Camus'un felsefesi nedir? Camus`ye gore saçma (absürt, uyumsuz) felsefesi Kartpostal Camus'nün felsefeye en büyük katkıs...
Camus'un felsefesi nedir?
Camus`ye gore saçma (absürt, uyumsuz) felsefesi
Kartpostal
Camus'nün felsefeye en büyük katkısı, insanların ne berraklık ne de anlam sunan dünyada bu tarz şeyleri aramalarının sonucu olarak oluşan "absürt" fikridir. Felsefeci bu felsefesini "Sisifos Söylencesi"nde açıklayıp "Yabancı" ve "Veba" şeklinde romanlarında da işlemiştir.
Genel anlamda varoluşçulukla beraber ele alınan "Absürdizm" (Saçma, uyumsuzluk felsefesi) ile birçok yazar ilgilenmiş ve bu felsefi fikir akımını kendine gore yorumlamıştır, Camus "saçma"`nın kurucusu değildir fakat bu fikir akımında mühim bir yer meblağ.
Camus, makalelerinde okuyanı dualizmle tanıştırır. Mutluluk ve üzüntü, yaşam ve ölüm, karanlık ve aydınlık.. Yaşamın çeşitli biçimlerde geçtiğini ve insanoğlunun ölümlü olduğu gerçeği de budur. Sisifos Söyleni`de bu dualizm bir çelişki halini alır: Bir yanda yaşayarak hayatlarımıza kıymet vermekte öte taraftan eninde sonunda yok olacağımız gerçeğini de bilmekteyiz. Bu çelişkiyle yaşamak "Absürt"`ün ta kendisidir. Eğer hayatımızın anlam ifade etmeyen ve boşuna bulunduğunu biliyorsak, kendimizi öldürmeli miyiz? Bu trajedik kısır döngü iyi mi aşılabilir? Camus saçma terimini burada kurar: yaşamın beyhudeliğinin bilincinde olan insan. Fakat Camus intihardan yana değildir, yaşamın anlamsızlığının yok edilemeyeceğinin bilincindedir fakat bununla savaşmaktan kaçınmaz.
Varoluşuluk ve absürdizm hakkında görüşleri
Bazı eleştirmenler Camus`yü kategorize etmeye emek vererek onun bir varoluşçu ya da absürdist bulunduğunu söyler. Eleştirmenlerin mi ya da Camus`nün kendi ifadesinin mi doğru olup olmadığı tartışılmakla beraber, Camus etiketlenmeyi sevmediğini belirterek varoluşçu olduğu tanımına karşı çıkar: "Hayır, ben bir varoluşçu değilim. Sartre ile isimlerimizin yan yana anılmasına hep şaştık. Sartre ve ben kitaplarımızı birbirimizle hakikaten tanışmadan ilkin yayımladık. Birbirimizi tanıdığımızda ise ne kadar değişik olduğumuzu anladık. Sartre bir varoluşçudur, benim yayımladığım tek düşünce kitabı Sisifos Söylencesi`dir ve sözde varoluşçu filozoflara karşı doğrultulmuştur.
Bir absürdist olup olmadığı hakkında da şunları söyler:
"Absürt kelimesinin fena bir geçmişi var ve bunun beni rahatsız ettiğini itiraf ediyorum. Absürt`ü Sisifos Söylencesi`de ele alırken, bir metod arıyordum öğreti değil. Sistemli bir kuşku pratiği yapıyordum. Hemen sonra bir şeyler inşa edebileceği düşüncesiyle "tabula rasa" yöntemini kullanmaya çalışıyordum. Eğer hiçbir şeyin bir anlamı olmadığı varsayarsak, dünyanın absürt olduğu sonucuna ulaşmalıyız. Fakat hakikaten hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok muydu? Bu aşamada kalabileceğimize hiçbir süre inanmadım."
BAKINIZ
Albert Camus
Varlık felsefesi nedir?
Bilim felsefesi ile bilgi felsefesi arasındaki farklılıklar?
Bu bildiri 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
Kartpostal
Camus'nün felsefeye en büyük katkısı, insanların ne berraklık ne de anlam sunan dünyada bu tarz şeyleri aramalarının sonucu olarak oluşan "absürt" fikridir. Felsefeci bu felsefesini "Sisifos Söylencesi"nde açıklayıp "Yabancı" ve "Veba" şeklinde romanlarında da işlemiştir.
Genel anlamda varoluşçulukla beraber ele alınan "Absürdizm" (Saçma, uyumsuzluk felsefesi) ile birçok yazar ilgilenmiş ve bu felsefi fikir akımını kendine gore yorumlamıştır, Camus "saçma"`nın kurucusu değildir fakat bu fikir akımında mühim bir yer meblağ.
Camus, makalelerinde okuyanı dualizmle tanıştırır. Mutluluk ve üzüntü, yaşam ve ölüm, karanlık ve aydınlık.. Yaşamın çeşitli biçimlerde geçtiğini ve insanoğlunun ölümlü olduğu gerçeği de budur. Sisifos Söyleni`de bu dualizm bir çelişki halini alır: Bir yanda yaşayarak hayatlarımıza kıymet vermekte öte taraftan eninde sonunda yok olacağımız gerçeğini de bilmekteyiz. Bu çelişkiyle yaşamak "Absürt"`ün ta kendisidir. Eğer hayatımızın anlam ifade etmeyen ve boşuna bulunduğunu biliyorsak, kendimizi öldürmeli miyiz? Bu trajedik kısır döngü iyi mi aşılabilir? Camus saçma terimini burada kurar: yaşamın beyhudeliğinin bilincinde olan insan. Fakat Camus intihardan yana değildir, yaşamın anlamsızlığının yok edilemeyeceğinin bilincindedir fakat bununla savaşmaktan kaçınmaz.
Varoluşuluk ve absürdizm hakkında görüşleri
Bazı eleştirmenler Camus`yü kategorize etmeye emek vererek onun bir varoluşçu ya da absürdist bulunduğunu söyler. Eleştirmenlerin mi ya da Camus`nün kendi ifadesinin mi doğru olup olmadığı tartışılmakla beraber, Camus etiketlenmeyi sevmediğini belirterek varoluşçu olduğu tanımına karşı çıkar: "Hayır, ben bir varoluşçu değilim. Sartre ile isimlerimizin yan yana anılmasına hep şaştık. Sartre ve ben kitaplarımızı birbirimizle hakikaten tanışmadan ilkin yayımladık. Birbirimizi tanıdığımızda ise ne kadar değişik olduğumuzu anladık. Sartre bir varoluşçudur, benim yayımladığım tek düşünce kitabı Sisifos Söylencesi`dir ve sözde varoluşçu filozoflara karşı doğrultulmuştur.
Bir absürdist olup olmadığı hakkında da şunları söyler:
"Absürt kelimesinin fena bir geçmişi var ve bunun beni rahatsız ettiğini itiraf ediyorum. Absürt`ü Sisifos Söylencesi`de ele alırken, bir metod arıyordum öğreti değil. Sistemli bir kuşku pratiği yapıyordum. Hemen sonra bir şeyler inşa edebileceği düşüncesiyle "tabula rasa" yöntemini kullanmaya çalışıyordum. Eğer hiçbir şeyin bir anlamı olmadığı varsayarsak, dünyanın absürt olduğu sonucuna ulaşmalıyız. Fakat hakikaten hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok muydu? Bu aşamada kalabileceğimize hiçbir süre inanmadım."
BAKINIZ
YORUMLAR