Ermenilerin Türk katliamı ile ilgili gündem Ermenilerin Türklere yapmış olduğu katliamla ilgili haberler nedir? Rus Subayı: Ermen...
Ermenilerin Türk katliamı ile ilgili gündem
Ermenilerin Türklere yapmış olduğu katliamla ilgili haberler nedir?
Ermenilerin Türklere yapmış olduğu katliamla ilgili haberler nedir?
Rus Subayı: Ermeniler, Türkleri ve Kürtleri katlettiler
Bir Rus Subayının hatıralarını gösteren Genelkurmay Başkanlığı, Ermenilerin Türkleri ve Kürtleri iyi mi katlettiklerini ortaya çıkardı.
Bir çok Avrupa ülkesi ve ABD'de Ermeni soykırımı iddiaları tartışılırken, Genelkurmay Başkanlığı, Türk-Ermeni ilişkilerine ilişkin bilimsel çalışmalarına devam ediyor. Bu mevzuda şimdiye kadar çok sayıda gösterim hazırlayan Genelkurmay, son olarak, Birinci Dünya Savaşı esnasında Erzurum'da vazife yapmış, Rus Yarbay Tverdohleboj'un anılarını yayınladı.
Tverdohleboj'un anılarında, Ermenileri kızdıracak çok sert ifadeler dikkati çekiyor.
Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, (ATASE) Ermeni araştırmalarına ilişkin yayınlarını sürdürüyor. ATASE son olarak, Birinci Dünya Savaşı esnasında Rus ordusunda vazife icra eden Yarbay Tverdohlebof'un anılarını kitaplaştırdı. Ermenileri kızdıracak ifadelerin dikkat çekmiş olduğu, “Gördüklerim, Yaşadıklarım, Erzurum 1917-1918†adlı kitap, Türk-Ermeni ilişkilerine 3'ncü şahısların bakış açısından inceliyor.
Kitapta, Yarbay Tverdohlebof'un, Rus devriminden 12 Mart 1918 tarihinde Erzurum'un Türk birlikleri tarafınca alınmasına kadar geçen sürede, Ermenilerin Erzurum ve civarındaki yerleşim birimlerinde yaşayan Türklerle ilişkileri ile alakalı notlara yer veriliyor.
Rus Yarbay'ın, Ermeniler için söylediği, “Ermenilerin Türklere karşı nefretleri eskiden beri bilinmektedir. Ermeniler daima kendilerinin mazlum ve ezilen bir millet olduklarını iddia etmişlerdir. Devamlı kendilerini asla suçları yokken sürgün edilmiş, dinleri ve kültürlerinden dolayı ağır işkencelere maruz kalmış bir millet olarak sunmayı başarmışlardır. Ermenileri oldukça yeteneksiz, asalak, açgözlü, sadece başka bir milletin sırtından geçinebilen bir millet saymak mümkündür. Bayağı Rus halkının yargısı daha basittir†ifadeleri dikkat çekiyor.
- “BİRAZ KESMİŞLER, AMA İYİ KESEMEMİŞLERâ€
“Ermenilerle aynı ortamlarda beraber yaşamış ve ilişki kurmuş olan Ruslar, onların uygarlık seviyeleri ve kabiliyetleri hakkında tamamen değişik düşüncelere sahiptirler. Ermenileri oldukça yeteneksiz, asalak, açgözlü, sadece başka bir milletin sırtından geçinebilen bir millet saymak mümkündür. Bayağı Rus halkının yargısı daha basittir. Rus askerlerinden bir çok kez şu cümleyi işitmişimdir. ‘Ermeniler iyi insanoğlu, Türkler bu tarz şeyleri birazcık kesmişler, fakat iyi kesememişler; topunu kesmeleri lazımmış.' Rus askeri birliklerindeki Ermeni askerler, en aşağılık, en adi sınıftan sayılmışlardır. Bunlar, daima geri hizmetlerde vazife yapmak için çaba göstermişler, cepheden kaçınmışlardır. Ermeni askerler içinde, savaşın başlarında yaygın şekildeki kitlesel firar ve savaştan kaçmak için oldukça fazla oranda kendi kendini yaralama vakaları bu düşünceyi doğrulamaya yeterlidir.
Türk birlikleri Erzurum'a girinceye kadar geçen son iki ayda gördüklerim ve duydukların Ermenilerle ilgili her türlü tahmin ve tasarım sınırlarını fazlasıyla aşmıştır?
- RUSLAR ERMENİLER'E CİNAYET İŞLETMİYORDU
Saldırılarla eş zamanlı olarak istilacıların şehirde ve köylerde ailelere yönelik bireysel yağmalamaları da adım atmıştır. Rus birliklerinin ve Rusların varlığı, Ermenilere, katliam işleme imkânı tanımıyordu. Kırım ve yağma, gizlice ve ihtiyatlı bir halde yapılıyordu. 1917 yılı ilkbaharında çoğunluğu Ermeni askerlerinden oluşan Erzurum İhtilal İcra Komitesi, halkın elindeki silahları bulup el koymak maksadıyla Erzurum'da geniş kapsamlı bir arama faaliyeti düzenlemişti. Arama faaliyetleri tertipli bir halde organize edilemeyince aramalar, vapur azıya almış asker yığınının halkı yağmalamasına dönüşmüştü. Ermeni askerleri muharebede zulmetmeye ve işkence halletmeye bilhassa çaba sarf etmişlerdir.
Bigün atla Erzurum'da dolaşırken, bir sokakta ortalama 70 yaşlarında fazlaca yaşlı iki ihtiyarı bir yere götürmekte olan bir asker grubuna rastladım. Askerlerin başlangıcında, elinde demir çubuk tutan Ermeni bir asker vardı. Yollar derin çukurlar ve çamurla kaplıydı. Ağırlıklı olarak Ermeni askerlerden oluşan kalabalık, bu zavallı ihtiyarları yol süresince sokağın bir tarafınca öteki tarafına çamurların içinde yaka paça sürüklüyordu. İhtiyarlar çamura batıyorlar, yine ayağa kalkıyorlar, onları yine sürüklüyorlar ve eziyet ediyorlardı. İhtiyarlara sahiplenmek için, bu insanlara insanca işlem etmeleri mevzusunda kalabalığı ikna etmeye çalıştım. Elinde demir sopa olan asker öfkeyle üzerime yürüdü ve avaz avaz bağırmaya başladı; ‘Siz onlara arka çıkıyorsunuz o şekilde mi? Onlar bizi kesiyor, sizse onlara arka çıkıyorsunuz' dedi. Kalabalık da üzerime yürümeye başladı. O sıralarda Rus askerlerinin disiplini o aşama bozulmuştu ki, kendi Subaylarını döver hatta öldürür hâle gelmişlerdi. Durum kötüleşmişti.
YAĞMA VE KATLİAMLAR
Tek tük olan yağma, kırım ve soygunlar çoğalmaya başladı. Eski takvime nazaran Ocak ayının sonunda doğrusu Şubat ayının başlangıcında, şehrin ileri gelen Türk sakinlerinden Hacı Bekir Efendi, geceleyin yağmacı Ermeni askerleri tarafınca kendi evinde öldürüldü. Bunun üstüne Ordu Komutanı General Odişelidze1, askeri birlik komutanlarına katilin üç gün içinde bulunmasını emretti. Ordu komutanı sert ifadelerle; Ermeni askeri birlik komutanlarını askerlerin ve genel olarak Ermenilerin rezaletlerinden dolayı kınadı. Ermeniler tarafınca sivil halka uygulanan yağma ve sertlik sebebiyle gücendiğini söylemiş oldu. Yol temizleme bahanesiyle Türklerin çalıştırılmaya götürülmesine ve bu insanların pek çoğunun geri getirilmemesine duyduğu öfkeyi belirtti.
Ermeni birlik komutanları, askeri birlik temsilcileri, oldukça duyarlılık göstererek tüm halkın onurunun Ermeni ayak takımından azca sayıdaki uğursuzun yaptıklarıyla ilişkilendirilemeyeceğini, bu ayak takımının Türklerden eski zorbalıklarının öcünü almaya çalıştıklarını, fakat aydın kesimin tüm gücüyle buna müsaade etmemeye çaba gösterdiğini içeren itirazlarını dile getirdiler. En sonunda kendileri de, Ermeniler içinde, başıboş Ermenilerin kanun dışı hareketleriyle emin ve kapsamlı savaşım yöntemlerini uygulamaya geçirme kararlarını dile getirdiler.
SİLAHSIZ SİVİLLER ÖLDüRüLüYOR
Bundan bir süre sonrasında Ermenilerin Türklere yaptıkları Erzincan katliamına dair haberler geldi. Bu vahşetin ayrıntılarını ordu komutanım General Odişelidze'den öğrendim. Bu vaka şöyleki gerçekleşmiş. Kırım bir hekim ve müteahhit tarafınca organize edilmiş. Kısaca her hâlükârda ayak takımından birisi tarafınca yönetilmemiş. Bu katliamı düzenleyenlerin soyadlarını tam olarak hatırlayamadığımdan onların isimlerini yazamıyorum. 800'den fazla silahsız sivil öldürülmüş. Öldürülenler kendilerini korumak için karşı koyarlarken yalnızca bir Ermeni ölmüş. İnsanları koyun şeklinde kesmişler. Esir edip ölüme mahkum ettikleri insanlara kendi elleriyle büyük çukurlar açtırmışlar. Bu çukurların başına insanları gruplar hâlinde götürmüşler ve hayvan boğazlar şeklinde kestikten sonrasında çukurlara doldurmuşlar. Çukur başındaki bir Ermeni arsız arsız çukurdaki cesetleri sayarak ‘Burası 80 şahıs mi oldu? Bir on şahıs daha alır! Bir on daha kes!' diyince, on şahıs daha kesip çukura atmışlar ve üstünü toprakla kapatmışlar. Bu Ermeni müteahhit, sırf eğlence olsun diye bir binadan Türklerin teker teker çıkmalarını emretmiş. Dışarı çıkanların kafalarını keserek, böylece ortalama 80 kadar insanı katletmiş.
KüRTLERİ DE ÖLDüRDüLER
Erzincan'dan Erzurum'a ricat eden Ermeni sürüsü, yollarının üstünde önlerine çıkan tüm Müslüman nüfusu katletmişlerdi. Lojistik destek hatlarından çekilen, muharebe teçhizatına dahil toplar üstü kapalı at otomobillerinde naklediliyordu. At otomobillerini, işlerini itina ile icra eden kiralık, sivil, silahsız Kürtler yönetim ediyorlardı. Erzurum'a yaklaştıkça Ermeni kaçaklar ve askerler mola yerlerinde bu Kürtleri öldürmeye başladılar. Bu işi her seferinde subayların avludan evlere girdikleri zamanı kollayarak gerçekleştirdiler. Subaylar gürültüleri duyup koşarak dışarı çıktıklarında, Kürtleri korumak için müdahale edince, silahlı kalabalık onların üstüne yürümüş ve onları da aynı şekilde tepelemekle tehdit etmişti. Katliamlar hayvanî bir vahşetle yapılıyordu. Mesela Teğmen Mzivani Erzurum Garnizonu topçu subayları toplantısında, şöyleki bir vakaya şahit bulunduğunu anlatmıştı:
‘Ağır yaralı ve yerde can çekişmekte olan bir kürde bir Ermeni askeri koşarak yaklaşmış ve ağzına bir sopa sokmaya çalışmış. Dişleri sıkılı vaziyette ölmek suretiyle olan insanın ağzına sopayı sokamayınca üstündeki elbiseleri çıkarmış. Ermeni, ölmekte olan insanın çıplak karnına çizmesinin demir ökçeli topuklarıyla vurmaya başlamış. Kaplıca'da kaçmayı başaramayanların tamamı katledilmişti.'
ERMENİ AYDINLARI DA DESTEK OLDU
Katliamı engelleme imkânı bütünüyle Ermeni aydınlarının elindeydi. Bu kırım yaşandıysa, bundan bir tek ayak ekibi görevli değildi. Son zamanlarda gözlemleme imkânı bulduğum kadarıyla, kitle hâlindeki basit Ermeniler, kendi aydınlarının, bilhassa de içlerinden bazılarının emirlerine harfiyen riayet ediyorlardı. Subay ekibinin büyük çoğunluğunun Ruslardan, asker ekibinin tamamına yakınının Ermenilerden oluştuğu benim alayımda, onların açıkça haydutluk faaliyetlerini önlemek maksadıyla, münasebetsizlikleriyle en başından itibaren açık ve emin bir halde savaşım edecek hiçbir gerçek gücümüzün olmadığını söylemem kafi olur herhâlde. Hatta kırım gecesi, alayın araçlarının tekerlerinin bulunmuş olduğu avluda bir tek bir subay nöbetçiyken bile kiralık seyis Kürtlerden asla birisi öldürülmemiştir. Maiyetimdeki subaylar bana bu şekilde rapor vermişlerdi. Kürtler orada silahsız olarak bulunuyorlardı. Onların birkaç adım ötesinde ise silahlı Ermeni askerleri vardı ve ortalama 40 kişiydiler. İstisnasız tüm Ermeni aydınlarının suçlu bulunduğunu söylemek istemiyorum ve yapamam da. Hayır. Bu şekilde bir siyaset uygulamanın yanlış olduğuna, bunların alçaklık olduğuna inanan bilgili insanoğlu da gördüm. Bu kişiler, kendi halkının hayvanca içgüdülerine isyan etmiş hatta karşı koymuşlardı, fakat Ermeniler içinde bu tür insanların sayısı nispeten azdı. Onlar da neredeyse hain duyuru ediliyorlar ve Ermeni davasına ihanet etmiş sayılıyorlardı.
TüRKLERİ RUSLAR KORUDU
Eğer Erzurum'da Rus subayları olmasaydı, o süre Türk birlikleri kim bilir şehirde, geldiklerinde sağ kalan bir tek Türk bulamayacaklardı hükmüne vararak, Rus subaylarına da aynı şekilde davranıyorlardı. Şimdi, Ermenilerin kaçmadan ilkin Erzurum'da neler yaptıklarını ve ne kadar silahsız, yaşlı, hanım ve çocuk öldürdüklerini öğrenince, eski Romalı tarihçi Petroni'nin haklarında: ‘Ermeniler de insandır, fakat evlerinde dört ayakları üstünde yürürler.' söylediği; Rus şairi Lermontov'un da bir şiirinde isabetli bir halde; ‘Sen kölesin, sen korkaksın, sen Ermenisin' diyerek karakterize etmiş olduğu bu kişilerle gitmeme izin vermediği için Tanrı'ya teşekkür ediyorum.â€
KORGENERAL KAPTAN: TANIKLIKLAR ÖNEMLİ
ATASE Başkanı Korgeneral Eyüp Kaptan kitabın önsözünde yazdığı yazısında, tarihî vakaları gerçek yönleriyle ortaya çıkarmak, öğrenmek ve aydınlatmak için uygulanan yöntemlerden birisinin tanıkların şahitliğine başvurmak olduğuna dikkat çekerek, şunları söylemiş oldu:
“Doğu Cephesi'nde meydana gelen olayların birinci derecede tanıklarından birisi de Erzurum 2'nci Ermeni-Rus Kale Topçu Alay Komutanı Yarbay Tverdohlebof'tur. 1917 yılı sonlarında ve 1918 yılının ilk aylarında Erzurum ve Erzincan'daki Ermeni terörüne bizzat şahit olan Rus Yarbay Tverdohlebof'un gördüklerini ve yaşadıklarını aktardığı belgeler de tarihe tanıklık etmek suretiyle bu kitapta yayımlanmaktadır.
Yarbay Tverdohlebof'un ATASE Başkanlığı Arşivinde mevcut olan orijinal Rusça el yazılı belgelerin aslı ile Türkçe, İngilizce, Fransızca çevirileri bir arada kitap olarak kamuoyunun ve bilim dünyasının istifadesine sunulurken, Ermeni terörünün ulaşmış olduğu boyutlar tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilmektedir.
Ermeni vahşetinin ulaşmış olduğu boyutlar, Türklere karşı savaşan ve Ermenilerle iş birliği içinde bulunan Rus yarbayı bile çileden çıkarmaya yetmiştir. Yarbay Tverdohlebof, tüm çabalarına karşın Ermeni vahşetini önleyemediğini, üzüntü ile günlüğüne not düşmüştür. Şimdi soruyoruz, Ermeni soykırımından bahsedenler, bu belgelere ne diyeceksiniz.â€
Sebep: İç başlık düzeni!
Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili haberler nedir?
Kızılay ile ilgili şiirler ve yapmış olduğu emekler nedir?
10 Kasım Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili İngilizce haberler nedir?
Bu ileti 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Bir Rus Subayının hatıralarını gösteren Genelkurmay Başkanlığı, Ermenilerin Türkleri ve Kürtleri iyi mi katlettiklerini ortaya çıkardı.
Bir çok Avrupa ülkesi ve ABD'de Ermeni soykırımı iddiaları tartışılırken, Genelkurmay Başkanlığı, Türk-Ermeni ilişkilerine ilişkin bilimsel çalışmalarına devam ediyor. Bu mevzuda şimdiye kadar çok sayıda gösterim hazırlayan Genelkurmay, son olarak, Birinci Dünya Savaşı esnasında Erzurum'da vazife yapmış, Rus Yarbay Tverdohleboj'un anılarını yayınladı.
Tverdohleboj'un anılarında, Ermenileri kızdıracak çok sert ifadeler dikkati çekiyor.
Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, (ATASE) Ermeni araştırmalarına ilişkin yayınlarını sürdürüyor. ATASE son olarak, Birinci Dünya Savaşı esnasında Rus ordusunda vazife icra eden Yarbay Tverdohlebof'un anılarını kitaplaştırdı. Ermenileri kızdıracak ifadelerin dikkat çekmiş olduğu, “Gördüklerim, Yaşadıklarım, Erzurum 1917-1918†adlı kitap, Türk-Ermeni ilişkilerine 3'ncü şahısların bakış açısından inceliyor.
Kitapta, Yarbay Tverdohlebof'un, Rus devriminden 12 Mart 1918 tarihinde Erzurum'un Türk birlikleri tarafınca alınmasına kadar geçen sürede, Ermenilerin Erzurum ve civarındaki yerleşim birimlerinde yaşayan Türklerle ilişkileri ile alakalı notlara yer veriliyor.
Rus Yarbay'ın, Ermeniler için söylediği, “Ermenilerin Türklere karşı nefretleri eskiden beri bilinmektedir. Ermeniler daima kendilerinin mazlum ve ezilen bir millet olduklarını iddia etmişlerdir. Devamlı kendilerini asla suçları yokken sürgün edilmiş, dinleri ve kültürlerinden dolayı ağır işkencelere maruz kalmış bir millet olarak sunmayı başarmışlardır. Ermenileri oldukça yeteneksiz, asalak, açgözlü, sadece başka bir milletin sırtından geçinebilen bir millet saymak mümkündür. Bayağı Rus halkının yargısı daha basittir†ifadeleri dikkat çekiyor.
- “BİRAZ KESMİŞLER, AMA İYİ KESEMEMİŞLERâ€
“Ermenilerle aynı ortamlarda beraber yaşamış ve ilişki kurmuş olan Ruslar, onların uygarlık seviyeleri ve kabiliyetleri hakkında tamamen değişik düşüncelere sahiptirler. Ermenileri oldukça yeteneksiz, asalak, açgözlü, sadece başka bir milletin sırtından geçinebilen bir millet saymak mümkündür. Bayağı Rus halkının yargısı daha basittir. Rus askerlerinden bir çok kez şu cümleyi işitmişimdir. ‘Ermeniler iyi insanoğlu, Türkler bu tarz şeyleri birazcık kesmişler, fakat iyi kesememişler; topunu kesmeleri lazımmış.' Rus askeri birliklerindeki Ermeni askerler, en aşağılık, en adi sınıftan sayılmışlardır. Bunlar, daima geri hizmetlerde vazife yapmak için çaba göstermişler, cepheden kaçınmışlardır. Ermeni askerler içinde, savaşın başlarında yaygın şekildeki kitlesel firar ve savaştan kaçmak için oldukça fazla oranda kendi kendini yaralama vakaları bu düşünceyi doğrulamaya yeterlidir.
Türk birlikleri Erzurum'a girinceye kadar geçen son iki ayda gördüklerim ve duydukların Ermenilerle ilgili her türlü tahmin ve tasarım sınırlarını fazlasıyla aşmıştır?
- RUSLAR ERMENİLER'E CİNAYET İŞLETMİYORDU
Saldırılarla eş zamanlı olarak istilacıların şehirde ve köylerde ailelere yönelik bireysel yağmalamaları da adım atmıştır. Rus birliklerinin ve Rusların varlığı, Ermenilere, katliam işleme imkânı tanımıyordu. Kırım ve yağma, gizlice ve ihtiyatlı bir halde yapılıyordu. 1917 yılı ilkbaharında çoğunluğu Ermeni askerlerinden oluşan Erzurum İhtilal İcra Komitesi, halkın elindeki silahları bulup el koymak maksadıyla Erzurum'da geniş kapsamlı bir arama faaliyeti düzenlemişti. Arama faaliyetleri tertipli bir halde organize edilemeyince aramalar, vapur azıya almış asker yığınının halkı yağmalamasına dönüşmüştü. Ermeni askerleri muharebede zulmetmeye ve işkence halletmeye bilhassa çaba sarf etmişlerdir.
Bigün atla Erzurum'da dolaşırken, bir sokakta ortalama 70 yaşlarında fazlaca yaşlı iki ihtiyarı bir yere götürmekte olan bir asker grubuna rastladım. Askerlerin başlangıcında, elinde demir çubuk tutan Ermeni bir asker vardı. Yollar derin çukurlar ve çamurla kaplıydı. Ağırlıklı olarak Ermeni askerlerden oluşan kalabalık, bu zavallı ihtiyarları yol süresince sokağın bir tarafınca öteki tarafına çamurların içinde yaka paça sürüklüyordu. İhtiyarlar çamura batıyorlar, yine ayağa kalkıyorlar, onları yine sürüklüyorlar ve eziyet ediyorlardı. İhtiyarlara sahiplenmek için, bu insanlara insanca işlem etmeleri mevzusunda kalabalığı ikna etmeye çalıştım. Elinde demir sopa olan asker öfkeyle üzerime yürüdü ve avaz avaz bağırmaya başladı; ‘Siz onlara arka çıkıyorsunuz o şekilde mi? Onlar bizi kesiyor, sizse onlara arka çıkıyorsunuz' dedi. Kalabalık da üzerime yürümeye başladı. O sıralarda Rus askerlerinin disiplini o aşama bozulmuştu ki, kendi Subaylarını döver hatta öldürür hâle gelmişlerdi. Durum kötüleşmişti.
YAĞMA VE KATLİAMLAR
Tek tük olan yağma, kırım ve soygunlar çoğalmaya başladı. Eski takvime nazaran Ocak ayının sonunda doğrusu Şubat ayının başlangıcında, şehrin ileri gelen Türk sakinlerinden Hacı Bekir Efendi, geceleyin yağmacı Ermeni askerleri tarafınca kendi evinde öldürüldü. Bunun üstüne Ordu Komutanı General Odişelidze1, askeri birlik komutanlarına katilin üç gün içinde bulunmasını emretti. Ordu komutanı sert ifadelerle; Ermeni askeri birlik komutanlarını askerlerin ve genel olarak Ermenilerin rezaletlerinden dolayı kınadı. Ermeniler tarafınca sivil halka uygulanan yağma ve sertlik sebebiyle gücendiğini söylemiş oldu. Yol temizleme bahanesiyle Türklerin çalıştırılmaya götürülmesine ve bu insanların pek çoğunun geri getirilmemesine duyduğu öfkeyi belirtti.
Ermeni birlik komutanları, askeri birlik temsilcileri, oldukça duyarlılık göstererek tüm halkın onurunun Ermeni ayak takımından azca sayıdaki uğursuzun yaptıklarıyla ilişkilendirilemeyeceğini, bu ayak takımının Türklerden eski zorbalıklarının öcünü almaya çalıştıklarını, fakat aydın kesimin tüm gücüyle buna müsaade etmemeye çaba gösterdiğini içeren itirazlarını dile getirdiler. En sonunda kendileri de, Ermeniler içinde, başıboş Ermenilerin kanun dışı hareketleriyle emin ve kapsamlı savaşım yöntemlerini uygulamaya geçirme kararlarını dile getirdiler.
SİLAHSIZ SİVİLLER ÖLDüRüLüYOR
Bundan bir süre sonrasında Ermenilerin Türklere yaptıkları Erzincan katliamına dair haberler geldi. Bu vahşetin ayrıntılarını ordu komutanım General Odişelidze'den öğrendim. Bu vaka şöyleki gerçekleşmiş. Kırım bir hekim ve müteahhit tarafınca organize edilmiş. Kısaca her hâlükârda ayak takımından birisi tarafınca yönetilmemiş. Bu katliamı düzenleyenlerin soyadlarını tam olarak hatırlayamadığımdan onların isimlerini yazamıyorum. 800'den fazla silahsız sivil öldürülmüş. Öldürülenler kendilerini korumak için karşı koyarlarken yalnızca bir Ermeni ölmüş. İnsanları koyun şeklinde kesmişler. Esir edip ölüme mahkum ettikleri insanlara kendi elleriyle büyük çukurlar açtırmışlar. Bu çukurların başına insanları gruplar hâlinde götürmüşler ve hayvan boğazlar şeklinde kestikten sonrasında çukurlara doldurmuşlar. Çukur başındaki bir Ermeni arsız arsız çukurdaki cesetleri sayarak ‘Burası 80 şahıs mi oldu? Bir on şahıs daha alır! Bir on daha kes!' diyince, on şahıs daha kesip çukura atmışlar ve üstünü toprakla kapatmışlar. Bu Ermeni müteahhit, sırf eğlence olsun diye bir binadan Türklerin teker teker çıkmalarını emretmiş. Dışarı çıkanların kafalarını keserek, böylece ortalama 80 kadar insanı katletmiş.
KüRTLERİ DE ÖLDüRDüLER
Erzincan'dan Erzurum'a ricat eden Ermeni sürüsü, yollarının üstünde önlerine çıkan tüm Müslüman nüfusu katletmişlerdi. Lojistik destek hatlarından çekilen, muharebe teçhizatına dahil toplar üstü kapalı at otomobillerinde naklediliyordu. At otomobillerini, işlerini itina ile icra eden kiralık, sivil, silahsız Kürtler yönetim ediyorlardı. Erzurum'a yaklaştıkça Ermeni kaçaklar ve askerler mola yerlerinde bu Kürtleri öldürmeye başladılar. Bu işi her seferinde subayların avludan evlere girdikleri zamanı kollayarak gerçekleştirdiler. Subaylar gürültüleri duyup koşarak dışarı çıktıklarında, Kürtleri korumak için müdahale edince, silahlı kalabalık onların üstüne yürümüş ve onları da aynı şekilde tepelemekle tehdit etmişti. Katliamlar hayvanî bir vahşetle yapılıyordu. Mesela Teğmen Mzivani Erzurum Garnizonu topçu subayları toplantısında, şöyleki bir vakaya şahit bulunduğunu anlatmıştı:
‘Ağır yaralı ve yerde can çekişmekte olan bir kürde bir Ermeni askeri koşarak yaklaşmış ve ağzına bir sopa sokmaya çalışmış. Dişleri sıkılı vaziyette ölmek suretiyle olan insanın ağzına sopayı sokamayınca üstündeki elbiseleri çıkarmış. Ermeni, ölmekte olan insanın çıplak karnına çizmesinin demir ökçeli topuklarıyla vurmaya başlamış. Kaplıca'da kaçmayı başaramayanların tamamı katledilmişti.'
ERMENİ AYDINLARI DA DESTEK OLDU
Katliamı engelleme imkânı bütünüyle Ermeni aydınlarının elindeydi. Bu kırım yaşandıysa, bundan bir tek ayak ekibi görevli değildi. Son zamanlarda gözlemleme imkânı bulduğum kadarıyla, kitle hâlindeki basit Ermeniler, kendi aydınlarının, bilhassa de içlerinden bazılarının emirlerine harfiyen riayet ediyorlardı. Subay ekibinin büyük çoğunluğunun Ruslardan, asker ekibinin tamamına yakınının Ermenilerden oluştuğu benim alayımda, onların açıkça haydutluk faaliyetlerini önlemek maksadıyla, münasebetsizlikleriyle en başından itibaren açık ve emin bir halde savaşım edecek hiçbir gerçek gücümüzün olmadığını söylemem kafi olur herhâlde. Hatta kırım gecesi, alayın araçlarının tekerlerinin bulunmuş olduğu avluda bir tek bir subay nöbetçiyken bile kiralık seyis Kürtlerden asla birisi öldürülmemiştir. Maiyetimdeki subaylar bana bu şekilde rapor vermişlerdi. Kürtler orada silahsız olarak bulunuyorlardı. Onların birkaç adım ötesinde ise silahlı Ermeni askerleri vardı ve ortalama 40 kişiydiler. İstisnasız tüm Ermeni aydınlarının suçlu bulunduğunu söylemek istemiyorum ve yapamam da. Hayır. Bu şekilde bir siyaset uygulamanın yanlış olduğuna, bunların alçaklık olduğuna inanan bilgili insanoğlu da gördüm. Bu kişiler, kendi halkının hayvanca içgüdülerine isyan etmiş hatta karşı koymuşlardı, fakat Ermeniler içinde bu tür insanların sayısı nispeten azdı. Onlar da neredeyse hain duyuru ediliyorlar ve Ermeni davasına ihanet etmiş sayılıyorlardı.
TüRKLERİ RUSLAR KORUDU
Eğer Erzurum'da Rus subayları olmasaydı, o süre Türk birlikleri kim bilir şehirde, geldiklerinde sağ kalan bir tek Türk bulamayacaklardı hükmüne vararak, Rus subaylarına da aynı şekilde davranıyorlardı. Şimdi, Ermenilerin kaçmadan ilkin Erzurum'da neler yaptıklarını ve ne kadar silahsız, yaşlı, hanım ve çocuk öldürdüklerini öğrenince, eski Romalı tarihçi Petroni'nin haklarında: ‘Ermeniler de insandır, fakat evlerinde dört ayakları üstünde yürürler.' söylediği; Rus şairi Lermontov'un da bir şiirinde isabetli bir halde; ‘Sen kölesin, sen korkaksın, sen Ermenisin' diyerek karakterize etmiş olduğu bu kişilerle gitmeme izin vermediği için Tanrı'ya teşekkür ediyorum.â€
KORGENERAL KAPTAN: TANIKLIKLAR ÖNEMLİ
ATASE Başkanı Korgeneral Eyüp Kaptan kitabın önsözünde yazdığı yazısında, tarihî vakaları gerçek yönleriyle ortaya çıkarmak, öğrenmek ve aydınlatmak için uygulanan yöntemlerden birisinin tanıkların şahitliğine başvurmak olduğuna dikkat çekerek, şunları söylemiş oldu:
“Doğu Cephesi'nde meydana gelen olayların birinci derecede tanıklarından birisi de Erzurum 2'nci Ermeni-Rus Kale Topçu Alay Komutanı Yarbay Tverdohlebof'tur. 1917 yılı sonlarında ve 1918 yılının ilk aylarında Erzurum ve Erzincan'daki Ermeni terörüne bizzat şahit olan Rus Yarbay Tverdohlebof'un gördüklerini ve yaşadıklarını aktardığı belgeler de tarihe tanıklık etmek suretiyle bu kitapta yayımlanmaktadır.
Yarbay Tverdohlebof'un ATASE Başkanlığı Arşivinde mevcut olan orijinal Rusça el yazılı belgelerin aslı ile Türkçe, İngilizce, Fransızca çevirileri bir arada kitap olarak kamuoyunun ve bilim dünyasının istifadesine sunulurken, Ermeni terörünün ulaşmış olduğu boyutlar tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilmektedir.
Ermeni vahşetinin ulaşmış olduğu boyutlar, Türklere karşı savaşan ve Ermenilerle iş birliği içinde bulunan Rus yarbayı bile çileden çıkarmaya yetmiştir. Yarbay Tverdohlebof, tüm çabalarına karşın Ermeni vahşetini önleyemediğini, üzüntü ile günlüğüne not düşmüştür. Şimdi soruyoruz, Ermeni soykırımından bahsedenler, bu belgelere ne diyeceksiniz.â€
ermenilerin türklere yaptıkları eziyet niçin lanıyor?
Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili haberler nedir?
Kızılay ile ilgili şiirler ve yapmış olduğu emekler nedir?
10 Kasım Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili İngilizce haberler nedir?
YORUMLAR