menfi (TDK) menfi sıfat (menfi: ) Arapça menf³ 1 . Olumsuz, negatif: "Hayatım üzerine yaptığı bu menfi tesirden kurtulamayac...
menfi
(TDK)
menfi
sıfat (menfi: ) Arapça menf³
1 . Olumsuz, negatif:
"Hayatım üzerine yaptığı bu menfi tesirden kurtulamayacak mıyım?"- A. Gündüz.
2 . Her şeyi olumsuz ve kötü yanlarıyla ele alan:
"Ortaya konanda kusur ararsanız, kusur bulursanız o zaman menfi adamsınız, yıkıcı adamsınız."- N. Ataç.
3 . eskimiş, dil bilgisi Olumsuz.
4 . eskimiş, matematik Negatif.
MENFİ sıf. (ar. nefy'den menf'r).
1. Reddetmeyi, geri çevirmeyi belirten bir şey için kullanılır; olumsuz: Bir başvuruya menfi bir cevap almak.
2. Olumlu, yapıcı olmayan şey için kullanılır; olumsuz: Bu mevzuda menfi fikirleri var. Senin hakkında menfi tek bir laf etmedi.
3. Aranılan sonucu ya da veriyi içermeyen; negatif, olumsuz: Test sonucu menfi.
4. Her şeye sürekli karşı çıkan, olup biteni hep olumsuz biçimde değerlendiren kimse için kullanılır; olumsuz: Ne kadar menfi bir insansın.
5. Esk. Bir yere sürülmüş olan kimse için kullanılır; sürgün.
*-*Esk. dilbilg. Olumsuz. || Menfi cümle, olumsuz cümle. || Menfi edatı, olumsuzluk eki. || Menfi fiil, olumsuz fiil.
*-*Esk. fiz. Negatif.
*-*ic. ifl. huk. Menfi tespit davası, icra takibiyle karşılaşan borçlunun, gerçekte borçlu olmadığını iddia ederek, açtığı dava. (Bk. ansikl. böl.)
♦ be. Bir şeyin uygun, elverişli olmadığını, beklentileri karşılamadığını belirtir: Soruna bu kadar menfi yaklaşmayın.
*-*Ansİkl. ic. ifl. huk. Menfi tespit davası, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine süresi içinde itiraz etmeyen ya da itirazını kanıtlayamayan ve bu nedenle kesinleşen icra takibine karşı borçluya tanınan bir olanaktır. Bu dava, borçlunun borç henüz ödenmeden önce, gerçekte borçlu olmadığının saptanması için açılır. Borçlu, davayı kazanırsa hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Borçlu, icra dairesine ödemede bulunduktan sonra, menfi tespit davası açılamaz. Bu durumda ancak ödenmiş paranın geri verilmesi için istirdat davası açılabilir.
1. Reddetmeyi, geri çevirmeyi belirten bir şey için kullanılır; olumsuz: Bir başvuruya menfi bir cevap almak.
2. Olumlu, yapıcı olmayan şey için kullanılır; olumsuz: Bu mevzuda menfi fikirleri var. Senin hakkında menfi tek bir laf etmedi.
3. Aranılan sonucu ya da veriyi içermeyen; negatif, olumsuz: Test sonucu menfi.
4. Her şeye sürekli karşı çıkan, olup biteni hep olumsuz biçimde değerlendiren kimse için kullanılır; olumsuz: Ne kadar menfi bir insansın.
5. Esk. Bir yere sürülmüş olan kimse için kullanılır; sürgün.
*-*Esk. dilbilg. Olumsuz. || Menfi cümle, olumsuz cümle. || Menfi edatı, olumsuzluk eki. || Menfi fiil, olumsuz fiil.
*-*Esk. fiz. Negatif.
*-*ic. ifl. huk. Menfi tespit davası, icra takibiyle karşılaşan borçlunun, gerçekte borçlu olmadığını iddia ederek, açtığı dava. (Bk. ansikl. böl.)
♦ be. Bir şeyin uygun, elverişli olmadığını, beklentileri karşılamadığını belirtir: Soruna bu kadar menfi yaklaşmayın.
*-*Ansİkl. ic. ifl. huk. Menfi tespit davası, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine süresi içinde itiraz etmeyen ya da itirazını kanıtlayamayan ve bu nedenle kesinleşen icra takibine karşı borçluya tanınan bir olanaktır. Bu dava, borçlunun borç henüz ödenmeden önce, gerçekte borçlu olmadığının saptanması için açılır. Borçlu, davayı kazanırsa hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Borçlu, icra dairesine ödemede bulunduktan sonra, menfi tespit davası açılamaz. Bu durumda ancak ödenmiş paranın geri verilmesi için istirdat davası açılabilir.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR