Nefritler Bu maddedeki yazılar yalnızcabilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir. Böbrekte ...
Nefritler
Bu maddedeki yazılar yalnızcabilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.
Nefrit (Böbrek İltihabı)
Böbrek iltihabı. Tehlikeli bir hastalık olup ortaya çıkış nedenleri çeşitlidir. Bulaşıcı hastalıklardan sonra, diş iltihaplanmaları, sinüzit, ilaç zehirlenmeleri, kontorit, fosforit, arsenik ve kurşun zehirlenmeleri, nikris ve diyabet hastalıklarından sonra oluşan nefrite "had nefrit" denir. Belirtileri, titreme, ateş, baş ve bel ağrıları, kusma, idrar azalması ve kuvvetten düşmedir. Genellikle 50 yaşından sonra görülen, fazla alkol kullanmak, proteinli besin düşkünlüğü nedeniyle oluşan cinsine ise "müzmin nefrit" denir. Belirtileri zayıflama, asabiyet, mide bozukluğu, baş dönmesi, unutkanlık, ödemler, yüksek tansiyon, baygınlık, göz ağrıları ve burun kanamalarıdır.
Böbrek İltihabı
Böbrek iltihabı böbreğin herhangi bir kısmının bilinen bir rahatsızlığa ya da etkene bağlı olarak ve yahut hiçbir etken gösterilememesine rağmen vücudun savunma hücreleri tarafından işgal edilmesi ve buna bağlı olarak da meydana gelen rahatsızlık olarak karşımıza çıkmaktadır. İltihap tutan bölgeye göre üç farklı başlık altında incelendiğini de görebilmek mümkündür. Bunlar:
- Glomerülonefritler: Halk arasında "nefrit" hastalığı olarak bilinir.
- Pyelonefrit: İdrar yolu enfeksiyonu olarak tanımlanabilir.
- Tubulointertisyel nefrit: Çoğunlukla ilaçlara bağlı olarak özellikle de penisilinler, antibiyotikler ve ağrı kesiciler sebebi ile gelişen ve genelde fark edilmeden kendiliğinden iyileşen iltihap çeşidi olarak bilinir.
Böbrek İltihabı Belirtileri
Böreklerdeki bu rahatsızlık akut ve kronik olmak üzere iki farklı şekilde ortaya çıkabildiğinden bu iki türde farklı belirtiler görülmesi söz konusu olabilmektedir. Akut böbrek iltihabı belirtileri;
- Yüksek ateş
- üşüme
- Titreme
- Kusma
- İştahsızlık
- Nefes darlığı
- Yüksek tansiyon
- El, bacak, yüz ve göz çevresinde şişme
- Böbrek çevresinde kasılma ve ağrı
- Kalple ilgili şikayetlerin artması
- İdrar yaparken ağrı ve yanma olarak sıralanmaktadır.
- Kanlı ve ağrılı idrar
- Kandaki üre oranının fazla olması
- Sürekli bel ağrısı
- İştahsızlık
- Kansızlık
- İdrarda iltihap hücrelerinin bulunması
üç farklı iltihap türünün olması farklı sebeplere bağlı olarak iltihap sorunu ile karşılaşılmasına neden olabilmektedir. Bu sebeple de bunları ayrı ayrı belirtmek gerekir.
Glomerülonefritler: Bir kısmı besin, sarmaşık ya da polen alerjisine, ilaçlara, romatolojik hastalıklara, enfeksiyonlara ya da bazı kanserlere bağlı olarak gelişebilirken pek çoğunda da herhangi bir sebebe bağlı olmadan gelişebildiğini görebilmek mümkündür.
Pyelonefrit: Genel olarak idrar yollarından E. Coli adlı bakteri başta olmak üzere bakterilerin böbreğe ulaşması ile ve nadiren de kan yolu ile oluştuğunu görebilmek mümkündür.
Tubulointertisyel nefritler: Genel olarak penisilinler başta olmak üzere antibiyotiklere ve ağrı kesicilere bağlı olarak oluştuğunu görebilmek mümkün olduğu gibi daha az sıklıkla görülse bile pyelonefrit atakları sonrasında da gerçekleştiğini görebilmek mümkündür.
Böbrek İltihabı Tedavisi
Bu rahatsızlığın tedavisi güçtür ve çoğunlukla zaman alır. Ancak bu durumun hastalığın seyrine, devam süresine ve böbreği bozma derecesine bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini görebilmek mümkündür. Bununla birlikte hastalığın akut ya da kronik olmasına bağlı olarak da tedavi yöntemlerinin ve süresinin değişiklik gösterdiğini görebilmek mümkündür.
Akut Böbrek İltihabı Tedavisi:
Akut rahatsızlıkta tedavi için ilk olarak sıvı kaybının azaltılmaya çalışıldığını görebilmek mümkündür. Ayrıca tuz içermeyen bir diyet programına tabi tutulduklarını da görebilirsiniz. İltihaba sebep olan mikrop veya bakteriyi önleyici ilaçların kullanılması, tedavi sürecinden bir hafta sonra hastaya idrar tahlili yapılarak gelişmelerin incelenmesi ve idrar durumu normal olana dek hastaya yatak istirahatinin verilmesi gibi tedavi basamaklarının gerçekleştirildiğini görebilmek mümkündür.
Kronik Böbrek İltihabı Tedavisi:
Bu tip hastalıklarda hastanın uzun bir tedavi sürecine girdiğini görebilmek mümkündür. üstelik bu tür durumlarda hastanın tedaviye yanıt vermesinin oldukça güç olduğunu söyleyebiliriz. Bu tür durumlarda hastaların kurtulma şansının %10 gibi düşük bir ihtimal olduğunu görebilmek mümkün. Hastalığın tedavi edilmesi için izlenen adımlara bakıldığı zaman ilk olarak vücuttaki azot miktarının azaltılmaya çalışıldığını görebiliyoruz. Hastalara buna uygun bir diyet verilir. Ayrıca hastanın kan basıncını düşürecek ilaçlar verilmesi, iltihaba neden olan mikrop ya da bakterinin yok edilmesi için ilaç verilmesi, hastadaki tuz ve sıvı kaybını en aza indirmek için uygun bir diyet programının uygulanması da diğer tedavi basamakları arasında yer alıyor.
Böbrek ve böbrek hastalıklarıyla ilgili bölüm ve uzman adı nedir?
Mineraller - Nefrit
Kulak İltihabı
Nefritin bütün çeşitlerinde yatak istirahatı şarttır. üşütmemeye dikkatetmek ve bele kuşak sarmak da gerekir. Ayrıca çıkan idrar miktarındançok su içilir.
Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron temel olarak 2 kısımdan oluşur.
1. Böbreğe gelen kanın süzüldüğü filtre (glomerül)
2. Süzülen kanın idrara dönüştüğü uzun, yer yer kıvrımlı borular(tübül)
Böbreğin iltihabi hastalıkları nefrit olarak isimlendirilir. Nefrit nedenleri ikiye ayrılır:
1. Mikrobik olmayan nefritler:
Böbreğin mikrobik olmayan iltihabi hastalıkları ikiye ayrılır.
Piyelonefritin diğer bir ismi de üst idrar yolu infeksiyonudur.
Nefronda ağırlıklı olarak glomerülde iltihap vardır. Türkiye'de kronik böbrek yetmezliğinin birinci nedeni glomerülonefrittir. Belirti ve bulgular glomerülonefritin tipine göre değişir. Hastanın muayene edilmesi, kanda üre ve kreatinin bakılması ve basit idrar incelemesi ile glomerülonefrit tanısını koymak genellikle çok kolaydır.
Muayenede glomülonefrit bulguları
el, ayak ve göz kapaklarında şişme, idrar renginde koyulaşma ( idrar çay rengini alabilir ) ve yüksek tansiyondur. İdrar incelemesinde kanama ( hematüri ) ve protein kaybı(proteinüri) glomerülonefrit lehine bulgulardır. Glomerülonefrit tanısında asıl zorluk glomerülonefrite yol açan hastalığın saptanmasıdır. Glomerülonefrite yol açan neden genellikle saptanamaz. Glomerülonefritin tipini anlamak için böbrek biyopsisi yapılmalıdır, yani böbrekten mikroskopik inceleme için parça alınmalıdır. Birçok hastanın böbrek biyopsisi denince aklına kanser gelmektedir ancak böbrek biyopsisinin amacı kanser aramak değil glomerülonefritin tipini anlamaktır.
Glomerülonefritler ne tür sorunlara yol açar?
Pratikte glomerülonefritler 5 şekilde karşımıza çıkar. Hastanın hiçbir şikayeti olmayabileceği gibi ileri böbrek yetmezliği de olabilir.
1. İdrar incelemesinde anormallikler: Hastada hiçbir belirti ve bulgu yoktur. Başka bir nedenle doktora giden hastaya yapılan idrar incelemesinde kanama veya protein kaybı saptanır.
2. Nefrotik sendrom: İdrarla günde 3 - 3.5 gramdan fazla protein kaybı vardır. Hastanın el, ayak, yüz ve diğer bölgelerinde üzerine basınca iz bırakan şişlikler vardır. Ayrıca kanda albümin seviyesi düşer, kolesterol düzeyi artar.
3. Ani başlayan glomerülonefrit: Bu hastalarda ön plandaki sorunlar idrarda kanama, yüksek tansiyon ve vücutta sıvı birikmesidir. Çocuklarda streptokok infeksiyonlarını takiben gelişen nefritlerin çoğu bu gruba girer.
4. Kronik (müzmin, uzun süreli) glomerülonefrit: Bu hastalarda idrarla kanama, protein kaybı, yüksek tansiyon ve şişlik vardır, hastalık uzun sürelidir.
5. Hızlı ilerleyen nefrit: Kısa sürede böbrek yetmezliği gelişir ve hasta diyaliz tedavisine ihtiyaç duyar.
Her hastada farklıdır. Böbrek biyopsisinin sonucu ve hastada mevcut olan sorunlara göre tedavi planlanır. Sadece çocuklarda, eğer nefrotik sendrom var ise önce tedavi verilip, daha sonra gerekirse böbrek biyopsisi yapılabilir. Glomerülonefrit tedavisi kesinlikle uzman hekim, tercihen nefroloji uzmanı denetiminde olmalıdır. Tedavide başarısızlık kalıcı böbrek yetmezliğine yol açabilir ve hasta sürekli diyaliz tedavisine ihtiyaç duyabilir.
Böbrek iltihapları (Piyelonefrit)
Aniden başlayan, titreme, yüksek ateş, böbrek bölgesinde yan ağrısı, bulantı, kusma, halsizlik, idrar yaparken sızlama, sık idrara çıkma, idrar renginin koyulaşması ile seyreden böbrek iltihaplarına akut piyelonfrit denilir. Yan tarafa vurulduğu çok şiddetli ağrı hissedilir. İdrar tahlilinde iltihap hücreleri artmıştır. İdrar kültürü yapılarak, hangi mikroorganizmanın neden olduğu (en sık E. Coli) bulunur. Tedavide istirahat ve bol su içilmesi gerekir. Bulantı nedeniyle su içilemiyorsa damardan mayi verilmelidir. Ateş için ateş düşürücüler ve ağrı kesiciler kullanılır. Önce idrar kültürü alınır ve sonucu beklemeden hemen geniş etkili bir antibiyotik (florokinolonlar, amoksisilin, aminoglükozidler gibi) başlanılır. Eğer 72 saatte iyileşme olmazsa antibiyotik değiştirilir, abse gelişmiş olabilir ya da idrar yollarında bir tıkanıklık veya doğumsal anomali var demektir. İleri tetkik, gerekir.
Gebelerde, eğer idrar yollarında iltihap varsa daha sık akut piyelonefrit gelişmektedir. Eskiden geçirilmiş böbrek iltihapları, ileride müzmin (kronik) bir durum alabilirler (kronik pyelonefrit). Böbrek artık küçülmüş ve fonksiyon görmesi bozulmaya başlamıştır. Sadece iltihaplar değil, idrar kaçağı (reflü), nefritler, taş bulunması, diyabet, analjezik nefropatisi gibi hastalıklarda da kronik pyelonefrit ortaya çıkabilir. Özellikle sık sık böbrek iltihabı geçirenlerde bu durumun gelişebilir. İdrar tahlili ve radyolojik görüntüleme yöntemleriyle tanı konabilir. Sonuçta o böbreğin ameliyatla çıkarılmasına kadar gidebilir. Böbrek absesi: Böbreğin içinde iltihap (pü) birikmesidir. Özellikle taş ya da doğuştan anomaliye bağlı bir tıkanıklık varsa, üzerine iltihabın eklenmesi böyle bir tablo ortaya çıkarır. Vücudun başka bir tarafındaki iltihabın yoluyla böbreğe ulaşması da neden olabilir. Çok yüksek ateş, titreme, yan ağrısı, karın ağrısı, bulantı, kusma görülebilir, hatta o tarafta ciltte kızarıklık ve şişlik bile hissedilebilir. İlerlemiş olgularda, iltihap böbrek dışına çıkarak, karın içine yayılabilir, hatta sepsis gelişebilir. Zamanında yeterli tedavi edilmezlerse öldürücü bile olabilir. Tedavide çoğu kez absenin ameliyatla boşaltılması (drenajı) gerekir.
Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron temel olarak 2 kısımdan oluşur.
1. Böbreğe gelen kanın süzüldüğü filtre (glomerül)
2. Süzülen kanın idrara dönüştüğü uzun, yer yer kıvrımlı borular(tübül)
Böbreğin iltihabi hastalıkları nefrit olarak isimlendirilir. Nefrit nedenleri ikiye ayrılır:
1. Mikrobik olmayan nefritler:
Böbreğin mikrobik olmayan iltihabi hastalıkları ikiye ayrılır.
- Glomerülonefrit
- Tübüler nefrit (Tübülointerstisiyel nefrit)
Piyelonefritin diğer bir ismi de üst idrar yolu infeksiyonudur.
Glomerülonefrit:
Nefronda ağırlıklı olarak glomerülde iltihap vardır. Türkiye'de kronik böbrek yetmezliğinin birinci nedeni glomerülonefrittir. Belirti ve bulgular glomerülonefritin tipine göre değişir. Hastanın muayene edilmesi, kanda üre ve kreatinin bakılması ve basit idrar incelemesi ile glomerülonefrit tanısını koymak genellikle çok kolaydır.
Muayenede glomülonefrit bulguları
el, ayak ve göz kapaklarında şişme, idrar renginde koyulaşma ( idrar çay rengini alabilir ) ve yüksek tansiyondur. İdrar incelemesinde kanama ( hematüri ) ve protein kaybı(proteinüri) glomerülonefrit lehine bulgulardır. Glomerülonefrit tanısında asıl zorluk glomerülonefrite yol açan hastalığın saptanmasıdır. Glomerülonefrite yol açan neden genellikle saptanamaz. Glomerülonefritin tipini anlamak için böbrek biyopsisi yapılmalıdır, yani böbrekten mikroskopik inceleme için parça alınmalıdır. Birçok hastanın böbrek biyopsisi denince aklına kanser gelmektedir ancak böbrek biyopsisinin amacı kanser aramak değil glomerülonefritin tipini anlamaktır.
Glomerülonefritler ne tür sorunlara yol açar?
Pratikte glomerülonefritler 5 şekilde karşımıza çıkar. Hastanın hiçbir şikayeti olmayabileceği gibi ileri böbrek yetmezliği de olabilir.
1. İdrar incelemesinde anormallikler: Hastada hiçbir belirti ve bulgu yoktur. Başka bir nedenle doktora giden hastaya yapılan idrar incelemesinde kanama veya protein kaybı saptanır.
2. Nefrotik sendrom: İdrarla günde 3 - 3.5 gramdan fazla protein kaybı vardır. Hastanın el, ayak, yüz ve diğer bölgelerinde üzerine basınca iz bırakan şişlikler vardır. Ayrıca kanda albümin seviyesi düşer, kolesterol düzeyi artar.
3. Ani başlayan glomerülonefrit: Bu hastalarda ön plandaki sorunlar idrarda kanama, yüksek tansiyon ve vücutta sıvı birikmesidir. Çocuklarda streptokok infeksiyonlarını takiben gelişen nefritlerin çoğu bu gruba girer.
4. Kronik (müzmin, uzun süreli) glomerülonefrit: Bu hastalarda idrarla kanama, protein kaybı, yüksek tansiyon ve şişlik vardır, hastalık uzun sürelidir.
5. Hızlı ilerleyen nefrit: Kısa sürede böbrek yetmezliği gelişir ve hasta diyaliz tedavisine ihtiyaç duyar.
Tedavi
Her hastada farklıdır. Böbrek biyopsisinin sonucu ve hastada mevcut olan sorunlara göre tedavi planlanır. Sadece çocuklarda, eğer nefrotik sendrom var ise önce tedavi verilip, daha sonra gerekirse böbrek biyopsisi yapılabilir. Glomerülonefrit tedavisi kesinlikle uzman hekim, tercihen nefroloji uzmanı denetiminde olmalıdır. Tedavide başarısızlık kalıcı böbrek yetmezliğine yol açabilir ve hasta sürekli diyaliz tedavisine ihtiyaç duyabilir.
Böbrek iltihapları (Piyelonefrit)
Aniden başlayan, titreme, yüksek ateş, böbrek bölgesinde yan ağrısı, bulantı, kusma, halsizlik, idrar yaparken sızlama, sık idrara çıkma, idrar renginin koyulaşması ile seyreden böbrek iltihaplarına akut piyelonfrit denilir. Yan tarafa vurulduğu çok şiddetli ağrı hissedilir. İdrar tahlilinde iltihap hücreleri artmıştır. İdrar kültürü yapılarak, hangi mikroorganizmanın neden olduğu (en sık E. Coli) bulunur. Tedavide istirahat ve bol su içilmesi gerekir. Bulantı nedeniyle su içilemiyorsa damardan mayi verilmelidir. Ateş için ateş düşürücüler ve ağrı kesiciler kullanılır. Önce idrar kültürü alınır ve sonucu beklemeden hemen geniş etkili bir antibiyotik (florokinolonlar, amoksisilin, aminoglükozidler gibi) başlanılır. Eğer 72 saatte iyileşme olmazsa antibiyotik değiştirilir, abse gelişmiş olabilir ya da idrar yollarında bir tıkanıklık veya doğumsal anomali var demektir. İleri tetkik, gerekir.
Gebelerde, eğer idrar yollarında iltihap varsa daha sık akut piyelonefrit gelişmektedir. Eskiden geçirilmiş böbrek iltihapları, ileride müzmin (kronik) bir durum alabilirler (kronik pyelonefrit). Böbrek artık küçülmüş ve fonksiyon görmesi bozulmaya başlamıştır. Sadece iltihaplar değil, idrar kaçağı (reflü), nefritler, taş bulunması, diyabet, analjezik nefropatisi gibi hastalıklarda da kronik pyelonefrit ortaya çıkabilir. Özellikle sık sık böbrek iltihabı geçirenlerde bu durumun gelişebilir. İdrar tahlili ve radyolojik görüntüleme yöntemleriyle tanı konabilir. Sonuçta o böbreğin ameliyatla çıkarılmasına kadar gidebilir. Böbrek absesi: Böbreğin içinde iltihap (pü) birikmesidir. Özellikle taş ya da doğuştan anomaliye bağlı bir tıkanıklık varsa, üzerine iltihabın eklenmesi böyle bir tablo ortaya çıkarır. Vücudun başka bir tarafındaki iltihabın yoluyla böbreğe ulaşması da neden olabilir. Çok yüksek ateş, titreme, yan ağrısı, karın ağrısı, bulantı, kusma görülebilir, hatta o tarafta ciltte kızarıklık ve şişlik bile hissedilebilir. İlerlemiş olgularda, iltihap böbrek dışına çıkarak, karın içine yayılabilir, hatta sepsis gelişebilir. Zamanında yeterli tedavi edilmezlerse öldürücü bile olabilir. Tedavide çoğu kez absenin ameliyatla boşaltılması (drenajı) gerekir.
Piyelonefrit
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır.
Piyelonefrit böbreğin (Eski Yunanca nefros) piyelumuna (pelvisine) ulaşmış bir yükselen idrar yolu enfeksiyonudur. Eğer enfeksiyon ciddi ise "ürosepsis" terimi ile eşanlamlı olarak kullanılır (sepsis, enfeksiyon nedeniyle meydana gelen bir sistemik enflamasyon tepki sendromudur). Tedavisi için antibiyotik, ayrıca hastalığın temel nedeninin giderilmesi gerekir. Nefritin bir türüdür. Piyelit olarak da adlandırılabilir.
Belirti ve işaretler
Piyelonefrit olduğu zaman görülen diğer şikayetler, başlıca işeme sırasında acı (dizüri), abdominal ağrı (enfeksiyonlu taraftan yayılır) ve mesane ve etkilenmiş böbrek tarafında duyarlılıktır ("renal taraf duyarlılıgı" terimi de kullanılır). Çoğu vakada ayrıca sistemik semptomlar da bulunur, ateş, havale, başağrısı ve kusma gibi. Ciddi vakalarda, sayıklama da olabilir.
Tanı
Tipik semptomlara sahip hastaların idrarında nitrit ve lökositlerin bulunması piyelonefrit tanısı için yeterlidir ve tedavi için de yol göstericidir. Kesin tanı, idrar kültürü ile yapılır; eğer enfeksiyonun nerden landığı konusunda şüphe varsa kan kültürü de gerekebilir.
Eğer böbrek taşı olabileceğinden şüphe ediliyorsa (örneğin kolik ağrıdan dolayı, veya idrarda aşırı miktarda kan bulunursa), böbrek, üreter ve mesanenin röntgenle incelenmesi, X-ışını geçirmeyen taşların varlığını tespit etmek için kullanılabilir.
Yükselen idrar yolu enfeksiyonlarının tekrarlanması halinde anatomik bir anormallik (vezikoüreter reflü (mesanedeki idrarın üretere geri akması) veya polikistik böbrek hastalığı) olasılığının dışlanması gerekebilir. Bu durumda yapılan incelemelere ultrason veya işeme sistoüretrografisidir.
Nedenleri
"Toplum kökenli" piyelonefrit vakalarının çoğu, idrar yoluna giren bağırsak organizmalarından lanır. Yaygın görülen organizmalar E. coli (70-80%) and Enterococcus faecalis'tir. Hastaneden edinilen enfeksiyonlar koliform ve enterkoklardan dolayı olabileceği gibi toplulukta alışılagelmemiş başka organizmalardan (Klebsiella türleri, Pseudomonas aeruginosa) da dolayı olabilir. Çoğu piyelonefrit vakası aşağı idrar yolu enfeksiyonu olarak başlarlar, başlıca [kistit]] ve prostatit olmak üzere.
Aşağıdaki durumlarda risk artar:
- Mekanik: böbrekler ve idrar yolunda yapısal anormallikler, özellikle küçük çocuklarda vesikoüretral reflü (VUR), böbrek taşları, idrar yolu sondası, idrar yolunda stent veya drenaj uygulamaları (örneğin nefrostomi), gebelik, nöropatik mesane (örneğin omurilik zararı, spina bifida veya çoklu skleroz) ve prostat hastalıkları (örneğin erkeklerde selim prostatik hiperplazi).
- Bünyesel: diyabet mellitus, immün yetmezlik durumları.
- Davranışsal: son bir yıl içinde yeni bir cinsel eş edinmiş olmak, spermisit kullanımı.
- Aile hikâyesi (sık idrar yolu enfeksiyonu olan başka aile fertleri olması).
