Hafıza : Anımsama kabiliyeti Büyük bölümü süre, davranışlarımıza yön veren ve anısı bizim için devamlı bir ders olan en etken birikim geçmiş...
Hafıza: Anımsama kabiliyeti
Büyük bölümü süre, davranışlarımıza yön veren ve anısı bizim için devamlı bir ders olan en etken birikim geçmiş deneyimlerimizdir: geçmişte kendimizin ya da başkalarına ait yapmış olduğu işleri anımsar ve bunların sonucuna gore onları tekrarlarız ya da onlardan kaçınmağa çalışırız. Davranışlarımızı düzeltmemiz ve bilgilerimizi çoğaltmamız ama bu yoldan mümkün olabilir. Bu yeteneğe hafıza denir.
hafıza
Belleğin anımsama’dan başka iki özelliği daha vardır: tanıma ve tekrardan öğrenme. Anımsama, tanıma ve tekrardan öğrenmenin etkinliği, öğrenme ile belleme arasındaki sürenin uzunluğu ile ters orantılıdır.
Belleğin fizyolojik mekanizmaları bu alanda son zamanlarda gerçekleştirilmiş olan gelişmelere karşın, hemen hemen pek iyi biliniyor sayılmaz. Gene de, malum bir şey var ise, bu mekanizmaların, beynin bir çok bölgesini faaliyete geçirdiği ve bir takım sinir hücrelerinde tesir yaratan kimyasal değişimlere bağlı olduğudur. Buna karşılık, zekâyı, hayal enerjisini, duyarlığı, karar vermeyi yöneten belleğin fizyolojik mekanizmaları daha iyi bilinmektedir. Demek oluyor ki hafıza, her kişinin kişiliğine gore, ayrı şekilde çalışır ya da dikkatli ya da bilinçsiz bir seçimle, o kişinin zevklerine, mesleğine, yaşantısına bağlı olan geniş bir anılar bütününü toplayıp depo ediyor. Napolyon belleğini, gerektiği süre açmış olduğu ya da kapamış olduğu, sayısız minik çekmelere benzetirdi.
Belleğin zayıf bir yönü vardır: unutkanlık. Bu büyük bölümü süre, hiçbir ciddî yönü olmayan, gelip geçici ve yüzeyde kalan bir vakadır. Bununla beraber hafıza kaybının çok uzaması, hattâ kati ve tüm olarak belleğin yitirilmesi de mümkündür: buna amnezi adı verilir. Amnezi genel olarak, bir hastalık (alkolizm), bir kaza (kafatasının çatlaması) ya da yaşlılık etkisiyle bir takım beynimiz hücrelerinin yıpranıp yok olmasının bir sonucudur.
Hafıza, yalnız insanlara özgü bir beceri değildir, hayvanlar âleminin de ortak özelliğidir. Her türün evrim düzeyine ve yaşama şekline gore belleği az ya da çok kuvvetli ve yaygın olabilir. Bu şekilde, bir yer solucanının belleği ama fizyolojik ya da kimyasal dürtülerin (aydınlık, rutubet v.b.) yarattığı son aşama sınırı olan ve rahat, hayatta kalma tepkilerinden ibarettir. Buna karşılık, maymunun ya da köpeğin belleği onlara, çok değişik davranışları öğrenmek, bir yüzü, bir sesi, bir görünümü, bir kokuyu v.b. anımsamak olanağını sağlar.
YORUMLAR