din ( ı ) isim, din b. (di:ni) Arapça d³n 1 . Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli mukaddes varlıklara inanmayı ve tapınmay...
din ( ı )
isim, din b.
(di:ni) Arapça d³n
1 . Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli mukaddes varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet: "Her dinin mabetleri tüm müminlere açıktır."- H. C. Yalçın.
2 . din b.
1 . Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli mukaddes varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet: "Her dinin mabetleri tüm müminlere açıktır."- H. C. Yalçın.
2 . din b.
Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, elde eden seviye: Yazık ki bu sanat ve din bahsinde bana arkadaşlık edecek kültürde değil."- R. H. Karay.
3 . mecaz İnanılıp çok bağlanılan fikir, inanç ya da ideal, kült.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
dinden imandan çıkmak dinden imandan olmakdini imanı paradinim hakkı için (ya da dinim aşkına)
Birleşik Sözler
din adamı din baronu din birliği din dışı din erki din felsefesi dini tüm gizli saklı din Hak dini
din (II)
isim, fizik Fransızca dyne
C.G.S. sisteminde 1 g'lık bir kütlenin hızını saniyede 1 santimetre artıran güç birimi: Bir nevton 105 din'e eşittir.
din (III)
isim, halk ağzında
Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası.
Birleşik Sözler
din doruğu
din (IV)
isim, halk ağzında
İlmek.
3 . mecaz İnanılıp çok bağlanılan fikir, inanç ya da ideal, kült.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
dinden imandan çıkmak dinden imandan olmakdini imanı paradinim hakkı için (ya da dinim aşkına)
Birleşik Sözler
din adamı din baronu din birliği din dışı din erki din felsefesi dini tüm gizli saklı din Hak dini
din (II)
isim, fizik Fransızca dyne
C.G.S. sisteminde 1 g'lık bir kütlenin hızını saniyede 1 santimetre artıran güç birimi: Bir nevton 105 din'e eşittir.
din (III)
isim, halk ağzında
Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası.
Birleşik Sözler
din doruğu
din (IV)
isim, halk ağzında
İlmek.
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her günah imanı tehlikeye sokmaya sebep olabilir fakat şu üç günahın tesiri daha kuvvetlidir:
1- İman nimetine şükretmemek,
2- İmanın gitmesinden korkmamak,
3- Müminleri incitmek, kalblerini kırmak. Hadis-i şerifte (Kalb kırmak, Kâbe'yi yetmiş kez yıkmaktan daha kötüdür) buyuruluyor. İyi olsun, fena olsun hiçbir insanoğlunun kalbini incitmemeli. Allahü teâlâyı en fazla inciten küfürden sonrasında, kalb kırmak şeklinde büyük günah yoktur. Büyük zatlar buyuruyor ki:
Hakiki müslüman asla gönül kırmaz,
Bilir bundan büyük bir günah olmaz.
* Bir müslümana çatık kaşla bakmak haramdır. Güler yüzlü olmayan kimse mümin sıfatlı değildir. Müslim gayri müslim her insana karşı güler yüzlü olmalıdır. Başkasının fena ahlakından yakınma eden kimsenin kendisi fena ahlaklıdır. Başkalarının kötülüklerinden bahsediyorsak bu kendimizin fena bulunduğunun alametidir. Güzel terbiye, eziyetleri sineye çekmektir.
* Müminin alameti güler yüzdür. Münafığın alameti çatık kaşlı olmaktır. Allahü teâlâ kayra etmiş olduğu nimeti göstermemizi sever. Müslüman olmak nimetini iyi mi göstereceğiz; güler yüzümüzle, tatlı dilimizle, merhametimizle, şefkatimizle.
* Bir Müslüman ötekini hakir göremez. Şundan dolayı Müslüman, Tanrı'ın sevilmiş olduğu insan, Tanrı yanında kıymeti büyük olan insan anlamına gelir. Müslümanı hakir görmek, Tanrı'ın kıymet verdiğine kıymet vermemek olur.
* En büyük günah, günahı bilmemektir. Ondan büyük günah, günahı yakarma olarak yapmaktır.
* Güzel terbiye, hiç kimseye yük olmamak, fakat her insanın yükünü çekmektir.
* Mertlik demek, hepimiz ile iyi geçinmektir.
* Her insana iyilik yapamayız; fakat, asla hiç kimseye fenalık halletmeye hakkımız yoktur.
* Müslüman demek, hasreti çekilen insan anlamına gelir. Bir kimsenin hasreti çekilmiyorsa, son nefeste imanı tehlikededir.
* Ahirette kurtulmak, ibadetin çok olmasıyla ölçülmez, doğru inanç ile meydana getirilen sahih ve salih amele bağlıdır. Salih amel, ihlaslı amel anlamına gelir. Kur'an-ı kerimin çok yerinde Salih amel tabiri geçmektedir. (Sadece salih amel işleyenler kurtulacaktır) buyurulmaktadır.
* Allahü teâlâdan, kendisini, kıyamet gününde Cehennem ateşinden müdafaasını isteyen bir kimse, müminlere karşı çok merhametli ve nazik olmalıdır.
* Köpek olan eve rahmet melekleri girmez. Kalbe de köpek mizaçlı fena huyları sokmamalıdır. Bilhassa şu dört fena davranış daha tehlikelidir: Kibir, kıskançlık, hiddet, kösnü. Demek ki kendini beğenmek, başkasındaki bir nimeti imrenmek, öfkelenmek ve şehvete tutulmak tehlikelidir.
* Her insana sorun veren kibirlidir. Kimseyi beğenmemesi, herkesi yakınma etmesi kibrindendir. Mütevazı demek ölü anlamına gelir. Ölü kimseyi yakınma etmez, ölüyü de şikayete gerek duymazlar.
* Fizikte bir kural vardır. Artı artıyı, eksi eksiyi iter. Zıt kutuplar birbirini çeker. İki kişinin ikisi de ben haklıyım derse netice de kavga çıkar, huzursuzluk adım atar. Birisi sen haklısın derse kavga biter. Karı kocadan biri de diğerine sen haklısın derse geçim olur. İkisi de ben haklıyım derse geçim olmaz. Peki, ikisi de sen haklısın derse ne olur? O evde tanrısal aşk adım atar.
* İki şeyi unutma: Allahü teâlânın seni her yerde gördüğünü ve ölümü asla unutma.
İki şeyi de unut: Yaptığın iyilikleri ve sana meydana getirilen kötülükleri unut.
Her günah imanı tehlikeye sokmaya sebep olabilir fakat şu üç günahın tesiri daha kuvvetlidir:
1- İman nimetine şükretmemek,
2- İmanın gitmesinden korkmamak,
3- Müminleri incitmek, kalblerini kırmak. Hadis-i şerifte (Kalb kırmak, Kâbe'yi yetmiş kez yıkmaktan daha kötüdür) buyuruluyor. İyi olsun, fena olsun hiçbir insanoğlunun kalbini incitmemeli. Allahü teâlâyı en fazla inciten küfürden sonrasında, kalb kırmak şeklinde büyük günah yoktur. Büyük zatlar buyuruyor ki:
Hakiki müslüman asla gönül kırmaz,
Bilir bundan büyük bir günah olmaz.
* Bir müslümana çatık kaşla bakmak haramdır. Güler yüzlü olmayan kimse mümin sıfatlı değildir. Müslim gayri müslim her insana karşı güler yüzlü olmalıdır. Başkasının fena ahlakından yakınma eden kimsenin kendisi fena ahlaklıdır. Başkalarının kötülüklerinden bahsediyorsak bu kendimizin fena bulunduğunun alametidir. Güzel terbiye, eziyetleri sineye çekmektir.
* Müminin alameti güler yüzdür. Münafığın alameti çatık kaşlı olmaktır. Allahü teâlâ kayra etmiş olduğu nimeti göstermemizi sever. Müslüman olmak nimetini iyi mi göstereceğiz; güler yüzümüzle, tatlı dilimizle, merhametimizle, şefkatimizle.
* Bir Müslüman ötekini hakir göremez. Şundan dolayı Müslüman, Tanrı'ın sevilmiş olduğu insan, Tanrı yanında kıymeti büyük olan insan anlamına gelir. Müslümanı hakir görmek, Tanrı'ın kıymet verdiğine kıymet vermemek olur.
* En büyük günah, günahı bilmemektir. Ondan büyük günah, günahı yakarma olarak yapmaktır.
* Güzel terbiye, hiç kimseye yük olmamak, fakat her insanın yükünü çekmektir.
* Mertlik demek, hepimiz ile iyi geçinmektir.
* Her insana iyilik yapamayız; fakat, asla hiç kimseye fenalık halletmeye hakkımız yoktur.
* Müslüman demek, hasreti çekilen insan anlamına gelir. Bir kimsenin hasreti çekilmiyorsa, son nefeste imanı tehlikededir.
* Ahirette kurtulmak, ibadetin çok olmasıyla ölçülmez, doğru inanç ile meydana getirilen sahih ve salih amele bağlıdır. Salih amel, ihlaslı amel anlamına gelir. Kur'an-ı kerimin çok yerinde Salih amel tabiri geçmektedir. (Sadece salih amel işleyenler kurtulacaktır) buyurulmaktadır.
* Allahü teâlâdan, kendisini, kıyamet gününde Cehennem ateşinden müdafaasını isteyen bir kimse, müminlere karşı çok merhametli ve nazik olmalıdır.
* Köpek olan eve rahmet melekleri girmez. Kalbe de köpek mizaçlı fena huyları sokmamalıdır. Bilhassa şu dört fena davranış daha tehlikelidir: Kibir, kıskançlık, hiddet, kösnü. Demek ki kendini beğenmek, başkasındaki bir nimeti imrenmek, öfkelenmek ve şehvete tutulmak tehlikelidir.
* Her insana sorun veren kibirlidir. Kimseyi beğenmemesi, herkesi yakınma etmesi kibrindendir. Mütevazı demek ölü anlamına gelir. Ölü kimseyi yakınma etmez, ölüyü de şikayete gerek duymazlar.
* Fizikte bir kural vardır. Artı artıyı, eksi eksiyi iter. Zıt kutuplar birbirini çeker. İki kişinin ikisi de ben haklıyım derse netice de kavga çıkar, huzursuzluk adım atar. Birisi sen haklısın derse kavga biter. Karı kocadan biri de diğerine sen haklısın derse geçim olur. İkisi de ben haklıyım derse geçim olmaz. Peki, ikisi de sen haklısın derse ne olur? O evde tanrısal aşk adım atar.
* İki şeyi unutma: Allahü teâlânın seni her yerde gördüğünü ve ölümü asla unutma.
İki şeyi de unut: Yaptığın iyilikleri ve sana meydana getirilen kötülükleri unut.
YORUMLAR