Patoloji
Akut piyelonefrit renal pelvisin (böbrek toplama sisteminin) ve böbreğin eksudatif purulent lokalize enflamasyonudur. Renal parenkimde interstitium abseler görülür (cerahatli (süpüratif) nekroz), bunlar içinde irin (nötrfiller, fibrin, hücre debrisi ve hematoksilinofiller) vardır. Tübüller eksüdadan zarar görmüş olur ve içlerinde nötrofil grupları görünebilir. Erken aşamalarda glomerler ve damarlar normaldir. Patolojik muayenede coğu zaman renal pelvis ve renal korteksten yayılan kanama ve süpürasyon (cerahat akması) görülür. Kronik enfeksiyon sonucunda fibroz ve yara izi (skarlaşma) meydana gelir.
Tedavi
Hemen tüm piyelonefrit vakaları bakteriyel enfeksiyonlardan landığından, tedavinin merkezinde antibiyotik yer alır. Hafif vakalar ağızdan antibiyotikler tedavi edilebilir ama genelde tedavinin ilk safhalarında intravenöz (damardan) antibiyotik alınması gerekir. Kullanılan antibiyotik yerel uygulamalara göre değişir ve fluorkinonlar (örneğin Siprofloksasin), beta-laktam antibiyotikler (amoksisilin veya bir sefalosporin türevi), trimetoprim (veya kotrimazol) veya nitrofurantoin içerebilir. Aminoglükozitlerden toksik olmalarından dolayı kaçınılır ama kısa süreli olarak diğer antibiyotiklere eklenebilir.
Yüksek ateşli ve lökositozlu tüm akut vakalar hastaneye alınmalı ve derhal damardan sivi ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Damardan Siproflaksin (400 mg/12 saat) genelde tercih edilen ilk tedavidir. Buna alternatif olarak damardan ampisilin (her 6 saatte 2 g) artı gentamisin (her 8 saatte 1 mg/kg) de çok etkilidir. Eğer hasta gebeyse siproflaksin kontraendikedir, dolayısıyla ampsilin/gentamisin birleşimi tercih edilir. Antibiyotik tedavisi sırasında akyuvar ve ateş yakından izlenir. Hastanın ateşi 24 ila 48 saat boyunca düşmüş olana kadar damardan antibiyotikler devam eder, ardından eşdeğer antibiyotikler ağızdan alınır, toplam 2 haftalık bir tedavi süresi için.
Tekrarlayan enfenksiyonlarda ek incelemlerle altta yatan anormalliklere rastlanabilir. Ender olarak cerrahi müdahale ile tekrarlama olasılığını azaltır. Eğer bir anormallik görülemezse, korunma amaçlı olarak uzun süreli antibiyotik tedavisinin (ya her gün ya da sadece cinsel ilişki ardından) yararlı olduğuna dair bulgular vardır. Mütekerir idrar yolu enfeksiyonu riski olan çocuklarda, uzun süreli antibiyotik tedavisinin olumlu bir etkisi olduğuna dair yeterli çalışmalar yapılmamış olduğu gösterilmiştir, tibbi literatürün bir meta analizi sonucunda. Yaban mersini (Cranberry) suyu içmenin koruyucu etkisi olduğu araştırılmıştır. Yapılan çeşitli araştırmaların sonuçlarının hepsi değilse de çoğu yararlı oldğunu bulmuştur.
Bazı araştırmacılar, başka besinsel yaklaşımlarla idrar yolu iltihaplarının tekerrürü engelleyebilir. Daha çok sivi almak, yaban mersini suyu, likapa (blueberry) suyu ve içinde probiyotik bakteriler bulunan fermante olmuş süt ürünleri almanın bakterilerin idrar yolu epiteline bağlanmasına engel olduğu gösgterilmiştir.
Epidemiyoloji
Piyelonefrit oldukşa yaygındır, 10.000 nüfusta kadınlarda 12-13 vaka erkeklerde de 3-4 vaka ile karşılaşılır. Genç kadınlarda ensidans daha yüksektir, bu yaş grubunun cinsel olarak daha aktif olmasından dolayı. Bebekler ve yaşlılarda da risk daha yüksektir, hormon durumu ve anatomik bozulmalardan dolayı.
Böbrek ve böbrek hastalıklarıyla ilgili bölüm ve uzman adı nedir?
Mineraller - Nefrit
Kulak İltihabı
YORUMLAR