Metafor TDK, Türk Dil Kurumu isim, edebiyat Fransızca métaphore Mecaz. Mecaz Mecaz ya da metafor, ilgi veya benze...
Metafor
TDK, Türk Dil Kurumu
isim, edebiyat Fransızca métaphore
Mecaz.
TDK, Türk Dil Kurumu
Mecaz.
Mecaz
Mecaz ya da metafor, ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamının dışında kullanılan kavram. Ad değişimi olarak da bilinir. Mecâz sanatı, anlatımı daha etkili kılmak ve söze canlılık kazandırmak amacıyla yapılır. Söze güzellik, güçlülük, canlılık, zarafet, derinlik veya genişlik verir.
Kandilli yüzerken uykulardaMehtabı sürükledik sularda-Yahya Kemal BeyatlıYukarıdaki mısralarda Kandilli semtinin uykularda yüzmesi ve mehtabın sularda sürüklenmesi; sözcüklerin asıl anlamının dışında güzelleştirme, zarifleştirme ve güçlendirme gibi amaçlarla mecaz olarak kullanılmasına örnektir.
Etimoloji
"Mecaz" sözcüğü Türkçeye en geç 1300'lü yıllarda, Arapça "macĞz" sözcüğünden geçmiştir. Bu sözcük Arapçadaki cwz (geçit, köprü) kökünden gelir. Türkçeye Fransızcadan geçen, Antik Yunancada "taşıma, transfer etme" anlamlarına gelen "metafor" sözcüğü, Aristoteles'te"mecaz" anlamında kullanılmış, Antik Çağ'ın sonlarına doğru ise anlam daralmasına uğrayarak Türkçedeki "istiare, eğretileme" kavramları karşılığında kullanılmaya başlanmıştır.
Gerçek anlam
Bir kavramın mecaz olmayan anlamlarına gerçek anlam denir:
Mecaz anlam sıklıkla yan anlam ile karıştırılır. Yan anlamların her biri, sözcüğün gerçek anlamlarından biridir ve birincil anlamla (temel anlamla) yakından ilişkilidir.
Mecaz, sözcük ve fikir mecazları olmak üzere ikiye ayrılır. Sözcük mecazında bir sözcük gerçek anlamı dışında, fikir mecazında ise herhangi bir fikir kendi anlamının dışında bir amaçla kullanılır.
Kandilli yüzerken uykulardaMehtabı sürükledik sularda-Yahya Kemal BeyatlıYukarıdaki mısralarda Kandilli semtinin uykularda yüzmesi ve mehtabın sularda sürüklenmesi; sözcüklerin asıl anlamının dışında güzelleştirme, zarifleştirme ve güçlendirme gibi amaçlarla mecaz olarak kullanılmasına örnektir.
Etimoloji
"Mecaz" sözcüğü Türkçeye en geç 1300'lü yıllarda, Arapça "macĞz" sözcüğünden geçmiştir. Bu sözcük Arapçadaki cwz (geçit, köprü) kökünden gelir. Türkçeye Fransızcadan geçen, Antik Yunancada "taşıma, transfer etme" anlamlarına gelen "metafor" sözcüğü, Aristoteles'te"mecaz" anlamında kullanılmış, Antik Çağ'ın sonlarına doğru ise anlam daralmasına uğrayarak Türkçedeki "istiare, eğretileme" kavramları karşılığında kullanılmaya başlanmıştır.
Gerçek anlam
Bir kavramın mecaz olmayan anlamlarına gerçek anlam denir:
- Babam yorganı üzerime çekip iyi uykular diledikten sonra alnımdan öptü. (gerçek anlam)
- Ay ışığında yakamozlar dans ediyor, dalgalar sahili öpüyordu. (mecâz)
- Bugün hava çok soğuk. (gerçek anlam)
- Soğuk bir tavırla birbirlerini selamlayıp uzaklaştılar. -R. H. Karay. (mecâz)
- Sabah erkenden uyandım. (gerçek anlam)
- Baharın gelmesi ile birlikte doğa uyandı. (mecâz)
Mecaz anlam sıklıkla yan anlam ile karıştırılır. Yan anlamların her biri, sözcüğün gerçek anlamlarından biridir ve birincil anlamla (temel anlamla) yakından ilişkilidir.
- Torpido ile vurulan gemi bir süre sonra battı. (temel anlam)
- Elime iğne battı. (yan anlam)
- Güneş bugün saat yedide batacak. (yan anlam)
Hamileliğin de verdiği alınganlıkla her sözümüz ona batıyordu. (mecâz)
Mecaz, sözcük ve fikir mecazları olmak üzere ikiye ayrılır. Sözcük mecazında bir sözcük gerçek anlamı dışında, fikir mecazında ise herhangi bir fikir kendi anlamının dışında bir amaçla kullanılır.
YORUMLAR