İnsanın yaratılış mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?
HomeNe Nedir?Soru-Cevap

İnsanın yaratılış mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?

İnsanın yaratılış mucizesi hakkında bilgi verir misiniz? İnsanın Yaratılış Mucizesi İnsan bedeni, yeryüzündeki en karmaşa makinad...

Aşık Veysel Şatıroğlu ne zaman doğmuştur?
Hazırlık sınıfında daha başarılı olmak için ne yapılabilir?
Düz liseden güzel sanatlar liselerine geçiş yapılabiliyor mu?
İnsanın yaratılış mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?

İnsanın Yaratılış Mucizesi

İnsan bedeni, yeryüzündeki en karmaşa makinadır. Hayatımız süresince bu bedenle görür, işitir, nefes alır, yürür, koşar ve zevk alırız. Bedenimiz kemikleri, kasları, damarları, iç organları ile muhteşem bir seviye ve tasarıma haizdir. Bu tasarımın detayına inildiğinde ise daha da şaşırtıcı gerçeklerle karşılaşılır. Birbirinden değişik şeklinde görünen vücut parçalarının tamamı aynı malzemelerden oluşmaktadır. Hücrelerden….




Vücudumuzdaki herşey milimetrenin binde biri büyüklüğündeki hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin kimi biraraya gelmiş olarak kemikleri, kimi sinirleri, kimi karaciğeri, kimi midemizin iç yapısını, kimi derimizi, kimi ise gözümüzün kornea tabakasını oluşturur. Hücreler vücudun hangi parçasını oluşturuyorlarsa bu bölgede gereksinim duyulan boyuta ve şekle haiz olurlar.

Bu kadar değişik görevler üstlenmiş olan hücreler iyi mi ve ne vakit meydana gelmişlerdir?

İşte bu soruya verilecek çözüm, bizi her anı mucizelerle dolu olan bir vakaya götürecektir. Bugün sizin bedeninizi oluşturan ortalama 100 trilyon hücrenin tamamı, tek bir hücreden çoğalarak meydana gelmişlerdir. Şu an haiz olduğunuz hücrelerle aynı yapıya haiz olan bu tek hücre de, annenizin yumurta hücresi ile babanızın sperm hücresinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır.

Tanrı, Kuran'da insanlara, kimi vakit göklerdeki ve yerdeki, kimi vakit da canlılardaki yaratılış mucizelerini, Kendi varlığının delilleri olarak örnek gösterir. Bu delillerin en önemlilerinden biri de, sözünü ettiğimiz mevzu, bir öteki ifadeyle insanoğlunun kendi yaratılışındaki mucizelerdir.

Birçok ayette insanoğlunun, öğrenek almak için, bizzat kendi yaratılışına dönerek bakması öğütlenir. İnsanın iyi mi var olduğu, var olurken hangi aşamalardan geçmiş olduğu detaylı olarak tanım edilir. Vakıa Suresi'ndeki ayetlerde, insanoğlunun yaratılışı şöyleki anlatılmaktadır:

Sizleri Biz yarattık, gene de onaylama etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59)

İnsan bedenini oluşturan 60-70 kiloluk et ve kemik hacminin aslı başlangıçta bir damla suda toplanmıştır. Akıl sahibi, duyan, gören, işiten ve vücut yapısı olarak oldukça karmaşa bir yapıda olan insanoğlunun bir damla sudan meydana gelmesi şüphesiz ki muhteşem bir gelişmenin sonucudur. Bu gelişim ise, elbet başıboş bir sürecin, rastgele oluşan tesadüflerin sonucunda gerçekleşemez.

İnsanın oluşumundaki tüm aşamalar, Tanrı'ın benzersiz yaratışıyla var olmuştur.

Bu kitapta yeryüzünde her insan ile beraber asla durmaksızın yaşanmış olan "insanoğlunun yaratılış mucizesi"nin bilgileri anlatılmaktadır. Şunu belirtmek gerekir ki, bu kitapta anlatılan vakalar, insanoğlunun yaratılışındaki detayların yalnızca bir bölümüdür. Öyleki bu kitapta anlatıldığı kadarı bile, insana, Yaratıcısı'nın sonsuz kudretini, tüm evreni sarıp kuşatan sınırsız ilmini ve aklını bir kez daha göstermektedir. Ve Yüce Tanrı'ın, "yaratıcıların en güzeli" bulunduğunu tüm insanlara yeniden hatırlatmaktadır:


Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

Sonrasında onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

Sonrasında o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; arkasından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; ondan sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonrasında bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Tanrı, ne yücedir.

(Müminun Suresi, 12-14)

Ek olarak Bakınız:




Sebep: İç başlık






  • Bilgi nedir, bilginin anlamı hakkında bilgi verir misiniz?


  • Hz. Muhammed'in parmaklarından su akıtma mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?


  • İnsanın tarihsel gelişimi hakkında bilgi verir misiniz?




Bu bildiri 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
İnsanın Yaratılış Mucizesi

İnsan bedeni, yeryüzündeki en karmaşa makinadır. Hayatımız süresince bu bedenle görür, işitir, nefes alır, yürür, koşar ve zevk alırız. Bedenimiz kemikleri, kasları, damarları, iç organları ile muhteşem bir seviye ve tasarıma haizdir. Bu tasarımın detayına inildiğinde ise daha da şaşırtıcı gerçeklerle karşılaşılır. Birbirinden değişik şeklinde görünen vücut parçalarının tamamı aynı malzemelerden oluşmaktadır. Hücrelerden….




Vücudumuzdaki herşey milimetrenin binde biri büyüklüğündeki hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin kimi biraraya gelmiş olarak kemikleri, kimi sinirleri, kimi karaciğeri, kimi midemizin iç yapısını, kimi derimizi, kimi ise gözümüzün kornea tabakasını oluşturur. Hücreler vücudun hangi parçasını oluşturuyorlarsa bu bölgede gereksinim duyulan boyuta ve şekle haiz olurlar.

Bu kadar değişik görevler üstlenmiş olan hücreler iyi mi ve ne vakit meydana gelmişlerdir?

İşte bu soruya verilecek çözüm, bizi her anı mucizelerle dolu olan bir vakaya götürecektir. Bugün sizin bedeninizi oluşturan ortalama 100 trilyon hücrenin tamamı, tek bir hücreden çoğalarak meydana gelmişlerdir. Şu an haiz olduğunuz hücrelerle aynı yapıya haiz olan bu tek hücre de, annenizin yumurta hücresi ile babanızın sperm hücresinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır.

Tanrı, Kuran'da insanlara, kimi vakit göklerdeki ve yerdeki, kimi vakit da canlılardaki yaratılış mucizelerini, Kendi varlığının delilleri olarak örnek gösterir. Bu delillerin en önemlilerinden biri de, sözünü ettiğimiz mevzu, bir öteki ifadeyle insanoğlunun kendi yaratılışındaki mucizelerdir.

Birçok ayette insanoğlunun, öğrenek almak için, bizzat kendi yaratılışına dönerek bakması öğütlenir. İnsanın iyi mi var olduğu, var olurken hangi aşamalardan geçmiş olduğu detaylı olarak tanım edilir. Vakıa Suresi'ndeki ayetlerde, insanoğlunun yaratılışı şöyleki anlatılmaktadır:

Sizleri Biz yarattık, gene de onaylama etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59)

İnsan bedenini oluşturan 60-70 kiloluk et ve kemik hacminin aslı başlangıçta bir damla suda toplanmıştır. Akıl sahibi, duyan, gören, işiten ve vücut yapısı olarak oldukça karmaşa bir yapıda olan insanoğlunun bir damla sudan meydana gelmesi şüphesiz ki muhteşem bir gelişmenin sonucudur. Bu gelişim ise, elbet başıboş bir sürecin, rastgele oluşan tesadüflerin sonucunda gerçekleşemez.

İnsanın oluşumundaki tüm aşamalar, Tanrı'ın benzersiz yaratışıyla var olmuştur.

Bu kitapta yeryüzünde her insan ile beraber asla durmaksızın yaşanmış olan "insanoğlunun yaratılış mucizesi"nin bilgileri anlatılmaktadır. Şunu belirtmek gerekir ki, bu kitapta anlatılan vakalar, insanoğlunun yaratılışındaki detayların yalnızca bir bölümüdür. Öyleki bu kitapta anlatıldığı kadarı bile, insana, Yaratıcısı'nın sonsuz kudretini, tüm evreni sarıp kuşatan sınırsız ilmini ve aklını bir kez daha göstermektedir. Ve Yüce Tanrı'ın, "yaratıcıların en güzeli" bulunduğunu tüm insanlara yeniden hatırlatmaktadır:


Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

Sonrasında onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

Sonrasında o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; arkasından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; ondan sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonrasında bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Tanrı, ne yücedir.

(Müminun Suresi, 12-14)

Ek olarak Bakınız:










Fıtrat/Yaradılış hakkında bilgi verir misiniz ?


Madde ve mana evrenlerinin tek yaratıcısı kuşkusuz eşi ve benzeri olmayan Yüce Tanrı'tır. O'ndan başka ilah ve O'ndan başka yaratıcı yoktur. En güzel adlar ve en yüce nitelikler O'nundur.
Yüce Tanrı, her varlığı öncesiz bilimsel ve kudretiyle belirlediği bir halde yaratmıştır. Varlıkların birbirlerine benzemeyen bu yaratılışlarına “fıtrat†denir. Fıtratların değişmeyeceği de kati bir hükme bağlanmıştır. Bu değişmez kati hükmün adı tanrısal sözde “ed-dinü'l kayyımâ€dır.
Din sözcüğünün Bağlamak, yol, yargı, ceza, ödül, şeriat, uyma, yakarma, kulluk, niyet, millet, âdet, durum, mülk, kaza, tedbir, boyun eğme, inanç, takva, saltanat, bağlılık, yönetme ve kuşatmaşeklinde çeşitli anlamları vardır. Kayyım sözcüğü de dosdoğru, muntazam, sapsağlam, kıymetli, başkan, yönetici şeklinde anlamlara gelmektedir.
Buna gore Yusuf Suresinin 40., Rum Suresinin 30. ve Beyyine Suresinin 5. âyetlerinde geçen “ed-dinü'l kayyım†ifadesi dosdoğru ve sapsağlam yargı anlamına gelir. Tanrı'ın koyduğu yargı muntazam ve sağlam olunca, artık bu hükmün değişmesi ya da değiştirilmesi söz mevzusu bile olması imkansız.
Genel anlamda her canlının birbirlerine benzemeyen ve onu öteki canlılardan ayıran özellik ve niteliklerin toplandığı bir yaratılış biçimi vardır. Biz bu fizyolojik bedenlerin özellik ve niteliklerine bakarak canlıları birbirlerinden kolaylıkla ayırt ediyor ve gördüğümüz her canlıyı şu insan, şu maymun, şu kedi, şu köpek, şu kurt, şu aslan ve şu kaplan diye adlandırıyoruz. Böylece hiçbir canlıyı ötekiler ile karıştırmıyoruz. Tekrarlamak gerekirse canlıların, fizyolojik bedenlerini birbirinden ayıran değişik kalite ve özelliklerdeki bu yaratılışlarına fıtrat denir.
Yüce Tanrı, Rum Suresinin 30. ayetinde insan fıtratı/yaratılışı ile ilgili olarak şöyleki buyurmuştur:
“(Ey Rasulüm Muhammed!) Sen yüzünü hanif (tevhid ehli) olarak dine (Tanrı'ın değişmez hükmüne) çevir. Bu Tanrı'ın fıtratı (yaratışı)dır ki, insanları onun üstüne yaratmıştır. Tanrı'ın yaratmasında ise asla değişme olmaz. İşte dosdoğru, sapsağlam ve değişmez din (yargı) budur. Fakat insanların bir çok bu gerçeği bilmezler.â€
Bu mevzuda Buhârî ve Müslim'in ortaklaşa Ebû Hüreyre (ra)'den rivâyet ettikleri bir hadiste Rasûlullah (sav) Efendimiz şöyleki buyurmuşlardır:
“Her doğan (çocuk belli bir) fıtrat suretiyle doğar. Sonrasında anne ve babası onu ya Yahudileştirir, ya Hıristiyanlaştırır, ya da Mecusileştirir. Bunun şeklinde bir hayvan yavrusu da tüm organları yerli yerinde olmasına rağmen doğar. Siz onda herhangi bir noksanlık görüyor musunuz?â€
Hadisin aslolan metninde, fıtrat sözcüğü yalın olarak geçmiş olduğu halde bu hadisi Türkçe'ye çeviri edenler, fıtrat sözcüğüne bir de “İslâm†sözcüğü ilave ederek fıtratı “İslâm Fıtratı†biçimine sokmuşlardır. Kısaca hadisi Türkçe'ye çevirenlere gore Sevgili Peygamberimiz, fıtrat sözcüğü ile İslâm fıtratını kastetmiş olmalıdır. Sonunda hadis:
“Her doğan çocuk İslam fıtratı üstüne doğar, sadece anne ve babası onu ya Yahudileştirir, ya Hıristiyanlaştırır, ya da Mecusileştirir. (Kısaca hangi dinden iseler evladı da o dine çevirirler)†biçimini almıştır.
Hadis bu kadarıyla Türkçe'ye çevrilir ve kürsülerden bu kadarıyla anlatılır. Gerisi gereksiz bir fazlalıkmış şeklinde çeviri ve anlatımdan çıkarılır. Şu sebeple hadisin başlangıcıyla sonu içinde bir anlam bütünlüğü kurulamaz.
Fıtrat hadisini yukarıdaki halde çeviri edenler, kendi yorumlarını da tercümede hadismiş şeklinde gösterme gafletine düşmüşlerdir. Oysa “Kim, kasten bile bile bana yalan isnat ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın†Peygamber uyarısını asla duymamış ya da asla anlamamış gibidirler.
Hadiste geçen fıtrat sözcüğünü eğer İslâm fıtratı biçiminde yorumlayacak olursak, bu anlamın Rum suresinin 30. ayetinde belirtilen “Allah'ın yaratmasında asla değişme olmaz!â€hükmü ile çeliştiği görülecektir. Şu sebeple fıtrat hadisinde, her çocuğun üstüne doğduğu belirtilen İslâm fıtratını anne ve babanın değiştirebileceği belirtilmektedir.
Gerçekte Rum sûresinin 30.âyetiyle fıtrat hadisi içinde hiçbir çelişki bulunmamaktadır. Eğer Fıtrat Hadisinin Türkçe çevirisinden İslâm sözcüğü çıkarılacak olursa, âyetle hadis içinde tam bir anlam bütünlüğünün bulunmuş olduğu görülecektir. Şimdi Rum suresinin 30. ayeti ile fıtrat hadisini tekrardan ele alalım.
“(Ey Rasulüm Muhammed!) Sen yüzünü hanif (tevhid ehli) olarak dine (Tanrı'ın değişmez hükmüne) çevir. Bu Tanrı'ın fıtratı (yaratışı)dır ki, insanları onun üstüne yaratmıştır. Tanrı'ın yaratmasında ise asla değişme olmaz. İşte dosdoğru, sapsağlam, değişmez din (yargı) budur. Fakat insanların bir çok bu gerçeği bilmezler.â€
“Her doğan (çocuk belli bir) fıtrat suretiyle doğar. Sonrasında anne ve babası onu ya Yahudileştirir, ya Hıristiyanlaştırır, ya da Mecusileştirir. Bunun şeklinde bir hayvan yavrusu da tüm organları yerli yerinde olmasına rağmen doğar. Siz onda herhangi bir noksanlık görüyor musunuz?â€
Âyet ve hadiste sözü edilen fıtrat, ister müslüman, isterse kâfir olsun, tüm insanların fizyolojik gövde yapıları ile ilgili bir yaratılıştır. Varlıklar içinde insana bakıldığında, bir tüm olarak onun hiçbir varlığa benzemediği görülür. Bedendeki iç ve dış organların konumları, emek verme ve hareketleri, birbiriyle uyum içinde olmaları, ek olarak tenin rengi tam bir mükemmelliktedir. Gene insandaki akıl, fikir, irâde, hayal etme, tecrübe ve bilgilerin saklanması başka bir varlıkta yok gibidir.
İşte bu, Yüce Hakk'ın, Tin Suresinde: “Biz insanı en güzel bir halde yarattıkâ€[1] şeklinde belirttiği yaratılıştır. Bu yaratılış biçimi, yalnızca insana özgüdür, onu öteki varlıklardan ayırır, ek olarak bu yaratılışın inanç ve küfürle de bir ilgisi yoktur. İşte değişmeyen fıtrat budur.
Ayette geçen din sözcüğüne ulaşınca; bir çok yorumcu bu sözcüğe “şeriat†anlamı vermiştir. Bu da mevzuyu amacının haricinde başka bir alana kaydırdığı için ayeti anlaşılmaz bir duruma sokmuştur. Oysa din sözcüğünün şeriat anlamının haricinde bir çok anlamının bulunduğunu yukarıda belirtmiş ve bu tarz şeyleri sıralamıştık. Bu sıralama içinde, ayette geçen din sözcüğüne en uygun düşen anlam “hüküm†anlamıdır.
Şimdi fıtrat hadisine geri dönelim ve hadis mütercimlerinin tercümesine gerek duymadıkları kısımla beraber tekrardan ele alalım.
“Her doğan (çocuk belli bir) fıtrat üstüne doğar (ki, bu yaratılış Tanrı'ın değişmez kati bir hükmüdür ve hiçbir kimse bu yaratılışı değiştiremez.). Çocuk büyüyünce anne ve babası onu Yahudi iseler Yahudi, Hıristiyan iseler Hıristiyan, Mecusi iseler Mecusi yaparlar.
(Iyi mi bir insan yavrusu her organı yerli yerinde insan olarak doğarsa) bir hayvan yavrusu da tüm organları yerli yerinde olmasına rağmen (hayvan olarak) doğar. Siz onda herhangi bir noksanlık/eksiklik görüyor musunuz?â€
Kuşkusuz insanoğlu ve cinler inanç yönünden iki fıtrat üstüne yaratılmışlardır. Bunlar da “İslâm Fıtratı†ve “Küfür Fıtratıâ€dır. Sadece anlamını verdiğimiz ayet ve hadisin İslâm ve sövgü fıtratlarıyla bir ilgisi bulunmamaktadır.
İslam fıtratı da, sövgü fıtratı da Tanrı'ın asla değişmez kati hükümlerindendir.
Bu mevzuda Yüce Tanrı şöyleki buyurmuştur:
“(Ey Rasulüm!) Kâfirleri (cehennem azabıyla) uyarsan da, uyarmasan da onlar için eşittir (fark eden bir durum olmaz). Şu sebeple onlar ( ne bugün, ne de gelecek bir zamanda) asla inanç etmezler.â€[2]
“Haklarında Rabbinin hükmü kesinleşmiş olan (kafirler), her türlü mucize önlerine gelmiş olsa da, son aşama elem verici azabı görmedikçe inanmazlar.â€[3]
“Onları (inkâr edenleri cehennem azabıyla) uyarsan da, uyarmasan da onlar için eşittir. Onlar (hiçbir vakit) inanmayacaklar.â€[4]
Burada haklı olarak şöyleki bir sual sorulabilir:
“Sövgü fıtratı, Tanrı'ın değişmez kati bir hükmü ise, Kur'an kim için ve niçin indirilmiştir?
Bu probleminin yanıtını Yüce Tanrı bakın iyi mi veriyor:
“Biz Ona (kulumuz ve Rasulümüz Muhammed'e, kâfirlerin ileri sürdüğü şeklinde) şiir öğretmedik. Bu Ona yakışmaz da. Kuşkusuz o, (Peygamberimize indirdiğimiz)apaçık bir Kur'an ve zikirdir. , yaşayan herkesi uyarmak için ve kâfirler hakkında verilen (tanrısal) söz/yargı gerçekleşsin diye indirilmiştir.â€[5]
Bu âyete gore fıtratı İslâm olanlar “diriâ€, fıtratı sövgü olanlar da “ölü†düzeyindedir. Sövgü topluluğu için ek olarak “körâ€, “sağırâ€, “dilsizâ€, “kalbsiz†ve “duygusuz†şeklinde nitelemelerde de bulunulmuştur.
*******
Gene bu mevzuda Buhârı ve Müslim'in rivayet ettikleri hadisler var.
-Ebû Hüreyre (ra)'den. Peygamber Efendimize (ufak yaşta ölen) müşrik evlatları hakkında soruldu da Peygamber Efendimiz: “Onların ne yapacaklarını Tanrı daha iyi bilir†diye çözüm verdi.
Aynı hadis, değişik sözcüklerle İbni Abbas (ra)'dan da rivayet edilmiştir. Rasûlullah (sav) Efendimize müşriklerin evlatları hakkında soruldu da Rasûlullah (sav) Efendimiz: “Onların ne yapacaklarını onları yaratan daha iyi bilir†diye çözüm verdi.
*******
Müslim'in Hz. Âişe (ra.ha) annemizden rivayet etmiş olduğu bir hadiste Hz. Âişe (ra.ha) annemiz şöyleki anlatmıştır:
-Rasûlullah (sav) Efendimiz, Medineli müslümanlardan bir çocuğun cenazesine çağrıldı. Ben:
-Ey Tanrı'ın Rasûlü! Ne mutlu ona ki, aden kuşlarından bir kuş oldu. Şu sebeple günah işlemedi, günah işleyecek bir çağa da ulaşmadı, dedim. Bunun üstüne Peygamber Efendimiz (sav):
- Âişe! Ya söylediğin şeklinde olmazsa… Yüce Tanrı, cenneti yaratırken cennete, hemen hemen babalarının sulbünde olan bir ekip kimseleri, cehennemi yaratırken de cehenneme, hemen hemen babalarının sulbünde olan bir ekip kimseleri yaratmıştır, buyurdular.
********
Buhârî ve Nesâi'nin rivayet ettikleri başka bir hadiste Enes (ra) şöyleki söyledi:
- Peygamber (sav) Efendimize hizmet eden bir Yahudi evladı vardı. O çocuk hastalığa yakalandı ve gelemedi. Bunun üstüne Peygamber (sav) Efendimiz onu ziyarete gitti. Onun başucuna oturdu. Ona: -müslüman ol! Dedi. Çocuk yanında bulunan babasına baktı. Babası çocuğa: -Ebu'l Kasım'ın sözünü dinleâ€, dedi. Bunun üstüne çocuk müslüman oldu. Sonrasında Peygamber (sav) Efendimiz oradan çıkarken:
-Cehennem ateşinden kurtaran Tanrı'a hamdolsun, diyordu.

Kehf Suresinin 74. ayetinde anlatılan Hızır (as)'ın günahsız bir evladı öldürmesi ve aynı surenin 80. ve 81. ayetlerinde öldürüş nedenini açıklaması vakası da sövgü ve imanın iki değişmez birer fıtrat olduklarını açıkça ortaya koymaktadır.
Burada çözümü zorluk derecesi yüksek sual şudur:
“Sözü edilen fıtratların belirlenmesinde tanrısal ölçü nedir? Hangi vaka, söz mevzusu fıtratların belirlenmesinde etken olmuştur?â€
Bu probleminin cevabı A'raf Suresinin 172. ayetinde yer edinen “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?†sorusu ile “Evet sen bizim Rabbimizsin†sonucunda gizlidir. Burada “kader sırrı†dediğimiz ilâhi bir hükümle karşı karşıyayız. Bizlere düşen yalnızca inanmaktır. Yüce Rabbimiz “onlar gabya inanırlarâ€[6] demiyor mu?Bu mevzuyu iki hadisle noktalayalım.
********
Buhârî ve Müslim Abdullah İbni Mes'ud (ra)'dan rivayet ediyor. Rasûlullah (sav) Efendimiz:
- Sizden her birinizin yaratılışı ana rahminde bir nutfe olarak kırk günde toplanır. Sonrasında (ikinci) kırk günde ilgi (embriyo) olur. Sonrasında (üçüncü) kırk günde müdga (et parçası) olur. Sonrasında oraya bir melek gönderilir. Ona ruh üfler ve şu dört kelimeyi yazması emredilir.
1. Rızkını,
2. Ecelini,
3. Amelini,
4. Cennetlik mi yoksa cehennemlik mi olacağını.
Kendinden başka ilâh olmayan Tanrı'a vallahi billahi ki, sizden biri aden ehlinin amelini işlemeye adım atar. Öyleki ki, kendisi ile aden içinde bir arşın (76 santimetre) yer kalır. Sonrasında kitap öne geçer, cehennem ehlinin amelini işlemeye adım atar, (ömrünü bu hal suretiyle bitirerek) cehenneme girer.
Gene sizden bir kimse de cehennem ehlinin amelini işlemeye adım atar. Öyleki ki, kendisi ile cehennem içinde bir arşın yer kalır. Sonrasında kitap öne geçer. Aden ehlinin amelini işlemeye adım atar, (bu hal suretiyle ömrünü bitirerek) cennete girer†dediler. Bunun üstüne sahabeden birisi:
“Ey Tanrı'ın Rasâlü! Mademki cennetlik ya da cehennemlik olduğumuz daha ana rahminde iken belirlenmiştir, o şekilde ise niçin iyi amellerde bulunalım?†diye sordu. Tanrı'ın Rasûlü (sav):
“Kim ne için yaratılmışsa, ona o yol kolaylaştırılırâ€,diye çözüm verdiler.
*******
Gene buna benzer bir sual üstüne Rasulullah (sav) Efendimiz:
“Kim aden için yaratılmışsa, Tanrı onu aden ehlinin ameliyle işletir. Kim de cehennem için yaratılmışsa, Tanrı onu cehennem ehlinin ameliyle işletir†diyecevap verdiler.
Görülüyor ki, fıtrat/yaratılış ister gövde yapılarının biçimleri ile ilgili olsun, isterse inanç yapılarıyla ilgili olsun asla değişmez, değişikliğe uğramaz ve değiştirilemez. Anne ve babanın çocuklarını, inanarak bağlı oldukları dine sokmaya emekleri da ilâhi bilgide belirlenmiş inanç fıtratlarını değiştirmeye yetmez. Eğer çocuk, anne ve babasının yönlendirmesi ile herhangi bir dine girmişse, çocuğun bu seçimi fıtratının bu şekilde olmasındandır. Sonrasında anne ve babanın her yönlendirmesinin çocuk üstünde başarıya ulaşmış olduğu söylenemez. Hz. Nuh (as)'ın bir oğlunun ve eşinin inanç etmediğini Kur'an'ın haber vermesiyle biliyoruz.

Bizim aslolan bilmediğimiz mevzu, kimin hangi inanç fıtratı üstüne yaratıldığıdır. İşte gayb perdesi altında gizlenen yazgı sırrı budur. Biz ise gayba inanmakla emrolunduk. Her şeyin en doğrusunu, Yaratan Rabbimiz bilir. Biz O'na inandık, O'na yöneldik ve O'ndan bağışlanma diliyoruz.

[1] Tin Suresi: 3.ayet

[2] Bakara Suresi: 6.ayet

[3] Yunus Suresi: 96-97.ayetler

[4] Yasin Suresi: 9.ayet

[5] Yasin Suresi:69-70.ayetler

[6] Bakara Suresi: 3.ayet








  • Bilgi nedir, bilginin anlamı hakkında bilgi verir misiniz?


  • Hz. Muhammed'in parmaklarından su akıtma mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?


  • İnsanın tarihsel gelişimi hakkında bilgi verir misiniz?


 

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: İnsanın yaratılış mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?
İnsanın yaratılış mucizesi hakkında bilgi verir misiniz?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/msn_clock-3.gif
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/insann-yaratls-mucizesi-hakknda-bilgi.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/insann-yaratls-mucizesi-hakknda-bilgi.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content