Bilim ile ilgili hadisler, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ilimle ilgili sözleri nedir? Hz Muhammed'in(s.a.v),İlme Dair Hadisler...
Bilim ile ilgili hadisler, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ilimle ilgili sözleri nedir?
Hz Muhammed'in(s.a.v),İlme Dair Hadisleri
(''Alimin abide üstünlüğü; benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir'')[Tirmizi, İlim 19, (2686)]
(''Tek bir fakih(bilgili), şeytana bin abidden daha yamandır'')[Tirmizi, İlim 19, (2083)]
(''İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Tanrı yolundadır.'')[Tirmizi, İlim 2, (2649); İbnu Mace, Mukaddime 17, (227)]
(''Kim ilim taleb ederse; bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur'')[Tirmizi, İlim 2, (2650)]
(''Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (Kıyamet günü) alevden bir gem ile gemlenir'')[Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlim 3, (2651)]
Sebep: İç başlık düzeni!
Mustafa Kemal Atatürk'ün bilimle ilgili söylediği sözler nedir?
Hz. Muhammed'in sulh ile ilgili hadisleri nedir?
Hz. Muhammed'in evrensel yasalarla ilgili hadisleri nedir?
Bu bildiri 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
(''Alimin abide üstünlüğü; benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir'')[Tirmizi, İlim 19, (2686)]
(''Tek bir fakih(bilgili), şeytana bin abidden daha yamandır'')[Tirmizi, İlim 19, (2083)]
(''İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Tanrı yolundadır.'')[Tirmizi, İlim 2, (2649); İbnu Mace, Mukaddime 17, (227)]
(''Kim ilim taleb ederse; bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur'')[Tirmizi, İlim 2, (2650)]
(''Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (Kıyamet günü) alevden bir gem ile gemlenir'')[Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlim 3, (2651)]
(''Alimin abide üstünlüğü; benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir'')[Tirmizi, İlim 19, (2686)]
(''Tek bir fakih(bilgili), şeytana bin abidden daha yamandır'')[Tirmizi, İlim 19, (2083)]
(''İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Tanrı yolundadır.'')[Tirmizi, İlim 2, (2649); İbnu Mace, Mukaddime 17, (227)]
(''Kim ilim taleb ederse; bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur'')[Tirmizi, İlim 2, (2650)]
(''Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (Kıyamet günü) alevden bir gem ile gemlenir'')[Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlim 3, (2651)] (((ALINTI)))
peygamberlik ile ilgili de warmı hadis bildiğiniz
03-03-2010 / Belirtilmemiş
Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vessellem) efendimizin ilimle ilgili sözleri
Yazıyı okumadan ilkin bir salavat getirelim ne dersiniz. İyi olmazmı.
İlim:
Bilmek, öğrenmek, idrak etmek ve bir şeyin hakikat ve mahiyetini kavrayıp
algılamak anlama gelir. Âlim ise; özetlemek gerekirse, bir şeyi hakkıyla bilen
ve algı eden kimse anlama gelir.
Dinimiz İslâm; ilim öğrenmeyi, bilgi sahibi
olmayı ve cehaleti ortadan kaldırmayı hedefler. Kur'ân-ı Kerim'in “oku†emri
ile başlaması ve bir çok âyet ile onlarca hadiste ilmin
teşvik edilmesi Müslümanların ilim öğrenmelerine ve öğrenilen bilgilerinin aktarılması hususunda
çaba etmelerine vesile olmuştur. Böylece bilimsel her şeyden mühim görmüşler,
birçok âlim yetişmiş ve âlimleri toplumun önderleri kılmışlardır. İlim elde
etmek ve Rasûl-i Ekrem'in bir tek hadisini dahi bizzat ondan
duyan kimseden işitmek için uzun yolculuklar meydana getiren ilim ehli kişiler
olmuşlardır. Onları bu çalışmalara teşvik eden başta inançları ve bu
inancın membaı olan Kur'ân ve Sünnet idi. Zaman içinde bu azim
ve çaba dikkatsizlik edilse de günümüzde Kur'ân ve Sünnet yolunda
bu güzelliği ve üstünlüğü devam ettiren âlimlerimiz mevcuttur ve 'ın
izniyle mevcut olacaktır.
"Rasûlullah (s.a.v.): “Muhakkak ki bu ümmet için,
her yüz senenin başlangıcında, kendisine dini tecdid edecek kimseler gönderecektirâ€(2)
buyurarak kendinden sonrasında her asırda çıkacak ve bid'atlarla dinden uzaklaşmış
olan insanları yine İslâm'ın hakiki mecrasına sokacak olan kimseleri haber
vermektedir. Bu zatlara “müceddid†denmektedir. Bu kutsal zatların özellikleri, bid'atları
temizleyip sünneti ihyadır. Rasûlullah'tan sonrasında geleceği belirtilen bu şahıslar, müceddid
manasında tecdid hizmeti yaparak sünneti ihya, bid'atı imha, bilimsel artırma,
amel ve düşüncede İslâm'a yine yönlendirme şeklinde işlerle insanları aydınlatacaklardır.
Konumuzun
başındaki Hadis-i Şerifte ilim ve ilim sahipleri olan âlimlerle ilgili
şu hususlar beyan edilmiştir:
İlim sahiplerine (c.c.) cennete giden yolu
kolaylaştırır; şu sebeple ilim öğrenmek için harcanan çaba, yolunda harcanmış
bir çabadır. İlim sahipleri Cenâb-ı Hakk'ı iyi mi bilip tanıması gerekirse
öyleki bilirler. saygısını ve sevgisini kalplerinde devamlı hissederler. Bir
mü'minin hakkında bilimsel ne kadar ileri derecede ve muhteşem
olursa, 'a karşı huşusu da o denli muhteşem olur. “'tan
kulları içinde sadece ilim sahibi olanlar korkar.â€(3) Dolayısıyla ilim sahipleri
peygamberin uyarmasından hakkıyla yararlanır, maddi ve manevi kirlerden kendilerini temizler
ve kötülüklerin her çeşidinden korunurlar. Peygamber Efendimiz: “Ben sizin 'tan
en fazlaca korkanınız ve en ileri takva sahibi olanınızımâ€(4) buyuruyor.
'tan korkan âlimlerin saygısı, korkusu ve sevgisi ne kadar yüksek
olursa 'a olan yakınlıkları da o denli büyük olur. Bunun
için 'ın en fazlaca kıymet verdiği kimseler âlimler olmaktadır.
Melekler, ilim
taliplerine tazim gösterirler. Onların çalışmalarını ve insanlara karşı faydalarını kolaylaştırırlar.
“Senin vesilenle Teâla'nın bir kimseyi hidayete erdirmesi, senin için
dünyadan ve dünyada olan her şeyden daha hayırlıdırâ€(5) Hadis-i Şerifi
mucibince ilim sahipleri insanlığın hastalığı olan cehaleti ortadan kaldırıp hidayet
yollarını açarlar. Yeryüzünde ve gökyüzünde bulunan tüm yaşam sahipleri, ilim
sahipleri için rahmet duası okumaktadırlar.
İlim ibadetten fevkalâde üstündür, kamerin yıldızlara
üstünlüğü şeklinde. El-Kâdı bu Hadisi; ibadetin kemal ve nuru âbidden
başkasına geçmez, kendinde kalır, âlimin nuru ise başkasına geçer üstünlük
bundan dolayıdır diye açıklamıştır.
Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberlik rütbesinin üstünde bir
aşama yoktur. Peygamber olmayanlar için de bu rütbeye varis olmanın
üstünde bir aşama mevcut değildir. İlim elde eden, dünyada elde
edilebilecek nasiblerin en ziyadesini elde etmiştir.
Peygamberlerin dirhem ve dinar bırakmayacakları
belirtilmiştir. Bunlarla dünyanın fâni olan her şeyi ifade edilmiştir. Zira
bu iki şey bir kıymet birimi olmaları hasebiyle tüm dünyalıkları
temsil ederler. Rasûller bu fâni dünyalıklardan sadece yoksulluk miktarında almışlar
ve vefatlarında da paylaşılacak herhangi bir maddi miras bırakmamışlardır.
Ebu Hureyre
(r.a) bigün Medine'de sokağa çıktı. Halk sokakta dolaşıyordu. Onlara
şöyleki seslendi:
‘Peygamberimizin mirası bölüşülüyor, siz ise burada zaman geçiriyorsunuz, gidip
o mirastan payınızı alsanız ya?' diyince halk: ‘Nerede bölüşülüyor?' diye
sorar. Ebu Hureyre (r.a): ‘Mescitte bölüşülüyor' diye çözüm verir. Halk
koşarak mescide gider, sonrasında geri dönerler. Ebu Hureyre (r.a) onların
geri geldiklerini görünce, sorar: ‘Ne oldu?' Onlar çözüm verir: ‘Biz
mescide gittik, fakat sizin söylediğiniz şeklinde orada bölme edilen herhangi
bir şey görmedik' derler. Ebu Hureyre (r.a) yine sorar: ‘Siz
mescitte asla kimse görmediniz mi?' Onlar: ‘Evet, bazı kimseler gördük,
bir kısmı namaz kılıyor, bir kısmı Kur'an okuyor, bir kısmı
da helâl ve haram şeklinde mevzular tartışıyordu' derler. Bunun üstüne
Ebu Hureyre (r.a): ‘Yazıklar olsun size! İşte o, Peygamberin mirasıdır'
der.
Hadisin son kısmında, Rasûlullah (s.a.v.), bilimsel elde etmenin fevkalâde bir
bolluk, dünyalıkla ölçülemeyecek kadar fazla bir hayır bulunduğunu belirtmekte ve
bu bolluğa ermek isteyenleri teşvik etmiş bulunmaktadır.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Mevtul
âlimi kemevtul âlem / Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir†buyuruyor.
Âlimin yaşaması nice kalplerin yeşermesini sağlar. Tüm insanlık ondan faydalanır,
can bulur. Faydasız şeylerin yok olması hiç kimseye zarar etmez; fakat
âlemi yeşerten, can veren, ölü kalplere 'ı bildiren, peygamberini tanıtan,
Ehl-i Beyti, Sahabeleri, dinimizin gereklerini, özetlemek gerekirse rıza-yı ilâhiyi tanıtan kimselerin
vefatı; onun için, sevgiliye vuslat olurken, bizim için bu yakınlık
ilimlerinden yoksun olmak anlama gelir.
Tüm insanlık aniden ölecek olsa, bu
ne kadar büyük bir felâket ise, bir âlimin ölümü de
bu aşama felâkettir. Hele bir düşünün, batınî ve zahirî ilimleri
cemeden bir ilim okyanusu, 'ın yakınlık yollarını bizlere alıştıran, bizleri
'a yönelten bir dostu, Peygamber Efendimizi bizlere tanıtan ve
sevdiren bir peygamber varisi, aniden aramızdan ayrılıyor. İşte bu
üzüntü ve üzüntülerin en büyüğüdür. Tek teselli, çaba ve çabalarını
bıraktığı yerden alıp devam ettiren bir varis bırakmasıdır.
"Ölümümüzden sonrasında mezarımızı
yerde aramayın. O, Ariflerin kalbindedir"(7) kelamı misali, aramızdan ayrılsalar bile,
adı ve ruhaniyetleri gönüllerde yaşamaya devam eden Hak dostları, kalplere
refah ve ‘ın gürül gürül akan lütuf çeşmeleridir.
Makamları Firdevs, mekânları
Kâinatın Efendisinin yanı olsun. Gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki her
şeyi yaratan (c.c.); bizi Kur'ân, Sünnet ve Ehl-i Beyt
aşığı kılsın, ve Peygamber arkadaşlarının yolundan ayırmasın. Amin.
ya bilime verdiği ehemmiyet benim konum bilginiz var ise destek olun lütfen
Hz. Muhammed'in akraba ziyareti ile ilgili sözleri nedir?
İslam dininde akrabayı görüp gözetmenin,akraba ziyaretinin öteki adı sıla-i rahim'dir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Bu Konudaki Hadisleri:
"Tanrı'a yakarma eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahim edersin." (Buharî, Zekât, 1)
"Teyze, anne yerindedir." (Tirmizi, Birr, 5)
"Yoksula meydana getirilen sadaka bir sadakadır. Bu sadaka akrabaya yapılmışsa iki sadaka anlama gelir. Biri sadaka, diğeri sıla-i rahimdir ki bu da sadaka sayılır." (Tirmizi, Zekât, 26)
"Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez." (Buhari, Edeb, 11)
" Tanrı'a ve ahiret gününe inanç eden kimse akrabasını görüp gözetsin." (Buharî, İlim, 37; Müslim, İmam, 74-77)
"Her kim rızkının bolca olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin." (Buhari, Edeb, 12)
''Ey insanoğlu, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanoğlu uyurken namaz kılın ki selâmetle Cennete giresiniz." (Tirmizî, Et'ime, 45)
"Akrabalık, Arş'ta asılıdır. Der ki: "-Beni gözeteni Tanrı gözetsin; beni terk edeni Tanrı terk etsin." (Müslim, Birr ve Sıla, 17)
''Her Cuma gecesi insanoğlunun amelleri Tanrı'a arz olunur: Yalnız sıla-i rahimde bulunmayanların amelleri kabul olunmaz." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 484)
Sıla-i rahim mevzusunda dikkat edilecek hususlârdan biri de şudur: İyilik, karşılık bekleyerek yapılmamalı, bir tek görüp gözeten yakınlara karşı sıla-i rahimde bulunulmamalı; aksine, unutan, akrabalık bağlarını koparanlara karşı da bu vazife yerine getirilmelidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu mevzuda şöyleki buyurmaktadır: "İyiliğe benzeri ile karşılık veren şahıs, tam anlamıyla akrabasını görüp gözetmiş olmaz. Hakiki sıla, kişinin kendisi ile ilgiyi kesenleri görüp gözetmesidir." (Buharî, Edeb, 15)
İyilik her durumda düşünülmeli ve yapılmalıdır. Yoksul ve kuvvetsiz iken iyilik ve yardımdan söz edip, varlıklı ve kuvvetli duruma yükselince başka türlü hareket etmek, fesâd ve ahlâksızlıktan başka bir şey değildir.
Kaynak :İslamiyet gen.tr
hz. muhameddin 10 tane hadisi isterim
Mustafa Kemal Atatürk'ün bilimle ilgili söylediği sözler nedir?
Hz. Muhammed'in sulh ile ilgili hadisleri nedir?
Hz. Muhammed'in evrensel yasalarla ilgili hadisleri nedir?
YORUMLAR