Elazığ

Elazığ GENEL TARİHİ ELAZIĞ ili tabii şartların elverişli olması sebebiyle paleolitik (yontma taş) döneminden bu yana türlü toplulu...

Elazığ
elazig
GENEL TARİHİ




ELAZIĞ ili tabii şartların elverişli olması sebebiyle paleolitik (yontma taş) döneminden bu yana türlü toplulukların yerleştiği bir alan olmuştur.

Keban ve Karakaya barajları eski eserleri kurtarma projesi etrafında meydana getirilen arkeolojik kazı ve araştırmalar ,yöre tarihinin bilinmesine büyük katkılar elde etmiştir.

Bu çabalama ışığında Elazığ-Harput yöresinin malum en eski sakinleri Hurriler'dir. Arkeolojik kazılar sonunda elde edilmiş tabletlerden anlaşıldığına nazaran Hurriler, Ön Asya da büyük bir mıntıkaya yayılmış, M.Ö.2 bin yılının sonlarında kuvvetlenerek ırkdaşları Subar Beyleri'ni de egemenlikleri altına ile birlikte ,sınırlarını genişletmişlerdir. Hurriler den sonrasında bölge Hititlerin hakimiyeti altına geçmiştir.

M.Ö.IX, yüzyıldan itibaren Urarturlar mıntıkaya egemen olmuşlardır. Urartu dönemine ait Palu,Kömürhan ve Bağın'da çivi yazılı kitabeler mevcuttur. M.Ö.VII. yüzyıllar da mıntıkaya Medler hakim olmuş , sonraki yüzyıllarda Pers Straplar'ın Büyük İskender'e yenilmesiyle Pers hakimiyeti sonlanmış , bölge İskenderin ordularının denetiminde kalmıştır.M.Ö.546 senesinde Roma ordusu Persler'e yenilince yörede Persler'in hakimiyeti görülmeye adım atmıştır.

Bu hakimiyetle beraber yöre M.S.III. yüzyıla kadar Pers-Roma mücadelesine sahne olmuş, Büyük Roma İmparatorluğu'nun M.S.395 senesinde ikiye bölünmesinden sonrasında yörede, Sasani Bizans mücadelesi adım atmıştır. Sonuçta Fırat'ın batısı Bizans,doğusu Sasaniler, hakimiyetine girmiştir.

KüLTüR TARİHİ

Şimdiki Elazığ 1834 senesinde zamanı Harput'un bir mezrası olan ve "mezre" diye anılan ovaya nakledilmesiyle kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde ise gelişmesine devam ettirerek gelişen ve Şark Anadolu'nun mühim merkezlerinden biri olan Elazığ, kültür zamanı ve yerleşme zamanı açısından büyük ehemmiyet arz eder.

Ilim adamlarının yer değiştiren şehirler içinde saydığı Elazığ,1937 senesinde şimdiki adını almıştır. Harput; Sultan Aziz döneminde Mamüret'ül-Aziz ismin alıncaya kadar Harput ismiyle bilinmiş ve tarihe mal olmuştur. Bu nedenlerle Elazığı anlatırken onun menşeini oluşturan Harput'dan anlatmak ve hatta birisinin adı anıldığında öbürü idrak etmek mecburiyeti var gibidir.

Elazığ (Harput) ve çevresi çok eski bir yerleşme bölgesidir. Yöre hakkında ilk yazılı belgeler M.Ö.2000 yıllarına rastlar. Fakat 1967 senesinde Keban Barajı'nın yapımı sebebiyle oluşacak olan göl sahasında meydana getirilen arkeolojik kazı ve etnografik araştırma sonrası elde edilmiş buluntular , yörenin paleolitik (eski taş)devrine ulaşan bir iskan sahası bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Nitekim Elazığ'ın Murat ve Karasu'nun birleşmesinden oluşan Fırat Nehrinin çizdiği yay içinde sulak ve verimli bir ova üstüne kurulması ,yöreyi yerleşmeye elverişli kılmıştır.

Elazığ(Harput)'ın yazılı zamanı hakkında ilk bilgilerin Hitit tabletlerinden almaktayız. Buna nazaran yörenin ilk sakinleri Mitanni isminde bir devler kuran Hurriler olmuştur. M.Ö.III ve IV bin yıllarında bölümde Subarların yaşadıkları ve Fırat isminin bu tür şeyler tarafınca verildiği ileri sürülmüştür. Subarlar'ın Hurriler2le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir. Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Mezopotamya'da gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler.

Hurriler2den sonrasında M.Ö.2000 yıllarında yöreye IŞUVA ismi veren, tarımda ve dokuma sanatında ileri olan Hititler hakim olmuşlardır.

Hititlerin yöredeki egemenliğine ;çivi yazısını kullanan ve taş oymacılığı mevzusunda ileri olan Urarturlar son vermiştir. Günümüzde de ayakta olan Harput Kalesini ilk yapanların Urarturlar olduğu ileri sürülmektedir.

M.S. 1. Asırla 3. Asar kadar Harput'a hakim olan Romalılar ,madencilikte ileri olup yörede maden işletmeleri kurmuşlar Harput ve civarında azda olsa bir kent yaşamının ortaya çıkmasına vesile olmuşlardır.

Sasaniler'le Bizansızlar arsında bazen el değiştiren Harput , 7. Asrın ortalarında Bizansızlar'ın eline geçer. Sonrasında H.z.Ömer zamanında müslüman Arapların hakimiyetine girer. Bu dönemlerde Uluova ve Kuzuova da hayvancılık yapılıyor,insanoğlu çoksade bir yaşam sürüyorlardı .10.asırda ikinci kez Harput'u yakalayan Bizanssızlar burada bir vilayet teşkilatı kurmuşlardır.

Harput ve çevresi 1071 senesinde kazanılan Malazgirt zaferinden sonrasında 1085 senesinde Türkler'in eline geçmiştir.Harput'taki ilk Türk hakimiyeti Çubukoğulları ile başlar.Bu zamanda Harput'un iskanı ve imarı emek harcamaları uç verir.Böylelikle günümüze kadar gelen ve sonsuza kadar devam edecek olan Türk hakimiyeti sağlam temeller üstüne kurulmuş olur.

Anadolu'nunu fethine katılarak ,Türkleşmesinde mühim rol oynayan Artukoğulları ,Harput'ta 1113 yılından başlayıp 1234 yılına kadar ,yüzyıl sürecek olan bir egemenlik kurmuşlardır.Artukoğulları'nın Harput'un kültür zamanı üstünde mühim bir yeri vardır.Osmanlılar şeklinde kayı boyundan olan Artuklular ünlü komutan Belek Gazi'yi yetiştirmiş ,Harput'u bugüne dek ulaşan Türk-İslam eserleriyle süslemeye başlamışlardır. Harput'taki Yüce Cami,Alacalı Camii bu zamanda yapılmışlardır.Gene Artukoğulları döneminde bir hastane,pek çok çeşme, türbe ,saray inşa edilmiştir.Harput kalesi mühim bir onarım görmüş ve bir takım eklentiler yapılmıştır. Gene kalenin derhal dibinde Süryani Kilisesinin Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafınca yapıldığı kanaati vardır.

Bu zamanda tecim ve el sanatları son aşama gelişmiştir.1185 senesinde meydana getirilen Ahi Musa Mescidi'nin varlığı Harput'ta bir Ahi Teşkilatı'nın kurulduğunu göstermektedir.Artuklular süreci Harput'un mamur hale gelmesiyle beraber ilim ve sanatta da mühim hamlelerle doludur.Ismi bilinmeyen bir yazar matematik kitabı yazmış ,musikide .edebiyatta mühim gelişmeler olmuştur.Artuklular döneminde Uluova ve Kuzuova da geleneksek usüllerle ziraat yapılmıştır.Bu dönemlerde evler çoğu zaman tek kattan oluşan ve damlıdır.

Artuklular döneminde Harput bir ilim, kültür, sanat ve tecim merkezi haline gelmiştir.

Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat, Artukluların egemenliğine son vererek Harput'a hakim olur. Bu zamanda Harput'ta Türk-İslam Kültürü tamamen hakimdir. Tecim,sanat ve kültür şehri olma hususi durumunu sürdürür. Arap Baba Mescidi bu devrin eseri olup, mescitteki çini işçiliği ,el sanatlarının ne kadar ileri bir düzeyde bulunduğunu gösterir.

Selçuklular'ın zayıflama dönemlerinde Harput'a İlhanlı akınları oldu. İlhanlılar yörede huzursuzluk yarattıkları şeklinde Harput'ta oluşan uygarlık birikimlerini de mühim seviyede tahrip etmişlerdir. Harput'un yaşamış olduğu en ıstırap ve en talihsiz seneler bu dönem olmuştur.

İlhani hakimiyetinden sonrasında Harput'a 1339 yıllarında başlayıp 1465 yılına kadar sürecek olan Dulkadiroğulları süreci başlar ve bu zamanda Harput Kalesi tekrara onarım görür.

Zamanı süresince bir sınır bölgesi ve ihtilaf hududu olarak kalan Harput ,1465'de Akkoyunlular'ın eline geçer ve Osmanlılara sınır oluşturursuzun Hasan döneminde İtalyan gezgini Barbora'ya nazaran göz kamaştırıcı bir kenttir. Akkoyunlular zamanında Harput'ta para basılmış,kültür ve sanatta mühim hamleler yapılmış, çok sayıda din adamı, ilim adamı ve sanatkar yetişmiştir.

Harput 1507 senesinde Safaviler'in eline geçmiş ,26 mart 1516 senesinde ise Osmanlı Devleti topraklarına iştirak etmiştir. Osmanlı Devleti zamanında en olgun devrini yaşar ve Şark Anadolu'nun tecim merkezi olur. Bu zamanda Palu ve Keban'da da mühim eserler yaptırılmış, ,Keban ve Maden ilçelerinde maden işletmeciliği oldukça gelişmiştir. Bu yüzden bilhassa Harput'ta bakır işletmeciliği gelişmiş; bakır türkülere mevzu olmuştur.

Harput medreselerinde çok sayıda nitelikli alim ve sanatkar yetişmiştir. Yöre insanı divan edebiyatı mevzularına hakim olmuş, Fuzuli ve Nedim şeklinde şairlerimizin şiirlerini bestelemişlerdir. Medrese kültürü ile, kır kültürü birbirini yakından etkilemiş aydın halk tezadı mühim seviyede ortadan kaldırmıştır. Bu zamanda musikide de mühim gelişmeler olmuş ve divan geleneği ile halk geleneğinin kaynaşmasından oluşmuş bir müzik kültürü ortaya çıkmıştır. İpekçilik son aşama gelişmiş ,ipek tezgahları ve fabrikaları kurulmuştur.

Evliya Çelebi Harput'ta 17. Yüzyılda 600 dükkan, 7 tecim hanından,bedesten ve saraçhaneden söz eder. Harput'un çevre köylerinde de el sanatları yaygınlaşmıştı.

Pamuk ve başka zirai ürünler ekilir, ziraat ve hayvancılıkla beraber el sanatları en mühim geçim kaynağını oluştururdu.

Harput 19.yüzyılda canlılığını korudu.Kamus'al-Alem'e nazaran bu dönmede Harput'ta 2670 ev,843 dükkan, 10 camii, 10 medrese, 8 kütüphane, 8 kilise, ,12 han ve 90 hamam bulunmaktaydı.

19. yüzyılda Harput2ta sanayide uç vermeye başladı.Osmanlıların son zamanlarında batılılar Harput'a hususi bir ehemmiyet verdiler. Amerikan,Alman ve Fransız kolejleri kurdular. Bu okullar Harputtaki yaşama biçimini etkilemiştir. Bu yüzden Harput halkından pek çok insan ABD'ya gidip gelmiştir. Cevat Fehmi Başkut'un yazdığı Harput'ta bir Amerikalı oyunu bu vakası Harput'un son yüzyıldaki çöküşünü anlatır.

Harput,birbirine çok çok benzeyen sebeplerle tarihe karışan pek çok eski Türk şehri şeklinde terk edilmiştir. Yöneticilerin 1834 senesinde askeri ve yönetimsel merkezlerini mezraya taşımaları ,demir yolunun mezreden geçmesi şeklinde nedenlerle süre içinde Harput tüm fonksiyonları ile birilikte taşınarak şimdiki Elazığ'ı oluşturmuştur.

Türklerin fethine kadar bir kale şehri olarak kalan Harput ,Türklerle beraber mamur bir kent haline gelmiş ve istikrara kavuşmuştur. Orta Asya'dan kopup gelen Türk insanı, bununla beraber getirmiş olduğu bilgi birikimi,anane,görenekleri ile yerel kültürlerden de istifade ederek, Harput'u çiçek çiçek nakışlamış ve Türk medeniyetinin en kırılgan, en sempatik ve en yüksek örneklerini yaratmıştır.

Türklerle beraber Harput'ta şehirleşme,tecim,el sanatları,dini ve başka kültürel faaliyetler her geçen gün gelişerek devam etmiştir. Son aşama kuvvetli şairler, ilim adamları, mutasavvıf yetiştiren Harput, kendine özgü bir folklor ve edebiyat geliştirmiş ve Türk kültür zamanı içinde nadide bir yere haiz olmuştur.


HARPUT VE ELAZIĞ ADININ KAYNAĞI


Asur ve Hitit yazılarında Harput'tan söz edilmektedir. Boğazköy'de bulunan Hititler'e ait çivi yazılı belgelerde Harput yöresine IŞUVA denildiği görülmektedir.M.Ö.19. uncu asırda bulunan Asurlar'a ait çivi yazılı Kapodokya metinlerinde KARPATA adıyla geçen yerin Harput olduğu söylenmektedir.Urarturlar döneminde Harput'a KARBERD denilmekte idi."KAR" taş, "BERD" ise kale anlamına gelmektedir.

M.Ö.13. asra ait Hitit çivi yazılı bir vesikada Harput, HARPUTTAŞ olarak adlandırılmıştır. Vesikada Harputtaş ,Harziuna ülkesinin dört şehrinden biri olarak gösterilmiştir.Harputtaş şehri ile şimdiki Harput'un aynı olduğu mevzusundaki fikri Prof.Bossert ileri sürmüştür.M.Ö.9. ve 8. yüzyılda Hitit kitabelerinde Harput'a HARPUTTAVANAS denilmektedir.

M.Ö.900-650 yıllarında Urarturlar Harput'a SUPANI ismini vermişlerdir. Eski Yunan ve Romalılar bu kelimeyi SUPHANE ya da SOFEN şeklinde kullanmışlardır.Bununla birlikte ünlü Alman Coğrafyacılarından "K.Ritter" Harput'un tüm SUPHANE eyaletinin merkezi olarak göstermekte ve bu fikri Lehman Haupt da olası görmektedir.

Arap larında Harput ve yöresi HİNZİT, Ermeni larında ise HANDZİT olarak geçmektedir.Arap larında İranlılar'ın zapt ettikleri ZIATA CASTELLUM denilen yerin Harput'tan başka bir yer olmadığı , ZİYATA kalesine Araplar'ın HISN-I ZİYAT dedikleri, Ziyata'nın Ziyad'a benzetilmiş olduğu ve Castellumun'da Arapça kale manasına gelen HISN kelimesinin karşılığı olduğu muhakkakdır.

Harput bir zamanlar böylece isimlendirilmiş ve Hısn-ı Ziyat adı yakın asırlara kadar devam etmiştir.Bir takım bilginler Hısn-ı Ziyat isminin yalnızca kaleye verildiği ,şehre ise HARTABIRT denildiği ve Arapça'ya böylece ve bazende HATR-EL-BUYUT geçmiş olduğu ifade edilmektedir.

Harput'un Elazığ'a taşınmasıyla Elazığ'da oturan insanoğlu Harput'a yukarı kent demeye başladılar.

Elazığ'ın Osmanlı Dönemindeki ilk ismi Mezradır.Elazığ'ın Sultan Abdulaziz zamanında bayındırlaştığı ve buraya MAMURET'üL AZİZ şu demek oluyor ki Aziz'in yaptırdığı şehir ismi verilmektedir.Sonraları halkın ağzında daha kolay söylenebildiği için ELAZİZ olarak kullanılmıştır.17 Kasım 1937 'de ELAZİZ'e gelen Mustafa kemal atatürk ,şehrin adının ELAZIK olmasını istemiş; Mustafa kemal atatürk'ün önerisi ve bakanlar kurulu karari ile Elaziz,Elazık olarak değiştirilmiştir.Azık diyarı anlamına gelen bu kelime , söyleniş zorluğu sebebiyle 10 Aralık 1937 'de bir bakanlar kurulu sonucu ile şimdiki söyleniş şekliyle kabul edilmiştir.


Elazig ilceler







  • Harput - Elazığ


  • Sivrice - Elazığ


  • Arıcak - Elazığ




izzetpasa dis 3

Meydan 2b






İLİN KONUMU
Elazığ ili Şark Anadolu Bölgesinin güneybatısında, Yukarı Fırat Kısmına yer almıştır.

Yüzölçümü; 8.455 Km2'si kara, 826 Km2'si baraj ve tabii göl alanları olmak suretiyle toplam 9.281 Km2'dir. Denizden yüksekliği 1.067 metre olan Elazığ, yeryüzü şekilleri açısından topraklarını dağlık alanlar, platolar ve ovalar oluşturmaktadır.

Türkiye topraklarının % 0,12'sini gerçekleştiren il sahası, 40º 21' ile 38º 30' şark boylamları, 38º 17' ile 39º 11' şimal enlemleri içinde kalmaktadır. Bu çerçeve içinde biçim olarak kabaca bir dikdörtgene çok benzeyen Elazığ ili topraklarının D-B doğrultusundaki uzunluğu ortalama 150 km. K-G yönündeki genişliği ise ortalama 65 km. civarındadır.



Sehir Merkezi 1b


Coğrafi konumu itibariyle, Şark Anadolu Bölgesini batıya bağlayan yolların kavşak noktasında mevcuttur. İli, doğudan Bingöl, kuzeyden Keban Baraj Gölü vasıtasıyla Tunceli, garp ve güneybatıdan Karakaya Baraj Gölü vasıtasıyla Malatya, güneyden ise Diyarbakır illerinin arazileri çevrelemektedir.

İl Sınırları içindeki en mühim akarsu Fırat ve kollarıdır. 86 Km2 yüzölçümü olan Hazar Gölü, İl merkezine 30 Km. mesafededir. Bununla birlikte İlimiz Keban, Karakaya, Kralkızı ve Özlüce şeklinde mühim baraj gölleri ile çevrilidir.
Geçmişte karasal iklimin yargı sürdüğü Elazığ, meydana getirilen ve yapılmakta olan barajların tesiri ile ılıman bir iklime geçiş yapmıştır.


AKARSULAR
Elazığ, doğusundan, batısından ve güneyinden, Güneydoğu Torosların garp uzantıları ile çevrili olup, Güneydoğu Toroslar, Malatya ili sınırları içinde doğuya doğru uzanarak Elazığ'dan geçer. Van gölünün güneyine doğru kıvrımlar halinde devam ederek ülkemizin sınırlarını terk ederler. Bu dağların en yüksek noktasını İl'in batısındaki Hasan Dağları (2.118 Mt) oluşturur. Hasan Dağının güneyinde Bulutlu Dağı (2.004 Mt.), Karga Dağı (1.925 Mt.) ve Kamışlık Dağı (2.016 Mt.) yer alır. Elazığ ovasının güneyinde bulunan Meryem Dağının yüksekliği 1.490 metredir. Sıra dağlar Elazığ ovasının kuzeyinde, tekrardan yükselir. Beydoğmuş yöresinde 1.724 metreye çıkarak, Keban Barajı çöküntü alanına dek sürer. Çöküntü alanından sonrasında doğuya doğru, ilkin Asker Dağını, sonrasında Palu İlçesinin doğusunda Gökdere Dağını oluşturur. Kuzeye doğru açılarak İl'in Bingöl ile olan sınırını çizer. Burada bulunan Karaboğa dağlarının en yüksek noktaları, Elazığ İl sınırları içinde kalır. Hazar Gölünün kuzeyinde 2.140 metre yüksekliğindeki Mastar Dağı yer alır. Güneyinde ise en yüksek dağ silsileleri Hazarbaba (2.230 metre) dağını meydana getirir. Bu dağ silsilelerinden başka Elazığ'ın çevresinde sıralanan bir takım minik tepeler vardır. Bu tür şeyler güneyde sırasıyla, Boztepe, Rıdvantepe, Yalavuz tepeleridir. Bu tepelerin uzantıları Meryem Dağına kadar uzanmaktadır. Sonrasında Yemişlik (Miyadun) in üstünde Karababa tepesi, Altınçevre (Etminik) sırtları ile Akçakiraz (Perçenç) gediğine buradan da karşı tarafa geçicince Beyyurdu, Karakaya, Hoş ve Kıraç Tepeleri, Özlem Dağı eteklerine yaslanır.





elazig genel





buzluk magarasi ic


buzluk
Yeri: Elazığ, Harput Beldesi

Buzluk Mağarası, zamanı Harput beldesinin kuzeydoğusunda Elazığ'a 12 km. uzaklıkta olup, Keban Baraj gölünün seyir tepesi konumundadır.

Özellikleri: Buzluk Mağarası, jeomorfolojik yapısı sebebiyle gerçekleşen klimatolojik şartlar ve hava sirkülasyonu özelliğinden dolayı yaz ayları içinde tabii olarak tabakalar, sarkıtlar ve dikitler halinde buz oluşturmakta, kış aylarında ise tam tersine buz teşekkül etmemekte ve sıcak hava oluşturmaktadır. Mağarada oluşan buzun bir takım hastalıkların tedavisinde kullanıldığı hususu yöre halkı tarafınca belirtilmektedir. Bölümde meydana gelen büyük bir çöküntü ile çevresinde bulunan kayaların üst üste yığılmasıyla oluştuğu sanılan mağaranın bulunmuş olduğu yer ağaçlandırılmaya elverişli olup, mesire yeri olarak da değerlendirilebilir durumdadır. Buzluk Mağarasının tarihinin, müessese zamanı Urartulara kadar uzanan Harput'un tarihinden daha eski olduğu bilinmektedir...









Bu Siteyi Kuranlara emek verenlere başarılar-Tüm Elazığlı Hemşerilerime de Bolca merhabalar

Alttaki Görüntü Elazığ-Ağın İlçesi civarı....

dsc00646ag2


elazig05


Elazığ


Şark Anadolu Bölgesi'nin gü­neybatı kesiminde yer alır. Avrupada Fırat Irma­ğı'nın çizdiği büyük gösterim içinde kalan Elazığ ilinin sulak ve verimli toprakları eskiçağlar­dan bu yana yerleşme alanı olarak ehemmiyet taşımışÂ­tır. Eski yerleşme alanları ile bu verimli top­raklarının bir kısımı Keban ve Karakaya ba­raj göllerinin suları altında kalan Elazığ. Şark Anadolu Bölgesi'nin en gelişmiş illoı in­dendir. Günümüz Türkiye'sinin başlıca hidro­elektrik enerji santrallarından birisi Elazığ dîn­dedir.

Tabii Yapı


İl topraklarının sularını Fırat ve Dicle ırmakları toplar. Fırat Irmağı üstünde kurulan Keban Barajı'nın ardında büyük bir suni göl oluşmuştur. Günümüzde Fırat ile başlıca kollarından Murat Irmağı ve ona katılan Peri Suyu Keban baraj gölüne dökülür . Mastar ve Hazar dağları arasındaki çöküntü çukurunda suların toplanmasıyla oluşan Hazar Gölü yöre halkı içinde Gölcük adıyla anılır.


İçinde yer almış olduğu bölgenin şark kesimi kadar yüksek olmayan il toprakları oldukça dağlık ve engebelidir. Elazığ ilinin tabii sınırlarını doğuda Karaboğa Dağlan, güneyde Güney­şark Toroslar'ın bir yayı çağrıştırır şekilde uzanan sıraları, avrupada vadisi Karakaya baraj gölünün suları altında kalan Fırat, kuzeyde de Keban baraj gölü ve Peri Suyu oluşturur. İlin cenup kesiminde güneybatı-kuzeydoğu doğ­rultusunda uzanan Maden Dağları ve Akdağ-lar Güneydoğu Toroslar'ın parçalarıdır. Pa­lu'nun güneydoğusunda 2.576 metreye ulaşan Akdağlar'ın Sırma Tepesi Elazığ ilinin en yüksek noktasıdır.


Akarsu boylarındaki alçak düzlüklerden bir kısımı baraj göllerinin suları altında kalmışÂ­tır. Tarımsal açıdan da ehemmiyet taşıyan başlıca düzlükler Elazığ Ovası da denen Uluova, Behramaz (Sivrice) ve Palu ovalarıdır. Bun­lardan Uluova ve Palu Ovası, Şark Anadolu Bölgesi'nin güneyindeki Elbistan-Malatya-Uluova-Palu-Muş çöküntü alanı dizisinin için­de yer alır. Mühim bir deprem kuşağı üstünde bulunan il toprakları bazen sarsılır.


Elazığ ilinde kara iklimi egemendir. Yazlar kurak ve sıcak, kışlar soğuk ve sert geçer. Ama Şark Anadolu Bölgesi'nin kuzeydeki kesimlerine oranla kışlar epey yumuşak­tır. En fazlaca kışın ve ilkbaharda yağış alan ilde bu iklim yapısı tarımsal ürünlerin çeşitliliğini artırmıştır.


Elazığ ilinde tabii nebat örtüsünün gittikçe yok olmasıyla tabiat bir step (step) görünü­mündedir. Dağların yüksek kesimlerinde me­şe ormanlarına rastlanır. Ormanlar çoğu zaman bozuk baltalık denen sağlıksız ağaçlardan oluşmuştur.

Tarih


Elazığ ili topraklarında meydana getirilen kazı ve araşÂ­tırmalar sonunda elde edilmiş buluntulardan Yontma Taş Devri'nde (Paleolitik Çağ), tabii nebat örtüsünden yararlanan ve avcılıkla geçi­nen insanların burada yaşamış olduğu anlaşılmıştır. Bu devirden bu yana yerleşme alanı olduğu sapta­nan yöredeki arkeolojik alanlardan bazıları Aşvan, Değirmentepe, Han İbrahim Şah, Haraba, Norşuntepe, Korucutepe, Pulur, Pağnik Öreni, Tülintepe ve Yeniköy Höyü-ğü'dür.


Eskiçağ larından öğrenildiğine nazaran, İç Anadolu ile Mezopotamya içinde Elazığ ili topraklarını da içine alan bölge İşuva adıyla anılıyordu. Hurri ve Mitanni halkları­nın yaşamış olduğu İşuva, İÖ 15. ve 14. yüzyıllarda Hititler'e bağlıydı. Bir süre sonra Urartu ege­menliğine giren İşuva'daki başlıca yerleşme yeri ilkçağlarda değişik adlarla anılan ve "taş kale" anlamına gelen Harput"tu. Bir süre sonra Asur, Med, Pers. Roma yönetimlerinde kalan ve askeri açıdan mühim olan Harput, Bizans döneminde Sasaniler'le meydana getirilen savaşlara sah­ne oldu. 8. ve 10. yüzyıllarda bu kez de Araplar ile Bizans içinde sık sık el değişti­ren yöreye 11. yüzyılda Türkmenler yerleşÂ­meye başladı. Artuklular şimdiki Hasan-keyf in ve Mardin'in yanı sıra Harput'ta da bir beylik kurdular. 1234'te bu beyliğe son veren Anadolu Selçukluları yönetimini Dulkadır-oğulları. Kadı Burhaneddin, Timur ve Akko-yunlu egemenlikleri izledi. 16. yüzyılın başla­rında bir süre Safeviler tarafınca ele geçiri­len bu topraklar 1514'te Osmanlı egemenliği­ne girdi.
Iktisat

Nüfusunun yarısından büyük bölümü kırsal kesimde yaşayan Elazığ ilinde geçim ları ziraat, madencilik ve bunlara dayanan endüstri etkin­likleridir. Şark Anadolu Bölgesi'nin diğeri illerine nazaran burada yetiştirilen nebat türleri daha fazladır. Şekerpancarı, buğday, patates, soğan ile başta üzüm ve karpuz olmak suretiyle türlü meyve ve sebzeler ilde elde edilmiş başlıca ürünlerdir. En verimli ziraat toprakları Keban Baraj Gölü'nün suları altında kaldık­tan sonrasında bitkisel üretiminde azalma olan Elazığ ilinde bir takım alanlarda pamuk da yetişti­rilir.


Kırsal kesimde hayvancılık mühim bir gelir membaıdır. Kışı Diyarbakır ve Şanlıurfa yöre­lerinde geçiren göçer aşiretler yazın sürüleri­ni, Elazığ ilinin doğusundaki dağların yüksek kesimlerinde yer edinen, çayırlarla kaplı yay­lalara çıkarır. Hayvansal ürünler et kombinası ile süt ürünleri tesislerinde işlenir.


Yeraltı ları bakımından varlıklı olan Elazığ ili topraklarında altın, gümüş, bakır, kurşun, çinko, krom, demir ve volframit yatakları vardır. Bu madenler Etibank tara­fından ilin türlü yerlerinde kurulan bakır, krom ve ferrokrom tesislerinde işlenerek de­ğerlendirilir. Keban Hidroelektrik Santralı ülkemizin elektrik enerjisi üreten başlıca ku­ruluşudur. Elazığ ilinde yer edinen diğeri endüstri kuruluşları şarap, şeker, yem. gübre, çimen­to, tuğla ve kiremit fabrikalarıdır.İl halkının başlıca mesire bölgeleri olan Hazar Gölü ile Keban baraj gölü kıyılarında bir takım dinlenme ve kamp alanları vardır.

Cemiyet ve Kültür

Eskiçağlarda Anadolu'nun iç kesimlerini Me­zopotamya'ya bağlayan kervan yollarının geç­tiği Elazığ yöresindeki en mühim yerleşme yeri Harput'tu. Artuklular döneminde gelişÂ­meye başlamış olan Harput, önceleri yörenin tica­ret ve kültür merkeziydi. Müslümanlar, Rum­lar, Ermeniler ve Süryaniler'in yüzyıllar bo­yunca beraber yaşamış olduğu Harput'ta Anadolu Selçukluları, Dulkadıroğulları, Akkoyunlular ve Osmanlı dönemlerinde bir çok zanaatçı yetişti. Bugün Harput'taki mimarlık yapıtları ile gelenekselleşen el sanatları bu ustaların ürünüdür. Dokumacılık, bakırcılık, dericilik gittikçe gelişmiş ve Harput'ta periyodunun ileri teknolojisiyle çalışan büyük atölyeler kurul­muştu. Mühim bir kültür merkezi olan Har­put'ta medreseler ve kitaplıklar vardı. 19. yüzyılda Amerikan Koleji'nden başka Alman ve Fransız okulları da açıldı. 19. yüzyılın sonlarına doğru gelişen Elazığ karşısında Har­put önemini yitirdi. Halkının büyük kısımı Elazığ'a, bir kısımı de başka yörelere ve ABD'ye göç etti.


Elazığ ilinde toplumsal yaşamı derinden etkileyen diğeri göç hareketi ise Keban Bara-jı'nın yapımı sebebiyle oldu. Toprakları is­timlak edilen köylüler Elazığ kentine ve il dışına göç etmek zorunda kaldılar.


Eskiden oldukça yaygın olan el sanatları bugün de yaşatılmakta; halı ve kilim dokuma­cılığı, çömlekçilik ve bakırcılık günümüzde de sürdürülmektedir. Halı ve kilimlerin eski ve emsalsiz örnekleri Harput'taki Sârâ Hatun Ca-misi'nde görülebilir. Kökboyası kullanılan ve tabii renkleriyle ilgi çeken kilimler "maz-man" denen, kolayca taşınabilen tezgâhlarda dokunur.

Elazığ ilinin en ünlü halk oyunu "çayda çıra"dır. Çayda çıranın ilk kez 18. yüzyılda oynandığına ilişkin bir söylence vardır. Yüce-ova'nın ortasında akan Haringet Çayı'nın kıyısında meydana getirilen ve 40 gün, 40 gece devam eden büyük bir düğünün sonunda, mehtap altında kına gecesi yapılırken ay tutulması olmuş; ortalığın aniden kararması konuklar içinde uğursuzluk söylentilerine niçin olunca, bu durumu duyan damadın anası derhal dönemin aydın­latma aracı olan mumları çevreden toplatmış. Toplattığı mumlan tabaklara dizdirerek oyuncuların eline verince, çayın kıyısında olu­şan bu görüntüden etkilenen çalgıcılar bugün­kü çayda çıra havasını çalmaya başlamışlar ve oyuncuların da buna alınması sonucunda Elazığ'ın ünlü halk oyunu doğmuş.

İl Merkezi


Bozulan devlet düzenini tekrardan oluşturmak amacıyla mıntıkaya vali olarak gönderilen Reşid Mehmed Paşa, 1834'te 40 tabur askerle Har-put'a geldi. Türlü gereksinmelerin sağlanma­sında ve ulaşımda doğan güçlükler sebebiyle Harput'un bir sınır kalesi olma niteliklerini yitirdiğini gören vali, askeri garnizonu bir süre sonra 5-6 km kadar güneydeki düzlükte Mez­ra adıyla anılan yere taşıdı. Reşid Mehmed Paşa burada kışlalar, hastane ve depolar yaptırdı. Bir süre sonra resmi kuruluşların da buraya taşınmasının peşinden Mezra'da cami­ler, kiliseler, okullar ve hamamlar yapılmış oldu. 19. yüzyılın ortalarında meydana gelen şiddetli bir deprem, eski yapıların çoğunlukta ol­duğu Harput ile diğeri yerleşmelerde büyük yıkıma niçin oldu.


Abdülaziz'in padişahlığı esnasında depremin bu yörede yol açmış olduğu zara­rın giderilmesi amacıyla meydana getirilen imar emek harcamaları daha çok Mezra'ya yöneldiğinden, burası "Aziz'in bayındırlaştırdığı yer" anlamı­na gelen Mamuretü'l-Aziz adıyla anılmaya başlandı. 1887'de vilayet merkezi olmasından sonrasında önemi daha da artan MamuretüT-Aziz kenti, Harputlular'ın buraya taşınmasıyla ge­lişti. Bu taşınma esnasında Harputlular'ın ev­lerinin taşlarını dahi sökerek yeni kente getir­dikleri söylenir.


19. yüzyıl sonlarında Elaziz adıyla anılmaya başlamış olan şehir, Cumhuriyet'le beraber il mer­kezi yapılmış oldu. Bir süre sonra kısa bir süre Elazık olarak da adlandırılan kentin ismi 1937'de Elazığ'a çevrildi.


Şark Anadolu Bölgesi'nin Erzurum ve Malatya'dan sonrasında üçüncü büyük kenti olan Elazığ, ilin topraklarının orta kesiminde yer alır.


Şehir yakınındaki havaalanı Elazığ'ı Türki­ye'nin diğeri mühim merkezlerine bağlar. Tat­van'dan gelen demiryolu kentten geçerek güneybatıdaki Yolçatı'da Kurtalan'dan gelen demiryoluyla birleşir. Bu demiryolu hatlarıyla ülkenin tüm bölgelerine ulaşılabilir. Erzu­rum'u ve Diyarbakır'ı Malatya'ya bağlayan karayolları Elazığ kentinin derhal doğusunda birleştikten sonrasında kentten geçer.


Şark Anadolu Bölgesi'nin başlıca tecim, hizmet ve kültür merkezlerinden birisi olan Elazığ kentinde bir çok sıhhat kurumunun yanı sıra bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesi ile mevzusunda Türkiye'nin en büyük kuruluşu olan bir cüzam hastanesi vardır. Elazığ ken­tindeki başlıca eğitim ve kültür kurumu Fırat üniversitesi'dir.

Kaynak: Temel Britannica


Elazığ İli Şark Anadolu Bölgesinin cenup kesiminde mevcuttur. Fırat Irmağı sanki şehrin sınırlarını belirlemektedir. Keban Ve Karakaya Baraj göllerinin etkisiyle Elazığ ve çevresi oldukça verilmli arazilere haiz olmuştur. Elazığ ili bununla birlikte içinde bulundurduğu Hidroelektrik Santrali ilede gelişmişliğini arttırmıştır. Elazığda Gezilecek Bölgeler içinde Hazar Gölü, Keban Baraj Gölü,Harput Kalesi, Denizli Kervansarayları, Harput Müzesi, Elazığ Arkeoloji Müzesi sayılabilir. Elazığ İlinin İlçeleri Arıcak, Arın, Karakoçan, Baskil, Kovancılar, Keban, Maden, Palu, Sivrice ilçeleridir.









Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi


Elazığ


Şark Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat kısmına il ve bu ilin merkezi olan şehir. Kuzeyde Tunceli, garp ve güneybatıda Malatya, güneydoğuda Diyarbakır ve doğuda da Bingöl illeriyle sınırlanır. İl toprakları, yer yer ova düzlüklerine rastlanmakla beraber, akarsu vadileriyle derin oluklar hâlinde parçalanmış, engebeli, dağlık bir görünüşe haizdir. Bu dağlar orta yüksekliktedir (2.000 m dolaylarında). Düzlüklerin en genişi şimal kenarda, Elazığ il merkezinin de yer almış olduğu Uluova'dır. Yüksekliği 850-1.100 m içinde farklılık gösteren bu ova, Mayram Tepeleri ve Harinket Suyu ile ikiye bölünür. Kuzeyde Elazığ, güneyde Mollakendi ovaları, ovanın güneyinde, Hazarbaba Dağları içinde, doğu-batı yönlü bir çanak içinde Hazar (eski adıyla Gölcük) Gölü mevcuttur. İklim koşulları, Güneydoğu ve Şark Anadolu içinde bir "geçiş tipi" niteliği taşır: Yazın Güneydoğu Anadolu kadar sıcak, kışın da Şark Anadolu kadar soğuk değildir (Elazığ'da en soğuk ve en sıcak ay averajları 1,5° ve 27,2°). Senelik yağışların tutarı ise 428 mm.dir (bu yağışın % 4.4'ü yaz, % 40.5'i ilkbaharda düşer). Egemen tabii nebat örtüsü bozkırdır. Elazığ, iç sular bakımından zengindir. Türkiye'nin en mühim ırmağı olan Fırat ve onun iki ana kolu Murat ve Karasu, bu il topraklarında bir araya gelir. Öte taraftan Keban'da kurulan baraj, 675 km2lik büyük bir gölün oluşmasına niçin olmuştur. Bu göl, büyük ya da minik, vadi oluklarını yönlerine doğru doldurarak birbirine bağlı ince, uzun su şeritleri meydana getirmiş ve il toprakları içinde akarsu ağının dağılışını ve insan yaşamını belirgin derecede etkileyen değişimler yaratmıştır. Tarımsal toprakların alanı, üretimler ve il ekonomisindeki yeri önemsizdir. Bu vaziyet barajın yapımından sonrasında daha da belirgin bir hâl almıştır. İl ekonomisi daha çok hayvancılığa ve yeraltı larına dayanır. Mühim seviyede krom (Türkiye'nin en varlıklı havzası Guleman), bakır, kurşun, çinko üretilir. Bununla birlikte şarap, çimento, şeker, süperfosfat, yem, iplik ve sütlü besinler şeklinde endüstriler de kurulmuştur. Ulaştırma bakımından Şark Anadolu'nun en avantajlı köşelerinden biridir. Garp-doğu ve kuzey-güney yönlerinde uzanan ana karayolları birbirini il topraklarında keser. İl merkezinin batısında Yolçatı'da ikiye ayrılan demiryolunun bir kolu Elazığ-Muş üstünden Tatvan'da Van Gölü kıyısına, diğeri kol ise, Maden-Ergani-Diyarbakır üstünden Kurtalan'a uzanır. Uluova'da kurulmuş olan kentin şimdiki yeri ve ismi yenidir. Çünkü 19. yüzyılın ilk yarısında şimdiki Elazığ yoktu. Şimdiki kentin belli bir miktar kuzeyinde ve daha yüksek bir mekanda kurulmuş olan Harput, yörenin yönetim merkeziydi. İlk ilkin 1834'te bir valinin girişimiyle Harput kentinin önündeki bir mezrada şimdiki kentin temeli sayılabilecek bir takım yapılar kuruldu (askerî kışla, garnizon yapıları, subay ve memurlar için evler). Böylelikle Harput terk edilerek yavaş yavaş sönükleşirken, yeni şehir giderek büyüdü ve 1862'de bu yeni kente Mamuretülaziz (ya da özetlemek gerekirse Elaziz) ismi verildi. Bu son isim da 1937'de Elazığ olarak değiştirilmiştir. Bilhassa son kırk yıldan bu yana hızla büyümüş, gelişmiş;sanayi ve ilim kuruluşlarıyla çağdaş bir şehir hâlini almıştır.





  • Harput - Elazığ


  • Sivrice - Elazığ


  • Arıcak - Elazığ


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Elazığ
Elazığ
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/elazig.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/elazg.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/elazg.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content