduğu pozisyon en iyi yatma pozisyonudur, bilhassa dizlerin kırılması ve araya bir yastık konması da ağrıyı azaltabilir.
Bel fıtığından korunmak için neler yapılmalı?

Yerdeki cisimleri dizleri kırmadan eğilerek kaldırmak, dizleri kırmadan ağır nesneleri itmek ve çekmek, omuz üzerine yük kaldırmak ve yukarı doğru uzanmak, masa başlangıcında uzun süre bel desteği olmaksızın çalışıyor olmak, elde uzun mesafelerde ağır yük taşımak bel fıtığını davet edici olaylardır.


Tertipli egzersiz yapmak da bel fıtığının önlenmesinde son aşama yararlıdır. Tüm önlemlere rağmen bel fıtığı gelişebilir. Bu durumda başvurulacak bir beynimiz ve sinir cerrahının önerilerine dikkat edilmelidir.

Op. Dr. Emre Oran

Memorial Hastanesi Beynimiz ve Sinir Cerrahisi Uzmanı










günlük hayatınızda dikkat etmeniz ihtiyaç duyulan , yapılması ve yapılmaması ihtiyaç duyulan bir takım hususlardan bahsedeyim.


1 - Herhangi bir ağırlığı taşımanız gerekirse, yükü vücudunuza bakışımlı olarak paylaştırdıktan sonrasında taşıyın.


2 - Cisimleri bir yerden başka bir yere taşırken, belinizin eğik değildir de dik pozisyonda olmasına dikkat edin.


3 - Ağır bir yükü kaldırmayı denemeyin. Kaldırmak zorundaysanız, başkalarından yardım isteyin.


4 - Hafifçe dahi olsa yerden bir cismi alırken dizlerinizi kırın ve çömelerek alın, belden eğilmeyin. Yükü belinizle değildir, bacaklarınızla kaldırın


5- Bir eşyayı alırken ona doğru uzanmayın, yanına iyice yaklaşın ve o şekilde alın. Bir cismi yerden alırken de ilkin onu bedeninize doğru yaklaştırıp sonrasında yükseltin.


6 - Bir eşyayı taşırken, onu gövdenize yakın tutun. Taşınacak eşya vücudunuza ne kadar yakın olursa, omurganıza binen yük o denli azalacaktır.


7 - İki şahıs iseniz ve bir eşyayı iki ucundan tutarak taşımanız gerekiyorsa, birbirinize haber vermeksizin eşyanın bir ucunu hiç bir zaman bırakmayın.


8 - Bir cismi kaldırmadan ilkin, ne kadar ağır bulunduğunu tahmin etmeye gayret edin. Kaldırma işlemine geçmeden ilkin cismi hafifçe yoklayarak kontrol edin ve ağırlığı hakkında tam bir düşünce edindikten sonrasında kaldırın.


9 - Cisimleri bedeninizle değildir, ilkin beyninizle kaldırdığınızı ihmal etmeyin. Bundan dolayı, ağır bir yükü ne olursa olsun kaldırmanız gerekiyorsa, haltercilerin yapmış olduğu şeklinde çok iyi konsantre olun. Kaldırırken yavaş ve davranışlarında ölçülü hareket edin, birdenbire hareketlerden kaçının. Adalelerinize birdenbire yük bindirmeyin. Kaldırma esnasında karın kaslarınızı kasarak tüm kas gruplarınızı aynı anda çalıştırın. Karın ve sırt adalelerinizin kasılması omurganızı destekler.


10 - Ağır bir yükü belinizden daha yükseğe kaldırmayın. Hele bu yükü başınızdan yukarı kaldırmayı denemeniz tam bir yıkım olabilir.


11 - Ayakta iken belinizi sağa ya da sola doğru rotasyon yaptırıp eğilerek yerden bir şey almayın.


12- Yük elinizde iken dönmeniz gerekiyorsa belinizle değildir, ayaklarınızın yerini değiştirerek dönün.


13 - Beliniz geriye doğru eğilmiş vaziyetteyken sırtınıza ağırlık yüklemeyin. Kesinlikle yüklemeniz gerekiyorsa, dizleriniz küçük oranda kırılmalı ve vücudunuz öne doğru hafifçe eğik olmalı.


14 - Ağır bir cismi bir yerden bir yere çekerek ya da iterek tek başınıza götürmeyin.


15 - Bir cismi taşırken ayaklarınızın yere sağlam basması gerekir. Her iki ayağınız arasındaki mesafe de ortalama omuz genişliğinizde olmalı ve ayak uçlarınız dışa bakmalı.


16 - Iskemle ya da koltukta otururken dik bir pozisyonda olmaya çaba edin ve bu konuyu alışkanlık haline getirin. Bu esnada diz eklemlerinizin kalça eklemlerinden daha yüksekte bulunmasında, ayak tabanlarının yere temas ederken düz konumda olmasında ve yere rahatça basmasında yarar var. Otururken bazen pozisyon değiştirmeniz de iyi olur.


17 - Yumuşak, alçak ve derin koltuklarda oturmayın. stabil olmayan bozuk koltukların ve yumuşak iskemlelerin belinizi tehdit ettiğini ihmal etmeyin. Kol konacak iskemle ve koltukları tercih edin.


18 - Sandalyede otururken ayaklarınızın altına bir basamak çekerseniz daha rahat edersiniz.


19 - Abdest alırken, dişlerinizi fırçalarken ya da elinizi, yüzünüzü yıkarken lavaboya doğru eğilmeyin; belinizi olabildiğince dik tutmaya çaba edin. Bundan dolayı, evinizdeki lavaboların mümkünse küçük oranda daha yüksekçe yapılmasını sağlayın.


20 - Her gün ez az 15 dakika yürüyün. Adım atma mesafesini giderek arttırın.


21 - Bir kez bel rahatsızlığı geçirmiş ve iyileşmişseniz, uzman doktorunuzun önerilmiş olduğu egzersizleri aksatmadan yapın; çünkü tertipli egzersiz yapanlarda ağrının tekrarlaması daha seyrek görülür. Kronik ağrısı-sancısı olan hastalar, hafifçe ağrılı dönemde dahi egzersizlerden yararlanırlar.


22 - Sıhhatli olsanız dahi her gün kaslarınızı güçlendirici egzersizler yapın. Karın, sırt ve kalça adalelerinin vücudun tabii korsesi bulunduğunu ihmal etmeyin.


23 - Egzersizleri, altında sunta ya da tahta bulunan halı ya da battaniye şeklinde sert bir zemin üstünde yapın.


24 - Egzersiz hareketlerinin sayısını her geçen gün yavaş yavaş arttırın, ilk başlarda aşırıya kaçmayın.


25 - Spor ya da egzersiz yaparken birdenbire ve zorlayıcı hareketlerden kaçının.


26 - Spor ya da egzersize başlamadan ilkin ne olursa olsun ısınma hareketleri yapın.


27 - Egzersiz sonrasında şiddetli ve 15 dakikadan fazla devam eden bir hastalık ortaya çıkarsa uzman doktora danışın. Bir saati geçen hastalık söz mevzusu ise o hareketi yapmayın.


28 - Günlük yaşantınızda birdenbire hareketlerden sakının. Bilhassa yataktan ya da koltuktan kalkarken birdenbire hareket yapmayın.


29 - Sandalyeden kalkarken bir ayağınız ötekinin önünde olmalı, bacak kaslarınız ve kollarınızın yardımıyla kendinizi yukarıya doğru iterken sırtınız dik pozisyonda bulunmalı.


30 - Yüksek iskemlelerde ya da benzeri yüksek yerlerde oturmak bele binen yükü arttırır, bundan kaçının.


31 - Tv seyrederken ya da herhangi bir gösteriyi izlerken koltukta sırtınızı kamburlaştırmak rahatsızlıklara neden olur.


32 - Her gün ak peynir ve bir kase yoğurt yemeyi ya da bir bardak az yağlı süt içmeyi alışkanlık haline getirin, güneş ışığından yeterince istifade edin.


33 - Vücut ağırlığınızı devamlı denetim altında tutun. Alınan her fazla kilonun vücudunuz ve beliniz için ilave bir yük bulunduğunu, bunun da belinizin biyomekaniğini negatif yönde etkilediğini ihmal etmeyin.


34 - Uzman hekime danışmadan bel korsesi kullanmayın. Çelik balenli korselerin uzun solukta bel ve karın adalelerini zayıf bırakacağını ihmal etmeyin.


35 - Kati teşhis konulup bel ağrınızın sebebi anlaşılmadan belinizi hiç bir zaman çektirmeyin ve maniplasyon (el ile müdahale) yaptırmayın. Bunun kimi zaman felce kadar giden sonuçlara yol açtığını ihmal etmeyin.


36 - üzüntü ve streslerin bel sağlığınızı da negatif yönde etkilendiğini bilerek ruh sağlığınıza itina gösterin. Aileyle ilgili, toplumsal ya da iş hayatınızla ilgili problemlerinizi çözmek için gerekirse ilgili tabip ve şahıslardan yardım isteyerek köklü bir çözüme gidin. Lüzumu halinde, bulunduğunuz ortamı geçici de olsa değiştirin ya da tatile çıkın.


37 - Yaptığınız işi sevin. Stres altında ve işyerinde mutsuz olan kişilerde bel hastalıkları daha sık görülür. Bundan dolayı meslek seçimi mevzusuna hemen hemen yaşamın başındayken ihtiyaç duyulan önemi verin.


38 - Günlük yaşamda gerginlikten kurtulmanın yollarını öğrenin.


39 - Yüksek topuklu ya da topuksuz pabuç giymeyin. Ayakkabılarınızın topuklarının yüksekliği düzgüsel, ökçeleri yumuşak olsun.


40 - Iskemle ya da koltuğa oturmak için kendinizi sanki üzerine düşüyormuş şeklinde bırakmayın. Yavaş yavaş, kontrollü olarak oturma pozisyonuna geçin.


41 - Iskemle ya da koltukta otururken, bir cismi hafifçe dahi olsa öne doğru eğilerek yerden almayın.


42 - Beliniz ağrıdığı dönemlerde alafranga tuvaletleri tercih edin. Wcye otururken en azından tek elinizi yardım olarak kullanın.


43 - Hela ihtiyacınız olan şeyi giderirken oturur pozisyonda öne doğru eğilmeyin. Ağrılı dönemde alafranga tuvalette ters oturmanız, bu açıdan yarar sağlayabilir.


44 - Sert yatak istirahatinde iken, altına yastık koyarak ayaklarınızı yükseltmeniz daha iyi olacaktır. Bu esnada yemeklerinizi yatarak yiyebilirsiniz. Namazlarınızı sağ yanınıza doğru yatarak işaretle kılabilirsiniz. Yastığınızın alçak olmasında da yarar var. Bu pozisyonda yorulursanız yan yatabilirsiniz.


45 - Yan yatışta kalça ve dizlerinizden çekerek bacaklarınızı toplar ve ana rahmindeki şeklinde kıvrılarak durursanız rahat edersiniz. İki bacağınızın arasına yumuşak bir yastık koymanız da iyi olur.


46 - Doktorunuz mutlak yatak istirahati vermişse, tavsiyesine uyun. Bu tedavi esnasında ağrınız çoğalıyor, durumunuz kötüye gidiyorsa doktorunuza bildirin. Bir çok gün içinde iyileşirseniz gene doktorunuzu haberdar edin. Uzman tabip, hastanın tedaviye vereceği cevaba gore bu süreyi arttırabilir ya da azaltabilir. Aslına bakarsan ilk gün sonrasında hastalığın genel seyri kendisini belirgin eder. Ilke olarak hasta, becerebildiği anda düzgüsel yaşantısına dönmelidir. Kriter, yaşam kalitesidir. Zira, gereksiz uzamış yatak istirahati de doğru değildir.


47 - Yorgunluğa bağlı olarak beliniz ağrıyorsa, usulüne uygun meydana getirilen 10-15 dakikalık istirahat en iyi ilaçtır. Tam rahatlamak ve gevşemek için ayaklarınızı sandalyeyle yükseltirken, boynunuzun altına da ufak bir yastık koyabilirsiniz.


48 - Sırtüstü yatarken yüksek yastık kullanmayın.


49 - Yatağınız bel hizasından itibaren kırılabiliyorsa, 45 derecelik bir açı oluşturacak şekilde ayarlayarak sırtınızı dayayabilir ve dinlenebilirsiniz. Bu şekilde bir yatağınız yoksa, iskemleyi devirerek arkalığın üstüne yastık koyup aynı şekilde dinlenebilirsiniz.


50 - Bacaklarınız düz pozisyondayken ayakta dimdik uzun süre hareketsiz kalmayın. Münavebeli olarak bir ayağınızı öne doğru uzatıp pozisyon değiştirin ya da yürüyün.


51 - Sıhhatli iken tertipli olarak spor yapın. Yüzmeye ehemmiyet verin, yürümeyi dikkatsizlik etmeyin.


52 - Bir süre önce bel rahatsızlığı geçirdiyseniz; güreş, boks, judo, futbol, basketbol şeklinde savaşım gerektiren ve halter, jimnastik, golf, tenis şeklinde zorlayıcı sporlardan uzak durun. Bunların yerine adım atma ve yüzme şeklinde sporları tercih edin. Beli fazla eğmeden bisiklete binmek de faydalıdır.


53 - Çocuklarınız süratli gelişsinler diye onlara çok fazla antrenman ya da gereğinden fazla spor yaptırmayın.


54 - Çocuklarınızı, oturarak ders çalışırken öne ya da yana eğik durmamaları mevzusunda sık sık uyarın. Masada uzun süre emek harcaması ihtiyaç duyulan kişilerin öne eğilmemeleri için, çabalama yüzeyinin bir miktar eğimli olmasında yarar vardır. Bununla birlikte, masanızın altına ayak dinlendirme basamağı koyun.


55 - Raflardan kitap ya da herhangi bir eşyayı alırken ilkin ayağınızın altına yükseltici bir şey koyun ve eşyanın hizasına yükseldikten sonrasında onu alın.


56 - Çamaşır asarken yukarıya doğru uzanarak belinizi germeyin, ipin seviyesini boyunuza gore ayarlayın.


57 - Ayakkabınızı bağlamanız ya da benzer bir hareket yapmanız gerekiyorsa, çömelerek ya da yüksekçe bir cismin üzerine basarak yapın.


58 - Yataktan kalkarken ilkin tam yan dönün, bir süre sonra ellerinizle taraftan yardım ile birlikte oturur pozisyona geçin ve o şekilde kalkın. Yatmak için ise ilkin yatak kenarına oturun ve bacaklarınızı yukarıya çekerken gövdenizi yatağa uzatın.


59 - Otomobil kullanırken koltuğunuz sert olsun, arkaya dayandığınızda koltuk belinizi desteklesin ve sanki kavrasın. Uzun yola çıkarken belinizi ince bir yastıkla destekleyin...sert yatağı tercih edin.


60 - Otomobile bindiğinizde, koltuğunuzu pedallara yakın olacak şekilde ayarlayın. Dizlerinizin de kalçanızın küçük oranda yukarısında durmasını sağlayın. Ters halde beliniz rahat etmez.


61 - Uzun süre araç kullanmayın. Eğer önünüzde kat edilecek çok uzun bir yol var ise, sık sık mola vermeyi ve bu esnada küçük oranda yürümeyi tercih edin.


62 - Otomobilinizin bagajını boşaltırken, eşyaları öne ve ileriye doğru uzanarak almayın. Ilkin bir ayağınızı tamponun üstüne koyun, sonrasında belinizi fazla eğmeden bagajı boşaltın.


63 - Çocuklarınıza, okula giderlerken çantalarında mümkün mertebe az yük taşıtmaya gayret edin. Bundan dolayı, bir tek o günkü dersleri ilgilendiren kitap, defter ve gereçleri yanlarına almaları mevzusunda onları eğitin.


64 - ütü yaparken tek ayağınızın altına 15-20 santimetre yükseklikte bir cisim koyarak hafifçe yükseltin, belinizin rahatladığını görmüş olacaksınız. Bir süre sonrasında basamağın üstüne diğer ayağınızı koyun.


65 - Elektrikli süpürgeyle ya da paspasla bölgeleri temizlerken öne doğru eğilmeyin ve belinizi dik bir pozisyonda tutmaya çaba edin. Bundan dolayı uzun saplı süpürge kullanmak daha yararlı olacaktır. Bahçede çalışırken de uzun saplı aletleri tercih edin.


66 - Yatağınız sert olsun. Yattığınız süre vücudunuz yatağa gömülmesin. Vücudu değişik şekillere sokan, stabil olmayan, yumuşak ya da çöküntülü yataklar sıhhatli değildir. Altında sunta ya da tahta olan yataklar ile üstüne yatıldığında omurganın fizyolojik kıvrımlarına uyum gösterebilen kaliteli ortopedik yatakları tercih edin.


67 - Bilgisayar karşısında saatlerce hareketsiz ya da uygun olmayan pozisyonda kalmak beli rahatsız eder. Bilgisayarda çalışırken başınız dik, beliniz ve kalçalarınızın arka kısmı destekli, köprücük kemikleriniz yere paralel durumda olmalı. Gözleriniz ekranın üst düzeyi hizasına yakın konumda ve ekranı tam karşıdan görecek pozisyonda bulunmalı. Kollarınız rahat, ön kol ve bilekleriniz aynı çizgi üstünde yere paralel olmalı. Ayaklarınızı da bir yardım üstüne koymanız daha iyi olur.


68 - Bir süre önce bel rahatsızlığı geçirdiyseniz, zıplama hareketi yapmayın ve yüksek bir yerden hiç bir zaman atlamayın.


69 - Sağlıklıyken, günlük yaşantınızda tembel olmayın, hareketliliği tercih edin. Fazla harekete izin vermeyen iş ve yaşam düzeni belinizi tehdit eder. Söz gelişi, otobüsten bir durak ilkin inmek ya da asansör yerine merdiveni kullanmak size çok şey kazandırır.


70 - Yürürken ya da ayakta dururken vücudunuzun dik bir pozisyonda olmasına itina gösterin. Ağırlığınızı her iki bacağınıza eşit olarak paylaştırın. Ayakta dururken her iki omuz ve kalçanızın aynı hizada olmasına dikkat edin. Doğru duruşta çene içeri çekilmiş, kafa dik, sırt ve bel düzdür. Bu duruşta, kulaktan yere indirilen dik çizgi, omuz ve kalçanın ortasından, ayak bileğinin önünden geçer. Ayakta dururken sırt kambur, bel çukur, karın öne sarkık, göğüs yassılaşmış ve çene öne çıkmış olursa, bu duruş yanlıştır. Bu şekilde bir pozisyon bele hastalık verir ve iç organlar da tazyik altında kalır.


71 - İşyerinde sürekli oturarak çalışıyorsanız, bu durumun beliniz için sakıncalı bulunduğunu bilin ve ara sıra kalkıp dolaşın; çünkü oturur pozisyonda iken belinize binen yük, ayakta iken olduğundan belirgin şekilde daha fazladır. Meydana getirilen araştırmalarda, günlük mesaisinin büyük bir kısmını oturarak geçirenlerde bel fıtığına yakalanma riskinin ayaktakilere oranla daha çok olduğu tespit edilmiştir. Oturarak çalışırken belinizi ince bir yastıkla desteklemenizde yarar vardır.


72 - Sırtüstü yattığınızda ya da bir halıya uzandığınızda, bacaklarınızı dizlerinizden kırarak yukarıya doğru toplayın. Bu pozisyonda beliniz rahatlar ve ağrılarınız daha acele geçer.


73 - Yan ya da sırtüstü pozisyonda yatarak uyuyun. Yüzüstü yatmayın. Sırtüstü dümdüz uzanmak da doğru değildir.


74 - Bir süre önce bel ağrısı-sancısı tecrübesi yaşadıysanız, testereyle odun kesmeyin. Eğer bu işlem esnasında alet takılırsa, ileriye ve geriye doğru zorlayarak kurtarmaya çabalamayın.


75 - İri cüsseli hayvanları yakalamak, yere yatırmak ya da taşımak şeklinde zor bir işle meşgul olmak zorundaysanız, tek başınıza çabalamayın. Bu işlemi aniden fazla kin sşi beraberce yapın. İşi ehline bırakmak ise en iyisidir.


76 - Saçınızı yıkarken öne doğru iki büklüm eğilmeyin. Yere diz çöktükten sonrasında dirseklerinizi küvetin kenarına dayayıp başınızı yıkayabilirsiniz. Daha da iyisi, küvetin içine girip oturarak yıkanmaktır.


77 - Bel rahatsızlığınız var ise kamyon, kepçe, yerdüzler şeklinde belinizi devamlı sarsan iş makinelerini kullanmayın.


78 - Koltukta kitap okurken, sırtınız arkaya yaslanmış ve başınız dik pozisyonda olmalı. Kafa ve boyun öne eğilmiş şekilde okumak, beli rahatsız eder.


79 - Masaya ya da herhangi bir yere dayanarak dinlenecekseniz, beliniz çukur vaziyette olmasın. Kalça ve dizlerinizi bükerek kendinize daha rahat bir pozisyon verin.


80 - Ayakta çalışırken, ayağınızın altına alçak bir cisim çekin. Vücut ağırlığını bazen bir bacaktan diğerine aktarın. Bulaşık yıkarken lavabonun alt kısmındaki dolabı açarak bir bacağınızı içeriye doğru sokarsanız, rahat ettiğinizi görmüş olacaksınız.


81 - Çalışırken kendinizi çok fazla yormayın. Kimi zaman bir işten diğerine geçmek de dinlendirici olabilir.


82 - Merdivenlerden inerken bastığınız basamaklara çok dikkat edin. Kimi zaman son basamağa geldiğinizi sandığınızda bir basamak daha vardır ve siz bilincinde olmadan tüm vücudunuzla aşağıya doğru düşersiniz. İşte bu çok tehlikeli bir harekettir, bundan kaçının.


83 - Tarlada, inşaatta, işyerinde, evde çalışırken ya da kar kürerken beliniz ansızın ağrımaya başladıysa, geri kalan işi bitirmek suretiyle çaba sarf etmeyip derhal istirahate çekilin. Sert bir zeminde sırtüstü uzanıp dizlerinizi hafifçe bükerek bacaklarınızı yukarıya doğru toplamış vaziyette 15-30 dakikalık istirahat oldukça rahatlatıcı olur. Eğer bu süre sonunda durumunuzda iyiye gidiş yoksa doktorunuza müracaat edin. Hastalığınız esnasında istirahat süresinin uzun mu yoksa kısa mı olacağını evvelde kestirebilmek çok zor olsa gerek, manyetik rezonans görüntüleme metodu uzman doktora bu mevzuda bir düşünce verir.


84 - Sık sık eğilip bükülmenizi gerektiren bir iş yapıyorsanız, belli başlı aralıklarla dinlenin. Bu dinlenme esnasında da belinizi ters yönde esnetin.


85 - Bebeğinizi beşikten ya da yatmış olduğu yerden alırken ona direkt uzanmayın. Ilkin dizlerinizi kırarak çökün ve bebeğe yaklaştıktan sonrasında kucağınıza alın.


86 - Bir yaşını geçmiş çocuklarınızı kucağınıza alıp sevmek için belinizden eğilerek ileriye doğru uzanmayın. Çocuğunuzu ne olursa olsun dizlerinizi kırarak kucaklayın ve severken de yanınıza oturtarak ya da beraberce yatarak sevin.


87 - Beliniz ağrıyorsa ve ağrı-sancı bilhassa de bacağınıza vurmaya başladıysa, zaman geçirmeden uzman doktora müracaat edin. Hekim olmayan kişilerle kaybedeceğiniz vaktin kimi zaman telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabileceğini ihmal etmeyin.


88 - Kapı ya da pencereyi açarken zorlanıyorsanız, kuvvetli bir kişiden yardım isteyin.


89 - Karın kaslarının kasılmasıyla oluşan tesir, disk içindeki basıncı belirgin oranda azaltır. Günlük yaşantınız esnasında türlü yerlerde beklerken karnınızı içeri çekerek adalelerinizi gerin ve gerilmiş vaziyette 10'a kadar sayarak nefes almadan öylece durun. Sonrasında yavaş yavaş gevşeyin. Nefes tutma süresini haftalar ilerledikçe giderek arttırn sın. Karın kaslarınız kasılmış vaziyette nefes alıp vermeye alışın.


90 - Bel fıtığının en fazla etkilediği alanlardan birisi de kişinin cinsel hayatıdır. Bu konudaki sıkıntılarınızı doktorunuza anlatmalısınız. Doktorunuz size, cinsel perhiz ve etken cinsel hayatınızın ne şekilde olacağı mevzusunda geniş bilgi verecektir. Fakat ağrının sertliğini koruduğu süreçte ve akut dönemlerde cinsel perhiz uygundur. Şikayetler gerileyip şahıs kendini etken cinsel hayata hazır hissettiğindeyse, çiftlerin yan yattıkları pozisyon (adam arkada) tercih edilmelidir. Hastalığı geçirmiş olan kişinin altta bulunmuş olduğu ve belini hafifçe bir yastıkla desteklediği pozisyon da nispeten tavsiye edilebilir.


91 - Bel rahatsızlığı geçirdiyseniz, tayyare yolculuğu esnasında ayağınızı rahatça uzatabileceğiniz bir yeri tercih edin. Uzun soluklu yolculuklarda koltuğunuzu hafifçe arkaya yatırın ve belinizi ince bir yastıkla destekleyin. Seyahat esnasında devamlı oturmayın, ara sıra ayağa kalkarak küçük oranda yürüyün. Seyahat bitiminde valizlerinizi tekerlekli otomobile koyarak taşıyın. Valizleriniz aslına bakarsanız tekerlekliyse, sorun yok anlamına gelir. İmkan var ise, seyahat sonunda sıcak bir küvete ya da jakuziye girerek adalelerinizi rahatlatın.


