Utangaç ödat Arapça ma§c°b 1 . Utangaç: "Kenara utangaç bir çocuk benzer biçimde büzüldü."- S. F. Abasıyanık . 2 . ...
Utangaç
ödat Arapça ma§c°b
1 . Utangaç:
2 . zarf Utangaç bir şekilde:
utangaç etmek
utangaç kalmak
utangaç olmak
ödat Arapça ma§c°b
1 . Utangaç:
"Kenara utangaç bir çocuk benzer biçimde büzüldü."- S. F. Abasıyanık.
2 . zarf Utangaç bir şekilde:
"Etrafınızda utangaç, cüretsiz, beceriksiz dolaşır."- H. C. Yalçın.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
utangaç çıkarmamak utangaç etmek
utangaç kalmak
utangaç olmak
MAHCUP sıf. (ar. mahcub, örtülü, perdeli).
1. Olanlardan, yapmış olduğu bir hatadan utanç duyan, sıkılan kimse için kullanılır: Size karşı çok mahcubum, düşüncesizlik ettim.
2. Utangaç, sıkılgan kimse; bu kimsenin davranışı için kullanılır: Utangaç bir delikanlı. Utangaç bir nazar, gülümseyiş.
3. Utangaç etmek, bir kimseyi bir söz ya da davranışı yüzünden utandırmak. || Utangaç olmak, sıkılmak, utanmak: Onlara karşı utangaç olmak istemem.
♦ be. Utanarak: Cüretinden dolayı çok az utangaç, sözlerine devam etti.
*-*Ed. Dizelerinde aniden fazla uyaklı sözcük bulunan fakat her dizedeki uyaklı sözcükler yan yana olmayan şiir. (Örn. "Âlem esir-i dest-i meşiyyet değildir midir / Âdem zebun-ı pençe-i kudret değildir midir" [Evren Tanrı istencinin elinde tutsak değil midir; insanoğlu tanrısal gücün pençesinde güçsüz kalmış değil midir] [Nabi], Burada aslolan uyağı meşiyyet-kudret sözcükleri oluşturmaktadır. Alem-âdem sözcükleri ise ikinci uyaklardır.) [ZUKAFİYETEYN.] (Karşt. MüTEKARİN.)
*-*isi. huk. Başka mirasçıların var olması sebebiyle, mirastan hisse alması tamamen ya da kısmen engellenmiş şahıs.
1. Olanlardan, yapmış olduğu bir hatadan utanç duyan, sıkılan kimse için kullanılır: Size karşı çok mahcubum, düşüncesizlik ettim.
2. Utangaç, sıkılgan kimse; bu kimsenin davranışı için kullanılır: Utangaç bir delikanlı. Utangaç bir nazar, gülümseyiş.
3. Utangaç etmek, bir kimseyi bir söz ya da davranışı yüzünden utandırmak. || Utangaç olmak, sıkılmak, utanmak: Onlara karşı utangaç olmak istemem.
♦ be. Utanarak: Cüretinden dolayı çok az utangaç, sözlerine devam etti.
*-*Ed. Dizelerinde aniden fazla uyaklı sözcük bulunan fakat her dizedeki uyaklı sözcükler yan yana olmayan şiir. (Örn. "Âlem esir-i dest-i meşiyyet değildir midir / Âdem zebun-ı pençe-i kudret değildir midir" [Evren Tanrı istencinin elinde tutsak değil midir; insanoğlu tanrısal gücün pençesinde güçsüz kalmış değil midir] [Nabi], Burada aslolan uyağı meşiyyet-kudret sözcükleri oluşturmaktadır. Alem-âdem sözcükleri ise ikinci uyaklardır.) [ZUKAFİYETEYN.] (Karşt. MüTEKARİN.)
*-*isi. huk. Başka mirasçıların var olması sebebiyle, mirastan hisse alması tamamen ya da kısmen engellenmiş şahıs.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR