Klasik Türk müziği hakkında bilgi verir misiniz? Türk Musıkisi (Türk Sanat Müziği) Muhteşem Türk musikisinin gelişme ve kökleşme ...
Klasik Türk müziği hakkında bilgi verir misiniz?
Türk Musıkisi (Türk Sanat Müziği)
Muhteşem Türk musikisinin gelişme ve kökleşme temellerinin ilk yılları, Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarının biraz öncesi ve biraz sonrasından itibaren görülmektedir.
Türk musikisi tarihi incelenirken Tarih bilimcileri ile etno-müzikologların bu konuda, devirlere bölme düşüncelerinde bazı farklılıklar görülmektedir. Eldeki verilere göre Türk musikisinin tarih yönünden incelenmesinde Osmanlı öncesi Türk musikisi yani Fârâbi'den (870-950) Safiyüddin Urmevi (1237-1294) ye kadar olan devir “İlk Ortaçağâ€, Abdükkadir Merâganî (1360-1435) den Şehzade Korkut (1467-1513) a kadar olan devir “Ortaçağ†ve Itrî (1640?-1711) den günümüze kadar olan devir de “Yeni ve Yakınçağ†olarak tasnife tabi tutulabilir.
Çoğunlukla Tunus'ta yaşamış olan Baron Rodolphe D'Erlanger (1872-1932) isimli Fransız müzikoloğu ölümünden önce 1920'li yıllarda edindiği musiki yazmaları üzerine çok geniş bir çalışma yapmış ve bu arada; Fârâbî, İbn Sina, Safiyyüddin Urmevî, Lâdikli Mehmet Çelebi gibi büyük Türk musıkişinasları ve sistemcilerinin yazmalarını inceleyerek 2857 sayfayı kapsayan 6 ciltlik büyük bir eser meydana getirmiştir. Fakat ne yazık ki bu devasa eserinin adını “La Musique Arabe†(Arab Musikisi) koymuştur. Sebebi de gayet açık anlaşılmaktadır ki, incelenen yazmaların Arap dili ile yazılmış olmasından ve yazar adlarının da Arap isimlerine benzemesinden, ortaya konan bu eserin musikisi de elbette “Arap Musikisi†olacaktır. Aradan geçen uzun yıllar içinde Türk kültür âleminden hiç kimse bu konu ile bilgilenmemiş ve ilgilenmemiştir. Ve bu yayın ilk defa musiki alimimiz H.Sadettin Arel tarafından 1950 yılında Türk kültür alemine tanıtılmıştır.
Bilimsel yönü ile uğraşanı yok denecek kadar az olan musıkimizde bu tanıtım maalesef gerekli ilgiyi bulamadığından aleyhimizdeki durum bütün dünya musiki aleminde yerleşmiş ve bundan 15 yıl kadar önce “Unesco†girişimiyle ortaya çıkmıştır. O yıllarda “Dünya Musiki Tarihi†yazmayı planlayan Unesco Türkiye'ye gönderdiği bir katılım isteği yazısında açıkça “Arap musikisinin bir yan bölümü olan Türk musikisi†ifadesini kullanmıştır.
Ne yazık ki D'Erlanger'nin aleyhimize olan bu hatalı yayını bugüne kadar karşılıksız bırakılmıştır. Aslında bir gösteri hüviyeti taşıyan “Karagöz Oyunuâ€muzun başkalarınca sahiplenmesi girişimi yanında, hem ilim hem güzel sanat olan musıkimizin bilimsel ve mükemmel teorilerine sahip çıkamayışımız Türk kültürü açısından cidden üzücüdür.
>
Klasik batı müziği çalgıları hakkında bilgi verir misiniz?
Klasik batı müziği hakkında bilgi verir misiniz?
Türk Sanat, Türk Halk ve Batı Müziği enstrümanları hakkında bilgi verir misiniz?
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Türk Musıkisi (Türk Sanat Müziği)
Muhteşem Türk musikisinin gelişme ve kökleşme temellerinin ilk yılları, Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarının biraz öncesi ve biraz sonrasından itibaren görülmektedir.
Türk musikisi tarihi incelenirken Tarih bilimcileri ile etno-müzikologların bu konuda, devirlere bölme düşüncelerinde bazı farklılıklar görülmektedir. Eldeki verilere göre Türk musikisinin tarih yönünden incelenmesinde Osmanlı öncesi Türk musikisi yani Fârâbi'den (870-950) Safiyüddin Urmevi (1237-1294) ye kadar olan devir “İlk Ortaçağâ€, Abdükkadir Merâganî (1360-1435) den Şehzade Korkut (1467-1513) a kadar olan devir “Ortaçağ†ve Itrî (1640?-1711) den günümüze kadar olan devir de “Yeni ve Yakınçağ†olarak tasnife tabi tutulabilir.
Çoğunlukla Tunus'ta yaşamış olan Baron Rodolphe D'Erlanger (1872-1932) isimli Fransız müzikoloğu ölümünden önce 1920'li yıllarda edindiği musiki yazmaları üzerine çok geniş bir çalışma yapmış ve bu arada; Fârâbî, İbn Sina, Safiyyüddin Urmevî, Lâdikli Mehmet Çelebi gibi büyük Türk musıkişinasları ve sistemcilerinin yazmalarını inceleyerek 2857 sayfayı kapsayan 6 ciltlik büyük bir eser meydana getirmiştir. Fakat ne yazık ki bu devasa eserinin adını “La Musique Arabe†(Arab Musikisi) koymuştur. Sebebi de gayet açık anlaşılmaktadır ki, incelenen yazmaların Arap dili ile yazılmış olmasından ve yazar adlarının da Arap isimlerine benzemesinden, ortaya konan bu eserin musikisi de elbette “Arap Musikisi†olacaktır. Aradan geçen uzun yıllar içinde Türk kültür âleminden hiç kimse bu konu ile bilgilenmemiş ve ilgilenmemiştir. Ve bu yayın ilk defa musiki alimimiz H.Sadettin Arel tarafından 1950 yılında Türk kültür alemine tanıtılmıştır.
Bilimsel yönü ile uğraşanı yok denecek kadar az olan musıkimizde bu tanıtım maalesef gerekli ilgiyi bulamadığından aleyhimizdeki durum bütün dünya musiki aleminde yerleşmiş ve bundan 15 yıl kadar önce “Unesco†girişimiyle ortaya çıkmıştır. O yıllarda “Dünya Musiki Tarihi†yazmayı planlayan Unesco Türkiye'ye gönderdiği bir katılım isteği yazısında açıkça “Arap musikisinin bir yan bölümü olan Türk musikisi†ifadesini kullanmıştır.
Ne yazık ki D'Erlanger'nin aleyhimize olan bu hatalı yayını bugüne kadar karşılıksız bırakılmıştır. Aslında bir gösteri hüviyeti taşıyan “Karagöz Oyunuâ€muzun başkalarınca sahiplenmesi girişimi yanında, hem ilim hem güzel sanat olan musıkimizin bilimsel ve mükemmel teorilerine sahip çıkamayışımız Türk kültürü açısından cidden üzücüdür.
>
YORUMLAR