İngilizce ayların başına ne gelir? İngilizcede ayların başına ne gelir? Yazılı konumuzun biri de bu. Saatin, ay ve yılın önüne in, a...
İngilizce ayların başına ne gelir?
İngilizcede ayların başına ne gelir?
Yazılı konumuzun biri de bu. Saatin, ay ve yılın önüne in, at, on vb. kelimelerden hangileri gelir? Açıklarsanız sevinirim.
İngilizcede ayların başına ne gelir?
Yazılı konumuzun biri de bu. Saatin, ay ve yılın önüne in, at, on vb. kelimelerden hangileri gelir? Açıklarsanız sevinirim.
IN / ON / AT EDATLARININ KULLANIM ALANLARI
Türkçede yeri belirtilen isimlerin sonuna gelen -de, -da takılarının İngilizcedeki belli başlı karşılıkları in, on, at edatlarıdır.
IN
1. Genel anlamıyla, çevresi (çoğu kez üstü de) kapalı bir ortamın içinde demektir.
- The pencils are in the box. (Kalemler kutunun içindedir.)
- The children are in tbe bedroom. (Çocuklar yatak odasındadırlar.)
- He is in the car. (O arabadadır.)
- My father is in Africa. (Babam Afrika'dadır.)
- They are in England. (Onlar İngiltere'dedir.)
- His house is in İstanbul. (Evi İstanbul'dadır.)
- The poor man was in need. (Yoksul adam ihtiyaç içindeydi.)
- Speak to him in English. (Onunla İngilizce konuşun.)
- He is in trouble. (Başı belada.)
- We have breakfast in the morning. (Sabah[ları] kahvaltı ederiz.)
- We have tea in the afternoon. (Öğleden sonra çay içeriz.)
- We watch TV in the evening. (Akşamlan televizyon izleriz.)
- in five minutes (beş dakika sonra, beş dakika içinde)
- in a month (bir ay içinde, bir ay sonra)
- in winter (kışın, kış boyunca, sırasında)
- in 1987 (1987'de, 1987 içinde/boyunca)
1. Genel olarak, ''üzerinde'', ''üstünde'' anlamına gelir, ama söz konusu şey, altındaki zemine değmektedir.
- My books are on the table. (Kitaplarım masadadır/üstündedir.)
The picture is on the vvall. (Resim duvardadır.)
The car is on the bridge. (Otomobil köprüdedir/üstündedir.)
- on the bus, on the plane, on the ship, on the train
- in the car, in the taxi, in a Renault
- On a bicycle, on a motorcycle, on horseback, on a donkey
- The library is on the right. (Kütüphane sağdadır.)
- The bank is on the Ieft. (Banka soldadır.)
- The exam is on Monday. (Sınav Pazartesi günüdür.)
- On the 30th of August. (Ağustos'un otuzunda…)
- On a weekday. (Hafta içi bir gün.)
- My father is on the telephone. (Babam telefonda)
- There is a good film on television. (Televizyonda iyi bir film var.)
- The program is on the radio. (Program radyodadır.)
- On receiving your letter, A sat down to ansvver it. (Mektubunu alır almaz, cevap yazmaya oturdum.)
1. IN ve ON kullanmayı gerektirmeyen durumlarda bir şeyin kesin ve ayrıntılı olmayan yerini gösterir.
- My father is at the table. (Babam sofradadır/masadadır.)
- The student is at the blackboard. (Öğrenci tahtadadır.)
- The postman is at the door. (Postacı kapıdadır.)
- He is at home. (O evdedir.)
DİKKAT!
- He is at school: O okuldadır. (Kişinin nerede olduğunu gösterir.)
- He is in school: Okuldadır. (Kişinin öğrenci olduğunu gösterir.)
- Their house is at 85, Büklüm Street. (Evleri No: 85 Büklüm Cd…)
- He lives at the 42nd Street. (42'nci Sokakta oturuyor.)
- Eğer numara olmadan yalnızca sokak ismi veriliyorsa, ON kullanın.
- He lives on Büklüm Street. (Büklüm Sokağında oturuyor.)
- At noon (öğle vakti), at night (gece) at midnight (gece yarısı)
- I am very good at tennis. (Teniste iyiyimdir.)
- She is not good at cooking. (Yemek pişirmede iyi değildir.)
Sebep: Soru düzenlendi.
Bir yıl 365 gün 6 saat ise 6 saat ne olur?
Gün ışığına göre saat ayarlarının yararları nedir?
Saat, hafta ve yıl arasındaki fark nedir?
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Türkçede yeri belirtilen isimlerin sonuna gelen -de, -da takılarının İngilizcedeki belli başlı karşılıkları in, on, at edatlarıdır.
IN
1. Genel anlamıyla, çevresi (çoğu kez üstü de) kapalı bir ortamın içinde demektir.
- The pencils are in the box. (Kalemler kutunun içindedir.)
- The children are in tbe bedroom. (Çocuklar yatak odasındadırlar.)
- He is in the car. (O arabadadır.)
- My father is in Africa. (Babam Afrika'dadır.)
- They are in England. (Onlar İngiltere'dedir.)
- His house is in İstanbul. (Evi İstanbul'dadır.)
- The poor man was in need. (Yoksul adam ihtiyaç içindeydi.)
- Speak to him in English. (Onunla İngilizce konuşun.)
- He is in trouble. (Başı belada.)
- We have breakfast in the morning. (Sabah[ları] kahvaltı ederiz.)
- We have tea in the afternoon. (Öğleden sonra çay içeriz.)
- We watch TV in the evening. (Akşamlan televizyon izleriz.)
- in five minutes (beş dakika sonra, beş dakika içinde)
- in a month (bir ay içinde, bir ay sonra)
- in winter (kışın, kış boyunca, sırasında)
- in 1987 (1987'de, 1987 içinde/boyunca)
1. Genel olarak, ''üzerinde'', ''üstünde'' anlamına gelir, ama söz konusu şey, altındaki zemine değmektedir.
- My books are on the table. (Kitaplarım masadadır/üstündedir.)
The picture is on the vvall. (Resim duvardadır.)
The car is on the bridge. (Otomobil köprüdedir/üstündedir.)
- on the bus, on the plane, on the ship, on the train
- in the car, in the taxi, in a Renault
- On a bicycle, on a motorcycle, on horseback, on a donkey
- The library is on the right. (Kütüphane sağdadır.)
- The bank is on the Ieft. (Banka soldadır.)
- The exam is on Monday. (Sınav Pazartesi günüdür.)
- On the 30th of August. (Ağustos'un otuzunda…)
- On a weekday. (Hafta içi bir gün.)
- My father is on the telephone. (Babam telefonda)
- There is a good film on television. (Televizyonda iyi bir film var.)
- The program is on the radio. (Program radyodadır.)
- On receiving your letter, A sat down to ansvver it. (Mektubunu alır almaz, cevap yazmaya oturdum.)
1. IN ve ON kullanmayı gerektirmeyen durumlarda bir şeyin kesin ve ayrıntılı olmayan yerini gösterir.
- My father is at the table. (Babam sofradadır/masadadır.)
- The student is at the blackboard. (Öğrenci tahtadadır.)
- The postman is at the door. (Postacı kapıdadır.)
- He is at home. (O evdedir.)
DİKKAT!
- He is at school: O okuldadır. (Kişinin nerede olduğunu gösterir.)
- He is in school: Okuldadır. (Kişinin öğrenci olduğunu gösterir.)
- Their house is at 85, Büklüm Street. (Evleri No: 85 Büklüm Cd…)
- He lives at the 42nd Street. (42'nci Sokakta oturuyor.)
- Eğer numara olmadan yalnızca sokak ismi veriliyorsa, ON kullanın.
- He lives on Büklüm Street. (Büklüm Sokağında oturuyor.)
- At noon (öğle vakti), at night (gece) at midnight (gece yarısı)
- I am very good at tennis. (Teniste iyiyimdir.)
- She is not good at cooking. (Yemek pişirmede iyi değildir.)
YORUMLAR