Kader inancı nedir?

İnanç nedir? İslam dininde yazgı inancı nedir? İslam'da yazgı inancı nedir? Alınyazısı inancı ne anlamına gelir? Alınyazısı v...

İnanç nedir?

İslam dininde yazgı inancı nedir?

İslam'da yazgı inancı nedir?

Alınyazısı inancı ne anlamına gelir?

Alınyazısı ve Alınyazısı İnancı

Kadere inanmak, İslam'da inanç esaslarından biridir. Alınyazısı, Allah'ın evrende olmuş, olmakta ve olacak olan şeylerlerin nerede, ne süre, na­sıl ve nice olacağını evvelde bilmesi­ne ve takdir etmesine denir. Alınyazısı Al­lah'ın ilim sıfatının (her şeyi evvelde bilmesinin) bir sonucudur. Allah'ın evvelde bilip takdir etmiş olduğu şeylerin, onun bilgisine uygun olarak takdir edildiği yer, süre ve şekilde orta­ya çıkmasına, gerçekleşmesine,kaza denir. (Bir hükmün, bir kararın uygulanması, infaz edilmesi anlamında).



Bütün ülkelerde ve tüm evrende Allah'­ın takdirinin haricinde hiçbir vaka meydana gelmez. Her şey, her vaka onun tasarrufundadır.


Allah'ın her şeyi evvelde bilmesi ve takdir etmesi bizler insanların diledi­ği şeklinde davranmasına engel midir? ts-lami anlayış buna "hayır" cevabı ve­riyor. İnsanlar yaptıklarından sorum­lu olacak kadar bir irade ile donatıl­mışın Cüz'i irade denen bu irade in­sanların sorumluluğunun membaıdır. Bizler yaptığımız bir şeyi Allah bilmiş olduğu ve takdir etmiş olduğu için yapmayız. Fakat bizler yapacağımız için Allah bilir ve takdir eder. Yeni Allah'ın takdiri bizim ira­demize bakılırsa şekillenir. Bunun şu şekilde klasik bir örneği var: Bir gökbilimci (gökbilimci) ayın ve güneşin ne süre tutulacağını evvelde bilir. Takvimler­de bu kayıtlıdır. O süre ulaşınca ay ve güneş tutulur. Ayın ve güneşin tu­tulması astronomun onların tutulaca­ğını bilip yazmasından dolayı mıdır. Hayır. Onlar esasen tutulacağı için ast­ronom bilmiştir ve yazmıştır. Allah'­ın takdiri de böyledir.

Alınyazısı mevzusunda bizlere düşen şu­dur: Bizler Allah'ın takdirinin ne yön­de bulunduğunu, hangi mahiyette gerçek­leştiğini bilemeyiz. Bilemediğimize gö­re irademizi iyi farkında olduğumuz istikamet­te kullanmak durumundayız. Daha ileri giderek şu söylenebilir: Eğer bizler Allah'ın takdirinin bizim aleyhimize olarak kararlaştığını bilsek dahi, yi­ne de tavrımız bizlere gösterilen doğru yoldan ayrılmamak olmalıdır. "Na­sıl olsa bana ait işim bitik, kaderim ta­yin olmuş, bundan sonrasında ne yapsam boş..." şeklinde bir tutumu benim­seyenleyiz. Çünkü bu şekilde bir tutum Is-lami anlayış ve inceliğe, Allah'a olan güvene uymaz. Bu durumda dahi kul­luk esastır.


Dinde bu görüşü destek­ler mahiyette bir öykü var: Eski de­virde, seçkin, akıllı bir öğrenci (mürid) rüyasında, çok sevilmiş olduğu, bağlandığı, uzun seneler feyz almış olduğu hocasının ce­hennemlik bulunduğunu "görür. Rüyayı ilk gördüğünde bayağı bir rüya diye aldırmaz. Ama aynı rüyayı bir çok de­fa üst üste görünce sadık (doğru) bir rüya olarak yorumlar, üzüntüye ka­pılır. üzüntüsü dışarıdan da hissedi­lecek şekildedir. Hepimiz gib ihocası da bu konuyu farkına varır ve sorar:


—"Oğlum, senin neyin var, son günlerde yüzün asla gülmüyor."

Delikanlı ilk başlarda söylemek is­temeyip geçiştirmeye çalışırsa da so­nunda izah etmek zorunda kalır:

—"Hocam, ben kaç defadır rü­yamda sizin cehennemlik olduğunu­zu görüyorum ve buna üzülüyorum."

Hocası öğrencisine ve onun şah­sında her insana ders olacak şu cevabı verir:
—"Ne diye üzülüyorsun oğlum? Ben senin gördüğün rüyayı (kendimin cehennemlik bulunduğunu) kırk senedir gö­rü yorum. Ama gene de ümitsiz ve is­yankâr değilim. Kulluğumu eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum. Gerisi Allah'ın bileceği iştir."

Dinde, yazgı anlayışındaki komiklik budur.

Günümüzde bazıları, bazı suçlar işliyor, dince yasaklanmış kö­tülükler yapıyor, sonrasında, "Bana ait ne kabahatim var? Allah bana ait bu şekilde yapacağımı yazmış, kaderim böyley-miş, bu şekilde davranmamak tümde de­ğildi ki..." şeklinde mazeretler öne sürü­yorlar. Din bakımından bu şekilde maze­retlerin hiçbir geçerliliği yoktur. İn­sanın, irade ve karar verme, bu konuyu uy­gulama kabiliyetine haiz bir varlık olarak, mahiyetini bilmediği tanrısal tak­canlı eylemlerinden görevli tutmaya kalkışması dindeki yazgı anlayışıyla bağdaşamaz.


Mevzunun devamı için bakınız:




Sebep: Sual düzenlendi.






  • İslam Dininde Alınyazısı ve Alınyazısı İnancı


  • Fransa'nın dini inancı nedir?


  • Ahiret inancı nedir?




Bu bildiri 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Alınyazısı ve Alınyazısı İnancı

Kadere inanmak, İslam'da inanç esaslarından biridir. Alınyazısı, Allah'ın evrende olmuş, olmakta ve olacak olan şeylerlerin nerede, ne süre, na­sıl ve nice olacağını evvelde bilmesi­ne ve takdir etmesine denir. Alınyazısı Al­lah'ın ilim sıfatının (her şeyi evvelde bilmesinin) bir sonucudur. Allah'ın evvelde bilip takdir etmiş olduğu şeylerin, onun bilgisine uygun olarak takdir edildiği yer, süre ve şekilde orta­ya çıkmasına, gerçekleşmesine,kaza denir. (Bir hükmün, bir kararın uygulanması, infaz edilmesi anlamında).



Bütün ülkelerde ve tüm evrende Allah'­ın takdirinin haricinde hiçbir vaka meydana gelmez. Her şey, her vaka onun tasarrufundadır.


Allah'ın her şeyi evvelde bilmesi ve takdir etmesi bizler insanların diledi­ği şeklinde davranmasına engel midir? ts-lami anlayış buna "hayır" cevabı ve­riyor. İnsanlar yaptıklarından sorum­lu olacak kadar bir irade ile donatıl­mışın Cüz'i irade denen bu irade in­sanların sorumluluğunun membaıdır. Bizler yaptığımız bir şeyi Allah bilmiş olduğu ve takdir etmiş olduğu için yapmayız. Fakat bizler yapacağımız için Allah bilir ve takdir eder. Yeni Allah'ın takdiri bizim ira­demize bakılırsa şekillenir. Bunun şu şekilde klasik bir örneği var: Bir gökbilimci (gökbilimci) ayın ve güneşin ne süre tutulacağını evvelde bilir. Takvimler­de bu kayıtlıdır. O süre ulaşınca ay ve güneş tutulur. Ayın ve güneşin tu­tulması astronomun onların tutulaca­ğını bilip yazmasından dolayı mıdır. Hayır. Onlar esasen tutulacağı için ast­ronom bilmiştir ve yazmıştır. Allah'­ın takdiri de böyledir.

Alınyazısı mevzusunda bizlere düşen şu­dur: Bizler Allah'ın takdirinin ne yön­de bulunduğunu, hangi mahiyette gerçek­leştiğini bilemeyiz. Bilemediğimize gö­re irademizi iyi farkında olduğumuz istikamet­te kullanmak durumundayız. Daha ileri giderek şu söylenebilir: Eğer bizler Allah'ın takdirinin bizim aleyhimize olarak kararlaştığını bilsek dahi, yi­ne de tavrımız bizlere gösterilen doğru yoldan ayrılmamak olmalıdır. "Na­sıl olsa bana ait işim bitik, kaderim ta­yin olmuş, bundan sonrasında ne yapsam boş..." şeklinde bir tutumu benim­seyenleyiz. Çünkü bu şekilde bir tutum Is-lami anlayış ve inceliğe, Allah'a olan güvene uymaz. Bu durumda dahi kul­luk esastır.


Dinde bu görüşü destek­ler mahiyette bir öykü var: Eski de­virde, seçkin, akıllı bir öğrenci (mürid) rüyasında, çok sevilmiş olduğu, bağlandığı, uzun seneler feyz almış olduğu hocasının ce­hennemlik bulunduğunu "görür. Rüyayı ilk gördüğünde bayağı bir rüya diye aldırmaz. Ama aynı rüyayı bir çok de­fa üst üste görünce sadık (doğru) bir rüya olarak yorumlar, üzüntüye ka­pılır. üzüntüsü dışarıdan da hissedi­lecek şekildedir. Hepimiz gib ihocası da bu konuyu farkına varır ve sorar:


—"Oğlum, senin neyin var, son günlerde yüzün asla gülmüyor."

Delikanlı ilk başlarda söylemek is­temeyip geçiştirmeye çalışırsa da so­nunda izah etmek zorunda kalır:

—"Hocam, ben kaç defadır rü­yamda sizin cehennemlik olduğunu­zu görüyorum ve buna üzülüyorum."

Hocası öğrencisine ve onun şah­sında her insana ders olacak şu cevabı verir:
—"Ne diye üzülüyorsun oğlum? Ben senin gördüğün rüyayı (kendimin cehennemlik bulunduğunu) kırk senedir gö­rü yorum. Ama gene de ümitsiz ve is­yankâr değilim. Kulluğumu eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum. Gerisi Allah'ın bileceği iştir."

Dinde, yazgı anlayışındaki komiklik budur.

Günümüzde bazıları, bazı suçlar işliyor, dince yasaklanmış kö­tülükler yapıyor, sonrasında, "Bana ait ne kabahatim var? Allah bana ait bu şekilde yapacağımı yazmış, kaderim böyley-miş, bu şekilde davranmamak tümde de­ğildi ki..." şeklinde mazeretler öne sürü­yorlar. Din bakımından bu şekilde maze­retlerin hiçbir geçerliliği yoktur. İn­sanın, irade ve karar verme, bu konuyu uy­gulama kabiliyetine haiz bir varlık olarak, mahiyetini bilmediği tanrısal tak­canlı eylemlerinden görevli tutmaya kalkışması dindeki yazgı anlayışıyla bağdaşamaz.


Mevzunun devamı için bakınız:





 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Kader inancı nedir?
Kader inancı nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/kader-inanc-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/kader-inanc-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content