Toplum yaşamını düzenleyen en büyük kurallar silsilesi olan kanun nedir? Kanunlar nasıl uygulanır ve belirlenir? Kanunların çatışması ne anl...
Toplum yaşamını düzenleyen en büyük kurallar silsilesi olan kanun nedir? Kanunlar nasıl uygulanır ve belirlenir? Kanunların çatışması ne anlam ifade eder?
Hukukun kaynaklarından, belirme şekillerinden biridir. Her devlette Anayasa Hukukunun yetkili kıldığı kanun koyucu — kişi, ya da meclis — tarafından çıkarılan kurallara «kanun» denir.
Kanunla konulan kurallar:
a) Geneldir. Ülkenin her yerinde, herkes için aynı hükmü taşır. Hangi alandaki münasebetleri düzenliyorsa, o alana giren, o münasebetlerde bulunan herkes bu kuralla bağlıdır.
b) Uyulması mecburidir. Uymayanlar ya cezaya çarptırılır, ya da tazminat ödemeye zorlanır.
c) Devamlıdır. Yürürlükte kaldığı süre içinde, tesirinden ve hükmünden bir şey eksilmez, konulmadan önceki değil, prensip olarak, konulduktan sonraki olaylarda uygulanır.
ç) Mücerrettir yani soyuttur. Şahsa veya belli olaya uygulanmak üzere değil, olması mümkün ve aynı şartları taşıyafı durumları düzenlemek için konulur.
Prensip olarak Kanun, o ülkedeki vatandaşlara da, yabancılara da uygulanır (kanunların Mülkiliği). Yalnız, bazı kanunlar, örneğin evlenme ve miras kanunları, vatandaşı her yerde takip eder.
Kanun, halk tarafından bilinmelidir; daha doğrusu, herkesin bildiğini farz ettirecek şekilde yayınlanmalı, ilân edilmelidir. Türk kanunları, «Resmî Gazete» ile yayınlanır; cezaya, vergiye, askerliğe dair olanlarla halkı doğrudan doğruya ilgilendiren kanunlarımız, ayrıca, şehir ve kasabalarda belediyeler, köylerde de muhtarlar tarafından ilan olunur.
Kanun, ya içinde yazılı tarihten, ya da «Resmî Gazete» de yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer.
Kanunun, Anayasa’ya uygunluğu esastır.
Kanunların Çatışması
Uygulanacak kanunlar arasındaki farklardan, kanun çatışmaları doğar. Biri ötekinden sonra konulan iki kanundan hangisinin uygulanacağında tereddüt doğarsa, «zaman bakımından çatışma»; bir millî kanunla bir yabancı kanundan hangisinin uygulanacağından uyuşmazlık çıkarsa «alan bakımından çatışma»; bazı memleketlerde vatandaşların farklı camialara mensup olmalarından doğan uygulama anlaşmazlıklarına da «şahıs bakımından çatışma» denir. Bunlardan en önemlisi ikincisidir ve Devletler Özel Hukuku’nun başlıca konusunu teşkil eder. Kanun çatışmaları, çatışan kanunların dayandığı hukuk prensiplerindeki farklardan doğar.
Kanunda Boşluk
Bir kanunda, hayattaki olayları düzenlemeye, kavramaya yetecek hükümlerin ya hiç bulunmaması, ya da eksik olması haline «kanunda boşluk» denir. Gittikçe giriftleşen insan münasebetlerini eksiksiz düzenliyecek, kapsıyacak hükümleri önceden tamamiyle düşünmenin imkânsızlığı karşısında, modern kanunlarda yargıçlara geniş takdir hakkı tanınmıştır. Yalnız, yargıç bu takdir hakkını kullanılırken, adalet, nasafet» ve hak prensiplerini kollamak, onlara uymak zorundadır.
Kanunların Çeşitleri
Kanunlar, kapsadıkları münasebetlerin konularına ve nev’ine göre; «anayasalar», «medeni kanunlar», «maliye kanunları», «idare kanunları» gibi, ya da «umumi kanunlar», «hususî kanunlar» şeklinde gruplandırılır.
Kanun, hangi memleket halkı için konu-luyorsa, o ülkenin örf ve âdetleriyle beslenir, o karakteri taşır. Bu bakımdan, kanun, bir millî hukuk müessesesidir. Fakat, insanlığın müşterek malı sayılan bazı hukuk müesseselerini müşterek kurallara bağlamanın insanlık için çeşitli bakımlardan faydalı olacağı düşünülmüştür, bu düşünceden doğan «kanunlarda birlik» hareketi gitgide genişlemektedir.
Kendisini aynı uygarlık içinde gören bir milletin öteki millete ait kanunu aynen alması, yürürlüğe koyması haline de «kanunların iktibası» denir. Tarihteki büyük iktibas hareketleri şunlardır: Roma Hukuku’nun Almanya’da kabulü; tabiî hukukun A. B. D. tarafından alınışı, Fransız ve Alman medenî kanunlarının muhtelif milletlerce kabulü, İsviçre Medenî Kanunu’nun Türkiye’de yürürlüğe konulması.
YORUMLAR