92 - Belinizin ağrıdığı günlerde çevrenizdeki insanlardan yardım istemekten çekinmeyin. Evde eşiniz ve çocuklarınız, işyerinde ise arkadaşlarınız rahatsızlığı atlatmanızda size destek olabilirler. Otomobilinizi dahi gün süreyle başka birileri kullanabilir. Her işi bizzat kendiniz yapmak zorunda değilsiniz.


93 - Doktorunuzun verdiği ilaçları tavsiye edildiği şeklinde kullanmaya itina gösterin. Mide problemi ya da herhangi başka bir yan tesir ortaya çıkarsa doktorunuza bildirin.


94 - Bel ve sırt ağrılarının bir bölümü, günlük hayatta yaşanmış olan stres, kaygı, kızgınlık, kıskançlık, üzüntü ve bastırılmış hiddet şeklinde hisleri sonucunda ortaya çıkar. Devam eden bu tip hisleri karşısında belli başlı bir cevap ve rahatlama sağlanmazsa, beynimiz vücudun herhangi bir bölgesinde ağrıyı başlatma komutunu sizden habersiz olarak verir. Bu şekilde aslolan meseleden kaçılarak ilgi başka tarafa çekilir. Bel de bu tip olaylardan çoğunlukla nasibini alan bölgelerden biridir. Bu şekilde bir mekanizmanın tuzağına düşmüş olan şahıs, hafifçe ağrılarını abartır. Aslen böyle, çözülememiş duygusal problemlerden kaçılmaktadır. Doktora müracaat ettiğinizde meydana getirilen tetkikler neticesinde samimi bir hastalık teşhisi net olarak ortaya konamamışsa, yukarıda anlattığımız mekanizma aklınıza gelsin. Bir taraftan aslolan probleminizi bulup çözmeye çalışırken, diğer yandan telkinle hasta olmadığınıza kendinizi inandırın. Ağrılarınızın hafiflediğini, hatta kaybolduğunu görmüş olacaksınız.


95 - Tedaviniz bitip tekrardan iş hayatınıza döndüğünüzde, faaliyetlerinizi yavaş yavaş arttırın. Hatta ilk gün yarım mesai ile yetinin. Belinize çok fazla yükleme yapmayın. İş, aile ve toplumsal hayatınızda, bu önerileri daima göz önünde bulundurun.


96 - Alkol, başka pek çok zararlarının yanı sıra kemik sağlığını da negatif yönde etkisinde bırakır. Omur kemiklerindeki mineral kaybı ve sağlıksız yapı, dolaylı olarak disklere tesir eder. Bundan dolayı alkol kullanmamaya itina gösterin.


97 - Sigara içenlerin vücudundaki tüm hücreler kafi oksijen alamaz. Bu vakadan kalp, akciğer ve beynimiz başta olmak suretiyle tüm organlar etkilenir. Omur kemikleri arasındaki diskler de oksijensiz ortamda daha kolay dejenere olur ve zaman içinde kendilerini onarım etme kabiliyetlerini kaybederler. Bu şekilde, bel fıtığı gelişmesi riski de artar. Sigara bununla birlikte öksürüğü başlatır. Öksürük de dejenere olmuş ve zayıflamış disklerin üstüne çok fazla bir tazyik uygulayarak kimi zaman bardağı taşıran son damla olabilir. Sigara içmeyin, içiyorsanız ne olursa olsun geçin. Bu mevzuda doktorunuzdan ya da gönüllü kuruluşlardan yardım satın alabilirsiniz.


98 - Tek bir tür bel fıtığı olmadığı şeklinde tek bir tür bel fıtığı tedavisi de yoktur. Öyleki bir bel fıtığı vardır ki, tedavisi için yalnızca ilaç ve istirahat kafi olur. Öylesi de vardır ki, fizik tedavi ve başka konservatif tedavi çeşitleriyle iyileşir. Bir takım bel fıtıkları da vardır ki, ne olursa olsun cerrahi girişim gerektirir. Bundan dolayı, elindeki tek bir tedavi çeşidiyle tüm bel fıtığı hastalarını iyileştirdiğini söyleyen şahıslara inanmayın, sağlığınızı uzman doktorlara emanet edin.


99 - Uzman tabip yapmış olduğu muayene ve tetkikler neticesinde sizde bel fıtığı tespit etmişse , cerrahi girişimden ilkin iyi bir merkezde yoğun bir fizik tedavi görmekten kaçınmayın..çünkü ; bel fıtığı ameliyatları hem riskli ve tehlikelidir , hemde ilerde bir başka yerden yine bel fıtığı olma riski olduğundan , garantisi olmayan ameliyatlardır.. Ilke olarak bel fıtıklarının ilk olarak ameliyatsız tedavi edilmesi , eğer başarı sağlanamıyorsa ve belli başlı kriterlerde mevcutsa cerrahi tedavisi yapılması esastır...cerrahi girişim son çaredir..


100 - Ihmal etmeyin; her yere otomobil ile gitmek, televizyonu uzaktan kumanda ile açarak kapamak, devamlı oturarak çalışıyor olmak, kilo aldıracak her türlü besini umursamadan yiyecek, doğru bir yaşantı değildir.


ALINTIDIR...


Bel Fıtığı

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, tabip uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Belimizde 5 tane omur kemiği vardır. Bu kemikler içinde da disk ismi verilen kıkırdaklar bulunmaktadır. Disk, hususi bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir biçimde dağılmasına hizmet eder.

Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri içinde bulunan ve sanki bir amortisör şeklinde vazife meydana getiren bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Disklerin iç kısmında nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun haricinde anulus fibrozus ismi verilen daha sert bir fibröz katman, omur kemiklerine bakan yüzlerde ise her iki tarafta son-plak olarak adlandırılan kıkırdak yapılar vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir. Fıtıklaşan doğrusu dışarıya doğru taşan disk, omurilik kanalı (spinal kanal) içinden ya da kendisinin arka-yan tarafınca geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belirgin eder .

Bununla birlikte fıtıklaşmış diskten ortama salınan bir takım kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya niçin olurlar.


-Çabalama hayatında işgücü yitirilmesine yol açan hastalıklar içinde %25 oranında bel fıtığı görülür. Bu hastaların iş gücü kaybı bazan 6 aya kadar uzamakta ve bu dönem ne kadar uzarsa tam kapasiteyle eski işlerine dönme oranı azalmaktadır.

-Yaşamının belirgin bir döneminde bir kez bel ağrısı-sancısı geçiren kişilerin , 1/3 de ayağa vuran siyatik ağrıları-sancıları ortaya çıkmakta ve bel fıtığı gelişmektedir.

-Hayattın 30-50 yaş içinde bel fıtığı gelişme riski daha yüksektir. 60 yaşından sonrasında daha çok, aniden fazla geçirilen bel fıtığına bağlı olarak, dar kanal dediğimiz başka bir klinik vaziyet söz mevzusudur.

-Adam hanım içinde hastalığa yakalanma oranında fark yoktur. Fakat hamilelikte, bilhassa çok fazla kilo alınması sonucu bel omurlarındaki tazyik artarak, risk yükselmektedir.

-Şişmanlarda hastalık daha yüksek oranda görülür ve tedavisi daha zor olsa gerek.

-Sigara içilmesinin yırtılan kıkırdağın beslenmesinin bozulmasına niçin olarak, düzelmede negatif tesiri vardır.

-Bir takım meslek gruplarında hastalığa yakalanma oranı daha fazladır: Ağır yük taşıma ve vücuda yük bindiren meslekler, uzun süre otomobil kullananlar, masa başlangıcında devamlı oturma gerektiren meslekler.

-Sosyo- kültürel farkı daha yüksek kişilerde hastalık hangi aşamada rastlanırsa rastlansın, tedavi olasılığı daha yüksektir.

-Tertipli egzersiz yapanlarda , bilhassa bel ve karın kasları gelişmiş kişilerde hastalığa daha az rastlanır.


Riskli Pozisyonlar

Günlük aktivitelerimiz esnasında vücudumuzun dikey ya da yatay konumda almış olduğu türlü pozisyonlar ve bununla beraber ortaya konan faaliyetin şekli bel fıtığına yakalanma riskini mühim oranda artırır ya da azaltır.


İnsanın dikey pozisyonda bulunması omurganın alt kısımlarını mühim oranda tazyik altında bırakır. Çünkü bu kısmın yukarısında yer edinen tüm vücut ağırlığı santimetre karelik dar bir omur parçası üstüne biner ve bu ufak kısım tarafınca göç eder. Buna karşılık vücudun dik değildir de desteksiz bir tarzda eğik pozisyona gelmesi, doğrusu düşey olarak orta hattan sapması beldeki omurlar üstüne binen yükü, doğrusu basıncı belirgin şekilde daha fazla artırır.


Meydana getirilen bilimsel araştırmalarda beldeki diskin içine tazyik ölçebilen bir cihazla girilmiş ve türlü vücut pozisyonlarının diskteki basıncı ne şekilde etkilediği araştırılmıştır. Görülmüştür ki, burada bele minimum yükün binmiş olduğu pozisyon, kişinin sırt üstü yatmış olduğu ve bacaklarının altını bir cisimle destekleyerek hafifçe yükselttiği pozisyondur. Bununla birlikte sandalyede desteksiz otururken bele binen yük, ayakta dik olarak dururken bele binen yükten daha fazladır.


Oysa insanoğlu bunun tam tersinin doğru bulunduğunu zannederler. Neticede ayakta dik pozisyonda dururken bele binen yükün gerçekte daha az, otururken daha çok olduğu bilinmelidir. Bu pozisyondan daha kötüsü, doğrusu şehir bulunan disklerdeki basıncı daha da artıran vaziyet, sandalyede otururken öne doğru eğilerek yerden bir cismi almaktır. En kötüsü ise ayakta dururken öne doğru eğilerek dizler düz konumda yerdeki bir ağırlığı kaldırmaktır. Bu durumda kaldırılan ağırlığın miktarı arttıkça bel fıtığına yakalanma riski de giderek artacaktır.


Oturur pozisyonda iken şahıs arkasına bir yardım koyarsa ya da oturmuş olduğu sandalyenin arka kısmını geriye doğru tedrici olarak yatırmaya başlarsa, bele binen yük giderek azalacak ve bel bu durumda daha rahatlamış olacaktır.


Öksürmek, gerinmek ya da kahkaha ile gülmek ise şehir yer edinen disklerdeki basıncı belirgin şekilde artırır. Şikâyetleri bir öksürmeyi takiben başlamış olan pekçok hasta ile karşılaşmaktayız.


Sıhhatli bir bele haiz olmak için günlük yaşantımızda riskli pozisyonlardan daima uzak durmalıyız.

Bel fıtığı iyi mi oluşur?

Ağır bir yükü kaldırmak ya da ters bir hareket yapmak şeklinde bir çok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de bel fıtığının oluşmasında mühim rol oynarlar. Çünkü o şekilde insan vardır ki 120 kilo kaldırır, asla birşey olmaz; öylesi de vardır ki 5 kilo kaldırır, bel fıtığı olur.

Kişiye ait faktörlerin başlangıcında ise omur kemikleri içinde bulunan ve disk ismi verilen kıkırdaklardaki yozlaşma gelir. Bu disklerin ihtiva etmiş olduğu su oranı çocukluk yaşlarından itibaren yavaş yavaş azalmaya başlar. Buna disklerdeki beslenme bozukluğu ve mikro seviyedeki değişimler ile kimyasal değişimler de eşlik eder. Disk zaman içinde elastikiyetini yitirir, bundan böyle kuvvet aktarma ve kuvveti çevre dokularda dengeli bir biçimde yayma görevini yapması imkansız olur. Mikro düzey de bulunan çatlaklar üstüne çok fazla yük binince ya da şahıs yanlış bir hareket yaptığında diskin içindeki yumuşak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarıya doğru çıkar ve bel fıtığı oluşur. Şu demek oluyor ki zemin hazır olduktan sonrasında bardağı taşıran son bir damla gerekmektedir ki bu hafifçe bir cismi kaldırmak ve ya bir tek öksürmek de olabilir.

Bir takım ailelerin tüm fertlerinde kıkırdak yapıdaki yozlaşma nisbeten daha erken yaşlarda olmakta, bu sebeple daha sık ve kolay bel fıtığına yakalanmaktadırlar. Oyle aileler vardır ki dedesini, babasını ve türlü yakın akrabalarını bel fıtığından ameliyat etmişizdir. Şu demek oluyor ki kıkırdak yapıdaki dejenerasyonun genetik bir yönünün olduğu da söylenebilir.

Bel fıtığının emareleri nedir?

Bel ve bacak ağrısı-sancısı en belirgin şikayettir. Fakat kimi zaman bel ya da bacak ağrısından bir tek birisi de bulunabilir. Ağrıyla beraber bacaklar da uyuşma ve hastalık ilerledikçe kuvvet kaybı da görülebilir. Kimi zaman orta hattan omurilik kanalına doğru uzanarak sinirleri sıkıştıran büyük bel fıtıklarında idrar ve büyük abdestini tutamama ya da yapamama şeklinde bozukluklar ile bacaklarda felce doğru gidiş ortaya çıkabilir. Hastalığın bu derecede ilerlemesine müsaade edilmemeli, zamanında müdahale ile uygun bir tedavi gerçekleştirilmelidir. Bel fıtığında, bel ve bacak ağrısı-sancısı yürümekle, iş yapmakla ve ayakta kalmakla, öksürmekle artarken sert yatakta yatmakla azalabilir.

Tedavi

Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir hastada hastalığın hangi safhada olduğu iyi bir muayene ve ileri incelem metodları ile net olarak tesbit edildikten sonrasında tedavi safhasına geçilir. Bundan sonrasında, ergonomik olması açısından, hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler. Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi ismi verilen cerrahi-dışı tedavi metodları uygulanır. Bu safhada, hastaya tüm bütün ülkelerde ağrı-sancı kesici, kas gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi cihetine gidilebilir. Gene ciltten bazı girişimlerde bulunulabilir.

Bel fıtığının tedavisini bir ekip işi olarak görmekte yarar vardır. Nöroşirürji (Beynimiz Omurilik-Sinir Cerrahisi), Nöroloji, Anestezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doktorlar ile Diyetisyen, Psikolog ve Fizyoterapistler bu ekibin içinde yer al malıdır. Gerektiğinde başka bir takım branşlardaki uzman doktorların görüşlerine de müracaat edilmelidir. Bu ekibin elinde bir Fizik Tedavi Unitesi ve bu ünitede Lazer, İnfraruj, Ultrason, Kısa dalga diatermi, TENS, NMES, Diadinamik akım, Mikrodalga, Vakum interferans, Traksiyon (Programlanabilir hafızalı otomatik aygıt ile bel çekme) ve rehabilitasyon araç-gereçleri de hazır bulun malıdır.

Tüm bu prensipler ışığında çağıl imkanlar kullanılarak hastaların büyük bir bölümü ameliyat harici metodlarla tedavi edilebilir. Ilke olarak cerrahi müdahale son çare olarak düşünülmelidir. Fakat hastalık ilerlemiş ve meydana getirilen muayenede bir takım şartlar teşekkül etmiş ise [ki bu şartlar internasyonal Nöroşirürji topluluğu nezdinde genel kabul görmüş ve klasik kitaplara kadar geçmiş kriterlerdir; o süre ameliyat sonucu verilir. Bu sonucu verirken cerraha bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans görüntüleme metodu büyük oranda destek sunar.

Cerrahi tedavi

Nöroşirürji uzmanı olan tabip kati olarak ameliyata karar vermiş ise, bundan böyle amelitı geciktirmemek gerekir. Çünkü gecikme neticesinde kimi zaman felce kadar giden telafisi olanaksız bazı problemler ortaya çıkabilmektedir. Buna karşılık zamanında meydana getirilen, uygun ve kafi bir cerrahi müdahale hasta yaşam boyu rahat ettirebilmektedir.

Mutlak surette ameliyat ihtiyaç duyulan hastalar operasyonun hiçbir safhasında dokulara çıplak gözle müdahale etmeyip, ciltten itibaren görüntüyü büyüten mikroteknik ile ile çalışmakta yarar vardır. Çünkü binlerce yıl ilkin söylenmiş bir tedavi prensibi olan "Ilk olarak hastaya zarar vermeyiniz" sözü bugün geçerlidir. Bel fıtığı operasyonlarında dar derin bir sahada, üstelik de sinir kökleri şeklinde çok kırılgan yapıların çevresinde cerrahi girişim sürdürüldüğü için görüntüyü büyüterek çalışmanın yanında sahanın iyi aydınlatılması da ehemmiyet arzeder. Bundan dolayı de ekibin lideri olan operatör evvelde tüm tedbirleri almalıdır. Bu şekilde olunca sinir elemanları ve çevre dokular görüntü alanına büyütülmüş ve muhteşem bir biçimde aydınlatılmış olarak gelmekte, ciltten itibaren kontrollü gidildiği için gereksiz kanamalar olmamakta, daha emniyetli, temiz ve güzel duyu, hatta ameliyat sonrası dönemde dikiş aldırmaya dahi gerek kalmayan, hasta için kolaylıklar arzeden bir cerrahi ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde bir cerrahi girişim sonrasında hastaların günlük nornıal aktivitelerine kavuşmaları da daha kısa sürede olmaktadır.


BEL FITIĞI AMELİYATI




Teferruatlı klinik muayene, direkt röntgen ve Bel bölgesinin MR tetkiki ne olursa olsun gereklidir. Bel bölgesinin Bilgisayarlı Tomografisi, EMG (sinir elektrosu) ve romatizmal laboraruar testleri kimi zaman lazım olabilir.


AMELİYAT SONRASI AYAĞIM FELÇ OLURMU?


Ayakta ameliyat sonrası nüzul gelişmesi kullandığımız mikrocerrahi ve endoskopik diskektomi teknikleriyle mümkün değildir. Fakat çok geciken ve ameliyat olmama mevzusunda ısrar eden hastaların bir çoğunda, sinirin sıkışarak beslenmesinin bozulması sonucu , ayakta ileri derecede kuvvetsizlik gelişir ve bu vaziyet yeterince uzun sürerse, ameliyat sonrasıda kalıcıdır. Bu gecikme 3 ay- 3 hafta- hatta 3 saat dahi olabilir. Ameliyat hastanın sıkışan sinirindeki hasar oluşmasını önler. Oluşmuş sinir hasarını düzeltmez. Bu sebeple ameliyat sonrası ağrıları-sancıları geçen ve ayağa kalkan hasta, ameliyat öncesi kuvvetsizlik gelişmiş ayağının düzelmediğini görerek, nüzul bulunduğunu düşünür.


AMELİYAT SONRASI BEL FITIĞIM TEKRARLARMI?


Ameliyat sonrası aynı mesafeden fıtığın tekrarlaması %5-7 oranındadır. Bu oran endoskopik görüntüleme yönteminin kullanılmasıyla %1-2 oranına düşer. Fakat bir üst ya da alt mesafelerden bel fıtığının tekrarlamasına daha çok rastlanır. Bu vaziyet hastanın genetik özellikleri, çabalama şartları, sigara içilmesi, kilo alması şeklinde aniden fazla etkene bağlıdır.


AMELİYAT SONRASI AĞRIM OLACAKMI?


Bana ait uyguladığım teknikte ameliyat biterken tüm cerrahi saha lokal anestezik maddelerle uyuşturulduğu için 4-6 saat asla ağrı-sancı hissetmeyeceksiniz. Takiben belinizde orta derecede ağrı-sancı olacak, ağrı-sancı kesiciler genel anlamda kafi olacaktır. Fakat bu vaziyet kişinin ağrı-sancı eşiğiyle ilgili olup, değişkendir. Ağrı-sancı eşiği az hastalarda, yağa emdirilmiş morfin uygulamasıyla, ilk saatlerdeki ağrı-sancı kesilmesini uzatmaktayız.


AMELİYAT SONRASI EVE DÖNüNCE NELERE DİKKAT ETMELİYİM?


Eve dönerken, arabanın ön koltuğunun yatırılmasıyla şöförün yanına düz olarak uzanmaları en kolay ve rahat yöntem olarak gözüküyor. 7-10 gün içinde yatak istirahati önermekteyiz. Bu zamanda, gereksinimler haricinde oturmayı tavsiye etmiyoruz. Hasta evin içinde ayakta dolaşabilir ya da yatar. Oturma pozisyonu belin dik olmasıyla kolaylaşır, bundan dolayı daha yüksek iskemle tercih edilmelidir. Verilen ağrı-sancı kesici ilaçların tertipli olarak kullanılması , ağrıyı gelmeden önlediği için daha etkilidir. 4 ya da 5. gün yıkanabilirsiniz. Hususi dikiş tekniğiyle yara bakımı ve pansuman gerekmez. Rejim mevzusunda bir engelleme yok, ama ameliyat olan hastalarıma kilo almamaları mevzusunda uyarıyorum. Çünkü vücut ağırlığımızın 2/3 kadarını karşılayan bel bölgesidir. Bu ağırlığın ve yükün artmaması hastanın lehinedir. Gelen ziyaretçilerin uzun süreli kalması ve bilhassa öpüşme adeti bence sakıncalı. Ameliyat sonrası bağışıklık sistemimizin yara iyileşmesi şeklinde oldukça samimi bir uğraşı sebebiyle, kolay viral enfeksiyonlar dahi hastada daha ağır geçebilir, yükselen ateşin sebebi bir gribal enfeksiyonmu, yoksa yaranın iltahabımı anlaşılması zorlaşır. 10. günden sonrasında evden dışarı çıkarak, yürüyüşlere çalışmaya başlayabilirsiniz. Tavsiye edilen egzersiz lerede 2. haftadan itibaren çalışmaya başlayabilirsiniz. Otomobil kullanmayı 3. haftadan itibaren başlamanızı tavsiye ederim. Cinsel yaşantınız, 2.haftadan itibaren normale dönebilir. Ağır yük kaldırmak şeklinde işleri olmayanlar, 2-3.haftadan itibaren işlerine dönebilirler.











Bel Ağrısının sıklığı nedir?


Bel ağrısı-sancısı, toplumda en sık görülen ve en fazla iş yitirilmesine yol açan hastalıklardandır. İnsanların çok mühim bir bölümü minimum bir kere bel ağrısı-sancısı şikayeti yaşadıklarını ifade etmektedir.




Bel Ağrısı-sancısı niçin lanır?


Bel ağrılarının büyük çoğunluğu(90%'ı) kas ve yumuşak doku lı somatik bel ağrılarıdır ki çoğunda, laboratuvar ya da görüntüleme yöntemi incelem neticeleri düzgüsel mevcuttur. Bu ağrılar-sancılar son aşama iyi huyludur; 90%'ı 1-6 hafta içinde kendiliğinden düzelebilirler. Geri kalan 10% kadarın süreklilik gösterme (kronikleşme) şartları vardır ve tedavileri daha zor olsa gerek. Bel ağrılarının 10% kadarı bel fıtığı, kireçlenme, bel kayması şeklinde toplumda sık duyulan durumlara bağlıdır. Bu ağrılar-sancılar daha şiddetli, sık yine eden ve devamlılık gösteren ağrılar-sancılar olmaya eğilimlidirler. Bu şekilde bel ağrılarına bacağa yayılan ağrı-sancı, bacakta uyuşma ya da güçsüzlük ile öksürmek-ıkınmakla ağrı-sancı artışı şeklinde yakınmalar eşlik edebilir.

Romatizmal hastalıklar ya da kanser şeklinde samimi hastalıklara bağlı bel ağrıları-sancıları tüm bel ağrılarının ama 1%'ini oluşturur. Çoğu zaman ateş, bitkinlik, halsizlik, kilo kaybı ve gece ağrısı-sancısı şeklinde yakınmalar birlikte rol alır.

Bel ağrıları-sancıları gelişmiş ülkelerde iş gücü kaybının en mühim nedenidir. Bununla birlikte yüksek oranda (%75) tekrarlayıcıdırlar.


Bel Ağrım var, ne yapmalıyım?


Bel ağrısı-sancısı; çok şiddetli ve yürümenize engel oluyorsa,

Bel ağrısı-sancısı sebebi ile gece uykudan uyanıyorsanız,

1-2 günlük istirahat ve ağrı-sancı kesicilere karşın bel ağrınız sürüyorsa,

Trafik kazası, yüksekten düşme şeklinde bir yaralanma sonucu bel ağrınız var ise,

Bel ağrınızla beraber bacakta uyuşma,yanma, kuvvet kaybı hissediyorsanız,

İleri yaşlarda (65 ve üstü) bel ve sırt ağrınız var ise bir ortopedi uzmanı tarafınca görülmeniz ve tedavinizin uygun şekilde planlanması gereklidir.



Bel Ağrısının tedavisi nedir?


Bel ağrısında-sancısında; ilaç, ev eksersiz tedavisi ile fizik tedavi uygulamaları çoğunlukla başvurulan tedavi yaklaşımlarıdır. Girişimsel ağrı-sancı tedavi sistemleri,metotları gittikçe daha sık uygulanan tedavilerdir. Cerrahi tedaviler, meydana getirilen tetkiklerde ağrıya niçin olduğu fikredilen, bel fıtığı, bel kaynaması, omurilik kanalı darlığı, omurga kırığı şeklinde yumuşak doku ve kemik patolojilerinde lüzumlu olabilmektedir. Bel cerrahisi ile uygun seçilmiş olgularda iyi sonuçlar alınmaktadır.









  • Bel fıtığı ağrısına hangi bitkiler iyi gelir?


  • Türkiye'deki bel fıtığı ameliyatları meydana getiren en iyi beynimiz cerrahı kimdir?


  • Bel fıtığı tedavisi gördüm, ama iyileşme yok, ne yapabilirim?


Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Bel Fıtığı
Bel Fıtığı
http://www.belfitigi.com/tr/ic/foto_/02.gif
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/bel-ftg.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/bel-ftg.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content