metafor (eğretileme): metafor (métaphore) kelimesi iki parçadan oluşur. meta sonra-ile gibi anlamlara gelirken, fora (phora) sözü aktarmak,...
metafor (eğretileme):
metafor (métaphore) kelimesi iki parçadan oluşur. meta sonra-ile gibi anlamlara gelirken, fora (phora) sözü aktarmak, nakletmek gibi anlamlar taşır. böylelikle türkçesi eğretileme olan metafor, bir sorunu başka bir şekilde ifade etmek için kullanılır.
özön’e göre eğretileme belirli bir anlamı yansıtan bir sözcüğü ya da değimi, ikisi arasında benzerlik kurmak için, başka bir sözcük ya da deyim yerine kullanmak bir başka değişle, yaygın bir kavramı, çok yaygın olamayan bir kavramın yerine geçirerek, ikinci kavramı birincinin yardımıyla ortaya koymaktır. eğretilemede birbirinin yerine kullanılan kavramlar arasında yakınlık, bitişiklik yoktur, bir kavramdan öbürüne atlama söz konusudur. sinema televizyon ve videoda eğretileme, doğrudan doğruya karşılaştırma ilişkisi olan iki çekimi birbiri ardına sıralama vb. yollarla kullanılır.
fiske eğretilemenin geleneksel edebi tanımını şu sözlerle açıklıyor:
eğer bir geminin dalgaları yarıp geçtiğini söylersek, bir eğretileme kullanıyoruz demektir. burada saban demirinin hareketini, bir geminin baş tarafının hareketinin yerine geçecek biçimde kullanıyoruz. yaptığımız şey bilinmeyen bir şeyi bilinen bir şey açısından ifade etmektir. bilinmeyenlerin âanlamıâ bilinenlerin âaraçlarıâ aracılığıyla ortaya konmaktadır.
işaret etmemiz gereken bir diğer özellik de, eğretilemenin benzerlik ve farklılığı eşanlamlı olarak kullanmasıdır. böylece eğretilemenin paradigmasal olarak çalıştığını söyleyebiliriz, çünkü aracın ve anlamın aynı paradigmaya yerleştirilebilmeleri için yeterli benzerliğe sahip olmaları ve aynı zaman da gerekli karşılaştırmayı yapabilmek için de yeterli farklılığa sahip olmaları gerekmektedir. bunlar bir paradigma içinde ayırt edici özellikleri olan birimlerdir.
fiske, bu ifadenin ardından eğretilemenin görsel dilde reklamcılar tarafından sıklıkla kullanıldığından söz ediyor ve marlboro sigarasının reklamlarından örnekler veriyor. buna göre vahşi batıdaki yabani atlar marlboro sigarasının eğretilemesidir; şelalaler ve doğa manzaraları ise mentollü sigaraların eğretilemesi olarak kullanılırlar.
lakoff ve johnson eğretilemelerin edebi ve görsel dilde kullanılmasının yanında daha temel gündelik işlevleri olduğunu göstermişlerdir. buna göre eğretilemeler bizim gündelik deneyimlerimizi anlamlandırmamıza yardımcı olan aygıtlardır.
örneğin para zamanın bir eğretilemesi olarak kullanılmaktadır. zamandan âtasarruf sağlamaâ zamanı âboşa harcamaâ gibi sözler kullandığımızda zamanı paraymış gibi düşünürüz. zaman elbette paradan farklı bir şeydir; tasarruf edilmez, bir kişi diğerinden fazla zaman biriktiremez. parayı zamanın bir eğretilemesi olarak kullanmak, âprotestan iş ahlakıâ denilen toplumsal değerlerin tipik bir örneğidir. eğretileme üretken biçimde kullanılmayan zamanın âyanlışâ harcandığını ima eder (özellikle hiçbir şey yapmadan zamanın harcanması ve âzevklerimize köle olmasıâ gibi). bu eğretileme düşüncelerimi iş-merkezli kapitalist toplumun ideolojisine uygun hale getirmek için terbiye etmenin bir yoludur. bu gibi eğretilemeler levi-strauss’un âsomutlama mantığıâ dediği şeyin örnekleridir.
levi-strauss, tüm toplumların kendileri için önemli olan soyutlamaları anlamlı hale getirmek için somut deneyimler içinde eğretilemesel olarak cisimleştiklerini ileri sürer. gündelik eğretilemeler edebi eğretilemeler gibi dikkat çekmediklerinden bizi bilinçli bir kodaçımına davet etmez. dolayısıyla daha sinsidirler ve yarattıkları anlam çok daha kolaylıkla toplumun âortak duyusununâ bir parçası haline gelir. bu tür ortak duyu doğal görünür ama asla doğal değil, nedensizdir; daima toplumsal olarak üretilir. dolayısıyla son kertede ideolojiktir, başat iktidar ilişkileri çerçevesinde gelişir. (fiske, 1996).
roman jakobson sözytimi (aphasia) üzerine ünlü yazısında tüm anlamlama dizgelerinin dizisel ve dizimsel eksenlerin etkileşimine dayandığını vurgular. Söylem belirli dilsel varlıkların seçimi ve birleşimiyle oluşur. dilsel göstergeleri düzenlemedeki bu iki yoldan biri olan seçme değişik seçenekler arasından belirli bir seçimi gerçekleştirme edimidir, birleşim ise göstergeyi dilin dizimsel boyutundaki öbür göstergelerle bağıntı kuracak biçimde yerleştirme edimidir. (.....) jakobson’a göre sözyitimi seçmeye ya da birleşmeye bağlı olabilir. bireyin dilsel iletişim yetisinde ortaya çıkan bu tür bir sözyitminin bir hastalık ya da bozukluk olmasına karşın, yazıda ve görsel sanatlarda ortaya çıkan sözyitimi eğretileme ya da düzdeğişmecedir. söylem iki doğrultuda gelişir; bir konudan öbürüne benzerlik ya da bitişkenlik yoluyla geçilir. benzerlik yoluyla geçildiğinde eğretileme, bitişkenlik yoluyla geçildiğinde düzdeğişmece ortaya çıkar (aktaran büker, 1985:61).
jacobson, şiirin normal tarzının eğretileme, gerçekçi romanın normal tarzının ise düzdeğişmece olduğunu savunur. eğretileme özünde gerçekçi değil imgeseldir, aynı anlam düzeyindeki bitişik sınırda çalışma ilkesi ile kuşatılmamıştır; bunun yerine çağrışım ilkesini kullandığı için bizim açık biçimde farklı düzlemdeki benzerlikleri aramamızı zorunlu kılar (fiske, 1996:130).
eğretileme edebi ve görsel dil ile gündelik kullanımının yanında felsefede de yer bulmuştur. felsefi bir konu eğer entelektüel çoğunluk tarafından açık ve kolay şekilde anlaşılacak nitelikte görünmüyorsa, onu kolay anlaşılır konuma getirmek için benzetmeye dayalı örnekler verilir. bu örneklere de metafor denir.
felsefede açık metafor ve kapalı metafor olmak üzere iki çeşit metafor kullanımından söz edilebilir. açık metaforlarda tıpkı, gibi, adeta, nasıl ki, öyle ki, benzemektedir, mesela, yani, nitekim,... gibi ifadelere rastlanır. kant’ı şu sözleri açık eğretilemeye örnek teşkil eder:
(.....) rüzgarlar nasıl ki genellikle kuzey ve güney rüzgarları diye başlıca iki şekil olarak kabul ediliyor ve diğerleri de bu ikisinin çeşitleri sayılıyorsa, bunun gibi hükümetlerin de başlıca iki çeşidi olduğu kabul ediliyor ki bunlarda demokrasi ile oligarşidir (....)
tıpkı, gibi, adeta, nasıl ki, öyle ki, benzemektedir, mesela, yani, nitekim,... gibi ifadeler kullanılmaksızın metafor sayılan bir diğer ifade çeşidi de kapalı metaforlardır
YORUMLAR