MELAL a. (ar. melal). Esk. 1. Usanç; usanma, bıkma. 2. Sıkılma, sıkıntı. 3. Büyük üzüntü. 4. Melale düşmek, sıkıntıya, üzüntüye düş...
MELAL a. (ar. melal). Esk.
1. Usanç; usanma, bıkma.
2. Sıkılma, sıkıntı.
3. Büyük üzüntü.
4. Melale düşmek, sıkıntıya, üzüntüye düşmek: "Ahmet Bey yine melale düştü" (S. F. Abastyanık).
5. Melal-aver, usanç veren, usandıran,. bıktıran. || Melal-i hasret ü gurbet, özlem ve gurbet hüznü. || Melal-i hüsran, zararın, ziyanın hüznü.
1. Usanç; usanma, bıkma.
2. Sıkılma, sıkıntı.
3. Büyük üzüntü.
4. Melale düşmek, sıkıntıya, üzüntüye düşmek: "Ahmet Bey yine melale düştü" (S. F. Abastyanık).
5. Melal-aver, usanç veren, usandıran,. bıktıran. || Melal-i hasret ü gurbet, özlem ve gurbet hüznü. || Melal-i hüsran, zararın, ziyanın hüznü.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR