İbni Haldun'un sosyoloji hakkında görüşleri nelerdir?

İbni Haldun'un sosyoloji hakkında görüşleri nedir? İbni Haldun'un Sosyolojinin Temelini Oluşturan Görüşleri İbn-i Haldun,...

İbni Haldun'un sosyoloji hakkında görüşleri nedir?

İbni Haldun'un Sosyolojinin Temelini Oluşturan Görüşleri

İbn-i Haldun, sosyolojinin kurucusudur. Her ne kadar ondan ilkin Farabi'nin eserlerinde, bilhassa toplumsal ve siyasî yaşamın kanunlarına ilişkin ilk temellerin atılmış ve tohumlarının ekilmiş olduğu görülürse de bunların hiçbiri İbn-i Haldun'un ortaya koyduklarını ve dehasını küçültmez, bu bilimsel müstakil bir hale getiren ve koyduğu kanunlara gore inceleyen odur. Ek olarak İbn-i Haldun'u Osmanlı Sultanlarının en fazla okudukları bir şahsiyet olarak görüyoruz.





İbn-i Haldun, kazanç ve hayatta faydalandığımız herşeyin insanoğlunun emek ve çalışmasının kıymeti bulunduğunu söylemekle yeni bir nazariye ortaya atmış oluyor. Emek hakkında bu görüşlerine bakarak onu sosyalistlere yaklaştırmak isteyenler vardır.

Hâlbuki o, mülk ve sermayeler meşru yollarla elde edildikten sonrasında masundur, ne devlet ve ne de cemaat bu ana para ve mülklere el azaltamaz demektedir. İbn-i Haldun, emek ve çalışmaya bu yolla kıymet biçtikten sonrasında, kazanan çeşitlerini, kazanç temin eden hüner, sanat ve zanaatları anlatmaya adım atar.

Sanayinin inkişafının en önemli amillerini anlatır. İhtikârcılığı, ilmî fakat şiddetli bir dil ile kötülüyor. İhtikâr yapmanın neticesi, muhtekir için çok fena olacağım konu alıyor. Sanat ve zanaatın, bilhassa sanayin inkişafını gereksinim ve kültür bakımından çok güzel ve çok ilmî bir şekilde izah ediyor.

İbn-i Haldun'a gore ilim ve fenlerin gelişmesi ve ilerlemesi, toplumsal ve medenî yaşamın inkişafına bağlıdır. Kısaca toplumsal yaşam geliştikçe onlar da gelişecektir.


Avrupalılar gerek İbn-i Haldun'un şahsına ve gerek geçmişine ve bilhassa Mukaddime'sine pek büyük önem vermişlerdir. Avrupa dillerinde yazılan büyük ve minik hacimdeki ansiklopediler başta olmak suretiyle İbn-i Haldun'dan ve Mukaddimesinden bahsederler. Arab ve Arab edebiyatı geçmişine dair eserler yazan tüm yazarlar, İbn-i Haldun ve eserleri hakkında bilgi vermişlerdir.


''n kimse yanlış fikre kapılarak, tüm iş ve hareketlerinde kendisini yeneni örnek edinir ve ona benzemeye çalışır. Onun galebesinin, alışmış olduğu âdetten, meslek ve mezhepten ileri geldiği vehmine kapılır bunu da galebesinin sebepleri ile karıştırır. Oğulların babalarına benzemeleri hususundaki hallerine dikkat edersen, oğulların daima babalarım kendilerine rehber edinmekte bulunduğunu görürsün. Bu da oğulların babalarının olgunluk ve üstünlüklerine inanmalarından ileri gelmektedir. Bu hal çağımızda Endülüs'te gözükmektedir. Bu ülkedeki müslümanlar kendilerine galebe çalmakta olan Gal'leri kendileri için rehber edinmektedirler. Giyim ve kuşamları, birçok âdet ve halleri itibariyle onlara benzemeye çalışırlar, onlar benzer biçimde duvarlarına ve su havuzlarının ve evlerinin duvarlarına fotoğraf ve heykelleri çizerler ve koyarlar. Bu tarz şeyleri gören bu hallerin salgın vesikası bulunduğunu hikmet gözü ile görebilirler. Bu halleri gören ''Halk hükümdarın dinindendir.'' sözünün manasım anlamış olur. Şundan dolayı bunlar bu kabilden olan şeylerdir. Hükümdar, idaresi altında bulunanlardan üstündür.''


''Bir devlette halka yüklenen vergilerin miktarı azca olursa, halk emek harcayarak para ve servet kazanmaya heves ve rağbet eder, memleket mamur, hale gelir. Vergiler azalınca istihsal (üretim) artar, mal ve para kazanmanın yollan, çoğalır. Bir memleketin inanç, bayındırlığı artar; vergileri azalırsa, o devletin hâkimiyeti sürekli ve istikrarlı olur.''








Sebep: İç başlık






  • İbni Haldun


  • İbni Sina'nın bilime katkıları nedir?


  • İbn-i Haldun kimdir, yaşamı ve emekleri hakkında bilgi verir misiniz?



Sosyolog İbn'i Haldun (1332-1406)


Doğumu ve Yetişmesi





Tam adı Abdurrahman b. Muhammed b. Ebu Bekr Muhammed b. Hasan'dır.

İbn'i Haldun, Hicrî 732 senesinde nesli sahabilerden Vâil b. Hacer'e uzanan Arap bir ailede Tunus'da hayata merhaba dedi. Aslı Yemen kabilelerinden Hadramut'a kadar uzanır. Dedelerinden ilk olarak Halid b. Osman Endülüs'teki Karmuna'ya hicret etti. Endülüs halkının âdeti olarak Halid olan ismine u ve n harfleri ilave edilerek adı Haldun'a dönüştü.


Babası fakih idi ve kendini fıkıh ile edebiyata adamıştı. İbn'i Haldun, Tunus'ta Kur'an-ı Kerim ezberleyerek ve tecvit öğrenerek yetişti. Hem de babasından Arapça ilimleri, İslam hukuku ve Arapça dersleri aldı. Babası, İbn Haldun'un dönemindeki en iyi âlimlerden ders almasına itina gösterdi.İbn'i Haldun yaşamının ilk dönemlerinde uzun bir süre hükümette işgören olarak çalıştı.

Seyahatleri
  • İbn'i Haldun Tunus'u bırakıp Cezayir'deki Biskra'ya giderek yerleşti. Biskra'dan da gene Cezayir'deki Konstantin'e geçti. Sonrasında ailesini Konstantin'de bırakarak Fas'a geçti.
  • İbn'i Haldun, o dönemde Batı İslam dünyasının başkenti olan Fas'a yerleşip orada kaldı.
  • Ibn Haldun, Endülüs'e gitti ve hemen sonra Cezayir'e döndü.
  • Yedi yil sonrasında ailesi ile beraber Tilmisan'a sonrasında da Fas'a gitti. Fas'ta ilim ögrenmeye ve ögretmeye devam etti. Sonrasında ailesini Fas'ta birakip yine Endülüs'e döndü. Granada'da bir süre kaldiktan sonrasında Magrib'e geldi.
  • Ibn Haldun, Tilmisan'da bir kez daha ailesi ile bir araya geldi. Bir süre kitap telifi ve okumak için burada kaldiktan sonrasında Cezayir'deki Seleme Ogullari kalesine gitti ve burada dört yil kaldi. Bu zamanda el-Ibar isminde kitabini düzenledi ve hemen sonra kontrolden geçirip milletler tarihini ekletti. Sonrasında yine Tunus'a döndü.
Kahire'ye Yerleşmesi
  • Ibn Haldun, hicrî 784 yilinda hac ibadetini yerine getirmek istedi ve kirk gün deniz yolculugu yaptiktan sonrasında İskenderiye'ye ulasti. Bu zamanda Sultan Berkuk yönetimi üstleneli hemen hemen on gün olmustu. Bu yıl hacca gitme imkani olmadi ve Kahire'ye geldi.
  • Kahire'de, ilim talebeleri kendisinden ders almak istediler ve Ezher Camiinde ders vermeye baslayan Ibn Haldun'un mertebesi terfi etti ve Sultan Berkuk tarafindan ödüllendirildi. Kahire'de kalmaya karar verdikten sonrasında ailesini de getirmek istedi. Fakat geri dönmesini saglamak için Tunus Sultani bunu kabul etmedi. Sultan Berkuk devreye girerek Tunus Sultanina mektup yazdi.
  • Ibn Haldun, Amr b. As Camii yakinindaki Kamhiye medresesinde ögretmenlik sonrasında da Misir Kraliyet kadiligi görevine getirildi. Bu zamanda ailesi Tunus'tan vapur ile Kahire'ye gelirken vapur kasirgaya tutulup batti ve ailesinin hepsi bogularak öldü. Büyük bir üzüntüye ugrayan Ibn Haldun'un gittikçe üzüntüsü artti ve görevden ayrilmaya karar verdi. Ilim, ders verme, okuma ve kitap telif etmeden baska kendini teselli edecek bir sey bulamadi.
  • Ibn Haldun, Misir'da 24 yıl kaldi. Bu zamanda hac, Beyt-i Makdis'i ziyaret ve Timurlenk ile görüsmek için Şam'a gitmesinden baska Mısır'dan asla ayrilmadi.
Başarıları
  • el-Ibar, Divan-i Mübteda, el-Haber fi Eyyamu'l-Arab, el-Acem ve el-Berber eserlerinin en meshurlaridir. (Türkçe'de malum en meşhur eseri: Mukaddime)
  • Sosyoloji, Mimarî ve tarih ilimlerinin gerçek kurucusu olması en büyük başarılarındadır.
Vefatı

Hicri 808 yılının Ramazan ayında Mısır'da vefat etti ve burada defnedildi.


Yaklaşımları


İbn-Rüşt'ün talebesi olan İbn-i Haldun, yaşamış olduğu sürece İspanya'daki son müslüman devletlerin ortadan kalkışını belirleyen vakalara, Şimal Afrika'daki toplumsal karışıklıklara şahit olmuş, Timur istilası esnasında doğuda bulunmuştur. İbn- Haldun'un en mühim eseri olan “Mukaddime†onu uygar toplumbilimlerin öncülerinden biri olmasını elde etmiştir.


İbn- Haldun'un toplumbilimsel tarih tanımı önemlidir; tarihin gerçek mevzusu bizlere insanoğlunun toplumsal durumunu, şu demek oluyor ki uygarlığını anlatmak ve buradan ona bağlanan olguları; gelenekleri, aile ve kabile yaşamını, hükümdar ailelerinin doğuşuna yol açan üstünlüklerini, toplumsal tabakalar arası ayrımları, insanların geçimlerini sürdürmek için yaptıkları uğraşları kısacası nesnelerin doğası gereği toplumun yapısında meydana gelen değişmeleri öğretmektir. Görüldüğü benzer biçimde İbn-i Haldun tarih incelemesi ile aslında bugün bizim toplumbilimsel araştırma konularımızın bir kısmını incelemektedir.


İbn-Haldun her türlü ergonomik düşünceyi bir yana bırakarak, nesnel bir tavırla siyasal egemenliklerin larını ve işleyiş süreçlerini incelemiştir. Onun için aslolan problem insan iradesinden bağımsız olarak meydana gelen çevrimsel (cyclique) bir olguyu izah etmek ve bu tertipli akışın nedenlerini belirlemektir.


Ortaya çıkardığı kuram, Platon'un açıklamış olduğu çevrimler kuramını hatırlatmaktadır. İbn-i Haldun için de kral ailelerinin ve yönetici aristokrasilerin evrimini kuşaklar arasındaki ruhsal açıdan görülen farklılıklar açıklamaktadır. Toplumsal yaşam naturel bir olgudur. Yaşam koşulları, bilhassa coğrafi ortamın ve iklimin şartlarına bağlı olarak şekillenmektedir. Bu koşullar ise siyasal olgulardan daha emin ve süreklidir.


İbn- Haldun' gore insan otoriteye gereksinim duyan tek canlıdır; otorite eğer olmazsa düzensizlik ve düzensizlik yargı sürer, insandaki fena güdüler öne geçer. Otorite ise güçle kurulur ve cesaretleri, kendi aralarındaki birlikleri yardımıyla onu elde etmeği başaran topluluklara aittir. İktidarı ele geçirme davranışı yaratan nitelikler göçebe yaşamı ile kazanılmıştır. Buna örnek olarak İbn- Haldun en büyük fetihleri yapanlar göçebe ya da yarı göçebe toplumlar olan Germen, Hun, Arap, Moğolları gösterir.

İbn- Haldun otoritenin ele geçirilme nedenini belirledikten sonrasında, bir kral ailesinin, bir partinin, bir grubun egemenliğinin ortalama yaşama süresini inceler ve bunun çoğu zaman üç dönem şu demek oluyor ki ortalama bir yüzyıl sürdüğünü ileri sürmüştür. Buna niçin olarak da iktidarın yürütülmesinin umutsuz ve düzensiz kuşaklardan alınıp kuvvetli gruplara devredilmesini göstermiştir. İktidarı ellerine tutanlar sonunda haiz oldukları iktidarı/otoriteyi fetihlerle ve kanıtlama ettikleri cesaret ve yeteneklerinin bir ödülü olarak değil de doğumlarıyla ya da aile bağlarının bir devamı olarak haiz olduklarını düşünmeye başlarlar. İbn- Haldun'a gore böylece de kendilerini yıkılmaya elverişli bir duruma gelirler.


İbn- Haldun otoritenin değişme sürecini incelerken, bilhassa maliye ve para sistemlerinden gelen ekonomik kaygılar ile bu çözülme sürecinin daha da ağırlaştığını görmüştür. Her siyasal yıkılışın kamu borçları ile hususi borçlar için bir çözüm getirdiğini, şu demek oluyor ki her yıkılışın aslında mali yönden tam bir hesap tasfiyesi anlamını taşıdığını ileri sürmüştür. O'na gore toplumlardaki bir çok ayaklanma ve diktatörlük vakasının temelinde borçlanmanı getirmiş olduğu sıkıntılar yatmaktadır. İbn- Haldun ek olarak imparatorlukların son günlerinde nüfusun iyice artmış olmasının ve bunun gitgide ekonomik güçlükleri de arttırmasının da çözülme sürecinde etkili bulunduğunu söylemiştir.




Sebep: Düzenlendi.




Bu ileti 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
İbni Haldun'un Sosyolojinin Temelini Oluşturan Görüşleri

İbn-i Haldun, sosyolojinin kurucusudur. Her ne kadar ondan ilkin Farabi'nin eserlerinde, bilhassa toplumsal ve siyasî yaşamın kanunlarına ilişkin ilk temellerin atılmış ve tohumlarının ekilmiş olduğu görülürse de bunların hiçbiri İbn-i Haldun'un ortaya koyduklarını ve dehasını küçültmez, bu bilimsel müstakil bir hale getiren ve koyduğu kanunlara gore inceleyen odur. Ek olarak İbn-i Haldun'u Osmanlı Sultanlarının en fazla okudukları bir şahsiyet olarak görüyoruz.


İbn-i Haldun, kazanç ve hayatta faydalandığımız herşeyin insanoğlunun emek ve çalışmasının kıymeti bulunduğunu söylemekle yeni bir nazariye ortaya atmış oluyor. Emek hakkında bu görüşlerine bakarak onu sosyalistlere yaklaştırmak isteyenler vardır.

Hâlbuki o, mülk ve sermayeler meşru yollarla elde edildikten sonrasında masundur, ne devlet ve ne de cemaat bu ana para ve mülklere el azaltamaz demektedir. İbn-i Haldun, emek ve çalışmaya bu yolla kıymet biçtikten sonrasında, kazanan çeşitlerini, kazanç temin eden hüner, sanat ve zanaatları anlatmaya adım atar.

Sanayinin inkişafının en önemli amillerini anlatır. İhtikârcılığı, ilmî fakat şiddetli bir dil ile kötülüyor. İhtikâr yapmanın neticesi, muhtekir için çok fena olacağım konu alıyor. Sanat ve zanaatın, bilhassa sanayin inkişafını gereksinim ve kültür bakımından çok güzel ve çok ilmî bir şekilde izah ediyor.

İbn-i Haldun'a gore ilim ve fenlerin gelişmesi ve ilerlemesi, toplumsal ve medenî yaşamın inkişafına bağlıdır. Kısaca toplumsal yaşam geliştikçe onlar da gelişecektir.


Avrupalılar gerek İbn-i Haldun'un şahsına ve gerek geçmişine ve bilhassa Mukaddime'sine pek büyük önem vermişlerdir. Avrupa dillerinde yazılan büyük ve minik hacimdeki ansiklopediler başta olmak suretiyle İbn-i Haldun'dan ve Mukaddimesinden bahsederler. Arab ve Arab edebiyatı geçmişine dair eserler yazan tüm yazarlar, İbn-i Haldun ve eserleri hakkında bilgi vermişlerdir.



''n kimse yanlış fikre kapılarak, tüm iş ve hareketlerinde kendisini yeneni örnek edinir ve ona benzemeye çalışır. Onun galebesinin, alışmış olduğu âdetten, meslek ve mezhepten ileri geldiği vehmine kapılır bunu da galebesinin sebepleri ile karıştırır. Oğulların babalarına benzemeleri hususundaki hallerine dikkat edersen, oğulların daima babalarım kendilerine rehber edinmekte bulunduğunu görürsün. Bu da oğulların babalarının olgunluk ve üstünlüklerine inanmalarından ileri gelmektedir. Bu hal çağımızda Endülüs'te gözükmektedir. Bu ülkedeki müslümanlar kendilerine galebe çalmakta olan Gal'leri kendileri için rehber edinmektedirler. Giyim ve kuşamları, birçok âdet ve halleri itibariyle onlara benzemeye çalışırlar, onlar benzer biçimde duvarlarına ve su havuzlarının ve evlerinin duvarlarına fotoğraf ve heykelleri çizerler ve koyarlar. Bu tarz şeyleri gören bu hallerin salgın vesikası bulunduğunu hikmet gözü ile görebilirler. Bu halleri gören ''Halk hükümdarın dinindendir.'' sözünün manasım anlamış olur. Şundan dolayı bunlar bu kabilden olan şeylerdir. Hükümdar, idaresi altında bulunanlardan üstündür.''


''Bir devlette halka yüklenen vergilerin miktarı azca olursa, halk emek harcayarak para ve servet kazanmaya heves ve rağbet eder, memleket mamur, hale gelir. Vergiler azalınca istihsal (üretim) artar, mal ve para kazanmanın yollan, çoğalır. Bir memleketin inanç, bayındırlığı artar; vergileri azalırsa, o devletin hâkimiyeti sürekli ve istikrarlı olur.''








  • İbni Haldun


  • İbni Sina'nın bilime katkıları nedir?


  • İbn-i Haldun kimdir, yaşamı ve emekleri hakkında bilgi verir misiniz?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: İbni Haldun'un sosyoloji hakkında görüşleri nelerdir?
İbni Haldun'un sosyoloji hakkında görüşleri nelerdir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/ibni-haldunun-sosyoloji-hakknda.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/ibni-haldunun-sosyoloji-hakknda.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content