MENASIB çoğl. a. (ar. manşıb'ın çoğl. ,menâşıb). Esk. 1. Dereceler, aşamalar, rütbeler: "Çerâgâhı menâsıbda mutlak -ül-ina...
MENASIB çoğl. a. (ar. manşıb'ın çoğl. ,menâşıb). Esk.
1. Dereceler, aşamalar, rütbeler: "Çerâgâhı menâsıbda mutlak -ül-inan gezmeğe alışan memurlar..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Devletin sunduğu başlıca hizmetler: '"Menasıb-ı devletten çekildiğim günden beri hemen hemen bundan başka meşgalem yok gibidir" (Y. K. Karaosmanoğlu).
*-*Kur. tar. Menasıbı ilmiye, ilmiye sınıfı mansıpları || Menasıbı kalemiye, mülki ve mali mansıplar. || Menasıbı seyfiye, askerlikle ilgili mansıplar. || Menasıbı sitte, Osmanlılar'da Tanzimat'tan (1839) önce altı önemli devlet görevinin hepsine birden verilen ad. (Bunlar baş defterdar (şıkkı evvel defterdarı], reisülküttap, şıkkı sani defterdarı, şıkkı salis defterdarı, nişancı ve defter eminidir.)
1. Dereceler, aşamalar, rütbeler: "Çerâgâhı menâsıbda mutlak -ül-inan gezmeğe alışan memurlar..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Devletin sunduğu başlıca hizmetler: '"Menasıb-ı devletten çekildiğim günden beri hemen hemen bundan başka meşgalem yok gibidir" (Y. K. Karaosmanoğlu).
*-*Kur. tar. Menasıbı ilmiye, ilmiye sınıfı mansıpları || Menasıbı kalemiye, mülki ve mali mansıplar. || Menasıbı seyfiye, askerlikle ilgili mansıplar. || Menasıbı sitte, Osmanlılar'da Tanzimat'tan (1839) önce altı önemli devlet görevinin hepsine birden verilen ad. (Bunlar baş defterdar (şıkkı evvel defterdarı], reisülküttap, şıkkı sani defterdarı, şıkkı salis defterdarı, nişancı ve defter eminidir.)
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR