Kuvayi Milliye ruhunu yansıtan hikaye örneği verir misiniz?

Kuvayi Milliye ruhunu yansıtan öykü örneği verir misiniz? Kuvayi Milliye Eri Ali Rıza Gökberk 1919 ortalarından1920 sonuna kadar ...

Kuvayi Milliye ruhunu yansıtan öykü örneği verir misiniz?

Kuvayi Milliye Eri Ali Rıza Gökberk






1919 ortalarından1920 sonuna kadar istilacı Yunan ordusunun karşısında savaşan silahlı kuvvet, Kuvayi Milliye, Bursa-Mustafakemalpaşa ilçesinde 172. Yaya Alayı Komutanı Yarbay Osman Bey tarafınca teşkilatlandırılmıştır.


Başkanlığını Gürcü Mehmet Efendinin yapmış olduğu Kuvayi Milliye Teşkilatı; Başhafız Ahmet Efendi, Hafız Mustafa Efendi, Benli Ahmet Ağa, Kürt Mevlüt, Ahmet Hulusi Koçak, İsmail Uzel, Kıyıcı Halit Efendi benzer biçimde adlardan oluşuyordu.


Bu harekete ilkin Kömürcükadı Köyü, Karapınar, Yaveli, Güller Köyü halkı guruplar halinde katıldı. Bunlara kaymakam tarafınca gizlice cephane verilerek yer tahsis edildi.


O karanlık günlerde; halkta ulusal hisleri güçlendirip direniş duygusu yaratmak suretiyle, Danaçayır meydanında güreş ve koşu müsabakası düzenlendi. İnsanları bir araya toplamanın iyi bir yoluydu bu. O gün oradaki coşku muharebeye hazırlanışın luk çığlıklarıydı sanki. Müsabakalar sonunda meydanda kürsüdeki öğretmen, kapanış konuşmasında memleketin parçalanmasına göz yummanın katlanılamaz bir durum bulunduğunu söylemiş oldu.


Kahramanımız, Ali Rıza GÖKBERK “Hey Onbeşli, Kızların gözü yaşlı†türküsünün söylendiği dönemde 1917'de İstanbul'da askerdi. Seferberlik zamanı onsekiz yaşlarında asker oldu.


Rüştiye mezunu Ali Rıza, iki yıl askerliği esnasında Birinci Dünya Savaşı kaybedilip tabanca bırakılınca Devecikonak Karaorman arasındaki doğduğu Çavuş Köyüne gelip yerleşti. Kasabası Yunan işgali altındaydı….


Bigün İlçeden köye dönerken Lalaşahin mezarlığı civarında Yunan askeri Ali Rıza'nın yolunu keser. üstünde çakı bulunur. Münakaşa çıkar ve işgal komutanlığına getirilir.


O gece karakolda sabahlıyor. Askere gitmeden ilkin senelerdir köprübaşındaki “Taş Mağaza†sahibi manifaturacı Rum Yorgi'nin yanında iş yapmaktadır. Nezarette iken tarafındaki öteki kişiyi ziyarete gelen bir vatandaşa “Yorgi'ye söyle beni buradan çıkarsın†der. Yorgi, Yunan komutanla yanına gelir. Komutan, “Yorgi' ye yakarma et yoksa subayıma karşı geldiğin için seni azca daha Atina'ya gönderecektim†der ve onu salıverir.


Arzuhalci Hulisi KOÇAK, Kuvayi Milliye'ye gizlice adam toplayan biridir. AliRıza'nın Yunan askerlerine sorun çıkarttığını duyunca onun peşine düşer. İşgal komutanlığı binasından çıkarken bulur. Kuvayi Milliye'ye katılma teklifi karşısında sevinir sadece babasını haberdar etmek için köye yanına gitmek istediğini söyler. Birlikte köye giderler. Köyde bir gece kalıp babasından izin alırlar. Yetmişüç yaşındaki babası sevinerek, “Vatan için feda olsun, al götür oğlumu†der.


AliRıza, Hulisi KOÇAK ile Beyce cephesine (Orhaneli'nin eski adıyla) kaydolup teslim olur. Erkan-ı Harp Haydar Bey'in (Genel Kurmay subayı) emrine girer. Halktan birileri bu durumu Yunana bildirir. Yunanla birlik olan Eşkıya Davut bunu duyunca AliRıza'nın babasına uzun süre işkence ederek sonunda da şehit edecektir.


Kuvayi Milliye eri olarak Yunanla savaşırken babasına mektup yazar: “Baba benim yüzümden sana işkence ediyorlar, istersen yanına köye döneyimâ€, der. Babası Sadık sonucunda, “Sakın gelme oğul, bende tabanca alıp yanına geleceğim, der.


Babası oğlundan uzak çok zor günler geçirir. Yunan yanlısı eşkıyalar evini basıp kendisinden haraç ister. Ters davrandığında ise kenardaki kızgın sacayağını boynuna geçirirler. Eşkıya bir köşede saklamış olduğu yüz parayı alıp kaçar.


Eşkıya Davut, oğlundan dolayı babasını Karaorman Köyüne çağırmıştır. Köy odasında Davut ve öteki eşkıyalar etrafını sarıp, “Senin hakkında vur emri var. Bana beşyüz lira ver canını bağışlayayımâ€, der. Hoca baba Sadık, “Param yok, olsa da size vermem†der, sözüne devam eder: “Oniki kişiye bakıyorum. Verirsem Tanrı benden bunun hesabını sorarâ€, der. Davut, adamlarına üstünü aramalarını söyler. Kuşağından oğluna yazdığı, hemen hemen göndermediği, kendisinin de savaşmak istediğini söylediği mektup çıkar. Mektubu okuduklarında Eşkıya Davut çılgına döner. Bunun üstüne onu Meliköy karşısında söğütlüğe götürüp vurur, şehit eder…


Bigün Ali Rıza ve arkadaşları Kuvayi Milliye'ye at gerekince Orhaneli'den Hara'ya geliyorlar. Hara Yunanlıların elindedir. Girişte iki Yunan askeri kenarda çeşme onarım ediyor. Askerler Türk askerini görünce Hara içine kaçıp arkadaşlarına haber veriyorlar. İki taraf askeri karşılıklı çatışmaya başlıyor.Yunan askerleri makineli tüfek ile taramaya başlıyor. O dakikada Ali Rıza'nın gözü önünde otlar eriyip gidiyor… Ateş, duman, tabanca sesleri, bağırışlar… Müfreze komutanı Nazif Ağanın Ahmet kolundan vuruluyor. Davut bir gurup Yunan askeriyle ilçeden yetişerek askerlerimizi çember altına alıyor. Ali Rıza ve arkadaşları çemberi yarıp güvenli bir bölgeye çıkıyor. Kavaklı ile Güllüce arasından Karapürçek Çataldağı'na geçtiklerinde yaralı Ahmet şehit oluyor. Onu orada toprağa veriyorlar.


Ali Rıza, günlerin içinde dağlarda tepelerde kavrulup gidiyordu..


Gökyüzünde kuş uçmuyordu. Kuşlar uzaklara kaçmıştı. Tepedeki çam ağaçlarının altında koşarken vurulmak içten bile değildi. Tabanca sesleri, kırılan dalların ve insanların yankılanan haykırışları birbirine karışıyordu. Oysa sular pınarın yolunda tüm sadeliğiyle akıyordu. Bir gövde yıkılıp suya düşerse su kırmızıya boyanıp yolunu değiştirecekti belki…


Otuz kilometre yol yürümüştü iki gündür. Karnı aç, heybesi boştu. Güvenli bir köy kahvesinde bir ayran ikramıyla karşılaşmayı ne çok istedi. İlçenin her tarafı karmaşa içindeydi. Yunan askerleri, iyi çeteler, fena çeteler, fukara halk, iç içe bir karmaşa,…Kimse kendini güvende hissetmiyordu. Köylerde hanımefendiler ve çocuklar evlerde mermi sesleriyle yaşıyorlardı. Şimdi demir bir tastaki ayran açlık ve yorgunluğunu bastıracaktı. Rastgele bir kapıyı çalmak marifet değildi, arkasından kimin çıkacağı bilinmiyordu. Düşman her tarafa yayılmıştı.


O öğle köy meydanı ve evler sakindi. Bu şekilde dağlarda, bağlarda toplandılar; birçok köyden mahalleden koparak… Yemyeşil yaşlı ağaçlarla çevrelenmiş kırda derin bir sessizlik içinde bekleşiyorlardı. Uzanmışlardı taştan yataklarına. Her birini düşünceler sarmıştı fakat şimdi gözleri pek kahramanlardı. Yaslandığı kayada “Ölüme gidiyoruz bir ihtimal; aslına bakarsanız ölüyüz bu esaretle†dedi kendine. Bu günlerde vatan sevgisinin ne demek bulunduğunu daha iyi anlıyordu. Şimdi yüksek çalılarla çevrili bahçenin ardındaki kırmızı parlak elma, iri yeşil üzüm salkımı benzer biçimde cazipti esaretten kurtulacağı özgür günler. Tozunu üfledi bıçağının…


Ceplerini karıştırdığında eline bir süt eriği geldi. Tepelerde koştururken ağaçtan koparmıştı. Yeşil süt eriğini ağzına attı. Ağzından çıkardığı, hemen hemen sertleşmemiş, sıkınca patlayacak çekirdeğe baktı. Artık bu kadar hassastı can. Kim ölecek kim duracak kim bilir bir zaman… Olsundu!... Feda olsundu bu can bu vatan uğruna. İki parmağı içinde çekirdeği sıktı patlattı. Ölümler vız gelirdi ona!..


Başka bigün, Kuvayi Milliye askeri dostlarıyla dolaşırken; Yunanlı bir birliğin Bursa tarafınca geldiğini görürler. Siper almak için tarlaların ötesine, tepelere doğru çekilip, mevki alırlar. Karşılıklı uzun çatışırlar. Bir ara çatışma azalınca arkadaşı AliRıza'ya, “Ceketine ne oldu†der. Çatışma esnasında cepheden cepheye savrulurken ceketinin delik deşik bulunduğunu farklıdır.


Tepelerden Yunanlı askerleri ustalıkla vururlar. Kurşunu yiyen etekli askerler savrulup gidiyordu… O bahar, bitkilerin çiçeklerin içinde uçuşan etekleriyle Yunan askerinin düşmüş olduğu durum komikti…


Ali Rıza ömrü süresince birçok meslek yapmıştır. Bezzazlık, inşaat ustalığı,… Emek harcamayı seviyordu. Buna karşın yaşamı süresince yoksulluk çekmiştir. Savaştan sonrasında su değirmeni işletti.Değirmenin akan sakin suyu kenarında yaşamış olduğu tüm kahramanlıkları oğlu Kazım'a söyledi..


Devecikonağı yolu üstü Kösehoroz Köyü altındaki bu değirmende un öğütmeye gelenlere, vatan toprağının ne kadar kıymetli bulunduğunu söyledi durdu… Ali Rıza, doğruluğa ehemmiyet veren, insanları seven biriydi.


Harp bitince Hulisi KOÇAK, “Git sen de madalyanı al, ben aldım†der. Ali Rıza â€Ben madalya için hizmet vermedim, deyip almaya gitmez: O denli bir kahraman, o kadarda mütevazidir…


Bigün kargaşa bir sorgulamada “Bu vatan için yaptığım kahramanlık haricinde ben babamı da feda ettim†der.


Ali Rıza GÖKBERK, 1987 senesinde 88 yaşlarında vefat etti. Bir zamanlar vatanı uğruna koştuğu topraklardaki bir tepede mezarında huzurla yatıyor.

Arif ÖDEMİŞ








Sebep: iç başlık






  • Türkçenin yozlaşması temalı öykü örneği verir misiniz?


  • Bölünebilme kuralları ile ilgili öykü örneği verir misiniz?


  • Ay'ın evreleri ile ilgili öykü örneği verir misiniz?




Bu ileti 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
Kuvayi Milliye Eri Ali Rıza Gökberk






1919 ortalarından1920 sonuna kadar istilacı Yunan ordusunun karşısında savaşan silahlı kuvvet, Kuvayi Milliye, Bursa-Mustafakemalpaşa ilçesinde 172. Yaya Alayı Komutanı Yarbay Osman Bey tarafınca teşkilatlandırılmıştır.


Başkanlığını Gürcü Mehmet Efendinin yapmış olduğu Kuvayi Milliye Teşkilatı; Başhafız Ahmet Efendi, Hafız Mustafa Efendi, Benli Ahmet Ağa, Kürt Mevlüt, Ahmet Hulusi Koçak, İsmail Uzel, Kıyıcı Halit Efendi benzer biçimde adlardan oluşuyordu.


Bu harekete ilkin Kömürcükadı Köyü, Karapınar, Yaveli, Güller Köyü halkı guruplar halinde katıldı. Bunlara kaymakam tarafınca gizlice cephane verilerek yer tahsis edildi.


O karanlık günlerde; halkta ulusal hisleri güçlendirip direniş duygusu yaratmak suretiyle, Danaçayır meydanında güreş ve koşu müsabakası düzenlendi. İnsanları bir araya toplamanın iyi bir yoluydu bu. O gün oradaki coşku muharebeye hazırlanışın luk çığlıklarıydı sanki. Müsabakalar sonunda meydanda kürsüdeki öğretmen, kapanış konuşmasında memleketin parçalanmasına göz yummanın katlanılamaz bir durum bulunduğunu söylemiş oldu.


Kahramanımız, Ali Rıza GÖKBERK “Hey Onbeşli, Kızların gözü yaşlı†türküsünün söylendiği dönemde 1917'de İstanbul'da askerdi. Seferberlik zamanı onsekiz yaşlarında asker oldu.


Rüştiye mezunu Ali Rıza, iki yıl askerliği esnasında Birinci Dünya Savaşı kaybedilip tabanca bırakılınca Devecikonak Karaorman arasındaki doğduğu Çavuş Köyüne gelip yerleşti. Kasabası Yunan işgali altındaydı….


Bigün İlçeden köye dönerken Lalaşahin mezarlığı civarında Yunan askeri Ali Rıza'nın yolunu keser. üstünde çakı bulunur. Münakaşa çıkar ve işgal komutanlığına getirilir.


O gece karakolda sabahlıyor. Askere gitmeden ilkin senelerdir köprübaşındaki “Taş Mağaza†sahibi manifaturacı Rum Yorgi'nin yanında iş yapmaktadır. Nezarette iken tarafındaki öteki kişiyi ziyarete gelen bir vatandaşa “Yorgi'ye söyle beni buradan çıkarsın†der. Yorgi, Yunan komutanla yanına gelir. Komutan, “Yorgi' ye yakarma et yoksa subayıma karşı geldiğin için seni azca daha Atina'ya gönderecektim†der ve onu salıverir.


Arzuhalci Hulisi KOÇAK, Kuvayi Milliye'ye gizlice adam toplayan biridir. AliRıza'nın Yunan askerlerine sorun çıkarttığını duyunca onun peşine düşer. İşgal komutanlığı binasından çıkarken bulur. Kuvayi Milliye'ye katılma teklifi karşısında sevinir sadece babasını haberdar etmek için köye yanına gitmek istediğini söyler. Birlikte köye giderler. Köyde bir gece kalıp babasından izin alırlar. Yetmişüç yaşındaki babası sevinerek, “Vatan için feda olsun, al götür oğlumu†der.


AliRıza, Hulisi KOÇAK ile Beyce cephesine (Orhaneli'nin eski adıyla) kaydolup teslim olur. Erkan-ı Harp Haydar Bey'in (Genel Kurmay subayı) emrine girer. Halktan birileri bu durumu Yunana bildirir. Yunanla birlik olan Eşkıya Davut bunu duyunca AliRıza'nın babasına uzun süre işkence ederek sonunda da şehit edecektir.


Kuvayi Milliye eri olarak Yunanla savaşırken babasına mektup yazar: “Baba benim yüzümden sana işkence ediyorlar, istersen yanına köye döneyimâ€, der. Babası Sadık sonucunda, “Sakın gelme oğul, bende tabanca alıp yanına geleceğim, der.


Babası oğlundan uzak çok zor günler geçirir. Yunan yanlısı eşkıyalar evini basıp kendisinden haraç ister. Ters davrandığında ise kenardaki kızgın sacayağını boynuna geçirirler. Eşkıya bir köşede saklamış olduğu yüz parayı alıp kaçar.


Eşkıya Davut, oğlundan dolayı babasını Karaorman Köyüne çağırmıştır. Köy odasında Davut ve öteki eşkıyalar etrafını sarıp, “Senin hakkında vur emri var. Bana beşyüz lira ver canını bağışlayayımâ€, der. Hoca baba Sadık, “Param yok, olsa da size vermem†der, sözüne devam eder: “Oniki kişiye bakıyorum. Verirsem Tanrı benden bunun hesabını sorarâ€, der. Davut, adamlarına üstünü aramalarını söyler. Kuşağından oğluna yazdığı, hemen hemen göndermediği, kendisinin de savaşmak istediğini söylediği mektup çıkar. Mektubu okuduklarında Eşkıya Davut çılgına döner. Bunun üstüne onu Meliköy karşısında söğütlüğe götürüp vurur, şehit eder…


Bigün Ali Rıza ve arkadaşları Kuvayi Milliye'ye at gerekince Orhaneli'den Hara'ya geliyorlar. Hara Yunanlıların elindedir. Girişte iki Yunan askeri kenarda çeşme onarım ediyor. Askerler Türk askerini görünce Hara içine kaçıp arkadaşlarına haber veriyorlar. İki taraf askeri karşılıklı çatışmaya başlıyor.Yunan askerleri makineli tüfek ile taramaya başlıyor. O dakikada Ali Rıza'nın gözü önünde otlar eriyip gidiyor… Ateş, duman, tabanca sesleri, bağırışlar… Müfreze komutanı Nazif Ağanın Ahmet kolundan vuruluyor. Davut bir gurup Yunan askeriyle ilçeden yetişerek askerlerimizi çember altına alıyor. Ali Rıza ve arkadaşları çemberi yarıp güvenli bir bölgeye çıkıyor. Kavaklı ile Güllüce arasından Karapürçek Çataldağı'na geçtiklerinde yaralı Ahmet şehit oluyor. Onu orada toprağa veriyorlar.


Ali Rıza, günlerin içinde dağlarda tepelerde kavrulup gidiyordu..


Gökyüzünde kuş uçmuyordu. Kuşlar uzaklara kaçmıştı. Tepedeki çam ağaçlarının altında koşarken vurulmak içten bile değildi. Tabanca sesleri, kırılan dalların ve insanların yankılanan haykırışları birbirine karışıyordu. Oysa sular pınarın yolunda tüm sadeliğiyle akıyordu. Bir gövde yıkılıp suya düşerse su kırmızıya boyanıp yolunu değiştirecekti belki…


Otuz kilometre yol yürümüştü iki gündür. Karnı aç, heybesi boştu. Güvenli bir köy kahvesinde bir ayran ikramıyla karşılaşmayı ne çok istedi. İlçenin her tarafı karmaşa içindeydi. Yunan askerleri, iyi çeteler, fena çeteler, fukara halk, iç içe bir karmaşa,…Kimse kendini güvende hissetmiyordu. Köylerde hanımefendiler ve çocuklar evlerde mermi sesleriyle yaşıyorlardı. Şimdi demir bir tastaki ayran açlık ve yorgunluğunu bastıracaktı. Rastgele bir kapıyı çalmak marifet değildi, arkasından kimin çıkacağı bilinmiyordu. Düşman her tarafa yayılmıştı.


O öğle köy meydanı ve evler sakindi. Bu şekilde dağlarda, bağlarda toplandılar; birçok köyden mahalleden koparak… Yemyeşil yaşlı ağaçlarla çevrelenmiş kırda derin bir sessizlik içinde bekleşiyorlardı. Uzanmışlardı taştan yataklarına. Her birini düşünceler sarmıştı fakat şimdi gözleri pek kahramanlardı. Yaslandığı kayada “Ölüme gidiyoruz bir ihtimal; aslına bakarsanız ölüyüz bu esaretle†dedi kendine. Bu günlerde vatan sevgisinin ne demek bulunduğunu daha iyi anlıyordu. Şimdi yüksek çalılarla çevrili bahçenin ardındaki kırmızı parlak elma, iri yeşil üzüm salkımı benzer biçimde cazipti esaretten kurtulacağı özgür günler. Tozunu üfledi bıçağının…


Ceplerini karıştırdığında eline bir süt eriği geldi. Tepelerde koştururken ağaçtan koparmıştı. Yeşil süt eriğini ağzına attı. Ağzından çıkardığı, hemen hemen sertleşmemiş, sıkınca patlayacak çekirdeğe baktı. Artık bu kadar hassastı can. Kim ölecek kim duracak kim bilir bir zaman… Olsundu!... Feda olsundu bu can bu vatan uğruna. İki parmağı içinde çekirdeği sıktı patlattı. Ölümler vız gelirdi ona!..


Başka bigün, Kuvayi Milliye askeri dostlarıyla dolaşırken; Yunanlı bir birliğin Bursa tarafınca geldiğini görürler. Siper almak için tarlaların ötesine, tepelere doğru çekilip, mevki alırlar. Karşılıklı uzun çatışırlar. Bir ara çatışma azalınca arkadaşı AliRıza'ya, “Ceketine ne oldu†der. Çatışma esnasında cepheden cepheye savrulurken ceketinin delik deşik bulunduğunu farklıdır.


Tepelerden Yunanlı askerleri ustalıkla vururlar. Kurşunu yiyen etekli askerler savrulup gidiyordu… O bahar, bitkilerin çiçeklerin içinde uçuşan etekleriyle Yunan askerinin düşmüş olduğu durum komikti…


Ali Rıza ömrü süresince birçok meslek yapmıştır. Bezzazlık, inşaat ustalığı,… Emek harcamayı seviyordu. Buna karşın yaşamı süresince yoksulluk çekmiştir. Savaştan sonrasında su değirmeni işletti.Değirmenin akan sakin suyu kenarında yaşamış olduğu tüm kahramanlıkları oğlu Kazım'a söyledi..


Devecikonağı yolu üstü Kösehoroz Köyü altındaki bu değirmende un öğütmeye gelenlere, vatan toprağının ne kadar kıymetli bulunduğunu söyledi durdu… Ali Rıza, doğruluğa ehemmiyet veren, insanları seven biriydi.


Harp bitince Hulisi KOÇAK, “Git sen de madalyanı al, ben aldım†der. Ali Rıza â€Ben madalya için hizmet vermedim, deyip almaya gitmez: O denli bir kahraman, o kadarda mütevazidir…


Bigün kargaşa bir sorgulamada “Bu vatan için yaptığım kahramanlık haricinde ben babamı da feda ettim†der.


Ali Rıza GÖKBERK, 1987 senesinde 88 yaşlarında vefat etti. Bir zamanlar vatanı uğruna koştuğu topraklardaki bir tepede mezarında huzurla yatıyor.

Arif ÖDEMİŞ









 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Kuvayi Milliye ruhunu yansıtan hikaye örneği verir misiniz?
Kuvayi Milliye ruhunu yansıtan hikaye örneği verir misiniz?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/kuvayi-milliye-ruhunu-yanstan-hikaye.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/kuvayi-milliye-ruhunu-yanstan-hikaye.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content