Lou Andreas Salome Nedir

Nietzsche ve Rilke ’nin aşka düştüğü, Freud ’un yakın dostu olan hanım sevgili ve güzel Salome… Nietzsche ve Paul Rée’nin evlenme teklif...

Nietzsche ve Rilke’nin aşka düştüğü, Freud’un yakın dostu olan hanım sevgili ve güzel Salome… Nietzsche ve Paul Rée’nin evlenme tekliflerini reddederek entelektüel birlikteliği savundu; hiç bir zaman cinsel birlikteliğin yaşanmadığı bir evlilik yapmış oldu. Sadakat’i reddetti, Freud’la dostluğu ölene dek sürdü. Girmiş olduğu her ortamda etkili oldu; yapmış olduğu ve öğrendiği her şey üstüne düşündü ve yazdı.

Bu adamların yaşamına dokunmuşluğunun yanında kimdir Salome, onların yanında olmak dışındaki kimliği neydi? Ne düşündü? Ne yazdı?“Sizin geçiş dediğiniz şey nedir? Eğer bunun arkasında onun için bu yeryüzündeki en mükemmel şeyi kısaca özgürlüğü terk etmek şeklinde bir art gaye var ise, o süre ben hep geçişe saplanıp kalmak isterim; çünkü vazgeçmiyorum.” Bu tarz şeyleri yazdığı süre yirmili yaşlarının başındaydı Salome ve bu yazısıyla o zamanlar dahi ne istediğini açıkça söylüyordu. Tamamen özgürlük, kendisi için hiçbir hiç kimseye, hiçbir şeye hesap vermemek, devamlı geçiş içinde yaşamak belirsiz ve yeni olana ilerlemek.

Rusya’da yaşayan Alman asıllı bir ailenin en minik çocuğudur. Babası Çar’ın hizmetinde bir generaldi. Çok erken yaşta insan ilişkilerine karşı ilgi duymaya başladı. Hayalperestti. Annesinin göstermek istediği hanım imgesinden uzaktı. Kabul törenlerine katılmaktan da bundan dolayı kaçınıyordu. Annesinin ona tanıttığı tanrı fikride Salome’de şahsi bir tanrıya dönüşür. Hayallerini anlattığı, konuşmuş olduğu, şakalaştığı dost, arkadaş bir tanrıdır onunki. Buluğluk döneminde tanrının ortadan kayboluşu diye isimlendirdiği vaziyet ortaya çıkar. Onun tanrı imgesi aniden bire gerçeklikle örtüşmeyen bir duruma gelir. Kendisi bu şartları, ilk çocukluk deneyimini ölüm vakasıyla betimler. Salome tanrının varlığından şüphe duymuyordu tanrı bir tek ölmüştü hepsi bu…

Hayatına giren ilk adam kendisinden yirmi beş yaş büyük bir rahip olan Hendrik Gillot’ur. Bu ilişki onun gelişimi açısında mühim bir yapı taşıdır. Spinoza’yı, Leibniz’i, Kierkegaard’ı, Dostoyevski’yi ondan öğrenir. Bir takım pazar vaazlerini yazar. On dokuz yaşlarında ailesine karşı gelmiş olarak Zürih’e gider. Burada teoloji, felsefe ve sanat zamanı okur. Yirmi dört yaşlarındayken “Tanrı ile Savaşım” adlı ilk romanını yazar. 1882’de İtalya’ya gider ve burada Maldivia von Meysenburgu tanır. Yalnız yaşayan ve aydın bir yazar olan Maldivia, Salome için özgür bir yaşam sürmenin kadının hakkı ve görevi olduğu düşüncesini simgeler.

Bir süre sonrasında Roma’da Nietzsche ile tanışır. Aralarında kurulan tinsel ilişki Nietzsche tarafınca bir evlilik teklifine kadar varır. Salome’den pozitif yönde yanıtın gelmemesi ilişkilerinin kesilmesine ve Friedrich’in fena yorumlarına niçin olur. “ Bu kuru, kirli, fena kokan maymuncuk, yalancı memeleriyle bir yıkım.” Gene de Nietzsche ilk başlarda Salome’nin kuvvetli kişilik bilincinden etkilenmiş, biçemini tiksindirici bulsa da bigün yazmayı öğreneceğini düşünmüştür. Nietzsche haklı çıkar. 1890’dan 1934’de kadar Salom’e günlük gazetelerde, haftalık dergilerde, yazınsal, felsefik ve ruhsal yayımlarda yüzden fazla yazı, öykü, şiir ve kitap hitabı yayımlar. 1885-1931 içinde on dokuz kitabı çıkar. Yaşam Lou’nun felsefesinin temelini oluşturur. Geleneklere uymayan bir yaşam sürer. Paul Reey’le evliliğinin bitmesinin arkasından Carl Andreas’la evlenir. Güvenli burjuva ortamında bir sürü sevgi ilişkisi yaşar. Bu sevgi maceraları içindeki en garip vaka evli olmasına karşın ilk cinsel ilişkisini Rilke ile yaşamasıdır.

1903’te Berlin’e göç eder. Orada tiyatro “Frei Bühne”yi kuran ve haftalık dergi çıkaran sanatçı ve yazar grubuna katılır. İlk sergiledikleri oyun İbsen’in bir oyunudur. İbsen’in hanım karakterleri Salome’yi çok etkisinde bırakır. Bu ilgi İbsen’in bayanları adlı bir yapıt yayımlayana kadar sürer. Psikanalize ilgi duyan Salome Viyana’da Freud ile tanışır. Freud’un onu desteklemesi ve onurlandırması Salome’yi cesaretlendirir. Psikanalizde en fazlaca ilgisini çeken mevzu Narsisizmdir. Özneyle uğraşmayı hususi tutkusu olarak niteler. Çalışmalarını dergilerde yayımlar.

Salome’nin en tanınmış ve en emsalsiz yapımı “Erotik”tir. Adam ve hanım arasındaki sevgi üstüne yazılan dört makaleden oluşur. Sevgi bir adama yada hanıma yönelik değildir.Ona nazaran erotik sevgi içinde bizler, sandığımız şeklinde başkasıyla dolu değilizdir. Kendimizle, kendi durumumuzla doluyuzdur. Bizler başkalarına değildir kendimize sarılıyoruzdur. Sevgi kendi ölümüne çabalar. Sevgi bu amaçtan vazgeçerse, gerçekleşmemiş bir uğraş olarak yaşar. Salome için sadakat, özgürlüğü engelleyerek aşkın kendisini yok etmesinde mühim rol oynar. “Bayanların fikirleri kalplerinden doğar” şeklinde kimi ifadeleri onun hemcinsleriyle arasına mesafe koyduğunu gösterir.

Evlilik, sevginin katilidir; evli eşler “birbirleri için önemsizdirler”. Sevgi, arkadaşlığın adi alt sıralarındadır; arkadaşlık, sevgiye ve daha da kötüsü cinselliğe dönüşerek yok olma riskinden korunmalıdır, çünkü “bedensel tutkudan ruhsal sempatiye giden yol yoktur, ama ikinciden birinciye gidilebilir” Her iki yolda da Salome’den bir tek şiir düşer insan aklına:

Kıyamete kadar olmak, fikretmek, yaşamak
Tut beni sımsıkı kollarında
Verecek başka mutluluğun yoksa,
Acılarını ver bana…

Yazar ve psikanalist Lou Andreas Salome önceki yüzyilin en garip simalarindandi. 19. yüzyila damgasini vuran üç adam, Nietzsche, Rilke ve Frued onun sevgilisi olmuslardi. “Salome Yasami ve Yapitlari” adli kitap, birilerinin sevgilisi ya da arkadasi olarak degil bagimsiz bir insan, düsünür ve yazar olarak onu anlatiyor…

Özgür ve entelektüel…

Cogumuz, Salome’yi, Nietzsche Agladiginda adli kitaptaki entelektüel, adamların basini döndüren, cüretkar ve basina emir genç kadin olarak merak ettik ama tanimadik. Roman bizlere Salome’yi diger adamların bakış açısından anlatiyor ama bir karakter olarak islemiyordu. 1993 yilinda Afa Yayinlarindan çikan “Kizkardesim, Karim” adini tasiyan H.F. Peters imzali kitap Salome’yi yakindan tanima firsati verse de piyasada baskisi tükendiginden arayanlar ulasamiyordu. Ayrinti Yayinlari bu hafta, Angela Livingstone’un kapsamli çalismasi Salome-Yasami ve Yapitlari’ni yayimladi.

Petersburg, Viyana, Berlin, Münih ve Paris’te geçmis; sanata, yazina, felsefeye adanmis yetmis alti yillik bir yaşam; ünlü dostlar, sevgililer, meslektaslar; romanlar, siirler, oyunlar, felsefe yazilari, bilimsel çalismalar; Zerdust’e, Duino Agitlari’na ve psikanalize yaralanan damga; en o kadar da tutkuyla örülmüs bir yasam: Düsünmeye, yazmaya ve yasamaya dört elle sarilmis bir kadin… Çekici, özgür ve dolu dolu yasanmis bir yaşam.

Esrarengiz tesir

Lou Andreas-Salome hakkinda en iyi malum sey kim bilir onun zamaninin önde gelen bir çok ismiyle ahbap oldugu ve bunlarin hepsi üstünde esrarengiz denebilecek bir tesir biraktigidir. Görünüse bakilirsa Salome, ya sans eseri hep dogru zamanda dogru yerde olmus ya da bulundugu yer her neresiyse, zekasi ve çekici kisiligiyle orayi renklendirmis, zenginlestirmis. Bu ikilem, ölümünden sonrasında onun yasam öyküsünü yazanlarin aklini epeyce karistirmis olacak ki, bazilari ne sirretligini ve cadiligini birakirken bazilari da onu bir Tanriça şeklinde göklere çikarmis. Kim bilir Salome’nin bu esrarengiz tesirini idrak etmek için onu, kendi anlattiklariyla ya da onun yasamini arastiranlarin söylemleriyle degil de yasamina girdigi kisilerin söyledikleriyle degerlendirmek daha dogru olacak.

Nietzsche

Nietzsche için Salome, düsüncesinin varisiydi ve onu bu konuma, tanisIkliklari daha birden fazla aylikken oturtmustu. Aslinda iliskileri fazla uzun sürmedi. Nisan 1882′den ayni yilin kasim ayina kadar devam eden iliski, Nietzsche’ye büyük his çalkantilari yasatti. Iliski devam ederken oldugu şeklinde, sonlandıktan sonrasında da Nietzsche, Lou’ya bazen çok büyük nefret duydu; bazen da onu yogun bir askla sevmiş oldu. Aslına bakarsanız yasaminda ikinci kez evlenme teklifinde bulundugu kadindi Lou. Ama bu teklifi götürmesini, yanlis bir aracidan, Lou’yu daha uzun zamandir taniyan, ona asIk olan ve evlenme teklifinde bulunan, ama askina karsilik bulamayan zavalli Paul Ree’den istemisti. Ne var ki iliskinin tek tarafli duygusal niteligi bir yana, en çarpici yönlerinden birisi, Nietzsche’nin Lou için “Fakat onu tanidiktan sonrasında Zerdüst’üm için olgunlastim” demesiydi. Nietzsche’nin yasaminda Zerdüst’ün yeri düsünüldügünde Elizabeth Forster- Nietzsche ve Fritz Kögel şeklinde kimilerinin Lou’yla ilgili karalamalarini çekememezlige yormaktan baska seçenek kalmiyor geriye.

Rilke

Salome’nin yasami süresince iliskisini en uzun süre (tam otuz yil) sürdürdügü kisilerden birisi, Rainer Maria Rilke’ydi. Ünlü sairin yasami süresince en fazla tesiri altinda kaldigi insanin (ve kadinin) Lou olmasi sasirtici degildi. Büyük korkulari ve güvensizlikleri olan Rilke, onun saglam kisiliginde siginacak bir liman bulmustu. Lou’nun kisisel yasami açisindan bu iliskide garip olan nokta ise Rilke’nin onun ilk sevgilisi olmasiydi. Ilk gençliginde Peder Gillot’yu, ardindan Paul Ree’yi ve Nietzche’yi reddeden Salome, çok az geç yasta (36 yasinda), üstelik de evliyken Rilke’nin askina karsilik verdi. Salome, aski geç bulusunu, bu güçlü duygunun ne olursa olsun boyun egmeyi gerektirmesine ve kendisinin de hiç bir zaman, hiçbir seye boyun egmeme kararliligina bagliyordu. Iste bundan dolayı kendisi otuz alti yasindayken yirmi iki yasinda bir gence; o, sanat çevrelerinde kendini kanitlamis bir düsünür ve yazarken toy bir saire asIk oldugunu düsünüyordu. Rilke, bu ask iliskisinden büyük esin aldi ve aralarinda sairin basyapiti kabul edilen Duino Agitlari’nin bazilarinin da bulundugu yüzü askin siirini ona yazdi. Lou’nun tanidigi bir adam daha, onun için, “Eger Lou Andreas-Salome’yi tanimamis olsaydim, sair olarak tüm gelisimimi etkileyen yollari seçmemis olabilirdim” diyordu.

Freud

Lou’nun duygusal mealde degilse de düsünüs tarziyla etkiledigi bir diger ünlü adam Freud’du. Bu öyleki bir etkiydi ki Freud, Lou’nun ruh çözümü saflarina katilmasini “hareketimiz için bir onur” olarak nitelendiriyordu ve hakliydi da. Salome, yasaminin ileriki yillarinda tanistigi psikanalize, kendini tüm varligiyla adamisti. Kendini kim bilir en iyi ruh çözümü alaninda ifade etmisti. Çocuklugunda çok mühim yeri olan “hayal oyunlari” düsünüldügünde, bu sasirtici degildi. Çocukken gördügü insanlara kafasinin içinde yasamlar ören Lou, yasaminin son dönemlerini, mevcud yasam örgülerini çözümlemeye adadi. Kliniklerde uzun yillar sürdürdügü ruh çözümü uygulamalarinin kısaca sira bu mevzuda samimi bilimsel makaleler ve bir kitap yazdi. Bu tür durumlar, “psikanalitik bir çalismayi elestirmek yerine pek sIk takdir etmedigi” Freud’un, “takdir etmekten kendini alamadigi” yapitlardi.

Lou’nun, onlarin yardımıyla haksiz bir öneme kavustugu varsayilan üç kisinin onun hakkindaki yorumlari bu tür şeyler. Evet, Nietzsche, Rilke ve Freud, kendi sözleriyle elestirmenlere yanit veriyorlar. Normal olarak Lou Andreas-Salome’nin yasami bu üç kisiyle iliskilerinden ve onun hakkinda böylesi hayranlik dolu yorumlar yapanlar da bu üç erkekten ibaret degil.

Diger kadinlar

Bunlari söylemisken, Salome hakkinda iki yanlis anlamayi düzeltmek gerekiyor. Birincisi, Salome’nin entelektüel adamların basini döndürüp onlari tuzaga düsüren bir dahi adam avcisi oldugu kanisi. Salome, uzun ya da kisa bir süre beraber oldugu bu erkekleri, duygusal ya da bedensel degil zihinsel bir düzeyde, düsünceleriyle etkilemisti. Birbirlerinden ayri üç alanda büyük ehemmiyet kazanmis bu üç adam, gördükleri güzellik karsisinda büyülenerek Lou’yu zihinsel mealde yanlis degerlendirmislerse bu, Lou’dan çok bu erkeklerde aranmasi ihtiyaç duyulan bir kusurdur. Ikinci olarak, Salome’den bu denli etkilenmis olanlar ya da onun yasaminda mühim yer tutanlar yalnizca erkekler degildir. Paul Ree ve Nietzsche’nin arkadasi olan Malwida von Meysenbug, Rilke’nin bir süre ayni evi paylastigi Loulou Albert-Lasard, Sigmund Freud’un kizi Anna Freud, yazar Frieda von Bulow şeklinde kadinlar da Lou’nun büyüsüne kapildilar. Ama 19. yüzyilin adam egemen dünyasinda (buradan 20. yüzyilin bu şekilde olmadigi sonucu çikarilmamali) varlik gösteremedikleri için mi yoksa gösterdikleri varlik, bu dünya tarafindan önemsenmedigi için mi bilinmez, bunlarin Lou’ya iliskin yorumlari fazlaca dikkate alinmadi. Bu da kendi şeklinde yazar ve düsünür olan kadinlar arasindan siyrilan Lou’nun, yasadigi döneme nasil bir damga vurdugu ve kisiligi hakkinda mühim ipuçlari veriyor.

Kadinlardan söz etmisken, Elisabeth Nietzsche’den sonrasında, Lou Andreas-Salome’ye samimi elestiriler yönelten ikinci kisiden, Hedwig Dohm’dan söz etmemek olmaz. Zamanin köktencilik feministlerinden Dohm’un, Salome’ye en büyük elestirisi, onun feminist harekete katilmamasiydi. Hatta katilmamak bir yana Lou, harekete zarar veriyordu. Mesleki açidan etkin bir kadin oldugu halde, kadinlarin söz konusu etkinlige kendilerini vermelerine karsiydi. Bunun anlami, Lou’nun kadinlara “evinin kadini” olma görevini yüklemesi kesinlikle degildi. Lou’ya nazaran kadin, kendi hususi kabiliyetlerini gelistirmek için çalismaliydi. Aslinda Dohm’unki şeklinde köktencilik degil daha akilci bir açidan bakildiginda, bu tavir, kadinin yasamdaki gizil enerjisini bularak onu gelistirmesi, Maslow’un deyimiyle “kendini gerçeklestirmesi” anlamina geliyordu. Feminizme zarar verdigi düsünülen bu bakis açisinin bilhassa geleneksel kaliplara sIkIstirilmis kadin yasaminda ne kadar derin bir degisiklik yapacagi mevzusunda fazla söze gerek yok.

Bazilarina nazaran Salome, hiçbir süre feminist olmamisti. Ama Lou Andreas-Salome, kadinlarla ya da erkeklerle olsun, tüm insan iliskilerinde kendini karsisindakiyle esit görüyordu. Erkeklerden bir eksigi oldugunu hiçbir süre düsünmemisti. On yedi yasindayken, popüler bir din adami olan Peder Hendrik Gillot’ya ondan ders alabilmek istegini dile getirdigi cüretkar bir mektup yazdiginda ya da yirmi bir yasindayken, Paul Ree ve Nietzsche ile beraber entelektüel bir üçlü yasama modeli tasarladiginda, kendini bu erkeklerle esit düzeyde görüyordu.

Aslinda bu tavir, onun tüm yasamina damgasini vurmustu. Lou Andreas-Salome, hiçbir süre kendini bir insan, bir kadin, bir yazar ya da bir düsünür olarak kanitlamaya ya da kabul ettirmeye gerek görmedi ve bu yönde herhangi bir uğraş göstermedi. Salome, yasamini “dogal kuvvetlerin isleyisine benzer bir zorunluluk duygusu”nun yönettigini söylüyordu ama aslinda zorunluluk adini verdigi bu his, onun özgüveninden baska bir sey degildi. Çevresindeki insanlari ona çeken ve baglayan da bir ihtimal bu özgüven ve onun getirdigi dogallikti.

Lou Andreas-Salome, kendi deneyimlerinden yola çikarak gelistirdigi fikirlerini çok sayida makaleyle yaziya döktü. Bu makaleler, baslica üç mevzu üzerineydi: Din, ask ve ruh çözümü. Bu tür durumlar, onun yasaminin belirgin dönemlerinde agir basan mevzular şeklinde görünse de onun kisilik özellikleri isiginda, aslinda belirgin dönemlerde yasamin kendisiydi. Salome için yasam, ilkin din, sonrasında ask ve bir süre sonra da ruh çözümü oldu. Yasama nasil bir tutkuyla bagli oldugunu 1882′de, yirmi bir yasindayken Petersburg’dan sonrasında gittigi ilk Avrupa sehri olan Zürih’te yazdigi siirle anlatiyordu:

Var olmak! Ve düsünmek! Bin yillarca…/Daha sıkı sar beni kollarınla/

Eger verecek mutlulugun kalmadiysa/Olsun! Baska acilarin var ya…

Nietzsche, bu siirden, bilhassa de son iki mısrasından öyleki etkilenmisti ki, ona bir beste yapmis ve siirdeki, yasamin getirmesi olasi her seyi kabul etme istegine, en ehemmiyet verdigi degerlerden birisini, kahramanligi yakistirmisti.

Angela Livingstone, “Salome: Yasami ve Yapitlari” adli kitabinda Lou Andreas-Salome’nin yasamini tüm yönleriyle ele aliyor. Anlatiminda, Lou’nun son dostlarindan birisi olan Ernst Pfeffier’inkiler basta olmak suretiyle bir çok kaynaktan yararlanan Livingstone, bu 19. yüzyil kadin düsünürünün yasamindaki gizemleri tek tek çözüyor. Kitapta ayni zamanda Lou’nun yasami ve düsüncesine iliskin mühim ipuçlari veren kurgu ve kurgu disi yapitlarindan parçalar da bulunmakta ve kitap, birilerinin sevgilisi ya da arkadasi olarak degil, bagimsiz bir insan, düsünür ve yazar olarak Salome’yi anlatiyor. Aslına bakarsanız Salome de yazinsal ve düsünsel kimligiyle ve farkli kisiligiyle basli basina bir araştırma mevzusu olmayi hak ediyor.

Salome-Yasami ve Yapitlari, Angela Livingstone, Çev.: Semra Kunt Akbas, Ayrinti Yayinlari, 2001.

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Lou Andreas Salome Nedir
Lou Andreas Salome Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/lou-andreas-salome-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/lou-andreas-salome-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content