Gösterim: 66 Boyut: 17.6 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/> İcma (Arapçada “görüş birliğiâ€), İCMA-İ üMM...
Boyut: 17.6 KB" style="max-width:100%;margin: 2px;"/>
İcma
(Arapçada “görüş birliğiâ€), İCMA-İ üMMET olarak da bilinir, İslam müçtehitlerinin hukuki bir soruna ilişkin olarak aynı yargı üstünde birleşmeleri. Kuran ve sünnetten sonrasında İslam hukukunun (fıkıh) üçüncü membaıdır.İcma, yalnız bazı hukuki sorunlarla ibadetlerde söz mevzusu olabilir. Tanrı'nın varlığı, peygamberlik şeklinde inanca ilişkin mevzular için icma gerekmez. Kıyametin zamanı şeklinde sadece Tanrı'nın bilgisi içinde olan ve gayb (bilinmeyen, görülmeyen) kapsamı içindeki şeyler de icma ile bilinemez. Gene, bilimle kavranabilecek mevzularda da icmanın bir anlamı yoktur. İcma zayıf bir kanıt üstüne varılan görüş birliğidir; işlevi de zayıf kanıta kesinlik kazandırmaktır.
İcmanın gerçekleşebilmesi için aynı dönemde yaşayan tüm İslam müçtehitlerinin mevzuya ilişkin düşüncelerini bildirmiş olması gerekir. Fakat bunun olanaksızlığı bir çok bilgini bazı sınırlamalara götürmüştür. Mesela ehl-i sünnet bilginlerine gore bid'at ehli bilginler icmaya katılamazlar. Buna karşılık Şii mezhepler için sadece ehl-i beyt (Hz. Muhammed'in ev halkı) imamlarının, müçtehitlerinin icması bağlayıcılık taşır.
İslam bilginlerine gore icma sırasıyla üç dereceye ayrılır: Her müçtehidin tartışılan hukuki soruna ilişkin olarak aynı yargıyı benimsediğini açıkça söylemesiyle oluşan açık (sarih) icma, bir dönemde belli bir yargıya ulaşan müçtehidin bunu açıklamasından sonrasında diğer müçtehitlerin karşı çıkmamalarıyla oluşan sükuti icma, aynı mevzuda görüş bildiren müçtehitlerin ayrıntılarda ayrılmakla beraber temel mevzuda birleşmeleriyle oluşan dolaylı icma.
İcmanın, İslamın temel lan olan Kuran ve sünnetten bir kanıta, nassa dayanması, bir senedi olması zorunludur. Nasslanın ortaya koyduğu kati ve açık bir yargı temelde icmayı gereksiz kılar. Kıyasın icma için dayanak olup olmadığı münakaşa mevzusudur. Ortaya çıkan üç görüşten birincisine gore, kıyasın kişilere gore değişmesi ve bir kanıt oluşu üstünde icma bulunmaması sebebiyle üstüne icma kurulamaz. İkinci görüşe gore benzetme, Kuran ve sünnete dayanan bir kanıt olduğundan icmaya dayanak olabilir. Bu iki karşıt görüşü uzlaştırmaya yönelik üçüncü görüşe gore, sadece öne sürülen sebebi hakkında açık bir nass olan benzetme icma için dayanak olabilir.
Bazı hukukçular icmanın varlığının kesinlik kazanması için ahad haberle (tek kişinin aktardığı haber) aktarılmasını kafi görür. Buna karşılık büyük çoğunluk kuşkuya yer vermeyecek bir kesinlikte saptanmış olması icap ettiğini savunur.
Tüm koşullara uygun halde oluşan ve saptanan icma, İslam hukukunun yargı temellerinden biri durumuna gelir. Bu şekilde bir icmaya karşıcılık edilmesi caiz olmadığı şeklinde, yasal bir anlamı da olmaz. Bilginler icmanın böylesine kati ve bağlayıcı bir kanıt oluşunu Kuran ve sünnetten getirdikleri nasslarla kanıtlarlar. Kuran, “müminlerin yoluâ€ndan ayrılanların Cehennem'e gireceklerini bildirir (Nisa 115). Buradaki “müminlerin yolu†bilginler tarafınca icma olarak yorumlanır. Birçok hadis de ümmetin hata ve sapıklık üstünde birleşmeyeceğini, Müslümanların genel olarak iyi kabul etmiş olduğu şeylerin Tanrı katında da iyi olacağını dile getirir. Bu hadisler de ümmetin yargısı anlamına gelen icmanın bağlayıcılığının kanıtları sayılır.
Kaynak: Ana Britannica
İCMA
a. (ar. icmâ). Esk.
1. Dağınık unsurları bir araya getirme, toparlama.
2. icma-yı ümmet, din bilginlerinin, dinle ilgili bir mevzuda görüş birliğinde olmaları.
—ANSİKL. isi. huk. icma İslam hukukunun larından biridir. Bu hukukun temel membaı olan Kuran ve sünnette açık bir kurahn bulunmaması durumunda İslam hukuku bilginlerinin görüşlerine başvurulur. icma, belirli bir dönemdeki hukuk bilginlerinin bir mesele mevzusundaki görüş birliğidir. İslam bilginleri bir mesele mevzusunda görüş birliğine varınca bu icma sayılır ve itiraz edilemez bir kanıt olarak görülürdü. Hz. Muhammet'in ölümünden sonrasında, İslam hukukunun temel larında sorunları çözmeye kafi kaide bulunmadığı zamanlarda icma mühim bir olarak ortaya çıktı, icma üç yolla meydana gelirdi: kavli, fiili, takriri ya da sükuti. Bir devrin tüm İslam bilginleri bir mesele ko.ıusunda aynı düşüncede olduklarını sözleriyle bildirmişlerse kavli bir icma oluşurdu. Aynı bilginler eylemleriyle düşüncelerini belirtmişlerse fiili icma söz mevzusu olurdu. Bu bilginler bir probleminin çözümünü öğrenö ses çıkarmamış olurlarsa takriri ya da sükûti bir icmanın meydana geldiğini gösterirdi.
a. (ar. icmâ). Esk.
1. Dağınık unsurları bir araya getirme, toparlama.
2. icma-yı ümmet, din bilginlerinin, dinle ilgili bir mevzuda görüş birliğinde olmaları.
—ANSİKL. isi. huk. icma İslam hukukunun larından biridir. Bu hukukun temel membaı olan Kuran ve sünnette açık bir kurahn bulunmaması durumunda İslam hukuku bilginlerinin görüşlerine başvurulur. icma, belirli bir dönemdeki hukuk bilginlerinin bir mesele mevzusundaki görüş birliğidir. İslam bilginleri bir mesele mevzusunda görüş birliğine varınca bu icma sayılır ve itiraz edilemez bir kanıt olarak görülürdü. Hz. Muhammet'in ölümünden sonrasında, İslam hukukunun temel larında sorunları çözmeye kafi kaide bulunmadığı zamanlarda icma mühim bir olarak ortaya çıktı, icma üç yolla meydana gelirdi: kavli, fiili, takriri ya da sükuti. Bir devrin tüm İslam bilginleri bir mesele ko.ıusunda aynı düşüncede olduklarını sözleriyle bildirmişlerse kavli bir icma oluşurdu. Aynı bilginler eylemleriyle düşüncelerini belirtmişlerse fiili icma söz mevzusu olurdu. Bu bilginler bir probleminin çözümünü öğrenö ses çıkarmamış olurlarsa takriri ya da sükûti bir icmanın meydana geldiğini gösterirdi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR