melek, -ği Ar. melek is. 1. din b. Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık, feriş...
melek, -ği Ar. melek is. 1. din b. Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık, ferişte. 2. mec. Terbiyeli, uysal kimse: ''Yanlarındaki kızlar ise sahici birer melekti.;'' -S. F. Abasıyanık.
Güncel Türkçe Sözlük
Melek Köken: Ar. Cinsiyet: Kız
1.Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık.2. Terbiyeli, uysal kimse.
Kişi Adları Sözlüğü
İşlenmemiş toprak, kıraç toprak.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Halı dokurken ilmekleri sıkıştırmakta kullanılan küçük ip yumağı.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Melek Rize ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Güncel Türkçe Sözlük
1.Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık.2. Terbiyeli, uysal kimse.
Kişi Adları Sözlüğü
İşlenmemiş toprak, kıraç toprak.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Halı dokurken ilmekleri sıkıştırmakta kullanılan küçük ip yumağı.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Melek Rize ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Dört büyük melek dışındaki meleklerin adları nedir?
Melek
Melek isimlerinin ne anlamları nedir?
MELEK a. (ar. söze.).
1. Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan manevi varlık. (Bk. ansikl. fol.)
2. Kusursuz olduğu kabul edilen, tüm erdemlere ve yetkinliklere ulaşmış görünen kimse: Kızları bir melektir.
3. Soyut ad + meleği, fiziksel ya da ahlaksal bir niteliğin en yüksek derecesine varmış olan kimse: O bir iyilik meleğidir.
4. Sevgi sözcüğü: Meleğim. Benim küçük meleğim. Melek yavrum.
5. Melek gibi, güzel, temiz, iyi huylu kimseler için kullanılır: O melek gibi kadın hiç böyle yapar mı?; baktıkça insana huzur veren bir güzelliği olan kadın ve kız için söylenir. || Bir kimsenin koruyucu meleği, o kimseyi koruyan, kollayan kimse.
*-*Esk. Melek-çihre, melek yüzlü. II Melek -haslet, melek-sirişt, melek huylu. || Melek -per, melek gibi kanadı olan. || Melek-ru, melek-sima, melek yüzlü. || Melek-sıfat, meleğe benzeyen. || Melek-i mukarreb, Allah'a en yakın melek. || Melek-ül-mevt - MELEKüLMEVT. || Melek-üs-siyane, koruyucu melek. || Metek-üs-saade, mutluluk meleği: "Bu evin bir melek-üs-saadesi olan genç kız, öyle bir melek idi ki..." (H. Z. Uşaklıgil).
*-*Din. tar. Meleklerin cinsiyeti. Türkler İstanbul'a girmek üzereyken kentte toplanmış bulunan bir konsil, meleklerin cinsiyeti sorununu ayrıntılı biçimde tartışıyordu.
*-*İsi. Nurdan yaratıldıklarına ve günah işlemediklerine inanılan soyut varlık. (Bk. ansikl. böl.)
*-*Koregr. Melek sıçraması, havadayken gövde ve bacakların arkaya doğru bir yay çizdiği, kollardan birinin yana açıldığı, öbürünün de başın üstünde kıvrıldığı sıçrama. (Güç bir sıçrama olan bu hareketi hemen hemen yalnızca dansçılar yapabilir.)
*-*Müz. Müzikçi melekler, Batı'da, çeşitli dinsel yapıtlarda, elinde bir çalgıyla canlandırılmış melekler. (Bu resimler, heykeller, kabartmalar vitraylar vb., çalgıların dökümü açısından, organolojiyi de ilgilendirir.)
*-*ANSİKL. Arapça dilbilimcileri melek sözcüğünün aslının “elçi, haberci" anlamına gelen met'ek olduğunu ya da sözcüğün "güç, kuvvet" anlamındaki melk sözcüğünden türetildiğini belirtirler. Meleklerin nitelikleri hakkında Kuran'da fazla bilgi verilmemekle birlikte varlıklarından ve bazı etkinliklerinden açık ve kesifi b'ır dille söz edildiğinden İslam dininde meleklere inanmak imanın altı şartından biri sayılır. (amentü ) Sözcük, Kuran'da 13 kez tekil, 2 kez ikil (melekeyn) ve 73 kez de çoğul (melaike) olarak geçer.
ilgili ayetlerden meleklerin iki ana bölüme ayrıldığı anlaşılır: bir bölümünün özel bir görevi yoktur; yalnızca Allah'a kulluk ederler: "Onlar, bıkıp usanmadan, gece gündüz teşbih ederler (XXI, 20)". Bir bölümüyse, kulluk görevlerinin yanında kaza ve kaderin işlerliğini sağlamada Allah'a hizmette bulunurlar. Bunlara mudebbiratı emr (işleri yürütenler) denir (IV, 172). Bu meleklerin en büyükleri Cebrail, Mikaıl, Azrail ve İsrafil'dir. Kuran da Cebrail'in adı Cibril olarak geçer (II, 97,98; LXVI,4). Bu melekten ayrıca er-Ruh-ûl emin (Güvenilir ruh) ve Ruhülkudûs (Kutsal ruh) diye de söz edilir (XXVI, 193; II, 84, 254; V, 109) ve onun vahiy meleği olduğu açıkça belirtilir. Mikail'in adı Kuran'da Mika! biçiminde geçmekle birlikte (II, 98) işlevinden söz edilmez. Ancak, hadislerde onun doğa olaylarının yönetiminde görevli olduğu açıklanır. Kuran'da Azrail'in adı verilmez, yalnızca onun “Ölüm meleği†olduğu bildirilir (XXXII, 11). Kuran'da İsrafil'den hiç söz edilmez; hadislerde ise bu meleğin biri tüm canlıların ölmesi, biri de gelmiş geçmiş tüm insanların yeniden dirilmesi (Basübadelmevt) sırasında iki kez sur (boru) üfleyeceği bildirilir. Kuran'da bu konu İsrafil'den söz edilmeksizin açıklanır. Kuran'da bu dört büyük meleğin yanında, özel işleri olan daha başka meleklerin de bulundukları bildirilir. Alak suresinin 18. ayetinde cehennem bekçileri olan meleklere Zebaniye denilir; başka bir ayette (LXXIV, 30) bunların sayısının 19 olduğu, Zuhruf suresinin 77. ayetinde de cehennemde görevli meleklerden birinin adının Maiik olduğu belirtilir, insanların yaptıkları iyi ya da kötü işleri yazan meleklere Kiramen kâtibin denir (LXXXII, 10 -12). Meleklerin bir başka bölümü Mukarrabun (Allah'a yakın olanlar) diye adlan- dınlır (IV, 170). Tefsirlerde, ilgili ayetlerden yararlanılarak bu meleklere Karribiyun da denilir. Kuran'da yer almamakla birlikte, güvenilir (sahih) hadislerde bildirilen MCın- ker ve Nekir ise kabir sorgusu yapan meleklerdir.
Kuran'da meleklerin yapılarının neden oluştuğu (hangi madde ya da ilke) açıklanmamışsa da Hz. Muhammet bir hadisinde meleklerin ışıktan (nur), cinlerin de ateşten yaratıldıklarını bildirir Ehli sünnet kelamcıları melekleri "basit (çok ince, çok hafif) cisim" olarak tanımlarlar Ancak, mutezile kelamcıları ile filozoflar ve bazı eş' ariye kelamcıları meleklerin manevi ve soyut ruhlar (ervah-ı mücerrede) olduklarını, günahsızlıklarının da maddesel varlıklara özgü nitelikler olan şehvet (cinsel istek, yeme içme gereksinimi) ve gazap (öfke) gibi biyolojik ve ruhbilimsel eğilimlerden uzak bulunmalarından landığını savunurlar. Genel islami kanıya göre, meleklerde erkeklik/ dişilik ayırımı yoktur; iyi ve kötü cinler vardır, şeytan tümüyle kötüdür; melekler ise insanların iyiliğine çalışır, iyiliklerine sevinir, kötülüklerine üzülürler; günah işlememekle birlikte, bazı ayetlere göre bilgilerinin noksanlığı nedeniyle yanılgıya düşebilirler. Örneğin melekler, Allah'ın "Ben yeryüzünde bir halife (insan) yaratacağım†demesi üzerine “Orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni övgüyle teşbih ediyor, seni kutsuyoruz" derler; ancak, Âdem yaratıldıktan sonra onun bilgisi karşısında kendi bilgisizliklerini ve yanılgılarını_anlarlar ve Allah' ın buyruğu uyarınca Âdem'in önünde secdeye kapanırlar (II, 30-34).
1. Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına inanılan manevi varlık. (Bk. ansikl. fol.)
2. Kusursuz olduğu kabul edilen, tüm erdemlere ve yetkinliklere ulaşmış görünen kimse: Kızları bir melektir.
3. Soyut ad + meleği, fiziksel ya da ahlaksal bir niteliğin en yüksek derecesine varmış olan kimse: O bir iyilik meleğidir.
4. Sevgi sözcüğü: Meleğim. Benim küçük meleğim. Melek yavrum.
5. Melek gibi, güzel, temiz, iyi huylu kimseler için kullanılır: O melek gibi kadın hiç böyle yapar mı?; baktıkça insana huzur veren bir güzelliği olan kadın ve kız için söylenir. || Bir kimsenin koruyucu meleği, o kimseyi koruyan, kollayan kimse.
*-*Esk. Melek-çihre, melek yüzlü. II Melek -haslet, melek-sirişt, melek huylu. || Melek -per, melek gibi kanadı olan. || Melek-ru, melek-sima, melek yüzlü. || Melek-sıfat, meleğe benzeyen. || Melek-i mukarreb, Allah'a en yakın melek. || Melek-ül-mevt - MELEKüLMEVT. || Melek-üs-siyane, koruyucu melek. || Metek-üs-saade, mutluluk meleği: "Bu evin bir melek-üs-saadesi olan genç kız, öyle bir melek idi ki..." (H. Z. Uşaklıgil).
*-*Din. tar. Meleklerin cinsiyeti. Türkler İstanbul'a girmek üzereyken kentte toplanmış bulunan bir konsil, meleklerin cinsiyeti sorununu ayrıntılı biçimde tartışıyordu.
*-*İsi. Nurdan yaratıldıklarına ve günah işlemediklerine inanılan soyut varlık. (Bk. ansikl. böl.)
*-*Koregr. Melek sıçraması, havadayken gövde ve bacakların arkaya doğru bir yay çizdiği, kollardan birinin yana açıldığı, öbürünün de başın üstünde kıvrıldığı sıçrama. (Güç bir sıçrama olan bu hareketi hemen hemen yalnızca dansçılar yapabilir.)
*-*Müz. Müzikçi melekler, Batı'da, çeşitli dinsel yapıtlarda, elinde bir çalgıyla canlandırılmış melekler. (Bu resimler, heykeller, kabartmalar vitraylar vb., çalgıların dökümü açısından, organolojiyi de ilgilendirir.)
*-*ANSİKL. Arapça dilbilimcileri melek sözcüğünün aslının “elçi, haberci" anlamına gelen met'ek olduğunu ya da sözcüğün "güç, kuvvet" anlamındaki melk sözcüğünden türetildiğini belirtirler. Meleklerin nitelikleri hakkında Kuran'da fazla bilgi verilmemekle birlikte varlıklarından ve bazı etkinliklerinden açık ve kesifi b'ır dille söz edildiğinden İslam dininde meleklere inanmak imanın altı şartından biri sayılır. (amentü ) Sözcük, Kuran'da 13 kez tekil, 2 kez ikil (melekeyn) ve 73 kez de çoğul (melaike) olarak geçer.
