MELAMET a. (ar. levm'den melamet). Esk. 1. Ayıplama, kınama, azarlama, çıkışma, sitem: "Melamet adına yandun Fuzuli çıh bu...
MELAMET a. (ar. levm'den melamet). Esk.
1. Ayıplama, kınama, azarlama, çıkışma, sitem: "Melamet adına yandun Fuzuli çıh bu âlemden" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Melamet-kiş, ayıplanma sıkıntısına katlanan. || Melamet-keş-i sevgi, sevgi yüzünden dile düşen. || Melamet-zede, ayıplanmış, kınanmış.
*-*Tasav. Herhangi bir tarikat, tekke, belirgin bir tarikat grubunu simgeleyen hususi elbise, anane ve merasim tanımayan, kurumsallaşmaya karşı olan bir tasavvuf anlayışı. || Melamet ehli, melamet anlayışında olanlar. || Melamet erenleri, melametiler.
1. Ayıplama, kınama, azarlama, çıkışma, sitem: "Melamet adına yandun Fuzuli çıh bu âlemden" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Melamet-kiş, ayıplanma sıkıntısına katlanan. || Melamet-keş-i sevgi, sevgi yüzünden dile düşen. || Melamet-zede, ayıplanmış, kınanmış.
*-*Tasav. Herhangi bir tarikat, tekke, belirgin bir tarikat grubunu simgeleyen hususi elbise, anane ve merasim tanımayan, kurumsallaşmaya karşı olan bir tasavvuf anlayışı. || Melamet ehli, melamet anlayışında olanlar. || Melamet erenleri, melametiler.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR