Hacet isim (ha:cet) Arapça §¥cet 1 . Herhangi bir şey için lüzumlu olma, gereklilik, lüzum: "Bu kadar külfete hacet yok.&...
Hacet
isim (ha:cet) Arapça §¥cet
1 . Herhangi bir şey için lüzumlu olma, gereklilik, lüzum:
2 . Tanrı'dan yerine getirilmesi beklenen arzu:
3 . İdrar ya da dışkı.
4 . İhtiyaç duyulan şey, lüzumlu şey:
isim (ha:cet) Arapça §¥cet
1 . Herhangi bir şey için lüzumlu olma, gereklilik, lüzum:
"Bu kadar külfete hacet yok."- .
2 . Tanrı'dan yerine getirilmesi beklenen arzu:
"Bu devri yüz kere yapabildiniz mi, ne olursa olsun her hacetiniz de yerine gelir."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . İdrar ya da dışkı.
4 . İhtiyaç duyulan şey, lüzumlu şey:
"Zile basacaktı, hacet kalmadı."- R. H. Karay.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- hacet dilemek
- hacet görmek
- hacetini yapmak (ya da görmek)
- haceti olmak
- hacet kalmamak
- hacet yok
Birleşik Sözler
- hacet kapısı
- hacet penceresi
- hacet tepesi
- hacet yeri
- defihacet
YORUMLAR