DOĞUMUN BAŞLADIĞINI GÖSTEREN BELİRTİLER Hiçbir doğum birdenbire olarak başlamaz. Dikkatli bir müşahade ile daha son 3 - 4 hafta içi...
DOĞUMUN BAŞLADIĞINI GÖSTEREN BELİRTİLER
Hiçbir doğum birdenbire olarak başlamaz. Dikkatli bir müşahade ile daha son 3 - 4 hafta içinde bir takım belirtilerin mevcudiyeti göze çarpar. Bu belirtilerin bazıları, gebeyi muayene eden doktor tarafınca, başka bir bölümü de, bizzat hamile tarafınca tesbit edilir. Bu emareleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
1 — Fundus uteri'nin aşağıya doğru inmesi:
Bilinmiş olduğu şeklinde gebeliğin dokuzuncu ayının sonunda fundus ute-ri, kostalarm derhal altına dayanmış olur. Fakat sön 3 - 4 üncü gebelik haftası içinde, fundus uteri'nin kostalarm altında yavaş yavaş yarıklığı görülür. Bu şekilde hamile hanım, fundus uteri'nin mide üstüne olan tazyikinin azaldığını, daha kolay nefes almaya başladığını hisseder. Buna mukabil, gebenin başka şikâyetlerinde artmalar olur. Meselâ önde gelen başın mesane üstüne tazyikle sık idrar etme zuhur eder. Keza kon stipasyonda artma, hemoroid şikâyetlerinde çoğalma görülür. Ayrıca dış genital organlardaki varis-lerdeki artmalar, nisbeten, önde gelen çocuk başının tazyiki ile ortaya çıkan venöz staz ile de ilgilidir.
2 — Hamile kadının duruşundaki farklılık:
Hamile uterus, bir taraftan büyürken diğer yandan da ağırlığıyla öne doğru eğilim gösterir. Böyle vücudun ağırlık merkezi de Öne doğru kaymış olur (Fotoğraf: 314). Vücudun bu konuyu kompanse edebilmesi için özellikle bel omurlarında ileri derecede lordoz meydana, gelir (Fotoğraf: 315). Bu esnada bel ve sırt adaleleri, daha çok yük altında kalacakları için, gebeliğin son 14 günü içinde gebeler ileri derecede bel ve sırt ağrılarından şikâyet ederler.
3 — Sinir ağrıları-sancıları:
Çocuğun önde gelen kısmının tazyikli ile minik pelvis'teki sinirlerden menşeini alan sinir tazyik emareleri görülür. Özellikle is-cias ve kasık sahasına ait ağrılar-sancılar pek aşikâr bir hal alır.
4 — Uykusuz ve sinirlilik hali:
Gebeliğin seyri esnasında az ya da çok nisbette hanımda mevcut uykusuzluk ve sinirlilik halinin, gebeliğin son haftalarında arttığı doğumla ilgili endişelerin hanımı her an az bir daha huzursuz bıraktığı görülür. Bu endişeler özellikle primiparlarda daha aşikârdır.
5 — Ağırlık azalması:
Gebeliğin ilk aylarında' organizmanın farklılık gösteren metabolizması ve bulantı ve kusmalar dolayısıyle, hanım vücudunun ağırlığında geçici bir azalma olur. Fakat bir süre sonra hamile kadının ağırlığı artmaya ve düzgüsel şartlarda her ay bir kilo almaya başlar. Fakat meydana getirilen araştırmalar, bu kilo alma doğumdan evvelki son günlerde durduğunu ve hanımda kilo kaybının husul© geldiğini göstermiştir. Bu yitik, averaj 1 kilodur ve «fizyolojik terminal ağırlık azalması» ismini alır. Sebebi, birdenbire su kaybı ile ilgilidir ve bu esnada kadının bolca oranda idrar itrah etmiş olduğu görülür. ZANGEMsEİSTER gebelerin'% 98 inde bu ağırlık azalmasını tesbit etmiştir.
6 -Genital organlardaki değişimler:
Ön vajina forniksi, önde gelen çocuk, basının tazyiki ile eski derinliğini kaybeder. Canalis cervicalis kısalır, hatta bazan tamamen silinir. Primiparlarda doğum zamanı yaklaştıkça yukarıdan aşağıya doğru canalis cervicalis açılmaya başlar orificium externum yumuşak bir hal alır ve bir parmak ucu girecek bir açıklık kazanır. Hatta bazan bir parmağın kolayca geçebileceği bir açıklık meydana gelir. Bu açıklığın;, 2-3 parmağın girebileceği cesamete erişmesi ender değildir. Bu takdirde, doğumun 2 - 3 gün içinde olacağı, büyük bir ihtimalle söylenebilir. Multiparlarda doğumdan önceki 1 - 2 hafta içinde, orificum externum rahatça 1 - 2 parmağın girebileceıği açıklıktadır. Fakat collunı'un ön ve arka dudağı hemen hemen kaimdir ve genel olarak karın duvarının gevşekliği dolayısiyle önde gelen çocuk kısmı, pelvis grimi üstünde hareketlidir. Ayrıca vajina ifrazı artar, vulva çevresinde çok fazla bir dolgunluk vardır.
7- Kontraksiyonlar (Gebelik ağrıları-sancıları) :
Gebeliğin son ayında ve özellikle son haftalarında, sebepli ya da sebepsiz olarak corpus uteri'de kontraksiyonlar meydana gelir. Bu kontraksiyonlar, hamile hanım tarafınca karnın sertleşmesi şeklinde hissedilir ya da barsak hareketleri olarak . manalandırılır. Bu kontraksiyonlar, gebelik ağrıları-sancıları olarak ifade edilmektedir. Doğum tarihini ne kadar yakın olursa, bu kontraksiyonlar o denli şiddetli Olur ve bundan böyle son zamanlarda ağrılı olmaya başlar ve doğum öncesi ağrıları-sancıları ismini alır. Bazan bu ağrılar-sancılar, doğum ağrıları-sancıları şekline devrim ederler. Başka bir takım vak'alarda bir çok saat devam eden ağrılardan sonrasında yine sükûnet devri başlar. Zaman içinde sükûnet devreleri azalır ve ağrı-sancı müddetleri uzar. Ağrılar-sancılar arasındaki fasıla, 1-2 saate inerse bundan böyle hakiki doğum ağrılarının başlaması her halde uzak değildir. Bazan doğum, su kesesinin vaktinden ilkin yırtılıp amnion mayinin akmasıyla, doğum öncesi ağrılar-sancılar meydana gelmeden de başlıyabilir. .
8 — Mülküs akıntı:
Aşikâr doğum ağrıları-sancıları kendini gösterince, harice doğru bol miktarda müküs bir akıntının atılmış olduğu görülür. Bu akıntı, canalis cervicalis'i kapayan müküs tıkacın harice çıkmasıyla meydana gelir ve bir dereceye kadar da, canalis cervicalis'in yavaş yavaş açılmaya başladığını gösterir. Bu durumda bundan böyle hakiki doğum ağrılarının tüm gücüyle başlamış olacağı hesap edilmelidir. Bu durumun istisnaları vardır ve, müküs akıntıdan sonrasında, doğumun başlamadığı ve bu durumun günlerce ve 1 - 2 hafta devam etmiş olduğu olabilir. Derhal doğumdan evvel tesbit edilen müküs akıntı, halk dilinde «işaret» kelimesiyle anlatılır ve doğumun başlıyacağmın işaret edildiği manasında kullanılır. Bu müküs akıntı, yırtılan kapiller damarlardan harice çıkan cüz'i kanın karışması dolayısiyle az bir kanlıdır.
Hiçbir doğum birdenbire olarak başlamaz. Dikkatli bir müşahade ile daha son 3 - 4 hafta içinde bir takım belirtilerin mevcudiyeti göze çarpar. Bu belirtilerin bazıları, gebeyi muayene eden doktor tarafınca, başka bir bölümü de, bizzat hamile tarafınca tesbit edilir. Bu emareleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
Bilinmiş olduğu şeklinde gebeliğin dokuzuncu ayının sonunda fundus ute-ri, kostalarm derhal altına dayanmış olur. Fakat sön 3 - 4 üncü gebelik haftası içinde, fundus uteri'nin kostalarm altında yavaş yavaş yarıklığı görülür. Bu şekilde hamile hanım, fundus uteri'nin mide üstüne olan tazyikinin azaldığını, daha kolay nefes almaya başladığını hisseder. Buna mukabil, gebenin başka şikâyetlerinde artmalar olur. Meselâ önde gelen başın mesane üstüne tazyikle sık idrar etme zuhur eder. Keza kon stipasyonda artma, hemoroid şikâyetlerinde çoğalma görülür. Ayrıca dış genital organlardaki varis-lerdeki artmalar, nisbeten, önde gelen çocuk başının tazyiki ile ortaya çıkan venöz staz ile de ilgilidir.
2 — Hamile kadının duruşundaki farklılık:
Hamile uterus, bir taraftan büyürken diğer yandan da ağırlığıyla öne doğru eğilim gösterir. Böyle vücudun ağırlık merkezi de Öne doğru kaymış olur (Fotoğraf: 314). Vücudun bu konuyu kompanse edebilmesi için özellikle bel omurlarında ileri derecede lordoz meydana, gelir (Fotoğraf: 315). Bu esnada bel ve sırt adaleleri, daha çok yük altında kalacakları için, gebeliğin son 14 günü içinde gebeler ileri derecede bel ve sırt ağrılarından şikâyet ederler.
3 — Sinir ağrıları-sancıları:
Çocuğun önde gelen kısmının tazyikli ile minik pelvis'teki sinirlerden menşeini alan sinir tazyik emareleri görülür. Özellikle is-cias ve kasık sahasına ait ağrılar-sancılar pek aşikâr bir hal alır.
4 — Uykusuz ve sinirlilik hali:
Gebeliğin seyri esnasında az ya da çok nisbette hanımda mevcut uykusuzluk ve sinirlilik halinin, gebeliğin son haftalarında arttığı doğumla ilgili endişelerin hanımı her an az bir daha huzursuz bıraktığı görülür. Bu endişeler özellikle primiparlarda daha aşikârdır.
5 — Ağırlık azalması:
Gebeliğin ilk aylarında' organizmanın farklılık gösteren metabolizması ve bulantı ve kusmalar dolayısıyle, hanım vücudunun ağırlığında geçici bir azalma olur. Fakat bir süre sonra hamile kadının ağırlığı artmaya ve düzgüsel şartlarda her ay bir kilo almaya başlar. Fakat meydana getirilen araştırmalar, bu kilo alma doğumdan evvelki son günlerde durduğunu ve hanımda kilo kaybının husul© geldiğini göstermiştir. Bu yitik, averaj 1 kilodur ve «fizyolojik terminal ağırlık azalması» ismini alır. Sebebi, birdenbire su kaybı ile ilgilidir ve bu esnada kadının bolca oranda idrar itrah etmiş olduğu görülür. ZANGEMsEİSTER gebelerin'% 98 inde bu ağırlık azalmasını tesbit etmiştir.
6 -Genital organlardaki değişimler:
Ön vajina forniksi, önde gelen çocuk, basının tazyiki ile eski derinliğini kaybeder. Canalis cervicalis kısalır, hatta bazan tamamen silinir. Primiparlarda doğum zamanı yaklaştıkça yukarıdan aşağıya doğru canalis cervicalis açılmaya başlar orificium externum yumuşak bir hal alır ve bir parmak ucu girecek bir açıklık kazanır. Hatta bazan bir parmağın kolayca geçebileceği bir açıklık meydana gelir. Bu açıklığın;, 2-3 parmağın girebileceği cesamete erişmesi ender değildir. Bu takdirde, doğumun 2 - 3 gün içinde olacağı, büyük bir ihtimalle söylenebilir. Multiparlarda doğumdan önceki 1 - 2 hafta içinde, orificum externum rahatça 1 - 2 parmağın girebileceıği açıklıktadır. Fakat collunı'un ön ve arka dudağı hemen hemen kaimdir ve genel olarak karın duvarının gevşekliği dolayısiyle önde gelen çocuk kısmı, pelvis grimi üstünde hareketlidir. Ayrıca vajina ifrazı artar, vulva çevresinde çok fazla bir dolgunluk vardır.
7- Kontraksiyonlar (Gebelik ağrıları-sancıları) :
Gebeliğin son ayında ve özellikle son haftalarında, sebepli ya da sebepsiz olarak corpus uteri'de kontraksiyonlar meydana gelir. Bu kontraksiyonlar, hamile hanım tarafınca karnın sertleşmesi şeklinde hissedilir ya da barsak hareketleri olarak . manalandırılır. Bu kontraksiyonlar, gebelik ağrıları-sancıları olarak ifade edilmektedir. Doğum tarihini ne kadar yakın olursa, bu kontraksiyonlar o denli şiddetli Olur ve bundan böyle son zamanlarda ağrılı olmaya başlar ve doğum öncesi ağrıları-sancıları ismini alır. Bazan bu ağrılar-sancılar, doğum ağrıları-sancıları şekline devrim ederler. Başka bir takım vak'alarda bir çok saat devam eden ağrılardan sonrasında yine sükûnet devri başlar. Zaman içinde sükûnet devreleri azalır ve ağrı-sancı müddetleri uzar. Ağrılar-sancılar arasındaki fasıla, 1-2 saate inerse bundan böyle hakiki doğum ağrılarının başlaması her halde uzak değildir. Bazan doğum, su kesesinin vaktinden ilkin yırtılıp amnion mayinin akmasıyla, doğum öncesi ağrılar-sancılar meydana gelmeden de başlıyabilir. .
8 — Mülküs akıntı:
Aşikâr doğum ağrıları-sancıları kendini gösterince, harice doğru bol miktarda müküs bir akıntının atılmış olduğu görülür. Bu akıntı, canalis cervicalis'i kapayan müküs tıkacın harice çıkmasıyla meydana gelir ve bir dereceye kadar da, canalis cervicalis'in yavaş yavaş açılmaya başladığını gösterir. Bu durumda bundan böyle hakiki doğum ağrılarının tüm gücüyle başlamış olacağı hesap edilmelidir. Bu durumun istisnaları vardır ve, müküs akıntıdan sonrasında, doğumun başlamadığı ve bu durumun günlerce ve 1 - 2 hafta devam etmiş olduğu olabilir. Derhal doğumdan evvel tesbit edilen müküs akıntı, halk dilinde «işaret» kelimesiyle anlatılır ve doğumun başlıyacağmın işaret edildiği manasında kullanılır. Bu müküs akıntı, yırtılan kapiller damarlardan harice çıkan cüz'i kanın karışması dolayısiyle az bir kanlıdır.
Kırık kemiğin iyileşme sürecindeki emareler nedir?
Misyonu gösteren ok işareti var mı ?
Ok kısımlarını gösteren resimler var mı?
Eyvah doğum başladı mı ? Peki doğumun başladığını iyi mi anlıyoruz emareleri nedir diyenlere bilgiler meleklerim
Normalde doğum gebeliğin 38-40. haftaları içinde olur. Gebelerin %10'unda ise daha erken gebelik haftalarında doğum başlayabilir. Sezaryen hastanın isteği ya da doktorun yönlendirilmesi ile yapılacak ise ya da daha evvel sezaryen ile doğum yapmış olan bir gebeye yine sezaryen yapılacaksa işlem 38-39. haftalar içinde planlanır. Sezaryen planlanan gebeler bir gece ilkin saat 24 00'den itibaren herhangi birşey yememeli ve içmemelidir.
Doğumunuzun yaklaştığını gösteren 6 emare
1. Rahatlama: Bebeğin karnınızın alt kısmına (pelvis) doğru yer değiştirmesi ile diaframınız üstündeki tazyik azalır ve daha kolay nefes alabilir hale gelirsiniz. Fakat bu kez idrar kesesi üstündeki tazyik artışına bağlı olarak wcye gitme ihtiyacı artabilir.
2. Nişan gelmesi: Gebelik süresince rahim ağzını kapatan kalınca mukus tabakası rahim içine bakterilerin girişini engeller. Doğuma yaklaştıkça rahim ağzındaki incelme ve gevşemeye bağlı olarak bu mukus tabakası atılır. Bu vaka tüm gebelerde görülmeyebilir; çoğu zaman kanlı koyu kıvamlı bir akıntı şeklindedir ve doğum eyleminin başlamasından dakikalar, saatler ya da günler ilkin atılabilir.
3. Su gelmesi: Bir takım gebelerde amniotik kesenin doğum eyleminden ilkin yırtılması sonucu çoğu zaman az oranda su vajenden dışarı doğru akar. On hanımdan birinde ise yoğun oranda su boşalabilir. Bilhassa gebeliğin son dönemlerinde idrar kaçırmaya sık rastlandığından gelen sıvının amnion sıvısı mı idrar mı bulunduğunun kesinleştirilmesi için doktorunuza başvurmanız gerekir. Çünkü membranların erken yırtılması halinde rahim içi enfeksiyon gelişme riski artabilir.
4. Doğum ağrıları-sancıları: Gebeliğin son aylarında görülen düzensiz aralıklarla gelen, alt karın ve kasıkta hissedilen, sertliği değişken, karında sertleşme ile beraber olan, pozisyon değişikliği ile azalan ya da kaybolan, kısa süreli kasılmalar yalancı doğum ağrıları-sancıları olarak bilinir. Doğuma yaklaştıkça yalancı doğum ağrıları-sancıları yerini gerçek doğum ağrıları-sancıları denen daha şiddetli, sırtın alt kısmından başlayıp karna yayılan ve karında sertleşmenin eşlik etmiş olduğu, daha uzun devam eden (30-60 saniye), tertipli aralıklarla gelen, dinlenmekle geçmeyen, aralıkları ve sertliği giderek artan kasılmalara bırakır. Beş dakikada bir gelen ve 1 dakikadan uzun devam eden kasılmalar ya da su gelmesi halinde doktorunuza başvurmanız önerilir.
5. Rahim ağzında incelme: Gebeliğin son ayında rahim ağzı incelmeye başlar. Doktorunuz bu şartları kontrole gittiğinizde vajinal muayene ile anlayabilir ve yüzde .. olarak ifade eder. Rahim ağzındaki incelme, rahim ağzının daha kolay genişlemesine olanak tanır. Gebeliğin son iki ayında hissettiğiniz yalancı doğum ağrıları-sancıları da denen kısa süreli, sertliği az kasılmalar incelmede rol oynar.
6. Rahim ağzında genişleme: Gebeliğin son aylarında rahim ağzında genişleme başlar. Doktorunuz bu şartları vajinal muayene ile anlamış olur ve santimetre olarak ifade eder. Doğumun gerçekleşebilmesi için rahim ağzında tam genişleme (10 santimetre) ve tam incelme (%100) olması gerekir.
Gebeliğin son zamanlarında bebek hareketlerinin bir miktar azalması düzgüsel kabul edilir. Fakat bebek hareketlerinde belirgin azalma var ise (saatte 10'dan az) ya da bebek asla hareket etmiyorsa kesinlikle doktorunuza başvurunuz.
alinti...
Doğum, her anne adayının kaygı duyduğu bir vakadır. Bu muhteşem olayın yaşanacak olması kaygıları da bununla beraber getirmektedir. Kaygıların haricinde, doğumun başladığını anlayabilme ve hastaneye geç kalmadan zamanında gidebilme korkusu da anne adaylarını ruhsal olarak etkilemektedir.
Doğum emareleri türlüdür. Hamilelik süresince rahmin kasılmasından dolayı yalancı doğum ağrıları-sancıları yaşanabilir. Bu yalancı doğum ağrılarına aldanmamak ve işi şansa bırakmamak için, yalancı ve gerçek doğum emarelerini öğrenmek korku ve endişeleri az bir da olsa gidermektedir.
Doğum eylemi, her hamileye ait hususi bir durumdur. Bu nedenle da doğumun başlangıç emareleri standart değildir. Doğum öncesi bedensel değişimler bir saat öncesinde ortaya çıkabildiği şeklinde bir kaç hafta evvel de yaşanabilir. Doğumun yaklaştığını gösteren emareler her anne adayında yaşanmayabilir ya da fark edilmeyebilir. Bu da normaldir. Bazılarında doğum öncesi emarelerde şiddetli ağrılar-sancılar olurken, bazılarında ilkin su ve kanlı akıntı gelebilir. Doğumun yaklaştığını gösteren değişimler çoğu zaman şunlardır:
Bebeğin aşağıya inmesi ve yerleşmesi:
Doğum yaklaşırken bebeğin başı doğum kanalına iner. Bu vaziyet hamile olan anne de rahatlama yaratır. Göğüs kafesine olan baskı azaldığından, anne daha rahat nefes alıp verir. Mide ve bağırsak şikayetleri azalır. Mesane üstünde baskı arttığından, sık sık idrara çıkılır.
Kasılmalar:
Çoğu zaman hamileliğin 20. haftasından sonrasında süregelen kasılmalar, doğum esnasında bebeği dışarı itecek gerçek kasılmaların provası niteliğindedir. Sancısız ve çok kısa devam eden bu kasılmalar hamileliğin sonlarına doğru sıklaşır ve şiddetlenir. Kasılmalar pozisyon değişmekle azalmaz. Doğumun başladığını idrak etmek için kasılmaları saymak ve sürelerinden güvenilir olmak önemlidir.
Ağrılar-sancılar:
Karında, kasıklarda ve şehir ağrılar-sancılar başlar. Bu ağrılar-sancılar düzenlidir. Karında sertleşme ile beraber ağrının hissedilmesi doğumun yaklaştığının habercisidir. Ilk başlarda hafifçe olan, kısa devam eden ve seyrek olan bu ağrılar-sancılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir. Her durumda devam eder, geçmez.
Nişan gelmesi:
Vajinadan gelen kanlı sıvıya, halk içinde nişan denir. Hamilelik döneminde kapalı olan rahim ağzında, rahmi ve bebeği enfeksyonlardan korumak amacıyla sümükümsü bir tıkaç oluşur. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle genişleyen rahim ağzından bu tıkaç düşer. Anne talibi bu konuyu kanlı ya da pembemsi bir akıntı şeklinde farkına varır. Nişan ulaştığında derhal hastaneye gitmek gerekmez. Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceğini gösterir.
Suyun gelmesi:
Anne karnında bebeği saran ve sakınan su kesesinin, kasılmalar ya da gerilmeler sebebiyle yırtılarak rahimden dışarı akmasıdır. Suyun gelmesi doğum başlangıç belirtisideir ve ağrıların ya da başka belirtilerin başlayıp başlamadığına baklımaksızın doktora haber verilmelidir. Suyun gelmesi çoğu zaman bolca oranda olduğundan giysileri ıslatacak şekildedir. Koyu ve kıvamlı değildir, su şeklinde akışkandır ve farketmemek mümkün değildir. Kesedeki yırtık minik ve sıyrık şeklinde ise, sıvı sızıntı şeklinde akacağından idrar ile karıştırılmamalıdır. Sıvının kendine özgü tatlı bir kokusu ve çok açık sarı rengi vardır. Burada bilinmesi ihtiyaç duyulan başka bir vaziyet, kese yırtıldıktan sonrasında bebeğin ve anne rahminin mikrop almasının kolaylaştığıdır. Bu nedenle su ulaştığında hastaneye derhal gitmek anne ve bebek için sağlıklıdır. Doğum eylemi suyun gelmesinden sonrasında ortalama 12-24 saat içinde başlar.
Doğum öncesinde, yalancı ve gerçek doğum emarelerini idrak etmek için alt taraftaki maddeleri dikkate alabilmek, anne adayını az bir daha rahatlatabilir.
aliti...
Normalde doğum gebeliğin 38-40. haftaları içinde olur. Gebelerin %10'unda ise daha erken gebelik haftalarında doğum başlayabilir. Sezaryen hastanın isteği ya da doktorun yönlendirilmesi ile yapılacak ise ya da daha evvel sezaryen ile doğum yapmış olan bir gebeye yine sezaryen yapılacaksa işlem 38-39. haftalar içinde planlanır. Sezaryen planlanan gebeler bir gece ilkin saat 24 00'den itibaren herhangi birşey yememeli ve içmemelidir.
1. Rahatlama: Bebeğin karnınızın alt kısmına (pelvis) doğru yer değiştirmesi ile diaframınız üstündeki tazyik azalır ve daha kolay nefes alabilir hale gelirsiniz. Fakat bu kez idrar kesesi üstündeki tazyik artışına bağlı olarak wcye gitme ihtiyacı artabilir.
2. Nişan gelmesi: Gebelik süresince rahim ağzını kapatan kalınca mukus tabakası rahim içine bakterilerin girişini engeller. Doğuma yaklaştıkça rahim ağzındaki incelme ve gevşemeye bağlı olarak bu mukus tabakası atılır. Bu vaka tüm gebelerde görülmeyebilir; çoğu zaman kanlı koyu kıvamlı bir akıntı şeklindedir ve doğum eyleminin başlamasından dakikalar, saatler ya da günler ilkin atılabilir.
3. Su gelmesi: Bir takım gebelerde amniotik kesenin doğum eyleminden ilkin yırtılması sonucu çoğu zaman az oranda su vajenden dışarı doğru akar. On hanımdan birinde ise yoğun oranda su boşalabilir. Bilhassa gebeliğin son dönemlerinde idrar kaçırmaya sık rastlandığından gelen sıvının amnion sıvısı mı idrar mı bulunduğunun kesinleştirilmesi için doktorunuza başvurmanız gerekir. Çünkü membranların erken yırtılması halinde rahim içi enfeksiyon gelişme riski artabilir.
4. Doğum ağrıları-sancıları: Gebeliğin son aylarında görülen düzensiz aralıklarla gelen, alt karın ve kasıkta hissedilen, sertliği değişken, karında sertleşme ile beraber olan, pozisyon değişikliği ile azalan ya da kaybolan, kısa süreli kasılmalar yalancı doğum ağrıları-sancıları olarak bilinir. Doğuma yaklaştıkça yalancı doğum ağrıları-sancıları yerini gerçek doğum ağrıları-sancıları denen daha şiddetli, sırtın alt kısmından başlayıp karna yayılan ve karında sertleşmenin eşlik etmiş olduğu, daha uzun devam eden (30-60 saniye), tertipli aralıklarla gelen, dinlenmekle geçmeyen, aralıkları ve sertliği giderek artan kasılmalara bırakır. Beş dakikada bir gelen ve 1 dakikadan uzun devam eden kasılmalar ya da su gelmesi halinde doktorunuza başvurmanız önerilir.
5. Rahim ağzında incelme: Gebeliğin son ayında rahim ağzı incelmeye başlar. Doktorunuz bu şartları kontrole gittiğinizde vajinal muayene ile anlayabilir ve yüzde .. olarak ifade eder. Rahim ağzındaki incelme, rahim ağzının daha kolay genişlemesine olanak tanır. Gebeliğin son iki ayında hissettiğiniz yalancı doğum ağrıları-sancıları da denen kısa süreli, sertliği az kasılmalar incelmede rol oynar.
6. Rahim ağzında genişleme: Gebeliğin son aylarında rahim ağzında genişleme başlar. Doktorunuz bu şartları vajinal muayene ile anlamış olur ve santimetre olarak ifade eder. Doğumun gerçekleşebilmesi için rahim ağzında tam genişleme (10 santimetre) ve tam incelme (%100) olması gerekir.
Gebeliğin son zamanlarında bebek hareketlerinin bir miktar azalması düzgüsel kabul edilir. Fakat bebek hareketlerinde belirgin azalma var ise (saatte 10'dan az) ya da bebek asla hareket etmiyorsa kesinlikle doktorunuza başvurunuz.
alinti...
Doğum, her anne adayının kaygı duyduğu bir vakadır. Bu muhteşem olayın yaşanacak olması kaygıları da bununla beraber getirmektedir. Kaygıların haricinde, doğumun başladığını anlayabilme ve hastaneye geç kalmadan zamanında gidebilme korkusu da anne adaylarını ruhsal olarak etkilemektedir.
Doğum emareleri türlüdür. Hamilelik süresince rahmin kasılmasından dolayı yalancı doğum ağrıları-sancıları yaşanabilir. Bu yalancı doğum ağrılarına aldanmamak ve işi şansa bırakmamak için, yalancı ve gerçek doğum emarelerini öğrenmek korku ve endişeleri az bir da olsa gidermektedir.
Doğum eylemi, her hamileye ait hususi bir durumdur. Bu nedenle da doğumun başlangıç emareleri standart değildir. Doğum öncesi bedensel değişimler bir saat öncesinde ortaya çıkabildiği şeklinde bir kaç hafta evvel de yaşanabilir. Doğumun yaklaştığını gösteren emareler her anne adayında yaşanmayabilir ya da fark edilmeyebilir. Bu da normaldir. Bazılarında doğum öncesi emarelerde şiddetli ağrılar-sancılar olurken, bazılarında ilkin su ve kanlı akıntı gelebilir. Doğumun yaklaştığını gösteren değişimler çoğu zaman şunlardır:
Bebeğin aşağıya inmesi ve yerleşmesi:
Doğum yaklaşırken bebeğin başı doğum kanalına iner. Bu vaziyet hamile olan anne de rahatlama yaratır. Göğüs kafesine olan baskı azaldığından, anne daha rahat nefes alıp verir. Mide ve bağırsak şikayetleri azalır. Mesane üstünde baskı arttığından, sık sık idrara çıkılır.
Kasılmalar:
Çoğu zaman hamileliğin 20. haftasından sonrasında süregelen kasılmalar, doğum esnasında bebeği dışarı itecek gerçek kasılmaların provası niteliğindedir. Sancısız ve çok kısa devam eden bu kasılmalar hamileliğin sonlarına doğru sıklaşır ve şiddetlenir. Kasılmalar pozisyon değişmekle azalmaz. Doğumun başladığını idrak etmek için kasılmaları saymak ve sürelerinden güvenilir olmak önemlidir.
Ağrılar-sancılar:
Karında, kasıklarda ve şehir ağrılar-sancılar başlar. Bu ağrılar-sancılar düzenlidir. Karında sertleşme ile beraber ağrının hissedilmesi doğumun yaklaştığının habercisidir. Ilk başlarda hafifçe olan, kısa devam eden ve seyrek olan bu ağrılar-sancılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir. Her durumda devam eder, geçmez.
Nişan gelmesi:
Vajinadan gelen kanlı sıvıya, halk içinde nişan denir. Hamilelik döneminde kapalı olan rahim ağzında, rahmi ve bebeği enfeksyonlardan korumak amacıyla sümükümsü bir tıkaç oluşur. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle genişleyen rahim ağzından bu tıkaç düşer. Anne talibi bu konuyu kanlı ya da pembemsi bir akıntı şeklinde farkına varır. Nişan ulaştığında derhal hastaneye gitmek gerekmez. Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceğini gösterir.
Suyun gelmesi:
Anne karnında bebeği saran ve sakınan su kesesinin, kasılmalar ya da gerilmeler sebebiyle yırtılarak rahimden dışarı akmasıdır. Suyun gelmesi doğum başlangıç belirtisideir ve ağrıların ya da başka belirtilerin başlayıp başlamadığına baklımaksızın doktora haber verilmelidir. Suyun gelmesi çoğu zaman bolca oranda olduğundan giysileri ıslatacak şekildedir. Koyu ve kıvamlı değildir, su şeklinde akışkandır ve farketmemek mümkün değildir. Kesedeki yırtık minik ve sıyrık şeklinde ise, sıvı sızıntı şeklinde akacağından idrar ile karıştırılmamalıdır. Sıvının kendine özgü tatlı bir kokusu ve çok açık sarı rengi vardır. Burada bilinmesi ihtiyaç duyulan başka bir vaziyet, kese yırtıldıktan sonrasında bebeğin ve anne rahminin mikrop almasının kolaylaştığıdır. Bu nedenle su ulaştığında hastaneye derhal gitmek anne ve bebek için sağlıklıdır. Doğum eylemi suyun gelmesinden sonrasında ortalama 12-24 saat içinde başlar.
Doğum öncesinde, yalancı ve gerçek doğum emarelerini idrak etmek için alt taraftaki maddeleri dikkate alabilmek, anne adayını az bir daha rahatlatabilir.
- Kasılmalar tertipli değilse ve sıklığı ile sertliği artmıyorsa
- Ağrı-sancı sırt yerine karnın aşağısında hissediliyorsa
- Yürümekle ve duruşunuzu değiştirmekle kasılmalar geçiyorsa
- Kasılmalarla bebeğin hareketleri kısa süreli olarak artıyorsa
- Doğum öncesi kasılmalar daha kuvvetli, daha sık hale gelmişse
- Kasılmalar hareket ettiğinizde artıyorsa ve duruş değiştirmenize karşın azalmıyorsa
- Sancı sırtta başlayıp karın, kasıklar ve bacaklara kadar yayılıyorsa
- Kasılmalar tertipli ve çok kısa aralarla geliyor ve dinlenmekle geçmiyorsa
- Pembe ya da kanlı nişan gelmişse
- Su kesesi yırtılmışsa
- Bebeğin başı doğum yoluna girmişse
- Kasılmaların etkisiyle rahim ağzı yumuşayıp açılmışsa
aliti...
Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Anne Adaylarının Endişeleri
Anne olunca evladı yetiştirmek için lüzumlu olan bilgilerin otomatikman bizlere yüklenmesini bekliyoruz. Çocuk yetiştirme mevzusunda donanımı olmayan anne tüm bu tarz şeyleri düşündüğünde: “Ona hakikaten kafi olabilecek miyim?†kaygısı yaşamaya başlıyor. Doğum sonrası depresyonu da bu kaygıya eklendiğinde ortaya karmaşık bir tablo çıktığını belirten Uzman Psikolog Arzu Kırcaoğlu anne adaylarının endişelerini sıralıyor.
Bir çok anne talibi hamilelik süreci başlangıcında hayatında oluşacak değişimlerden kaygı duymaya başlar. Bu endişeler çoğu zaman:
* Hamilelik dönemim iyi mi geçecek?
* Bebeğimin karnımdaki gelişimi için neler yapmam gerekir?
* Iyi mi beslenmeliyim? Nelerden uzak durmalıyım?
* Cinsellik yaşarsam bebeğim etkilenir mi?
* Bu doğumu atlatabilecek miyim?
* Sıhhatli bir bebek dünyaya getirebilecek miyim?
* Bebeğimi besleyebilecek miyim? Kafi oranda sütüm olacak mı?
* Bebeğimi iyi mi yıkayacağım?
* Ağladığında ne yapmam gerekir?
* Bebeğim ya ateşlenirse ne yapmam gerekir?
* Bu kadar ağır tempoyu iyi mi kaldıracağım?
* Gelişimi için evde iyi mi bir ortam sağlamalıyım?
* Bebeğimin iyi bir insan olması için neler yapmalıyım?
* Bebeğimin akıllı olması için neler yapmalıyım?
Bu ve benzeri daha bir çok sual anne adayının kafasını iyice karıştırır. Ve bu sorularla ilgili etrafından duyduğu kulaktan dolma bilgiler çeşitlilik göstermekte kendi ebeveynleri tarafınca da evladı iyi mi yetiştireceği mevzusunda baskı altına alınır. Hata yapma korkusu neredeyse her anne adayının en temel endişelerinden biridir. Etrafındaki insanoğlu bir mevzuda bir şey söylerken ötekileri tam tersini söyleyebilir. Bilgi edinmeye çalışırken de değişik larda değişik fikirler yöntemler duyabilir. Bunlardan biride hangisini seçmesi icap ettiğini bilmesi imkansız ve kararsızlık yaşar. Kararsızlık da anne talibi için hakikaten çok kaygı vericidir.
Bu Tepkileriniz Düzgüsel üzülmeyin!
Anne adayları ilk olarak tüm bu karmaşaları yaşadıkları için üzüntü duymamalıdır. Bu duyguların geçici bulunduğunu bilmeli bir tek iyi bir organizasyonla bir çok şeyin atlatılabileceği mevzusunda kendisine telkin vermelidir. “Ben bu evladı dünyaya getiremeyeceğim galiba†diye kaygılanan annelerin sayısı az değildir. Bu kırılgan ve duygusal dönemde fizyolojik değişmeler de bir araya ulaştığında anne adayının hata yapması da hata yapmaktan korkması da kaçınılmaz olur.
Anne olunca evladı yetiştirmek için lüzumlu olan bilgilerin otomatikman bizlere yüklenmesini bekliyoruz. Çocuk yetiştirme mevzusunda donanımı olmayan anne tüm bu tarz şeyleri düşündüğünde: “Ona hakikaten kafi olabilecek miyim?†kaygısı yaşamaya başlıyor. Doğum sonrası depresyonu da bu kaygıya eklendiğinde ortaya karmaşık bir tablo çıktığını belirten Uzman Psikolog Arzu Kırcaoğlu anne adaylarının endişelerini sıralıyor.
Bir çok anne talibi hamilelik süreci başlangıcında hayatında oluşacak değişimlerden kaygı duymaya başlar. Bu endişeler çoğu zaman:
* Hamilelik dönemim iyi mi geçecek?
* Bebeğimin karnımdaki gelişimi için neler yapmam gerekir?
* Iyi mi beslenmeliyim? Nelerden uzak durmalıyım?
* Cinsellik yaşarsam bebeğim etkilenir mi?
* Bu doğumu atlatabilecek miyim?
* Sıhhatli bir bebek dünyaya getirebilecek miyim?
* Bebeğimi besleyebilecek miyim? Kafi oranda sütüm olacak mı?
* Bebeğimi iyi mi yıkayacağım?
* Ağladığında ne yapmam gerekir?
* Bebeğim ya ateşlenirse ne yapmam gerekir?
* Bu kadar ağır tempoyu iyi mi kaldıracağım?
* Gelişimi için evde iyi mi bir ortam sağlamalıyım?
* Bebeğimin iyi bir insan olması için neler yapmalıyım?
* Bebeğimin akıllı olması için neler yapmalıyım?
Bu ve benzeri daha bir çok sual anne adayının kafasını iyice karıştırır. Ve bu sorularla ilgili etrafından duyduğu kulaktan dolma bilgiler çeşitlilik göstermekte kendi ebeveynleri tarafınca da evladı iyi mi yetiştireceği mevzusunda baskı altına alınır. Hata yapma korkusu neredeyse her anne adayının en temel endişelerinden biridir. Etrafındaki insanoğlu bir mevzuda bir şey söylerken ötekileri tam tersini söyleyebilir. Bilgi edinmeye çalışırken de değişik larda değişik fikirler yöntemler duyabilir. Bunlardan biride hangisini seçmesi icap ettiğini bilmesi imkansız ve kararsızlık yaşar. Kararsızlık da anne talibi için hakikaten çok kaygı vericidir.
Bu Tepkileriniz Düzgüsel üzülmeyin!
Anne adayları ilk olarak tüm bu karmaşaları yaşadıkları için üzüntü duymamalıdır. Bu duyguların geçici bulunduğunu bilmeli bir tek iyi bir organizasyonla bir çok şeyin atlatılabileceği mevzusunda kendisine telkin vermelidir. “Ben bu evladı dünyaya getiremeyeceğim galiba†diye kaygılanan annelerin sayısı az değildir. Bu kırılgan ve duygusal dönemde fizyolojik değişmeler de bir araya ulaştığında anne adayının hata yapması da hata yapmaktan korkması da kaçınılmaz olur.
Erken Doğumun Emareleri Nedir?
Gebeliklerin çoğunda doğum yaklaşım 40. haftada gerçekleşir. 37. gebelik haftasından ilkin meydana gelen doğum, erken doğum olarak kabul edilir. Doğumsal anomaliyle ilgisi olmayan yeni doğan ölümlerinin 4'te 3'ü erken doğumdan lanmaktadır.
Doğum, tertipli rahim kasılmasıyla başlar. Rahim ağzı incelir ve açılır. Böylecek, bebek doğum kanalına girebilir. Bir takım hanımlarda erken doğumun niçin başladığı bilinmemektedir. Fakat gebeliğin tek başına en mühim sorunudur.
Gebeliğin son dönemindeki gelişme ve gelişme, bebeğin sağlığı için çok kritiktir. Erken doğan bebekler, normalden daha yavaş gelişirler. Öğrenme ve davranış problemleri olmasıyla birlikte göz, kulak ve solunumla ilgili problemleri de olabilir. Okulda sorunların oluşması bu çocuklarda daha sıktır.
Erken doğum her hanımda görülebilir. Fakat doğum öncesi bakım yaptırmayanlarda risk daha yüksektir.
Erken doğum riskini artıran başka faktörler şunlardır:
Erken Doğumun Emareleri
Eğer erken doğum yeterince erken teşhis edilirse, bunun geciktirilmesi sağlanabilir. Bu geciktirme bebeğin gelişmesi için bebeğe fazladan süre sağlar. Hatta bir çok gün geciktirilmesi dahi daha sıhhatli bebek anlamına gelir.
Kimi zaman erken doğumun başladığını gösteren bulguları yakalamak çok kolay olabilir. Mesela, zarlar yırtıldığı süre vajenden damlama ya da fışkırma tarzında sıvı akacaktır. Kimi zaman emareler çok hafifçe olur ve tespit etmek zor olabilir.
Alt taraftaki belirtilerden herhangi birisini yaşarsanız doktorunuzla derhal bağlantı sağlayın:
Rahim ağzının açılmaya başlayıp başlamadığını denetlemek için derhal bir doktorla görüşmeniz gerekir. Hakkaten erken doğam olup olmayacağının anlaşılması için yapılacak tek şey budur.
Fetüs değerlendirmesi (monitörle), rahim kasılmalarını ve fetüsün kalp atışlarının tespit edilmesi için yapılabilir. Ultrason, bebeğin büyüklüğünü ve yaşını hesaplamak, rahimde nereye yerleştiğini tespit etmek için yapılabilir. Belirgin bir süre izlendikten sonrasında, rahim ağzında bir değişme olup olmadığını tespit etmek için muayeneniz yapılacaktır.
Eğer erken doğum hakikaten söz mevzusu ise, doktorunuz, bebeğinizin rahim haricinde yaşayabilecek kadar akciğerlerinin gelişip gelişmediğini tespit etmeye çalışacaktır. Eğer akciğerler yeterince gelişmemişse erken doğmuş çocuklarda en fazla rastlanan ölüm sebebi olan solunum sorun sendromu (Respiratory distress syndrome) ortaya çıkabilir.
Akciğer Gelişiminin Kontrol Edilmesi
Gebeliğin son dönemlerinde, fetüsün akciğer hücrelerinden bazıları, hava keseciklerinin içini saran bir takım maddeler üretir. Bu maddeler sûrfaktan (surfacant) ismi verilen bir yapıyı oluştururlar. Sûrfaktan, bebek doğduktan sonrasında kendi kendine solunum yaparken hava keseciklerinin (akciğerdeki) birbirlerine yapışmasını önler.
Erken doğumlardaki (bilhassa gebeliğin 32. haftasından ilkin ise) en büyük problemlerden bir tanesi bu maddelerin yeterince üretilmiş olmamasıdır. Bu madde olmadığı süre bebeklerde solunumsal sorun sendromu (respiratory distress syndrome) ismi verilen vaziyet ortaya çıkar. Bu hastalık, erken doğan çocuklardaki en sık ölüm sebebidir.
Solunumsal sorun sendromuna yol açmayacak kadar sürfaktanın olup olmadığını araştırmak için alınan amniotik sıvı örneği üstünde meydana getirilen emek harcamaları kapsayan pek çok kontrol vardır. Bu tip testleri tatbik eden her labaratuvar, bu testlerin değişik kombinasyonların kullanmaktadır. Sonuçlara bağlı olarak L/S oranı ismi verilen bir kontrol yapılabilir. Amniotik sıvıda bulunan lesitin (Lecithin: L) ve sfıngomyel'in (sphingomyelin: S) adlı iki madde arasındaki oran, akciğer gelişiminin ölçümünde kullanılarak, solunumsal sorun sendromunun gelişip gelişmeyeceği algılanmaya çalışılır.
Gebeliklerin çoğunda doğum yaklaşım 40. haftada gerçekleşir. 37. gebelik haftasından ilkin meydana gelen doğum, erken doğum olarak kabul edilir. Doğumsal anomaliyle ilgisi olmayan yeni doğan ölümlerinin 4'te 3'ü erken doğumdan lanmaktadır.
Doğum, tertipli rahim kasılmasıyla başlar. Rahim ağzı incelir ve açılır. Böylecek, bebek doğum kanalına girebilir. Bir takım hanımlarda erken doğumun niçin başladığı bilinmemektedir. Fakat gebeliğin tek başına en mühim sorunudur.
Gebeliğin son dönemindeki gelişme ve gelişme, bebeğin sağlığı için çok kritiktir. Erken doğan bebekler, normalden daha yavaş gelişirler. Öğrenme ve davranış problemleri olmasıyla birlikte göz, kulak ve solunumla ilgili problemleri de olabilir. Okulda sorunların oluşması bu çocuklarda daha sıktır.
