çatlamak (nsz) 1 . Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak: "Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde na...
çatlamak
(nsz)
1 . Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak:
"Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde nazar olduğuna hükmeder, gidip bir koşu ateşte tuz çevirirdi."- E. Şafak.
2 . Bir yüzeyde kırışıklar, çizgiler oluşmak:
"Meşin ciltlerin çoğu kıvrılmış, bir kısmı da arkalarından çatlamıştı."- A. H. Tanpınar.
3 . mecaz Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan, ağlamaktan ölecek duruma gelmek veya ölmek.
4 . (-den), mecaz Sıkıntı, sevinç, yalnızlık, heyecan, sabırsızlık, kıskançlık vb. ruhsal durumları aşırı derecede duymak:
"Neredeyse sevincinden yüreği çat deyip ortasından çatlayacaktı."- Y. Kemal.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
(nsz)
1 . Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak:
"Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde nazar olduğuna hükmeder, gidip bir koşu ateşte tuz çevirirdi."- E. Şafak.
2 . Bir yüzeyde kırışıklar, çizgiler oluşmak:
"Meşin ciltlerin çoğu kıvrılmış, bir kısmı da arkalarından çatlamıştı."- A. H. Tanpınar.
3 . mecaz Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan, ağlamaktan ölecek duruma gelmek veya ölmek.
4 . (-den), mecaz Sıkıntı, sevinç, yalnızlık, heyecan, sabırsızlık, kıskançlık vb. ruhsal durumları aşırı derecede duymak:
"Neredeyse sevincinden yüreği çat deyip ortasından çatlayacaktı."- Y. Kemal.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- çatladın mı?
- çatlasa da (veya çatlasa da patlasa da)
YORUMLAR