Cümlede Açıklık ve Açıklığı Engelleyen Etkenler Cümle bir yargı birimidir. Yukarda da değindiğimiz gibi, bir düşünce, bir duygu ve isteğin t...
Cümlede Açıklık ve Açıklığı Engelleyen Etkenler
Cümle bir yargı
birimidir. Yukarda da değindiğimiz gibi, bir düşünce, bir duygu ve
isteğin tam anlatılmasıdır cümle. Bu yönden iyi bir cümle, karşıladığı
yargıyı, yani hükmü tam olarak anlatır. Bu yargıyı açıkça anlatması
gerekir. Yani, cümleden bir anlam çıkarılmalıdır. Böyle olmaz da bir
cümle çeşitli anlamlara gelirse hem öyle bir anlam çıkar hem de böyle
bir anlam çıkarsa, yani birden çok yoruma yol açarsa o cümle açık
değildir. Açıklık, cümledeki anlamın. kolayca anlaşılma niteliğidir. Bu
yönden üzerinde özellikle durmamız gerekli noktalardan biridir.
Çünkü, hangi türlüsü olursa olsun, yazma, bir kimseye, bir şey
hakkında bir şeyler söyleme işidir. Bunun gerçekleşmesi de
söylediklerimizin açıklığına ve anlaşılırlığına bağlıdır.
Yazımızın açıklığını, anlaşılırlığını etkileyen türlü etmenler
vardır: Söylediklerimizin soyut ya da somutluğu, düşüncenin tam
geliştirilip geliştirilmediği, düşüncelerin iyi düzenlenip düzenlenmediği,
yani düşünsel düzenin sağlanıp sağlanmadığı önemlidir. Ama, açıklığı
doğrudan doğruya etkileyen etmenlerden biri ve en önemlisi,
cümlelerimizin açık ve anlaşılır olmayışıdır. Cümlelerimizin açıklığını
engelleyen noktalar nelerdir? Nelere dikkat etmeliyiz ki cümlelerimiz
açık ve anlaşılır olsun?
Bunları şöylece sıralayabiliriz:
1. Cümledeki sözcüklerin ve ögelerin yerinde kullanılmayışı,
söylenmek istenene tam karşıt bir anlamın ortaya çıkmasına ya da
anlaşılmamasına yol açar. Şžu örneğe bakalım:
“Kötü bir anlayışın ve düşüncenin verimi olan dil devrimini
kökünden yıkma çabaları hızlandı.â€
Bu cümleyi yazanın ereği, dil devrimini yıkma çabalarının kötü
bir anlayış ve düşüncenin ürünü oluşunu göstermektir. Oysa, bu
hâliyle cümleden bu anlam çıkmaktadır. Cümleyi okuyan, ikizli bir
durumla karşılaşmaktadır: Dil devrimi mi kötü bir anlayış ve
düşüncenin verimi, yoksa dil devrimini kökünden yıkma çabaları mı?
İkisi de anlaşılıyor cümleden. Bir cümle önce de söylediğimiz gibi,
birden çok anlaşılmaya yol açarsa o cümlede açıklık yok demektir.
Cümleyi şöyle kurarsak açıklığı sağlamış oluruz: “Dil devrimini
kökünden yıkma çabaları kötü bir anlayış ve düşüncenin verimidir. Bu
çabalar hızlanmıştır.â€
2. Noktalama işaretlerinin yerli yerinde kullanılmayışı da
cümlelerin açıklığını engeller. Bu örnekteki yanlışlık bu türdendir:
“Dana ahırına doğru koştu.â€
Bu cümleden anlayacağınız, filan kimsenin dana ahırına doğru
koşmuş olmasıdır. Oysa söylenmek istenen bu değildir. Virgül
işaretinin kullanılmayışı böyle bir yanlışlığa ve belirsizliğe yol açmıştır.
Söylenilmek istenen: “Dana, ahırına doğru koştu.†cümlesidir.
3. Yanlış yapılan karşılaştırmalar da cümlenin açıklığını ve
anlaşılırlığını etkiler, ikili anlaşılmaya yol açar. Örneğin:
“Ben, şiiri Ali’den daha fazla severim.â€
Bu biçimiyle cümle açık değildir. Ondan çıkaracağımız anlam
şudur: â€œŞžiiri de seviyorum, Ali’yi de. Ama, şiiri Ali’yi sevdiğimden daha
fazla seviyorum. Halbuki asıl belirtilmek ve söylenilmek istenilen bu
çıkardığımız anlama tam karşıttır: “Ben de, Ali de şiiri severiz. Ama
ben şiiri, Ali’nin sevdiğinden daha fazla severim.â€
Böyle bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için cümleyi şu
biçimde kurabilirdik: “Ben, şiiri Ali’nin sevdiğinden daha fazla
severim.â€
4. Zamirlerin belirli olmayışı da yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
Şžu cümleye bakalım:
“Nuri, matematik öğretmenini babasına şikayet etti ve onun
dersiyle ilgilenmesini istedi.â€
Dersiyle ilgilenmesini istediği babası mıdır, yoksa matematik
öğretmeni mi? Belli değil. Cümleden ikisi de anlaşılabilir; çünkü
“onun†sözü hem matematik öğretmeninin yerini tutmakta hem de
babanın. Cümleyi bu ikili anlaşılmadan kurtarmak için, bir zamiri, iki
adı karşılayacak yolda kullanmamak gerekir.
Buraya değin söylediklerimiz, genellikle yazılarımızda cümle
örgüsü yönünden sık sık yaptığımız yanlışlıkları somutlaştırmaktadır.
Gerçekte, cümle bir yargı birimidir. Bu yüzden de bu yargıyı
değişik biçimde anlatma olanağı vardır. Bu, sözcükleri seçme işidir.
Diyelim ki şöyle bir cümle kurduk: “Hava güzel değildir.†Bunu gene,
“Hava kapalıdır.â€, “Hava sıkıntılıdır.†biçimlerinde de söyleyebiliriz.
Önemli olan, cümlelerimizin söylemek istediğimizi tam karşılayıp
karşılamadığını bir tartıdan geçirmektir.
YORUMLAR