Erken doğum her hanımda görülebilir. Fakat doğum öncesi bakım yaptırmayanlarda risk daha yüksektir.
Erken doğum riskini artıran başka faktörler şunlardır:
- Geçmiş gebeliklerde erken doğumun yaşanması.
- Son gebelikte; Rahimde rahim ağzı yetmezliği ya da myom (iyi huylu rahim tömürü) şeklinde bozuklukların bulunması.
- Gebelik esnasında hatalı operasyon yapılması.
- Annede enfeksiyon bulunması.
- Gebeliğin 2. üç ayında kanamanın olması.
- Annenin kilosunun az olması ( 50 kilo.'dan az şişman olması)
- Plesanta prevaianın bulunması.
- Zarların erken yırtılması.
- Yüksek kan basıncının bulunması.
- Annede kronik bir hastalığın bulunması.
- Amniotik boşlukta oldukça fazla sıvı bulunması.
- Fetüste doğumsal anomalilerin bulunması.
- Çoğul gebelik olması.
Erken Doğumun Emareleri
Eğer erken doğum yeterince erken teşhis edilirse, bunun geciktirilmesi sağlanabilir. Bu geciktirme bebeğin gelişmesi için bebeğe fazladan süre sağlar. Hatta bir çok gün geciktirilmesi dahi daha sıhhatli bebek anlamına gelir.
Kimi zaman erken doğumun başladığını gösteren bulguları yakalamak çok kolay olabilir. Mesela, zarlar yırtıldığı süre vajenden damlama ya da fışkırma tarzında sıvı akacaktır. Kimi zaman emareler çok hafifçe olur ve tespit etmek zor olabilir.
Alt taraftaki belirtilerden herhangi birisini yaşarsanız doktorunuzla derhal bağlantı sağlayın:
- - Vajen akıntısının
- - Pelvis ya da karnın alt bölgesinde tazyik hissedilmesi
- - Durağan, hafifçe ve künt tarzında bel ağrısı-sancısı
- - Hafifçe karın krampları (ishalle birlikte olabilir)
- - Genellikle ağrısız olan tertipli kasılmalar
- - Zarların yırtılması (suyunuzun açılması)
Rahim ağzının açılmaya başlayıp başlamadığını denetlemek için derhal bir doktorla görüşmeniz gerekir. Hakkaten erken doğam olup olmayacağının anlaşılması için yapılacak tek şey budur.
Fetüs değerlendirmesi (monitörle), rahim kasılmalarını ve fetüsün kalp atışlarının tespit edilmesi için yapılabilir. Ultrason, bebeğin büyüklüğünü ve yaşını hesaplamak, rahimde nereye yerleştiğini tespit etmek için yapılabilir. Belirgin bir süre izlendikten sonrasında, rahim ağzında bir değişme olup olmadığını tespit etmek için muayeneniz yapılacaktır.
Eğer erken doğum hakikaten söz mevzusu ise, doktorunuz, bebeğinizin rahim haricinde yaşayabilecek kadar akciğerlerinin gelişip gelişmediğini tespit etmeye çalışacaktır. Eğer akciğerler yeterince gelişmemişse erken doğmuş çocuklarda en fazla rastlanan ölüm sebebi olan solunum sorun sendromu (Respiratory distress syndrome) ortaya çıkabilir.
Akciğer Gelişiminin Kontrol Edilmesi
Gebeliğin son dönemlerinde, fetüsün akciğer hücrelerinden bazıları, hava keseciklerinin içini saran bir takım maddeler üretir. Bu maddeler sûrfaktan (surfacant) ismi verilen bir yapıyı oluştururlar. Sûrfaktan, bebek doğduktan sonrasında kendi kendine solunum yaparken hava keseciklerinin (akciğerdeki) birbirlerine yapışmasını önler.
Erken doğumlardaki (bilhassa gebeliğin 32. haftasından ilkin ise) en büyük problemlerden bir tanesi bu maddelerin yeterince üretilmiş olmamasıdır. Bu madde olmadığı süre bebeklerde solunumsal sorun sendromu (respiratory distress syndrome) ismi verilen vaziyet ortaya çıkar. Bu hastalık, erken doğan çocuklardaki en sık ölüm sebebidir.
Solunumsal sorun sendromuna yol açmayacak kadar sürfaktanın olup olmadığını araştırmak için alınan amniotik sıvı örneği üstünde meydana getirilen emek harcamaları kapsayan pek çok kontrol vardır. Bu tip testleri tatbik eden her labaratuvar, bu testlerin değişik kombinasyonların kullanmaktadır. Sonuçlara bağlı olarak L/S oranı ismi verilen bir kontrol yapılabilir. Amniotik sıvıda bulunan lesitin (Lecithin: L) ve sfıngomyel'in (sphingomyelin: S) adlı iki madde arasındaki oran, akciğer gelişiminin ölçümünde kullanılarak, solunumsal sorun sendromunun gelişip gelişmeyeceği algılanmaya çalışılır.
Doğumun Başladığını Gösteren 7 Emare
Gösterim: 10361
Boyut: 36.5 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
Doğumun başladığını anne talibi anlayabilir. Bundan ötürü türlü emareler idrak edecektir. Doğumun başladığını gösteren temel emareler ise:Gösterim: 10361Boyut: 36.5 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
- Kanama,
- Sancı,
- Su gelmesidir.
- Hamileliğin bundan böyle sonlarına doğru yaklaşıldığında anne talibi süre süre karnının sertleştiğini hisseder. Bununla birlikte ağrı-sancı da duymaya başlar. Bu şeklinde durumlarda anne aday yalancı doğum sancıları yaşıyor olabilir. Yalancı doğum sancılarına, Braxton Hicks kontraksiyonları adı verilir. Yalancı sancılar doğumu ifade eden emareler değildir. Doğumun başladığını ifade eden gerçek sancılar belli başlı aralıklarda ve sık sık, tertipli bir biçimde ve sertliği giderek artarak gelirler. Gerçek doğum sancıları çoğu zaman 10 dakika aralıklarla gelir. Sancıların geldiği süre anne talibi karnını ellerse, oldukça sert bulunduğunu görecektir. Anne, sancılarla birlikte bel ve sırt ağrısı-sancısı da duyar.
- Gerçek doğum sancılarının yanında kanama ve lekelenme seçimi kanama da görülebilir. Bu iki emare de nişan kanamasını ifade eder. Kanamanın az ya da çok olması mühim değildir. Kanama olur olmaz doktora başvurmak gerekir.
- Anne adayının suyunun gelmesi de doğumun başlamasına kısa bir süre kaldığını gösteren en mühim belirtilerdendir. Sancı ya da kanama hemen hemen yaşanmasa dahi suyun gelmesi süre kaybetmeden doktorunuza doğru yol almanız icap ettiğinin bir emaresidir. Anne adaylarının bir bölümü ve bilhassa ilk gebeliklerini yaşayan anne adayları, akıntılarını suyun gelmesi olarak algılayabilirler. Akıntı, hamile anne adaylarında çoğu zaman oldukça yoğun ve koyu, suya gore oldukça az gelen bir sıvıdır. Akıntı, doğuma dair bir emare değildir.
- Anne talibi doğumun başladığını düşünüyorsa zaman kaybetmeden doktoruna haber vermelidir. Doktorunuz, doğumun başlayıp başlamadığını yapacağı muayene ile anlayacaktır. Doğum başlamamış ise evinize gidip istirahat edebilirsiniz.
Nişan gelmesi: Hamilelik süresince rahim ağzı kapalı durur. Rahim ağzının kapalı olması bebeğinizi enfeksiyonlardan korur. Pelte şeklinde sümüksü bir tıkaç ile kapatır. İşte bu tıkaç cemiyet içinde nişan olarak tabir edilir. Rahimdeki kasılmalar ile birlikte rahim ağzı genişler ve bu sebeple nişan kısaca tıkaç düşer. Anne talibi bu konuyu akıntı şeklinde görebilir. Nişan ulaştığında, hafifçe pembemsi kanla bulaşmış (fakat kanama olmayan) biçimdedir. Nişan geldiği süre anne talibi sakin olmalı. Nişanı fark etmek hemen hastaneye gidilmesi icap ettiğini göstermez yalnızca doğumun gerçekleşmesine az bir süre kaldığını gösterir. Hazırlıklarınızı bir kez daha denetim etmenizde yarar var.
Suyun gelmesi: Bebeğin içinde yüzmüş olduğu suyun gelmesi doğumun başladığına bir emaredir. Sancı ve gerilmeler sebebiyle bu kese yırtılır ve annenin â€suyu gelir.†Bundan dolayı da amniyon suyu rahimden dışarı doğru denetim edilemez şekilde akar. Su kesesinin yırtılma şekline gore su, sızıntı olarak da akabilir. Sızıntı şeklindeki suyun gelmesini anne adayları â€idrar kaçıyorum galiba†ya da akıntı şeklinde algılayabilir. Fakat bu su, kısaca amniyon sıvı akıntı şeklinde koyu, kıvamlı değildir, su şeklinde akışkandır. Rengi de aynı şekilde açık sarı ya da ıhlamur çayı şeklindedir. İç çamaşırda akıntı şeklinde bir katılığa yol açmaz. Bundan dolayı reflekslerle yaşanmış olan kısaca gülme, hapşırma şeklinde eylemlerle yaşanmış olan idrar kaçırmaya benzemez. Gelen suyun kokusu da kendine özgüdür. Bu sebeple anne talibi suyunun gelip gelmediğini fark edebilir.- Amniyon kesesi yırtıldıktan ve su ulaştıktan sonra bebeğin ve annenin mikroplara karşı gardı düşebilir. Bundan dolayı suyu gelir gelmez hastaneye gitmek gerekir. Kimi süre anne adayları, suları gelse dahi sancıları başlamadığı için hastaneye gitmeyebilir. Fakat böyle anne ve bebeğin mikrop kapma riski artacaktır. Doğumdan ilkin suları gelen anneler çoğu zaman 12 saat içinde ilk kasılmaları duyacaklardır; kalanların pek çok bu tarz şeyleri 24 saat içinde bu kasılmaları fark edecekler. Doğum vakti ilerledikçe ve anne adayının yırtılmış amniyon kesesinden bebek ya da annenin enfeksiyon kapma riski oldukça artar. Bu sebeple tabip, suyun gelmesinin peşinden eğer doğumun olması yakın ise 24 saat içinde oksitosinle doğumu başlatacaktır.
- Anne adayının vajinasında sızıntı ya da akıntı tespit edilmişse anne talibi doktoruna bu şartları bildirmeli. Enfeksiyondan korumak için vajina bölgesini mümkün olmasıyla birlikte temiz tutmaya özen gösterin; duşa girmeyin, cinsel ilişkide bulunmayın ; amniyon sıvısını emmesi için ped kullanabilirsiniz. Wcye girerseniz temizliğinizi önden arkaya doğru yapınız.
- Anne talibi vajinanın çıkışında göbek bağını fark edebiliyorsa ya da vajinanın içinde bir şeyler varmış şeklinde hissediyorsa süre kaybetmeden doktoruna haber vermelidir.
- Bilhassa ilk kez doğum meydana getirecek olan bayanların büyük bir bölümü güvenle, hazırlıklarını denetim ederek evinde bir çok saat zaman kaybedebilir. Fakat eğer kasılmalar oldukça yoğun, minimum 45 saniye devam eden ve 5 dakikadan daha sık gelen kasılmalar ise zaman kaybetmeden hastaneye gitmeniz gerekir. Bu emareler rahim ağzının açıldığını göreririr.
- Kasılmalarınızı sayınız. Kasılmanız kaç saniye sürüyor, ne kadar aralıklarla yaşanıyor. Ya da eşinizden bu konuyu yapmasını isteyebilirsiniz.
- Eğer doktorunuzu arayıp emareleri söyledikten sonrasında doktorunuz size â€hemen hemen bekle†diyorsa ama siz doğumun başladığını fikrediyorsanız, Hastaneye gidip denetim yaptırmanızda yarar var. Her ihtimale karşı içinizin rahat olmasında bir sakınca yok.
- Sıklığı ve sertliği düzensiz olmaktadır,
- Yürüyüş, masaj ve uzanmakla hafifler,
- Ağrı-sancı bel, kasık ve karında duyulur,
- Rahim ucunda yumuşama ve açılma meydana gelmez.
- Tertipli aralıklarla gelir.
- Anne talibi ne yaparsa yapsın sancılar devam eder, geçmez
- Ağrı-sancı bel, kasık ve karında her alanda ayrı ayrı duyulur,
- Yumuşama ve açılmaya neden olur.
- Ağrılar-sancılar başladığı süre anne talibi herhangi bir şey yememelidir. Yiyecek yiyecek sancılarla birlikte kusmaya sebep olabilir.
- Aynı şekilde oldukça fazla sıvı da tüketilmemeli. Anne talibi çok susamışsa bu su ihtiyacını minik minik yudumlarla karşılamalı.
- Anne adayına enerji sağlayacak, ağızda eriyen çikolatalar tüketilebilir.
GERÇEK VE YALANCI DOĞUM SANCILARI
Yalancı doğum sancılarına "Braxton Hicks kontraksiyonları" denir. Bu tür durumlar gebellikle son trimesterde (6. aydan sonrasında) başlar ama daha evvel de (4. aydan sonrasında) görülebilir. Bu yalancı ağrılar-sancılar rahimde açılmaya ve doğuma sebep olmazlar, fakat gerçek ağrılardan ayırt edilmesi gerekir.
- - Yalancı ağrılar-sancılar düzensizdir, durağan aralıklarla gelmezler, evvel geleceğini tahmin edemezsiniz. Gerçek doğum sancıları ise hep aynı aralıklarla tertipli gelir ve kaybolurlar.
- - Yalancı doğum sancılarının sıklıkları ve şidddeti giderek artmaz. Gerçek doğum sancıları giderek sıklaşır ve sertliği artar.
- - Yalancı ağrılar-sancılar pozisyonunuzu değiştirmekle yada hareket etmekle geçer fakat gerçek ağrılar-sancılar geçmez.
- - Gerçek ağrılar-sancılar 30 - 60 saniye içinde sürer. Yalancı ağrıların süresi her seferinde çok farklılık gösterir, çoğu zaman daha kısa (15 - 20 saniye) sürer.
- - Yalancı ağrılar-sancılar ağrı-sancı vermekten çok hastalık verir tarzdadır.
Bu şekilde yalancı sancılar hissettiğinizde uzanıp dinlenin yada aslına bakarsan yatıyorsanız kalkıp az bir yürüyün hareket edin. Bolca su için çünkü vücutta su azalması da bu kasılmalara niçin olabilir. Bunlara karşın bu sancılar geçmiyorsa doktora başvurmalısınız.
Gösterim: 9978Boyut: 48.0 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
Bu kadar teknik bilgiyi ama dr anlamış olur el-insaf.
Peki yazanın dr olabileceği hic aklına gelmedi mi?
Kırık kemiğin iyileşme sürecindeki emareler nedir?
Misyonu gösteren ok işareti var mı ?
Ok kısımlarını gösteren resimler var mı?
YORUMLAR