MATUF sıf. (ar. rafftan ma'tuf). Esk. 1. Bir yere, bir yöne çevrilmiş, yöneltilmiş: "Henüz lavabonun önünde gecelikle, göz...
MATUF sıf. (ar. rafftan ma'tuf). Esk.
1. Bir yere, bir yöne çevrilmiş, yöneltilmiş: "Henüz lavabonun önünde gecelikle, gözlerim aynadaki gözlerime matuf, düşünüyordum" (H. E. Adıvar).
2. Bir şeye ilişkin, dayalı: "... masadaki noksanları, ikmale matuf emirler hep ondan çıkıyordu" (Neyzen Tevfik).
3. Matuf olmak, yönelmek, yöneltilmek: "Gözlerim annemin resmine matuf olarak saatlerce düşündüm" (H. E. Adıvar).
*-*Esk. dilbilg. Kendinden önceki sözcüğe ya da cümleye bağlaçla bağlanmış olan. || Metufün aleyh, bağlaç ile kendisine bağlanan sözcük ya da cümle için kullanılır.
1. Bir yere, bir yöne çevrilmiş, yöneltilmiş: "Henüz lavabonun önünde gecelikle, gözlerim aynadaki gözlerime matuf, düşünüyordum" (H. E. Adıvar).
2. Bir şeye ilişkin, dayalı: "... masadaki noksanları, ikmale matuf emirler hep ondan çıkıyordu" (Neyzen Tevfik).
3. Matuf olmak, yönelmek, yöneltilmek: "Gözlerim annemin resmine matuf olarak saatlerce düşündüm" (H. E. Adıvar).
*-*Esk. dilbilg. Kendinden önceki sözcüğe ya da cümleye bağlaçla bağlanmış olan. || Metufün aleyh, bağlaç ile kendisine bağlanan sözcük ya da cümle için kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR