KANUNNAME a. (ar. kânun ve fars. nâmeden ksnün-nâme). Esk. Yasa kitabı; belli bir konu ile ilgili yasaları toplayan kitap. —Esk. ...
KANUNNAME a. (ar. kânun ve fars. nâmeden ksnün-nâme). Esk. Yasa kitabı; belli bir konu ile ilgili yasaları toplayan kitap.
—Esk. sil. Kanunname-i rumât, ok atma yöntemleriyle ilgili kitap.
—isi. huk. İslam hukukuna aykırı olmamak üzere yapılan yasalar ve hukuki düzenleme. (Bk. ansikl. böl.)
—Tar. OsmanlI imparatorluğu hukuk sisteminde padişahların belirli konuları düzenlemek üzere çıkardıkları yasalara verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. isi. huk. İslam hukukuna göre suç sayılmayan ve şeriata aykırı olmayan konularda devlet başkanı kanun koyma ve bazı hukuki düzenlemeler yapma yetkisine sahiptir. Bu yetkiye dayanarak yayınlanan kanun ve kararnamelere OsmanlI devletinde kanunname adı verilmiştir.
—Tar. Kanunnameler bütün imparatorluk sınırları içinde geçerli olabildiği gibi, yalnız toplumun bir kesimi ya da belli bir bölge için de geçerli olabilmekteydi. Kanunnameler kamu hukukuna ilişkin kuralları içerirdi: yönetimin düzenlenmesi, vergi, ceza hukukuna ilişkin kurallar, vb.
OsmanlIlar yeni topraklar fethettiklerinde genellikle burada yürürlükte olan yasaları aynen koruyor ya da hafifçe değiştiriyorlardı. Bu yüzden memluk sultanı Kayıtbay'ın, akkoyunlu Uzun Hasan'ın, ve dulkadırlı Alaüddevle'nin yasaları osmanlı kanunnameleri halinde özgün biçimde günümüze değin gelebilmiştir. Bunlardan Uzun Hasan'ın kanunnameleri Azerbaycan'da ve Irak'ta olduğu gibi Doğu Anadolu'da da uygulanıyordu. OsmanlIlar 1516-1548 arasında bunları Doğu Anadolu'da geçerli saymışlar, Irak'ı aldıktan sonra da safevi yasalarını iptal edip Uzun Hasan'ınkileri yürürlükte tutmuşlardır.
Ulemanın karşı koyması nedeniyle osmanlı hükümdarları sürekli kanunnameler yerine, fermanlar çıkardılar. Ölümünden sonra da kalıcılığını sürdüren kanunnameyi çıkaran ilk İslam hükümdarı Mehmet II (Fatih) oldu. Mehmet ll'nin iki kanunnamesi bulunmaktadır: bunlardan biri reaya, ötekisi devlet örgütü içindir. Birincisi, vergiyi doğrudan doğruya reayadan alan askeri kişilerin bunu kötüye kullanmalarını önlemeye ve vergi oranında reayayı koruyucu eşitliği sağlamaya yöneliktir. Fatih kanunnamesi'nin ilk dört bölümü reayalarla sipahiler arasındaki ilişkileri ele alır ve vergilerin miktarını belirler Çift ve benzeri rüsumlar, aşar, meyvelik, hayvan vergileri, ceraim ve badı hava vergilerini düzenler.
Osmanlı kanunnamelerinin büyük bir bölümünü 4 ana grupta toplamak mümkündür:
1. Padişah fermanları ve beratları. Bunlar yönetim sorunlarına ve gerek duyulan hallerde bazı özel konulara çözüm getirirler. Kadılar ve valiler bunları derhal uygulamak zorundaydılar. Bunların kitap halinde toplanmış olanlarından en eskisi Bayezit ll'nin kanunnamesidir.
2. Sancaklara ilişkin kanunnameler, İran'da Abbasiler döneminden beri yürürlükte olan kanun-ı memleket, daha sonra OsmanlIlar tarafından da benimsenmiş ve vilayet ya da sancak (liva) kanunnamesi adıyla uygulanmıştır. Bu tür kanunnameler sultanın tuğrasıyla onaylandıktan sonra her eyaletin ayrıntılı kadastro defterlerinin başında yer alırdı. Miri arazisi ve tımarlı toprakları yönteminin geçerli olduğu eyaletler için de böyle kanunnameler bulunmaktaydı ve bunların başlıca amacı reaya ile sipahiler arasındaki anlaşmazlıkları önlemek ve düzene sokmaktı. Beylerbeyler ve kadılar hükümlerini buna göre verirlerdi. Bütün imparatorlukta uygulanan reaya kanunnamesini ilk düzenleyen Mehmet II olmuştur. Buna karşılık Mehmet II' nin saltanatı dönemine ait kadastro defterlerinde sancak kanunnamesine rastlanmaz. Bunların en eskisi 1487 tarihli Hüda- vendigâr (Bgrsa) vilayeti kanunnamesidir. Anadolu eyaleti için sancak kanunnameleri, Batı Anadolu'da Hüdavendigâr'la birlikte bir grup oluşturur. Karaman, İçel ve Ankara'yı içeren Orta Anadolu da birincisine benzer bir gruptur Batı Anadolu sancaklarıysa Malatya, Diyarbakır, Erzurum, Musul, Harput ve Mardin'le Suriye olmak üzere iki ayrı grupta toplanmıştır. Rumeli sancakları kanunnameleri, bizans ve slav gelenek ve göreneklerine yakın kurallar getiren Kanunı osmani'den izler taşımaktadır. Bu kanunnamelerde Yörükler, Voynuklar, Valahlar, Tatarlar ve diğer topluluklar hakkında da düzenleyici hükümler bulunmaktadır.
3. Devlet örgütleriyle ilgili kanunnamelerde Saray, yönetim ve protokol sorunları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, dereceleri, rütbe yükselmeleri, ödenekleri, emeklilikleri, cezalandırılmaları gibi konular ele alınmaktadır. Mehmet ll'nin kanunnamesi bu türde tektir. Bunlar arasında kavanin-i yeniçeriyan gibi yeniçerilerle ilgili olanları, ayrıca tımarlara, mukataalara, kapıkullarına, ulemaya, gümrük, darphane, kadastro işlerine ilişkin olanları da vardır.
4. Bütün imparatorluk topraklarında uygulanan genel kanunnameler, Mehmet ll'nin reaya hakkındaki kanunnamesi, ondan sonra gelen padişahların çıkardıkları yasaların çekirdeği oldu. Bayezit II döneminde çıkarılan Kitabı kavanini urfiyyei Osmaniye adlı kitapta Hersekzade Ahmet Paşa'nın getirdiği yenilikler yer almakta olup, bu kitap daha sonraki Süleyman I kanunnamesinin de temelidir. üç bölümden ibaret olan bu kanunnamenin ilk bölümü Mehmet ll'nin ceza kanununun genişletilmiş ve daha sistematik hale getirilmiş şeklidir, ikinci bölüm sipahilerin yükümlülüklerini ve sipahilerle ilgili yasaları içerir. Sipahilerin reaya üzerindeki haklarıyla onlardan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alınan baçlar, yayalarla müsellemlere ilişkin kanunlar da bu bölümün kapsamındadır. üçüncü bölümse reayanın hak ve görevleriyle toprakların kullanımına ilişkin hükümler, ayrıca askerlik görevlerini yapan reaya, Saray gereksinmesi için odun toplanması gibi konulardaki özel yasaları içermektedir. XVI. yy.'dan sonra Süleyman I kanunnamesi klasik osmanlı rejiminin temeli sayılmıştır. Bununla birlikte tımar sisteminin bozulması üzerine bu kanunname de büyük çapta işlerliğini yitirdiği için XVII. yy.'da yerini “kanunname-i cedit†denilen yeni bir kanunname aldı. Yazımı 1673'te tamamlanan bu kanunnamede gerek nişancı Celalzade'nin, gerekse nişancı Hamza Paşa'nın hazırladığı reform yasalarına geniş yer verilmiştir. Bir başka dikkate değer husus da Ahmet I döneminden başlayarak müftülerin verdikleri fetvaların da kanunnameye eklenmiş olmasıdır. Kanunnamei cedit, bu yönüyle nişancılar tarafından düzenlenen ve padişah tarafından onanan klasik dönem kanunnamelerinden ayrılmaktadır.
XVI. yy.'dan bize gelen belgelerin ışığı altında, bütün imparatorluk sınırları içinde uygulanacak genel ceza yasaları merkezi hükümet tarafından çıkarılıyordu ve bunlara bütün mahkemelerin uyması zorunluydu. Bu tür kanunnameler reisülküttap tarafından saklanır, ayrıca kadılar tarafından da kaydedilir ve bunlara uygun hüküm verilirdi. Mehmet II, Bayezit II ve Süleyman I kanunnamelerinin giriş yazısında bunların padişah buyruğu olduğu ve mutlaka uyulması gerektiği belirtilmiştir.
Batı'nın hukuk terminolojisinde kullanıldığı anlamıyla yasa kavramı OsmanlI imparatorluğu'na XIX. yy.'da girmiştir. Avrupa'nın kullandığı kavramlar kanunnamelerin, nizamnamelerin, hatta mecellenin yazımında yer almaktaydı. Selim III döneminin askeri yönetmeliklerinde görülen bu durum Tanzimat'tan sonraki kanunlarda daha belirgin bir hal aldı, zaten onlardan bazısı batı dillerinden çevrilmiştir.
—Esk. sil. Kanunname-i rumât, ok atma yöntemleriyle ilgili kitap.
—isi. huk. İslam hukukuna aykırı olmamak üzere yapılan yasalar ve hukuki düzenleme. (Bk. ansikl. böl.)
—Tar. OsmanlI imparatorluğu hukuk sisteminde padişahların belirli konuları düzenlemek üzere çıkardıkları yasalara verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. isi. huk. İslam hukukuna göre suç sayılmayan ve şeriata aykırı olmayan konularda devlet başkanı kanun koyma ve bazı hukuki düzenlemeler yapma yetkisine sahiptir. Bu yetkiye dayanarak yayınlanan kanun ve kararnamelere OsmanlI devletinde kanunname adı verilmiştir.
—Tar. Kanunnameler bütün imparatorluk sınırları içinde geçerli olabildiği gibi, yalnız toplumun bir kesimi ya da belli bir bölge için de geçerli olabilmekteydi. Kanunnameler kamu hukukuna ilişkin kuralları içerirdi: yönetimin düzenlenmesi, vergi, ceza hukukuna ilişkin kurallar, vb.
OsmanlIlar yeni topraklar fethettiklerinde genellikle burada yürürlükte olan yasaları aynen koruyor ya da hafifçe değiştiriyorlardı. Bu yüzden memluk sultanı Kayıtbay'ın, akkoyunlu Uzun Hasan'ın, ve dulkadırlı Alaüddevle'nin yasaları osmanlı kanunnameleri halinde özgün biçimde günümüze değin gelebilmiştir. Bunlardan Uzun Hasan'ın kanunnameleri Azerbaycan'da ve Irak'ta olduğu gibi Doğu Anadolu'da da uygulanıyordu. OsmanlIlar 1516-1548 arasında bunları Doğu Anadolu'da geçerli saymışlar, Irak'ı aldıktan sonra da safevi yasalarını iptal edip Uzun Hasan'ınkileri yürürlükte tutmuşlardır.
Ulemanın karşı koyması nedeniyle osmanlı hükümdarları sürekli kanunnameler yerine, fermanlar çıkardılar. Ölümünden sonra da kalıcılığını sürdüren kanunnameyi çıkaran ilk İslam hükümdarı Mehmet II (Fatih) oldu. Mehmet ll'nin iki kanunnamesi bulunmaktadır: bunlardan biri reaya, ötekisi devlet örgütü içindir. Birincisi, vergiyi doğrudan doğruya reayadan alan askeri kişilerin bunu kötüye kullanmalarını önlemeye ve vergi oranında reayayı koruyucu eşitliği sağlamaya yöneliktir. Fatih kanunnamesi'nin ilk dört bölümü reayalarla sipahiler arasındaki ilişkileri ele alır ve vergilerin miktarını belirler Çift ve benzeri rüsumlar, aşar, meyvelik, hayvan vergileri, ceraim ve badı hava vergilerini düzenler.
Osmanlı kanunnamelerinin büyük bir bölümünü 4 ana grupta toplamak mümkündür:
1. Padişah fermanları ve beratları. Bunlar yönetim sorunlarına ve gerek duyulan hallerde bazı özel konulara çözüm getirirler. Kadılar ve valiler bunları derhal uygulamak zorundaydılar. Bunların kitap halinde toplanmış olanlarından en eskisi Bayezit ll'nin kanunnamesidir.
2. Sancaklara ilişkin kanunnameler, İran'da Abbasiler döneminden beri yürürlükte olan kanun-ı memleket, daha sonra OsmanlIlar tarafından da benimsenmiş ve vilayet ya da sancak (liva) kanunnamesi adıyla uygulanmıştır. Bu tür kanunnameler sultanın tuğrasıyla onaylandıktan sonra her eyaletin ayrıntılı kadastro defterlerinin başında yer alırdı. Miri arazisi ve tımarlı toprakları yönteminin geçerli olduğu eyaletler için de böyle kanunnameler bulunmaktaydı ve bunların başlıca amacı reaya ile sipahiler arasındaki anlaşmazlıkları önlemek ve düzene sokmaktı. Beylerbeyler ve kadılar hükümlerini buna göre verirlerdi. Bütün imparatorlukta uygulanan reaya kanunnamesini ilk düzenleyen Mehmet II olmuştur. Buna karşılık Mehmet II' nin saltanatı dönemine ait kadastro defterlerinde sancak kanunnamesine rastlanmaz. Bunların en eskisi 1487 tarihli Hüda- vendigâr (Bgrsa) vilayeti kanunnamesidir. Anadolu eyaleti için sancak kanunnameleri, Batı Anadolu'da Hüdavendigâr'la birlikte bir grup oluşturur. Karaman, İçel ve Ankara'yı içeren Orta Anadolu da birincisine benzer bir gruptur Batı Anadolu sancaklarıysa Malatya, Diyarbakır, Erzurum, Musul, Harput ve Mardin'le Suriye olmak üzere iki ayrı grupta toplanmıştır. Rumeli sancakları kanunnameleri, bizans ve slav gelenek ve göreneklerine yakın kurallar getiren Kanunı osmani'den izler taşımaktadır. Bu kanunnamelerde Yörükler, Voynuklar, Valahlar, Tatarlar ve diğer topluluklar hakkında da düzenleyici hükümler bulunmaktadır.
3. Devlet örgütleriyle ilgili kanunnamelerde Saray, yönetim ve protokol sorunları, devlet görevlilerinin padişahla olan ilişkileri, dereceleri, rütbe yükselmeleri, ödenekleri, emeklilikleri, cezalandırılmaları gibi konular ele alınmaktadır. Mehmet ll'nin kanunnamesi bu türde tektir. Bunlar arasında kavanin-i yeniçeriyan gibi yeniçerilerle ilgili olanları, ayrıca tımarlara, mukataalara, kapıkullarına, ulemaya, gümrük, darphane, kadastro işlerine ilişkin olanları da vardır.
4. Bütün imparatorluk topraklarında uygulanan genel kanunnameler, Mehmet ll'nin reaya hakkındaki kanunnamesi, ondan sonra gelen padişahların çıkardıkları yasaların çekirdeği oldu. Bayezit II döneminde çıkarılan Kitabı kavanini urfiyyei Osmaniye adlı kitapta Hersekzade Ahmet Paşa'nın getirdiği yenilikler yer almakta olup, bu kitap daha sonraki Süleyman I kanunnamesinin de temelidir. üç bölümden ibaret olan bu kanunnamenin ilk bölümü Mehmet ll'nin ceza kanununun genişletilmiş ve daha sistematik hale getirilmiş şeklidir, ikinci bölüm sipahilerin yükümlülüklerini ve sipahilerle ilgili yasaları içerir. Sipahilerin reaya üzerindeki haklarıyla onlardan alacakları vergiler; has ve tımar arazilerinden alınan baçlar, yayalarla müsellemlere ilişkin kanunlar da bu bölümün kapsamındadır. üçüncü bölümse reayanın hak ve görevleriyle toprakların kullanımına ilişkin hükümler, ayrıca askerlik görevlerini yapan reaya, Saray gereksinmesi için odun toplanması gibi konulardaki özel yasaları içermektedir. XVI. yy.'dan sonra Süleyman I kanunnamesi klasik osmanlı rejiminin temeli sayılmıştır. Bununla birlikte tımar sisteminin bozulması üzerine bu kanunname de büyük çapta işlerliğini yitirdiği için XVII. yy.'da yerini “kanunname-i cedit†denilen yeni bir kanunname aldı. Yazımı 1673'te tamamlanan bu kanunnamede gerek nişancı Celalzade'nin, gerekse nişancı Hamza Paşa'nın hazırladığı reform yasalarına geniş yer verilmiştir. Bir başka dikkate değer husus da Ahmet I döneminden başlayarak müftülerin verdikleri fetvaların da kanunnameye eklenmiş olmasıdır. Kanunnamei cedit, bu yönüyle nişancılar tarafından düzenlenen ve padişah tarafından onanan klasik dönem kanunnamelerinden ayrılmaktadır.
XVI. yy.'dan bize gelen belgelerin ışığı altında, bütün imparatorluk sınırları içinde uygulanacak genel ceza yasaları merkezi hükümet tarafından çıkarılıyordu ve bunlara bütün mahkemelerin uyması zorunluydu. Bu tür kanunnameler reisülküttap tarafından saklanır, ayrıca kadılar tarafından da kaydedilir ve bunlara uygun hüküm verilirdi. Mehmet II, Bayezit II ve Süleyman I kanunnamelerinin giriş yazısında bunların padişah buyruğu olduğu ve mutlaka uyulması gerektiği belirtilmiştir.
Batı'nın hukuk terminolojisinde kullanıldığı anlamıyla yasa kavramı OsmanlI imparatorluğu'na XIX. yy.'da girmiştir. Avrupa'nın kullandığı kavramlar kanunnamelerin, nizamnamelerin, hatta mecellenin yazımında yer almaktaydı. Selim III döneminin askeri yönetmeliklerinde görülen bu durum Tanzimat'tan sonraki kanunlarda daha belirgin bir hal aldı, zaten onlardan bazısı batı dillerinden çevrilmiştir.
Kaynak: Büyük Larousse
Kanunname-i Osmani (Kanun-ı Kadim)
kanunname
isim, eskimiş (ka:nunna:me) Arapça kanun + Farsça name
isim, eskimiş (ka:nunna:me) Arapça kanun + Farsça name
- Yasa kitabı:
kanunname ingilizcesi
- digest of the laws regulating a particular subject
Kanunname-i Osmani (Kanun-ı Kadim)
YORUMLAR