ilgili ayetlerden meleklerin iki ana bölüme ayrıldığı anlaşılır: bir bölümünün özel bir görevi yoktur; yalnızca Allah'a kulluk ederler: "Onlar, bıkıp usanmadan, gece gündüz teşbih ederler (XXI, 20)". Bir bölümüyse, kulluk görevlerinin yanında kaza ve kaderin işlerliğini sağlamada Allah'a hizmette bulunurlar. Bunlara mudebbiratı emr (işleri yürütenler) denir (IV, 172). Bu meleklerin en büyükleri Cebrail, Mikaıl, Azrail ve İsrafil'dir. Kuran da Cebrail'in adı Cibril olarak geçer (II, 97,98; LXVI,4). Bu melekten ayrıca er-Ruh-ûl emin (Güvenilir ruh) ve Ruhülkudûs (Kutsal ruh) diye de söz edilir (XXVI, 193; II, 84, 254; V, 109) ve onun vahiy meleği olduğu açıkça belirtilir. Mikail'in adı Kuran'da Mika! biçiminde geçmekle birlikte (II, 98) işlevinden söz edilmez. Ancak, hadislerde onun doğa olaylarının yönetiminde görevli olduğu açıklanır. Kuran'da Azrail'in adı verilmez, yalnızca onun “Ölüm meleği†olduğu bildirilir (XXXII, 11). Kuran'da İsrafil'den hiç söz edilmez; hadislerde ise bu meleğin biri tüm canlıların ölmesi, biri de gelmiş geçmiş tüm insanların yeniden dirilmesi (Basübadelmevt) sırasında iki kez sur (boru) üfleyeceği bildirilir. Kuran'da bu konu İsrafil'den söz edilmeksizin açıklanır. Kuran'da bu dört büyük meleğin yanında, özel işleri olan daha başka meleklerin de bulundukları bildirilir. Alak suresinin 18. ayetinde cehennem bekçileri olan meleklere Zebaniye denilir; başka bir ayette (LXXIV, 30) bunların sayısının 19 olduğu, Zuhruf suresinin 77. ayetinde de cehennemde görevli meleklerden birinin adının Maiik olduğu belirtilir, insanların yaptıkları iyi ya da kötü işleri yazan meleklere Kiramen kâtibin denir (LXXXII, 10 -12). Meleklerin bir başka bölümü Mukarrabun (Allah'a yakın olanlar) diye adlan- dınlır (IV, 170). Tefsirlerde, ilgili ayetlerden yararlanılarak bu meleklere Karribiyun da denilir. Kuran'da yer almamakla birlikte, güvenilir (sahih) hadislerde bildirilen MCın- ker ve Nekir ise kabir sorgusu yapan meleklerdir.
Kuran'da meleklerin yapılarının neden oluştuğu (hangi madde ya da ilke) açıklanmamışsa da Hz. Muhammet bir hadisinde meleklerin ışıktan (nur), cinlerin de ateşten yaratıldıklarını bildirir Ehli sünnet kelamcıları melekleri "basit (çok ince, çok hafif) cisim" olarak tanımlarlar Ancak, mutezile kelamcıları ile filozoflar ve bazı eş' ariye kelamcıları meleklerin manevi ve soyut ruhlar (ervah-ı mücerrede) olduklarını, günahsızlıklarının da maddesel varlıklara özgü nitelikler olan şehvet (cinsel istek, yeme içme gereksinimi) ve gazap (öfke) gibi biyolojik ve ruhbilimsel eğilimlerden uzak bulunmalarından landığını savunurlar. Genel islami kanıya göre, meleklerde erkeklik/ dişilik ayırımı yoktur; iyi ve kötü cinler vardır, şeytan tümüyle kötüdür; melekler ise insanların iyiliğine çalışır, iyiliklerine sevinir, kötülüklerine üzülürler; günah işlememekle birlikte, bazı ayetlere göre bilgilerinin noksanlığı nedeniyle yanılgıya düşebilirler. Örneğin melekler, Allah'ın "Ben yeryüzünde bir halife (insan) yaratacağım†demesi üzerine “Orada bozgunculuk çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni övgüyle teşbih ediyor, seni kutsuyoruz" derler; ancak, Âdem yaratıldıktan sonra onun bilgisi karşısında kendi bilgisizliklerini ve yanılgılarını_anlarlar ve Allah' ın buyruğu uyarınca Âdem'in önünde secdeye kapanırlar (II, 30-34).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR